Hayvan sembolleri - manevi rehberlerini keşfet

  • Share

23 Temmuz 2017 | Aslan burcunda Yeniay

  • Share

Müzik & terapi

  • Share

Başarının hayalini kuranlar | Neptün'ü Oğlak burcunda olan jenerasyon

  • Share

9 Temmuz 2017 | Oğlak burcunda Dolunay

  • Share

Hayvan sembolleri - manevi rehberlerini keşfet


Hayat kocaman bir bilgelik okuludur. Her okulun olduğu gibi bu okulun da sınavları ve hocaları olur. 
Bu okulun çocukken gittiğimiz okuldan tek farkı, manevi olmasıdır. Bu yüzden sınavları da manevidir, hocaları da.. 

Hayatımızın belirli zamanlarında manevi rehberler tarafından yönlendiriliriz. Bu rehberler bazen gerçek şahıslar, bazen kitaplar, bazen şarkılar, bazen ise sürekli karşımıza çıkan hayvanlardır. 

☆☆☆

Nedense bir kaç gün önce doğayı izlerken aklıma bu konu hakkında bir yazı yazmak geldi. Çünkü insanların hayatı çok az ve sığ okuduklarını düşünüyorum. Oysa evren bizimle semboller aracılığıyla konuşur. Ve olur olmadık zamanlarda karşımıza çıkan hayvanlar aslında bize birer hikaye fısıldarlar. Eğer bu hikayeyi dinlemeye hevesli olursanız, hayatınızda size bir kapı açtıklarının farkına varırsınız. 
Bu açılmak istenilen kapıya vesile olabilmek için, bu yazımda sizi hayvanların büyüleyici diyarına davet etmek istiyorum. Sizin de kendi manevi rehberlerinizi keşfetmenizi istiyorum. 

•••

Genelde manevi rehberler, biz karanlık yolculuğumuzdayken bize yol göstermek için eşlik etmeye karar verirler. 
Benim de manevi hayvan sembollerimden biri olan kurt, karanlık bir dönemimde çıktı karşıma. Hem kitaplarda, hem masallarda, hem rüyalarımda, hem ruhumda. 
Kendimi aradığım bir dönemde onu, özelliklerini, hayatını, yaşam tarzını ve karakterini araştırdıkça, açtı ruhuma bir kapı ve kendimi bulmamı sağladı. 

O zamanlar elime 'the man who lives with wolves' adlı bir kitap geçmişti, hayatının bir kısmını Rocky dağlarında vahşi kurtlarla geçiren bir adamın otobiyografik hikayesiydi. Ruhumu en çok etkileyen hayat hikayelerinden biri oldu bu. 

Geriye dönüp baktığımda ve kendime neler öğrendim ben bu varlıklardan diye sorduğumda, bir yere ait olsan da özgürlüğünü önemsemeyi, sadakati, sezgilerin gücünü ve zekanın önemini, diye cevaplarım. 

Kitapta beni etkileyen bölümlerden birinde vahşi kurtlardan biri bir sabah ansızın adam ayağa kalkmak istediğinde ona vahşice saldırıyordu. Adam sürüye kabul edildiğini bildiği halde bu kadar vahşi ve ölümcül bir darbeye neden maruz kaldığını, ertesi sabah ormanda bir ayının çevreye verdiği zararı görene dek anlamlandıramamıştı. Kurt onu korumuştu. Vahşi darbesi ve saldırganlığı sadakatinden ve koruma içgüdüsündendi. 

Yeni doğurdukları yavrularını tuvaletin içine atan insanları düşündükçe bu hikaye daha da tuhaf geliyor bana. Hayvanların biz insanlardan ne kadar üstün olduklarını idrak ettiriyor. Onlardan ne kadar çok şey öğrenmemiz gerektiğini..

Kurtların beni bu kadar çok etkilemelerinin bir diğer sebebi, bazen Alfa hayvanının sürüye katılan küçük yavruyu ergenliğe ulaştığında dışlamasıydı. Bu küçük yavru sürüden kopmanın verdiği yalnızlıkla başının çaresine bakmayı tek başına öğrenmek zorunda kalırmış. Bunu öğrenirken zekası ve asla şaşmak bilmeyen içgüdüleri sayesinde hayatta kalmayı başarır, büyür ve kendi sürüsünü kendi kurar, bir Alfa hayvanına dönüşürmüş. Ayrıca bir kurt kendisine bir eş seçtikten sonra genellikle ömrünün son anına kadar ona sadık kalırmış. 

