Kadının Ay Hali - En Kutsal Dönemi

  • Share

21 Ağustos 2017 | Aslan burcunda Güneş Tutulması

  • Share

Masallar & İnisiyasyonlar | Güzel & Çirkin'in sırları

  • Share

7 Ağustos 2017 Kova burcunda Ay Tutulması

  • Share

Kadının Ay Hali - En Kutsal Dönemi


Erkekler Güneş gibidir. Kadınlar ise Ay gibidir. 
Güneş sabit iken, doğma ve batma saatleri belirli iken, Ay bunun tam tersidir. Değişkendir. Sürekli yenilenir.
 Bir bakmışsınız yeniaydır, bir bakmışsınız dolunaydır. 
Erkeklerin kadınları anlayamamalarının ve kadınların da erkekleri anlayamamalarının başında bu yaratılış farkı gelir. 

Bir kadın tıpkı gece gibi karanlıktır. 
O bütün hazinelerini içinde saklar ve bu hazinelerinden biri de, kutsal olan rahmidir.
Bu rahim o kadar büyük bir mucizedir ki, bir erkeğin cenneti sevdiği kadının bacakları arasındadır denir. Ve sadece karanlıklardan korkmayacak kadar cesaretli olan bir erkek bu cenneti keşfedebilir. 
Ne var ki bu cennetin varlığından birçok kadın dahi habersizdir. 
Bu yüzden sizi gerçek doğanıza geri döndürüp, bir kadın olarak yaratılmış olmanın ne kadar güzel bir ayrıcalık ve kutsal bir vazife olduğunu hatırlatmak istiyorum. 
_________________________________

Birçok kadının adet dönemi kabusudur. 
Acılar içinde kıvranır ve içindeki karanlıklarla boğuşur ve çoğu zaman akan bu güzel kanın gerçek manasını kavrayamaz. Kavrayamamasının sebebidir aslında acı çekmesi. 
Ama bunu bilmez. Çünkü kendisini kirli hisseder, kötü hisseder, hatta çirkin ve değersiz hisseder. Ve tüm bu hissedişleri onu daha da karanlık derinlere çeker. 

Karanlıklardan korkmak yok, onlarla yüzleşmek var!
Çünkü sadece karanlıklar aracılığıyla içimizde bir mum ışığı yakabilir ve gerçek aydınlığı keşfedebiliriz. 
Bu yüzden bu yazımdan sonra adet döneminize olan bakış açınızı değiştirmenizi ve bu dönemi tıpkı kadim toplulukların yaptığı gibi kutsal bir şekilde geçirmenizi istiyorum. 
Bunu yapabilmek için ise, ilk önce Ay ile olan kadim bağımızı keşfetmeliyiz. 

Ay'ın 4 evresi vardır tıpkı her kadının da içinde taşıdığı 4 gizemli kimliği olduğu gibi. Bunlar bakire, orospu, anne ve cadıdır. 
Bir ay 4 haftaya bölünür ve kadın her hafta farklı bir varlığa bürünür.  
Bu kimliklerin her biri Yaratıcının bize verdiği bir armağandır ve her biri eşit miktarda sevgi ve saygı görmeyi hak eder. 
Bir erkek, kadının bu 4 kimliğini sahiplendiği anda, o kadın sonsuza dek onun olur. 

Kendiyle barışık yaşayan birçok kadının bu evreleri Ay'ınkiler ile birleşir. 
Genelde birçok kadın ya yeniay ile adet görür ya da dolunay ile. 
Eğer bir kadın doğum kontrol hapı kullanıyorsa aşağıda anlatacağım duygu durumlarında aksamalar veya farklılıklar deneyimleyebilir. 

Cadı

Her kadın adet görürken derinlere davet edilir. Bu yüzden normalden daha karanlık duygulara ve tuhaf bir ruh haline bürünürüz. Kendi halimizde olup, yalnızlığı tercih etmemiz bundandır. Eğer bu yalnızlığa kavuşamaz isek, tıpkı bir cadı gibi çirkinleşebiliriz. Bu yüzden adet gördüğümüz günlerde çok daha sinirli olur, damarımıza basıldığı anda kükreriz.  
Bir kadın ister psişik güçlere sahip olsun veya olmasın, her kadının adet döneminde ruhsal güçleri uyanır, sezgileri artar ve normal zamanda aklına dahi gelmeyecek şeyleri hissetmeye başlar. 
Bunu bilen eski kadim topluluklar, kadınlara destek ve yardımcı olabilmek için onların gitmelerine izin verirlermiş. Kadınlar vahşi doğada bu zamanlarını inzivaya çekilerek geçirir ve adet dönemlerinin bitiminde erkekleri tarafından şenlik içinde karşılanırlarmış. Kadının adet dönemindeki sezgi gücünden haberdar olan erkekler, kadınlarına inzivadayken neler hissettiklerini, ekinin bu ay iyi olup olmayacağını, yağmurun ne kadar yağacağını ve başlarına ilerleyen günlerde neler geleceğini sorarlarmış. 
Hatta kimi erkekler kadınları adet görmeye başladığında sırtlarını çizdirip, kanlarını akıttırırlarmış. Çünkü inanışa göre bir kadın adet görürken sadece rahmini değil, tüm ruhunu, hatta sevdiklerini ve yaşam alanını da temizlermiş. Yaratılışları itibariyle böyle bir arınma ve arındırma yeteneğine sahip olmayan erkekler, kanlarını dışarıdan müdahale ile akıtırlarmış. 
Bugünün zihniyetiyle kadim toplulukları araştıranlar, kadınların pislendikleri için köylerinden uzaklaştırıldığına inanıyorlar. Oysa bu uzaklaştırma kadına ihtiyacı olan özgürlüğü tanımak içindi. Kadına duyulan saygıdan ötürüydü bu davranış. 

