Vedic astrolojiden neden vazgeçtim?

  • Share

26 Ağustos 2018 | Balık burcunda Dolunay

  • Share

Tutulmalar sonrası Ekonomik Deprem

  • Share

11 Ağustos 2018 | Aslan burcunda Güneş tutulması

  • Share

Hayatımıza gerçek aşkı nasıl çekeriz?

  • Share

Vedic astrolojiden neden vazgeçtim?


Benden danışmanlık almak isteyenler bazen vedic astrolojiye göre yorum yaptığımı zannediyorlar. Sanırım bu algı vedic astroloji üzerine birkaç blog yazısı paylaşmış olduğum için oluşmuş. Oysa bu doğru değil. Vedic astrolojinin bazı tekniklerini kullanıyorum ama daha fazlasını değil. Nedenini ise bu yazımda paylaşmak istedim.

Sanırım kaderimde var, hep alışıldığın dışında olan yolları seçerim.
Genelde herkes batı astrolojisiyle başlar, sonra sığ bulur çünkü öngörü teknikleri tam olarak istediklerini vermez ve vedic astrolojiye geçerler. Beni rahatsız eden tam da bu oldu ve bu yüzden başlangıçta vedic astrolojiyle başlamış olsam da yolumdan saptım ve modern astrolojiye yöneldim. Çünkü hint astrolojisinin sundukları bana faydadan çok zarar veriyordu. Hatta bu yüzden birkaç blog yazısını dahi sildim.

Bu benim inanışımla alakalı, bu nedenle vedic astrolog arkadaşların hiçbirini incitmek istemem. Sadece ben astrolojinin bir bilim olmasa da bir ilim olduğunu düşünüyorum ve bunun sadece kehanet odaklı kullanılmasına karşıyım. Ne zaman evleneceğim, ne zaman işe gireceğim, kocam beni aldatıyor mu? gibi soruları astroloji cevaplayabilir. Peki tüm bu sorularım kime ne faydası var? Diyelim haritanızda öyle bir yoga var ki bu hayatta çok zengin olacaksınız ve bunu küçük yaşta öğrendiniz. Kendinizi bu kişinin yerine koyun ve düşünün. Bu kişi büyük ihtimalle hiçbir şey yapmayacak, kendisini zorlamayacak ve belki de bu yüzden kaderinde var olan zenginlik potansiyelini yaşayamayacak.
Bazı şeyleri önceden bilmemiz bize çoğu zaman faydadan çok zarar verir. Bunu Nostradamus gibi ünlü kahinlerin hayatlarından çok iyi biliyoruz. Ailesinin ve sevdiklerinin başına gelecekleri önceden öngörebilmesine rağmen hiçbirini engelleyememiş. Bu yükle yaşamak ne kadar zor, bir düşünsenize!
Bilmeden yaşamak ve hayatın sürprizleriyle karşılaşmak o kadar güzel ki..

Yaş aldıkça hayata olan bakış açım tamamıyla değişiyor. Onunla birlikte astrolojiye olan bakış açım ve ilgim, alakam da. Belki bunu yazılarımdan hissediyorsunuzdur. Daha çok hayatın içinden örnekler vermeye başladım ve astrolojiden daha az bahsediyorum. Bu astrolojiyi bırakacağım anlamına gelmiyor çünkü bunun kaderimin bir parçası olduğunu düşünüyorum ve belki bir gün bunun eğitimini dahi verebilirim ama henüz bunun için çok fazla erken. Bu yüzden bu yazı benden ders almak isteyenlere de gelsin. Daha henüz kendim bir bilgelik öğrencisiyken, öğretmem doğru olmaz. Çünkü bunun bu şekilde işlemediğini biliyorum.

Astroloji konusunda bilgisine çok değer verdiğim Frank Felber, ezoterik astroloji kitabında kişinin ruhsal mertebesine göre gezegensel enerjilere inisiye edildiğinden bahsediyor. Yani bir kişi ruhsal olarak ne kadar bilgeyse, ancak o kadar astrolojiyi kullanabiliyor ve öğretebiliyor. Bunun ne kadar doğru olduğunu hem çevremden hem de kendimden çok iyi gözlemleyebiliyorum.

Bir kesim var ki, onlar için astroloji fal.
Şu zaman aldatılacaksın, bu sene kötü seyler yaşayacaksın, satürn burcuna girdi eyvah vs. gibi şeylerle insanların tıpkı enerji vampirleri gibi yaşam enerjilerini emiyorlar. Bu kesime inanan kesim de genelde kurban olma rolünü benimseyenler. Vardır ya böyleleri, acıyla beslenirler. Hayatlarında olumsuzluk yaşamak isterler sürekli, çünkü bunun sayesinde kendilerini çevrelerine acındırırlar, ilgi ve sevgi beklerler. Diyarıma uğramasından en çok korktuğum insan tipidir. Bebek ruhlardır bunlar, yani tekamül aşamalarına yeni başlayanlar. Bunlara maalesef yardımcı olamazsın çünkü yardımlarını asla kabul etmezler.