Satürnyen bir insan olarak bu hayatta ögrenmek zorunda olduğum en güzel ders, yalnız kurt olmak. Bu yüzden bu hayvan benim sembolüm, rüyalarımda karşıma çıkıp yol gösteren, kendimi her yalnız hissettiğimde bana güç veren. 
___________________________

Konu Satürn'e gelmişken onun asıl has sembolü olan kargalara değinmezsem olmaz. Çünkü kurtlardan sonraki manevi hocalığımı üstlenen diğer grup, kargalar ve onların bana fısıldadıkları yol. 
Ama biliyorum ki, onların bana vermek istediği dersi henüz tam olarak öğrenemedim. 
Bu yüzden yürümem gereken yol ve almam gereken derslere daha çok var. 

☆☆☆

Herkesin manevi sembolleri vardır. 
Önemli olan onların farkına varmaktır. 
Bu yüzden bugün itibariyle etrafınızı gözlemlemeye başlayın. Karşınıza çıkan, rüyalarınızda gördüğünüz ve bir şekilde sizin için bir anlamı olan hayvanlar neler? Ve size ne öğretmeye çalışıyorlar? 
Yorumlarda benimle paylaşın. 
Benim sembollerim kurtlar ve kargalar. Bir başkasının kuğu ve tilki olabilir, bir diğerinin kartal, tavuskuşu veya yunus. Herkesin sembolü kendi hayatına göre farklılık gösterir. Siz de sembolünüzün sizin hayatınızda nasıl bir rol üstlendiğini keşfedin. 

Bir kişinin sembolü o kişi hakkında bir sürü bilgi verir. Küçükken birbirimize en sevdiğin hayvan ne gibi sorular sorardık. Karşımızdaki kişinin söylediği hayvan ile kendisi arasında bir bağlantı kurmaya çalışırdık. Büyüdükçe karşı tarafı tanımaktansa, hangi işte çalıştığını sormaya başladık. 
Kendimizi o kadar çok maddiyata gömüyoruz ki maneviyatımızı yitirmeye başladık. Ve onun yitirişiyle hem kendi doğamızı hem de bizi çevreleyen gerçek doğamızı yitiriyoruz. 
Haberimiz yok. 
Doğaya dönmenin vakti geldi ve geçiyor. Ve kendi ruhsal rehberini keşfederek doğaya dönmek, ona saygı göstermek ve sevmek hepimizin görevi. 
Sen de üstlen bu görevi. 

23 Temmuz 2017 | Aslan burcunda Yeniay


0° Aslan burcunda gerçekleşecek olan bir yeniay var karşımızda. 
Gökyüzünde Aslan burcunda bulunan gezegenler yeniay ile birlikte sanki bizleri Ağustos'ta gerçekleşecek olan Aslan burcundaki tutulmaya hazırlamak istiyor gibiler. 
Çünkü yeniay zamanı Aslan burcunda ayrıca Merkür, Mars, Kuzey Ay Düğümü ve tabii ki birbirine kavuşan Güneş ve Ay var. 
Yani bu yeniay ile birlikte hem zihnimiz, hem enerjimiz, hem ruhumz, hem duygularımız hem de kaderimiz Aslan burcunun enerjisinden etkilenecek. 
________________________

Hepimizin haritalarında Aslan burcunun yerleştiği bir ev vardır. Dolayısıyla hepimiz Aslan burcunun enerjisini hayatımızın bir alanında hissederiz. 
Orası bizim tahtımız gibidir, dünyaya ordan hükmederiz. 
Aslan burcunun bulunduğu ev ayrıca tüm ışıkların üzerimize vurduğu sahnemizdir. Biz orada eğlenir ve gerçek potansiyelimizi keşfederiz. 
Aslan burcunun bulunduğu evde ayrıca egomuzun çirkin yüzünü keşfederiz. 
Tüm diğer burçların da olduğu gibi, Aslan burcunun da bir aydınlık bir karanlık yüzü vardır. Yöneticisi olan Güneş gibi ışığıyla ısıtıp hayat da verebilir, kavurucu sıcaklığıyla yakarak, canımızı da alabilir. 

Gökyüzünde ateş elementi bu kadar çok yoğun iken hepimiz bu ateşi ısıtmak için mi yoksa yakmak için mi kullanacağımıza karar vermeliyiz. 