Bakire

Bir kadın adet görürken bir aylık süreç boyunca rahminde, ruhunda ve etrafında biriktirdiği tüm enerjileri temizler. Bu temizliğin ardından yumurtlama dönemine kadar ki hafta içerisinde kendisini tıpkı bir bakire gibi saf, arınmış ve enerji dolu hisseder. 
Bu haftanızı yeni şeyleri yaratmak, birşeylere başlamak, hatta öğrenmek istediğiniz yeni şeyler için planlayın. Çünkü bu dönem, toplam bir ay boyunca kendinizi en çok enerji dolu hissettiğiniz haftanız olacak. 

Anne

Yumurtlamanın gerçekleştiği hafta, annelik içgüdülerinin kuvvetlendiği ve ortaya çıktığı haftadır. 
Bazı kadınlar ürettikleri yumurtanın bir bebeğe dönüşmemesinin acısını içten içe hissettikleri için, yumurtlama haftasında acı deneyimleyebilirler. 
Yumurtlama dönemindeyken mutfak işlerine ağırlık vermek, hatta evi temizlemek ve çocuklarla vakit geçirmek iyi bir fikirdir. 
İçinizdeki annenin neyi yapmak istediğine kulak verin. Eğer başlamış olduğunuz yeni birşey varsa bu hafta onu büyütmek için çabalayabilirsiniz. Çünkü bu konuda doğal bir yeteneğe sahip olduğunuzu hissedeceksiniz.

Orospu

Adet görmeden önceki son hafta bir kadın için en çok inişli çıkışlı geçen günleridir. 
Bu günlerde hem cinsel arzularımız artar (tıpkı bakirelik döneminde de olduğu gibi) ve cinsel gücün artmasıyla yaratıcılığımız çoğalır, hem de bazılarımız adet günlerinin yaklaşmasıyla bel ağrıları, göğüslerde şişkinlik, hatta acıma hissi gibi şeyler deneyimleyebilir. 
Bu son haftada genellikle her kadın hayatını sorgulamaya başlar. Ben neden böyleyim?, neden bunlar benim başıma geliyor?, niçin hayatımda bunları yaşıyorum? gibi düşüncelerle kafasını meşgul eder. Ve tüm bu cevapsız sorular enerjisini tüketir. Bu yüzden adet görmeden önceki haftamızda bize iyi geleceğinden emin olduğumuz şeyleri yapmaya vermeliyiz kendimizi.

 Doğanıza aykırı davranmadığınız zamanlarda bu 4 evreyi rahat, ağrısız ve güzel atlattığınızı göreceksiniz. 
En az 3 aylık bir süreç içerisinde kendinizi gözlemleyin. Yukarıda bahsetmiş olduğum kimlikleri kendi içinizde keşfedin. Ve her birine ihtiyaçlarını sorun. Anne nasıl davranmak istiyor, cadı hayatında nasıl bir temizlik yapıyor, bir ay boyunca yaşadığı neleri arındırıyor, bakire nasıl davranıyor, orospu nasıl tatmin edilmek istiyor? 
Siz bu soruların cevaplarını keşfettikçe kendi bedeninizle, varlığınızla ve en önemlisi de rahminizle barışacak ve bağınızı kuvvetlendireceksiniz. 

☆☆☆

Ay hali her kadın için kutsaldır ve bunun kıymetini bilmek her birimizin görevi. 
Kendinizi gözlemlemeye başladıktan sonra deneyimlerinizi benimle paylaşabilirsiniz. 
Neler hissediyorsunuz, içinizdeki bu 4 kimliği nasıl deneyimliyorsunuz?
 Ve bu 4 kimlik ile Ay'ın arasında bir bağ keşfettiniz mi? 
Genelde dolunay zamanı mı adet görüyorsunuz, yoksa yeniay'da mı?

Biliyorum bu tür konular 'mahrem'dir ve genellikle kimse paylaşmaz ama eskiden kadınlar adet günlerinde toplanır ve yaşadıklarını birbirleriyle paylaşırmış. Belki bu geleneği yine yaşatabiliriz. Arkadaşlarımızla bu gibi günlerde buluşup, ruhumuzu arındırma ritüelleri düzenleyebiliriz. 

21 Ağustos 2017 | Aslan burcunda Güneş Tutulması


Uzun zamandır hem heycan hem biraz korkuyla beklenen tutulma nihayet karşımızda. 
Bu tutulma aynı zamanda bir yeniay ve sabit bir burç olan aslan'da gerçekleşeceği için etkisini uzun bir dönem boyunca hissettirecek.