Bir üst kesim var ki, hayatı daha farkında olarak yaşarlar. Astrolojiyi bir fal olarak değil, kendini tanıma ve keşfetme yolu olarak görürler. Onların asıl amaçları tekamüllerini hızlandırmaktır.
Ben şahsen kendimi bu kategoride görüyorum çünkü astroloji benim hayatıma bu şekilde girdi.
Üniversitede mesleğini yapmayacağımı bildiğim bir bölümde okuyor ve bunalımlı buhranlı bir dönemden geçiyordum. Aklımda sürekli tek bir soru vardı: Ben kimim ve buraya ne yapmaya geldim? O zamanlarda sadece güneş burcunu bilen ben, astroloji sayesinde kim olmam gerektiğinin gerçeğinle karşılaştım. Ve zannetmeyin ki bu mutlak gerçek, olgunlaşma ve tekamül devam ettikçe hiçbirimiz hayat amacımızdan net ve kesin olarak emin olamayız. Çünkü bu yolculuk gökyüzüne ulaştıran bir merdiven gibi. Yükseldikçe ancak, herşeyi daha farklı gözlerle görebiliyoruz.

3. kesim insan-ı kamil, aydınlanmış, ermişler grubudur. Onlar için astroloji çoktan hikaye olmuştur. Tam teslimiyet içerisinde yaşarlar. Ben bu kesimi majör arcana'daki büyücü arketipine benzetirim. Çünkü onlar enerjileriyle ve var oluşlarıyla herşeyi kendiliğinden tezahür ettirirler. Astroloji haritalarını aşanlar bunlardır. Gezegenlerin en yüksek enerji mertebelerine inisiye oldukları için sadece olumlu enerjilerini yeryüzüne çekerler. Bu gibi insanların enerji alanları o kadar etkileyici olur ki, düşük mertebedeki insanları dahi etkiler ve yükseltirler. Tıpkı gelmiş geçmiş olan tüm peygamberlerin yapmış oldukları gibi.

•••

Vedic kültür çok kadimdir ve vedic astroloji de öyle. Çünkü geçmişimizin bütün sırları himalayalarda saklı tutulmuş. Veda'lar onları anlayabilenlere içlerindeki cevherleri sunarlar.

Sanskritçeyi çok iyi bilen ve Veda'ları araştıran Victor Di Cara, şu anki haliyle uygulanan vedic astrolojinin aslında hint astrolojisi olduğunu ve vedic astrolojiyle hiçbir alakasının olmadığını söylüyor. Bu çok ironik çünkü kendisi de bir vedic astrologtur ama mesela tropical zodyağı kullanır çünkü eski metinlerde bahsedilen zodyak budur. Belki de gerçek vedic astrolojiyi uygulayan nadir vedic astrologlardan kendisi. Çünkü yaklaşım tarzı çok farklı. Mitolojileri fazlasıyla kullanıyor, çevirdiği Vedic yazıları kitaplar haline getiriyor vs.

Eğer Vedic astrolojiyi gerçekten sanskritçe bilgisi olan birinden öğrenmeye kalktığınızda öğrendiğiniz şeyin astrolojiden çok daha farklı olduğunu anlıyorsunuz. Öğrendiğiniz şey aslında bir din ve bu din veya inanış o toprakların insanlarına indirilmiş, yani sizin DNA yapınıza uyumlu değil.
Bir Vedic astroloğa gittiğinizde size yantralar, mantralar verir. Bunlar ise sizde faydadan çok zarara sebep olurlar. Çünkü bizim ruhsal yapımız esmalara uygundur. Bizim kavmimize verilmiş olanı bırakıp, başkasınınkine yönelirsek kendi varoluşumuza aykırı davranırız. Bunu söyleyen ben de değilim ayrıca, Budist rahiplerin düşüncesi.

