Haritada medyumluk göstergeleri

  • Share

28 Ocak 2017 Kova burcunda Yeniay

  • Share

Burçların kış halleri

  • Share

Ruhsal Simya'nın 7 Aşaması

  • Share

İlişki haritalarında aranan açılar

  • Share

Satürn ile barışmak

  • Share

Jüpiter 2. evde

  • Share

12 Ocak 2017 Yengeç burcunda Dolunay

  • Share

Haritada zenginlik göstergeleri

  • Share

Yoga & Faydaları

  • Share

Burçların ev halleri

  • Share

Haritada medyumluk göstergeleri

Hem hafif tırstığım, hem de bir hayli merak ettiğim ve zaman buldukça araştırdığım bir konudur medyumluk. 
Birçok medyumun yaşam öykülerini dinlemeyi ve okumayı severim. Bazen inanmam, bazen de gerçekten bu tür yetenekler var mıdır ve varsa nerden gelir diye sorarım kendimce. 

Medyumlar kimi zaman şarlatan veya karışmış olarak görülür. Bazılarına ise çok önem verilir, hatta devletin önemli pozisyonlarında görev alanları dahi vardır. Mesela birçok ülkenin metafizik istihbaratta medyumlardan faydalandığını biliyoruz. Rusya bunların başında gelir.

Bazen başımıza öyle bir şey gelir ki, ne ailemiz, ne doktorumuz, ne de başka birisi yardımcı olabilir. İşte bu gibi zamanlarda bazılarımızın yolu çaresizce bir medyumun kapısına düşebilir. 

•••

Peki gerçekten bu tür özel yeteneklere sahip olan kişiler var mıdır? 
Ve eğer varsa bunu astroloji açıklayabilir mi?

Astroloji'de belirli burçlar belirli elementlere ayrılır. Bu elementlerin arasından su, kişiye kuvvetli bir sezgi yeteneği ve muazzam bir 6. his verebilir. Çünkü su bilinçaltını temsil eder. Bu yüzden haritalarında su yoğunluğu olan kişilerin bilinçaltları tıpkı bir med ceziri andırır. Kısacası bu kişilerin bilinçaltlarıyla olan bağları diğerlerine nazaran daha kuvvetlidir. İstediklerinde oraya dalabilir ve kolaylıkla ordan bilgiler edinebilirler. Zaten bu yüzden, bunu nasıl yapıyorsun sorusuna bir çoğu cevap veremez. Çünkü bu tamamıyla kendiliğinden ve çoğu zaman da kontrol dışı gerçekleşen bir şeydir. Bilgi bir anda bilince gelir ama nerden ve niçin geldiği belirli değildir. 

Genellikle bu 4 şekilde gerçekleşir. 
1. Duru görü şeklinde olabilir. Burda kişinin gözünün önüne bir görüntü gelir. Bazen bu görüntü bulanık bazen ise gerçekmiş kadar net'dir. 

2. Duru işitme veya bir başka adıyla Açık duyma şekilinde olabilir. Burda kişi birden kulağına bir şey fısıldandığını duyar. Bu bazen tanıdığı birinin sesidir, bazen ise hiç bilinmedik bir ses olabilir. 

3. Duru hissediş şeklinde bilgiler edinenler de vardır. Burda kişi olacakları bedeni aracılığıyla önceden hisseder. Mesela bazen kötü bir olay öncesinde karnımıza ani kramplar girer ya da karnımız ağırır. Nedenini bilmeyiz. Oysa bağırsaklar ikinci beyin olarak bilinir ve kişiye yolunda gitmeyen şeyleri anında haber verir. 

4. Duru biliş bir başka yöntemdir. Bu yöntem yukarda bahsettiğime örnektir. Kişi bilgiyi sezgileri veya 6. hissi sayesinde bilir. Bu kişilerin kollektif bilinçaltına inebilme ve oradan bilgileri edinebilme kabiliyetleri vardır. 

Kişiye bu tür yetenekler veren element su elementidir, demiştik. Su elementine mensup olan burçlar, Yengeç, Akrep ve Balıklardır. 
Dolayısıyla haritalarında su yoğunluğuna sahip olanların sezgileri diğer insanlara nazaran daha gelişmiş olabileceğini söyleyebiliriz. 
Ama bu iş sadece bu 3 burçla kalmaz. 

Bakılması gereken diğer yerler, 8, 9 ve 12. evlere yerleşen burçlar ve gezegenlerdir. 
Çünkü 8. ev okült, mistik ve ezoterik, yani tüm bilinmeyen konuları temsil eder. 9. ev ilahi bilgilerin evidir. 12. ev ise, öte alemi, ruhsal yetenekleri, rüya ve bilinçaltı gibi konuları temsil eder. 

Bu konuda kişiyi özel yetenekli kılan gezegenler, Uranüs ve Jüpiter'dir. Yani bu gezegenlerin 8., 9. veya 12. evlere yerleşmesi bir gösterge olarak kabul edilebilir. 
Uranüs'ün kişiye bu tür yetenekler vermesine sebep olan şeyin cevabını mitolojik hikayesinde bulabiliriz. Çünkü Uranüs Prometheus'dur ve Prometheus ateşi tanrılardan çalmış ve insanların eline vermiştir. Dolayısıyla burda aslında insanlara ait olmayan bir şeyin, insanlığın eline geçmesi söz konusudur. Tıpkı öteki alem perdesinin aslında aralanmaması ama kimileri tarafından bunun yapılması gibidir. 
Jüpiter ise hem bilge olanı, yani yüksek bilince ulaşabileni temsil eder hem de büyük benefiklerden olduğu için, kişiye aynı zamanda ilahi bir koruma da verir. 

Ama bu iş sadece bu gezegenlerle kalmaz. 
Önemli olan bu iki evden birinin yükselen burcumuzla irtibat kurmasıdır. 
Mesela yükselen yöneticisi bu evlere yerleşmiş olabilir. 

Ay, haritamızdaki en önemli gök cisimlerinden biridir. Çünkü o duygularımız hakkında söz sahibidir. Derin iç dünyamızı anlatır. 
Ay'ın, Neptün veya Uranüs'le kavuşmuş olması kişiye özel yetenekler verebilir. 
Yine aynı şekilde Yükselen veya Güneş'in bu gezegenlerle iletişim kurması, kişinin sezgi yeteneğini kuvvetlendirecektir. 
•••

Örnekler

Edgar Cayce özel yeteneklere sahip olan, bilindik bir medyumdur ve astroloji hakkında da bize birçok bilgi vermiştir. 
Onun haritasında Uranüs, yükselenine çok yakın bir şekilde 12. evine yerleşmiştir. Bu özel yeteneklere işarettir. 
Kendisi bir Aslan yükselenidir ve Aslanın yönetici gezegeni 8.evine, yani Balık burcuna yerleşmiştir. Burda iki gösterge birden var. Hem yükselen yöneticisinin 8.evde olması hem de bunun Balık burcunda gerçekleşmesi. 
Haritasında tam 4 gezegen ve Kuzey Ay düğümü Balık burcuna yerleşmiş. Kısacası üzerinde yoğun bir su elementi taşıyor. 
Ve son olarak Ay'ı 9.evine yerleşmiş ve bu evde ayrıca Neptün gezegeni de bulunuyor. 
Yukarıda bahsedilen tüm göstergelere onun haritasında rastlıyoruz. 

Bir başka örnek özel yeteneklere sahip olan Karleen'in haritası. 
Karleen Almanya'da yaşayan Jamaikalı bir kadın. Kendisi yükselen Balık burcu ve Jüpiter'i aynı burca ama 12.evine yerleşmiş. 
Jüpiter Balık burcunun geleneksel yöneticisidir. Dolayısıyla yükseleni ile 12.ev birbiriyle bağlanmış durumda. Ama bunu özel kılan şey, Jüpiter'in onu korumaya almış olması. Zaten bunun kendisi de farkında. Çünkü kötü birşey olmadan önce bunu hissettiğini söylüyor. Hatta bir gün perili olduğu bilinen bir yere, uyarılmasına rağmen girmiş ve uzak durması gerektiğini bildiği bir kapıya dokunmuş. "Dokunduğum anda yanlış bir şey yaptığımı anlamıştım, çünkü kapıdan öyle bir güç dışarıya çıktı ki, dönüp beni boynumun arkasından kavradı ve ben geriye doğru düştüm," diye anlatıyor. Yanında duran ve ne olduğunu anlamayan arkadaşı neye uğradığını şaşırmış ve ona "kendini niye durup dururken yere atıyorsun," diye sormuş. 
Boğaz çakrası medyumların en hassas bölgeleriymiş. "Çünkü onun sayesinde edindiğimiz bilgileri karşı tarafa aktarabiliyoruz," diye anlatıyor. 
O günden sonra karanlıkla şakalaşılmaması gerektiğini ve bu işin tehlikeli olabileceğini kavramış. "Artık içimdeki beni uyaran sese kulak veriyorum ve ona uyuyorum," diyor. 
Bu Jüpiter'in ilahi korumasına çok güzel bir örnek. Çünkü 12. ev kötücül bir evdir ve kişinin hayatında öteki alemin karanlıklarını deneyimlemesine sebep olabilir. 