☆☆☆

Kapımızdaki bu yeniay içimizdeki Aslan gücünü uyandırmamızı bekliyor bizden. 
Oturup karamsar davranmak için hiç uygun bir zaman değil bu. Kalkıp bir şeyler yapmak lazım. Yaratıcılığımızı kullanarak hayal ve hedeflerimizin ucundan tutmak lazım. 
Venüs ile Jüpiter arasındaki güzel üçgen açı bizleri elimizden tutmak ve yolumuzu aydınlık tutmak için adeta el ele vermiş gibiler. Yeterki biz de isteyelim, inanalım umutla gelecekteki güzel günlere. 

Gerçek başarı, gerçek huzur ve gerçek mutluluk daima birlikten ve sevgiden gelir. 
Topraklarını ve insanlarını seven bir kral kraliyetini, sevmeyene, hatta halkını ezene göre, çok daha iyi yönetecektir. Bunun karşılığını ise halkının sevgi ve saygısıyla alacak ve hissedecektir. 
Bu yüzden bu yeniay ile birlikte atacağınız tüm adımları egodan uzak, sevgiyle ve herkesin hayrına olacak şekilde atın. Ateş elementinin bu yoğunluğunu yakıp yıkmak için değil, sarıp sarmalayıp, ısıtmak, gerçek sevginizi paylaşmak için değerlendirin. 

Aslan burcu kalbimizi yönetir. 
Bu yüzden bu yeniay ve ardındaki iki haftalık süreç boyunca alacağınız tüm kararlar ve atacağınız tüm adımlar kalbinizden gelsin. 
İsyanı, hırsı ve bencilliği uzak tutun bu süreç içerisinde kalbinizden. Yoksa bu yeniay ardından size bunun bedelini çok ağır ödetebilir. 
________________________

İçinizdeki uyuyan hayat çoşkusunu uyandıracağınız ve etrafınızı Güneş gibi aydınlatacağınız bir yeniay olsun bu. 
:)

Müzik & terapi


Daha önce ruhsal uyanış ile ilgili olan yazımda müzige karşı çok hassaslaştığımı ve maalesef müzikten uzaklaşmak zorunda kaldığımdan bahsetmiştim. Belirli şarkıların beni çok olumsuz anlamda etkilediğinin farkına vardığım bir dönemdi. 
Belirli şarkı ve seslerden neden bu kadar olumsuz etkilendiğimi ise daha bir kaç hafta önce yeni öğrendim. 

☆☆☆

Günümüz müzikleri 440 Hz frekansına ayarlıymış ve araştırmalar bu frekansın çakralarımız üzerinde olumsuz etkiye sahip olduğunu kanıtlamış. 
440 Hz frekansının titreşimleri sol beyni ve egoyu tetiklerken sağ beyne özgü duygusal ve sevgisel zihni baskılıyor ve yaratıcılığımızı köreltiyormuş. 

Çakralar üzerindeki deformasyonla birlikte 3. gözümüzün kapalı kalması bizleri adeta yönetici elit ailelerin kukla ve köleleri haline getiriyor. Çünkü farkındalığa sahip olmayan insan koyun sürüsünün aptal bir parçası haline gelir ve ona dayatılan düzeni kabul eder. 

Müzik ruhun gıdasıdır diyerek bizleri nasıl zehirlediklerini ve hasta ettiklerini öğrenmek için buraya tıklayın. 
Ve bana kalırsa bundan sonra dinlediğiniz müziklerde seçici davranın. 
_________________________

Bu yazıyı yazmamın asıl sebebi korkutmak değil, daha ziyade müziğin gerçek doğasında da olduğu gibi, şifa ve terapi amaçlı kullanmanın yollarını göstermek. Çünkü belirli frekansları dinlemek bizi hastalandırdığı gibi şifalandırabiliyor. 

☆☆☆

Solfeggio Frekansları

Solfeggio ölçeği 6 notalı bir ses dizinidir ve şifa, sevgi, birlik için kullanılır. 
İnanışa göre bu 6 nota dünyayı biçimlendirmek için Yaratıcı tarafından kullanılmış ve Ortaçağ'da kilise tarafından, insanlar bu bilgiyi idrak edemez inanışıyla ortadan kaldırılmış ve saklanmış. 