Hint astrolojisini öğrenmeye çalışırken bu mitolojik hikayelerinden örnekler veren vedic astrologlardan birçok tasavvuf hikayeleri duydum. Aslında İslam kültürü Hint kültürünü de etkilemiş.
Hint astrolojisiyle Helenistik astrolojiyi kıyasladığınızda benzerlikleri de keşfedebiliyorsunuz. Hatta kimi astrologlar en kadim halini Pers'lerin kullandığını ve bu şekilde kaynaşarak Hint kültürünü de etkilediğini savunuyorlar. Persler kimden öğrendi peki acaba diye düşününce Babil astrolojisi akla geliyor. Perslerden kalma bilgilerden aynı zamanda İslam alimleri etkileniyor ve ortaçağ astrolojisi oluşuyor. Ortaçağ astrolojisi ise modern, batı astrolojisine zemin hazırladığı için, günümüz astrolojisi de bu şekilde oluşmuş oluyor. Yani anlayacağınız büyük ihtimalle bu ilim Hz. İdris'e vahyedilmiş, Babil'de düşmüş meleklerin öğrettikleriyle saptırılmış da olsa bir şekilde diğer kültürleri etkilemeyi başarmış ve günümüze kadar gelmiş.

Bu çok büyük bir yolculuk ve eğer bu kadim ilim işe yaramıyor olsaydı bu yolculuk sırasında unutulup kaybolur giderdi. Eğer günümüze ulaştıysa çağlar boyunca onu kullanmış, belki saptırmış belki de geliştirmiş olanlar sayesinde.

Astrolojiyi öğrenenlerin ise görevi, sapmış olan kısımlarını ayıklamak ve saflaştırmaya çalışmak olmalı.
Hint astrolojisi ataerkil prensiplere dayanır, kadınlara yönelik değildir. Bu yüzden daha çok ezicidir. Bazı yogalar ise artık işe yaramaz çünkü biz bambaşka bir çağda yaşıyoruz. Bu yüzden birçok kullanılan teknik aslında yanlış ve bu nedenle insanların hayatlarını olumsuz etkiliyor.

Ben astrolojinin bu şekilde kullanılmasına karşıyım. Ve ben, bizim İslam kültürü Vedic kadar kadim bilgilerle doluyken, gidip de vedic astrolojiyi öğrenerek önümdeki hazineyi çiğneyemem. Bu yüzden yoldan saptım ve astrolojinin daha çok manevi, ezoterik yönüyle ilgileniyorum. Amacım ise astrolojiyi hayatın içinden keşfettirerek öğretebilmek.

Ne mutlu bana eğer bunu biraz da olsa başarabiliyorsam.

26 Ağustos 2018 | Balık burcunda Dolunay


Tutulmalar ve retrolarla geçen bir yaz geçirdik. 
Kimilerimiz bir hayli zorlandı, kimilerimiz kendini baya hırpaladı ve pek bir yere varamadı, kimilerimiz ise sakince olup bitenleri izledi. 

Tutulmalar bizi ikilemde bıraktılar. 
Ne ileriye ne geriye gidebildik. 
Mars ve akabinde Merkür retroları ise geçmişe dönük bir arınma yaşamamızı beklediler. 
Yinede onca yoğun içe dönük enerjinin yanında bize destek olan iki güzel gökyüzü olayı yaşıyoruz ki, aradığımız desteği bulabilelim. 
Bunlar bu hafta etkinliğini hissettiren Uranüs Satürn üçgeni ile Neptün Jüpiter üçgeni. 
Bu üçgenlerin güzel enerjisinin yanına bir de mistik bir dolunay var kapımızda. 

Bu dolunay 3 derece Balık burcunda, kraliyet yıldızı Formalhaut ile kavuşumda gerçekleşecek. 
Her dolunay mistiktir ama Balık burcunda olanlar bir apayrı olurlar. Hele bir de gökyüzünde bu kadar güzel üçgenler bir uçurtma açı kalıbı oluşturarak enerjilerini yeryüzüne yansıtıyorlarsa.

Satürn ile Uranüs iş birliği, toprak kadar sağlam bir temeli temsil ederlerken, Neptün ile Jüpiter birliği ilahi bir enerjiyi temsil ediyorlar. Balık burcu ve formalhaut yıldızı da yüksek idealler ve hayaller ile ilişkilendirilir. 
Yani bu dolunay hayal kurma ve bu hayalleri sağlam bir temel üzerine tezahür ettirebilme armağanını sunuyor hepimize. 
Sanki gökyüzü "seni imtihan ettim, zorladım ve sınadım bu yaz ve işte bu dolunayla birlikte sana isteklerini gerçekleştirebilecek gücü veriyorum" der gibi. 
O kadar güzel bir dolunay enerjisi ki bu, onca yaşanılmışlığın üzerine şifa gibi gelecek. 
_______________________________

Bu dolunay kendinize sorun
İstek ve hayal, arzu ve hedef tüm bunları gerçekleştirmek için ne yapıyorsunuz, ne kadar çabalıyorsunuz?

Aslan burcundaki tutulma bize yakın gelecekle ilgili bazı şeyleri idrak ettirdi. 
Şimdi ise bu dolunay bu idrak ile niyet etmemizi istiyor bizlerden. 

