2 Ocak 2018 | Yengeç burcunda dolunay

  • Share

YENİYIL RİTÜELİ

  • Share

20 Aralık 2017 - 17 Aralık 2020 | Transit Satürn Oğlak burcunda

  • Share

18 Aralık 2017 | Yay burcunda Yeniay

  • Share

- ERKEK ARKETİPLERİ - BİR KADIN SEVGİLİSİNİ NASIL SEÇMELİ?

  • Share

3 Aralık 2017 | İKİZLER BURCUNDA DOLUNAY

  • Share

2 Ocak 2018 | Yengeç burcunda dolunay


2018 yılına Yengeç burcundaki süper dolunay sayesinde dişil enerjilerle giriyoruz ve bu da 2018 yılında dişil enerjilerle bir hayli haşır neşir olacağımızı gösteriyor.
Hepimiz içimizdeki dev tanrıçayı uyandıracağız ve dünya da kadınların güçlenişine tanıklık edecek bu sene bu dolunay sayesinde.

2017 yılını numerolojik olarak hesapladığımızda 1 numarasını elde ederiz. 1 sayısı Güneş'e tekabül eder. Güneş liderlik ve eril enerjidir. Zaten 2017 yılına damgasını vuran ve en çok konuşulan sarıkafa Trump oldu. 2017 senesi boyunca dünyamızda eril ve maskulen bir hava esti.

2018 senesini ise hesapladığımızda 11 sayısını elde ediyoruz ki bu çok özel ve ilahi bir rakamdır. Ama 1+1 ayrıca Ay'ın temsil ettiği 2 rakamını gösterir. Ve Ay tamamıyla dişil enerjidir, duygularımızı temsil eder. Bu yüzden en çok yeniyıl ertesini ama genelinde ise tüm senenin daha duygusal geçeceğini öngörebiliriz. Geçen sene birçok gezegen eril burçlardan geçmekteydi oysa bu sene Jüpiter ve Satürn gibi büyük babalar dişil burçlara yerleşmiş durumdalar.
Derinliği aradığımız, kendimizi bir yere ait hissedebilmek için çabaladığımız, duygusal dünyamıza önem verdiğimiz ve gerçek dünya gezegeninde de daha çok kadınları güçlendirme isteyinde olacağımız bir yıl olacak 2018. Savaş korkusundansa daha çok birliğin ve sevginin kuvvetlenmesi için dua etmeliyiz bu yüzden çünkü gökyüzü bizden bunu bekliyor.

Unutmayalım ki bu 11 derece Yengeç burcunda gerçekleşen dolunay bir süperay yani dünyamıza normalde olduğundan çok daha yakın. Bu yüzden 2018 yılı çok tatlı çok huzurlu çok pasif geçecek zannetmeyin. Dişil enerji istediğinde eril enerjiden çok daha kuvvetli ve yıpratıcı olabilir. Dişil karanlığı temsil eder, gözle görülmeyeni, hatta sinsice hareket edeni. Dolayısıyla bu yıl dişil enerjinin hem aydınlık hem de karanlık tarafını deneyimleyeceğimiz bir yıl olacak.

Güneş astroloji ve numerolojide tekliği, Ay ise birlikteliği temsil eder. Bu yıl hepimizin önemsemesi gereken şey birliktelik ve beraberlik olacak. Sevgiye ve sevilmeye çokça ihtiyaç duyduğumuzu hissedeceğiz ve delicesine bu arzumuzu gerçekleştirmek isteyeceğiz. Aşık olmak, evlenmek ve yuva kurmak için güzel bir yıl bu. Yalnız bunun için Venüs ve Jüpiter'in gökyüzünde gözükmesi çok önemli bu yüzden evlenmeyi düşünenler Şubat'ın ortasından Eylül ayına kadar ki olan dönemi tercih etsinler.

Çılgınlığa kapılıp, riske girmek için çok mantıklı bir yıl değil 2018. Yengeç burcu su elementidir, su ise akışta kalmayı bilmektir. Nasip kısmet demeyi öğrenip teslimiyetimizi güçlendirmeliyiz bu yıl. Dünyamızda tabiki değişiklikler olacak ama bu sene hepimizin görevi uyum sağlamak. Dişil enerjinin ve suyun en güzel yanı budur. Kabul edicidir, nasıl uyum sağlanması gerektiğini bilir. Bir kapı açılmıyorsa öteki tarafı dener. Dişil enerji hayatı dinlemeyi, sezgileriyle hareket etmeyi sever.

Bu dolunay gökyüzünde aynı zamanda uçurtma açı kalıbı oluşuyor. Hem su burçlarında güzel bir üçgen hem de Venüs ile Ay arasında karşıt açı oluşmakta.
Uçurtma destekleyici enerjidir. Karşıtlık aşılabilirse çok güzel armağanlar verir.
Her dolunay bir farkındalık kazandırır. 6 ay öncesine kadar bilinmeyenler artık su yüzeyine çıkmaya hazırdır.
Bu süper dolunay enerjisini yeniyılla birleştirelim ve 2017'nin bizde açmış olduğu yaraları şifalandırırken, bize yaşatmış olduğu güzel anılar için de şükredelim.

Yengeç burcundaki dolunay ritüeli için elimize bir kağıt ve kalem alalım ve gelecekteki bize bir mektup yazalım.
Bu mektubu her sene yazıyorum ve sene sonunda onu elime alıp okuduğumda yazmış olduklarımın gerçekleşmiş olmasına hayret ediyorum. Bilinçli olduktan sonra geleceğimizi yaratabilecek güce sahip oluyoruz. Bu yüzden 2018 senesinde yaşamak istediklerinizi yazın bu mektuba ve sonra da koyun onu zarfa ve 2019 yeniyıl gecesine kadar saklayın. Eğer yıl içerisinde inancınızı kaybetmez ve pozitif kalmayı başarırsanız o zarfın içindeki her bir satırın gerçekleşmiş olduğunu göreceksiniz. Gerçekleşmeyen şeyler zaten size zararı dokunacak olan şeyler olacaktır. Bu yüzden üzülmeyin. :)

YENİYIL RİTÜELİ


Dinler tarihiyle ilgilenenler hıristiyanlığın paganizmle iç içe geçmiş olduğunu bilirler. Bugün kutlanan neredeyse tüm hıristiyan bayramları aslında Hz. İsa'dan kalma değil, tam tersine paganlardan kalma bayramlardır. Noel bunların başında gelir. Hz. İsa'nın 24 Aralık'da doğmadığını hırıstiyan alemi de kabul eder zaten. Kutlanan onun doğumu değil, kış gündönümünü atlatmış olmaktır. Aslında kutlanan aydınlığın karanlığı yenişidir. 