Haritasında bir diğer gösterge de Uranüs'ün 8. eve yerleşmiş olması. Okült bilgilere kolay bir şekilde ulaşmasını sağlıyor. 

Karleen, senelerce kayıp olan kişilerle irtibat kurabiliyormuş ve ölmüş kişilerin hayatta var olan aile üyelerine, onlar tarafından mesajlar aktarabiliyormuş. 
Genelde daha çok duru biliş yeteneğine sahip olsa da, duru görüyü de kullanabiliyormuş. Öyle ki, hamile kalacak olanların auralarında, daha hamile kalmadan bebek enerjisi ve parlayan ışıklar görebiliyormuş. 
Bunu duyduğumda çok şaşırmıştım. Demek ki, dünyaya doğmaya karar veren ruhlar, anneyi önceden seçiyor ve daha hamileliğin gerçekleşmesine zaman varken, annenin aurasına yerleşiyor ve onunla zaman geçirmeye başlıyorlar, ta ki anne ve babanın doğru anını bulana kadar. 
•••

Hepimizin içinde sezgi gücü vardır. Bu sezgi gücünü Yaradan'ın en büyük armağanı olarak görürüm. 
Hepimizin böyle özel bir yeteneği varken, bir çoğumuz onu görmezden gelmeyi seçer ve böylelikle ilahi bir rehberin varlığını reddetmiş oluruz. 
İçimizdeki sezgi gücümüz bizim en güzel rehberimizdir. 

Belki hepimiz birer medyum olamayız, ki zaten de olmamalıyız. Çünkü bunun sorumluluğu ve yükü büyüktür. Karanlıkla başetmek her yiğidin harcı değildir. 
Ama hepimiz sezgilerimizi geliştirebilir ve kuvvetlendirebiliriz. 
Bunu da başka bir yazıma bırakıyorum. :)

28 Ocak 2017 Kova burcunda Yeniay

Yeni bir Yeniay & yeni bir başlangıç var kapımızda. 
•••
Bu Yeniay Kova burcunda gerçekleşecek.
Kova burcu Uranüs tarafından yönetilir ve Uranüs beklenmedik olayların yaşanılmasından sorumlu tutulan gezegendir. 
O halde bu Yeniay'la birlikte belki de hayatımızda bir sürprizle karşılaşabiliriz. 

Kapılarınızı açık tutun & umudunuzu diri tutun. 
Çünkü gökyüzünde Uranüs ve Satürn arasında ve Satürn ile Jüpiter arasında güzel bir açı var. 
Önünüzdeki iki hafta içerisinde ani ve beklenmedik şeylerle karşılaşabilir, sudan çıkmış balığa dönebilirsiniz. Ama unutmayın ki bu hayat değişimden ibarettir. Sürekli bir ölüm & sürekli bir diriliştir. 
Değişime direnç göstermektense, kabul etmek gerekir. 

Bu Yeniay'la birlikte attığınız adımlarda Satürn sizin arkanızda. Size sabır, dayanıklılık & ihtiyacınız olan olgunluğu verecek. 
Jüpiter ise, bolluk ve bereketiyle sizi genişletmeye hazır bir şekilde beklemekte. 
Tüm bu desteklere ve yardımlara sahipken, farklılığınızı ortaya koymaktan çekinmeyin. 
Venüs ile Satürn arasında oluşan gergin açı, insan ilişkilerimizde problemler yaşamamıza sebep olabilir. 
Sizin yapmak istediğiniz değişiklikler, başkaları tarafından onaylanmayabilir. Veya var olan maddi sıkıntılar adım atmanızı engelleyebilir. Ama bunlar sizi korkutmasın. Çünkü tüm zorluklar ve sıkıntılar gelip geçicidir.

••• 

Kova burcunda  bulunan Güneş & Ay, sizden kimseyi incitmeden ve kırmadan, hatta grup bilinciyle hareket edip, yenilikler yapmanızı isteyecek. 
Attığınız adımlarda özgür ve farklı olmaya çalışırken, aynı zamanda dikkatli olmaya da özen gösterin. 
.............................................
Bu Yeniay bana Nazım Himket Ran'ın güzel şiirinden bir bölümü hatırlattı.. 

"Yaşamak bir ağaç gibi tek & hür
Ve bir orman gibi
Kardeşçesine"

Burçların kış halleri

Tam kış mevsimin en soğuk günlerini yaşarken, burçlar da kendilerini sıcacıkın hissedebilecekleri kıyafetlerini üzerine geçirmekteler.
•••
Peki ya hangi burç hangi tarzı benimser? 
(Hem yükselen burcunuzu, hem Güneş & Ay burcunuzu, hem de Venüs burcunuzu okumaya unutmayın.)

☆☆☆

KOÇ
Rahat ve spor hallerinden vazgeçmek istemeyen Koçlar, tabii ki spor ayakkabılarını ayaklarına geçirecek, onun üzerine rahat ama bacaklarını yinede seksi gösterecek dar bir tayt giyeceklerdir. Taytlarının üzerine ise salaş bir triko geçireceklerdir. 
Koç burcunun hassas yeri kafası olduğu için, kış aylarında kafalarını sıcacıkın tutacak, pompiş bereleri takabilirler. 

BOĞA
Boğalar kış aylarını genellikle sıcacıkın evlerinde geçirmeyi severler. 
Olurda dışarıya çıkmak zorunda kalırlarsa, hassas olan boyun bölgelerini korumak için, boyunlarına kocaman bir şal takabilirler. 
Genel olarak ise toprak tonlarında olan, doğal ve koyu, sıcak renkleri tercih ederler. 

İKİZLER
Dışarıda vakit geçirip, eğlenmesini pek bir seven İkizler, eğlenceli karakterlerini üzerlerine yansıtmayı severler. 
Kafalarına taktıkları bir şapkayla, gözlerindeki onları entelektüel gösteren gözlükleriyle ve ellerine aldıkları kitap veya defterle, adeta meraklı bir kişilik olduklarını belli eder ama aynı zamanda şıklıklarıyla etraflarını büyülerler. 

YENGEÇ
Sevgili Yengeçler kadınsı giyinmeyi sevdikleri gibi, mavi tonlarında kıyafetleri tercih etmeyi de pek bir severler. 
Kışın onları sıcak tutacak tayt veya kotlarının üzerine deniz tonlarında bir triko giyebilir, ayaklarına da onları sıcak tutacak pabuçlarını geçirebilirler. 
Su elementine mensup oldukları için, gizemli olmayı seven Yengeçler, kıyafetlerini gözlük aksesuarıyla tamamlayabilirler. 

ASLAN
Yürüyüşleri ve auralarıyla herkesin kendilerine tapmasını sağlayan Aslanlar, kışın kıyafetlerinde onları herzamanki gibi asil gösterecek tonları ve kıyafetleri tercih ederler. 
Bir insanı en asil gösteren renk siyahtır. Bu yüzden siyah ile sıcak, kraliyet tonlarını kombinleyebilirler.

BAŞAK
Sade ve duru, doğal ve saf halleriyle herkesi kendilerine hayran bırakan Başaklar, kışın doğanın tonlarında kıyafetler giymeyi tercih ederler. 
Onlar için önemli olan doğal gözükmek olduğu gibi, pratik olabilmektir. 
Bir kot, bir kazak, bir çizme ve sade aksesuarlar tam onlara göredir. 

TERAZİ
Şıklıklarıyla ve güzellikleriyle insanların bakışlarını üzerine çekmeyi çok iyi bilen Teraziler, kış aylarında da onları şık ve feminen gösterecek kıyafetleri tercih ederler. 
Dengenin burcu oldukları için, kıyafetlerindeki renk tonlarında dengeli bir uyumun olmasına özen gösterirler. 

AKREP
Gizemli olmayı seven Akreplerin kış aylarında en çok tercih ettikleri renk siyahtır. 
Akrepler bazen seksi giyinmeyi sevseler de, bazen de onları tamamen gizleyecek bol kazakların içinde saklanmayı severler. Çünkü böyle daha gizemli ve çekici gözüktüklerini bilirler. 
Kış aylarında dahi gözlüklerini ve bordo rujlarını yanlarından eksik etmeyeceklerdir. 

YAY
Maceraperest ve bilge ruhlu Yayların kışın en çok önem verdikleri şey tabii ki de onları sıcak tutacak kıyafetleridir. 
Yaylar, dar şeylerdense daha rahat kıyafetleri tercih ederler. 
Bere, şal ve kazak, altına ise rahat bir eşofman giyebilirler. 

OĞLAK
Toprak tonlarından vazgeçemeyen bir diğer burç da Oğlaktır. 
Oğlaklar klasik ama asil ve aynı zamanda duru ve doğal kıyafetleri tercih ederler. 
Converse'lerinin üzerine bir kot onun üzerine ise toprak tonlarında bir triko ve onlara son asil dokunuşu veren, güneş gözlüklerini takarlar. 