Alın teri olmadan hiçbir şey gerçekleşmez. 
Sabır da eller kollar bağlı şekilde beklemek demek değildir.
Sabır niyet etmek, çabalamak ve gerekirse 1 kapıyı 40 kere çalmak yerine 40 kapıyı birer kez çalmak demektir. 
Bunun bilincinde olalım bu önümüzdeki iki hafta boyunca. 

Balık burcundaki bu dolunay bizim hayallerimizi gerçekleştirebilecek potansiyele sahip. 
Sadece Allah'ın isteği ve bizim için hayırlı olan, bizim zannettiğimizden daha farklı olabilir. 
Bunu bilelim ve teslimiyet içerisinde bu ilahi enerjinin üzerimize yansımasına izin verelim. 

Dolunay Ritüeli

Balık burcu rüyalar alemini temsil eder.
Tüm bu retrolar ve tutulmalar bu yaz biraz kafamızı karıştırdılar. 
Bazılarımız pusulalarını kaybetti. 
Bazılarımız inançlarını yitirdi. 
Bu dolunay, sizi rahatsız ve yalnız bırakılmış gibi hissettirdiği konular üzerine dua ederek rüyaya yatabilirsiniz. 
Önümüzdeki iki hafta boyunca bu dolunay enerjisi aktif olacak. 
Yani bu 2 haftalık süreç içerisinde Allah ilahi yardımlarını rehber rüyalar aracılığıyla yeryüzüne indirecek. 
Bunun da bilincinde olun ki, rüyalarınızın kıymetini bilin, onları yorumlayabilmek için not edin. 

Hepimiz için şifalı bir dolunay olması dileğimle. 

Tutulmalar sonrası Ekonomik Deprem


Tam Güneş tutulması öncesi çok ilginç bir gün yaşadık. Şahsen ben kendimi zaman yolculuğunda hissettim, sanki gelecekten bir gün yaşadık.. Çünkü bizim cuma günü yaşadığımız karmaşıklığı Uranüs hepimize dünya halkı olarak yaşatmayı planlıyor zaten önümüzdeki bir kaç sene içerisinde.
Sarı kafa attığı tweetler ile istediği kadar güçlü dolar vurgusu yapsın, hepimiz karşılıksız basılan doların o kadar da güçlü olmadığının bilincindeyiz.

Son tutulmalar Türkiye haritasının 2. ve 8. evlerinde gerçekleşti. Yani para hanelerimiz tetiklendi. Tutulmalar kaderseldir ve bize yeni başlangıçlar yapma imkanı sunarlar. Yapılmış olan hataların ise düzeltmek için çağrı fırsatlarıdır. Yaşadığımız şu anki karmaşa daha güçlü bir ekonomiyi doğuracak inşallah çok yakın zamanda. Sonuçta 2023'e doğru yol alıyoruz. Zamanında Rothschild'ler Atatürk için, bir adam çıktı bizim planlarımızı 100 yıl geriye attı demişlerdi. Bekledikleri 100.yıla yaklaşırken üzerimize her cepheden gelecekleri kesin. Bu yüzden 15 Temmuz darbesinden sonraki darbenin ekonomi üzerinden geleceğini de biliyorduk zaten hane halkı olarak. Çok fazla şaşırmamalıyız bugün yaşadıklarımıza. Herşey dönüşüm fırsatı için. Amerika uşağı olmaktan kurtulabilmemiz, kendi kararlarını kendi veren ve tıpkı eskisi gibi boyun eğmeyen, dik duruşuyla korkutan bir ülke olabilmemiz için. Gerekirse kurtuluş savaşının ruhunu bir kere daha yaşatırız.
Yapmamız gereken tek şey papaya diz çöktüren Atilla'yı hatırlamak, çocuklarını Türkler geliyor diye korkutan Avrupalıları hatırlamak, Osmanlı'nın o güzel kan kırmızısına aşık oldukları için taklit etmeye çalışan ve beceremeyen ingilizleri hatırlamak. Şu an kendini medeni zannedenler medeniyeti kimlerden öğrendiklerini unutuyorlar. Ama suçlu olan yine bizleriz çünkü kendi medeniyetimizi onlardan önce biz unuttuk zaten.

