28 Eylül 2019 | Terazi burcunda Yeniay & Venüs'ün doğuşu

  • Share

Öze varış'ın 3 yolu & 3 kollektif gezegen

  • Share

14 Eylül 2019 | Balık burcunda neptünyen dolunay

  • Share

28 Eylül 2019 | Terazi burcunda Yeniay & Venüs'ün doğuşu


Kapımızda 5 derece Terazi burcunda bir yeniay bulunmakta. 
Bu haftayı bu yeniayla birlikte daha da özel kılan birşey var ki, o da Venüs'ün yeraltı yolculuğunu bitirmiş olmasıyla gece yıldızına dönüşerek, hepimizi güzelliğiyle gökkubbede büyülemeye başlaması. 
Bundan önceki 9 ay boyunca lüsiferyen özellikleriyle sabah yıldızı olarak gösteriyordu kendisini sonra Güneş ile kavuşunca kaboldu gökkubbeden ve şimdi Terazi burcundaki yeniayla birlikte yeniden dirilişini kutluyor olacak. 

Bu Venüsyen tüm konularda, ister aşk ister para olsun yeni bir döngüye girdiğimizi gösteriyor. 
Hırslardan arınacağımız, daha mantıklı ve uygun adımlar atacağımız 9 aylık bir sürece başlıyoruz. 
Bu süreç içerisinde yepyeni güzel aşklar doğabilir. 
Zaten iyi bir temel üzerine oturtulmuş ilişkiler bir sonraki aşamaya taşınılabilinir. 
Para, refah, bolluk ve bereket konularında şansımız artabilir, güzel fırsatlarımız çoğalabilir. 
Güzellik, uyum, huzur uğruna atılacak olan tüm yeni adımlar bizi güzel yerlere getirebilir. 

Aslında güzel ve önemli bir yeniay bu. 
 Ama zorlukları da yanında gelmekte. 
Terazi burcunda sadece Güneş ve Ay yoklar, Merkür ve Venüs de burda bulunmaktalar ama Satürn ve Plüton'dan zorlayıcı bir etki almaktalar. 
Yeni bir başlangıç var hepimize ama aynı zamanda da uyarılıyoruz.
Geçmişini temizlemeden arınma ve yenilik yok öyle kolay kolay diye azarlanıyoruz biraz Oğlak burcundaki sert etkiden.
Bu yüzden sıkıntılar var önümüzde aşmamız gereken. 

Korkularımız var. 
Güven sorunlarımız..
Artan sorumluluklarımız..
Başedebilecek miyiz bunlarla?
Aşabilecek miyiz dışımıza yansıttığımız kendi karanlıklarımızı?

Gökkubbedeki her hareket yeryüzü insanlarına etki eder. 
Yeniaylar yeni başlangıçlara gebedir. 
Ve her doğum zorluluğuyla beraber gelir.
Sancısını çekerim, içimdeki güce inanıyorum, başarırım diyenlere müjde.
Çok güzel bir döneme girmiş bulunmaktasınız bu yeniayla birlikte. 
Yok ben korkarım, inanmam kendime, güvenmem evrene diyenlere ise kötü bir haberim var. 
Muazzam bir fırsatı kaçırmaktasınız!

Önünüze çıkan zorluklardan korkmayın. 
Çoktan aşmanız gereken sıkıntı kırıntıları bunlar. 
Satürn, Plüton ve Güney Ay Düğümu her birimizin hayatında dev bir karmik temizlik yapmakta. 
Ne mutlu bunu gören, hisseden ve anlayana.
Çünkü onlar bu 9 aylık süreç içerisinde mantıklarına uyan ve kalplerinin fısıldadığı yollardan yürüyerek güzel diyarlara varacaklar. 

Bu yeniayın ve Venüs'ün dirilişinin bize anlatmaya çalıştığı tek bir gerçeklik var aslında. 
O da kararlı, mantıklı ve sevgidolu olmak. 
Uyum ve huzur uğruna atılan sevgidolu adımlar güzel doğumlara vesile olacaklar. 
Korku, bastırılmışlık, kararsızlık gibi korkularla atılalacak olan adımlarınızdan ise korkun, çünkü onlar karanlığı yaratacaklar. 