KOVA
Aykırı ve farklı halleriyle bilinen humanist Kovalar, kıyafetlerinde her türden biraz taşırlar. Salaş bir hırka, içine yazlık bir askılı, altına siyah dar bir kot, ayaklarına ugg'larını, başlarına ise spor ama sevimli bir bere takabilirler. 

BALIK
Ve son olarak romantik ve masalsı Balıklar, sevimli olabilecekleri kombinler yaratmayı severler. 
Adeta bir masaldan çıkmış gibi bir hava estirebilir ve bizlere bambaşka diyarların varlığını hissettirebilirler. 

Ruhsal Simya'nın 7 Aşaması


Simya kavramını hepimiz duymuşuzdur ama hiç birimiz tam olarak ne olduğunu bilmeyiz. 
Simya kimilerimiz için basit madenleri altına çevirebilme kabiliyetidir, materia prima'dır, felsefe taşıdır, kimilerimiz için ise bundan çok daha fazlasıdır..
•••

Simyacıların bir sözü vardır: "Aurum Nostrum Non Est Aurum Vulgi" yani 'Bizim altınımız sıradan altın değildir.' 

Peki simya bizim bildiğimiz sıradan altın değilse, nedir? 

Simya en basit anlamıyla ruhumuzun aydınlanmasıdır. Bizi sınırlayan düşüncelerimizden, korkularımızdan, inanç kalıplarımızdan, hatta bizi sınırlayan çevremizden kopmanın ve gerçeklere uyanmanın sürecidir. 
Bu uyanış sürecinin 7 aşaması vardır. Bu yüzden bu yazıyla ruhsal simyanın 7 aşamasından bahsetmek istiyorum. 

•••

"Solve et coagula"
- Ayır ve tekrar birleştir -

Bu cümle simyayı anlayabilmemiz için çok güzel bir metafordur. 
Altını takip ederek, yani sezgilerimizi dinlemeyi öğrenerek, yaratıcımızla olan bağımızı kuvvetlendiririz. Böylelikle bizi sınırlayan ve uyanmamızı engelleyen herşeyden uzaklaşırız ve gerçek ait olduğumuz yere ulaşmak için, kendi içimizde bütünleşiriz, yani varlığımızın farkına varırız. 
Tüm bu süreç, Tasavvufta da yer alan 'Kendini bilen Rabbini bilir' sözüyle de açıklanabilir. 
Çünkü aslında tüm simya bundan ibarettir: Ruhumuzun gerçek özünü keşfetmek. 

1. Aşama: Kalsinasyon 
(Yakarak toz haline getirme) 
1. aşamada kişi ruhsal tekamülünde ona engel olacak herşeyden kurtulma isteyişindedir. (Gurur, kibir, korku, öfke, nefret gibi tum olumsuz duygular) Ama bunu tam olarak nasıl yapması gerektiğini bilmediği için, bocalar ve batar. 
Tıpkı Anka'nın küllerinden doğmadan önce, ateşler içinde yandığı gibi, ruh da bu aşamada ateşler içinde yanıp kül olur. Bu yüzden bu aşamada, ruhun karanlık gecesini deneyimlediğini söyleriz. 
Ruh aydınlığa kavuşmadan önce, karanlığı deneyimlemek zorundadır. Bu yüzden simyanın ilk aşamasında kişi acıların en büyüğünü yaşar. Kimimiz için bu sevdiğimiz birinin ölümüdür, kimilerimiz içinse, hastalık, depresyon gibi şeylerdir. Hepimiz bu süreci farklı şekillerde atlatırız. 

2. Aşama: Çözünme
Bu aşamada karanlığın ardındaki aydınlığın ışığını görmeye başlarız. 
Kişi yavaşça uyanmaya başlar. Uyanışla birlikte bir arınma dönemine gireriz. 
Yanlış çevre, yanlış duygular, yanlış düşünceler, ve yanlış davranışlar.. Yanlış olan herşeyden uzaklaşmanın zamanı gelmiştir. 
Kişininin sırtından uzun seneler boyunca taşıdığı yükler kalkmaya başlar. Sanki üzerinde yoğun ve ağır bir sis tabakasının çözüldüğünü hissediyor gibidir. 
Bu süreçte ruh olgunluğa kavuşur. Artık etrafında olup bitenleri daha net görebildiği için, attığı adımlardan sorumlu olduğunu bilir. Çünkü o ne ekiyorsa, onu biçiyordur. Bu yüzden doğru ekinlere ihtiyaç duyar. 

3. Aşama: Ayrılma
Çözünme aşaması önümüze bir yol açsa da ve aydınlık artık yakınmış gibi dursa da, 3. aşamada kendi içimize dönüp, karanlık parçamızdan ayrılmanın zamanının geldiğini hissederiz. 
İçimizdeki karanlık tarafımız, hiçbir şekilde hafife alınamayacak kadar kuvvetlidir. Bu aşamada kişi içindeki şeytanlarla savaşır ve ruhunu kurtarmaya çalışır. 
Bu aşamada egonun tüm karanlığıyla tanışırız. Onu öldürmenin veya dönüştürmenin zamanı gelmiştir ama bu hiç de kolay değildir çünkü o bize karşı çok kuvvetli bir şekilde direnir. 
Çoktan yendiğimizi zannettiğimiz korkularımız bu aşamada yine ortaya çıkar ve bize meydan okurlar. 

4. Aşama: Kabulleniş
Ruh içindeki karanlık yönüyle tanıştıktan sonra, kabul ve teslimiyeti öğrenme aşamasına gelir. 
Şimdi içindeki aydınlığı ve karanlığı birleştirmenin zamanı gelmiştir.
Bu aşamada bilinçaltı kendi içinde barındırdıklarını adeta dışarıya kusar ve kişi tüm ortaya çıkanları kabul etme durumunda kalır. 
Böylelikle bilinçaltında var olan ve kişiyi gizliden gizliye yöneten tüm duygular çözülür. Kişi bilinçaltının onu yöneten karanlık ve bilinmeyen hapishanesinden kurtulur. 

5. Aşama: Doğuş
Bu aşama tırtılın kelebeğe dönüştüğü aşamadır. 
Tıpkı tırtılın ölüm korkusu gibi, insan da bu aşamada tuhaf bir heycan, hatta ölüm korkusuna benzer birşey hissedebilir. Çünkü ölüm ve doğum ayrılmaz bir ikilidir. Doğabilmek için, önce ölmek gerekir. Ama bu ölüm mucizevi birşeydir. Tıpkı küçük bir tırtılın muazzam büyüleyici bir kelebeğe dönüşümü gibidir.
Kişi eski kabuğundan tamamıyla kurtulur ve yepyeni birisi olarak yeniden doğar. 

6. Aşama: Saflaşma
Bu aşamadan sonra ruhun aydınlanmış olmasından bahsedebiliriz. 
Eski kapı artık kapanmış ve yenisi açılmıştır. Ya da farklı bir örnekle, tırtıl artık kelebeğe dönüşmüştür, eski haline geri dönüş yoktur. 
6. aşamaya gelindiğinde kişi normal hayatını devam ettirse de, kendini saflaştırmaya gayret eder. Artık çok daha az şeye ihtiyacı vardır. Çünkü asıl Öz olan Sevgiye dönmüş, cennet halini deneyimlemeye başlamıştır. Artık huzur onunladır.
Olumsuz olayların veya haberlerin etkisi altına girmez. Merkezinde sadece Allah vardır ve gelen herşeyin ondan geldiğini bilir. Hayrın da, şerrin de.. Herşeyin arkasında Allah'ın muazzamlığını görür. Artık teslimiyet içindedir. 

7. Aşama: Birleşme
Simyanın en son aşaması, Hallac-ı Mansur'un 'En'el-hak' demesine denk gelir. 
Kişi bu son aşamada aşkın içinde eriyip yok olur. Dualite varlığını yitirir. Artık ne aydınlık ne karanlık vardır. Sadece Allah vardır.
 Bu en son aşamada kişi varlığını yitirir. Çünkü kendisinin hiç var olmadığını, sadece Allah'ın var olduğunu bilir. Bu yüzden Hallac-ı Mansur 'Ben tanrıyım', demiştir ve bu olgunluğa erişememiş olan insanlar tarafından çok yanlış anlaşılmıştır. Hatta günümüzde bile bu sözü çok yanlış yerlere çekilmeye devam edilmektedir.

İlahiyatçılardan Fatih Çıtlak, Tasavvufta bu son aşamanın ancak yolun yarısı olduğunu söylemişti.
Bundan öte neler olabileceğinin hayalini dahi kuramıyorum..
•••
Ruhsal simya, kendini Allah'a adamışlığın yoludur. Bu yüzden bu aşamalardan herkes geçemez.
Hepimiz tekamülümüze en uygun olan hayatı yaşarız. Kimimiz ömrü boyunca maddiyatın içinde kaybolur, kimimiz ise maneviyatın.

Eğer zorlayıcı zamanlardan geçiyor ve yardıma ihtiyaç duyuyorsanız bana ulaşabilirsiniz
_____________________________

İlişki haritalarında aranan açılar


- 1. Senden çok hoşlanıyorum -
Eğer bir kişinin Güneş, Ay, Venüs veya Yükseleni, karşı tarafın 1. veya 7. evine denk geliyorsa, bu iki kişi birbirine karşı kuvvetli bir çekim hissedecektir. 
Bu durum her iki kişinin haritasında da varsa, çekim her iki taraftan da hissedilecektir. 

