Gizemliliğimin Sırrı
Şubat 06, 2017
Henüz astroloji yolculuğunun başlangıç noktasındayım. Bu o kadar engin ve derin bir okyanus ki, boğulmadan işin içinden çıkabilecekmiyim bilmiyorum. Çünkü ögrenilecek çok şey var ve bildiğim başka bir şey daha var; o da bu ilimin gerçek derinliğini sadece seçilmiş olanların öğrenebileceği.. Ve ben o seçilmiş olanlardan olup olmadığımı bilmiyorum.
Astrolojiyi bana öğreten hocama kendi hocası, harita yorumlarken üç şeye çok dikkat et, dermiş:
• Evrenin dilini çok iyi öğren, çünkü sezgilerini kuvvetlendirmeden bu ilimi öğrenemezsin
• Haritasına baktığın kişiyle asla yüz yüze gelme ve gözlerinin içine bakma, etkilenirsin
• ve sakın gördüğün kötü şeyleri karşındaki kişiye aktarma, karma yaratırsın
Eğer danışmanlık aldığınız kişi size olumsuz ve kötü şeyler söylüyorsa, dinlemeyin, duymayın, inanmayın, aldırmayın. Çünkü kendi içinde barındırdığı kötülüğü size yansıtmaktan başka bir şey yapmıyordur. Dolayısıyla sizi değil, kendisini anlatıyordur.
Enerji çok garip bir şeydir. Sanki yok gibidir. Göremezsin, duyamazsın, tadamazsın, dokunamazsın. Sadece yeteri kadar sessizsen, hissedebilirsin.
İşte tam da bu yüzden harita okuması sessizliğin içinde yalnızken yapılmalıdır. Çünkü yüz yüze yapılan seanslarda iki insanın aurası ve enerjileri birbiriyle iletişime geçer. Karşı taraf, enerjisiyle seni etkiler. Sen de kendi enerjinle karşı tarafı etkilersin. Dolayısıyla karşında olanın veya senin enerjin kötüyse, haritasına baktığın anda ya kendi enerjinin çalındığını hissedersin ya da sen karşı tarafın enerjisini çalarsın. Bu yüzden bir çok astroloğun psikolojik veya ruhsal rahatsızlıkları olabiliyor. Bu tarot açan kişiler için de geçerlidir. Eğer enerjilere karşı kendinizi korumayı bilmiyorsanız, karanlık enerjileri kendinize çekmiş olursunuz. Kendinizi korumayı bilseniz dahi, yinede etkilenirsiniz. Hayat enerjiniz emilir. Sadece çok güçlü, yüce bir Ruh buna karşı koyabilir.
Ne yazık ki bunun üzücü bir örneğini Beki İkala Erikli'de gördük.
Karşımızdaki insanın haritasını görsek de, onun ne kadarını kaldırabileceğini bilemeyiz. Bu yüzden eskiler kadim bilgileri ağızdan ağıza aktarırlarmış. Bilgiyi hak edebilmek için kişi, ilk önce ağır inisiyasyonlardan geçmek zorunda bırakılırmış. Çünkü gerçekten buna hazır olup olmadığı test edilmek zorundaymış. Oysa günümüzde bu kadim inisiyasyonlar yok oldu, bilgi ise her yerde, herkesin bulabileceği şekilde.
Bu yüzden onu aktarırken de, paylaşırken de çok dikkatli davranmak ve hem kendimi hem karşı tarafın huzurunu ve sağlığını düşünmek zorundayım.
Mum ışığınızın karanlığınızı daima aydınlatması dileğimle..
Astrolojiyi bana öğreten hocama kendi hocası, harita yorumlarken üç şeye çok dikkat et, dermiş:
• Evrenin dilini çok iyi öğren, çünkü sezgilerini kuvvetlendirmeden bu ilimi öğrenemezsin
• Haritasına baktığın kişiyle asla yüz yüze gelme ve gözlerinin içine bakma, etkilenirsin
• ve sakın gördüğün kötü şeyleri karşındaki kişiye aktarma, karma yaratırsın
Eğer danışmanlık aldığınız kişi size olumsuz ve kötü şeyler söylüyorsa, dinlemeyin, duymayın, inanmayın, aldırmayın. Çünkü kendi içinde barındırdığı kötülüğü size yansıtmaktan başka bir şey yapmıyordur. Dolayısıyla sizi değil, kendisini anlatıyordur.
Enerji çok garip bir şeydir. Sanki yok gibidir. Göremezsin, duyamazsın, tadamazsın, dokunamazsın. Sadece yeteri kadar sessizsen, hissedebilirsin.
İşte tam da bu yüzden harita okuması sessizliğin içinde yalnızken yapılmalıdır. Çünkü yüz yüze yapılan seanslarda iki insanın aurası ve enerjileri birbiriyle iletişime geçer. Karşı taraf, enerjisiyle seni etkiler. Sen de kendi enerjinle karşı tarafı etkilersin. Dolayısıyla karşında olanın veya senin enerjin kötüyse, haritasına baktığın anda ya kendi enerjinin çalındığını hissedersin ya da sen karşı tarafın enerjisini çalarsın. Bu yüzden bir çok astroloğun psikolojik veya ruhsal rahatsızlıkları olabiliyor. Bu tarot açan kişiler için de geçerlidir. Eğer enerjilere karşı kendinizi korumayı bilmiyorsanız, karanlık enerjileri kendinize çekmiş olursunuz. Kendinizi korumayı bilseniz dahi, yinede etkilenirsiniz. Hayat enerjiniz emilir. Sadece çok güçlü, yüce bir Ruh buna karşı koyabilir.
Ne yazık ki bunun üzücü bir örneğini Beki İkala Erikli'de gördük.
Karşımızdaki insanın haritasını görsek de, onun ne kadarını kaldırabileceğini bilemeyiz. Bu yüzden eskiler kadim bilgileri ağızdan ağıza aktarırlarmış. Bilgiyi hak edebilmek için kişi, ilk önce ağır inisiyasyonlardan geçmek zorunda bırakılırmış. Çünkü gerçekten buna hazır olup olmadığı test edilmek zorundaymış. Oysa günümüzde bu kadim inisiyasyonlar yok oldu, bilgi ise her yerde, herkesin bulabileceği şekilde.
Bu yüzden onu aktarırken de, paylaşırken de çok dikkatli davranmak ve hem kendimi hem karşı tarafın huzurunu ve sağlığını düşünmek zorundayım.
Mum ışığınızın karanlığınızı daima aydınlatması dileğimle..
3 yorum
Çok ilginç. Görünen kötülüklerin de öğrenilmesi gerektiğini düşünürdüm hep ne yanlış yapıyormuşum. Ama sıkıntıları aktarmamak da tehlikeli değil mi?
YanıtlaSilGörünen kötülüklerden kaçış yok. Kader bizi karanlıkla öyle ya da böyle tanıştırıyor. Sadece kaderle oynamaya hakkım yok. Kişi bilmesi gerektiğini zamanla zaten öğreniyor.
YanıtlaSilMadem öyle harita baktırmanın anlamı ne?
YanıtlaSil