Haritalarınızda aslan burcunun yerleştiği evle ilgili, en çok da bu evde 28° civarında bulunan gezegenleriniz bulunuyorsa ani, beklenmedik ve önemli olaylar deneyimleyecek veya bunları yaşamanıza sebep olacak kişilerle karşılaşacaksınız. Tüm bu değişimleri hemen beklemeyin çünkü dediğim gibi önümüzdeki 1-3 sene arasında gelişecek herşey ve tutulmanın asıl etkilerini 2018 yılının bahar aylarında göreceğiz. 

Bu tutulmaya Mars gezegeni eşlik etmekte ve aynı zamanda gökyüzünde büyük ateş üçgeni oluşmakta. 
Hem Güneş, hem Ay, hem Kuzey Ay Düğümü, hem de Mars aslan burcunda konumlanıyorlar. 
Koç burcunun son derecelerinde bulunan ve ani değişimlere sebep olmakla bilinen, Uranüs gezegeniyle uyumlu açıdalar. Ayrıca yay burcunun son derecelerinde, retrosunu sonlandırmak üzere olan, ağır abimiz Satürn'den de destek alıyorlar.  
Yani bu tutulma sıradan bir tutulma değil, tam bir 'Ateş Tutulması' diyebiliriz çünkü gezegenler ateş burçlarında bulunuyorlar. 

Madem kapımızda bir Ateş tutulması var, o halde hepimiz hayatımızın belirli bir bölümünde, tıpkı aslan burcu gibi sahneye çıkmak, yaratıcılığımızı kullanmak ve agresif bir şekilde tutkularımızın peşinde koşup, istediklerimizi elde etmek isteyeceğiz. 
Ego savaşlarına girebilir, hırslarımızın kölesi haline gelebilir ve sonrasında ektiklerimizi çok korkunç bir şekilde biçebiliriz. 
Tüm bunları hepimiz kendi küçük mikrokozmos'umuzda yaşarken, tutulmanın etkilerini makrokozmos boyutunda da deneyimleyeceğiz. Çünkü bu tutulma aynı zamanda Donald Trump'ın yükselenini etkileyecek ve ayrıca Amerika'dan gözleneceği için, en büyük değişimleri önümüzdeki süreç içerisinde Trump'ın Amerika'sında gözlemleyeceğiz. 
ABD'nin haritasına göre bu tutulma 9.evlerini etkileyecek, yani tüm tiyatroyu dış ülkeleriyle olan ilişkileri ve inanç konuları üzerinden deneyimleyeceğiz.
Bu gözlemimizin iyi bir gözlem olmasını ümit etsem de, tutulmanın Regulus yıldızıyla birleşmesi ve Mars'ın Kuzey Ay Düğümü ile kavuşuyor olması, yönetici konumunda olan kişilerin, sahip oldukları güçlerini abartılı, hatta maalesef yanlış kullanacaklarını gösterebilir ve bunun bedelini sadece Amerika değil, hepimiz ödemek zorunda kalabiliriz. 
__________________________________

Tutulmalar kadersel olaylardır ve Allah'ın ilahi planını harekete geçirirler. 
Onlardan korkmamalıyız çünkü korkumuz aynı zamanda Allah'ın yüceliğine olan inançsızlığımızdır ve bunun sonucunda çektiğimiz acının sebebi de, teslimiyet içerisinde olmayışımızdır. 
Korkmak yok.
Dua etmek var!
Eskiler tutulmanın izlenmemesi gerektiğini söylerlermiş. 
Odanıza çekilip, mahremiyet içerisinde kalbinizi Yaradan'a açıp, ellerinizi semaya kaldırarak, tutulmanın hayatınıza getireceği olumsuzlukları aza indirebilirsiniz. 

Dualarınızda karanlığınıza aydınlık armağan edilmesini isteyin ve size doğru yolu gösterecek bir pusula.
Çünkü gökyüzünde aktif olan ateş üçgeni sizlerden bir şeyler yapmanızı bekleyecek. Geriye çekilip beklemek bu gökyüzü ile kaybetmek anlamına gelebilir. Adım atmaktan korkmayın. Ama aynı zamanda çok temkinli davranın ve dualarınızda ne zaman adım atmanız gerektiğine dair rehberlik dileyin. 
Tutulmalar etrafımızı sislerle kaplarlar. Önümüzü göremez, neyi seçmemiz gerektiğini bilemeyiz. Bu dönem içinde retro olan gezegenler herşeyin üstünden geçip, herşeyi düzeltip öyle adım atmamızı bekliyorlar bizlerden. Bu yüzden ağırdan almak, herşeyi iyice bir düşünüp öyle harekete geçmek iyi bir fikir olabilir 

21 Ağustos günü tüm bunları deneyimleyeceğiz. Bir şeylerin değişeceğini, hatta değişmesi gerektiğini hissetsek de, nerden başlamamız gerektiğini bilemeyeceğiz. Ama merak etmeyin, önümüzdeki süreç içerisinde herşey rayına oturacak ve hayatımızda yeni kapılar açılacak. Yeterki girişimci ruhumuzu harekete geçirelim, değişimlere direnmeyelim. Çünkü öncü burçlarda bulunan Jüpiter, Uranüs ve Plüton bizleri köklü değişimlere hazırlamakta ama bunun için bizim de biraz çabalamamızı arzu ediyorlar. 