Almanya'da doğup büyüdüğüm için oranın kültürüne daha çok aşinayım. 25. Aralık'tan 6 Ocak'a kadar devam eden geceler Almanya'da "Rauhnächte" olarak adlandırılır. Keltlerin anlayışına göre bu 12 gece çok özeldir çünkü diğer alemlerle aramızda olan perdeler aranılır. Druidler bu geceleri evlerini olumsuz enerjilerden arındırmak ve aydınlığı hanelerine davet etmek için kullanırlarmış. Atalar anılır, kurşunlar dökülür, tütsülerle ortam arındırılır, dua ve ritüellerle yeni döngüye hazırlanılırmış. Ayrıca bu 12 gece boyunca kehanetlerde bulunulurmuş. 

Tabii bunları yapan Almanlar günümüzde kalmadı. Tüm bu gelenekler yok olmak üzere. Noel ise kapitalizmin kutsal bayramı haline gelmiş vaziyette. Her sene binlerce çam ağacı bir kaç gecelik zevk uğruna katlediliyor. Zaten herşeye sahip olan ve hiçbir şeye ihtiyacı olmayan insanlar kapitalist çılgınlığa kapılıp, birbirlerine saçma sapan gereksiz hediyeler alıyorlar. Hediyelerin süslü püslü paket ve ambalajlara sarılmasıyla, her sene noel için onlarca ağacın katledilişiyle doğaya dünya halkı olarak nasıl zarar verdiğimizi görmezlikten geliyoruz. 
__________________________________

Keltlerle Türklerin arasında çözülmemiş, tuhaf bir bağ vardır. Bu yüzden geleneklerde benzerlikler hemen göze çarpar. Mesela kurşun dökme olayı gibi.
Benim amacım kadimlerin hayatı yaşayış şeklinden ders çıkarmak ve doğaya geri dönmektir, ona yine saygı göstermeyi öğrenmek, onunla birlik ve bütünlük içerisinde yaşamayı seçmektir. 
Şehirlerde hapis hayatı yaşayan bizler doğadan ve kendi doğamızdan çok kopuk bir hayat sürüyoruz. Bu yüzden mutsuz, umutsuz ve huzursuzuz. 
Kadimleri hatırlatarak bu karanlıktan küçük bir çıkış kapısı gösterebilmeyi umuyorum. 
Bu yüzden sizinle 2018 yılı için bir yeniyıl ritüeli paylaşmak istedim. 
_________________________________

Yukarıda bahsetmiş olduğum 12 gece boyunca yaşanılanlar önümüzdeki 12 ay boyunca yaşanılacaklara ışık tutarlar. Yani her bir gece yeni yılın bir ayına denk gelir. 

Hepiniz kendinize küçük bir kehanet defteri edinebilir ve gün içerisinde yaşadığınız herşeyi, hislerinizi, düşüncelerinizi, hayal ve hedeflerinizi defterin içine yazabilirsiniz. İsterseniz telefonunuza dahi kaydedebilirsiniz, sonuçta modern bir dünyada yaşıyoruz. 
Her gece havanın nasıl değiştiğine de dikkat edin. 12 ay boyunca hava raporuna dair bilgi ediniyor olacaksınız çünkü. 
Gün içerisinde karşınıza çıkan hayvanlara özel ilgi gösterin. Sembolik anlamlarını çözerseniz, size bir kehanette bulunacaklar. 
Ve en önemlisi 12 gece boyunca gördüğünüz rüyalar olacaktır. Onları not etmenizde gerçekten fayda var. İnanışa göre sabaha karşı görülen rüyalar o gecenin simgelediği ayın ikinci yarısında gerçekleşirler. Gece görülen rüyalar ise ayın ilk yarısında gerçekleşirler. 

Eğer bunu yapacak vaktiniz ve isteğiniz varsa bu geceleri küçük bir ritüel haline de dönüştürebilirsiniz. 
Mesela her gece küçük bir mum yakın. Onun ışığında tefekküre dalın. Aklınıza gelenleri not edin ve sonra bir dua eşliğinde bu sene yaşamış olduklarınız için şükredin ve gelecek sene için dilekte bulunun. 12 gece, 12 ay yani toplamda 12 şükretmeniz gereken şey ve 12 dilek hakkınız var.
Lütfen bu dilekleriniz maddi şeyler olmasın. Tüm ritüellerin amacı maneviyatı kuvvetlendirmektir. Sevgi, sağlık, huzur ve bereket isteyebilirsiniz.
Aralık ayının 25. gecesi Ocak ayına tekabül eder, 26. gece Şubat, 27. Mart, 28. Nisan, 29. Mayıs, 30. Haziran, 31. Temmuz, 1. Ağustos, 2. Eylül, 3. Ekim, 4. Kasım, 5. gece ise Aralık ayını simgeler.  
Yani bu 12 gün içerisinde yaşanılan herşey 12 ay boyunca yaşanılacaklar hakkında kehanette bulunur. 
Eğer isterseniz her gece o ayı temsilen bir tarot kartı seçebilirsiniz.
Ama lütfen tarot kartlarının gerçek anlamını biliyorsanız bunu yapın. Olurda bir gece ölüm veya kule gibi kartlar çıkarsa, eyvah o ay ölecek miyim gibi saçma bir korkuya kapılırsanız, üzerinize daha çok olumsuz enerjileri çekersiniz. Unutmayın bu 12 gece karanlıkları yenmek, aydınlığa güç kazandırmak için var.

