23 ARALIK 2022 | OĞLAK BURCUNDA YENİAY

  • Share

8 ARALIK 2022 | İKİZLER BURCUNDA MARSİYEN DOLUNAY

  • Share

24 KASIM 2022 | YAY BURCUNDA YENİAY

  • Share

8 Kasım 2022 | Boğa burcunda uranüsyen ay tutulması

  • Share

25 EKİM 2022 | AKREP BURCUNDA VENÜSYEN GÜNEŞ TUTULMA

  • Share

9 EKİM 2022 | Koç burcunda dolunay

  • Share

26 EYLÜL 2022 | TERAZİ BURCUNDA YENİAY

  • Share

ALFA KUŞAĞI | PLÜTON'U OĞLAK BURCUNDA OLAN NESİL

  • Share

10 Eylül 2022 | BALIK BURCUNDA DOLUNAY

  • Share

MEDİKAL ASTROLOJİDE BAŞAK BURCU & KARACİĞERİMİZ

  • Share

27 Ağustos 2022 | Başak burcunda YENİAY

  • Share

12 AĞUSTOS 2022 | KOVA BURCUNDA DOLUNAY

  • Share

28 Temmuz 2022 | ASLAN BURCUNDA KRİTİK YENİAY

  • Share

13 Temmuz 2022 | OĞLAK BURCUNDA SÜPER DOLUNAY

  • Share

29 HAZİRAN 2022 | YENGEÇ BURCUNDA YENİAY

  • Share

TOKAT ÜSTÜNE TOKAT | SATÜRN DÖNÜŞÜNÜ DENEYİMLEMEK

  • Share

MEDİKAL ASTROLOJİDE KLOR DİOKSİT & BİLMEMİZ GEREKENLER

  • Share

14 HAZİRAN 2022 | YAY BURCUNDA DOLUNAY

  • Share

23 ARALIK 2022 | OĞLAK BURCUNDA YENİAY

 

Gök kubbede Güneş ve Ay, Oğlak'ın 1. derecesinde kavuşarak her birimiz için yeni bir döngü başlatmaya hazırlanıyorlar. Oğlak burcunda aynı zamanda Merkür, Venüs ve Plüton gezegenleri de bulunmaktalar. Bu yüzden yoğun bir Oğlak enerjisinin etkisi altındayız. 

Aslında bu Oğlak burcunda 2022 yılı içerisinde deneyimlediğimiz ikinci yeniay. 2022 yılının ilk yeniayı da Oğlak burcundaydı ve son yeniayı da yine Oğlak burcunda gerçekleşiyor. 

21 Aralık'ta gerçekleşen kış solstisi ile en karanlık gecemizi deneyimledik ve tekrardan ışık kazanan günleri yaşamaya hazırlanıyoruz. Hazır bu güzel aydınlanma enerjisinin içindeyken yüce Satürn'ün bilgelik kıyafetini üzerimize geçirelim ve 2021 yılının son gecesine gidelim. 

O geceden sonra bir yıl boyunca neler deneyimlediğinizi hatırlamaya çalışın. 

Sizi en çok mutlu eden an neydi? Peki ya sizi en çok üzen olay? Hayat size bu yıl neleri armağan etti ve neleri götürdü? Kendi zaman çizelgenizde minik bir zaman yolculuğuna çıkın. 

Tıpkı tarot kartlarındaki ermiş arketipi gibi içimize yönelip, zaman yolculuğumuzda olgunluk kazanmamız, hem yeniay döngüsü hem de yeni yılımız için hayırlı olacak ve bize güç verecektir. 

Geçmişin kapalı kutusunu kilitlemeye hazır iseniz yeniay gününden iki gün sonra elinize bir kağıt, kalem alın ve yeni yıl dileklerinizi yazın. Sonra da bir mum ışığı yakın. Geçin karşısına ve alevini izleyin. İzin verin içinize işlesin. İzin verin yeni döngü size yenilikleri getirsin. 

Bir burcun 1. derecesi her daim özel bir derecedir. Aceminin yeni başlayan yolculuğunu anlatır. Bu yeniay bu yüzden çok önemli. Çünkü bir önceki yeniay da, bir sonraki yeniay da 1. derecede gerçekleşecekler. Kısacası evren bizi sessiz sedasız yeni bir şeylere hazırlıyor. Henüz bunun ne olacağının bilincinde olmasak da, istediğimiz yeni tohumları ekerek enerjisinden güzel bir şekilde faydalanabiliriz. 

Temmuz'dan beri geri harekette olan Kiron tam da yeniay enerjisine uygun olarak direkt harekete dönmeye hazırlanıyor. 2022 yılının acısıyla, tatlısıyla sonuna yaklaşmaktayız. Bu yüzden Kiron 'sar yaralarını ve yeni döngüye yeni bir Sen olarak adım at' diyor. 

Gücünü bu yıl kimler elinden aldı? Kim hakkını yedi, kim zamanını çaldı? 2030 yılına kadar o kadar tuhaf şeyler gelecekki başımıza bu soruların çok net cevaplarını bulacağız. 

Yeniaydan birkaç gün önce Jüpiter Koç burcuna tekrardan giriş yaptı. Yeni yıla Jüpiteryen Koç enerjisiyle giriş yapacağımız gibi Ay Düğümlerinin de burç değiştirmesiyle yoğun bir ateş elementi etkisi hissedeceğiz. Bu konu hakkında ayrıyetten bir yazı yazacağım ama şimdilik bilinki bu yeniay ve 2023 yılı gücümüzü tekrardan kendi elimize alacağımız ve isyan, öfke, yenilik enerjisiyle yepyeni şeyler yaratıp birçok şeyi değiştireceğimiz bir yıl olacak. 

Bu yüzden yaktığınız mum ışığınızı çok iyi gözlemleyin. Çünkü o sizsiniz. Karanlığınızi aydınlatacak tek kişi de Sizsiniz. Etrafınıza o sıcacıkın güzel enerjiyi de yayan sadece Sizsiniz. 

Bu yeniay kendi gücümüzün tekrardan farkına varmamız için gerçekleşiyor. Göklerin bilgeliği artık kendimize gelmemiz için bizi silkelemeye hazırlanıyor. Büyük enerji değişimlerine gebeyiz. Kullanın bu güzel yeniay enerjisini ve tüm karanlığı arkanıza gömerek yeni yıla girin. Karşınıza çıkacak zorluklarla yüzleşecek güç sizden bu yıl asla esirgenmeyecek..

8 ARALIK 2022 | İKİZLER BURCUNDA MARSİYEN DOLUNAY

 

Gök kubbede Güneş ve Ay birbirine kavuşmak üzere. Bu buluşma ikizler diyarında Mars'ın önderliğinde gerçekleşecek. Bu yüzden dilimizi tutmakta zorlanacağımız, düşünmeden aptalca adımlar atıp, sonrasında pişman olacağımız girişimlerde bulunabiliriz. 

Bu süreç içerisinde bizi en çok yanıltan şey doğru zannettiğimiz yanlış bilgiler olacak. Bu yüzden bir işe kalkışmadan, ağzımızdan olumsuz bir lafı çıkartmadan önce ilk önce bilginin kaynağını araştırıp, sorgulamalıyız. 

Mars ikizler diyarında gerilediği için iki kelimeyi bir araya getirip, bir işi tamama erdirme konusunda da zorluk yaşıyoruz. Sanki elimiz kolumuz bağlıymış gibi oturduğumuz yerde öfkelenmekten başka bir şey yapamıyoruz. 

Venüs ve Jüpiter arasında kesinleşen kare açı özellikle ilişkilerimizde her şeyi büyütme eğilimimizin ashabımızı iyice bozacağını göstermekte. 

Gökyüzü bu kadar çok üzerimize gelirken durup bir anlığına da olsa derin bir nefes almamız şart. Öfke duygusunu içine atmadan dışarıya vurmak çok önemlidir. Kendisi hissettiğimiz en kuvvetli duygulardan biri olduğu için aslında bizi harekete geçirir. 

Mars'ın özellikle ikizler burcundaki retro süreci çok konuşmak yerine içimize yönelip, sezgilerimizi dinlemek için güzel bir fırsat. Bu yüzden dıştan maruz kaldığımız onca kalabalık boş lafa inat, sessizleşip kendi içimizdeki sese kulak verelim. O ses bize öfkemizin nedenini hatırlatacak. Neden hareket edemediğimizin sırrını paylaşacak. 

Tıpkı Uzak Doğu'daki savaşçıların bildiği gibi gerçek güç hiçbir zaman için öfkeden gelmez. Daima sakinlikten gelir. Çünkü dingin olan an'da ruhumuz tam merkezindedir. Onu hiçbir duygu bu merkezinden saptıramaz. 

Bu dolunay hep birlikte bu dinginliği deneyimleyelim. Susma orucuna başlayalım ya da en azından şikayet orucu tutalım. Kendimizi olumsuz söz söylemeyi haram kılalım. Onun yerine sessizliğin iletişimini kuralım. 

Bunu başarabilenler bu yılı çok güzel bir huzur enerjisiyle kapatacak. Nasıl hortum anında hortumun kendisi her yeri mahvederken, hortumun merkezinde sessiz bir huzur varsa, bizim de merkezimizde bu sessiz huzura yer açalım. Çünkü etrafımızda kopacak olan maddi manevi fırtınalara karşı kendimizi koruyabilmemizin tek yolu bu. 

Dilerim fırtınalarınızın içindeki dingin, huzurlu enerji olabileceğiniz çok güzel bir güç dolunayı deneyimlersiniz..

24 KASIM 2022 | YAY BURCUNDA YENİAY


Yeni bir döngü başlamak üzere. 24 Kasım'da yay burcunun 1. derecesinde güzel enerjilere sahip olan bir yeniay deneyimleyeceğiz. 

Yeniay anında Antares yıldızıyla kavuşumda olan Merkür, yeni adımlarımızı atmadan önce stratejik düşünmemiz ve iyi bir plan yapmamız gerektiğini gösteriyor. Bu yüzden adım atmadan, yeni bir işe başlamadan önce içinizdeki savaşçı güce bu yükün ne kadarını kaldırabileceğinizi sormalısınız. 

Yeniay enerjisine uyumlu olarak direkt harekete dönen Jüpiter, şanslı fırsatları ve bolluk bereket kapılarını ardına kadar açıyor olacak. Ayağını yorganına göre uzatan ve planlarını da mantıklı bir şekilde yapanlara bu 6 aylık süreç güzel kazançlar getirebilir. Aynı şekilde eğitim ve öğretim konularında da başarılı bir döneme giriyor olacağız. Bu yüzden gökyüzü hepimizi kendimize yatırım yapmaya ve ufkumuzu genişletmeye çağırıyor. Alın elinize uzun zamandır okumak istediğiniz bir kitabı, açın bir belgeseli veya uzun zamandır gitmek istediğiniz bir ülkenin seyahat videosunu izleyin. 

Bu yeniay yay burcunun bilge enerjisine bürünmemizi istiyor. Biraz gündelik zorluklardan ve stresli yaşam koşullarından kurtulup kendimize ve sevdiklerimize yatırım yapmak, bazı gerçeklere kuş bakışı bakabilmemiz konusunda yardımcı olabilir ve bu da problem çözme kabiliyetimizi arttırabilir. 

Hazır gök kubbede güzel Venüs, akıllı Merkür ve şifacı Kiron birlikte tatlı bir sohbete dalıyorken bu arındırıcı enerjiden faydalanmalı ve zihnimizi, kalbimizi son yıllarda yaşadığımız zorluklardan arındırmalıyız. 

Dilerim bu yeniay şöyle bir derin nefes alır ve verdiğimiz nefesle tüm karanlık enerjileri içimizden kusar, çıkarırız. 