Gökyüzündeki Ateş tutulması tutkuların sınavına tabi tutacak bizleri. 
Bu yüzden kalbinize hatırlatmayı unutmayın
"Tatminsizlik ıstırabı arzunun cezasıdır."

☆☆☆

Arzularımızın ve tutkularımızın kölesi olmayacağımız, 
ateşin hayatımızdaki karanlığı götüreceği ve yerine aydınlığı armağan edeceği bir tutulmayı deneyimlemiz dileğimle 
hem kendi kişisel hayatlarımız
 hem de dünyamız için. 

Masallar & İnisiyasyonlar | Güzel & Çirkin'in sırları


Küçüklüğümüzden beri masallarla büyütüldük. Onları sıradan hikayeler zannettik. 
Oysa her birinin içerisinde kadim ezoterik sırlar saklıydı.
Ve işte bu sırlar bu masallar aracılığıyla ruhumuza aşılandı. 
Aşılandı ki, belirli inisiyasyonlarla karşılaştığımızda, doğru adımları atabilelim ve doğru seçimlerde bulunabilelim. Kısacası ne yapmamız ve nasıl davranmamız gerektiğini doğru zaman geldiğinde bilelim. 

Eskiden büyükler masalların kişinin üzerinde büyük etkiye sahip olduğunu biliyorlardı ve bu yüzden masalları anlatmalarının ardında, kişiyi karşılarına çıkacak belirli inisiyasyonlara hazırlayabilmek vardı.  
Masallar, küçük kızlara karşılarına ilk defa eril/yang enerji çıktığında, nasıl davranmaları gerektiğinin bilgisini aşılamak içindi. 
Çünkü biz farkında olmasak da semboller bilinçaltına yerleşiyor ve bilinçaltımız yaşamımız boyunca bizi yöneten gizli kuvvet haline geliyordu. 

☆☆☆

Her kızın küçükken pek bir sevdiği masalı ve bir prenses karakteri vardır. 
Kendimizi belirli bir masala yakın hissetmemiz, aslında o masaldan bir şey öğrendiğimiz içindir ve genellikle o masalın içerisindeki ezoterik sembolleri büyüdükçe kendi yaşamımızda deneyimleyeceğimiz içindir. 

Güzel ve Çirkin masalı bir aşk masalı ama bu aşkın içerisinde kadının ve erkeğin seçmesi gereken yollar ezoterik sembollerin içine işlenmiş bir şekilde karşımıza çıkmakta. 
Bu masal aynı zamanda erkeğin ve kadının ruhsal yolculuklarını da anlatmakta. 
_______________________________

Masalın ilk sahnesinde karşımıza ruhsal yolculuğuna hazır olan, maddi olarak zengin ama içsel olarak boşluğun verdiği acıyla yaşayan bir prens çıkıyor. 
Burda eril/yang enerjinin ilk inisiyasyon aşamasını görüyoruz. Zenginliğe ve maddi doyuma ulaşmış ve bunun ona hiçbir şey kazandırmadığını idrak etmiş bir erkek, artık gerçek ruhunu bulmanın yolunu aramakta ama bunu nasıl yapacağını bilmemekte. 
İşte tam bu sırada kapısına fırtınadan etkilenmiş ve yardım arayan yaşlı bir kadın geliyor. 
Bu kadın tüm mitolojik ve dini hikayelerde de olduğu gibi, şeytani gücü temsil etmekte. 
Aydınlığa giden yol daima karanlıktan geçeceği için ve prensin içindeki gerçek potansiyeli ortaya çıkarabilmesi için, ışık taşıyıcısı olarak bilinen Lucifer kılığında biri ile karşılaşması gerekiyor ve bu karşılaşma ruhsal yolculuğunu başlatan etken oluyor. 
Prens, içinde taşıdığı karanlığından dolayı cadının ona verdiği gülü reddettiği için lanetleniyor ve böylelikle yakışıklı prens korkunç, çirkin bir canavara dönüştürülüyor. Bu lanet ve canavara olan dönüşüm aynı zamanda ruhsal yolculuğuna başlayan erkeğin geri dönüşünün olmadığını gösteriyor. 
Prensi canavar kılığında yeraltına yönelten bu dönüşüm ile birlikte düalizmin sebep olduğu en büyük ezoterik sembollerden biri anlatılmak isteniyor. Cenetten düşüş ve yasaklı elma. Aydınlığa giden yolun karanlıktan geçiyor oluşu.


Burada karşımıza çıkan ve büyük bir öneme sahip olan diğer sembol, kırmızı gül sembolü. 
Venüs tarafından sembolize eden kırmızı gül ayrıca kalp çakrasını temsil etmekte. 
Cadı, canavara gül tüm yapraklarını dökene dek müddet veriyor ve (kalp çakrasını aktifleştirmesi için yani evrensel sevgiyi keşfedebilmesi için) gerçek aşkı bulması gerektiğini söylüyor. Eğer canavar onu bu haliyle kalpten sevebilecek birisini bulamazsa, sonsuza dek lanetli olarak kalmakla tehdit ediliyor. 