- 2. Sen benim kaderimsin -
A kişisinin Güneş, Ay, ASC veya Venüs'ü, B kişisinin Verteks noktasıyla kavuşuyorsa, kişiler aralarında kadersel bir bağın var olduğunu hissederler. 
Burda da yine önemli olan bu kavuşumun her iki kişinin haritasında da gözükmesidir.

- 3. Seni bir yerlerden tanıyorum -
A kişisinin Güneş, Ay, ASC veya Venüs'ü, B kişisinin ay düğümleriyle kavuşuyorsa ve bu kavuşum çift taraflı gerçekleşiyorsa, kişiler aralarında karmik bir bağın olduğunu hissederler ve ne yaparlarsa yapsınlar, yolları bir yerlerde yine kesişir. 
Güney Ay düğümüyle olan kavuşumlar, geçmiş bağlantıları gösterirken, Kuzey Ay düğümüyle olan kavuşumlar, kişilerin bu hayatta birbirlerinden öğrenecekleri şeylerin olduğunu gösterir. 

- 4. Birlikte uzaklara kaçalım -
A kişisinin kişisel gezegenleri (Güneş, Ay, ASC veya Venüs) B kişisinin Neptün gezegeniyle kavuşuyorsa, bu ilişki masallardaki aşklara benzeyen hisler yaratabilir. Burda da önemli olan bu açının çift yönlü etkili olması. (Mesela A kişisinin Venüs'ü Neptün ile kavuşmuş, B kişisinin Neptün'ü A kişisinin Venüs'üne üçgen açıda gibi) Yoksa bu tür bir duygunun sadece tek taraflı hissedilmesine sebep olacaktır, ki bu da zamanla hayal kırıklığına sebep olur. 

- 5. Sen hayallerimdeki sevgilisin -
A kişisinin Venüs'ü, B kişisinin kişisel gezegenleriyle kavuşuyor veya karşıt açıda bulunuyorsa, kişi hayallerindeki sevgiliye kavuştuğunu hisseder. 
Burda da yine açının her iki taraftan etkili olması önemlidir. 

- 6. Sen benim ruh eşimsin -
A kişisinin Venüs'ü, B kişisinin Eros'u ile kavuşuyorsa ve bu açı çift taraflı (üçgen veya sekstil açı) gerçekleşiyorsa, kişiler Eros'un oku tarafından vurulmuşcasına birbirlerine bağlanabilirler. 
Ruh eşini gösterebilen bir diğer açı, kadının Ay'ı ile erkeğin Güneş'inin kavuşmasıdır.

- 7. Cinsel çekim, sen benim olmalısın -
A kişisinin Mars'ı, B kişisinin 5. veya 8. evine düşüyorsa, A kişisi tutku dolu bir çekim hissedecektir.
Tutkulu bir cinsel çekime sebep olan bir diğer kuvvetli açı, kadının Venüs'ü ile erkeğin Mars'ının kavuşmasıdır veya kadının Ay'ı ile erkeğin Mars'ının kavuşması. 

- 8. Beni baştan çıkarıyorsun -
Bu açıyı çok sağlıklı bulmasam da, kişinin Güneş, Ay, ASC veya Venüs'ünün, B kişisinin Lilith'yle kavuşması, muazzam kuvvetli bir etki yaratabilir. Yalnız  bu kavuşumda aşk duygularından daha çok, vahşi bir tutku ortaya çıkacaktır ve çoğu zaman yasaklı bir ilişkiye işaret edebilir. 

- 9. Ben sensiz yaşayamam -
A kişisinin Venüs'ü ile B kişisinin Plüton'u herhangi bir açı oluşturuyorsa, muazzam bir çekim ve tutku ama aynı zamanda aşırı kıskançlık ve sahiplenme, hatta bağımlı olma  gibi durumlar söz konusu olabilir. 
Açılar olumluysa, (üçgen veya sekstil) kişiler arasında normal dozda sahiplenme ve kıskanma olurken, olumsuz açılarda, (karşıt veya kare) duygular aşırıya kaçabilir ve sağlıksız bir bağımlılık oluşabilir. 

- 10. Seninle yaşlanmak istiyorum
A kişisinin kişisel gezegenleriyle B kişisinin kişisel gezegenleri kavuşuyorsa, Venüs-Güneş, Ay-Ay, Güneş-Ay, Venüs-Ay, Venüs-Venüs gibi, kişiler birbirleriyle bir ömür geçirebilecekmiş gibi hissederler. 

•••

Sinastri haritalarında en çok aranan ve istenen açılar bunlardır. Kimileri diğerlerine göre çok daha önemlidir. Mesela tutku ve cinsel çekim oluşturacak açıların var olması bir ilişkinin temelinin sağlam olabilmesi için çok önemlidir. Ama bir ilişkiyi yürütebilmek için sadece cinsellik yetmez. Sevdiğiniz kişiyle hayatı paylaşabilmek, ortak hobilere sahip olmak gibi şeyler de çok önemlidir. Bu yüzden her iki tarafın kişisel gezegenleri birbiriyle bağlantı içerisinde olmalıdır. Ne kadar çok bağlantı varsa, o kadar iyidir. 
Tüm bu güzel açılara sahip olanların dahi ilişkileri çatırdayabilir çünkü iyi açılara ihtiyaç duyulduğu kadar, olumsuz açılara da ihtiyaç vardır. Bir ilişki zorluklardan geçtikçe kuvvetlenmelidir. Böylelikle partnerler zor günlerde birbirlerine kenetlenmeyi öğrenir. Bu yüzden karşıt ve kare gibi açılar her zaman için kötü şeylere sebep olmazlar. Sağlıklı bir ilişki için denge çok önemlidir. 

_______________________

Satürn ile barışmak


Satürn astrolojide büyük öğretmendir. Bizi sürekli sınar, imtihan eder, sorumluluk yükler. Kısacası biz akıllanana kadar, hayatımızın içine eder. 
Kimimizi para üzerinden etkiler, kimimizi ailesi veya evliliği aracılığıyla. Bazılarımızı ise kariyeri üzerinden. Satürn haritamızda hangi eve yerleşmişse, hayatın o alanıyla ilgili zorlanacağımızı biliriz. 


Bir çoğumuz Satürn'ün acı gerçekleriyle karşılaştığında ne yapmamız gerektiğini bilemeyebiliriz. Çaresizce bir yerlerden yardım bekler, bir çözüm ararız. 

Hint astrolojisinde "remedi" dediğimiz bir çeşit yardımcı uygulama olarak adlandırabileceğimiz, gezegen enerjlerini olumluya çevirmeye yardımcı çözümler vardır. 

Satürn ile alakalı, kendimin de faydasını gördüğüm ufak bir remediyi paylaşmak istiyorum. 

Yapılacak şey çok basit. 
Cumartesi günleri karga beslenilecek. 
Neden diye sorarsanız, cumartesi günü (saturday), adı üstünde Satürn'ün günüdür. 
Karga ise Satürn'ün sembollerinden biridir. 
Satürn'e atfedilmiş olan bir günde, Satürn'e hizmet etmek, kendisi hakkında çok şey öğrenmemizi sağlar. 
Öğrendikçe onun enerjisine ruhumuz alışır ve böylelikle hayatımızda Satürn ile ilgili sorunlara olan bakış açımız değişmeye başlar. Kısacası Satürn'le barışırız. 

•••

Üniversitedeyken tek başıma vakit geçirmeyi severdim. 
İstanbul'un kalabalık seslerinden uzaklaşabileceğim, ağaçlık alanlar beni daima davet ederlerdi sessizce yanlarına. 
Şanslıydım, çünkü İstanbul Üniversitesi'nde ağaçların oksijenine, kuşların ilahisine ve kargaların büyüsüne kavuşabiliyordum. 
Bir gün bir ağacın altında sessizce tostumu yerken yanıma bir kedi geldi. Tostumdan bir parça koparıp, onunla paylaştım. Kokladı, pek sevmedi, yemedi. Geldiği gibi gitti. Demek ki onun rızkı değilmiş dedim çünkü onun bıraktığı ekmek parçasını gören bir karga, uçarak geldi ve şükürle ekmeği yuttu. Bir parça daha verdim. Bir başka karga daha geldi. Bir süre sonra bahçedeki tüm kargalar etrafımı sarmıştı. Bütün tostumu onlara yedirdim. 
İnsanın bu hayatta sessiz ve derin bir huzuru hissettiği anlar daima nadirdir. Kargaları beslemek içimde tuhaf bir huzur hissetmeme sebep olmuştu. 
Bu huzuru bir daha unutamadım. 

