Astrolojide Mars & Cinsellik

  • Share

Doğum Haritası Analizi

  • Share

20 Eylül 2017 | Başak burcunda Yeniay

  • Share

Kristaller & Doğal Taşlarla Tanışma Serüvenim

  • Share

6 Eylül 2017 | Balık burcunda Dolunay

  • Share

Astrolojide Mars & Cinsellik


Konuşulması toplumuzca neredeyse 'yasak' olan seks ve porno hakkında bir yazı yazmak istedim. Bu yazıyı yazma isteğime sebep olan şey ise, bir kaç gün önce tavsiye üzerine izlediğim Don Jon adlı film ve en son verdiğim danışmanlıklarımdan birinde bu konu hakkında partnerinle açık ve net olarak konuşmalısın dediğimde, 'konuşsam ne olacak' diye aldığım cevaptı. 
Aslında şu konular hakkında bir konuşabilmeyi becerebilsek, belki bütün ilişki sorunlarımızı aşacağız ama biz bunu saçma sapan nedenlerden dolayı yapmıyoruz. 

Söz konusu aşk ve ilişkiler olduğunda hepimizin tek bildiği şey entrika, yalan ve dolan. 
Aşık olduktan sonra her iki tarafın da yapmaya çalıştığı tek şey birbirini kontrol etmek ve alttan alta yönetmek. 
Bu yüzden günümüzde yaşanılan ilişkiler sadakat ve sevgi temeli üzerine inşa edilmektense, yalan ve entrika üzerine inşa ediliyor. Sonrada evlilikler başladığı gibi bitiyor ve her kadın 'adam gibi güvenilecek, eril ve güçlü adam yok', her erkek de 'derin olan, bağlanıp, güvenebileceğim feminen kadın yok' diye ağlanıyor. Eskilerde 'ah, nerde o eski, saf, masum aşklar' diye iç geçiriyor. 

Cinsellik bir ilişkinin temelidir ve bir erkek çocuğu ergenlik çağına geldi mi babası, abisi veya aileden güvenebileceği bir büyüğü tarafından bir kenara çekilip, öğüt nasihat verilerek, gerçekler öğretilmelidir. 
Kızılderili kabilelerinde erkek çocukları annelerinin yanında sadece 6 yaşına kadar kalırmış, daha sonra erkeklerin yaşadığı yere yerleşirmiş ve orda erkekler tarafından ona, bir kadına nasıl davranılması gerektiği öğretilirmiş. 

Bu aynı şekilde kız çocukları için de geçerli. Eskiden insanlar kız çocuklarına masalları boşuna anlatmıyorlardı. Her masal bir inisiyasyondu ve kız çocuğunu, büyüp eril olan biriyle ilk karşılaştığında nasıl davranması, nasıl seçim yapması gerektiğini bilsin diye anlatılıyordu. 
Ne masallar kaldı ne de ergenlik dönemimizde bize doğru yolu gösteren anne veya ablalarımız. 
Kimse hiçbir şey öğretmeyince de öğrenilecek tek yer pornolar oldu ve maalesef bu tuzaktan en kötü etkilenenler de erkekler oldu. 

Bir kadına nasıl dokunulması gerektiğini bilmeyen erkekler, pornolarda gördüklerini uygulamaya çalışınca işler iyice çığrından çıktı. Ve maalesef daha 18-19 yaşlarında olanlardan dahi, sevgilimle artık birlikte olamıyorum ve ne yapmam gerektiğini bilmiyorum diyenler çok. 
Çünkü kamera önünde olan herşey yalan ve abartı ama bu gerçek, pornografik görüntüleri izleyenler tarafından, hele ki yaş daha küçükse algılanamıyor. Bu ayrıca sadece erkek çocuklarını ilgilendiren bir problem de değil. 
Kız çocuklarının veya kadınların romantik aşk filmleri izleyip, bunları gerçek hayat zannetmeleri de aynı oranda korkunç. Çünkü her ikisi de bizi yanlış yönlendiriyor, yanlış şeylere inandırıyor ve bunun sonucunda yanlış ilişkiler yaşamamıza sebep oluyor. 

Gerçek hayat büyük göğüslerden ve dik bir popodan ibaret değil. 
Gerçek hayat kaslı ve cepleri parayla dolu biri olmaktan da ibaret değil. 
Gerçek hayat yaralardan, zorluklardan, karanlıklardan ve aralara serpiştirilmiş gelip geçici olan küçük mutluluklardan ibaret. 
______________________________

Astrolojde Mars tutkularımızı ve cinsel gücümüzü temsil eder. Bu yüzden Mars'ın bulunduğu ev ve burç nasıl bir cinsel yaşamımızın olduğunu, nelerden hoşlandığımızı veya neleri sevmediğimizi gösterir. 

Mars'ın diger gezegenlerden aldığı açılar da çok önemlidir. Mesela Neptün'den gelen sert açılar cinsel sapmalara veya bulanık fantazilere sebep olabilirken, Plüton'dan gelen açılar karanlık fantezilere sebep olur, hatta bazen sadist veya mazoşist eğilimler de verebilir.