Anlamları:

• UT - 396 Hz - 
Bu frekans kederi mutluluğa çeviriyor. Suç duygusunun yerine ise bağışlama hissi yerleşiyor. 
Eğer olumsuz duyguların esiri olduğunuzu düşünüyorsanız bu frekansı dinlemek size iyi gelecek ve şifalandıracaktır. 
Dinlerken tüm bu duyguların ortaya çıktığını hissedebilirsiniz. Teslim olun ve dönüşmelerine izin verin. 


• RE - 417 Hz - 
Üzerimizdeki olumsuzluğu alıyor ve bilinçaltımızdaki blokajları temizliyormuş. 
Kendinize sınır koyduğunuzun farkındaysanız ve korku gibi duyguların sizi yanlış yönlendirdiğini düşünüyorsanız, bu frekans blokajlarınızı aşmanız konusunda size yardımcı olabilir. 


• MI - 528 Hz - 
Bu frekansın içimizdeki sevgi gücünü uyandırdığına ve DNA'mızı onardığına inanılıyor. Ayrıca bizi dengeliyor ve sevgiyi kendi içimizde keşfetmemize yardımcı oluyormuş.


• FA - 639 Hz - 
Her türlü ilişkimizi güçlendiriyor ve aile, aşk, iş, arkadaşlarla olan ilişkilerimizin merkezine sevgiyi, uyumu ve birliği yerleştiriyormuş. 
İlişkilerinizde sürekli sorun yaşıyorsanız bu frekans size iyi gelebilir. 


• SOL - 741 Hz -
Bedenimizi tüm toksinlerden arındırıyormuş.
Zihnimizi berraklaştırıyor ve farkındalığımızı arttırıyormuş. 
Eğer hayatınızda sürekli sorun ve problemlerle karşılaşıyor ve nasıl başetmeniz gerektiğini bilmiyorsanız bu 741 Hz size iyi gelebilir. 


• LA - 828 Hz -
Sezgilerimizi ve psişik yeteneklerimizi uyandırıyor ve manevi, ruhsal dengeye kavuşmamızı sağlıyormuş.
828 Hz gerçek özümüzü keşfetmemize yardımcı oluyor ve yaratıcımızla aramızdaki bağı kuvvetlendiriyormuş. 


☆☆☆

Müziğe karşı hala çok dikkatli davranmaya çalışıyorum çünkü bedenimin ve zihnimin yoğun bir şekilde etkilendiğinin farkındayım. 
Mesela 639 Hz frekansını belirli bir müddet dinlediğimde göz yaşlarıma hakim olamıyorum. O kadar ilginç bir şey ki, bu frekans sevgi hissinden sessizce ağlamama sebep oluyor. Yani mutluluktan ağlıyorum ve bu kendimi çok kötü hissettiğim bir günde dahi oluyor. Bu yüzden genellikle moralimin bozuk olduğu zamanlarda dinlemeyi tercih ediyorum. 

Benim seçmiş olduğum örnekleri beğenmezseniz youtube'dan diğer örneklerini bulabilirsiniz. 
LA - 828 Hz frekansını dinlerken dikkatli olun. Siz hazır olmadan 3. gözünüzün açılması olumsuz yan etkilerini deneyimlemenize sebep olabilir. 
Benim size tavsiyem yatmadan önce 15er dakika kulaklıkla dinlemeniz. Frekansın üzerinizde yarattığı enerjiye alıştıktan sonra daha uzun süreler dinlemeye başlayabilirsiniz. 
 21 gün boyunca bunu deneyin ve hayatınızda ne gibi değişikliklerin olduduğunu gözlemleyin. 

Organik müzik dinleyerek ruhunuzun gerçek gıdasını keşfedin. 
:)

Başarının hayalini kuranlar | Neptün'ü Oğlak burcunda olan jenerasyon


Neptün'ün Oğlak burcundaki transiti yaklaşık olarak 1984-1998 yılları arasına denk geldi.
Bu jenerasyon 90'lı yıllarda büyüdü ve bu yılların enerjisinden etkilendi.