Kargaları beslemek, bir martıya simit atmaya veya bir güvercin için cam kenarına yem koymaya benzemiyordu. 
Kargalar ürkütücüydü, tedirgin ediciydi, hatta korkunçlardı. 
Simsiyah olan, bilinmeyeni anlatır. İnsanoğlunun karanlıktan korkmasının en büyük sebebi bu bilinmemezliktir. 
Kargaları beslerken tam da bu bilinmemezliğin verdiği tedirginliğin aslında ne kadar da gereksiz olduğunu hissediyor insan. Karanlık olanın aslında içinde aydınlık bir parça barındırdığını. Aslında hiçbir şeyin başta göründüğü gibi olmadığını seziyor. 

Kargalarla kendime ait olanı paylaştıkça, her biri bana Satürn'ün kalbini anlayabilmem için birşeyler fısıldadı sanki. 
Biri korkuyu yenmenin sırrını verdi, diğeri sabrın ne kadar güzel bir erdem olduğunu gösterdi. Öteki bir şeyi paylaştıkça çoğalacağını öğretti, onun yanındaki an'ın değerini bilmeyi. Bir başkası zorluklara göğüs germeyi gösterirken, farklı biri ne zaman pes etmem gerektiğini bilmeyi öğretti. 
O sessizliğin içinde çevrem kargalar tarafından sarılıyken, etrafımdaki insanların bakış açısından çok tuhaf göründüğümün farkındaydımm çünkü tedirgindim ve korkuyordum. Saldırmalarından ya da başka birşey yapmalarından. Ama sonra sezgiler, hikayelerini fısıldamaya başlayınca, kargalar en sevdiğim hayvanlardan oldular ve o günkü büyüyü hiçbir zaman için unutamamı sağladılar. 

Daha sonra ise Satürn enerjisine alışabilmek için yapılması gereken bu remediyi öğrendim. Böylelikle o gün neden o kadar çok etkilendiğimin cevaplarını bulmuştum. Meğer karga beslemek Satürn için yapılabilecek güzel bir çözümmüş. 

- Karganın Kelt Mitolojisindeki Yeri -
Kargalar Kelt mitolojisinde bilgeliği temsil ederlermiş. Hatta Odin'in omzunda her daim Hugin ve Mugin adında iki tane karga otururmuş. Bu iki karga ona sürekli dünyada var olup bitenleri anlatırmış. 
Kargalar yollarından sapmış olan insanlara işaretler verip, doğruyu bulmaları için yardım ederlermiş.  
Diğer mitolojilerde de karganın farklı hikayeleri bulunur.
 Bir efsaneye göre ise karganın rengi aslında beyazmış. Bir gün bir yangın çıkmış ve karga insana yardım ederken küller ve dumanlar onu siyaha boyamış. O zamandan beridir de tüm kargalar siyah kalmış. 

•••

Saçma, demeyin.
 İlk önce siz de bir deneyin ve kendiniz hissedin. Size iyi geliyorsa bunu her cumartesi yapmaya devam edin. Sonuçta Satürn sürekliliği ve rutini sever. 
Zamanla hem kargalarla hem de Satürn'le derin bir bağınızın oluştuğunu göreceksiniz. Böylelikle Satürn'ün imtihanları kapınızı çaldığında, onlarla çok daha olgun bir şekilde başedebileceksiniz. 
___________________________

Jüpiter 2. evde

Bolluk ve bereketin gezegeni Jüpiter, para evinde oturursa, kişinin milyoner olacağı kesinleşmiştir zannedebiliriz. 
Ama bu iş bu kadar kolay değildir. 
:)

2.ev neleri temsil eder?
2.ev, bu hayatta kalabilmek için ihtiyacımız olan herşeyi temsil eder. En başta yemek ve başımızı sokabileceğimiz bir çatıyı. 
Tüm bunlara sahip olabilmenin ucu ise, paraya dayandığı için, bu ev en temel anlamıyla parayı temsil eder. 
Maddi manevi sahip olduğumuz tüm varlıklar ve değer verdiklerimiz bu ev tarafından temsil edilir. 

Jüpiter neleri temsil eder?
Başta da bahsettiğim gibi, Jupiter bolluk ve bereketin gezegenidir. 
Ayrıca bilgeliği ve ilahi olanı temsil eder. Dinler, mitolojiler, kurallar, kültürler onun ilgi alanına girerler. 

•••

Jüpiter'in para evine yerleşmiş olması, maddi ve manevi güç açısından, kişiyi hayatı boyunca şanslı kılacaktır. 
Para onu sever. Bu yüzden yanından uzaklaşmak istemez. Kişinin kenarında köşesinde daima bir miktarı olur. 
Eğer kişi haritanın diğer konumlarından dolayı biraz daha hesapsız davranıyor olsa da, Jüpiter yinede ona düşeni yapacak ve kişiye harcadığı kadarını geri getirecektir. 
Bu konumun tek olumsuz gibi gözüken yanı budur. Jüpiter genişlemenin gezegeni olduğu için, kişi para konularında bu genişlemeyi sıkça hisseder. Para bol miktarlarda gelir ve para bol miktarlarda gider. 
Ama zaten bu kişilerin gönülleri o kadar zengindir ki, paylaşmayı severler. Bu yüzden yardım kuruluşlarına hayırda bulunmayı pek bir severler. Tabii siz bunu çoğu zaman bilmezsiniz. Hatta bu kadar varlıklı bir kişinin neden parasını daha farklı yerlere harcamadığını düşünürsünüz. 
Çünkü çoğu kişi için zengin olmak, bir villada oturmaktır ve en az iki arabaya, pahalı kıyafetlere sahip olmaktır. Oysa Jüpiter 2.evde kişiye bunların ne kadar değersiz ve gelip geçici şeyler olduğunu hissettirir. 
Bu kişi çok zengin olabilir ama mütevazi küçük bir evde yaşamayı tercih edebilir. Belki 10 tane araba alabilecek gücü vardır ama o bisiklet kullanmayı arzulayabilir. 
Çok güzel marka kıyafetlere para harcamaktansa, gerçekten kaliteli malzemelere bir kere parasını harcar ve bir daha seneler boyunca üzerine yeni birşey almayabilir. 
Bu konuma sahip olanları kıskanmadan önce tüm bunları düşünmek gerekir. 
Jüpiter paranın evinde, kişiye maddiyattan daha çok maneviyatın değerini bilmesini öğretir.. 

Bu konuma sahip olanların sevdikleri bir diğer şey, ellerine geçen parayı kültür gezilerine akıtmaktır. (Haritada 9.ev konumu da önemlidir.)
Genellikle gezmeyi çok severler ve bu konuda çok bonkör davranabilirler. Lükse çok fazla düşkün değillerdir ama gittikleri yerlerde beğendikleri şeyler varsa, o pamuk ellerini ceplerine sokmaktan hiç çekinmezler. 

Jüpiter kişiden kendi hayat felsefesini ve yaşam tarzını oluşturmasını bekler. 
Hani denir ya çok gezen mi bilir, yoksa çok okuyan mı diye. Bir kişi ne kadar çok gezer, ne kadar çok okursa, o kadar çok şey bilir. Böylelikle zamanla o kadar bilge bir şahsiyet olurlar ki, kendi felsefelerini kendileri yaratmaya başlarlar ve bunu diğer insanlarla da paylaşmak isterler. 
Bu kişiler sahip oldukları işlerine veya yazmış oldukları kitaplarına tonlarca para harcayabilirler. Amaçları kendilerinin reklamlarını yapmaktır. Ama bunu para için yapmazlar genellikle. Bilginin daha fazla insana ulaşması için yaparlar. 

Jüpiter, parayı kişiye bolca miktarlarda getirse de, kişiden bir talepte bulunur. Kişinin parasını, onun temsil ettiği şeylere harcamasını ister. 
Bu yüzden bu konuma sahip olan kişiler, ellerine geçen en ufak parayı yine bilgiye, yani kitaplara vs. harcarlar. 
Daha fazla bilgi, daha iyi çalışan bir akla sebep olur ve daha akıllı hamleler, kişiye daha da çok para getirirler. Bu yüzden Jüpiter, onun enerjisini kullanmasını bilene, çok güzel bir döngü oluşturur. 
Bu kişi böylelikle zamanla büyür, genişler. Aldığı bilgiler ise, ayaklarının sımsıkı yere basmasını sağlar. Ne kadar çok para kazanırsa, o kadar mütevaziliğe merak sarar. Paraya tapmaz ama böyle davranarak parayı kendisine taptırır. 

Her güzel şeyin, kötü olan bir yanı vardır. 
Bu konuma sahip olmak ne kadar güzel de olsa, kişi yinede dikkatli davranıp, parayı har vurup harman savurmamalıdır. 
Gelen paranın helal olması ve yine helal olan bir yere akması, kişinin kontrolü altında olmalıdır. 

•••

Ve son olarak babamın bana küçükken kulağıma fısıldadığı bır sırrı, sizinle paylaşmak istiyorum. 
Bu sır parayla ve ona sahip olmakla alakalıydı.
Babam: 'Hiçbir zaman için parasız kalacağına dair korkma,' demişti. 'Korktuğun an, parasız kalacağın an'dır.' 

Aslında çok basit. 
Ne düşünürsen, ona sahip olursun. 
Paraya taparsan, rezil olursun. 
Ama onunla arkadaş olmayı başarırsan, huzurlu olursun. 