Astrolojide her gezegenin bir olgunlaşma yaşı vardır ve bu Mars için 28. yaştır. 
 Bu yüzden hepimiz 28. yaşımıza kadar Mars'in biraz daha ham halini deneyimler ve anca 28 yaşından sonra bu konularda pişmiş olur ve olgunluk kazanırız. 
Bu yüzden 28 yaşına kadar seksi daha çok ego temelli deneyimleriz. 
Bir kadın için seks o yaşa kadar sadece kendini karşı tarafa beğendirmekten ibarettir. 
Giydiği seksi iç çamaşırları, hatta çekici olduğunu zannettiği kostümleri aslında üzerinde eğreti duruyordur ve çoğu zaman yapmak istemediği şeylerin bedenine yapılmasına dahi izin verir. Çünkü Marsı, karşımdaki beni ya beğenmezse korkusuyla hareket eder. 
Aynı şekilde Mars'ın olgunluğuna erişmemiş bir erkek, bir kadına nasıl dokunulması, ona nasıl yaklaşılması, sevilmesi veya sevişilmesi gerektiği hakkında çok az şey biliyordur. Deneme yanılma yoluyla ilerler. Kadının içinde saçma sapan hareketler yaparken, kadının ruhunu incittiğinin dahi farkında olmayarak, bir sonraki hamlesini geçen gün izlediği pornodaki gibi mi uygulasa diye düşünür. 

Sekse zihin karıştığı anda ego bizi korkuyla yönetmeye başlar. Egonun olduğu yerde şeytan vardır ve şeytan acele işe karışmayı pek bir sever. 
Böylelikle seks saçma sapan, kısa süreli, tuhaf ve anlamsızca yapılan birşey haline dönüşür ve biz farkına varamasak da aslında ruhen her iki tarafa da zarar verir. 

Cinsellik doğamızda vardır ve aslında kutsaldır çünkü daha büyük bir amaca hizmet eder. Bu yüzden onu bastırmak doğru bir yol değildir ama ona bağımlı olmak, hatta sapkın bir şekilde kullanmak da doğru değildir. 
Bu dürtü her hissedildiğinde onu mastürbasyon yaparak bedenden atmak bize zarar olarak geri döner. Çünkü cinsellik bir enerji alışverişinden ibarettir. Eril ve dişil, ying ve yang, rahim ile rahman esmasının kavuşumu ve birliğe ulaşmasıdır. Aslında cennetteki teklik halini kısa bir süreliğine de olsa, hatırlamaktır. 

Mastürbasyon sırasında tek taraflı bir enerji açığa çıkar ve karşı kutuptaki enerjiyi alamadığı için ruhsal ve enerjisel olarak bir doyuma ulaşmaz, yarım kalır, yani yaşam enerjisi çöpe gider. Ve çoğu zaman buna zihnimizde kurguladığımız görüntüler eşlik ettiği için, ortaya çıkarttığımız cinsel güç sayesinde görünmeyen alemde zihnimizdekileri çok çabuk form olarak yaratırız. Hırıstiyanlar bu tür varlıklara incubus ve succubus derler. Eril ve dişil şeytanlar. 
Onların inanışına göre bu varlıklar geceleri bize musallat olur ve ortaya çıkarttığımız kendi cinsel enerjimizden faydalanırlar. Bu da gece boşalmalarının nedenini açıklar. 
Bir erkek bunun farkına pek varmasa da ve bu gibi şeylere inanmak istemese de, gün içerisinde gördüğü veya zihninde kurguladığı görüntüleri geceleri bedenlenmiş varlık olarak üzerine çeker. Ve bu tür varlıklar enerji vampirleri gibidir. Cinsel enerji aslında yaşam enerjisi olduğu için, biz farkında olmadan bütün yaşam enerjimizi emerler. Dinimizde abdestin neden bu kadar çok önemsendiğinin arkasındaki yatan gerçeklerden biri de budur, arınmak ve korunmak. 

Aynı durum eşcinsel ilişkiler için de geçerlidir. 
Orda da tek taraflı bir enerji ortaya çıkar ama bu sefer ortaya çıkan enerji iki kişininkidir ve daha kuvvetlidir. Bu yüzden bu yöntemi genellikle belirli çevreler kara büyü amaçlı kullanarak sapkın inançlarını hayata geçirirler. (Mesela Aleister Crowley'nin kara büyü uygulamaları için küçük erkek çocuklarıyla sapkın cinsel ilişkilere girdiği söylenir.) 
Bu konuyu daha fazla uzatmak istemediğim için burda kapatıyorum ama bu tür bir yöntemin çok tehlikeli olduğunu ve şakasına bile olsa asla denenmemesi gerektiğini ekstradan belirtmek isterim. Çünkü işin içerisine diğer alemin varlıkları girdiği anda, ruhun kurtuluşu imkansızlaşır ve kişi bunun bedelini çok ağır ödemek zorunda kalır.