O gecenin mum ışığını söndürmeden önce duanızı bitirirken kalbinizde bu mum ışığının yandığını hayal edin. Ve bu küçük ışık tüm her yeri aydınlatsın, tüm olumsuz enerjileri uzaklaştırsın, karanlık gününüzde size rehberlik etsin.
Duanızı sonlandırırken bu ışığın altın renkte büyüdüğünü ve tüm auranızı sardığını farz edin. Sanki üzerinize altın bir elbise geçirmişsiniz gibi. 
Bu altın kalkan 12 ay boyunca sizi korusun, size huzurun en derinini, sevginin en güzelini ve bereketin en hayırlısını getirsin. 

☆☆☆
_____________________________________

Beni okuyup, tatlı mesajlarınla içimi ısıtan, danışmanlık alıp, yardım etmeme imkan tanıyan tüm herkesin yanaklarından öpüyorum. 
Sizin sayenizde paylaşmanın ne kadar güzel bir his olduğunu deneyimliyorum.
~ Teşekkür ederim ~

Şimdiden hepinizin yeniyılını kutluyorum. 
Hem kendi küçük dünyalarımız hem de içinde yaşadığımız büyük dünyamız için huzurlu bir yıl olması dileğiimle..

20 Aralık 2017 - 17 Aralık 2020 | Transit Satürn Oğlak burcunda


Satürn yaklaşık olarak son 2.5 yıldır Yay burcundaydı ve hem makro hem de mikro düzeyde inançlarımızı sınadı.
Neye, ne kadar, niçin güveniyorsun? dedi.
Dünyanın dört bir yanında patlayan bombalar, masum insanlara olan saldırılar dış dünyamızda bizi sarstı.
Avrupa'nın göbeğinde, kendini pek bir güvende zanneden emperyalist güçler destekledikleri terörün karanlık yüzüyle karşılaştılar.
Kendisini süper güç olarak adlandıran, tek dişi kalmış canavar Amerika, başına yabancılara böcek muamelesi yapan, ne ayak olduğu belli olmayan sarı kafalı birini getirdi.
Biz ise en derinimize kadar işlemiş, en çok kıymet verdiğimiz dinimizi korkunç şeylere alet eden fetö'yle uğraştık. Rahmetli Aytunç Altındal AKP ikiye bölünecek derken, rahmetli Necmettin Erbakan ise ben bu çocukları avucumun içi kadar iyi biliyorum, aralarında çok büyük hainler var diye uyarmışlardı bizleri aslında. Ama biz milletçe uyuyorduk ve Satürn'ün 15 Temmuz gecesi acı uyandırışıyla  kendimize gelebildik.

Devlete karşı, otoriteye karşı, dine karşı aslında hayatımızda büyük öneme sahip olan herşeye karşı inançlarımız sınandı.
Satürn bizi zorladı çünkü tek bir amacı vardı. Bize gerçek, güvenilir, sağlam bir inanç temeli yaratmak. Çünkü yönettiği Oğlak burcuna geçişiyle birlikte bize hayatımızı değiştirecek çok önemli bir fırsat verecek. Seçim yap diyecek, köle mi olmak istersin, yoksa efendin mi?

Satürn'ün Yay burcundaki misafirliği boyunca inançlarını sınamış ve gerçekleri bulmuş olanlar 2020 yılına kadar ki olan süreçte kendi hayatlarının efendileri olacaklar.
Hala şaşkın ördekler gibi dünyanın nereye gittiğini anlamlandıramayanlar ise, sistemin sadık ama mutsuz ve umutsuz köleleri haline gelecekler.

Her gezegenin aydınlık ve karanlık tarafları vardır. Tıpkı hayatın da olduğu gibi. Tıpkı içimizde de olduğu gibi.
Satürn'ün karanlık tarafı çok karanlıktır. Çünkü kendisi dünyayı parmağında oynatan elit aileleri temsil eder. Sembolü bir oğlak ve bu size çok kadim bir düşmanı hatırlatıyor olsa gerek. Tıklayın.

Bir gezegen kendi yönettiği burca geçerse, kendisini yuvaya dönmüş gibi hisseder. Burası onun evidir, istediği herşeyi yapabilir. Tıpkı Satürn'ün Oğlak burcunda çok kuvvetli bir konumda olacağı gibi.
Bu yüzden yeni dünya düzeninin çanları çalıyor ve bizlere Satürn'ün Oğlak burcundaki son yolculuğunun tüyler ürpertici konuşmasını hatırlatıyor..


Astroloji okült, yani gizli ilimlerdendir. Dünyayı parmağında oynatan elit aileler bu gizli ilimleri kullanmayı çok iyi bilirler. Hiçbir şey tesadüf değildir. Kafa tuttukları şey Allah'ın ilahi düzeni. Onlar bu gökyüzünü uzun zamanlardır bekliyorlardı. Uranüs'ün de Boğa burcuna geçmesiyle birlikte yeni dünya düzenini gerçekleştirebileceklerini düşünüyorlar. Ve bunu başarabilmek için çabalayacaklar. Kısacası çok büyük değişimleri göreceğiz önümüzdeki 2.5 yıl içerisinde. Özgürlüğümüzü kısıtlayacak her türlü önlem alınacak.

Ama gelin ilk önce bir zaman yolculuğu yapalım. Karmanın efendisi Satürn en son Oğlak burcundaki transiti boyunca dünyamızı nasıl etkilemiş bir bakalım.
1989 - 1990 yılları arasında komünizm'in çöküşünü ve küreselleşmenin yayılışını görüyoruz.
Berlin duvarının yıkılışı, Almanya'nin birleşmesi ve soğuk savaş döneminin bitişi. O zamanlarda cennet gibi bir ortam. Nihayet özgürlük. Oysa bugünün gözleriyle baktığımızda modern kölelikten başka hiçbir şey değil. Sadece bir sistem değişikliği. Kapitalizmin güçlenişi ve küreselleşme bütün dünya halklarını fakirleştirip köleleştirirken, elitleri ise daha çok zenginleştirdi.
Belli ki Satürn'ün derslerini dünya halkı olarak alamamışız ki bu seferki transitinde yaptığımız hataları çok feci burnumuzdan getireceğe benziyor.