Bol bereketli, huzur dolu ve bilge dolu bir yeniayınızın olması dileğimle..

8 Kasım 2022 | Boğa burcunda uranüsyen ay tutulması

 

2022 yılının son tutulmasına yaklaşıyoruz. Bu tutulma 16 derece Boğa burcunda gerçekleşecek ve bu burcun haritamızda yönettiği alanla ilgili konularda bir sonlanış yaşamamıza neden olacak. Bu tutulmayla birlikte bir döngünün daha sonuna gelmiş olacağız ve uzun zamandır açık olan deftere son cümlelerimizi yazarak kapatacağız. 

Her tutulma kadersel olayları gündeme getirir ve şüphesiz etkisi kuvvetlidir. Bu tutulmayı zorlu hale getiren şey ise Satürn ve Uranüs arasındaki gerginlik olacak. 

Satürn ve Uranüs arasındaki dik açı dengeyi tutturmakta zorlanacağımızı gösteriyor. Çünkü Satürn olanı korumakla, Uranüs olanı değiştirmekle meşgul olacağından hepimizin hayatı bir müddetliğine karmaşık hale gelebilir. Hepimiz içimizde sessiz bir korkunun bizi nasıl ele geçirdiğine tanık olacağız. Cesur olanlar bu korkularının üzerine giderek tutundukları her şeyi geride bırakacak gücü gösterecekler. Korkanlar ise sımsıkı bir şekilde sahip olduklarına tutunacaklar. Zaman değişim zamanı olduğu için cesurların mı yoksa korkakların mı kazanacağını hep beraber göreceğiz. 

Lakin Boğa burcu sahip olmayı, parayı, bolluğu, bereketi ve güveni sembolize eder. Tüm bu konular uranüsyen bir anlamda resmen çarpılacaklar. Bu ekonomik karmaşayı küresel çapta tetikleyeceği gibi kendi küçük dünyalarımızda da güven krizi yaşayıp hiç ummadığımız bir anda imtihan edileceğimizi gösteriyor. 

Her şeyi sorgulamamız gereken bir zaman diliminden geçiyoruz. Hayat, evren, düzen.. adına ne derseniz deyin bize paranın gerçek değerini öğretmeye çalışıyor. Anlamı olmayan bir kağıt parçasına bu kadar büyük anlamlar yükleyip o kağıt parçasının sahte gücüyle haram işler yaptığımız için bütün dünya halkları olarak büyük bedeller ödemeye hazırlanıyoruz. Bu yüzden büyük depremler bizi bekliyor. Depremden kastım ise taptığımız her şeyin yıkılacak olması. 

Bu yüzden etrafınızdaki putlarınızın çok iyi farkına varın. Farkında olmadan kimlere taptığınıza, kendinizi nelere bağımlı hale getirdiğinize bir bakın. Bu putları bu tutulma yerle bir edecek. Eğer taptığınız şey paraysa elinizdeki para eriyip gidecek. Eğer taptığınız şey mal varlıklarınızsa ya enkaz altında kalacak ya da çalınıp, yağmalanacak. Eğer taptığınız şey gıdaysa alamayacağınız kadar pahalı hale gelecek. Bu listeyi dilediğiniz gibi uzatın. Hepimizin putları o kadar fazla ki, saymakla bitmek bilmez. 

Ama korkmayın! Bu depremler, sarsıntılar ve vereceğimiz kayıplar hepimizin hayrına olacak. Çünkü bize gerçekten neyin değerli olduğunu hatırlatacak. Hatırladıkça yeni bir parasal düzen ve yeni bir yaşam tarzı her birimizin içinde sessizce doğmaya başlayacak. İşte güzel ve aydın günler ondan sonra gelecek. 

Bu yazımı kaleme alırken dışarıda pırıl pırıl bir güneş ve adeta bir yaz havası var. Bu yüzden barajlarımızda sular az, tarım arazilerimiz birer birer kurumaya yüz tutmuş. Yan komşum ise kim bilir kaçınıcıya balkonunu yıkıyor. Umarım ne demek istediğimizi anlamışsınızdır. 12'ye 5 yok. 12'yi 5 geçiyor. Yani eğer Uranüs'ün emrine uymayıp değişmez isek, Satürn bizi değiştirecek. Hem de çok sert ve acı bir şekilde. 

Dilerim bu tutulma hala inatla etrafımızda olup bitenlere karşı at gözlüğü takmış olanlarımızı uyandırır. Çünkü biz hepimiz aynı kayıktayız ve birimizin yaptığı tek bir hatadan hepimiz sorumlu tutulacağız. Zaten tutulma Menkar yıldızıyla kavuşumda olacak. Yani kolektif bilinçaltının karanlık diyarında kurban edilme tehlikesiyle karşı karşıyayız. Bu yüzden aklımızı kullanmalı, kendi hatalarımızı düzeltmenin acil yoluna koyulmalıyız. Bunu idrak edip, değişim yapmaya niyet edeceğimiz aydın günlerin önümüzde olması dileğimle..

25 EKİM 2022 | AKREP BURCUNDA VENÜSYEN GÜNEŞ TUTULMA

 

Sonbahar tutulma mevsimini açmak üzereyiz. Önümüzdeki tutulmalar aynı zamanda 2022 yılını kapatan tutulmalar olacaklar. Bu yüzden çok önemli gelişmelerin gerçekleşeceği bir dönemin içerisinde bulunmaktayız. Bir yandan enerji krizi, bir yandan adeta uçuşa geçen fiyatlar.. Hayat hepimizi büyük bir sınava tabi tutmakta. Peki hazır mıyız bu imtihana?

•••

2 derece Akrep burcunda gerçekleşecek olan bu tutulmayı biraz da olsa ülkemizden gözlemleyebileceğiz. Bu tutulma enerjisinden daha fazla etkileneceğimiz anlamına gelir. Tutulma anları ezelden beridir tehlikeli olarak görülmüştür. Bu yüzden tutulma anını gözlemlemek yerine karanlık iç dünyamıza çekilip, bir mum yakmak ve dua etmek en faydalısı olacaktır. 

Tutulma güney ay düğümü tarafında olacağından ileriye gitmek için bazı şeyleri bırakmamız gerekecek. Aksi taktirde bu güneş tutulması önümüzde açılmasını beklediğimiz kilitli kapıları açmayabilir. 

Akrep burcu tüm zehirli duygularımızı temsil ettiğinden bu kapıların açılması için bırakmamız gereken ilk şey geçmişe dair içimizde biriktirmiş olduğumuz tüm öfkeler, nefretler, kinler.. Bizi yıllardır zehirleyen bilinçaltımızda yer etmiş olan tüm bu karanlık enerjileri teslim etmemiz gerekiyor. 

Kendiyle, geçmişiyle ve içindeki şeytanlarla yüzleşebilen herkes bu tutulmayla venüsyen bir şifa elde edecek. Kalp çakranızın adeta açıldığını ve kocaman bir sevgi selinin sizi kucakladığını hissedebilirsiniz. Tüm zorluklara rağmen bereketiniz artabilir ve bu süreci daha kolay atlatacak maddi manevi refaha erişebilirsiniz.

Akrep burcu derindir. Ketumdur. Korkusuzdur ve muazzam bir büyücü ve simyacı gücüne sahiptir. Bu içsel gücümüzü tutulma gecesi hatırlar ve su yüzeyine çıkarabilirsek kudretli bir Anka kuşuna dönüşebilir ve içimizdeki karanlıkları yakarak aydınlığa erişebiliriz. 

Bu tutulma hem irademizi hem de gücümüzü sınayabilir. Özellikle sahip olduklarımızı kaybettiğimizde geriye neyin kalacağı sorusunu kendimize binlerce kez soracak ve korkularımızla yüzleşmeyi seçerek mütevazileşmenin, daha azla yetinmenin yollarına koyulacağız. 

Takıntılarınızdan, uçuk ve lüks arzularınızdan ve sahip olma hırsınızdan vazgeçin. Verdikçe ve vazgeçtikçe kuş gibi hafiflediğinizi  hissedeceksiniz. Azalmak fakirlik gibi algılansa da aslında bir zenginliktir. Biz sadece bu zenginliğin ne anlama geldiğini unuttuk. Bu tutulma bize bunu tekrardan hatırlatacak. 

Akrep burcunun yöneticisi olan Mars'ın Neptün ile zorlayıcı bir açısı olduğundan verdiğimiz ve vereceğimiz kayıplarla yüzleşmek hiç de kolay olmayacak. Tutunacak bir şeyi bulamamak içimizi acıtacak ama zaman bu acımızı da dindirecek. 

Merkür, Arcturus ve Spica yıldızlarıyla kavuşumda olacağından gökten olumlu ve başarı vaat eden bir enerji akışının da etkisinde olacağız. Aklınıza gelenlere, düşüncelerinize ve çevrenizden aldığınız ilhamlara değer verin. Şimdiye kadar aldığınız bir eğitim veya bilgiden güzel bir kazanç elde edebilirsiniz ve önünüzde tekrardan tutunacağınız yeni bir kapı açılabilir. 

Tutulma sonrasında Mars retrosuyla karşılaşacağımızdan birçok konuda agresif geri adımlar atmak ve bazı şeyleri tekrardan gözden geçirmek zorunda kalabiliriz. Özellikle bahsetmiş olduğum konularda tereddüt eder ve adım atamazsak Mars retrosu büyük pişmanlıkları beraberinde getirebilir. Bunun olmaması için sezgilerinizi dinleyin ve gerekli adımları atmaktan çekinmeyin. 

Her şeyin değiştiği bir zaman diliminden geçiyoruz. Geleceği çok iyi öngörmeli ve adımlarımızı, planlarımızı ona göre belirlemeliyiz. Bu tutulma bir kere daha gerçek değerlerin neler olduğunu hatırlatacak hepimize. Korkmak yerine teslim olalım bu sürece. İçimiz nasılsa geleceğimiz de öyle olacak. Bu yüzden gönlümüze güzel tohumlar ekelim ve sabredelim teslimiyet içerisinde. 

Dilerim bu tutulma karanlığımızı aydınlatır ve önümüzde bir mum ışığı yakarak cennete doğru yol gösterir. 


9 EKİM 2022 | Koç burcunda dolunay

Ay ve Güneş karşıt burçlara yerleşiyor. Yeni bir döngü tamamlanıyor. Eski bir dönem son buluyor..

16 derece Koç burcunda gerçekleşecek olan dolunay özellikle ikili ilişkilerimize vurgu yapıyor olacak. Güneş ile Ay karşıtlığı dişil ve eril enerjilerde çatışma yarattığı gibi, Ay ve Venüs arasındaki karşıtlık ve Venüs'ün Güneş ile kavuşmasından dolayı yanık oluşu işleri bir hayli zorlaştırabilir ve halı altına süpürdüğümüz bazı gerçekleri tekrardan ortaya çıkartabilir. 

Her dolunay anı aslında kendimizle yüzleşme zamanıdır. Aynada gözlerinin içine bakmaktan korkmayanlar için bu çok güzel bir arınma fırsatıdır. 

Dolunay ve Kiron gökyüzünde Alpheratz yıldızına yakın olacağından özgürlük ve bağımsızlık arzusu zilleri ruhumuz için çalacak ve bizi derin uykumuzdan uyandıracaktır. Bu zil sesini uyarı şeklinde duyan her ruh dönüp sorsun kendine..

Nerede kısıtlanıyorum bu kadar çok? Nerede prangalar takılıyor zihnime? Neden atamıyorum adımımı geleceğime? 