☆☆☆

Cinsellik gelişigüzel yaşanılacak kadar hafife alınmamalıdır çünkü içinde belirli sırları ve tehlikeleri barındırır. Bu yüzden tek eşlilik ve sadakat çok önemlidir. 
Tantra öğretisi bize bu konuda bir yol göstericidir. 
Birbiriyle bu anı paylaşmak isteyen iki insan sadece bedenlerini çırıl çıplak bırakmaz aslında, ruhlarını da bırakır. 
Sevişirken bütün maskeler düşmelidir suratımızdan çünkü teslimiyet anca böyle gerçekleşir. 
Sevdiğin kişinin içinde eriyip, kendini kaybedemedikten sonra alacağın haz maksimum sadece bir kaç saniyeliktir. 
Oysa tantrik sevişmelerde bu haz saatlere akar çünkü zaman algısı tamamıyla yitirilir. 
Sadece seks değildir artık iki kişinin arasında yaşanan, rahman ve rahim olanın birleşimi ve dansıdır. Sadece bedenler değil, ruhlar da bir olur. Çakralar ve her iki kişinin aurası birbirleriyle etkileşime geçer. Ve tüm bunlar bizim göremediğimiz ama derinlerde bir şekilde hissedebildiğimiz bir boyutta gerçekleşir. 
_____________________________

Peki ya tüm bu anlattığım şeyler gerçek hayata nasıl geçirilir? 
Porno izleyen erkek arkadaş bunu yapmaktan nasıl vazgeçirilir?
Mars, ego tuzağından nasıl kurtarılabilir ve bizi olumsuz bir şekilde etkilemesi nasıl engellenebilir?

Karanlık, hatta sapkın fantazilere mi sahipsin ve kimseye bunu anlatmak istemiyor musun? Bil ki o zaman tüm bunları bilinçaltına atıyorsun ve tüm bu arzularının kölesi olmayı, seni alttan alta yönetmelerine ve ilişkilerini mahvetmelerine izin veriyorsun. 
Oysa aklını meşgul eden cinsel duygu ve düşüncelerini karşı tarafla paylaşarak kendini bu işkenceden kurtarabilirsin. Çünkü paylaştıkça bilinçaltını arındıracak ve sonra da bu tür sapkın şeylerden vazgeçtiğini göreceksin. 
Sevgilinin veya eşinin seninle bu tür konular hakkında konuşmasına izin ver ve sen de konuş, paylaş, anlat. Bana bu şekilde dokunduğunda hoşlanıyorum, bunu yaptığında kendimi rahat hissetmiyorum, seninle ilgili .... hayaller kuruyorum, de. Kırmadan, nazikçe ve karşı tarafı asla yargılamadan. O günkü yaşadıkları ruh haline yansımış olabilir ve bunun sonucunda sana belki iğrenç gelecek şeyleri anlatabilir. Belki yarına o bile neden bu tür şeyleri anlattığını bilmeyecektir. Önemli olan şey paylaşmak ve o yakınlığı kurmak. Maskelerden vazgeçmek, kırılabileceğini bilsen de kendini karşı tarafa açmak. 

Bir ilişki, hele ki cinsel boyuta da taşındıysa bir takım çalışması haline dönüşür. Bir partnerin diğerinden bazı şeyleri saklaması, karşı tarafta dengesiz ve saplantılı hareketlere yol açar. Bu yüzden bir kadın kendisini cinsel anlamda erkeğine açmadığında, onu başka kadınlara bakmaya, hatta maalesef pornografik görüntüleri izlemeye yönlendirmiş olur. Bunu yapan erkek de bu sefer görmeyi alıştığı görüntü ve davranışları partnerinden bekleyecek ama gerçek hayatta Mars'ını doğru kullanmayı bilen hiçbir kadın pornodakilere benzemeyecektir. Böylelikle bir kısır döngü oluşur, ilişki yıpranır ve en sonunda da acı bir sonla biter. 

Aslında bir erkeğin cinsel gücünü kontrol edebilmesi, kadının elindedir. Kadın birlikte olmak istediği erkeği çok dikkatlice seçmelidir ve bu seçimini yaptıktan sonra kendini ona adamalı ve yatak odasında erkeğin (ama sadece seçmiş olduğu o tek erkeğin) orospuluğunu üstlenmelidir. Ama bu kadının erkeğin her istediğini yatakta yapması gerektiği anlamına asla gelmez. Orospu kavramının burada yanlış anlaşılmasını istemem. Eskiden anaerkil toplumlarda, tapınaklarda erkeğin cinsel eğitimini üstlenen rahibeler vardı. Bu rahibeler ataerkil topluma geçişle birlikte yozlaşmadan dolayı tapınak fahişelerine çevrildi. Ben orospu kelimesini kullanırken bu rahibelerden bahsediyorum aslında. Cinsel gücünü nasıl kullanması gerektiğini ve erkeğe de bu konuda nasıl yardımcı olması gerektiğini bilen kadınlardan. 
Bu yüzden erkeğin cinselliğe olan ihtiyacını ve açlığını karşılamak bir kadının elindedir. Cinsel arzuları çift birbiriyle paylaştığında bu açlık giderilir.
 Kadın doğası gereği daha çok kontrolcüdür ve içine kapanıktır çünkü korkar ve bu yüzden cinsel arzuları hakkında bahsetmeyi sevmez. Oysa erkek kadının isteklerini duymaktan büyük haz alır ve heycanlanır. Kadın cinsellikte teslim olmayı ve kendisini açmayı öğrenirken, erkek de kendisini kontrol etmeyi öğrenir. Ve bu öğrenim her iki tarafın da birlikte hareket etmesiyle gerçekleşir. Böylelikle erkek zaman içerisinde diğer kadınlardan uzaklaşacak ve sapkın tavırlarından da vazgeçecektir. Çünkü artık cinsel dürtülerini bastırmak zorundaymış gibi hissetmez. Hissetmediği için de cinsel dürtüleri üzerinde kontrol kazanır.