Dünyanın hep bir şeytanı oldu.
Ortaçağ'da bu kilisenin kendisiydi. Sonra düşman komünizm ilan edildi şimdiki düşman ise İslam dünyayı parmağında oynatanlara göre.
İnancın bacağını bir kırdın mı, insanları istediğin gibi yönetebilirsin.
Dinleri ortadan kaldırdın mı, kendi seytani dinini çok kolay bir şekilde herkese kabul ettirebilirsin.
Modern insanın en yücü putu paradır. Parayı kontrol eden insanlığı kontrol eder. O halde yüksek çapta bütün dünya ekonomilerini felç edecek bir ekonomik kriz, sanal para sistemine geçişi kolaylaştıracaktır. İnsanlara sanallığı kabul ettirdikten sonra onların bedenlerine küçük bir çip yerleştirmek yeterli olacaktır. Köle efendiye karşı ayaklanmaya kalkıştığı anda, çipi devredışı bırakırsın olur biter. Paraya ulaşamadığı anda günümüz köle insanı taptığı putunu yitirecek, ormanda havuç ile maydanozu birbirinden ayırt etmeyi dahi bilmediği için, sefillik içinde geberecektir.

Tüm bunlar bize hala bir ütopya gibi geliyor. Ama 1929 Büyük Buhran'da da Satürn'ün parmağı vardı. O zamanlarda da ekonomiyi altüst etmeyi başarmıştı. Ayrıca Oğlak burcunda Plüton da misafir bu sefer. Ve o misafirliğin başında 2008 yılında ekonomik sistemin çökmek üzere olduğunun sinyalini çok açık ve net bir şekilde vermişti bizlere zaten.

Oğlak burcu 2020 yılına kadarki olan süreçte büyük babaları ağırlayacak hanesinde.
Sadece Satürn ve Plüton değil, Jüpiter de katılacak bu ikiliye. Bir yandan bir yıkım ve çöküş, bir yandan bir korku ve inşa hükmedecek her yere ama yeni bir umut da doğacak karanlığın içinde. Zira asıl kavuşumlar Oğlak burcunda değil, özgürlüğün ve insalığın burcu olan Kova'da gerçekleşecek. İlk önce şiddetli bir yıkıma ve karanlık güçlerin kuvvetlenişine şahitlik edeceğiz ama sonra yeniyi inşa etme hakkına kavuşacağız. Yapmamız gereken tek birşey var aslında o da köleliğe karşı ayaklanmak! Ayaklanmaktan kastım da sokağa çıkıp camları pencereleri aşağa indirerek hem çevrene hem kendine zarar vermek değil. Ayaklanmaktan kastım bu sistemin işleyiş şeklini fark etmek ve direnmek. Seçim yapmak, sorumluluk almak.

Bu üçlü bu burçta en son buluştuklarında Tapınak Şövalyeleri tarih sahnesinde yerlerini aldılar. Bugünkü para ve banka sistemimizin temellerini attılar.
Tapınak şövalyeleri ve daha sonra Masonlar ve onlardan türeyen tüm gizli örgütler gerçek kadim bilgileri insanlıktan sakladılar. Tarihi kendi istedikleri gibi yazdılar. Endüstrileşmeyle birlikte insanlığa modern köle anlayışını benimsettiler. Fabrikalarda zor koşullarda çalışan birer köle haline geldik. Bizleri özümüzden, ruhumuzdan ayırdılar. Paraya tapar hale geldik. Sadece maddiyata önem veren zavallılara dönüştük. Kapitalizm ve Amerikan rüyası istediğimiz herşeye sahip olabileceğimiz yalanını uydurdu. İnandik. Ev, araba, şan, şöhret, para.. Herşeye sahip olabiliyorduk ama bütün hayatımız boyunca köle gibi çalışarak bankaya kredimizi ödemek zorunda kalıyorduk.
2020 yılına kadarki olan süreç yüzlerce yıl önce başlamış bir hikayeyi kapatacak aslında. Bu yüzden dünyayı yöneten şirketler ve büyük kuruluşlar, devletler mecazi anlamda felaket bir deprem yaşayacağa benziyorlar.

Dış dünyada hep beraber bu depremi yaşarken, iç dünyamızda da etkileneceğiz tüm bunlardan.
Peki nasıl hazırlanabiliriz tüm bu karanlık yarınlara?
Tabi ki de küçük çapta kendi ve sevdiklerimizin hayatını aydınlatacak şekilde mumlar yakarak. Hiçbir karanlık aydınlığı sevmez. Boyun eğmek zorunda kalır ona.
Eğer köleler ayaklanırsa, üstteki bir kaç elit ailenin gücü kalmaz bu cihanda.
Bunun için şu saçma sapan televizyonu kapatıp, dizileri veya programları izlemekten vazgeçmek gerek. Kapitalist, maddeci rüyadan uyanmak gerek. Bunun için sağlam adımlar atmak gerek. Bir temel inşa etmek gerek. Doğaya geri dönmek gerek. Şehirlerden uzaklaşıp, kırsal alanlarda kendine yeni bir düzen kurmak gerek.
Tüm bu sistemi yıkabilmek için şeytanın mabedi olan alışveriş merkezlerinde boş yere dolanmaktan, kapitalizme hizmet etmekten vazgeçmek gerek. Daha çok para kazanmak için değil, daha az paraya ihtiyaç duymak için yeni bir hayat inşa etmek gerek.

Satürn tüm bunları başarmamızı bekleyecek bizden. Cenneti cehennem, cehennemi de cennet gibi bizlere göstermeye çalışan deccali fark etmemizi isteyecek. Eğer tüm bunları dünya halkı olarak başaramazsak, çocuklarımızın çocuklarına çok korkunç bir gelecek bırakmış olacağız.
Bu bir savaş ortamı. 3. Dünya savaşı çoktan başladı ama bu ondan öncekilere benzemiyor. İşgal edilen topraklarımız değil bu sefer, zihinlerimiz ve ruhlarımız.