Bu 3 soru önümüzdeki 2 haftalık süreç boyunca çeşitli farkındalık kapılarına ulaşmamıza neden olacak. Kendimizi sorguladıkça içimizdeki Koç enerjisi uyanıp kendi kurtuluş savaşını ilan edecek hayatında yaşadığı tüm karanlık anlara. Kurtulmak isteyeceğiz bizi bir yerlere bağlayan sorumluluklardan ve hapis hayatı yaşatan koşullardan. Bir çaba ve hareket etme arzusu yükselebilir içimizde.  Kimseyi dinlemeden kafamızın dikine gitmek isteyebilir, bencilce davranarak sevdiklerimizi incitebiliriz. 

Güzeller güzeli Venüs'ün güneşe bu kadar yakın olması kralın sofrasında ağırlanmak üzere olduğunu gösterse de, aslında cayır cayır yanmasına neden oluyor. Eğer bu süreç içerisinde dikkat etmez isek biz de ateşler içerisinde yanabiliriz çünkü aşk diyarında hata yapma potansiyelimiz bir hayli yüksek olacak. İstek ve ihtiyaçlarımız kafamızı karıştıracak. Arzularımız kuvvetlenecek ve bize sahip olduklarımızı unutturacak. İşte tam da bu anda nankörlük kıyafetimizi üzerimize giyerek büyük bir günah işleyebiliriz. 

Dolunayın ve gökyüzünden yeryüzüne inen bu enerjinin farkında olun ve arzularınızı büyütmek yerine sahip olduklarınızın kıymetini bilin. 

Büyük bir değişime gebe olan dünya insanlarını şimdilik pek de parlak bir gelecek beklemiyor. Bu dolunay öyle bir enerji ki, şımarık davrananları cezalandırabilir. Bu yüzden mütevazi olmakta ve kendi yolumuzu belirlerken kimsenin kalbini kırmamakta büyük fayda var. Sonuçta dolunay haritasında Mars Bellatrix yıldızıyla kavuşumda olacak. Yani eril enerji dişil enerjiye savaş açacak. Tek bir tarafa ağırlık vermek ve bu gücün yıkıcı etkisini ortaya çıkartmak yerine Güneş ve Venüs'ün misafir olduğu Terazi burcunun uyum, ahenk, denge ve adaletini ön plana çıkarmalıyız. Erdemli ve ahlaklı davranan bir topluma geri dönebilirsek belki gebe olduğumuz karanlık tahtını aydınlığa devredebilir. 

Dolunay zamanı direkt harekete dönen Plüton güzel bir dönüşüm yaşama potansiyeline sahip olduğumuzu vurguluyor. Bu değişimi en hayırlı şekilde deneyimlemeye niyet edelim. 

Dilerim eril ve dişil enerjilerimize sahip çıkar ve hayatımızın en çok denge ve adalet gerektiren alanlarına dolunay şifasını akıtır, geleceğimizi aydınlatırız. 



26 EYLÜL 2022 | TERAZİ BURCUNDA YENİAY

23 Eylül ekinoksu ile birlikte mevsimsel olarak sonbahara adım atmış olduk. Gün ve gece eşitlendi ve 21 Aralık'a kadar karanlığın her gün biraz daha arttığına tanıklık edeceğiz. 

Ekinoks sadece mevsimsel değişimi beraberinde getirmedi, kendi iç dünyamızda da değişimleri tetikledi. Biraz daha sessizleşip, içimize dönüp, kendi karanlık diyarımızı aydınlatmamız gereken bir sürece girdik. O halde dönüp kendimize soralım. Bu yeniay ve bu sonbahar neyi geride bırakmak ve neye yeni bir adım atmak isteriz? 

Terazi burcu dengemizi bulmamızla ilgilidir. Bu burçta gerçekleşen yeniaylar denge ve huzuru yakalama konusunda bizlere yardımcı olurlar. Hayatımızda nerede bir dengesizliğin var olduğunu idrak ettirir ve değişim uğruna fırsat tanırlar. 

Bu yeniay Jüpiter karşıtlığına ev sahipliği yapmakta. Yani hepimizin hayatında abarttığı bir şey var ve bunu bu önümüzdeki iki hafta içerisinde bir şekilde çözmemiz gerekecek. Bu kimilerimiz için para kimilerimiz için ikili ilişkilerle alakalı olabilir. Sonuçta gök kubbede Venüs ile Neptün karşıtlığı söz konusu. Yani hem parasal konularda aldanabilir hem de ilişkiler alanında yanlış umutların peşinde koşturabiliriz. Bu gibi etkilere maruz kalmamak için iç dünyamızda güzel bir sonbahar temizliğine girişmekte fayda var. 

Astrolojik olarak şu an tam 6 gezegen retro konumda. Yani evren ileriye yönelik adım atmak isteyenlerin işlerini bir hayli zorlaştırırken, geriye dönüp de hatalarından ders çıkaranlara güzel destekler sunmak için bekliyor. Kısacası geçmişte yarım bıraktıklarımızı tamamlayabilmek, ileriye yönelik yol almamız için çok önemli. 

2 derece Terazi burcunda gerçekleşecek olan yeniayın bize en önemli mesajı: Hakettiğinden fazlasını istememekle ilgili. Bu yüzden kendimize şu gerçeği hatırlatmakta fayda var. Bize daima ihtiyaç duyduğumuz verilir ve bu isteğimizle örtüşmek zorunda değildir. Evrenin o kadar güzel bir adaleti var ki, Yaradan hiçbir kulunu ayırmaksızın herkesin ihtiyaçlarını karşılar. Ama evren herkesin isteklerini karşılayamaz. Bazı zamanlar o kadar aç gözlü davranıyoruz ki, dünyada büyük bir adaletsizliğe yol açtığımızın bilincinde bile olmuyoruz. Bu yeniay bunu fark edelim ve açgözlü olan huylarımızı törpülemeye niyet edelim. 

Bu yeniay aynı zamanda M87 karadeliğinden etki alıyor olacak. Başak burcunun takımyıldızında bulunan bu karadelik mecazi anlamda kendi karadeliğimize çekilme tehlikemize işaret etmekte. Ama karadelikler aynı zamanda paralel evrenlere ve yüksek boyutlara olan çıkış kapılarını temsil ederler. Yani bu yeniay kendimize yeni bir gerçeklik de yaratabiliriz. 

Her zamanki gibi gökyüzü sadece etkileri gönderir. Bu etkileri ne şekilde hangi amaç için kullanacağımız ise bize bırakılır. 

Aç gözlü davrananlar önümüzdeki 2 hafta boyunca kocaman bir karanlık deliğin içinde adeta boğulurken, kimilerimiz ise bu yeniay enerjisini kullanarak, kendilerine yeni bir gerçeklik oluşturacaklar. İç dünyalarındaki karanlığı yenerek, Jüpiter'in bilge tarafına geçiş yapacaklar. Seçim sizin, seçim bizim..

Dilerim deliklerde yok olmadan, karanlıkları aşıp adalet, huzur ve ahengin olduğu yeni bir döngü ve yeni bir dünyayı tercih edenlerimiz bol olur..

ALFA KUŞAĞI | PLÜTON'U OĞLAK BURCUNDA OLAN NESİL

 

Her geçen gün büyük reset projesine biraz daha yakınlaşırken aslında 2012'de ilk alfa bebeklerinin doğuşuyla gerçekleşen büyük reset hakkında bahsetmek istiyorum. Sonuçta bu bebeklere boşuna alfa denmedi. Plüton'u Yay burcunda olan Z kuşağı, alfabenin son harfiyle aslında bir sonun geldiğinin haberini vermekteydi. Peki bu son neydi ve 2012'den beri doğan alfa bebekleri neden yeni bir başlangıcı sembolize ediyordu? Gelin birlikte bu yeni jenerasyonu keşfedelim..

2012 yılını hatırlayanlar vardır. Maya takviminin son bulmasıyla Mayaların hiçbir zaman söylememiş olduğu kıyamet haberleriyle gündem çalkalanmıştı. Aslında Mayalar sadece yeni bir zamanın başladığının haberini vermişlerdi ve bu zamanı başlatacak olan ilk alfa bebekleri o yıl içerisinde doğmaya başladılar ve 2025 yılına kadar da doğmaya devam edecekler. 

Alfa bebeklerini doğuranlar çoğunlukla Plüton'u Akrep burcunda olan Y kuşağı. Plüton'u Akrep burcunda olan neslin en büyük özelliği yıkımı gerçekleştiren ve buna tanıklık eden nesil olmaları. Ekonomi, siyasi ve sosyal tüm yaşanılanların en karanlık tarafını gördükleri için bu nesil yalanı ve manipülasyonu sıfır toleransla karşılıyor. Yani Y kuşağı bebeklerini aydın ve köle sisteminden uzak bir şekilde yetiştiriyor. Çünkü olup bitenin arkasındaki şeytani sistemin ve verdiği zararların çok iyi farkındalar. Kendileri kuşkucu oldukları için bebeklerini bu şeytani sistemden mümkün mertebe uzak tutarak büyütüyorlar. 

Plüton'u Akrep burcunda olan nesli, anne ve babaları olarak tercih eden alfa kuşağının ise Plüton'u bilge Satürn'ün yönettiği Oğlak burcunda. Oğlak burcu toprak elementine mensup olarak doğal bir düzeni yani doğaya yakın olanı yaratmayı sembolize eder. Kurallara çok değer verir ama bunlar insanın değil, evrenin var oluş kurallarıdır. Yani Oğlak aslında ilahi düzeni yeryüzünde sabitleştiren bir enerjidir. İstenilen ve arzulananı değil, olması gerekeni tezahür eder. 

Daha önceki bir yazımda Katharların topluluğundan ve ölüm döşeğindeki üstatlarının ettiği yeminden bahsetmiştim. Bu yeminde 700 yıl sonra gerçekleşecek olan bir kehanetten bahsediliyordu. Bu kehanet üstat bilgelerin 2000'li yıllarda tekrardan dünyaya doğacağıyla ilgiliydi. Bunun gerçek olup olmadığını bilemen ama sanki alfa kuşağı bu kehaneti gerçekleştirmiş gibi gözüküyor. Çünkü Plüton'u Oğlak burcunda olan nesil üstat ve peygamberlerin frekans ve enerjilerine sahip olarak doğuyorlar. Yani bu bu çocuklar ilk defa bu dünyaya gelmiyorlar. Binbir zorluk yaşadıkları ve her şeyin gerçek yüzünü gördüklerı geçmiş yaşam tecrübelerine sahipler ve tüm bu kadim bilgiyi tekrardan su yüzeyine çıkartmak için bu zamanda enkarne olmayı tercih ediyorlar. Bir önceki kuşakların sahip oldukları bağımlılık enerjisine de sahip değiller. Yani büyüdüklerinde hiçbir şeye karşı bir bağımlılık geliştirmeyecek tam tersine muazzam bir sevginin yeryüzünde yayılmasına neden olacaklar. Unutmayalım ki, alfa kuşağı aynı zamanda Neptün'ü Balık burcunda olan kuşak. Bu çocuklar özel ruhsal yeteneklere sahipler. 6. hisleri, empati yetenekleri ve daha bilmediğimiz birçok ruhsal, psişik yeteneklerle donatılarak dünyamıza geliyorlar. Kısacası  ruhları bilge, zihinleri akıllı, kalpleri ise merhamet ve koşulsuz sevgiyle dolu. Bu nesil 20'li yaşlara geldiğinde Gaia dev bir bilinç sıçraması yaşayacak. Daha doğrusu doğa ana zaten bu frekansta bizi bekliyor sadece insanlık olarak hala korku frekansında yaşamaya devam ediyoruz ve alfa kuşağı bizim asıl kurtarıcımız olacak. 2045 yılı bunun miladı. 