Kırmızı gül, yani Venüs erkeğin kendi içinde taşıdığı dişil parçasını temsil etmekte. Bir kadın nasıl kendisini gerçekleştirebilmek için eril parçasıyla birleşmek zorundaysa, bir erkek de dişil parçasıyla birleşmek zorundadır. 
Sadece bu birleşme gerçekleştiğinde her iki tarafın da kalp çakrası aktifleşir ve bu çakra insani aşkı ilahi aşka dönüştürür. Cehennemden çıkış ve cennete geri dönüş bu şekilde gerçekleşir. 

Masalın bir sonraki sahnesinde karşımıza güzel Belle çıkıyor. 
Belle kasabasındaki diğer insanlardan çok farklı ve derinliğin peşinde olan biri. Toplumun yaşadığı günlük hayattan daha derin bir boyutun var olduğunun farkında ve bu yüzden diğer insanların onu mecbur bırakmak istedikleri hapis hayattan kaçma isteğinde, sıradan günlük şeylerle hiçbir şekilde ilgilenmeyen biri. Zaten bu yüzden herkes tarafından 'tuhaf' olarak algılanıyor. 
Kasaba halkı, yaşayış ve düşünce tarzları ile cehaleti ve bilinçsizliği temsil etmekteler. Günlük işlerle uğraşıyor ama hayatın gerçek manasını hiçbir şekilde merak etmiyor ve kendilerini sorgulamıyorlar. 
Belle kasabasının sokaklarında gezerken söylediği şarkı ile bu cehaleti aştığını ve bilinmeyenin ardındaki gerçek sırrı keşfetmek için can attığını belli ediyor. 

Belle, prens gibi zengin olmasa da, maddi gücün onu büyülemesine izin vermeyen biri. Bu da onun belirli bir ruhsal olgunluğa ulaştığını ve ruhsal yolculuğuna başlamak için hazır olduğunu gösteriyor. O manevi zenginliğin ve derinliğin peşinde. Bu yüzden kasabadaki tüm genç kızların hayran olduğu yakışıklı, varlıklı, narsist Gaston'un evlenme teklifini reddederek ilk inisiyasyonunu başarıyla geçiyor. 

Gaston gibi erkeklerin peşinde koşan kadınlar, ruhsal tekamülünde alt boyutlarda olanları temsil etmekteler.
Gaston ve temsil ettiği arketip ise, toplumun gözünde mükemmel evlenme adayını ama aslında maddi hayatın kölesi ve hayvani doğasını tatmin etme peşinde olan basit bir erkeği temsil etmekte. Bu yüzden masaldaki prensin aksine, ruhsal tekamülünde henüz çok aşağalarda olan birini simgeliyor. 
Yani burada hem kadın hem erkek arketipinin 2 farklı örneğini görüyoruz. Ruhsal olgunluğa ulaşmamış Gaston ve kasaba kızları ile ruhsal tekamüllerinde üst boyutları deneyimlemeye hazırlanan Belle ve canavar prens. 

Gaston'un tüm diğer kızların üzerindeki illüzyonun Belle'i etkilememesinin ardında, Belle'in babasıyla olan kuvvetli bağı yatıyor.
Her küçük kızın ilk aşkı daima babasıdır. Çünkü bir kız ilk olarak babası aracılığıyla eril/yang olan enerjiyle etkileşime girer ve bu yüzden eril dünyaya ait tüm herşeyi ilk olarak babasından öğrenir. 
Babayla olan kuvvetli bağ, eril enerjinin doğru bir şekilde deneyimlendiğini gösterir. Bu yüzden Belle'in karşısına çıkacak sevgili, babasından daha kuvvetli bir eril enerjiye sahip olmalıdır. Aksi taktirde Belle'in kalbini asla fethedemeyecektir. 
(Bu yüzden sevgili dişi okurlarım, gerçek aşka giden yol babanızla olan ilişkinizden geçmekte. Eğer aşk hayatınızda sorun yaşıyorsanız, kökeni babanıza dayanmakta. İlk olarak orayı şifalandırmalısınız). 

Sadece bu sahne bile küçük bir kızın bilinçaltına zengin sembolleri yerleştiriyor. 
Herkesin istediğini istememeyi. Sürüyle birlikte yürümektense, sezgilerini takip edip kendi yolunu seçmesi gerektiğini. 
Sadece refah ve maddi zenginlik uğruna ruhunu satmaması gerektiğini ve aşk uğruna gerçek eril parçasını/ruh eşini bulmadan kendisini herhangi bir erkeğe teslim etmemesi gerektiğini vs. 

(Astrolojik olarak bakarsak bu masaldaki aşk hikayesi plütonik bir aşk ve 8. evinde gezegenleri bulunanları temsil etmekte. Bu yüzden aynı zamanda bu insanların tercih etmeleri gerektiği ruhsal ve okült yolculuğu anlatmakta. 
Bu konuda bir çok mail aldığım için ve ben neden böyleyim diye soranlar olduğu için, belirtmek istedim) 
________________________________

Ruh eşlerinin buluşması & Simyasal düğün


Yukarıda da bahsettiğim gibi sevgili olacak olan erkeğin, sevdiği kızın babasını geçecek potansiyele ve manevi güce sahip olması gerekiyor. Ve bu konu masalda canavarın Belle'in babasını kaçırıp, zindana atmasıyla gerçekleşiyor. 
Babasına olan sevgisinden dolayı Belle onu kurtarmaya geliyor ve onun yerine zindana kendi geçerek, babasının özgür kalmasını sağlıyor. 