12 Ocak 2017 Yengeç burcunda Dolunay

Bu senenin ilk Dolunayı 12 Ocak'da, Yengeç burcunda gerçekleşecek. 
Dolunaylar birşeyin tamamlanışını gösterirler ve bizi yaklaşık iki hafta süresince etki altına alırlar. 

Kapımızdaki bu Dolunay özel bir Dolunay. Çünkü o 2017'nin ilk Dolunayı ve gökyüzünde büyük kare açı kalıbını oluşturmakta. 

Merkür gerilemesini tamamladı. Böylelikle gökyüzündeki tüm gezegenler düz hareketteler. 
Yeni planları hayata geçirmek için içimizde bir kıpırtı ve heycan hissedebiliriz. Ama gökyüzündeki kare açı, sanki hayat bizi binbir köşeden çekiştiriyormuş hissini yaşatabilir. 
Tam adım atma isteyine sahipken, kendimizi kapana kıstırılmış gibi hissedebiliriz. 

•••

Cehennemden kurtulmak için savaşma zamanı
Başımıza gelen zorluklar bize cehennemi yaşatırlar. 
Oysa aslında onlar birer fırsattır. 
Zorluklar sayesinde ruhumuz cehennemin kapısına varır ve eğer hamlesini doğru yaparsa, kendisini kurtarır. 
Bu Dolunayla birlikte hayatınızdaki kapanların ve tuzakların, sizi engelleyen insanların veya olayların farkına varın. 
Onlardan kurtulmak için savaşma zamanı. 
Zorluklara göğüs gerebilecek kadar güce ve cesarete sahipsiniz. 
Sadece bu savaşı kazanmak istiyorsanız, ilk önce içinize çekilip, bir plan yapmalısınız. 
Büyük hedefe daima küçük ama emin adımlarla ulaşılır. 
Hayatınızda size sıkıntı yaratan bir alanı seçin ve ilk önce o alan üzerinde istediğiniz değişikliklere enerjinizi harcayın. Bu aileniz, işiniz veya size stres yaratan herhangi bir konu olabilir. 
Cehennemin her bir köşesine dağılıp, çıkış kapısını aramaktansa, sistematik davranın. İlk önce yolunuzu belirleyin, daha sonra hamlenizi. 

Unutmayın..
Cehennem karanlıktır, alevler etrafı aydınlatmaya çalışsada.
Bu yüzden çıkış kapısını ararken, önünüzdeki dipsiz kuyuların farkına varın & her ne olursa olsun teslim olun hayata. 
Ve sakın yanlışlıkla alevlere odun atanlardan olmayın. 

Korkmayın..
Çünkü en karanlık günde dahi melekler rehberliklerini yerine getirmekten vazgeçmezler. 
Ve biz çoğu zaman bilemeyiz karanlığın ardındaki aydınlığı. 
Oysa onlar bilir.
Bu yüzden teslim olmak gerekir.

Haritada zenginlik göstergeleri

Zengin veya varlıklı olma kelimelerinin anlamları kişiye göre değişir.
Kimimiz için zenginlik karnımızı doyurabilecek kadar para kazanmaktır, bir yuvaya sahip olmaktır.
Kimimiz ise, garajında bir kaç arabası, onca arsası, hem yaz villası, hem kışlık köşkü olsun ister.
Kimimizin gönlü zengindir, yani manevi zenginliğe kavuşmuştur, kimimiz ise maddi zenginliğin tadını çıkartmakla meşguldur.

Vedic astrolojide belirli yogalar (konumlar) vardır. Bu yogalar varlıklı birisi olup olamayacağımızı gösterirler.
Haritamızda ne kadar çok varlık yogasına sahipsek, hayatımızda o kadar zengin biri oluruz. Ama yukarıda da bahsettiğim gibi, zenginliğin boyutu, kişinin zenginlik hakkındaki düşüncesine bağlıdır. Kimi az şeyle zengin olurken, kimi çok şeyle zengin olur.
Yogaların haritada hangi evlerde bulunduğuna bakarak, zenginliği o evle ilgili şeylerde deneyimleyeceğimizi öngörebiliriz.

Para ve varlık konusunda en önemli evler 2. ve 11. evlerdir. Daha sonra kişiliğimizi gösteren 1.ev, spekülatif kazançları gösteren 5.ev, şansımızı gösteren 9.ev & son olarak kariyerimizi gösteren 10.ev önemlidir.

Dhana Yoga
• 2. evimizin yönetici gezegeni kötücül gezegenlerden değilse (Mars/Satürn) ve köşe evlere yerleşmişse, (1,4,7,10) kişinin hayatta güzel ve sağlam bir temele sahip olduğunu gösterir.

• 11. evimiz kötücül gezegenlerden olumsuz etki almamalıdır. Hatta kuvvetli olmalıdır. (Yücelen gezegen veya rahat ettiği burçta) 11. eve yerleşen ve kuvvetli konumda olan Mars, Satürn veya Rahu istenilen konumlardır.

• 2. evin 11. evle herhangi bir bağ kurması zenginlik belirtisi olarak kabul edilir. Mesela karşılıklı ağırlama bunlardan biridir. Veya her iki evin yöneticileri farklı bir evde birlikteyse, bu da zenginlik göstergesidir. Eğer bu göstergelere bir de 1, 5 ve 9. evler bağlantı kuruyorsa, kişi multimilyoner dahi olabilir.
Aynı şekilde 1, 2 ve 11. evler birbirleriyle bağlantı kuruyorsa, yani 11. evin yöneticisi 2. evde, 2. evin yöneticisi 1. evde ve 1. evin yöneticisi 11. evde gibi, zenginlik göstergesi kabul edilir.

Mesela Bill Gates'in haritasında Ay ile Mars karşıtlığı var.  Ay 2. evinin yöneticisi, Mars ise 11. evin yöneticisi.

• Şans evleri olarak bilinen 5 ve 9. evlerin bağlantıları da önemlidir. Mesela 5. evin yöneticisi 9. evde gibi veya 9. evin yöneticisi 5. evde gibi.
1,5,9 ve 10. evlerin bağlantıları kişiyi ünlü biri yapabilir. Dolayısıyla zengin de olacaktır.

• Jüpiter'in 2. veya 11. evlerle herhangi bir bağlantısının bulunması bir diğer zenginlik belirtisidir.

Panch Maha Purush Yoga'ları:
• Jüpiter, Venüs, Merkür, Mars, Satürn 1,4,7,10 evlerde ve kendi yönettikleri veya yüceldikleri burçlarda ise, zenginlik verir.
Jüpiter: yay'da, balık'da, yengeç'de
Venus: boğa'da, terazi'de, balık'da
Merkür: ikizler'de veya başak'da
Mars: koç'da, akrep'de, oğlak'da güçlü konumdadır.

Chandra Mangal Yoga:
• Ay ve Mars kavuşumu veya karşıtlığı kişiye zenginlik verebilir.

Adhi Yoga:
• Jüpiter, Venüs, Merkür 6,7,8. evlerde, yükselenden veya ay'dan bakıldığında, kişiye muazzam bir güç verir ve zenginlik belirtilerinden biridir.

2. ev yöneticisinin hangi evde bulunduğu çok önemlidir.
2. ev yöneticisi..
• 1. evde: Normal bir gelir. Kişi ne kadar çok çaba sarf ederse, o kadar kazanır.
• 2. evde: Zenginlik ve maddi varlık bireye kendiliğinden gelir. Çok fazla çaba sarfetmesi gerekmez.
• 3. evde: Ne kadar çok girişimci olur, yeni şeyler öğrenmeye meraklı olursa, o kadar iyidir. Yeni fırsatlar gelirin daha fazla artmasına sebep olur.
• 4. evde: Güzel bir konumdur. Kişiye miras kalabilir. Ayrıca emlak sektöründe başarılı olur.
• 5. evde: Güzel bir konumdur. Kişi aklını ve yaratıcılığını kullanarak zengin olabilir. Spekülatif kazançlar elde edebilir.
• 6. evde: Kişi parasını başkalarına hizmet ederek kazanır.
• 7. evde: Evleneceği kişi zengin olabilir veya iş ortaklıklarından para kazanır.
• 8. evde: Eğer 2. ev ve yöneticisi kuvvetli konumdaysa, kişiyi miras aracılığıyla zengin edebilir.
• 9. evde: Kişi doğuştan şanslıdır. Para kendisini bir şekilde bulur.
• 10. evde: Güzel bir yoga'dır. Kişinin yaptığı meslek ve kariyeri aracılığıyla iyi bir yere geleceği ve güzel paralar kazanacağını gösterir.
• 11. evde: Çok güzel bir konumdur. Bireyin elini yüklü miktarlarda para geçer.
• 12. evde: Okyanus ötesi ülkelerle yapılan işlerde başarı getirebilir. Yoksa genellikle gelirin geldiği gibi gittiğinin göstergesidir.

Yoga & Faydaları


Biliyorum biz Türk milleti çok değerli gelenek, göreneklere ve çok güzel bir dine sahibiz. 
Ama biz bazen Peygamberimizin, "ilim Çin'de dahi olsa, gidip onu bulun" sözünü görmezden gelebiliyoruz. 
Ne gerek var uzak doğu kültürüne, namaz varken meditasyonda neymiş demek, sadece bu konular üzerinde ne kadar bilgisiz olduğumuzu gösterir. 