Bir yandan büyük reset projesi, bir yandan küçücükün çocuklara bile enjekte ettirilen ne olduğu bilinmeyen sıvı paniği derken alfa kuşağından pek umitli değildim ta ki bu bilgileri öğrenene dek. 

Yeni doğan çocukların teknolojiyle aralarının bu kadar iyi olması hatta neredeyse bağımlılık derecesinde teknolojiye meraklı olmaları beni çok ürkütüyordu. Ama diğer kuşaklardan  farklı olarak sevgi frekansıyla doğuyor olmaları bu konuda o kadar da çok endişelenmememiz gerektiğini bana kanıtladı. Sonuçta bu kuşağın bir kısmı Uranüs Koç ve Uranüs Boğada doğuyor. Yani girişimci ve doğacı çocuklar yetişmekte ve büyüdüklerinde doğaya teknolojiyle hizmet eden yetişkinler olacaklar. Zaten belki fark etmişsinizdir bu neslin oynamayı en çok sevdiği oyun minecreaft. Bu oyunun onlara öğrettiği çok ilginç şeyler var mesela hayatta kalmak için kaynaklar toplamak, yeni yapılar inşa etmek, yaratıklarla savaşmak gibi. Tüm bunlar Oğlak burcunun sembolizmasıdır ve onları şu anki toplumsal değişime hazırlıyor. Bu çocuklar minecraft oyununda resmen zor koşullarda hayatta kalabilmek için gerekli becerileri kazanıyorlar bu yüzden bu oyuna bu kadar bağımlılık derecesinde aşıklar. 

Mars'ı ısıtıp, yaşanılır hale getirmek için kutuplarımıza nükleer bomba atmanın hayaliyle yaşayan sahte dahi, ahriman Elon Musk gibilerine nazaran bu çocuklar mahvolmanın eşiğinde olan doğa ve tabiatin da kurtarıcıları olacaklar. Kısacası kıyamete her an hazır olan ve korkunç felaketlerde, toplumsal karmaşalarda bile hayatta kalmayı başaracak kocaman bir bilgeler topluluğu yetişiyor aramızda. 

Aslında geçmişe dönüp baktığımızda ve 240 yıl kadar geriye gittiğimizde Plüton'u Oğlak burcunda olan ve o yıllarda 20'li 30'lu 40'lı  yaşlarında olan benzer bir jenerasyonla karşılaşıyoruz. O zamanki tarih sahnesinde yine toplumsal dönüşüm, kan ve savaş var. Bilmeyenler için o zamanki kraliyetlerin yıkılış temelini atan Fransız İhtilalinden bahsediyorum. O zamanki nesil bugünkü demokrasinin mihenk taşlarını oluşturdu. Günümüzde demokrasi yozlaştığı için şimdi tekrar Plüton Oğlak hanesinde sahnede ve bu nesil aracılığıyla yeni bir dünya düzeni kuracak. 

Biliyorum şu an alfa bebeklere sahip olan anne ve babalar kendilerini çok kötü hissediyor ve çocuklarının geleceği için endişeleniyorlar. Bu yazımı onlara umut olsun diye kaleme almak istedim. Bir Plüton Akrep kuşağa olarak bu korku ve endişeleri kemiklerime kadar hissediyorum ama bu kadar korkunç ve değişimlere gebe olan değişim çağına rağmen bu üstatların aramıza doğmalarına sağlayan tüm ebeveynleri cesaretlerinden ötürü kutluyorum. İyi ki varsınız ve iyi ki bu yeni çağ bebeklerini doğurup büyütüyorsunuz. Sakın onların gelecekleri hakkında endişelenmeyin çünkü bu özel bebekler hiçbir şey yapmasalar da sadece enerjisel olarak bu dünyada var olarak mucizeler yaratacak ve bize nasıl olmamız gerektiğini hatırlatacaklar. Alfa kuşağı yepyeni bir düzen kuracak ve toplumları, sosyal yaşantıyı adeta sıfırdan oluşturacak. Bu çocuklar yeni dünya düzenini kuracak ama bu düzen kürelselcilerin bize dayattığı düzenden çok daha farklı olacak.

Pandemi, ekonomik kriz, resesyon derken bu çocuklar korkunç sıkıntıların var olduğu bir dünyaya gelmeyi tabiki de bilerek seçiyorlar. 3. dünya savaşının çıkması ve insanlığın yok olması için bu kadar büyük bir çaba sarfedilirken kim böyle bir dünyaya doğmak ister ki? diye düşünebiliriz. Sonuçta bu kadar korkunç bir dünyaya en son Plüton'u Yengeç burcunda olan nesil gözünü açmıştı. Onlar iki dünya savaşını ve büyük buhranı birden yaşadılar ve çok büyük darbeler aldılar. Ama unutmayalım Yengeç burcu duygusaldır. Tam karşısında yer alan Oğlak burcu ise tam tersine mantık odaklı, pratik ve akıllı bir burçtur. Ayrıca Oğlak öncü burçların ve toprak elementinin son burcu olduğu için yüksek mertebedeki bir olgunluğu taşır. İşte bu çocuklar bu olgunlukla dünyaya geliyorlar. Çağın tüm karanlık taraflarından haberdarlar ama bunu nasıl değiştireceklerini de çok iyi biliyorlar ve bunu Satürn'ün yardımıyla çok yavaş, sessizce ve bilgece başaracaklar. Büyük büyük büyük babalarının vatan ve aileyi korumak için savaş meydanlarında çektikleri acılarn bilinciyle doğdukları için bu enerjilerin kendilerini tekrarlamasına asla izin vermeyecekler. Eğer olur da Doğa Ana ahrimanik güçleri yok etmek için dünyayı felaketlerle sarsmaya karar verirse bu nesil bize hayatta kalmayı, sıfırdan başlamayı ve yeni toplumsal düzenler kurmayı öğretecek. 

Bu neslin başlangıçta en çok zorlandığı şey içine doğdukları sistemde kendilerine ait olan yeri bulmak olacak. Sonuçta bu çocuklar LGTB vs gibi birçok topluluğun yarattığı sosyal düzen içindeki kırılmaların içine doğuyorlar. Dünyaya onların gözünden bakarsak her şeyin ne kadar karmaşık göründüğünü görebiliriz. Sonuçta bu çocukların bazıları sıradan anne ve babalara bile sahip değiller. Çoğu ya sadece anne tarafından büyütülüyor ve baba rolünün yoksunluğunu yaşıyor. Bazıları ise iki anneye veya iki babaya sahip. İşin içerisine kiralık rahimleri, taşıyıcı anneleri ve sperm bankalarını da eklersek iş iyice karmaşık hale geliyor. Kısacası abuk subuk bir toplumsal düzende ve birbiryle savaşan sosyal grupların içinde yaşıyoruz. İşte alfa çocukları bütün bu karmaşıklığa ilahi bir düzen getirmek yani bize sağlam bir ayar çekmek için geliyorlar. 

Bu arada yazımda alfa kuşağından bahsettim ve 2012'den beri aramızdalar dedim ama aslında Plüton Oğlak burcuna 2008'de geçti. Alfa kuşağıyla Plüton'u Oğlak burcunda olan nesil benim gözümde yine de aynı özelleliklere sahipler bu yüzden yazımda ikisini bir tuttum. 

Dilerim bu kuşak bizim kurtarıcımız olur aksi taktirde gidişat hiç parlak değil. Ama her zaman dediğim gibi umut en son ölen şeydir ve bu yazımı kaleme alırken bu umut resmen bana inanılmaz güçlü bir hissiyat verdi. Bedenlenen ahrimana yani deccale karşı yaratıcı kocaman bir Alfa ordusu hazırlıyor. Aslında hangi tarafın kazanacağı sizce de çok bariz belli değil mi? 

10 Eylül 2022 | BALIK BURCUNDA DOLUNAY

 


10 Eylül'de Balık burcunda Mars ile sert açıda bir dolunay gerçekleşecek. Bunu sert ve sürprizlerle dolu bir tamamlanma olarak görebiliriz çünkü Uranüs gezegeni de dolunayı destekliyor olacak. 

Bundan 6 ay öncesinde duygusal bir karar almış ve bir adım atmış olabiliriz. Geriye dönüp bir bakın bakalım 6 ay öncesinde sizi hangi rüzgarlar ne yöne savurdu? İşte o savrulmanın etkilerini deneyimleyeceğimiz bir sürece girmiş bulunuyoruz ve önümüzdeki iki haftalık süreç içerisinde Balık burcunun haritamızda bulunduğu alanla ilgili bizi şaşırtacak sürprizlerle karşılaşabiliriz. 

Neptün ile de dizilimde gerçekleşecek olan dolunay aşırı duygusal kararlar almamıza neden olabilir. Hatta hem gerçek hem de mecazi anlamda sular sellere kendimizi kaptırıp, kayıplar verebiliriz. Sonuçta işin içerisinde Neptün oldu mu hayal kırıklığı yaşama potansiyeli bir hayli yüksek oluyor. Bu yüzden dikkat edin, ne siz aldatın ne de siz aldanın. 

Öte taraftan Neptün muazzam bir sezgi ve yaratıcılık yeteneği bahşeder. Bu enerji Balık burcunun etkisiyle birleşince yaratıcı her türlü faaliyet için çok güzel bir başarı kapısı açacaktır. Yani çoktandır yapmak isteyip de bir türlü cesaret edemediğiniz veya zaman bulamadığınız o şeyi yapmak için çok özel bir zaman dilimindesiniz. 

Bunun haricinde Merkür'ün Terazi burcundaki gerilemesinden etki alan Balık dolunayı, özellikle söz ve düşüncelerimize dikkat etmemiz gerektiğini gösteriyor. Şimdiye kadar denge kuramadığımız alanlarda adil davranma şansına erişeceğiz. Bu yüzden yaptığınız ve maruz kaldığınız tüm haksızlıkları hatırlayıp, bunları bu dolunay şifasıyla açıklığa kavuşturmayı dileyin. Bırakın aklınız boşalsın, kalbiniz huzurla dolsun ve Merkür retrosu hakettiğiniz adaleti hayatınıza davet etsin. Bunu başarabilirseniz Uranüs size hoş sürprizler getirebilir ve siz hayatın aslında ne kadar da güzel bir adalete sahip olduğunu idrak edebilirsiniz. 

Hem Neptün hem Uranüs'ün enerjisi bu dolunaya mistik ve ruhsal bir enerji de katıyor olacak. Dolayısıyla yaratıcıyla olan bağımızı muazzam derecede kuvvetli hissedebilir yani göksel ilahi rehberlik alabiliriz. Özellikle rüyalarımız bu iki hafta boyunca rengarenk olacaktır ve bize önemli mesajlar iletebilir. Bu mesajları alabilmek için hala edinmediyseniz kendinize bir rüya günlüğü edinin ve rüyalarınızı yazın. Bırakın semboller size yol göstersin ve karanlığınızı aydınlatsın. 

Balık dolunayı bize sıkıca tutunduklarımızdan vazgeçme gücünü veriyor olacak. Bu yüzden bırakalım duygusal iniş çıkışlarımız Mars'ın öfkesinden değil gücünden ve yaşama sevincinden beslensin. 

Hepimiz için manevi huzura erişeceğimiz çok güzel ve özel bir dolunay olması dileğimle..

MEDİKAL ASTROLOJİDE BAŞAK BURCU & KARACİĞERİMİZ

 

Bedenimizde öyle bir organ var ki, 500'den fazla göreve sahip. Tam bir işkolik. 5 dakika bile dinlenmeden bir ömür boyu bize hizmet etmekte. 