Cinsel fantaziler hakkında konuşarak kadın haritasındaki Mars enerjisini, erkek de haritasındaki Venüs enerjisini aktifleştirir. Bunun sonucunda kadın yatakta cesaretlenirken, erkek de çok daha duygusal davranmayı öğrenir. 

Bu yüzden paylaşmaktan korkmayın. 
Siz karşı tarafla bedeninizi olanca çıplaklığıyla zaten paylaşıyorsunuz, niye kalbinizi, duygularınızı, arzularınızı ve ruhunuzu saklayasınız? 
Karşı tarafın arzuları sizi korkutsa da buna aldırmayın. Çünkü hayal dünyalarımız gelip geçicidir. Nasıl kendini cadı veya süperman olduğunu zanneden küçük çocuğu yargılamıyorsanız, sevgilinizi de o gözle görmeye çalışmalı ve sahip olduğu arzuları yüzünden yargılamamalısınız. Çünkü aslında sizinle paylaştığı arzuları ilişkinizdeki bir tıkanıklıktan kaynaklanıyor. Ve bu blokajı bilinçaltından bilince ulaştırarak şifalandırmış oluyorsunuz. Yani sevgiliniz cinsel bir fantazisinden bahsetti diye onu yapmak zorunda değilsiniz. Bu yüzden de korku gereksiz. 

Ayrıca unutmayın ki, cinsel gücümüzü bedenimizin belirli bölgelerinde depolarız. Mesela hayatta varolmayla ilgili korkulara sahip olan kadın, cinsel enerjisini kök çakrasında, yani anüsünde biriktiriyordur ve bu korkusu bilinçaltı düzeyinde hayatındaki erkeğe yansır ve ortada bir baskılanma söz konusu olduğu için, erkekte analsex fantazisini uyandırır. Erkek bu fantazisinin aslında kadının hayata karşı olan korkusundan kaynaklandığının farkında dahi değildir ve bu dürtüsü seks sırasında ortaya çıktığında, kadın kendi korkusuyla çok korkunç bir şekilde yüzleşmek zorunda kalır. 

Bu yüzden korktuğumuz veya baskıladığınız herşeyden karşı taraf bilinçaltı düzeyinde haberdar olur. Erkeğin cinsel fantazileri aslında sevgilisinin bastırdığı cinsel enerjisinden kaynaklanır. Dolayısıyla karşı taraf size çok tiksindirici gelen bir şeyden bahsettiğinde, sen ne biçim ahlaksız bir insansın demektense, dönüp ilk önce ben ona bu enerjiyi nasıl yansıtabilmişim diye düşünmelisiniz. İlişkilerde her iki taraf da ayna olma görevini üstlenir. Aslında karşı tarafın yaptığı veya söylediği herşeyde kendimizi görmeliyiz ve ilk önce kendimizi düzeltmeliyiz. Böylelikle karşı taraf kendiliğinden düzelir, ilişki sahip olması gerektiği dengeye kavuşur.   

☆☆☆

Not: Yazının başında bahsettiğim Don Jon filimindeki kadın oyuncular, haritamızdaki Mars'ın farklı şekillerdeki olgunluk mertebesini temsil ediyorlar. Mars enerjisini daha net anlamak istiyorsanız, filmdeki kadın oyuncuların davranışlarına bakabilirsiniz. 
Filmdeki sarışın hatun cinselliğini aslında sadece karşı tarafı kontrol ve manipüle etmek amaçlı kullanıyor ve onca çekiciliğine rağmen, erkeği porno tuzağından kurtarmaktansa, daha çok içine itiyor. 
Yaş olarak çok daha olgun olan kızıl saçlı hatun ise, pek bir çekici özelliğe sahip olmamasına rağmen, erkeği bu tuzaktan kurtarıyor ve cinselliğin bambaşka bir boyutunu keşfetmesini sağlıyor. Erkek porno izleme ihtiyacından kurtuluyor ve bir kadınla sağlıklı bir bağ kurarak hayatında ilk defa gerçekten aşık oluyor. 

Doğum Haritası Analizi

Neredeyse hepimiz burcumuzu ve özelliklerini biliriz. 
Bazılarımız yükselen ve ay burçlarını da bilir. 
Ama astroloji haritamız güneş ve yükselen burcumuzdan da ötedir. İçinde tüm gezegen konumlarımızı, gezegenlerin birbirine yaptıkları açıları ve ev yerleşimlerini gösterir.

Üzerimizde en çok hangi elementi taşıyoruz?
En çok hangi burçtan etkileniyoruz? 
Özümüzü, ruhumuzu, zihnimizi, duygularımızı, aşk hayatımızı veya iş hayatımızı yöneten gezegen hangisi?
Bu gibi sorular ve çok daha fazlası doğum haritası analizinde incelenir. 
_______________________________ 

Aslında tek bir insan dahi içinde kocaman bir gökyüzü barındırır. 
Bu yüzden içimizde 12 burcun özelliklerini de taşırız. Haritamızdaki tüm gezegenleri, yerleştikleri burçlar ve evler aracılığıyla deneyimler ve hissederiz.
Koskoca gökyüzü içimizden hayatımıza yansır ve kader planımızı oluşturur.