Tam bir "komple" teorisi gibi oldu bu yazı. Ama Satürn kulağıma ne fısıldıyorsa, onu aktarmakla hükümlüyüm ben.
Her zaman için herşeyin olumlu tarafını görmeye gayret ederim ama bu gerçekleri görmezden geldiğim anlamına gelmez. Satürn'ün transitini tabii ki de ağır bir şekilde deneyimleyeceğiz. Ama bu yüzden karamsarlığa asla gömülmemeliyiz. Çünkü bu hapishaneden kurtulmak için çok güzel bir fırsat aslında. Kim hayatının efendisi olmak varken, köle kalmak ister? Hepimiz bu süreç içerisinde bu sorunun cevabını haritamızda keşfedeceğiz kendi çapımızda, kendi küçük cihanımızda, Oğlak burcunun haritamızda bulunduğu alanda.
Ya güçleneceğiz ya da elimizdeki tüm gücü kaybedeceğiz. Seçim her zamanki gibi bizim elimizde!

18 Aralık 2017 | Yay burcunda Yeniay

 

Yay burcunun 26. derecesinde gerçekleşecek olan güzel ve önemli bir yeniay var kapımızda. 
Güneş ve Ay'ın bir yanında Venüs konumlanmış, diğer yanında ise Satürn bulunmakta. Bu üçlüye Uranüs ayrıca üçgen açı yapmakta. 

Yay burcundaki Güneş ve Ay umudun peşinde dolanmakta. 
Venüs bize güzelliğin ve aşkın hayalini kurdurtmakta. 
Satürn ise 29. derecesinde konumlanmış, 29 senelik döngüsünü tamamlamakta. 
Koç burcundaki Uranüs abimiz ise gönderdiği üçgen açısıyla bize güzel bir sürpriz hazırlamakta. 
Retro Merkür ise ben geriliyorum dikkat et, yeniay var diye hemen yeni bir adım atmaya kalkışma diyerek bizleri uyarmakta. 

Bu yeniay dışta bir yenilik yapmamıza karşı aslında. 
İçten bir yenilik yapmamızı istiyor. 
İlk önce kendimize doğru bir adım atıp, pozitif enerjimizi yükseltmemizi istiyor. 
Sen kalpten inanırsan, başaramayacağın hiçbir şey yok şu cihanda diyor. 

Tüm bu gezegenler Galaktik Merkez tarafından tetiklenmekteler. 
Satürn 20 Aralık'ta burç değiştirecek. İnanılmaz büyük değişimlere gebeyiz ve 2.5 sene içinde dünyamızda büyük değişiklikleri gözlemleyeceğiz. 

Tüm bunlar yaşanırken bu yeniay bize kocaman bir armağan sunuyor aslında. 
O da sıfırdan başlama imkanı. 
Retro Merkür de bu yüzden geriliyor aslında. Bize geri dönüp, bakmamızı istiyor, yaptığımız hatalarımızın farkına varmamızı istiyor. 

Bu Merkür retrosu boyunca yapacağınız, ruhsal ve zihinsel temizlik önünüzdeki 6 ayda size yepyeni beyaz bir sayfa sunacak. 
Ama bunun için inanmamız gerekiyor. 
Yay burcunda el ele vermiş gezegenler yay burcunun temsil ettiği hayata olumlu bakış açısını ruhumuza bir elbise gibi giydirmemizi istiyorlar. 
Bizden korkularımızı yenmemizi ve hayatın akışına, bizden daha yüce bir gücün varlığına inanmamızı bekliyorlar. 
Niye bu kadar zorlanıyoruz teslimiyette?
Niye fark edemiyoruz korkularımızın geleceğimizin karanlıkları olduğunu?
Nasıl bu hatayı yapıp da yaratıyoruz dünyamızda olumsuzlukları?

Bir uyanış yaşayalım hep beraber bu yeniay. 
Sevgiyi kucaklayalım. 
Zamanımızın, ömrümüzün kıymetini bilelim. 
Karanlıklardan vedalaşalım. 
Aslında çevremizi kendimizin yarattığının farkındalığına kavuşalım. 
Bu yeniaydan itibaren sağlam bir temelimiz olsun. Bu temelimiz de sevginin kendisi olsun. 
Bu yeniay enerjisini tüm ilişkilerimizi kuvvetlendirmek için kullanalım. 

Merkür gerilediği için yeni bir ilişkiye başlamak sakıncalı olabilir ama bu yeniay bu kuralı sanırım biraz çiğneme niyetinde. 
Kimilerimizin hayatına bu dönemde yeni bir kişi girebilir ve bu kişi uzun yıllar boyunca kalbimizdeki tahtın kralı veya kraliçesi olabilir. 
Satürn karmik ilişkilerin zilini çalmakta. 
Dolayısıyla hayatınızdaki tüm ilişkilere dikkat edin bu önünüzdeki 6 ay boyunca. 

Bu yeniay havada sadece aşk kokusu yok. 
Para da var ayrıca. 
Yani şanslıyız hepimiz. 
O halde hepimizin hayatına hem gerçek aşkı hem de bolluğu ve bereketi getirsin bu yeniay.

Yeniay Ritüeli

2017 senesinin son yeniayı bu. 
Yeni bir yıl bizi bekliyor. 
Bu yüzden bu yeniay ritüeli bizi 2018 senesine hazırlarken, 2017 senesinin kalıntılarından da arındırsın. 

7 gün boyunca her sabah güneş doğarken güneşin doğuşunu ve gökyüzünü izleyin.
En karanlık geceyi yaşamaya doğru gün ışığı azalırken, güneşin doğuşu ruhunuza iyi gelecek. 
Yeni bir günün başlangıcına şahitlik ederken, her sabah 7 gün boyunca gönlünüzden bir dua yükseltin semaya. Bu duanız en çok istediğiniz şeyle alakalı olsun. 
7 gün, yani 7 dilek hakkınız var. 

7 gün boyunca her gece ise uyumadan önce hayatınızdan çıkmasını istediğiniz kötü birşey için dua edin aynı şekilde. 
Mesela eğer istediğiniz şey sevgi ve huzurlu bir birliktelikse, o halde onun gecesinde bunu engelleyen korkularınızdan kurtulmak için dua edin. 
Eğer hayatınızda yaptığınız hataların farkında değilseniz, farkına varmak için de dua edebilirsiniz. 
Gün içerisinde ya konuyla ilgili biri size birşey söyleyecektir, birşey göreceksinizdir ya da karşınıza aradığınız sorunuzun cavabını keşfettirecek bir kitap vb. şeyler çıkacaktır.
Rehberlik için dua edenin duası asla geri çevrilmez. 
Hilali gökyüzünde görür görmez bunu 7 gün boyunca yapın ve kapılarınızı mucizelere açın. 
Umutsuzluğa kapılmak asla yok bu yeniay. 
Yoksa bütün büyü bozarsınız. :)

- ERKEK ARKETİPLERİ - BİR KADIN SEVGİLİSİNİ NASIL SEÇMELİ?