Zamanda ufak bir yolculuk yaptığımızda 90'lı yıllardaki ağır satürnyen havayı görürüz. Çünkü bu yıllar içerisinde Oğlak burcundan ayrıca Uranüs, Satürn ve Kuzey Ay Düğümü geçmekteydi. Oğlak burcu ve enerjisi adeta üzerimize çökmüş gibydi. Çevremizdeki insanlar, hatta kendi anne babalarımız dahi Oğlak burcunun temsil ettiği olaylarla meşguldü.
Hırslı, başarı ve hedef odaklı, azimle savaşan ve kendini gerçekleştirmek isteyenleri gördük etrafımızda ve onları örnek aldık bu yüzden.
Ama aynı zamanda Neptün'ün hayalleriyle, sisli puslu dünyasıyla büyüdük, ondan etkilendik ve bu yüzden gerçek ile hayal arasında dengeyi kurabilmekte zorlandık ve zorlanmaya da devam ediyoruz.
Çünkü bir yandan Oğlak burcunun ayakları yere sağlam basan ve başarma hırsıyla dolu olan bir nesiliz ama bir yandan da şimdiye kadar atalarımızın (Oğlak) sahip olmadığı hayallere (Neptün) sahibiz. Ve bu hayallerin arasında maddi güç, başarı, otorite, hatta ün ve şöhret var. Biz yeni bir düzenin, bambaşka bir ekonominin ve farklı hayat koşullarının hayalini kuruyoruz.

Büyüklerimiz 'eğer azimle çalışırsan herseyi elde edebilirsin' söylemleriyle büyüttüler bizi. Biz de buna inandık. Eğer gerçekten istersek istediğimiz herşeyi başarabileceğimiz inancıyla büyütüldük.
Bu yüzden hayallerini gerçekleştirmek için savaşan bir nesil bu.
Bizden sonraki gelen Neptün'ü Kova burcunda olan nesil kadar özel olduğumuzu zannetmesek de azimle güzel yerlere gelip özel olabileceğimize inanıyoruz.


Maddiyat ile spiritüalizm el ele

Neptün'ü Oğlak burcunda olanların en derin benliklerinde topluma faydalı olma isteği vardır.
Oğlak burcunu otorite, devlet, kurumlar ve var olan düzen olarak görürsek, bu jenerasyonun neptünyen enerjiyi tüm bu alanlarda etkili kılmak için geldiğini görürüz. Çünkü Neptün ilahi olana bağı olan bir gezegendir. Ruhsal ve mistik konuları yönetir. Ve bu jenerasyon ilahi olana bağı kopuk bir toplumda büyüdü. İçinde öteki aleme olan bağı derinden hissetti ama onu etrafındaki düzende keşfedemedi. Bu yüzden var olan düzene mistik ve ruhsal, ilahi enerjiyi getireceğine dair yemin etti.

Şimdilerde 20'li-30'lu yaşlarda olan bu jenerasyon ile birlikte spiritüel konuların (Neptün) patlak verdiğini ve insanların bu konularla ilgili yepyeni işler kurduğunu (Oğlak) ve inanılmaz güzel paralar kazandığını görüyoruz.
Yoga, şifa çalışmaları, binbir çeşit ruhsal konularla ilgili yeni meslek alanları ortaya çıktı. Atalarımızın hayal dahi edemeyeceği yollar üzerinden ilerleyerek başarılar elde etti bu jenerasyon ve başarılı olmanın sırrını diğerlerini ezerek değil, asıl onlara yardım ederek olacağını ispatladı. Bu jenerasyonda rekabet hırsı yok. Tam tersine 'benimle rekabet edemezsin çünkü senin kazanmanı ben de istiyorum' anlayışı var. 


Bu jenerasyonun en büyük imtihanı: 
Ekonomik kriz

Karanlıklar prensi Plüton ağır olan hareketinden dolayı her seferinde Neptün'ün peşinden sinsice gelir ve her jenerasyonu karanlıklarla imtihan eder.
Plüton'un transiti aslında o nesli güçlendirmek ve Neptün'ün hayal dünyasını gerçekliğe uyumlamak içindir.
Neptün'ü Oğlak burcunda olanlar 20'li yaşlarına geldiğinde transit Plüton Neptün'lerinin üzerinden geçer ve kişi neptünyen hayallerini gerçeklik süzgecinden geçirmek zorunda kalır.