Bir kız çocuğu babasından daha kuvvetli olan eril enerjiyle ilk defa karşılaştığında, tıpkı Belle'in masalda babasından ayrılmak zorunda olduğu gibi, ilk defa ruhsal olarak ayrılığın verdiği acıyı deneyimler. Bu yüzden aşk ve acı her zaman için aynı anda yaşanılan duygulardır. 

Ruhsal tekamülüne başlamış olan erkek gerçek dengeye ancak kadınınla kavuşacağı için, başlangıçta ürkütücü, karanlık ve dengesiz davranır. Henüz yarımdır ve o da bu yarımlığın verdiği acı yüzünden nasıl davranması ve kadınına nasıl yaklaşması gerektiğini bilmez. Tıpkı masalda Belle'e başlangıçta kötü davranan canavar gibi. 

Masalın bu kısmında karşımıza hala Mars'ın etkisi altında olan, olgunluktan uzak ve hayvani eğilimleri olan erkek arketipi çıkmakta. Ne varki canavar artık hayvani yönünün farkında ve bunu iradesiyle değiştirme isteğinde. Seçtiği yol Mars'ınki değil, onun bir üst düzeyini temsil eden Güneş'in eril enerjisi. 
Canavarın Belle'i yemeğe davet ederkenki davranışı, Mars etkisi altında olan dominant erkeğin kadını fethedebilmek için uyguladığı zulüm ve aynı zamanda geçmek zorunda olduğu inisiyasyonu simgeliyor. Çünkü Belle himaye altına alınıp, korkutulabilecek biri değil. Bu yüzden Marsiyen enerjiler onu hiçbir şekilde sindiremiyor. Ve erkek ilk defa en az onun kadar güçlü olan aynadaki dişil parçasıyla tanışıyor ve bu tanışma onun içindeki ilk transformasyonu başlatıyor. Mars gezegenini kontrol altına almak zorunda olduğunu idrak ediyor. 
Bu aşama bir erkeğin dişil enerjiye maruz kaldığında, içindeki gerçek gücü keşfedebilmesi için yapması gereken ilk şeylerden biri. Yıpratıcı hatta öldürücü, saldırgan ve vahşi yönünü korumacı, verici ve tutku dolu olan enerjiye çevirebilmek. 

Bir sonraki sahnede Belle canavarın ona olan sert davranışı yüzünden lanetli şatodan kaçıyor ve tam vahşi kurtlara yem olacak iken canavar tarafından kurtarılıyor. 
Bu sefer kendi içindeki eril parçayla yüzleşme ve kavuşma sırasının kadında olduğunu görüyoruz. Belle içinde hiçbir güzelliğin bulunmadığına inandığı canavarın ona aslında değer verdiğini ve korumak pahasına kendi canını tehlikeye atabileceğini görüyor ve böylelikle canavar Belle'in kalbine giden yoldaki ilk engeli aşmış oluyor. 

Bir kadının bir erkekte en korktuğu ama aynı zamanda en çok hayran olduğu ve arzuladığı şey, erkeğin fiziksel gücü ve onu koruyabilme yeteneğidir. Korunmasız ve genellikle zayıf yaratılmış olan kadın, gerçek gücü her daim sevdiği adamın korunaklı kollarında bulur. Ve her kadının içten içe hissettiği en büyük arzu da budur: Sahiplenilmek ve güven ihtiyacı. Bu yüzden her erkek ilk önce kadınına sahip çıkmak zorunda olduğu sert bir imtihandan geçirilir. Bu erkeğin 3. inisiyasyonudur. 

Belle, canavarın onun için yaralandığını görünce kaçmaktan vazgeçip, onu şifalandırmanın yolunu seçiyor. 
Bu aşamadan sonra biz masalda görmesek de genellikle kadın erkeğe ait olmayı kabul eder ve olay cinsel boyuta taşınır. Venüs ile Mars birbirlerine kavuşur. 
Erkek cinsellik sırasında kadından aldığı sevgi sayesinde ona kalbini açmayı öğrenir.
Kadınlar için doğal olarak gerçekleşen bu olay bir erkek için çok daha zorlayıcı ve zaman gerektiren bir süreçtir. Çünkü bir erkeğin bir kadına aşık olabilmesi için kendini ona bağlanmış hissetmesi gerekir. Bu sevgi bağını bir kadın çok daha hızlı kurar çünkü sevdiği adamla cinsel ilişkiye girdikten sonra, kendisini sonsuza dek erkeğine bağlanmış hisseder. Oysa bir erkek bunu deneyimleyebilmek için kadınına kalpten bağlanması gerekir ve bu uzun bir süreçtir. 

Bir erkeğin kendini kadınına açmasının ne demek olduğunu, canavarın Belle'e kütüphanesini hediye etmesiyle görüyoruz. Bilgiye ve bilgeliğe aç olan Belle, gerçek ilahi bilgiye kendisini erkeğine açtıktan sonra, ona armağan edilen kütüphaneyle kavuşuyor.
Burda da ezoterik bir sembolle karşılaşıyoruz. Çünkü kütüphane Belle'in sahip olmadığı ama arzuladığı herşeyi temsil ediyor. Bu da ruhsal yolculuğunda kadının en güzel rehberinin sevdiği erkek olduğu ve arzuladığı herşeye onun aracılığıyla kavuşacağı anlamına geliyor. Yani bir kadın kendisine bir sevgili seçerek, aslında aynı zamanda bir üstat, öğretmen ve rehber seçmiş oluyor. 