Her insan özeldir ve belirli kategorilere konulmayı hak etmez ama gel gelelim ki ezelden beridir var olan belirli arketipler vardır. Bunların varlığı inkar edilmez.

Erkek arketiplerini incelerken tarot kartlarının sembolizminden faydalanabiliriz. Zaten aslında tarot kartları fal amaçlı kullanılmak için değil, bir kitap gibi okunulması için oluşturulmuştur. Kökeninde insanın tekamülünü anlatır. Sonradan saptırılmış ve fala dönüşmüştür.

Tarot kartlarında arkana minör küçük sırlar, yani saraylı kartları vardır.
Burda karşımıza 4 elementin uşağı, şövalyesi ve kralı çıkar. Yani 3 erkek arketipi.

Uşak

Uşak şövalyenin bir alt modelidir. Masallarda karşımıza şövalyenin işlerini yapan çömez olarak çıkar. Arketip olarak erkekliğe yeni adım atan delikanlıyı temsil eder. Erkekliğin getirdiği sorumluluğu bilmeden, yeni farkına vardığı cinselliğinin ve gücünün peşinde koşan biridir ayrıca.
Toplumun büyümüş ama küçük kalmış erkek adamlarıdır.
Dıştan baktığında gerçek bir adama benziyordur ama yakından tanımaya kalktığında hala bir anne kuzusu olduğunu anlarsın.
Bu erkeklerin anneleri hayatlarında çok baskındır. Oğullarını hala yeni doğmuş ve ona muhtaç olan bir bebek gibi sahiplenir ve korurlar. Adamın yaşının 40 olması umurlarında değildir.
Bu yüzden bu adamlar genellikle evlenseler de evlenmeseler de anneleriyle yaşar. Hatta anneleri ölmüşse bile hala onunla yaşamaya devam ederler. Kaynanalarından en çok işkence çeken kadınlar genellikle tarot kartlarındaki uşaklarla evlenmiş olduklarını anlayabilirler.

Astrolojide Ay annemizi temsil eder. Çocuklar 7 yaşlarına kadar Ay burçlarını daha fazla yaşarlar. Çünkü 7 yaşına kadar hepimiz anneyle bir olmayı deneyimleriz. Bu yüzden anne ile çocuk arasında geçen cümleler dahi şu şekilde olur: Hadi yemeğimizi yiyelim, giysilerimizi giyelim, vs.. Yapışık ikizler gibi yaşarız hayatı. İki birey yoktur, tek birey vardır sanki. Kendimizin apayrı bir varlık olduğunu transit Satürn abimizin natal Satürn'ümüze olan ilk karesiyle idrak ederiz. 7 yaş civarlarından sonra benanne yoktur artık, Ben ve Anne vardır. İki farklı varlık. Bu yüzdendir ki çocuğunuzla hala yukarıdaki gibi konuşmaya çalışırsanız bu sefer atarlı cevap verecektir. Ben kendim yemeğimi yiyebilirim, kendim giyinirim'e dönüşecektir herşey. Çocuk ilk ufak bağımsızlığını kazanır.
Uşakların temel sorunu bu ayırımı tam olarak yapamamış, yani bağımsızlığı tam olarak kazanamamış olmaktır. Babanın dişisi olan anneye fazla bağımlıdırlar hala. Bu yüzden babalarını dahi kıskanabilirler. Psikolojide Freud buna Oidipus Kompleksi demiş ve maalesef toplumdaki erkeklerin çoğu bu kompleksten etkilenmiş.

Bir uşak bir sevgili arayışında olsa da, asıl aradığı şey annesidir aslında. Bu yüzden gider annesine benzer birini bulur ama bu sefer de annesi ile sevgilisi arasında ikilemde kalır. Annesinden ayrılmaktan korktuğu için seçim yapamaz ve ilişki bir süre sonra biter.

Kadim topluluklar erkeğin annesinden kopabilmesi için, yani çocuk olarak ölüp, erkek olarak doğabilmesi için her erkek çocuğunu inisiyasyonlardan geçirirlermiş. Bu inisiyasyonun sonunda erkek korkularını yener ve ödül olarak tapınak fahişesiyle birlikte olurmuş. Bundan sonra artık bir çocuk olmadığını, sorumluluk sahibi bir erkek ve birey olduğunu bilirmiş.
Günümüzde bu inisiyasyonlar maalesef kalmadı. İnsanlar kendi doğaları hakkında bilinçsizler. Toplumumuzdaki sünnet bu açığı kapatmaya çalışsa da hala erkeklerin olgunluğa kavuşmalarında sorunlar yaşadıklarını görüyoruz.

Bir erkek ancak tam bağımsızlık kazandıktan sonra sevgisini kendi yaşında bir kadına verebilir. Artık babasının dişisini değil, kendi dişisini bulmuştur.
Oysa uşakların temel sorunu bunu başaramamış olmaktır.
Bu yüzden anneden ayrılmamış olan bir erkek, hoşlandığı bir kadını cinsel arzularını karşılayacak bir nesne olarak görür. Çünkü zaten anneye bağlıdır. Dolayısıyla başka bir kadınla bağ kuramaz. Ancak gönül eğlendirebilir. Bu gönül eğlendirme de genellikle kısa sürer. Çünkü gözü iştahını kabartan yeni bir hatuna takılmıştır bile.

Uşakların hep genç yaştaki erkekler olduklarını zannetmeyin sakın. Yaşlı olup genç kızlara aşık olan erkekler de bu arketipi temsil ederler.
Bir genç kız tüm anne özelliklerinden arınıktır bu yüzden erkek onun peşine takılarak anne figürüne olan bağımlılığından kendini kurtardığını zanneder. Aslında sadece bir hayalin içinde yaşıyor ve çaresizce kendinden kaçıyordur.