Türkiye bulunduğu bölge itibariyle o kadar ilginç bir konumda yer alıyor ki, dış güçler bu ülkenin ne güçsüz ne de güçlü olmasına izin vermek istemiyorlar. Köprüyüz çünkü. Oysa şu anki Türkiye, Başkanlık Sistemine geçişiyle birlikte gökyüzünde oluşturduğu tabloda yükselen Yay burcunun özelliklerini ön plana çıkartma isteğinde. En büyüklerin arasına girmeye hazırlanıyor ve bu tabiki de bazı çevreleri çok feci rahatsız ediyor.
World economic forum, Türkiye'nin 2030'da dünyadaki en güçlü ekonomilerin arasında yer alacağının tahminlerinde bulundu. Bugünün bakış açısıyla imkansız gibi dursa da, potansiyel var bu topraklarda. Bizim tek görevimiz bunu görmek.

Üzerimize gelmeye devam edecekler bunu tutulma dereceleri diğer gezegenler tarafından önümüzdeki dönem içerisinde tetiklendiğinde göreceğiz. Bu yüzden bu ekonomik savaşı hemen atlatabileceğimizi düşünmek mantıklı olmaz. Tamam dövizler çıkabilir, istedikleri kadar çıksınlar inişlerini de göreceğiz. Altının ise asıl zirvelere doğru koşuşuna tanıklık etmedik henüz. Ötekiler gitse de o zirve yolculuğuna devam edecek.

Şu an Mars, Satürn ve Plüton gezegenlerinin ekonomiyi temsil eden Oğlak burcunda geriliyor oluşları, ekonomik açıdan karanlık bir dönüşümün eşiğinde olduğumuzu gösteriyor. Biz ülkecek küçük bir kıyamet yaşıyor olabiliriz, ki elbet bunun altından da kalkmasını başaracağız.
Ama asıl kıyameti unutmayalım. Çünkü Uranüs gümbür gümbür dev bir ekonomik krizle geliyor. Parayla ilgili tüm inanışlarınızın yıkılmasına hazır olun. Çünkü bilgi ekonomisinde paranın pek de bir değeri kalmayacak. Yapay zeka işleri kaptığında ve herkesin evinde bir 3D çıkarıcı olduğunda lokal üretime geçilecek. Kendin üretebildiğin kadar var olacaksın bilgiye dayalı ekonomide. Ve belki de kendini doyurabildiğin kadar bağımsız olabileceksin bundan sonra.

Geçenlerde bir çiftçinin ağzından duyduğum cümle beni inanılmaz etkiledi. Dünyadaki en tehlikeli adam bahçesi olandır, çünkü kimseye bağımlı ve muhtaç olmadan kendisini ve ailesini geçindirebilir, dedi.
Şehire bağımlı doğadan uzak olan birisi olarak canımı acıtıyor bu gerçekler. Para nedir ki? Sadece bir kağıt parçası. Biri kalkar bir papazı bahane eder, papazla tehdit edilen memleket bir anda ekonomik olarak altüst olur ve parası değer kaybeder.
Parayı hiçbir zaman için güvence olarak görmeyin. Çünkü değil! Para sadece bir araç, amaca götüren. Bu yüzden amacınız ne bunu belirleyin.
Uranüs Boğa burcundayken asıl özgürlüğü, gücü ve bağımsızlığı toprakla uğraşanlara verecek. Tarımı güçlü olan ülke kendisine yetebilir. Bizim ihitiyacımız olan bu birlik, bu topraklar, bu cennet vatan.
Ben ekonomiden bir haberim, param da yok, dövizim de ne yapabilirim ki demeyin. Yerli üretimi desteklemek, gereksiz saçma sapan tüketim hırsımızdan vazgeçmek bizim elimizde.
Bütün kozmetik markaların israil ürünü olduğunu biliyorsunuz. Bu markaların kurucularının kendi ürettikleri ürünleri kullanmadığını da biliyorsunuzdur umarım. Ülkem israil için yapıyorum ve içindeki zehirleri bildiğim için ben asla kullanmam cevabını veriyorlar bir de küstahça. Biz de gidiyoruz o zar zor ayakta kalmaya çalışan Türk Liramızla onları zengin ediyoruz.

Mesele Trump, İsrail ile ne alakası var demeyin. Çünkü oyun çok büyük kuruluyor. Papaz da bahane, evanjelizm de hikaye. Bana kalırsa bir taşla iki kuş vurulmak isteniyor. Türkiye'yi kurban edip Jim Rickards'ın benzetmesiyle madende ölen kanarya konumuna getirmek isterlerken bir yandan da Trump yalnızlığa mahkum ediliyor. Amerika, Ramazan Kurtoğlu'nun tanımıyla büyücülerin elindeki kurbanlık bakire.
Dünya kutuplaşmaya başladı ve herşey savaş ortamına işaret ediyor. Bunu engellemek biraz da olsa hepimizin elinde.