Doğum haritamız, gizemlerle doludur ve bize karanlıkta yol gösteren pusula görevini üstlenir. 
Hem geçmişi, hem şimdiyi hem de geleceği içinde barındırır. Ve gökyüzündeki dans eden gezegenler, doğru zaman geldiğinde haritamızda belirli evleri aktifleştirir ve kilitli kapıların anahtarlarını bizlere sunarlar. 
Böylelikle su akar denizine kavuşur ve deniz okyanusuyla buluşur. 
Bizler de, ya bu yaşam için seçtiklerimizi gerçekleştirir ve mutlu bir şekilde yuvaya geri döneriz, ya da ellerimiz boş kalır ve öldükten sonra bir ömrü boşuna tükettiğimizi idrak ederiz. 

Astroloji bir fal değildir ve sadece kehanet odaklı kullanılmamalıdır. 
Astroloji kendini anlamak, kendini gerçekleştirmek ve gökyüzünden yeryüzüne yansıyan mükemmel ilahi düzenin farkına varmak ve idrak etmek için kullanılmalıdır.
İşte bu yüzden haritamızdaki zorlukların farkına vararak, kendimizi gerçekleştirirken Allah'ın bize sunmuş olduğu bu kadim ilimden  faydalanmak gerekir. 
______________________________

Doğum haritası analizinizde ilk olarak gezegen, ev ve burç yerleşimlerinizi ve haritanızdaki açılarınızı inceleyeceğim. 
Hangi alanlarda başarılı olabileceğinizi ve doğuştan gelen, belki henüz sizin dahi fark edemediğiniz yeteneklerinizin hangi alanlarda olduğuna bakacağım ve bu hayat yolculuğunuzda neleri öğrenmek için geldiğinize dair ipuçları vereceğim ve karanlığınıza ufak da olsa bir mum ışığı armağan etmeye çalışacağım.

(Lütfen eğer özel sorularınız ve merak ettikleriniz varsa bunları bana önceden belirtin. Mesela haritanıza göre hangi esmayı veya doğal taşı kullanmanız gerektiğini sorabilirsiniz. Böylelikle haritanızdaki elementlerin dengesizliğini giderebilmeniz veya haritanızdaki zorlayıcı ve gerçek potansiyelinize ulaşmanızı engelleyen, açı ve gezegen kombinasyonlarını aşabilmeniz için hangi esma, kristal ve doğal taşların size uygun olacağına bakıp, bu konuda size tavsiyelerde bulunabilirim. 
Kimileriniz bunlara inanmadığı için her yorumuma bunları katmıyorum. Bu yüzden lütfen önceden sorularınızla birlikte belirtin. 
Yorumuma katmadığım diğer şeyler henüz deneyimim az olduğu için Kiron hariç asteroitler. Bunu da önceden belirtmek istedim) 

Harita bir bütündür. 
Okunması gerekilen birçok şey vardır ama temelinde bütün göstergeler aynı potansiyelleri veya zorlukları gösterirler. 
Doğum haritası danışmanlığımda sizi bu farkındalığa ulaştırmaya çalışıyorum. 
Ayrıntılardan ziyade temel çekirdeğin bilincine ulaşıp, kendinizi tanıyabilmenizi ümit ediyorum. 
__________________________

Doğum haritası danışmanlık ücretim 1000tl.
Eğer benden danışmanlık almak istiyorsanız, carpediemcii@gmail.com'a mail atarak ulaşabilirsiniz. 

20 Eylül 2017 | Başak burcunda Yeniay


27 derece Başaklar diyarında gerçekleşecek olan yeniay, sonbahar temizliği ve detoks kampıyla birlikte geliyor. 

Yeniay yeni başlangıçlar demektir. 
Ama yeni başlangıçlar için sağlam bir temel gerekir. 
Sağlam bir temeli atmak da, sağlam bir temizlikle gerçekleşir. 
Dolayısıyla ilk önce içimize yönelip, şöyle güzelce bir bakmak gerekir.

Hayatımda beni rahatsız eden şeyler neler? 
Huzurum için, arınmam için temizlemem gereken neler var? 

Açın dolaplarınızı, kalbinizi, eski eşyalarınızı sakladığınız kutularınızı, anılarınızı..
Ne var ne yok gerekli gereksiz, herşeyi boşaltın ve arının. 
Kırgınlıklardan, öfkeden, intikam arzularından, takıntılardan kurtulun. 
Onları hepsi size zarar. 
Allah herseyin gereğini bilir, herkese ektiğini biçtirir. 
Bu yeniay güzel şeyleri ekmenin zamanı. 
Bu yüzden kullanın bu anı. 
_________________________________

Başak burcu mantık burcudur. 
Kalbiyle değil, aklıyla hareket etmeyi sever. 
Plan program yapar, düşünür tartar ve en uygun zamanı yakaladığında hedeflerini hayata geçirir. 

Başak sezonundayız, bu yüzden gökyüzü bizlerden bu burcun özelliklerini tıpkı bir elbise gibi üzerimize geçirmemizi istiyor. Bir başak gibi hareket edip, onun gibi düşünmemizi istiyor. 
Bu yeniay eski yaralarımızı şifalandırmamızı, bilinçaltımıza hapsettiğimiz köklü korkularımızdan arınmamızı talep ediyor. 
Aksi taktirde, 'temelini sağlam attırmam, ayağını kaydırırım, binanı da yıkarım,' diye fısıldayan Satürn'le, önümüzdeki 6 ay içerisinde gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalabilir ve onun yükü altında ezilebiliriz. 
Satürn'ün yeniaya yaptığı bu zorlayıcı kare açıyı yenmenin en güzel yolu, yukarıda bahsettiklerimi yerine getirmek. 
Büyümüş, olgun, akıllı ve sorunlarla nasıl başedilmesini bilen bir insan gibi davranalım ve içimzdeki bu gücü ortaya çıkaralım. 