Uşakların temel sorunları kendilerinde olduğu kadar annelerindedir.
Bedenini keşfedemeyen kadın ilişkisinden haz almaz. Cinsel anlamda haz alamayınca rahmini sadece anne kimliğiyle görmeye başlar. Dolayısıyla anne gereksinimini üzerlerinden bir türlü atamayan erkekler yetiştirir.
Vajinal orgazmı deneyimleyebilmek ve cinsel hayatında doyumu yakalayabilmek çok önemlidir bir kadın için. Aksi taktirde bütün aile bireylerinin hayatları çok kötü etkilenir.

Sevgili kızlar eğer dramatik ve bol baş ağrılı, bir de zorlayıcı bir kaynana hediyesiyle birlikte gelen bir aşk yaşamak istiyorsanız asaların uşağı, kupaların uşağı, kılıçların uşağı ve tılsımların uşağı tam size göre.
Bu uşaklar sizi çileden çıkaracak, gün geldiğinde aldatacak ve en sonunda da tekmeyi popişinize koyacaklardır.

Şövalye

Şövalye arketipi maceracı erkek sembolüdür.
Bu erkek bağımsızlığını kazanmıştır ve tutkusunun peşinde koşar. Bu yüzden astrolojide Mars olarak sembolize edilir. Her kadının rüyasını süsleyen ve arzuladığı erkektir o.
Tutku doludur, güçlüdür, cesaretlidir, maceraya pek bir meraklıdır.  Tıpkı bir şövalye gibi asil takılmayı sever.

Bir şövalye enerjisini nasıl savaşa harcıyorsa, günümüz şövalyeleri enerjilerini savaş yerine boşa harcayabilir.
Bazı erkekler gereksiz macera peşinde koşarlar. Kendilerini ıspatlamak için aptalca atılımlarda bulunurlar. İşlerini büyütecekler diye yanlış yatırımlar yaparlar vs.

Şövalye arketipi eğer içinde hala uşak enerjisini taşıyorsa sorumluluk almaktan çekinecek ve kendini diğer şeylere adayacaktır.
Aşırı futbol sevgisi, işine olan düşkünlük veya arkadaş çevresine olan bağımlılık da şövalye arketipini temsil eder. Yani etraf şövalye kaynıyor ama şövalyeler erdemlerini unutmuş olan futbol meraklıları günümüzde.

Şövalye arketipinin karanlık yönü tıpkı Mars gibi aşırı öfke ve zulümdür. Bu arketip sadist ve mazoşist tavırlar sergileyebilir.
Şövalye arketipi için ev ve aile hayatı sıkıcı gelir. Onun asıl isteği maceradan maceraya koşmaktır ve eğer kadın bunu engellemeye kalkarsa agresifleşebilir. Kadına şiddet uygulayan erkeklerin hepsinin ortak sorunudur zaten bu, sorumluluk almayı bilmezler. Kadının taleplerini karşılayamadıkları için kendilerini ezik hissederler. Arada hep bir macera yaşamak zorundalarmış gibi davranırlar ama sorumluluğu olan kafasına göre hareket edemez.
Eğer karısından korkuyorsa, işine kaçacaktır. Bu sefer tüm enerjisini en yükseğe çıkmak için harcar. En iyi arabaya sahip olmak, en güzel saati takmak, en havalı şeyleri giymektir en büyük tutkusu.

Eğer şövalye karısından veya sevgilisinden korkmuyorsa macerayı tabii ki bir başka kadında arayacaktır. İş yerinde flört etmek, iş yemeği bahanesiyle eve geç gelmeye başlamak, gece eğlenmeleri vs. bunun başlangıcıdır.
Eğer bunu yapamayacak kadar cesaretsizse bu sefer de macerayı porno sitelerinde ve internette arayacaktır.

Şövalye arketipi yakışıklıdır. Nasıl konuşması ve oturması gerektiğini bilir. Cinselliği doğru dozda kullanır. Ona hayran kalmanız çok çabuk gerçekleşir. Naziktir, hoştur, size deliler gibi aşıktır, sürekli güzel sözler söyler, hediyeler alır, gelecekle ilgili hayaller kurar ve sizin topraklarınızı fetheder. Yani rahminizin enerjisine kavuşur, artık onunsunuzdur. Herşey masallsardaki gibidir. Ve erkek bir anda ortadan kaybolur. Günlerce aramaz merak eder durursunuz. Sonra yine çıkar. Sizi kaybetmek istemediğini söyler. Ama bir müddet sonra yine ortadan kaybolur. Eğer kadın bu kedi fare oyunundan sıkılmazsa, bu şövalyenin hayatına yeni bir hatun girene kadar devam eder. Ya da erkek bu ilişkiyi daha fazla sürdüremeyeceğini söyler ve kendi çekip gider.

Eğer kadın şövalyeyi krala dönüştürme konusunda kararlıysa başını çok fazla ağrıtacak sancılı bir dönem başlar.
Kadın falcıdan falcıya koşup, arkadaşlarının yanında salya sümük ağlamaktansa bütün gücünü toplar ve durumu anlamaya başlar. Şövalye yeteri kadar olgun değildir ve kaçma isteğindedir. Ya kadın onu büyütecek ya da çekip gidecektir.
Burda kadın ya anne kılığına bürünecek veya içindeki fahişeyi harekete geçirecektir.
Mesela ilk taktiği seçen kadın kendisini hamile bırakır ve anne rolüne girer. Erkeği kendine mecbur eder. Erkek nasıl küçükken annesinden korkuyorsa artık karısından da korktuğu için söz dinliyordur. Ama ne var ki bu yatak odasında işleri bir hayli bozar. Sonuçta hiçbir erkek annesiyle sevişmek istemeyecektir.

Eğer kadın erkeğin eril enerjisini arttırabilmeyi başarırsa, erkek bir süre sonra büyümeye başlayacaktır. Kadın dişil enerjisini kullanmayı başardığında erkek artık karşısında bir başka kadın görür. Kaçamakları azalır. Sonuç peri masalı olmasa da erkek artık gerçek, olgun bir ilişkiyi kaldırabilecektir ve şövalye krala dönüşür.