Venüs'ün gece yıldızı olarak gökkubedeki muazzam güzelliğinden etkilenmeniz ve tıpkı onun gibi karanlığınızı aydınlatan güzel bir ışık olmanız dileğimle..
Güzel bir yeniay olsun bu hepimize.

Öze varış'ın 3 yolu & 3 kollektif gezegen


Şu kahpe kapitalist sistemin içerisinde köle gibi yaşarken, kimilerimiz köle olmaktan hiç rahatsız değil, kimilerimiz ise kurtuluşun yolunu aramakta. Çünkü kimilerimiz farkında.. Bu düzen bizi Özü'müzden uzaklaştırıyor ve ondan uzaklaştıkça herşeyi yitiriyor, kendimizi dev bir uçurumdan aşağa, karanlığa atıyoruz.

Bu yazımda bu dünyada geçtiğimiz ve bizi özümüze götüren 3 yoldan bahsedeceğim.
Şaman öğretilerinde bu 3 aşamayı tanımlamak için "Orta dünya" "Alt dünya" & "Üst dünya" kavramları kullanılmış.

Orta dünya kavramıyla günlük, rutin hayatımızı anlatmışlar aslında. Bu hayatta kalabilmek için hepimizin bir barınağa, yiyeceğe ve paraya ihtiyacı var. Bunlara sahip olabilmek için de yapmamız gereken belirli işler var.

Alt dünya kavramıyla bütün sırları ve karanlıklarıyla bilinçaltımız kastedilmiş. Duygusal alemimiz. Bilincinde dahi olmadığımız yara ve üzüntülerimiz.. ama aynı zamanda en büyük tutku ve arzularımız.

Ve son olarak Üst dünya kavramı ile fiziksel bedenimizin ötesinde olan ruhumuzu ve sırlarını anlatmak istemişler. Gerçek kökenimizi. Yani dünya ötesi olan Üst Benliğimizi.

Bu dünyadayken her 3 aşamadan aynı anlarda geçeriz ama çoğu zaman öğrendiklerimizin bilincinde olmayız.
Orta dünyada ego, yani nefsimizin imtihanlarını veririz. Yaşamımızı sürdürebilmek için temel ihtiyaçlarımızı elde ederken hırs, açgözlülük ve vicdansızlık gibi karanlık yönlerimizle imtihan ediliriz.
Alt dünyada duygularımız ve hislerimiz üzerinden imtihan ediliriz. Yani kırılır, üzülür, yıpranır ve bunları aşabilmek için kalbimizi ne pahasına olursa olsun açmayı öğreniriz.
Üst dünyada ise ruhsal imtihanlarımızı veririz. Erme mertebesine ulaşabilmek için bu imtihanlardan geçeriz. 

Kimi öğretiler bu aşamaların her birini önemserken kimileri de sadece belirli bir yolu tercih eder. Mesela Budizm gibi doğu inançları egoyu bir düşman gibi görerek onu aşmanın peşindedirler. Batı ise tam tersine bu yolu seçerek ilerler.
Birini yanlış diğerinin doğru olduğunu söyleyemeyiz. Asıl önemli olan bir yolu seçmek değil, 3 yol üzerinde de ustalaşabilmektir.

Aslında ne ego düşmandır, ne de duygularımız köstektir başarılarımıza. Ruhsal sıkıntılarımız da sıkıntı değildir aslında.
Her birinin bir görevi vardır ve bu görev karanlıkları aştırmaktır.