Bu jenerasyonun büyüklerinin Neptün'ü Akrep burcundaydı.
Akrep burcu cinselliği temsil ettiği için bu jenerasyon serbest ve özgür (Neptün) bir şekilde cinselliklerini deneyimledi. 60'lı ve 70'li yıllardaki hippi dönemi, cinselliğe Neptün'ün sınırsızlığını ve hayal dünyasını getirdi. 68 kuşağı ve çiçek çocuklar seks aracılığıyla neptünyen dünyaları keşfettiler. Özgürlük, barış, sevgi ve eşitlik anlayışı hakimdi. Mahremiyetin sınırsızlığı (Neptün) yaşandı. Ben bedenimi istediğim herkesle istediğim şekilde paylaşabilirim zihniyeti, Plüton Neptün'ün üzerinden geçerken karanlık yüzünü gösterdi ve AIDS patlak verdi. Serbest cinsellik ile ölüm (Plüton) artık el eleydi.
Plüton bu kuşağa cinsellik konusunda herkese güvenemeyeceğini, seçici ve dikkatli davranmak zorunda olduğunu öğretti. Korku, panik, ihanet ve güvenilmezlik gibi plütonik konular Neptün'ün hayal dünyasını ele geçirdi. Böylelikle uyuşturucularla diğer alemlere dalanlar karanlık gerçek dünyaya geri dönmek zorunda kaldılar. Herkesin eşit ve özgür olduğu ve sevginin mutlak olduğuna dair inançlar Plüton tarafından yerle bir edildi.

Aynı durum Neptün'ü Yay burcunda olan kuşak için de geçerliydi.
Yay burcunun temsil ettiği diğer kültürler ve din ile Neptün'ün temsil ettiği sınırsızlık, birlik ve barış inancı, Plüton transitiyle birlikte yaşanan 11 Eylül olayları ve Irak savaşı yüzünden yıkıldı. Kültürler ve ülkeler arası barış gerçek yüzünü göstermişti ve bir kere daha neptünyen hayaller acı gerçeklerle karşı karşıya kaldı.

Neptün'ü Oğlak burcunda olan jenerasyon Plüton transitinden daha yeni etkileniyor gibi gözükse de etkilerini Plüton'un 2008'de Oğlak burcuna girmesiyle birlikte yaşanan ekonomik krizle yaşamaya başladı.
Oğlak burcu ekonomiyi temsil ettiği için bu jenerasyon Plüton'un yıkımını ekonomik sorunlar üzerinden deneyimleyeceğe benziyor.
Azimle istediğim güce ulaşabilirim inancımız çok yakında yıkılacağa benziyor çünkü tüm dünya ekonomileri şiddetli depremlerle sarsılmaya hazırlanıyor.
Plüton bize hayallerin çok güzel ama gerçeklikten kopma, gücünü istediğim anda elinden alırım, seni hayal kırıklığına uğratırım sinyallerini veriyor.

Plüton hep bir şekilde şeytanı andırır ve bu jenerasyonunun belki de en büyük imtihanlarından biri para ve güç uğruna ruhunu şeytana satmak olacaktır.
Çünkü biz bizden önceki gelenlerin göstermediği eforu sarfetmek zorunda kaldık ve kalıyoruz. Başarılı olabilmek için elimizden gelen herşeyi yapıyoruz. İyi bir eğitim, ün yapmış okullar, üniversiteler, dereceler, başarı belgeleri, yüksek lisanlar ve doktoralar.. Şimdiye kadar hiçbir nesil iyi bir işe sahip olabilmek için bizim kadar yarışmadı, bizim kadar yorulmadı ve bizim kadar genç yaşta yaşlanmadı. Hiç kimse bir yere gelebilmek için bu kadar çok beklemek zorunda, bu kadar çok eğitim almak zorunda kalmadı. Ve bu jenerasyon vermiş olduğu onca çabanın hiçbir işe yaramadığını ve yaramayacağını Plüton transitinin yol açtığı ekonomik çöküşle birlikte deneyimlediğinde kendisini yol ayrımında bulacak. Ya güç uğruna ruhunu şeytana satacak yada küllerinden yeniden dirilmeyi keşfedecek ve yepyeni bir ekonomiyi yaratacak.
Hep beraber izleyeceğiz, göreceğiz ve yaşayacağız..