☆☆☆

Başak Burcu Yeniay Ritüeli

Hilali gökyüzünde gördüğünüzde, ışığın yüzünüze vuracağı şekilde karşısına oturun. (Eğer hilali göremiyorsanız, odanızın bir köşesinde de oturabilirsiniz.)
3 derin nefes alın.
 Aldığınız nefeslerin diyaframdan olmasına özen gösterin. Karnınıza kadar oksijenin inmesini sağlayın. 
Aldığınız her nefesinizle, hayatınzda olan birşey için şükredin ve verdiğiniz her nefesinizde hayatınızda artık olmasını istemediğiniz şeyi düşünün ve bedeninizden ayrılan nefesinizle birlikte, istemediklerinizden de ayrıldığınızı zihninizde canlandırın. 
Beyin hayal ile gerçek arasında ayırım yapmayı bilmez. Bu yüzden her birimiz küçük birer yaratıcıyız. Düşüncelerimizle yarınlarımızı yaratıyoruz. 
Bu yeniay bilinçli bir şekilde yaratalım yarınları. 

İsterseniz saatinizi 10-15 dakikalığına kurabilirsiniz. 
Bu 10-15 dakika boyunca zihninizi sakinleştirmenizi ve içinizdeki sesleri susturmanızı istiyorum. 
Sonra sarmaşıklarla dolu olan karmaşık bir bahçeye adım attığınızı düşünün. 
Bu bahçe sizin bahçeniz olacak ve her bir sarmaşık, bilinçaltınızda yer edinmiş köklü zehirli duygularınızı temsil edecek. 
15 dakika boyunca bu sarmaşıkları kökünden kazırken, onlara 'sen içimdeki hangi duygumsun' diye sorun ve cevabın gelmesini bekleyin. Eğer sabırlı davranırsanız, sezgileriniz aracılığıyla cevaplara kavuşaksınız. 

Carl G. Jung, bilinçaltının acıyla bilince ulaştığını söyler. 
Acı bir duygudur ve duygular hissedilerek şifalanır. 
İçinizdeki karanlıkları korkusuzce hissedin ve kendinizi özgürleştirin. 
Bu yeniay size bu konuda yardımcı olmaya hazır!

Kristaller & Doğal Taşlarla Tanışma Serüvenim


Küçük iken, yaklaşık olarak 5 yaş civarlarında annem ve babamla mağazaları gezerken vitrinlerin birinde küçük bir taş görmüşüm. Yalvar yakar o benim olmalı diye ağlamaya başlamışım. Babam kıyamamış ve pahalı olmasına rağmen küçük kalp formundaki kehribarı bana almış. 

Tabii seneler geçti ve ben o günkü halimi ve o taşa ilk görüşte aşık olduğumu unuttum, ta ki bir gece beni çok etkileyen bir rüya görene ve kristaller ile taşların peşine düşene dek.  

Daha önceki yazılarımdan birinde bu rüyamı paylaştığımı hatırlıyorum. 
O zamanlar astrolojiye daha yeni merak sarmıştım ve bir gece doğada bir yerde kendimi bir masa başında otururken gördüm. Karşımda, gökyüzünde Ay kadar yakın Jüpiter vardı. Masanın diğer tarafında büyücü veya şamana benzer bilge bir kadın oturuyordu ve bana, 'seni koruyan bir taşın yok mu?' diye sordu.
Elimi boynuma götürdüm ve olmadığını farkettim. 'Avucunu aç', dedi ve elime turuncu taşlar koydu. Taşların enerjisi o kadar yoğundu ki dayanamayacağımı anladım ve tam bayılacakmış gibi olurken taşlar avucumdan düştü. Bilge kadın ilahiye benzer birşeyler söylemeye başladı, beni tuttu ve yığıldığım yerden kaldırdı. 
Tam o sırada uyandım. 

Daha sonra her yerde o taşları aramaya başladım ve maalesef hiçbir yerde bulamadım, bulamayacağım herhalde diye üzülürken, teyzem bir gün 'gözlerini kapat, sana birşey vereceğim' dedi ve rahmetli dedemden kalma bir tespihi, tıpkı rüyamdaki gibi avucumun içine koydu.
Rüyamda gördüğüm taşlar dedemin tespihindeki taşlardı. Ve her kız çocuğu için dede özeldir çünkü geçmişteki atanın sembolü ve gelecekteki sevgili ve eşin seçimindeki, (babayla birlikte) en büyük rol sahibi olandır. Bizler daima büyüklerimizin açmış olduğu yolda ilerler ve onlardan kalan mirası devralırız.
______________________________