Egomuz bireyselliğimizi oluşturur. Astrolojide Güneş ve Uranüs'ün bir parçasıdır.
Güneş burcumuz gerçek özümüzü gösterirken, Uranüs kollektif özümüzü ve asıl görevimizi tanımlar. Güneş sadece kişisel misyonumuzu gösterirken, haritamizdaki Uranüs toplum içerisindeki bireysel misyonumuzu, bu gezegende var oluşumuzun gerçek özünü ve sebebini temsil eder.
Bu yüzden güneş burcumuzu gerçekleştirebilmek bizi Uranüs'ün gerçek özgürlüğüne vardırır. Bunu başaramayanlar hayatları boyunca özlerinden uzak kalarak, köle gibi sistemin içerisinde yaşarlar. Güneş'lerini tam manasıyla tezahür edenler ise Uranüs'lerinin onlara bahşettiği ve sadece onlarda bulunan yeteneklerle ön plana çıkarak çevrelerine hizmet etmeye başlarlar. Burdaki hizmet artık bir kölelik değildir. Çünkü kişi ne şekilde hizmet etmek istediğini kendi belirler. Düzenin içerisinde var olsa da aslında kendi kurmuş olduğu düzenin bir parçasıdır ve diğerlerini yönetir, yani onlara yol gösterir.

Duygularımız ve bilinçaltımız Ay tarafından temsil edilir. Ama tüm bunlar gizemlidir çünkü içimizde gerçekleşir. Bu yüzden Neptün'ün etkilerini hissederiz en derinlere indiğimizde. Neptün gezegeni ruhlar alemine giden 12. evin kapısını aralar bizlere. Sırlara vakıf oluruz burada. Ama oraya varana dek duygu ve hislerimizle boğuşuruz dünyada. Sevgiyi tadarız ilk defa. Ne kadar kuvvetli bir duygu olduğunu ve bizi en derinimizden etkileme gücüne sahip olduğunu idrak ederiz. Veya hayal kırıklıklarımız, belirli korkularımız.. tüm bunlar çok kuvvetli ve mantığımızla çözemediğimiz, bizi yönlendiren içsel güçlerdir. Hissettiğimiz bu coşkuların bazıları bize bu hayattaki en güzel anları yaşatırken, bazıları da en korkunçlarını yaşatır. Çünkü duygularımızı, yani Ay burcumuzu aşmadan Neptün'ün aşkınlığına ve koşulsuz aşk boyutuna varamayız.

Ve son olarak ruhumuz atalarımızın bir meyvesi gibidir. Satürn ve Plüton gezegenleri ruhumuzun son varış mertebelerini temsil ederler. Satürn ataların karmasını aklar. Plüton ise, ruhumuzun gerçek kökenini.. Satürn bu dünyanın son kapısıdır. Ona varan ermiş sayılır. Plüton ise ruhsal alemin ilk kapısıdır. Ona varanın ne olduğunu sadece varan bilir.
Bu iki mistik gezegen, etkilerinden en çok korktuğumuz gezegenlerin başında gelir. Oysa yazının başında bahsettiğim 3 yolda ilerlemiş olanın son raddesidirler.

Hayatınızdaki hiçbir şeyi öylesine deneyimlediğinize dair kendinizi kandırmayın. Çünkü herbirimizin belirli rolleri var. Her birimiz aynı aşamalardan geçiyoruz ama tekamül mertebelerimiz, yani katettiğimiz yollar farklı.

Gökkubbedeki gezegenler yörüngelerinde masum bir şekilde dans ederken, yeryüzündekileri kendi etkileri altına alıverirler. Onların etkilerinde kalan bizler, iradelerini kullanarak bilinçlenmek için belirli yolları seçerler. Bu seçimlerdir hayatımızın özünü belirleyenler..

Unutmayın herzaman için tek sorumlusu var başınıza gelenlerin..
O da her daim siz kendinizsiniz!
Bu 3 yoldan istediğinizi seçebilirsiniz. Ama bilin ki bu dünyaya üçünde de ustalaşmak üzere gelmektesiniz. Bu yüzden kaptırmayın kendinizi bu kapitalist düzene. Tüketmek için değil, ermek için geldik bu yeryüzüne.