Bu kadar çalışkan bir organı Başak burcundan başka kimse temsil edemezdi. Gezegenlerden Jüpiter karaciğerimizin yönetimi üstlense de, Başak burcu karaciğerin tüm görevlerinin arkasındaki burçtur. Tıpkı bir Başak nasıl evinin temizliğinden sorumluysa karaciğer de bedenin arınma mekanizmalarından sorumludur. Bedenimizi o temizler, toksinleri o ayırır ve bedenimizi terk etmeleri için gerekli organlara yönlendirir. 

Aslında bedenimizi cildimiz veya verdiğimiz nefeslerle de arındırırız. Ama tüm bunların düzgün çalışabilmesi karaciğerimizin iyi durumda olmasına bağlıdır. Bu yüzden karaciğerde bir sorun varsa bu kendini çeşitli cilt sorunları olarak veya nefes/ağız kokusu şeklinde gösterebilir. Hatta çok kötü kokan ter de karaciğerdeki toksinlerin belirtisidir. Kadınlar erkeklere nazaran adet döngüleri aracılığıyla da arınırlar. Yani adet döngüsünde yaşanan sorunların arkasında da karaciğer bulunmaktadır. 

Karaciğerin ağrısı yoktur. Sadece aşırı yağlanma olduğunda bedenin sağ alt köşesinde büyümeden dolayı bir rahatsızlık hissi oluşabilir. Onun haricinde karaciğer ağrısını en çok yorgunluk olarak gösterir. Kronik yorgunluğun çağında yaşadığımız için neredeyse hepimizin karaciğeri bir hayli kötü durumda. Çünkü atalarımızdan bu yana ilk defa karaciğerimizin kaldıramayacağı kadar fazla toksine maruz kalmaktayız. Tarım ilaçları, kalitesiz içme suları, hava kirliliği ve kozmetikten temizlik ürünlerine kadar kullandığımız veya maruz kaldığımız her şeyin içinde sessiz, görünmeyen toksinler var. 

Toksinlerin çoğu yağda çözünür ve bedenimizde yağla birlikte depolanır. Hızlı kilo verirken bu toksinlerin hepsi serbest kalır bu yüzden kilo verme süreci sağlıklı da olsa toksinlerin bedende serbest kalmasından dolayı çeşitli sağlık sorunlarını beraberinde getirebilir. 

Karaciğerin toksinleri atabilmesi için bunların suda çözünür hale getirilmesi gerekilmektedir. Bunun için karaciğerde 2 aşama gerçekleşir. Karaciğerin gerçekleştirdiği ilk arınma aşaması için B grubu vitaminleri, fosfor, sağlıklı yağlar, bitkilerin içinde bol miktarda bulunan flavonoidler ve glutatyon gerekmektedir. Onlar olmadan arınmanın ilk mekanizmasında sorun yaşanır ve tıkanma meydana gelir. Bu aşamada birçok toksin ve serbest radikal serbest kalır. Bunlar için bedenimiz antioksidanlara ihtiyaç duyar, yani E ve C vitamini, selenyum, manganez, çinko ve Koenzim10 gibi koruyucu güçlere. Bu aşamada devedikeni gibi bitkiler de bedeni desteklemektedir. İkinci aşamada ise önemli olan asıl şey amino asitler yani proteindir. 

Yanlış tarım uygulamaları yüzünden topraklarımızda mineral değerleri iyice azaldığı için sağlıklı beslendiğini zannedenlerde bile vitamin ve mineral eksiklikleri bulunmaktadır. Bir takım saçma insanların ortaya attığı et politikaları yüzünden de sağlıklı proteinlere ulaşma imkanımız iyice azalmakta. Yani bir yandan her alandan üzerimize gelen toksinler, bir yandan da karaciğerin görevini gerçekleştirmesi için ihtiyaç duyduğu mineral ve besinlerin azlığı.. Kısacası hepimizin karaciğeri ayvayı yemiş durumda. 

Bir antioksidan olan glutatyon karaciğerin ikinci arınma aşamasında da büyük bir göreve sahiptir ve aslında bir kükürt bileşimidir ve sarımsak, soğan, lahana gibi kötü kokan şeylerin içinde bulunur. Sarımsakla soğanı neredeyse her yemeğin içine koyuyoruz diye düşünmeyin. Maruz kaldığımız toksinler yüzünden daha fazla kükürte ihtiyacımız var. Glutatyon için selenyum da çok önemlidir ve maalesef toplumun büyük çoğunluğunda artık yeteri kadar miktarda bulunmamaktadır. Glutatyonu dışarıdan almak ise pek etkili değildir. Bu yüzden bedenimizin onu kendi yaratması için kükürt, selenyum ve omega 3 depolarımızın tam kapasite dolu olması gerekir.

Bu yazımda kısa ve anlaşılır bir şekilde karaciğerimizin sağlıklı olabilmesi için nelere dikkat etmemiz gerektiğini anlattım. Artık her sağlık sorununun bağırsaklarda başladığı söyleniyor. Karaciğer ve bağırsaklar ise birbiriyle yakından alakalı çünkü ikisi de bir hazım ve arınma organı ve her ikisi de Başak burcu tarafından temsil edilmekte. 

Bedenimizde bu kadar büyük bir göreve sahip olduğu için karaciğerimizin kıymetini bilmemiz ve sağlığımızın sorumluluğunu üstlenmemiz dileğimle..


27 Ağustos 2022 | Başak burcunda YENİAY

 

4 derece Başak burcunda gerçekleşecek olan yeniaya doğru adım adım ilerliyoruz. Bize beyaz bir sayfa açtıracak olan bu yeniay gökyüzünde Venüs - Satürn - Uranüs üçlüsünden gelen zorlayıcı açı yüzünden bizi bir hayli zorlayabilir. Yeniay, değer verdiğimiz, bize ait olduğuna emin olduğumuz şeylerin aniden değişebileceğini ve bu değişime uyum sağlayarak yeni bir başlangıç yapmamız gerektiğini simgeliyor. 

Başak burcu her ne kadar mükemmeliyetçi ve detaycı da olsa, aslında toprağın değişken niteliğine uyum sağlayan bir enerjidir. Yani mükemmel işlerini akışta kalarak, koşullara ve zorluklara uyum sağlayarak ortaya çıkarır. Her soruna pratik bir çözüm üretebilecek kıvrak ve sivri bir zekaya sahiptir. Ama belki de en güzel yanı saflığı daima merkezinde tutmasıdır. Kurnaz değildir ve zekasını şeytani bir şekilde kullanmak yerine herkesin hayrına olacak şekilde kullanmayı tercih eder. 

Yeniay sonrasındaki 2 haftalık süreç boyunca biz de tam da bahsettiğim bu Başak enerjisine bürünmeliyiz. Hayatımızda yaşadığımız sorunlara pratik çözümler bulmalı, sağlam yeni adımlar atabilmek için zekamızı kullanmalı ama bunu yaparken bencil davranmaktan uzak durmalıyız. 

Herkesin iyiliği için yeni tohumlar ekenler bundan sonraki 6 ay içerisinde Başak burcunun haritalarında bulunduğu alan üzerinden güzel şeyler biçecekler. Dolayısıyla bu yeniay döngüsünde cömert ve yardımsever olmaya özen gösterin. Bilin ki, verdiğiniz misliyle size geri dönecek. 

Uranüs yeniay öncesi retro sürecine başladığı için bazı şeyler umduğumuz gibi ilerlemeyebilir. Retro süreci içerisinde bulunduğumuz için akışta kalmamız ve koşullara uyum sağlamamız önemli olacak. 

Yeniay zamanı Merkür'ün Terazi burcuna geçişiyle birlikte iç dünyamızda adalet ve ahenk temaları yeni bir boyut kazanacak. Venüs ile Ay Düğümlerinin zorlayıcı açıları ilişkiler alanında gerginlikler yaşamamıza neden olsa da, yeniayın yöneticisi olan Merkür, Terazinin asaletini kullanarak, savaş ortamlarına barış getirebilmemiz için elinden geleni yapacak. Yeterki yeniay döngüsünde mantığımızı bir köşeye ittirmeyelim. Ona bu süreç boyunca çok ihtiyacımız var. Çünkü sadece duygularının dinleyicisi, mantıklarının uygulayıcısı olanlar bu yeniay kendilerine yepyeni bir sayfa açabilecekler. 

• • •

Yeniay gecesi gök kubbenin sessiz karanlığı altında oturun ve göğe bakarak bir dilek tutun. Bu dilek öyle bir dilek olsun ki, başkalarının da iyiliğini sağlasın. Hayatınızdaki bela ve musibetlerden kurtulabilmek için bir başkasının karanlıklardan kurtulabilmesi için dua edin. Yeniayın enerjisi sessiz bir simya başlatarak başkası için ettiğiniz duanızı duyup bunu size geri döndürecek. 

Bu yeniay zorluklarına rağmen hepimizin eline kendi kader zindanımızın çıkış kapısının anahtarını sunuyor olacak. Bu anahtara sahip çıkın ve ona sahip olduğunuz için minnet duyun çünkü önümüzdeki süreç karanlık bir açlığa gebe. Sadece kendi iç dünyasında bir Başak kadar saf kalabilenler karanlıklarını aydınlatıp, toprağın bereketi olan başakları hasat etmeye devam edebilecek. 

Birbirimiz için dua edelim ki, hasat edenlerin arasında bizler de olalım. 


12 AĞUSTOS 2022 | KOVA BURCUNDA DOLUNAY

12 Ağustos'da 19 derece Kova burcunda bir dolunay gerçekleşecek. Her dolunayda olduğu gibi önümüzdeki 2 haftalık süreç içerisinde bundan 6 ay önce başlatmış olduğumuz bir döngüyü kapatıyor olacağız. Bu yüzden neler biçeceğinizi anlamak için 6 ay öncesinde neleri ektiğinizi hatırlamaya çalışmalısınız. 

Bu dolunaya damgasını vuran Uranüs ve Satürn arasındaki kare açının kısıtlayıcı etkisi olacak. Uranüs hala Mars ve Kuzey Ay Düğümüyle kavuşumda olduğu için gökyüzünden yeryüzüne inen şiddetli ve sarsıcı bir etki var. Dolunay ve T kare sabit burçlarda olduğu için havadaki değişim enerjisine bütün gücümüzle karşı koymak isteyebiliriz ama işte tam da bu davranışımız her şeyi berbat edebilir ve canımızın yanmasına neden olabilir. Bu yüzden önümüzdeki 2 haftalık süreç boyunca dik durmanın değil, tam tersine uyum sağlamanın zamanı olacak. 

Gökyüzü damarımıza bu kadar sert basarken içimizde karanlık duygular su yüzeyine çıkabilir. Özellikle isyan enerjimiz had safhalarda hissedilebilir. Her zaman dediğim gibi bastırmak yerine tüm hislerinizi serbest bırakın. İçimize hapsettiğimiz karanlıklarımızı aydınlatacak bu dolunay. Ama eğer bırakamaz ve bunlara sıkıca tutunursak büyük bir duygu zehirlenmesi yaşayabilir ve bu içsel krizden kaçışın olmadığını düşünebiliriz. 

Kova burcu Uranüs'ün çocuğudur ve Uranüs mitolojide tanrılardan ateşi çalıp, insanlara armağan eden olarak tanınır. Bu dolunay bize çok parlak bir hediye getirebilir. Satürn'ün sorumluluğunu üstlenir ve Mars'ın emrettiği gibi kadersel bir yolculuğa çıkmaya cesaret edebilirsek bu dolunay bize özgürlüğün ve bağımsızlığın gücünü armağan edebilir. 

Bu güç uğruna büyük bir savaş verecek bazılarımız. Kimilerimiz kendini karanlığın içinde kaybedecek. Kimilerimiz ise içindeki karanlığı yenerek özgürleşecek. 