Bundan sonra söz ver kendine.
Bu toprağın her bir karışına sahip çıkacaksın. Şu an İsrail'lilerin çuvallarla dolu paralarla Suriye'de gezip toprak almalarına sen ülkende asla izin vermeyeceksin.
Yerli mal kullanacak, diğerlerini zengin etmeyeceksin.
Kendi ülkeni kalkındıracak, batının hayaliyle kendini kandırmayacaksın.
Bu ülkenin ve bu toprakların geleceği var.
Bunu görelim ve bilelim ki tüm sıkıntılar gelip geçici. Bizim Allah'ımız var.

11 Ağustos 2018 | Aslan burcunda Güneş tutulması


Yaz döneminin son tutulması var kapımızın önünde. 
Bu tutulma 18 derece Aslan burcunda gerçekleşecek olan bir yeniay ve aynı zamanda parçalı bir Güneş tutulması.
Geçen seferki Ay tutulmasına nazaran ülkemizden gözlemleyemeyeceğiz bu Güneş tutulmasını.

Her Güneş tutulması yeni bir başlangıca vesiledir. 
Bu tutulma da yeni bir başlangıcı sembolize etse de gökkubbede hem Merkür hem de Mars gerilemekte. 
Uranüs ise durağan konumuna geçerek, değişim için sabır istemekte. 
________________________________

Aslan burcu içimizdeki küçük çocuğu simgeler ve bu küçük çocuğun bir sürü hayalleri ve arzuları, gerçekleşmesini beklediği umutları var. 
Oysa bu gökyüzü ve bu tutulma bize ilk önce yapmamız gereken şeylerin var olduğunu idrak ettirme isteğinde. 

Hatırlar mısınız o küçük çocuk hallerinizi?
Bir şeyi tutturup isteyişinizi, sinir krizlerinizi, inat edişinizi?
İşte tam da bunu deneyimliyoruz bu aralar. 
Çok fazla istek, çok fazla arzu var. Bu yüzden de çok fazla hayal kırıklığı, belki de çok fazla hüsran var. 

Bir Bilge'ye sormuşlar, en büyük arzun ne diye.
Hiçbir arzuya sahip olmamak, diye cevap vermiş bilgece. 

Bunu deneyimleyebilene bu tutulma güzel bir armağan sunacak. 
Çünkü bizden beklenen tam da bu. 
Farkındalık!
Kim olduğunun, kim olman gerektiğinin bilinci.
Başka hiçbir şey değil.
________________________________

Bu tutulma Güney Ay Düğümünün yerine Kuzey Ay Düğümünün tarafında gerçekleşecek. 
Yani bir şeyleri bırakmaktan ziyade inşa etme dönemine girmek üzereyiz. 
Bu inşayı tabiki de maddi şeyler üzerinden edebiliriz. Ama maneviyatı asla eksik etmemeliyiz. 

Bu tutulmanın enerjisini en iyi şekilde kullanabilmek için her zamanki gibi içimize yönelelim. 
Bilgece kendimize dönelim ve soralım.

Nedir amacım bu hayatta?
Kendime nasıl bir yol çizmeliyim?
Bu tutulmayla birlikte açacağım beyaz sayfada içimdeki masum çocuğu en iyi ne şekilde beslerim? 

Cevaplarını bulmaya çalışın ve sonra da hayatın akışına teslim olun. 
Her tutulma yardım için yeryüzüne uzanan kutsal bir el gibidir. 
Tutmasını bilene armağanlar geririr. 
Her tutulma insanın sadece içini yansıtır. Karmaşıklık yaşıyorsan şayet, bil ki sadece idrak edebilmen ve arınabilmen içindir. 
Çünkü içerisi daima dışımıza yansır. 
Tutulma anında yeryüzünde yaşadığımız karanlık, ruhumuzda ise hissettiğimiz karamsarlık sadece gelip geçicidir. 
Bazen kul o kadar çok kibirlenir ki, Allah haddini bildirmek istediği için bazı olayları veya kişileri imtihan aracı olarak kullanma gereği duyar. 
Bu yüzden yılmayın zorluklardan veya büyütmeyin büyütülmesini hak etmeyen olay veya kişileri. 
Büyütmeyin gözünüzün önündeki hedeflerinizi. 

☆☆☆

O bilge'nin o bilgece sözleri söyleyebilecek olgunluğa erişene kadar kaç kere hayal kırıklığı yaşamış olması gerektiğini düşünün. 
Bu hayat o kadar güzel bir imtihan yeri ki, hepimiz ham olarak geliyor, pişmiş olarak dönüyoruz. 
Ne mutlu bu yolculuğun kıymetini bilip Allah'a layık bir hayat deneyimleyene. 
Bu tutulmanın bunu idrak edebilmemiz konusunda yardımcı olması dileğimle..