Bu rüya, kristal ve taşlarla ilgili gördüğüm ilk rüyaydı ve zaman içerisinde arkası da geldi. 
Minimalist bir yaşam tarzını benimsediğim için hiçbir şeyi biriktirmemeye ve elimde tutmamaya özen göstermeye çalışırım. Ama taşlar zaman içerisinde bir şekilde karşıma çıktılar ve yol arkadaşım olmaya karar verdiler. Böylelikle küçük bir doğal taş ve kristal koleksiyonum oldu.
Hatta ne zaman yeni bir taş veya kristal arama yollarına koyulsam, karşıma ilginç insanlar çıkıyorlar. En son, uzun yıllar yurtdışında yaşamış ve biyoenerjiyle uğraşmış bir adamla karşılaştım ve bana elime aldığım bazı taşları yerine bıraktırdı, onları alma, bunu al veya şurdan bak vs. dedi. Her taş sanki benim tercihimle değil, bir şekilde birilerinin yönlendirilmesiyle geldi.  
Zaten inanışa göre kristal ve doğal taşlar bizleri seçermiş, biz onları değil. O yüzden hayatıma girene hoşgeldin diyor ve kıymetini bilmeye özen gösteriyorum çünkü biliyorum, bana öğretmek ve hatta armağan etmek istediği birşey var. 

Peki kristal ve doğal taşlarımı nasıl kullanıyorum & ne işe yarıyorlar?

Astrolojide Kuzey Ay düğümü bu hayattaki var oluş amacımızı, neler yapmamızı ve neleri öğrenmemiz gerektiğini gösterir. Hayatın bu alanında bocalar dururuz çünkü tıpkı yürümeyi yeni öğrenen bir ceylan yavrusu gibiyizdir.
Her burcun esmaları vardır ve kuzey ay düğümünün bulunduğu burcun esmalarını çekmek, o burcun enerjisini üzerimize çekmemizde yardımcı olur. Ben üzerimde ay düğümünün burcunun enerjilerini dengelemek istediğimde, doğal taşlardan yapılmış olan tespihimi kullanmayı seviyorum ve işe de yaradığını hissediyorum.   

Bir yere gitmem gerekiyorsa, o günkü ruh halime bağlı olarak bir taşımı veya kristalimi yanıma alıyor ve ya cebimde ya da çantamın içinde taşıyorum. 
Yapmayı sevdiğim bir diğer şey, taşların üzerine dua ve esmaları okumak. Böylelikle korktuğum, kendimi sevgisiz veya bitkin hissettiğim anlarda taşları ya elime alıyor ya da bedenimin üzerine koyuyorum. 

Taşların enerjisine alıştıktan sonra onları yastığınızın altına koyarak, rüyalarınızdaki değişikliklere de dikkat edebilirsiniz. Bazı taşlar sizi mışıl mışıl uyuturken, diğerlerinin tam ters etkiye sahip olduğunu göreceksiniz. 
Mesela ben, siyah Oniks'imle uyuduğumda tüm gece boyunca elimde küçük bir elektrik akımı hissediyorum. 

☆☆☆

Etrafımızdaki herşey enerjiden ibaret ve herşeyin belirli bir titreşimi var. Duygunun, düşüncenin, ağacın, çiçeğin ve tabii ki milyonlarca yıldır bu dünyada bulunan kristal ve doğal taşların da. 
Taş deyip geçmek çok kolay. Eğer onların size iyi geleceğine ve şifalandıracağına inanmıyorsanız uzak durun derim. Çünkü biz neye inanırsak onu üzerimize çekiyoruz. Ve ben kristal ve taşlarımı küçük birer manevi arkadaş olarak görmeyi seçiyorum. Elime pembe kuvarsımı alıp, bedenimin sıcaklığıyla ateş kadar ısındığını hissettiğimde, tüm hücrelerime sevgiyi yaydığını hissetmeyi tercih ediyorum. 
Karar verme konusunda zorluk çekiyorsam elime Ametist'imi alıyor ve Allah'ım sezgilerimi kuvvetlendir, gönül gözümü aç ve doğruyu görmeyi nasip et, diye dua ediyorum. 
Üzerime olumsuz enerjilerin çöktüğünü hissediyorsam ve arınmak istiyorsam dumanlı kuvars veya oniks taşımı kullanıyorum.  
__________________________________

Peki ya sizin sevdiğiniz, gönlünüzde hikayesi yer etmiş olan veya ansızın bir gün karşınıza çıkmış olan doğal bir taşınız veya kristaliniz var mı? İsterseniz hikayenizi benimle paylaşabilirsiniz. 
:) 

6 Eylül 2017 | Balık burcunda Dolunay


Yeni bir dolunay ve yeni bir farkındalık ve tamamlanış var kapımızda. 

Güneş başak burcunda, Ay ise balık burcunun 13. derecesinde bulunuyorlar. 
Bu dolunay aynı zamanda Neptünyen bir dolunay çünkü Ay ile retro harekette olan Neptün birbirine kavuşuyorlar. 