Kadın Ay'dan dolayı karanlığı, erkek Güneş'den dolayı aydınlığı temsil ettiğinden, bir kadının karanlıktaki en güzel mum ışığı seçmiş olduğu erkeğidir. Bu aşamadan sonra Güneş ile Ay birbirlerine kavuşur ve tıpkı yeniayda da olduğu gibi eril ve dişil birbirinin içine geçer, birleşir ve bütünleşir. 

Bir sonraki sahnede canavarın Belle'e özgürlüğünü geri verdiğini ve Belle'in babasını kurtarmak için şatodan ayrıldığını görüyoruz. 
Masalda canavar eril enerjisiyle babadan daha kuvvetli olsa da, bu kuvvetin babayı ezme veya yok etme ya da yerine geçme isteğindense, yüceltme ve koruma isteğine sahip olduğunu görüyoruz. 
Erkek kadınını sevse de onun mutluluğu için kendi ölümünü gözler önüne alabiliyor çünkü Belle babasının yanına giderken kırmızı gülün yaprakları iyice azalmış oluyor. 

Güneşi'in enerjisine sahip olan erkek, eril enerjinin gerektirdiği gibi sevdiği kadına karşı sonsuz verici davranır. Bu aşamadan sonra koşulsuz ve karşılıksız bir aşk söz konusudur. Canavar artık bu gücü içinde keşfettiği için, Belle'in yine ona geri döneceğini umarak, gitmesine izin vermiştir.

Belle ise, canavarla birleştiği için sevgilisinin sahip olduğu irade gücüne kavuşmuştur ve bu aslında eril olana ait olan enerji, Belle'in yine sevgilisine kavuşmasındaki en büyük gücü haline gelir. 
Kadın artık erkeği yanında olmadığında dahi, onun gücünü hissediyor ve bu gücü kendi hayatında kullanabiliyordur. 

Son sahnelere yaklaştığımızda Gaston'un kasaba halkıyla birlikte canavarı öldürmeye geldiğini görüyoruz. 
Gaston'un gelişi canavarın karmasıyla olan son savaşını ve onun öldürülmesiyle son arınışını gösteriyor. Çünkü Gaston'un ölümüyle birlikte kendi içindeki karanlık tarafını sonsuza dek yenmiş oluyor. 
Şatoda yaşanan bu büyük karmaşa ve çatışma, gökyüzünde gerçekleşen ve okültizmde ilahi/kozmik/simyasal evlilik olarak adlandırılan, her iki tarafın da geçmek zorunda olduğu son ve en zor olan inisiyasyonu gösteriyor. 

Erkeğin kendi içindeki karanlığı yenmesi, masalda gülün son yaprağı kaybetmesiyle, canavarın ölümü olarak sembolize ediliyor. Tam bu sırada şatoya gelen cadı ve Belle'in gözyaşları içerisinde canavara sana aşık oldum sözleri, bütün laneti yok ediyor ve canavar yakışıklı bir prense dönüşüyor. 

Tüm masal ruhsal yolculuğuna çıkan kadının gerçek rehberinin sevgi olduğunu; erkeğin ise irade gücünün olduğunu anlatıyor. 
Çünkü canavar karanlığı iradesiyle aşarken, Belle sonsuz olan sevgisiyle aşıyor. 

Masallarda karşımıza çıkan cadı karakteri en kadim sırrı içinde taşır ama bu apayrı ve uzun bir konu olduğu için başka bir blog yazısına saklıyorum. O yazımda şeytan ve cennetten düşüş gibi sembolik ifadeleri anlatacağım. Böylelikle bu masaldaki cadı karakterini ve canavara dönüştüren laneti de daha net anlamış olacağız.

☆☆☆

Güzel ve çirkin beni her zaman için derinden etkileyen masallardan olmuştur. 
Bazı sembolleri yeteri kadar net açıklayamadıysam affola. Çok fazla okült semboller içeren bir masal olduğu için yazarken yeteri kadar açıklayıcı olmak adına bir hayli çabaladım ve zorlandım ama umarım yinede faydalı olmuşumdur. 
Masalı daha iyi anlayabilmeniz için filimini de izlemenizi tavsiye ederim. 

7 Ağustos 2017 Kova burcunda Ay Tutulması


7 Ağustos 2017 günü, İstanbul'a göre saat 21:11 itibariyle Kova burcunun 15. derecesinde bir Ay tutulmasına şahitlik edeceğiz.