Kral

Kral arketipi sorumluluk sahibi, sevdiklerini korumasını bilen ve zorluklardan haberdar olan olgun erkeği gösterir. Astrolojide kendisini haritamızdaki Güneş olarak görürüz. Güçlü ve kuvetlidir. Gücüyle tıpkı güneş gibi etrafımızı aydınlatır, içimizi ısıtır.
Kral bütün arketipleri içinde barındırır, kendisinin farkındadır, bilinçli davranır.

Kral arketipine toplumda daha nadir rastlarız. Bu yüzden kralı yaratan aslında kraliçedir. İlginç olan, Tarot kartlarında 3 farklı erkek arketipi varken, sadece tek kadın arketipi vardır ve o da kraliçedir. Zaten eskiden sadece erkekler inisiye edilirdi kadınların inisiye olmuş olarak doğduklarına inanılırdı.
Bir kraliçe sadece bir krala layıktır ama toplum kraliçe kaynarken, kral azdır. Yani bir şövalyeyi inisiye etmek bir kraliçenin en buyük ve en kutsal görevidir.
Bunu da başarabilmesi için Havva'nın temsil ettiği masumiyetle Lilith'in temsil ettiği cinselliği barıştırmak zorundadır. Kadın dişil enerjisini arttırmalı ve erkeğinden onu doyurmasını talep etmelidir.

Yani anlayacağınız bu aşk ilişkilerini yürütmek pek de kolay değil. Kadının omuzunda çok fazla yük var. Ve maalesef çok hayalperest yaratıklarız. Karşımıza bir uşak çıktığında dahi onu kral zannedebiliyoruz. Uşak olduğunu farkettiğimizde krala nasıl çevirmemiz gerektiğini bilmiyoruz.
Oysa istediğimiz şey o kadar az ki, sadece bizi seven bir eş ve sıcak bir yuva..
Taleplerimiz karşılanmayınca da çok feci hayal kırıklığına uğruyoruz. Çaresizce bir yol arıyor, o aradığımız yolun rahim enerjimiz olduğunu akıl edemiyoruz.
O yolu bulana kadar daha çok sürüneceğiz ve çok başımız ağıracak ama herşeyin olumlu tarafından bakalım.
Sokrates dedemizin de dediği gibi kötü sevgili kadını filozof yapar.

3 Aralık 2017 | İKİZLER BURCUNDA DOLUNAY


İkizler burcunun 11. derecesinde karmaşık ve sarmaşık, hafif sisli puslu bir süper dolunay var kapımızda. 
Biraz duygusalız bu aralar, biraz kafası karışmış, yolu belirsizleşmiş, pusulasını kaybetmiş bir haldeyiz. 
Bu yüzden bu dolunay, her birimizin karanlığına ışık tutacak ve şimdiye kadar farkında olmadıklarımızın idrakını yaşatacak. 

Ay duygularımızdır, Merkür ise zihnimiz. 
Ay, her ikizler burcundaki transitinde bize bu ikisi arasında kalmışlığın verdiği kararsızlığı yaşatır. 
Kalbimizi mi dinleyeceğiz, yoksa mantığımızı mı? 
Her ikisine de söz hakkı vereceğiz ama karar verirken sezgilerimizin fısıldadığı yolu tercih edeceğiz. 
Bu hafif zorlayıcı enerjilere sahip olan dolunayı anca bu şekilde atlatabiliriz. 

Bu dolunay hayatımızdaki sislere sebep olan gezegen Neptün. Dolunaya olan kare açısıyle bizi zorlamaya hazırlanmakta. 
Yeteri kadar kuvvetli gözlere sahip misin? Ne tarafa doğru yol aldığından emin misin diye fısıldıyor kulaklarımıza adeta.
Jüpiter'e olan üçgen açısıyla korktuğumuz için görmezlikten geldiğimiz seyleri görme zamanı olduğunu söylüyor. 
Her ne kadar doğru olan uğruna harekete geçmek ve birşeyleri bitirmek istesek de, retrosuna hazırlanan Merkür bunun pek de iyi bir fikir olmadığına işaret ediyor.
O halde bir adım geriye atıp, herşeyin üzerinden geçmekte daha büyük bir fayda var. 
Bu senenin son dolunayı ve son Merkür retrosu bu. Ayrıca Satürn ile retro Merkür galaktik merkezi tetiklemekte. Yani karmaları sıfırlamak için kollarını sıvamış bir vaziyetteler. 
Bu bir dolunay ve sonlanış olsa da yeni bir başlangıç var önümüzde. 
Geçmişi sıfırlama imkanını kullanmalı ve ruhumuzu tüm karanlıklardan arındırmalıyız.

☆☆☆

Madem karanlık ve çıkmaz bir sokakta dolanıp, hem kendimizi hem de çevremizi yanlış anlama durumundayız o halde bu seferki dolunay ritüeli buna aşabilmek için iyi gelsin hepimize. 

Bu dolunayın mantrası:
Hayatımda herşey olması gerektiği gibi. 
Bu yüzden hiç kimseyi ve hiçbir şeyi zorlamıyorum. 
Akıştayım ve kabulleniyorum. 
____________________________

Dolunay Ritüeli

Akıl ile kalp arasında sıkışıp kaldıysak yapabileceğimiz en güzel şey elimize bir kağıt ve kalem alıp, yazmaktır. 
Siz de önünüzdeki 2 hafta boyunca her sabah veya akşam bunu yapmayı deneyin. 
Düşüncelerinizi, duygularınızı, umutlarınızı ve hayal kırıklıklarınızı yazın ve not edin. 
Siz yazdıkça farkındalığınız artacak. 
Çünkü siz içinizi döktükçe bilinçaltınız bilince çıkacak. 
Doğruları görmemizi engelleyen, bizi yanlış yollara saptıran, çevremizi yanlış anlamamıza sebep olan şeydir, bilinçaltımız ve onun barındırdığı karanlıklar. 

Madem bu dolunay İkizler burcunda o halde yönetici gezegeni olan Merkür'e hizmet edelim. 
Madem Merkür de retrosuna hazırlanmakta o halde biz de şu son bir sene boyunca yaşadıklarımızın üstünden geçelim ve herşeyi kağıda döküp, bir sonraki yeniay yakarak, şifalandıralım. 
Yeniyıla hazırlanırken, eskiye ait olan herşeyden kurtulalım.