Allah her topluma yol gösterici bir peygamber göndermiştir ve dünyadaki en güzel din gerçekten İslam'dır, çünkü diğer peygamberlere de iman etmemiz gerektiğini emreder ve bu som emirdir, yani son dindir. 

Hz. İsa yolundan sapmış yahudi topluluğuna yol göstermeye gelmişti, onun amacı yeni bir din yaratmak değildi. O sadece Allah'ın emirini yerine getiren bir peygamberdi ve böyle kabul edildi. Oysa İznik konsilinden sonra pagan olan toplumun Hz. İsa'yı kabul etmesi için Konstantin, peygamber İsa'yı tanrı İsa'ya çevirdi ve gerçek öğreti saptırıldı. 
Bu duruma çok benzer bir olay Buda'dan sonra da yaşandı. Peygamberlik görevi verilen Buda'nın öğretileri ölümünden sonra karmaşıklaştı ve kısmen saptırıldı. 

Dinler tarihine ilgisi olan, bu tarihin çok karanlık olduğunu bilir. Dinlerle ilgili bir çok öğreti hala Vatican tarafından saklanmaktadır. 
Önemli olan kişinin başkasının söylediğine inanmaktansa, kendi başına öğrenmesi ve deneyimlemesidir. 
O halde kendi dinimize ve kültürümüze sahip çıkalım ama diğer kültürlere de saygı duyalım, merak edelim, hatta bilgilenelim, bilelim.. :)

•••

YOGANIN GEÇMİŞİ • 

Denir ki, çok çok seneler önce Hindistan'da kendilerini manastırlara kapatan rahipler, cinsel yaşantılarına son vermek zorunda kalmışlar.
 Cinsellik insanın doğasının çok önemli bir parçasıdır ve bu parça yok sayıldığında, insan vücudunda bir eksiklik ortaya çıkar. 
Manastırlarda yaşamaya başlayan rahipler zamanla bu eksikliklerini nasıl kapatabileceklerini düşünmeye başlamışlar ve akıllarına bir fikir gelmiş. 
Cinsel ilişki sırasında kişinin istem dışı yaptığı hareketleri raklit edelim demişler. Tüm hareketleri not etmişler ve Yoga'nın temel hareketleri ortaya çıkmış. Zamanla bu hareketler geliştirilmiş, yenileri eklenmiş vs. 
(Yukarıda bahsedilenin cinsel simya'yla ve kundalini enerjisiyle bağlantısı vardır.)

YOGA'NIN FAYDALARI

Hareket beden için şifa kaynağıdır. 
Hele bizim gibi doğadan ayrı, kalabalık şehir hayatında, onca stres içinde hareketsiz bir yaşam süren insanlar için hareket olmazsa olmazımızdır. 
Kimilerimiz bu açığı kapatmak ve doğal dengeyi sağlamak için, ağır sporları tercih edebilir. Kimimiz yürüyüş yapmayı sever, kimimiz ise hem hareket edeyim, hem de ruhumu dinlendireyim, der. 
İşte bu son grupta yer alanlar için Yoga tam bir nimettir. Çünkü Yoga hem kaslarımızı uzatır & kuvvetlendirir, hem zihnimizi boşaltır, ruhumuza huzur ve dinginlik verir. 
Bu ruhsal huzuru belirli hareketler eşliğinde yapılan düzenli nefes alıp verişleriyle sağlar. 

Yoga'ya çok ufak hareketlerle başlayabilirsiniz. 
Zamanla kaslarınızın ve kemiklerinizin, aynı zamanda esnekliğinizin ve dengenizin ne kadar çok geliştiğini deneyimleyeceksiniz. 

Yoga sadece fiziksel bedeninizi değil, aynı zamanda ruhsal bedeninizi de şifalandıracak. 
Rutin hayatınız devam etse de, çok daha huzurlu ve stresten uzak olduğunuzu deneyimleyeceksiniz. 
Hafızanız artacak, zihniniz daha dinç olacak ve özgüveninizde, hatta sabırlı olmada eskiye nazaran çok daha kuvvetli olduğunuzu göreceksiniz. 
Ve en önemlisi beden, zihin, ruh arasında bir denge oluşacak ve bu size şifa olarak geri yansıyacak.

Evde tek başınıza dahi kolaylıkla yapabileceğiniz sabah Yogasının bir örneğini tavşan kardeş bize göstermiş. 
Her hareketi yaklaşık 10 saniye yapmaya çalışabilirsiniz ve yaklaşık bir turu 6 kere tekrarlayabilirsiniz. 

Sabah ben zor uyanıyorum, öğleden sonra yapsam diyenlere, öğleden sonra yapılacak Yoga hareketlerini tavşan kardeş yukarıda göstermiş. 
Burda her hareketi 40 saniye boyunca yapmış ve 4 tur tekrarlamış. 

İkisi de bana uymadı ben gece kuşlarındanım diyorsanız, bu da akşam yogası rutini.  
Tavşan kardeş her bir hareketi 30 saniye tutmuş ve toplamda 3 tur uygulamış. 

Bu da Yoganın ayrılmaz parçası olan Güneş selamlaması hareketleri. 

Önemli Not:

Yoga her ne kadar masum ve zararsız gözüksede, dikkat edilmesi gereken şeyler vardır. 
Yoga hareketlerinin sadece spor amaçlı yapıldığı düşünülse de, her bir hareketin belirli enerjileri vardır. Yani yoga sadece bedeni hareket ettirmez, içimizdeki ruhsal enerjilerin değişmesine de sebep olur. Bunun sonucunda, eğer kişi bu ruhsal enerjileri kaldıramayacak durumdaysa, başetmekte zorlanacağı şeyler deneyimlemeye başlar.
Çakralarda var olan blokajlar, kundalini enerjisi yukarıya tırmanmaya çalışırken, kişide fiziksel veya ruhsal rahatsızlıklara sebep olabilir. Kötü olan şey ise, doktorların bu gibi durumlarda bize pek de yardımcı olamamalarıdır. Çünkü bedende gerçek bir hastalık belirtisi olmayabilir. 
Kısacası yoga'nın yanındaki sessiz tehlikelerin de farkında olmakta fayda vardır. 

Burçların ev halleri

Kimimiz dışa dönük, kimimiz ise içe dönük yaratıklarızdır. 
Kimilerimiz evde vakit geçirmeyi çok severken, (toprak burçları) kimimiz de dışarıda olmaktan hoşlanır. (Ateş burçları)
İster öyle ya da böyle olalım, hepimizin bir yuvası, kendi halinde istediği gibi takılabileceği, özgür bir ev yaşantısı vardır. 
•••
Bu ev yaşantısında, kendine ait olan 4 duvar arasında her bir burç kendi özünü yaşar. 
Peki ya özümüzü ne belirler? 
Güneş burcumuz & yükselenimiz. Ama aynı zamanda Ay burcumuz & tarzımızı belirleyen Venüs'ün yerleştiği burç. 
Yani aşağıda bu 4 burcunuzu göz önünde bulundurarak okuyunuz. 

KOÇ
Koç burcu zodyağın ilk burcu olmasıyla birlikte, her an herşeyi yapabilecek bir konumda olmalıdır. Kendisi durduğu yerde durmaz. Tam bir fişek gibidir. Bu yüzden üstünde rahat ve herşeyi yapabileceği bir kıyafetin olmasını tercih eder. 
Üstündekilerle istediği anda bakkal'a inebilmeli veya sokağa çıkıp, koşusunu yapabilmelidir. 
Kendisini gördüğünüzde spor kıyafetin bir insana anca bu kadar yakışabileceğini düşünürsünüz. Koşusundan terli bir şekilde eve dönerken bile çekici olmayı başarır. 
Evde de bir o kadar hızlıdır. Bir bakmışsınız ocak başında yemek yapıyordur, bir iki dakika sonra ise, elinde kahveyle bilgisayar başına geçmiş işlerini hallediyordur. 

BOĞA
Zodyağın en evcil burçlarından biri olan boğaların en sevdikleri hobidir evde vakit geçirmek. 
Rahatlarına çok düşkün olurlar. Bu yüzden üstlerine salaş, kesinlikle doğal maddelerden yapılmış ve dişi hatlarını ortaya çıkaracak şeyler giymeyi tercih ederler.
Boğalar doğaya düşkün olurlar. Tıpkı orman perileri gibi evin içinde kelebekler misali uçmayı, evin her köşesinin kokusunu içlerine çekmeyi severler. Mutluluk kaynağıdır onlar için evde olmak.
Onları ya bütük gün koltukta otururken bulursunuz, ya mutfakta yemek yaparken, ya da romantik bir parça eşliğinde, mum ışığının aydınlattığı odada sevdikleriyle dans ederken. 