Hayatımıza gerçek aşkı nasıl çekeriz?


Kova burcundaki kuvvetli Ay tutulmasını atlattık sayılır. Bazılarımız sağ salım, bazılarımız ise ayrılıklarla.
Her ayrılık zordur elbet ama en zorları aşkındır. Sevdiğin kişiden yada daha doğrusu sevdiğini zannettiğin kişiden ayrılmak insana derin bir acı yaşatır.

Bu tutulma ayrılıkların şifası içindi. Bu yüzden kimse üzülmesin, kimse acı çekmesin. Biz bilmeyiz ama kader daima bilir bizim için iyi olanı. Bu nedenle zor enerjileriyle gelen bu tutulma ve kopmamız gerekenler de hayrımızaydı aslında. Gidenlerin arkasında üzülmemek gerekir asla. Çünkü giden gelene yol açar daima.
Madem Ay tutulmasını atlattık ve kapımızda bir Güneş tutulması bizi beklemekte o halde biz de yeni bir başlangıç için yapmamız gerekenleri yapalım.
Bu yazımda, ister yeni ayrılmış olun, ister bir türlü aşkı hayatına çekemeyen bir olun, vereceğim çok basit bir görevle aşkı hayatınıza çekebileceksiniz hem de çekim yasası aracılığıyla.

Çekim yasası evrenin gizli yasalarındandır ve 'the secret'in pazarladığından çok daha fazlasıdır. Çekim yasasını doğru bir şekilde kullanmasını bilen hayatına istediğini çekebilir ama burdaki sır bencillik değil teslimiyettir.
Kaslı, yakışıklı, zengin bir erkeğin posterini odaya asmakla o adam gelmez insanın hayatına. Veya Adriana Lima'nın hayalini kurmakla da olmaz bu iş. Biraz Metin Hara olmak gerek. Yani enerjileri yülseltebilmeyi ve yaşayabilmeyi iyi bilmek gerek.

Eğer yalnızsanız ve aşkı hayatınıza çekmek istiyorsanız ilk önce ilişki konularında ne tür inançlara sahip olduğunuzu bulmalısınız.

Yalnızlık berbat bir duygu.
Hayatımda biri olmadan kendimi eksik hissediyorum.
Başarılı, güzel, sevgidolu .. vs. birini hayatımda istiyorum ama ben aslında bunlara layık biri değilim.
Kendimi sevmiyorum.
İlişkilerde dürüstlük yok, herkes birbirini aldatıyor.
Herkes evlendiği için ben de evlenmeliyim.
..

Listeyi siz uzatın.
Eğer bu gibi daha çok karanlık kutuplu duygulara sahipseniz, yani ne kendinize ne de başkalarına karşı güzel duygular taşımıyorsanız bilin ki hayatınıza bu inancınızı geri yansıtacak sevgilileri çekeceksiniz. İşte bu çekim yasasıdır. Karanlığı besleyene karanlık armağan edilir.

1.| İlk önce tüm bu karanlık duygularınızın farkına varın ve bir liste yapın. Korkularınızla yüzleşin.
Daha sonra bir liste daha yapın ve tüm karanlık duygularınızın zıt duygularını listeyin. Mesela güvensizlikse karşısına güven yazın. Sevgisizlikse sevgi yazın vs.
Bunu yaparak duygu kutuplarınızı bulmuş olacaksınız. Çünkü her duygunun iki kutbu vardır. Biri - diğeri +. Eğer - kutupta yer alıyorsanız, yani tüm insanlar güvenilmez diyorsanız, + kutup olan güvenilir insanlar var kutbuna kaymakta zorlanacaksınız. Oysa tam tersine tüm odağınızı - kutuptan + kutba kayrdırmalısınız. Bunu başarabilmek aslında çok kolaydır ama maalesef egomuz işleri zorlaştırır. Peki ya buna rağmen nasıl başarılı olabiliriz?

2.| Duygu durumunu negatiften pozitife çektikten sonra yapılması gerekilen pozitif duyguları yaratmak ve beslemektir. Yani hayatınızda güzel ve olumlu şeylere, sevgiye ve aşka yer açın. Bunu yapabilmek için ne istediğinizden emin olmalısınız ilk önce.
Gözlerinizi kapatın ve hayal kurun. Hayalinizdeki kişi size kendinizi nasıl hissettirmeli? Bir ilişkide hissetmek istediğiniz duygular neler? Sevilmek, değer verilmek, saygı görmek, anlaşılmak, beğenilmek, güven ve aidiyet hissetmek başka?
Cevapları bulun ve yazın. Çekim yasasıyla hayatınıza çekeceğiniz özellikler bunlar olacağı için bu duygulara ağırlık vermelisiniz.
Bir şeyi istemek eril enerjidir ve bir kadın eril enerjiyi kullanarak hayatına istediği adamı çekemez. Aşkı sadece dişil enerjiyle hayatımıza çekebiliriz çünkü astrolojide aşk işlerine ister kadın ister erkek olalım, Venüs bakar.
Dişil yaşayan, akan, uyum sağlayan enerjidir. Bir ilişkide yaşamak istediğiniz duyguları bulduktan sonra bu duygulara hayatınızda yer açmalısınız. Bunun en kolay yolu ilk önce zihni alıştırmak. Kendinize bir defter edinin veya telefonunuza bir uygulama indirin ve her sabah veya akşam bu duyguların varlığı için minnet duyduğunuzu not edin.