14 Eylül 2019 | Balık burcunda neptünyen dolunay


Değişken bir haftanın enerjisi ve 21 derece Balık burcundaki dolunay ile buluşmak üzereyiz. 
Gökkubedeki birçok gezegen değişken burçlarda bulunuyorlar. 
Başak burcundaki stelyum hala devam etmekte, Jüpiter Yay'da, şimdi ise bir de Balık burcundaki dolunay bizi bir hayli değişken bir atmosfere sokmaktalar. 
Bu saydığım burçlar arasında oluşan karşıtlık ve Jüpiter'e olan kare açı bizi duygusal ve fiziksel anlamda biraz yoracak.
Kendi iç dünyamızdaki karmaşıklığa netlik kazandırmakta zorlandığımız iki haftalık bir sürece giriyoruz. 
Ama korkmayın. 
Bu dolunayın bize bırakmak istediği tek şey var. 
- O da başa gelenin her halükarda çekildiği. -
Kaybolmaktan korkmayın bu dönem. 
Çünkü doğru zannettiğiniz yol yanlış, yanlış zannettiğiniz yol doğru çıkabilir. 
Var olmadığını zannettiğiniz yol ise ansızın önünüzde belirebilir.

Duygularımız, hislerimiz, düşüncelerimiz ve arzularımız kaygan zemin üzerinde olacaklar bu süreç içerisinde. 
Belirsizlik hissi hakim gökyüzünde. 
Bir o yöne bir bu yöne savrulacağız, belki de birçok yola girip, birçok yoldan da sapacağız. 

Sararmaya başlayan ve ölüme huşu içerisinde dans eden yaprakları anımsatıyor bu dolunay enerjisi. 
Her zamanki gibi bize 'güven evrene ve çevrene' mesajını veriyor. 
Serbest bırakıp bu sessiz, sakin dansa bir katılabilsek, huzur içerisinde varacağız varmamız gereken yere ama Başak burcundaki gezegen toplaşması kontrolü elimizden bırakmakta zorlanmamıza sebep oluyorlar. 

Başak diyarındaki stelyum enerjisi herşeyi planlayıp programlamamızı istese de, Balık'taki bu dolunay teslimiyeti hatırlatıyor bize.
Bir de bu ikisinin arasına sıkışmış bir Jüpiter var ki, umudu ve inancı asla elinden bırakma diye fısıldıyor.
Ama yarınlarımız o kadar karmaşık ve belirsiz ki, neye inanalım, umudumuzu kime bağlayalım bir türlü bulamıyor ve bilemiyoruz.
Bu yüzden Başak enerjisini kullanarak aklınıza ve mantığınıza danışın ama bir yandan da bırakın kendinizi akıntıya ve güzel günlerin ufukta olacağına inanın. 
Su akacak yolunu bulacak nasıl olsa.
Umudumuzu yitirmek üzere gibi olup, gelecekteki karanlık günlerin yasını şimdiden tutmanın hiçbir manası yok.

Bu dolunay, Balık burcunun haritamızda bulunduğu alanda bir tamamlanışı sembolize ederken aynı zamanda alternatif yolların önümüzde belireceğinin sinyalini veriyor. 
Neptün etrafımızı sisli puslu görmemizi sebep olurken, bu alternatif yolların bilincinde olmamamız gayet doğal ama bu sis elbet berraklaşacak ve önümüz aydınlanacak. 
Ama bu yolların önümüzde belirmesi için ilk önce yolunda gitmeyen tıkanıklıklarımızı boşaltmamız gerek. 
Bu dolunay aslında bir arındırma enerjisini beraberinde getiriyor. 
Başak burcunun saf, duru, akıllı ve mantıklı enerjisini kullanarak kendimizi bize artık hizmet etmeyen karanlıklardan arındırmamız gerekiyor. 
Bu yüzden gelecekte değiştirmek istediğiniz şeye değil, bu gününüze ve şu anınıza odaklanın ve arının.

 Neptün ile buluşan bu dolunay enerjisi dualarımıza, rüyalarımıza ve manevi iç dünyamıza şifa gibi yansıyabilir.
Yeterki izin verelim kalbimizi buna. 
Hepimiz için hayırlı bir dolunay olması arzumla..