Bu 2 haftalık süreç boyunca ayaklarınızla yere sağlam bir şekilde basın. Akıllıca davranın çünkü aptallığımızın bedelini bu gökyüzü bize çok ağır şekilde ödetebilir. Çok büyük sabır göstermemiz gereken bir zaman diliminden geçiyoruz. Bir tilki kadar uyanık olmalı ve ne kadar zorlansak da bencil davranmak yerine çevremizdeki insanları da düşünmeliyiz. Çünkü bu dolunay sadece sabır gösteren ve adaletli davrananlar kazanacak. Özellikle bu süreç içerisinde sizden yardım isteyenleri asla geri çevirmeyin. Karmik borçları kapatmak için çok güzel bir dolunay bu. Bir yılan misali kabuk değiştirmeli, derimizi yani bizi besleyen karanlık enerjilerimizi üzerimizden soyup atmalıyız. 

Yaşadığımız her zorluğun ardından bir ödül verilir. Bu evrenin asla şaşmayan gizemli yasalarından biridir. O kadar karanlık ve zor bir zamandan geçiyoruz ki, bu sınavı verebilen ruhlar altın bir çağ ile ödüllendirilecekler. Yüzlerce yıl boyunca Uranüs, Mars ve Kuzey Ay Düğümü bir daha Boğa burcunda kavuşmayacak. Bu kare açı kendini kolay kolay bir daha tekrarlamayacak. Yani o kadar önemli bir dolunay ki aslında bu keşke gerçek enerjisini dolu dolu hissedebilsek. 

Bu büyüleyici enerjiden faydalanabilmek için dolunay gecesi elinize bir kağıt ve kalem alın ve hayatınızdan çıkarmak istediğiniz her şeyi yazın. Sonra yazdıklarınızı gözünüzün önünde yakın ve küllerini doğaya, suya, taşa savurun. Bırakın özgür kalsın ruhunuz ve işlesin dolunayın simyası.

28 Temmuz 2022 | ASLAN BURCUNDA KRİTİK YENİAY

 

28 Temmuz'da Aslan burcunda gerçekleşecek olan yeniay, gökyüzünde T-kare açı kalıbını oluşturacak. Satürn, Uranüs ve Mars kavuşumuyla kare açıya geçerek, zorlayıcı bir yeni başlangıç yapmak üzere olduğumuzu göstermekte. 

Bu yeniay döneminde çok dikkatli olmalı ve boyumuzdan büyük işlere kalkışmamalıyız. Özellikle Mars ve Uranüs'ün kavuşumu hepimizin içindeki isyanları tetikliyor olacak. 

Sadece dıştaki yangınlarla değil, aynı zamanda içimizdeki yangınlarla savaşacağımız iki haftalık bir sürece girmek üzereyiz. Kavurucu sıcaklar ve yangınlar bir yandan, içimizde büyük fırtınalara sebep olacak Merkür'ün sert açıları bir yandan.. Buna bir de Venüs ile Kiron arasındaki sert açıyı ekledik mi, canımızın yanma riskinden kaçamayabiliriz. 

Her zaman dediğim gibi gökyüzündeki zorlayıcı açılar aslında kendimizi aşmak için muazzam fırsatlardır. Her şey güllük gülistanlık olduğunda ruhumuzun olgunlaşmasına gerek kalmaz. Bizi biz yapıp, olgunlaştıran, büyüten ve güçlendiren şey yaşadığımız zorluklardır. 

İşte gökyüzü bizi bu yeniayla aslında cezalandırmak yerine ödüllendirmek için bir fırsat tanıyor olacak. 

Bu zorlayıcı yeniay enerjisini düzgün şekilde kullanabilmek uğruna hepimiz üzerimize sükûnet kıyafetimizi geçirmeliyiz. Fazla konuşmak yerine alçakgönüllü davranmalı ve sessizleşmeliyiz. 

Aslan burcu kalbimizi ve gücümüzü temsil eder. Yeniay'da yapmamız gereken şey tam da bu kalbimizin merkezinde saklı olan iç gücümüzü keşfetmek olacak. 

Merkür ile Kiron arasında oluşan üçgen açı kalbimizin güzel sesini dinlememiz gerektiğini söylüyor. İçimizdeki rehberimiz bizi en zor durumlarda bile yönlendirdiği için en karanlık zamanlarda bile aslında yalnız değiliz. Bu yüzden korkmamızı, endişelenmemizi gerektiren bir şey yok. 

Bu yeniay sert fırtınalı zamanlarda bile içimizde  huzurlu olmayı başarıp, başaramadığımızı sınayacak. Dilerim bu sınavı en başarılı şekilde verir ve Uranüs ile Mars kavuşumunun gazabına uğrayarak, gemilerimizi ateş denizinde batırmayız. 

13 Temmuz 2022 | OĞLAK BURCUNDA SÜPER DOLUNAY

21 derece Oğlak burcunda gerçekleşecek olan yılın en büyük dolunayına kavuşmaya hazırlanıyoruz. Gök kubbede ışıl ışıl parlayarak bizi büyüleyecek olan bu dolunay Satürn'ün yöneticiliğinde gerçekleşeceği için bizi kısıtlanmalar üzerinden sınıyor olacak. Bu yüzden önümüzdeki 2 hafta boyunca ulaşılabilir zannettiğimiz bazı şeylere ulaşmakta zorlanabilir ve istemesek de bazı ciddi gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalabiliriz. 

Dolunay Ceres ile dizilimde gerçekleşeceğinden bu kısıtlamaların gıda ve özellikle de tahıl üzerinden olabileceğine işaret ediyor. Herkes bu konu hakkında zaten yeteri kadar uyarıda bulunduğu için her yazımda bu konuya dikkat çekerek insanları korkutmak istemiyorum. Sadece yapay bir gıda krizine sürükleniyoruz ve bu dolunay bu krizin artık kaçınılmaz olduğunun en büyük işareti. İstanbul'dan en az 4 milyon insanın göç edeceği bekleniyor. Şimdiye kadar birçok yazımda ters göçün kaçınılmaz olduğundan bahsetmiştim. Ceres ve Satürn bize kendi gıdanı yetiştirebiliyor olmanın ne kadar büyük bir güç olduğunu gösterecek. 

Ceres ile Plüton arasındaki karşıt açı bundan başka bir yolumuzun olmadığını, kendi gıdasını yetiştirebilenlerin güçlü olacağını bunu yapma imkanı bulunmayanların ise Plütonik yollardan bir hayli zorlanacağını gösteriyor. 

Dolunayın Merkür ile olan zorlayıcı açısı 2 hafta boyunca en büyük düşmanımızın bize korku ve endişeyi aşılayan kafa seslerimizin olacağını gösteriyor. 

Dolunayın Uranüs gezegeninden aldığı destek açı ise kendimizi özgürleştirmemizin yollarını bulmamız gerektiğine dair bize yardım elini uzatıyor. 

Unutmayalım ki, Boğa burcundaki Mars ve Uranüs kavuşumu ani şeylerin gerçekleşebileceğine dair bizi uyarıyor. Boğa burcu maddi manevi değer verdiğimiz her şeydir. Tüm değer verdiklerimiz üzerinden ani ve en beklenmedik anda sınanacağız. Kısacası büyük bir değişimin eşiğindeyiz. 

Mars, Uranüs ve Kuzey Ay Düğümünün bu burçtaki kavuşumunu en son Büyük İskender döneminde deneyimlemiştik. İskender Doğu'nun kapılarını Batı'ya açıp adeta yepyeni bir dönemi başlatmıştı. Hayat tekerrürden ibarettir. İşte tam da bu yüzden gücün Doğu'ya kaydığını ve güç dengelerinin yeniden oluştuğunu gözlemleyeceğiz. Tahmin edebileceğiniz üzere Türkiye de, inanması her ne kadar zor da olsa bu yeni doğan yıldızların arasında yer alacak. Bu yüzden korkmayalım ve umutsuzluğa kapılmayalım. Şu an için karanlık bir süreçten geçsek de, bu karanlık çok yakında muazzam bir güce kavuşarak aydınlanacak. 

Dolunayın bize olan mesajı: 

Alışılmışın dışında olanı düşün, farklı ol ve alternatif yollar dene. Zihninin hapsinden kendini kurtar çünkü kafa seslerinin fısıldadığı panik yüzünden sezgilerini duyamaz vaziyettesin. 

Bu dolunay emirler oğlak burcu aracılığıyla bizzat Satürn'ün kendisinden geliyor. Bu yüzden kontrolü kaybetmek yerine kontrollü davranmalı, sabırlı olmalı ve zorluklara karşı dimdik ayakta durabilmek için kendi çıkış yollarımızı kendimiz belirlemeliyiz. 

Dilerim hepimize süper güçler armağan eden bir süper dolunay deneyimler ve kendimizin aslında ne büyük bir kudrete sahip olduğunu idrak ederiz. 

29 HAZİRAN 2022 | YENGEÇ BURCUNDA YENİAY

 

7 derece yengeç burcunda Mısırlıların haberci olarak gördükleri Mirzam yıldızıyla kavuşumda olan yeniayı deneyimlemek üzereyiz. 

Bu yıldızın öyle bir etkisi var ki, ailesel ve vatanı ilgilendiren konularda bir söz sahibi hakkına kavuşabilir ve yaşam alanımızla ilgili bir takım değişimler yapmaya niyet edeceğimiz bir sürece girebiliriz. Ama bir yandan yeniayın Jüpiter ile olan zorlayıcı açısı aptal cesaretiyle boyumuzdan büyük işlere kalkışıp, sonrasında pişmanlık duyma riskimizin yüksek olduğunu gösteriyor. 

Gök kubbede Mars ve Plüton'un arasındaki sert etkileşim ani patlamaların riskini göstermekte. Bir şeyleri katlemek üzereyiz ve tam olarak neyi öldüreceğimize bu yeniaydan sonraki 2 haftalık süreç içerisinde karar veriyor olacağız. 

Hazır gökyüzü bu kadar karanlık ve dönüştürücü etkileri bize armağan ederken, içimizde yer edinmiş zehirli duygularımızı olumluya dönüştürmeyi tercih edebiliriz. 

Bu yeniay kendimize kurban seçerken gerçek kişileri seçmek yerine, ilişkilerimizi zedeleleyen iç şeytanlarımızı kurban etmeyi seçmeliyiz. Bunun için gökyüzü bize tüm desteğini sunuyor olacak. 

Merkür ile yaralı şifacı olarak bilinen Kiron arasındaki olumlu açı bize sürekli olumsuz şeyleri fısıldayan iç seslerimizi şifalı sözlere çevirebileceğimizi gösteriyor. Yeterki biraz arınma enerjisini hayatımıza davet edip, sessizleşelim. Kendimizi motive edip, cesaretlendirebileceğimiz bir zamandan geçiyoruz. Yani karanlık günlerin gelip geçici olduğunu kendimize hatırlatmakta büyük fayda var bu aralar. 

Bu hafta Mars ile Satürn arasında da olumlu bir sekstil açı gerçekleşecek. Gücümüzü daha dengeli bir şekilde kullanabileceğiz. Ayaklarımız yere daha sağlam basacak ve akla mantığa yatkın adımlar atarak yolumuzu belirleyebileceğiz. 

Venüs ile Jüpiter arasındaki olumlu açı ise ilişkilerimiz açısından bize uğur getirebilir. Ayrıca her iki gezegen finansla ilgili olduğundan bu yeniay ülkemizin insanlarına bolluk ve bereket armağan edebilir. Ülkece çok zorlayıcı bir zamandan geçsek de, bu zorluklar önümüzdeki senelerde devrini refaha bırakacak. Evren bize sadece sert bir şekilde mütevazileşmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Çünkü bu hızda dünyayı tüketmeye devam edersek çocuklarımıza yaşanılır bir dünya bırakamayız. Kova çağında hırsa yer yok! Bu yeniay bize bir kere daha bu gerçeği hatırlatıp asıl önemli olanın aile, sevgi, merhamet ve bereket olduğunu anımsatacak. 