İKİZLER
Evde oturmayı pek sevmeyen ama her akşam yine evlerine dönen sosyal kelebeklere benzeyen ikizler, tıpkı dışarda oldukları gibi evde de sosyalleşmeye devam edeceklerdir. Genellikle telefon veya tabletleri ellerinden düşmez. Düştüyse de kulaklıklarını takmış, müzik dinle görürsünüz. 
İkizler pratik şeylerden hoşlanırlar. Tıpkı Koçlar gibi her an dışarıya çıkabilecekleri şeyleri giymeyi tercih ederler. 
Dışarıda da olduğu gibi evin içinde de cıcıl cıvıl renkleri kullanmayı severler. 
Ayrıca arkadaşları veya konu komşuyu evlerinde toplayıp, birazcıkın dedikodu yapma eğiliminde olabilirler. 

YENGEÇ
Boğalarla birlikte evde vakit geçirmeyi en çok seven burç, yengeç burcudur. 
Kendisi tıpkı bir su perisi gibi romantik ve nostaljik giyinmeyi sever. Dişi hatlarını ortaya çıkarmak ama aynı zamanda da rahatlığından vazgeçmemek ister.
Su burçlarına mensup olduğu için, evdeyken suyla haşır neşir olmayı çok sevecektir. Hatta vaktinin çoğunu banyoda, keyif yaparak geçirebilir. 
Yapmayı sevdiği bir diğer şey, kendi köşesine çekilip romantik şiirler veya aile konulu, gizemli, eski romanlar okumaktır.
Bir Yengeç yuvası sıcacıkın olsun ister. Bu yüzden genellikle tek başına yaşamaz. Ya ailesiyle birliktedir, yada çoktan kendi ailesini kurmuş, bebişlerini büyütüyor, kocasını büyülemek için mutfakta binbir çeşit marifetlerini geliştiriyordur. 

ASLAN
Aslanların sokaktaki şatafatlı ve iddialı hal ve tavırlarından, evdeyken vazgeçeceklerini zannediyorsanız, çok yanılıyorsunuz. 
Çorapları dahi iddialı olmayı sürdürecektir. 
Çok daha rahat ve sıradan kıyafetleri evde giyseler de, asaletlerini yinede belli edeceklerdir. Evde yürürken dahi kraliçe gibi asil hareket ettiklerine şahit olursunuz. 
Aslanların evleri, kendilerini güvende ve huzurlu hissettikleri, sahneye çıkmadan önce dinlendikleri şatoları gibidir. 
Evde dahi yönetimin tamamıyla onların ellerinde olduğunu görürsünüz. 
Asil ve dominant havalarını, kendi 4 köşelerinde dahi yaşamayı sürdürürler. 

BAŞAK
Başaklar tıpkı Boğa ve Yengeç kardeşleri gibi evde olmaktan mutluluk duyan bir diğer burçtur. 
Kendileri ayrıntının ve duruluğun, saflığın burcu oldukları için, evde bu duru havanın esintisini hem giyidikleriyle hem de ev dekorasyonlarıyla belli ederler. Herşey yerli yerindedir ve düzen içerisindedir. 
Başaklar pastel tonları çok severler. Bu yüzden ev kıyafetlerinde bu soft tonlara sıkça rastlarsınız. 
Bir Başağın diğer tutkusu ise sağlıklı bir yaşam tarzıdır. 
Glutensiz unla yapılmış pankek'lerden tutun, şifalı smoothie'lere kadar, evde bir sürü sağlıklı yemek tarifleri keşfetmenin peşindedirler. 
Yorulduklarında ise, koltuklarına çekilip, bilimsel kitapları okumayı severler. 

TERAZİ
Evde olmaktansa, daha çok dışarıda vakit geçirmeyi seven Terazilerin de her gece varış noktaları, yine kendi yuvalarıdır. 
Teraziler hava elementine mensup olmakla birlikte gayet entelektüel olurlar. Yani yeni bilgiler edinmeyi, insan ilişkileri hakkında kitaplar okumayı veya moda dergilerini karıştırmayı pek bir severler. Bu yüzden sehpalarının üzerinde kitaplara veya dergilere sıkça rastlarsınız. 
Giyim konusunda ise güzelliğiyle bilinen Teraziler, tabii ki evde de bu zarafetlerinden vazgeçmeyeceklerdir. 
Evde rahat takılmayı severler. Biraz daha sportif bir hava verirler ve sanki her an dışarıya çıkabilecekmiş gibi şeyler giymeyi tercih ederler. 

AKREP
Geldik zodyağın en karanlık hatununa. 
Bir akrep gizemlidir, hem de ne gizem.. 
Bu yüzden kendisinin evde neler yaptığını kim bilir kimler bilir. 
Bildiğimiz tek bir şey var, o da içinden seksi iç çamaşırını eksik etmeyeceğidir. 
Söz konusu ev kıyafetiyse, iç çamaşırlarına bir servet dahi harcayabilir. Üstüne ise, salaş bir şey giymeyi tercih edecektir. Sonuçta o da diğer burçlar gibi rahat olmak ister. 
Ev dekorasyonuna gelirsek, bir akrep karanlık tonları kullanmayı pek bir sever. Morlar, siyahlar ve tabii ki kırmızının binbir tonunu. 
Evinin eksantrik antikalarla dolu olduğunu görebilirsiniz. Sonuçta o birşeyin manevi değerine çok önem verir. 
Dört duvar içerisinde oluşturduğu yuvası en az kendisi kadar gizemlerle doludur. Basit bir kitaplık gibi duran dolabın arkasında gizli bir geçit bulunabilir. 
Dikkatli olmak gerekir.

YAY
Yayların evleri var mıdır bilinmez. Sonuçta onlar zodyağın en gezgin ruhlarıdır. Bir çoğunun yuvası, dünyayı gezebilecekleri bir karavandır. 
Evi olanların ise, evleri çoğu zaman yalnız kalır. Çünkü kendileri genellikle macera peşinde, yani kim bilir dünyanın hangi köşesindedirler. 
Eğer bir fırsat yakalayıpta, kendilerini evde bulursanız, üzerlerinde rahat ve salaş, sportif bir ev kıyafeti bulursunuz. 
Evleri kitaplarla doludur. Sonuçta onlar dünyanın binbir çeşit felsefesine veya kültürüne meraklı insanlardır. Öğrenmeyi ve keşfetmeyi veya televizyon karşısında belgesel izlemeyi pek bir severler. 
Ve tabii ki evleri, dünyanın her bir köşesinden topladıkları objelerle veya çektikleri fotoğraf kareleriyle doludur. 

OĞLAK
Evde düzenli ve disiplinli olmayı seven bir diğer burç, Oğlak burcudur. 
Oğlaklar tembellikten ve boş boş oturmaktan hiç hoşlanmazlar. Dolayısıyla evde dahi rahat olmaz, hep var olan işleri bitirmeye uğraşırlar. 
İş hayatları yoğun olan Oğlaklar, evlerinde dinlenebilmeye ve yarınki işe hazırlanabilmeye çok önem verirler. 
Bu yüzden eve gelir gelmez üzerlerine salaş birşeyi giyer, ayaklarına da pufutuk terliklerini geçirirler. 
Varsa mutfakta bir yemeklik işleri, onu hemen halleder, evlerini güzelce bir toplar, daha sonra uyku gözlükleriyle yataklarına girerler. 
Bir çok Oğlak ev dekorunda soğuk ve topraksı tonları tercih eder. Evleri düzenli ve derli topludur. Genellikle kusursuzdur. 

KOVA
Zodyağın en isyankâr ruhları olan Kovalar, evlerinde de bu isyankâr havalarını devam ettirirler. Çünkü onlar farklıdır. Kimseye benzemezler. 
Ayaklarına kışlık bir çorap geçirdikten sonra, içlerine gayet seksi bir iç çamaşırı giyebilir, üstlerine ise tamamen alakasız olan, kızılderililerden kalma bir hırka alabilirler. 
Kısacası bir Kova her hareketiyle, 'ben sana benzemem' hissini verir. 
Ev dekorasyonu da kendisi gibi aykırıdır. Aşırı modern mobilyaların arasında antikalar gözüne çarpabilir. Herkes evinde CD çalarken, o hale kaset dinlemeyi tercih edebilir. 
Bir Kova sever tuhaf olmayı. Çünkü o varoluşuyla biriciktir. 

BALIK
İster dışarıda, ister evlerinde olsunlar, Balıklar hiçbir zaman için tam olarak oldukları yerde değillerdir. Çünkü onlar yanınızdaymış gibi gözükseler dahi, uzaklardaki derin okyanusun hayalini kurar, özlemini çekerler. 
Bu okyanus sevdaları, onların su perileri gibi giyinmelerine sebep olur. Bu yüzden genellikle romantik mavi tonlarını tercih ederler. Salaş ve rahat olabilecekleri ev kıyafetlerini severler. 
Bir Balık evdeyken kendi iç dünyasına çekilip, hayal dünyasında kaybolmak ister. Bu yüzden onu evde ya kitap okurken, yada bilimkurgu filmi izlerken bulmanız büyük bir olasılıktır. 
Ev dekorlarında ise mavinin tonları ağırlıktadır. Evleri tam bir masal diyarına benzeyebilir. Size sanki bambaşka bir dünyadaymışsınız hissini yaşatabilir.