Her tutulma kadersel bir olaya, kadersel bir kişinin hayatımıza girmesine veya çıkmasına veya kadersel bir değişim, dönüşüm yaşamamıza sebep olur.
Ay tutulmaları Güneş tutulmaları kadar güçlü olmasa da, yinede hepimizi etkileyecek.
Bu tutulma aynı zamanda bir Dolunay olduğu için ve dolunaylar ufak çapta içsel krizlere ve gerçeklerin su yüzeyine çıkmasına sebep olduğu için, tutulma dönemi boyunca karanlıkta kalan yönlerimizle tanışacağız, yüzleşeceğiz ve sonunda ya yıpranacağız ya da şifalanacağız. Seçim bizim..
Kadere meydan okumak ve direnmek için güzel bir dönem değil bu. Çünkü her tutulma teslimiyet gerektirir. Eğer teslimiyet içerisinde değilseniz, tutulmalar sizi sarsar, şok edebilir, korku ve panik yaşamanıza sebep olabilir.
Bu şok, korku veya kontrolü elimizden kaybediyormuşuz hissini küçük çaplarda hepimiz deneyimleyeceğe benziyoruz çünkü tutulmanın gerçekleştiği Kova burcunun modern yöneticisi Uranüs, 3 Ağustos itibariyle retrosuna başladı ve bizleri içsel dönüşüme davet etmekte. Eğer bu daveti kaçırırsak, önümüzdeki bir kaç ay boyunca sıkıntılı haller deneyimleyebiliriz.

Bu yüzden her yeniay ve dolunay zamanlarında size tavsiye ettiğim gibi, 7 Ağustos gecesi de içinize yönelin. Sessizleşin ve meditatif bir hale geçin. Tutulmalar sırasında Peygamberimiz namaz kılarmış. Eğer imkanınız varsa bu sünneti yerine getirin. Çünkü tutulmaların etkisini azaltabilmenin en güzel yöntemi dua ile Allah'a sığınmaktır.
Haritanızda Kova burcunun bulunduğu evle ilgili hangi konularda bir kurtuluş deneyimlemek istiyorsanız, onun için dua edin. Bu belki hastalıktan kurtulmaktır, belki olumsuz düşünce ve duygularınızdan arınmaktır, belki de size artık hiçbir fayda getirmeyen insanlardan veya çevrelerden kopmaktır.
Dua etmek ruha gerçek özünü hatırlatır. Ve gerçek öz bu dünyadaki kimliğimiz ve yaşadıklarımız değil, Allah'tır ve ona kavuşmaktır. Her tutulma bize bu dünyanın gelip geçici olduğunu ve bu yüzden teslimiyet içerisinde olmamız gerektiğini hatırlatır. Siz de bu hayattaki misafirliğinizi hatırlatın 7 Ağustos gecesi ruhunuza.

Bu tutulma Kova burcunun bulunduğu evle ilgili bir kapanış ve sonlanış yaşamanıza sebep olacak ve en çok Aslan veya Kova burcunun 10° ila 20° arasında gezegenleri bulunanları etkileyecek.
Bu dereceler arasında gezegenleri bulunanlar 7 Ağustos gecesini duayla geçirsinler. Çünkü bu onlara çok iyi gelecek.

Tutulmalar etrafımızı sislerle kaplar. Bu yüzden kim olduğumuzu, kim olmamız gerektiğini ve ne yapmamız gerektiğini bilemeyiz. Bilememek korku hissini yaşatır bizlere çünkü kendimizi kapana kısılmış gibi hissederiz.
Bu kapana kısılmışlık hissi, Güneş ile birlikte olan Mars sayesinde, bizleri ego sorunlarımızla yüzleştireceği için, sessizliğin ve içe dönük olmanın verdiği bilgelikle, önümüzdeki bu 6 aylık süreç içerisinde her ne deneyimlersek deneyimleyelim, kalpten davranabilmeye özen göstermeliyiz. Egoyu tüm ilişkilerimizden biraz olsun uzak tutabilmek en büyük görevimiz.

Bu tutulma ve 11 Ağustos'da başlayacak olan Merkür retrosu, ileriye dönük değil, geriye dönük adım atmamızı bekliyor bizden.
Yaşanmışlıkları tekrardan izleyip, ders çıkarmamızı, hatalarımızın farkına varmamızı ve bitirmediğimiz, yarım bıraktığımız şeyleri ilk önce tamamlamamızı istiyor.
Bu yüzden önemli kararlar almaktan çekinin ve atmak istediğiniz adımları 5 Eylül sonrasına saklayın.

Gökyüzünde aktif olan Jüpiter ile Plüton arasındaki 3. ve son kez gerçekleşen sert açı ile Jüpiter'in tutulmaya yaptığı destekleyici açı, elimizden kontrolü bırakıp, kader planına teslim olmamızı bekliyor bizlerden.
Unutmayın ki hayatınızdan çıkan şey, çıkması gerektiği için çıkıyor. Bu yüzden hiçbir şeye asılmak ve bağımlı olmak yok. Hiçbir şeyi kontrol etmek de yok. Gökyüzündeki bu açılar sizi özgürleştirmek için varlar. Bu özgürlüğe, değişim ve dönüşüme, gidenlere ve gelecek olanlara kendinizi açın ve her ne olursa olsun kalbinizi bu tutulma gecesi şükranla doldurun.

Ağustos ayı ve sonrası hem bizleri hem de dünyamızı değiştirecek sürprizlerle bizi beklemekte.
Peki ya siz neler bekliyorsunuz, nelerin değişmesini istiyorsunuz ve en önemlisi neler hissediyorsunuz?
Bu ay önemli bir ay ve kimilerimiz için hayat değiştirici ve unutulmayacak bir ay olacak. :)

Bu tutulmanın hepimizin hayatındaki olumsuzlukları götürmesi ve güzellikleri getirmesi dileğimle.. ♡