• Hayatımda her an her şekilde sevildiğimi hissettiğim için ve gönülden sevebildiğim için minnet duyuyorum.
• Hayatımda seçimlerim ne olursa olsun huzurlu olduğum için minnet duyuyorum.
• Dünyada karanlığın var olduğunu bilsem de güvenilir iyi insanların varlığına minnet duyuyorum.
• Çevrem tarafından anlaşıldığım ve olduğum gibi kabul edildiğim için minnet duyuyorum vs.

Genelde 21 gün bunun için yeterli denilir. Şahsen kendi uygulamamda sadece 21 günün değil, en az 21 haftanın yeterli olduğunu gördüm. Eğer güzel bir hayat yaşamak istiyorsanız bu minnet duyma olayını bir yaşam tarzına çevirmeli ve hergün yapma isteğinde olacak kadar alışkanlık haline getirmelisiniz. Günde sadece 1 dakikanızı alacak, ne kaybedebilirsiniz ki?

3.| Çekim yasası için teslimiyet gereklidir. Bir şeyi ne kadar çok isterseniz o şeye o kadar az kavuşursunuz. Hiç kimse seni benden daha çok sevemez ey kul ve sen de kimseyi benden daha çok sevmemelisin, deyişidir bu Allah'ın.
Eğer hayatınıza bir kişiyi veya bir şeyi çekmek istiyorsanız, zaten buna sahip olduğunuzu idrak etmeli ve şükretmelisiniz. İşte çekim yasasının sırrı burda saklıdır. Sevilmek için ilk önce zaten her an her koşulda sevildiğinizi hissetmeli ve yaşamalısınız. Yaşamaya başladığınız anda o kişi pat diye beklenmedik bir anda karşınıza çıkar. Ve artık bu tür duygulara dışarıdan açlık hissetmediğiniz için doyurucu bir ilişki yaşayabilirsiniz. Enerjiniz olumlu ve güzel olana odaklı olduğu için evrenin size sunacağı da olumlu ve güzel şeyler olacaktır. İşte bu bir ilişkinin en sağlam temelidir.

Sanırım Metin Hara'nın TEDX konuşmalarından biriydi. Hayatını anlattı anlattı, konuştu durdu. Sonra bütün herkesi ayağa kaldırdı, birbirini tanımayan insanlar birbirine candan sarılmaya başladı vs. İzlerken birden gözlerim doldu. İçimde bir sevgi çoşkusunu hissettim. Bu beni duygulandırdı. Sahnede tek başına duran bu küçük adam bu kadar yüce bir duyguyu nasıl bu kadar derinden yaşattırabiliyor diye kendime sormuştum o gün.

Sevgi yaratılış sebebimiz ve varış yerimizdir. Bu hayattaki var olma gayemizdir.
Sevginin dışında olan herşey yalan ve illüzyondur.
Sevginin hayatınızda çiçek açmasına izin verdiğinizde bunu çok net görüyorsunuz.
Sizce neden mutsuz, huzursuz, kötü insanların yanında neşeli, pozitif, sevgidolu candan insanlar da var bu dünyada? Neden kötü ilişkiler yaşayanlar ve güzel ilişkileri olanlar var?
Bu hayat çok güzel bir adalet üzerine kurulu çünkü yöneticisi olan Allah.
Zannetmeyin ki neşeli, sevgidolu insanlar hayatlarında hiç olumsuzluk yaşamıyorlar. Öyle bir yaşıyorlar ki.. ama bunu güç haline çevirmesini ve güzel şeyleri görmeye devam etmesini çok iyi biliyorlar.

Sevgiyi yaşamak da yaşattırmak da sizin elinizde. Hem de her an. Sadece bir seçim uzaklığında sizi beklemekte.

Not: Bu gibi zihni yeniden formatlama çalışmalarında telkinin faydalarını çok gördüm. Ben dinlemeyi en çok sevdiğimi buraya ekliyorum.