Dilerim yengeç yeniayının bu etkisiyle ailenizde ve iç dünyanızda huzuru bulur ve güzel bir yeni sayfa açarsınız. 

TOKAT ÜSTÜNE TOKAT | SATÜRN DÖNÜŞÜNÜ DENEYİMLEMEK

 

Bu yıl ilk Satürn dönüşünü yaşayan biri olarak bu yazımda kendi deneyimlerimi paylaşıp bu süreç hakkında merak edenleri bilgilendirmek istedim. 

Satürn 28.5 yılda bir döngüsünü tamamlar. Yani ilk Satürn dönüşümüzü 28-29 yaşlarımız arasında deneyimleriz. Bir insanın yaşam süresi göz önünde bulundurulduğunda yaşamı boyunca 3 kere Satürn dönüşünü yaşar. 

Benim Satürn'üm 29. derecede bulunduğu için ben dönüşümü 30. yaşıma doğru yaşadım. Şanslıydım çünkü bu tetiklemeyi sadece bir kere deneyimledim. Satürn retrosuna başladı mı Satürn derecesini 3 kere tetikleyebilir. Bu da evrenin tokatlarını arka arkaya yemenize neden olabilir. Benim haritamda Satürn kendi burcu olan Kova'da bulunduğu için de bir tık daha şanslıydım. Satürn özellikle su burçlarındaysa Satürn dönüşü duygusal anlamda çok daha ağır hissedilebilir. 

Peki neler bekler bizi ilk Satürn dönüşümüzde?

Aslında Satürn haritamızda bulunduğu alanda bizi 29 yıl boyunca zaten sınar. Yani 29 yıl boyunca zaten zaaf ve zayıflıklarımızın neler olduğunu öğreniriz. İşte ilk Satürn dönüşü bu zayıflıklarımızla gerçek anlamda yüzleştiğimiz ilk andır. Kimse zayıf yönüyle yüzleşmekten hoşlanmadığı için ilk Satürn dönüşü büyük bir darbe gibi algılanır. Oysa Satürn'ün tek bir amacı vardır o da bizi güçlü kılmak!

30'lu yaşlara kadar gençliğin verdiği coşku ve heyecanla dünyayı değiştirecek kadar güçlü hissederiz kendimizi. Hayallerimiz ve hedeflerimiz boyumuzu aşacak kadar büyüktür ama bunu umursamayız. Çünkü inanılmaz bir güç vardır içimizde, daha doğrusu kötü ve zor şeylerin hep başkalarının başına geleceğini ama belaların asla bizim kapımızı çalmayacağına inanırız. 

Çocukluk yıllarınızı hatırlasanıza.. Çocukken anın tadını çıkarıp, sürekli hayat neşesiyle evcilik oynardık. Düşüp de dizimizi yaraladığımızda hissedeceğimiz en büyük acının bu acı olacağına inanırdık. Oysa hayat bize büyüdükçe bu düşüncelerimizi elimizden aldı. Kalbimiz dizimizdeki ufacık yaralardan daha büyük olan acılara katlandı. Her anın tadını çıkarmasını bilen o teslimiyet içerisindeki mutlu çocuk eninde sonunda coşkusunu yitirdi ve büyümek zorunda kaldı..

Aslında Satürn dönüşü bu içimizdeki çocuğun gerçek anlamda ilk defa büyüdüğü andır. İlk defa gerçek gücümüzü Satürn dönüşüyle fark ederiz. Çünkü Satürn bize bu yaşlarımızda dayanamayacağımızı sandığımız bütün acılara karşı aslında ne kadar dayanıklı olduğumuzu öğretir. Kimimiz babasını kaybeder bu dönemde, kimimiz yeni bebek doğurmuş olsa da kanser olduğunu öğrenir, kimimiz anne olur ve sorumluluk almayı öğrenir, kimimiz ise ailedeki uyuşturucu bağımlısı biriyle ilgilenmek zorunda kalır vs.

Tüm bu verdiğim örnekler kendi Satürn dönüşümde yaşadığım gerçek hayat hikayelerinden alıntı. Korkutmasın sizi bu örneklerin hiçbiri. Çünkü başına tüm bu olayların geldiği insanlar hala hayattalar. Çok büyük darbeler aldılar, bazen ölenle birlikte öldüler, bazen ölmekten çok korktular, bazen de ölmek istediler ama yine de dimdik ayaktalar. 

Ruhunun en karanlık gecesini zaten deneyimlediğini, zaten yaşlı, olgun bir ruh olduğuna inanan ben dahi ilk Satürn dönüşümde bütün yaşam enerjimi bir kere daha yitirip karanlık bir depresyona düştüm. Ölmeyi arzuladım, yaşamaktan bıktım ve dertlerle baş edemeyeceğime dair kendimi inandırdım. Bugün Prof. Dr. Derya Uludöz'ü dinlerken teşhisimi bile koyabildim: Maskeli depresyon! Depresyonda olduğunu bilmeden depresyonda olan insanlara verilen ad. Her Satürn dönüşünde herkesin deneyimlediği ruh hali de, bir diğer tanımı. 

Depresyonun iyi bir tarafının olduğunu söylesem saçmalık dersiniz. Ama var.. Maskeli depresyonun en iyi tarafı bizi asıl rayımıza oturtması, gerçek temelimizi oluşturması ve bize bu yolda yürüyecek içsel gücü vermesidir. Satürn dönüşü ne kadar sancılı da geçse tam da bunu armağan eder bize. 

Satürn dönüşüyle gerçek anlamda kim olduğumuzu keşfeder ve bu hayatta ne kadarını başarabileceğimizi idrak ederiz. Hayalperest özümüzle vedalaşır ve artık gençliğin vermiş olduğu aptal cesareti kıyafetimizi çıkarırız. 

Satürn dönüşünden önce kim olduğumuzu başkalarının değer yargıları üzerine kurarız. Herkesin yaptıkları bize de cazip gelir. Gerçek varlığımızı yaşamaz, başkalarının isteklerine göre var oluruz. İşte tam da bu yüzden Satürn dönüşümüz sırasında yok oluruz. Sahte bir temel üzerine inşa ettiğimiz varlığımızın gerçek ölümünü deneyimliyor olmak aslında hissettiğimiz acının ana sebebidir. 

Bu yazımı birkaç hafta sonra yayınlayacak olsam da aslında 29. yaş günümde kaleme almış oldum. Ettiğim onca bilge lafı Satürn'ün doğum günü hatırası olarak kabul ediyorum. 

O kadar tuhaf bir yaş ki bu benim için gerçekten Satürn'ün ağır enerjisini üzerimde hissediyorum. Aslında her doğum günümü gerçekleşmesine dilediğim dilekleri kaleme alarak geçirirdim. Oysa bu yaşımda tam tersine senelerdir bir gün gerçek olur diye umut ettiğim hayallerimi silerek ve tarihe gömerek geçirdim. Bana ait olmayanları ayıkladım. Bir gün olur ümidiyle kaybettiğim zamanımı geri kazandım. 

Meğer Satürn dönüşü öyle bir şeymiş ki, çok alçakgönüllü bir şekilde size 'bundan sonra başıma ne gelirse gelsin, korkmayacağım. Bundan sonra yalnız da kalsam var olacağım. Bundan sonra başarısız da olsam yine de BEN olacağım' dedirten bir güçmüş. 

Yani her şeyi silmenize ve belki de her şeyi yitirmenize rağmen kim olduğunuzu ilk defa gerçek anlamda keşfettiğiniz çok önemli bir şeydir Satürn dönüşü. Kaderinize teslim olduğunuz ve artık hiçbir acıyı umursamadığınız ama yine de varlığınızın tüm sorumluluğunu üstlendiğiniz andır. Bunu ne kadar hızlı fark ederseniz o kadar hızlı güç kazanırsınız ve o kadar az canınız yanar evrenin ilk tokadını yediğinizde. 

Korku ve yenilgi en büyük üstadınız olur bu dönemde. Canınızı en çok yakanlar, size en büyük hayat derslerini öğretenlerden olurlar. Çünkü korku size neyi istemediğinizi öğretir, yenilgi ise size gerçek yeteneklerinizi ve başarı için gerekli olan disiplin ve özveriyi öğretir. Kısacası ilk Satürn dönüşü sağlam bir temel inşa edebilmemiz için gerekli olan tüm hayat derslerini bize armağan eder. Artık gerçek hayatımızı inşa edecek deneyime ve bunun için gerekli olan aletlere kavuşuruz ve 30 yıllık yeni bir döngü başlar önümüzde ve ilk yaptığımız şey de Satürn'ün halkalarını mecazi anlamda etrafımızda oluşturmaktır. Çevremizi küçültür, hayal ve beklentilerimizi azaltırız. Onun yerine sağlam duvarlar öreriz benliğimize ve sadık kalacağımız bir yol seçeriz kendimize. 

Uzun lafın kısası.. Çok zorlayıcı ama bir o kadar da güçlendirici bir süreç benim için başlamak üzere. Benimle birlikte bu sürece giren tüm Satürn Kovalara iç güç diliyorum. Bu sürece yaklaşanlara da sakın korkmayın diyorum. Bu süreci zaten atlatmış olanlara da helal olsun diyorum..

Başka bir yazımda görüşmek üzere..

Bu arada kendi Satürn dönüşünü nasıl deneyimleyeceğini merak edenler danışmanlık hizmetlerimden faydalanabilirler. 

MEDİKAL ASTROLOJİDE KLOR DİOKSİT & BİLMEMİZ GEREKENLER

Medikal astroloji yazılarıma kısa bir ara verdikten sonra farklı bir konuyla geri dönmek istedim. Bugünkü konumuz Türkiye'de henüz pek bilinmeyen etkileriyle klor dioksit. 

Hatırlarsanız Donald Trump salgın ilk patladığında "dezenfektan, çamaşır suyu vs için" gibi bir laf ettiğinde herkes şaşırmış ve iyice kafayı yediğini düşünmüştü. Oysa bahsettiği asıl şey klor dioksit idi ve gerçekten de ölüm döşeğinde olan bazı hastaları tekrardan hayata geri getirebilmişti. Daha o zamanlardan bunu bilenler hastaneye düşmeden kendilerini tedavi edebildiler. 

Bu yazımda bahsettiklerim benim şahsi fikrim değil. Bu konuyla ilgili katıldığım kongredeki Dr. Dietrich Klinghardt, Dr. Andreas Kalcker gibi önemli ve bağımsız doktorlardan edindiğim bilgileri paylaşıyor olacağım. Bu doktorlar kim diye soracak olursanız da, kısaca 'çaresi olmayan' olarak pazarlanan ALS, Parkinson, Alzheimer, MS, otizm, kanser gibi hastalıkları iyileştirmeyi başaran doktorlar ve bunları alışılmışın dışında olan yöntemler üzerinden yapıyorlar. 

Madem onca hastalığa iyi geliyor bizim niye haberimiz yok diye soruyorsanız artık uyanmanın zamanı geldi demektir. Çünkü iyileşmeyen hastalık diye bir şey yoktur sadece iyileşmeyen daha doğrusu iyileşmek istemeyen hasta vardır. Bedenimiz o kadar muazzam bir tasarımla yaratılmıştır ki, kendisini her an yenileyebilecek ve iyileştirecek kabiliyete sahiptir. 