Tavsiye edilen yazı
Plüton'u Akrep burcunda olan jenerasyon

9 Temmuz 2017 | Oğlak burcunda Dolunay

Her dolunay hayatımızda bir tamamlanışa sebep olur. Bu bazen iyi bir tamamlanıştır, bazen ise plütonik.. 
Kapımızda 17° Oğlak burcunda Plüton ile kavuşumda olan bir dolunay var. Bizi sınayacak, belki biraz öldürecek, biraz da insan olmanın sınırlarını hissettirecek ve karanlık diyarlardan yolculuk ettirerek küçük bir Anka kuşuna çevirecek olan bir dolunay bu. 
__________________________

Oğlak burcu zar zor elde ettiklerimizi, güç bela korumaya çalıştıklarımızı gösterir. Emek, sabır ve azmimizin başarılarıdır. Ama başarı basamaklarını tırmanmış ve zaferin tadını çıkaranın içinde daima kaybetme korkusu olur. İşte bu plütonik dolunay bizi bu duygumuzla yüzleştirecek. Hak ettiğimizi düşündüğümüz ama aslında etmediklerimizi gösterecek. Başkalarını manipule ederek elde ettiğimiz başarılarımızı sorgulatacak. Belki kişisel haritalarımızda dolunayın gerçekleştiği evle ilgili konular üzerinden değişim ve dönüşümler yaşamamıza sebep olacak. 

Plüton Satürn gibi ağır abilerdendir. Ciddiye alınmayı sever ve bazen öğretmek istediklerini sertçe yapmaktan korkmaz. 
Ona boşuna yeraltının yönetimi verilmemiştir. Kendisi cehennemin prensidir. Bizi karanlıklarla buluşturur, imtihan eder ve bazen öldürür. Ama her ölümün ardında bir diriliş vardır ve Plüton'un en güzel yanı küllerinden yeniden doğan Anka'ya sebep olmasıdır. 

İşte biz de küçük birer Anka kuşuna dönüşebiliriz bu dolunay ile birlikte. Ama bunun için ilk olarak etrafımızdaki karanlıkların farkına varmalıyız. 
Cehennemin derinliklerinde yürüyen insan etrafındaki karanlık uçurumlara lanet etmez. Uçurumların içine düşmemek için temkinli davranır. Kendisinden daha güçlü olduğunu bildiği bir güce karşı direnmez. Bu yüzden siz de farkına varın içinizdeki kendi karanlığınızın.. 
İçindeki şeytanı inkar eden onunla gerçek hayatta yüzleşmek zorunda kalırmış. Eğer bu dolunay ile birlikte karanlıklar sararsa etrafınızı bilin ki bu karanlığa sebep olan sizin kendi içinizdeki bastırdığınız karanlığınız. Yenin onu! Çünkü bu dolunay gecesi bu güce sahip olacaksınız. 

Her birimizin bu dolunay yapması gereken en önemli şey oturmuş olduğumuz kumar masalarından kalkmak. Gizli kapaklı işlerden vazgeçmek. Başkalarının arkalarından iş çevirmemek. Başarı ve statü uğruna oynadığımız oyunları bırakmak. Hayatın akışını manipule etmemek. Ve belki de her ne kadar korksak da çevremizde deneyimlediğimiz karanlığın bizi dönüştürmesine izin vermek. Gerçekten de küllerimizden yeniden dirilmeyi keşfetmek. Küçük bir Anka'ya dönüşmek! 

Bu dolunay eğer hala direnir ve çevremizi istediğimiz gibi manipule etmeye devam edersek, acı çekebiliriz. 
Kaderin ilahi planları vardır ve biz bu planları bilemeyiz. Bu yüzden haddimizi aşmamak için çaba sarfetmeliyiz. Yönetme hırsımızdan ve herşeye burnumuzu sokmaktan vazgeçmeliyiz. 

Bu plütonik dolunay bizlere rüzgarın savurduğu bir yaprak olmanın ne demek olduğunu hissettirecek. Çünkü bütün gücümüzü elimizden alıyormuş gibi gözükecek. Sen karar veremezsin, sen istediğin gibi yönetemezsin, sen manipule edemezsin diyecek. 
Bu yüzden teslim olun. Herşeyi akışına bırakın. Ama bu akış hiçbir şey yapmayın anlamına gelmez. Çünkü bu dolunay hepimize çok güzel bir fırsat sunuyor: Karanlıklardan kurtulmayı.. 
Hırslarınızın, içinizdeki öfkenizin ve tüm karanlık duygularınızın transformasyonu için savaşın. 
Ve dibe vurmaktan asla korkmayın. Sessiz sular derindir, unutmayın! Sağlam bir inşa için zemininiz derin olmalı. Ve bu derinliği ancak en dibe vurduğunuzda keşfedebilirsiniz. O halde derin sularda yüzüp, kendimizi keşfedebileceğimiz ve tüm ölü artıklardan kurtulup, yeniden dirileceğimiz bir dolunay olsun bu. Bunun için niyet ve dua edelim.