İşin içerisinde Neptün varsa, hayaller ve hayalkırıklıkları başrolü paylaşacak demektir. 
Her dolunay, bilmediklerimizi ortaya döker, sırları günışığına kavuşturur ve farkındalığımızı aydınlatır. 
6 Eylül'ü takip edecek olan iki hafta boyunca, 26 Şubat'daki Güneş tutulmasıyla attığımız adımların veya aldığımız kararların bir sonuca vardığını göreceğiz ve Balık-Başak aksında gerçekleşmiş olan tutulmaların defterini kapatacağız. 
Şubat'dan bu yana aklımızı kurcalayan şeylerin nihayet farkına varacağımız bir süreç bizi beklemekte ve bu süreç hayallerimiz, zannettiklerimiz ve gerçekler üzerinden bizi büyütecek. 
________________________________

Aslan burcundaki Güneş tutulması bazılarımızın hayatına yenilik ve değişiklikleri getirdi bile. Eğer hala tutulmanın şaşkınlığı içerisindeyseniz, kapınızdaki bu dolunay balık burcunun derin sularına daldıracak sizi. 
Hem Neptün hem de balık burcu bilinçaltımızı, gizli kalanları, illüzyonları, rüyaları ve hayalleri temsil eder. 
Dolayısıyla bu dolunay rüyalarımıza dikkat edelim, hatta onları bir kenarıya not edelim. Çünkü bize uzun zamandır beklediğimiz bir farkındalık armağan edebilirler. 
________________________________

6 Eylül akşamı tekbaşınıza olabileceğiniz bir yere çekilin, elinize bir kağıt ve kalem alın. 
Hayatınızdan çıkmasını istediğiniz şeylerin farkına varın ve her birini yazın. 
Kağıdın arkasını çevirin ve bu sefer de hayatınıza davet etmek istediğiniz şeyleri yazın. Tüm bunları yazarken, sanki zaten her biri gerçekleşmiş gibi, şükrederek yazın. 

Hayatımdaki bolluk ve bereket için şükrediyorum.
Hayatımdaki sevgi ve aşk için şükrediyorum. 
Sağlığım, huzurum, mutluluğum için şükrediyorum vs..

İstediğiniz herşeye sahipsiniz aslında. Bunu kendinize hatırlatmanız için güzel bir dolunay bu. Çünkü transformasyona sebep olan Plüton bu dolunaya olumlu açı göndererek destek çıkıyor. 
Siz hayal kurdukça ve şükrettikçe, Neptün ve Plüton ilk önce sizi sonra da çevrenizi değiştirecek. Hayallerinizi (eğer sizin ve herkesin hayrına ise) teslimiyet içerisinde olduğunuz anda gerçekleştirecek. 

☆☆☆

Bu dolunayla birlikte herbirimizin sezgileri ve psişik yetenekleri artacak. 
Sezgilerinize güvenin ve sizi yönlendirmelerine izin verin. 

Tutulmalar sonrası kendimizi hala şaşkın ve şapşal gibi hissedebiliriz ama tutulmaları atlattık, artık gelecek aydınlık ve Merkür retrosunu sonlandırdık. 
Bu dolunayla kavuşacağınız farkındalık sayesinde doğru adımları atabileceğiz. 
Bu yüzden bu dolunay enerjisini hissedebilmek için kendinizi açın ve etrafınızdaki enerjilerin sizin isteklerinizi gerçekleştirmek için nasıl da dans ettiğininin farkına varın. 
Biz evrenin hizmetkarı olmayı seçtiğimiz anda, evren de bizi memnun etmek için çabalar. 
_________________________________


Küçük Bir Dolunay Ritüeli

Üzerimizdeki olumsuz ve bizi engelleyen enerjilerden arınmak için ufak bir dolunay ritüelini paylaşmak istiyorum. 
Malum zorlayıcı zamanlardan geçmekteyiz ve bir çoğumuz hangi yolu seçmemiz gerektiğini sorguluyoruz. 

Yatağa yatmadan önce (gece olmamak şartıyla) arındırıcı bir duş alın. 
Eğer evinizde lavanta yağı bulunuyorsa, bir kasenin içine bir kaç damla yağdan dökebilir ve su ekleyerek, duştan çıkarken üzerinizden dökebilirsiniz. (Lavanta yerine taze veya kurumuş fesleğen de kullanabilirsiniz) Eğer yağınız yoksa merak etmeyin, sadece su da yeterli olacaktır. 
Bu tür şeyleri kullanma imkanınız yoksa, duştan çıkarken, 'suyun bedenimi, ruhumu, zihnimi ve kalbimi arındırmasına niyet ediyor ve izin veriyorum', diyebilirsiniz. 

Arınmanın rengi beyazdır. Bu yüzden üzerinize beyaz bir pijama giyin ve yatağa girmeden önce küçük bir arınma duası edin. 
Buna benzer bir dua olabilir:

Allahım karanlıklarda ışığım, seçtiğim yollarda rehberim, vereceğim kararlarda sezgilerim olmanı istiyorum. Doğruları görmem konusunda beni aydınlat, bilmediklerimin bu gece farkına varmamı sağla ve bundan sonra nasıl ve hangi yöne doğru adım atmam gerektiğini bu gece rüyalarımda bana fısılda. 

Daha sonra sizi sakinleştireceğinden emin olduğunuz bir müzik seçin ve yatağa girdikten sonra 5-10 dakika boyunca onu dinleyin. Zihninizin sakinleşmesine ve bilincinizin bilinçaltına yönelmesine izin verin. 
Sonra da elektronik cihazlarınızı kendinizden uzak bir yere koyarak uykuya dalın. 
Sabah kalktığınızda yapacağınız ilk şey rüyalarınızı not etmek olsun. Eğer rüya gördüğünüzü hatırlamıyorsanız, sabah kalktığınızdaki hislerinizi yazın. 
Dolunay gecesi ve onu takip eden 2 haftalık süreç içerisinde duanızın kabul olduğunu ve sezgilerinizin sizi doğru yola yönlendirdiğini göreceksiniz.