2 senedir hepimiz zor zamanlar yaşadık. Evlerimize kapandık, hapsolduk, hastanelerde süründük, aşılanmaya mecbur bırakıldık, hatta sevdiklerimizi kaybettik. Geriye dönüp baktığımda yaşanan onca acı için o kadar çok üzülüyorum ki.. Oysa bağımsız doktorlar bilimsel çalışmalarıyla birlikte daha salgının ilk zamanlarında klor dioksitin ne kadar etkili olduğunu kanıtlamıştı. Yani ölen onca insanı çok basit bir çözümle hayata geri döndürme şansımız vardı ama medya bu haberlerin gün ışığına çıkmasına izin vermedi. 

Maalesef iş sadece bu salgınla bitmedi. Bu tarz hastalıklar 5G ve elektrosmog artışıyla canımızı daha çok yakacak. Bill amca boşuna bir sonraki salgın bundan bin beter olacak demiyor. Bu yazımı yazmamdaki amaç bu korku ve paniğe bir son vermek. Bu dünya milyonlarca yıldır ne bakteriler, ne parazitler, ne virüsler gördü.. Hiçbiri insan neslini sonlandıramadı. Tam tersine güçlendirdi ve bağışıklık sistemini her koşula uyum sağlayabilecek şekilde programladı. Korkmak yerine herşeyin bir çaresinin olduğunu kendimize hatırlatmamız ve bu gibi basit, kolay ve zararsız çözümlerin nasıl kullanıldığını bilmemiz gerek. 

Klor dioksit nedir & nasıl işe yarar?

Aslında en basit anlamıyla klor dioksitin oksijenin ulaşamadığı, artık yaşamın var olmadığı yere oksijeni ulaştırıp, hücreyi tekrardan yaşama döndürdüğünü söyleyebiliriz. Bedende oksitlenme hangi hücrede veya hangi organda bulunuyorsa oraya yönlenir ve hücreyi eski sağlığına kavuşturur. Bir diğer anlatımla hücre ve organda deformasyona neden olan parazit, virüs, bakteri veya tümörü yok eder. Tıpkı ateş gibi bedene zarar veren tüm patojenleri yakarak etkisiz hale getirir. Daha önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi bedende parazit, virüs ve bakterilerin bulunabilmesi için bedenin asidik olması gerekmektedir. Klor dioksit tam da asidik olan bölgeye yönlendiği için kısa sürede hastalığın iyileşmesine neden olmaktadır. İyileşme belirtileri genelde 5 günlük kullanımdan sonra kendisini gösterir. 

Klor dioksit hakkında çok fazla yalan yanlış haber bulunuyor. Bunlardan biri de klor dioksitin bir ağartıcı olduğu yalanı. Yani klor dioksit bir çamaşır suyu değil. Ayrıca yüzme havuzlarına eklenen klorla da karıştırılmamalı. Klor dioksit bir toz değil, bir gazdır ve rengi de sarımsıdır. En güzel özelliği bedendeki arınma mekanizmalarını harekete geçirmesi ve toksinlerden arınmayı sağlamasıdır. 

Diğer medikal astroloji yazılarımı okuduysanız süslü püslü isimlere sahip olan modern hastalıklarının ardında toksinlerin, parazit veya virüslerin olduğunu biliyor olmalısınız. Mesela alzheimer'ın ardında çoğunlukla herpes virüsü, tiroid hastalıklarında epstein barr virüsü, MS'de ise borellia bakterisi bulunmaktadır. Bedenimizdeki birçok bakteri, parazit veya virüsün var olabilmesi için organ ve hücrelerimiz alkali yerine asidik olmalıdır. Bir kene asla alkali olan bedeni ısırmaz çünkü onda barınamayacağını bilir bu yüzden daima asidik bir bedeni arar ve ona yerleşir. Bu arada Dr. Klinghardt kenelerden bulaşan borellia bakterisinin 2. Dünya Savaşı sırasında Adolf Hitler'in güç kazanması uğruna laboratuvarda geliştirilip, uçakla Polonya üzerine atıldığının bilgisini paylaştı. Yani başımıza bela olan onca parazit ve bakteri maalesef çoğunlukla doğa yapımı yerine laboratuvar yapımı olduğu için hastalıklar bu kadar hızlı çoğalıyor. 

Bu arada şu küçük bilgiyi de araya sıkıştırayim. Dr. Klinghardt'a 2019 yılının yaz aylarında şiddetli akciğer enfeksiyonu geçiren ve Teksas'taki laboratuvarda çalışan iki hasta gelmiş. Klinghardt böyle bir şeyi daha önce hiç görmediği için bir anormallik sezinlemiş ve hastalardan gizli olarak kan örneklerini alıp dondurmuş. Salgın patlak verdiğinde bu kan örneklerini tekrardan çıkarıp bizim Cavid olduğunu anlamış. Yani olayın Çin'deki bir laboratuvarda üretildiği tam bir yalan. Bu iblis Teksas'ta yaratıldı. Ve şaka gibi salgın öncesi viral enfeksiyona iyi gelecek tüm ilaçlar piyasadan kaldırıldı ve doktorlara kullanma yasağa getirilidi. 

Konumuza geri dönersek..

Dr. Klinghardt, ağız yoluyla alınan klor dioksitten ziyade lavmanın yukarıda saymış olduğum hastalıklarda 2 hafta içerisinde iyileşme gösterdiğine tanık olduğunu anlatıyor. Lavmanla klor dioksitin beyne de ulaşması daha hızlı olmakta. Bağırsaklarımızın ikinci beyin olduğu söylenmektedir. Bu yüzden klor dioksit lavmanı direkt olarak bağırsaklardaki parazitleri etkisiz hale getirmekte ve hastanın daha hızlı iyileşmesine katkı sağlamaktadır. Klor dioksit içildiğinde klorella veya zeolit gibi (1 bardak suya 1 ç.k kadar) toksinleri bağlama yetkisine sahip olan ek yardımcıların da tüketilmesi tavsiye edilmektedir. 

Klor dioksit sadece bu hastalıkları iyileştirmekle de kalmıyor. Afrika'da görev yapan bağımsız doktorların klor dioksit ile malaria'yı (sıtma) bir gün içerisinde tedavi ettiklerini biliyoruz. O kadar mucizevi ki, bir gün öncesinde kanında malaria parazitleri bulunanlar klor dioksiti kullandıktan sonraki ertesi gün yapılan kan tahlilinde tamamıyla temiz çıkıyor. 

Peki klor dioksit nasıl kullanılır?

Göz damlası olarak kullanılabilir, yaralı bölgeye suyla seğreltilmeden sürülebilir, kulak ağrılarında kulağa da damlatılabilmektedir. Ağız yoluyla alınabileceği gibi dediğim gibi lavmanı da etkili olmaktadır. Tüm bu yöntemlerin uygulanması zor olan yaşlılarda da ayak banyosu olarak değerlendirilebilir. Ayak banyosu aynı zamanda mantarda da etkili olmaktadır. Cilt kanserinde veya ciltteki parazitlerde küvet suyuna klor dioksit eklenerek banyo yapılabilir. Diş sağlığı için gargara olarak kullanılabilir. Yani kullanım alanı bir hayli geniş. 

Peki herhangi bir yan etkisi var mıdır?

Klor dioksit MMS'den farklı olarak herhangi bir olumsuz yan etkiye yol açmamaktadır. Eğer yine de bir rahatsızlık hissederseniz 1000mg C vitamini alabilirsiniz. Klor dioksit bir oksidan olduğu için bir antioksidan olan C vitamini, etkisini minimuma indirecektir. Bu yüzden aslında ikisinin aynı anda alınmaması tavsiye edilir. Bir diğer yan etkisi kanı sulandırmasıdır. Özellikle ameliyat olacaksanız öncesinde klor dioksiti kullanmayı bırakmalısınız. Bu bir yan etki olmasa da klor dioksit yüksek tansiyonu da dengelemektedir. Bu yüzden klor dioksit aracılığıyla tansiyon haplarınızı doktorunuzla konuşarak azaltabilir hatta belki tamamen bırakabilirsiniz. 

Klor dioksit buzdolabında 10 derecenin altında saklanmalıdır. Yalnız bir gaz olduğu için şişe kapağının açılmasıyla uçacağı için yıllar içerisinde etkisini kaybedebileceğinden kullanırken dozunu arttırmak gerekebilir. (Bunu sıvının renginden anlayabilirsiniz. Sarısı ne kadar fazla ise gazı o kadar çoktur) Bunun haricinde amber cam şişelerde karanlık kalacak şekilde saklanmalıdır. 

Nasıl hazırlanır?

Kongreye Türkiye'de yaşayan bir Alman kadın katılıp klor dioksiti nereden temin edebileceğini sordu. İlginç bir şekilde (sanırım henüz kimse uyanmadığı için) Türkiye'de bunu eczanelerden bile alabiliyormuşuz. Konuşmacılar klor dioksitin Türkiye'de su arındırmada çok sık kullanıldığını ve Avrupa'nın aksine hiçbir yasal sıkıntının olmadığını söylediler. Yani eczacınıza hazır klor dioksiti satın alma imkanınızın olup olmadığını sorabilirsiniz.

Yalnız aslında en etkilisi klor dioksiti her kullanımdan önce sizin karıştırıp hazırlamanız. (Daima cam kullanılmalıdır asla metal kaplar kullanmayın) Bunun için cam şişenin içinde %22.5'lik sodyum klorit (NaClO2) ve %4'lük hidroklorik asit (HCL) satın almalısınız. Hazırlanışı ise çok basit. Temiz bir cam bardak veya şişenin içine 1 damla sodyum klorit ve 1 damla hidroklorik asit damlatmalı ve sıvının sarıya dönmesini beklemelisiniz. Ölçü daima 1:1 oranıyla olmalıdır. Yani kaldırabildiğiniz miktara göre mesela 6 damla sodyum klorit damlatıyorsanız 6 damla da hidroklorik asit damlatmalısınız. Yaklaşık olarak 1 dakika boyunca etkileşime girmeleri beklenir. (Etkileşime girdiklerini o yoğun sarı renkten anlayabilirsiniz) Sarı rengi gördükten sonra üzerine içme suyunuzu ilave edip içmelisiniz. Daima suyla seğrelterek için.

Gazın burna gitmemesi için cam bir şişeden içmek bardaktan içmektense daha kolay olabilir. Bu arada klor dioksitin soğuk içilmesi tavsiye edilmektedir. Çünkü 11 derecenin üstünde buharlaşır ve etkisini kaybeder. Bu nedenle hazır klor dioksit karışımları daima buzdolabında tutulmalıdır. 6 aya kadar buzdolabında etkisi yitirilmeden tutulabilir. Hidroklorik asit ve sodyum kloriti ise yıllarca saklayabilirsiniz.

Ne kadar kullanılır? 

Aslında genel kural az dozla başlayıp bunu yavaşça artırmaktır. Hangi dozun size iyi geldiğine sezgisel olarak hissedeceksiniz. Eğer doz yükseltildiğinde rahatsızlık hissi oluşuyorsa tekrardan doz azaltılmalıdır. Viral enfeksiyonlarda gün içerisinde sık sık küçük dozlar alınırken, bakteriyel enfeksiyonlarda yüksek dozlar gün içerisinde daha az olarak tüketilmelidir. Ağır metal ve toksin zehirlenmelerinde uzun vadede yüksek dozlar kullanılmalıdır. Zehirlenmelerde her birkaç dakikada bir küçük yudum içilir. Parazitlerde yüksek doz en az 1 hafta boyunca her gün kullanılır. 

Dozlar yemeklerden en az  yarım saat önce alınmalıdır. Genel kural olarak 1.5-2 saat aralığını aklınızda tutabilirsiniz. Yani klor dioksit içiyorsanız yemeklerinizi en az 1 saat sonra yiyin. Antioksidanlarla ise en az 4 saat aralık bırakın. Kronik rahatsızlığınız ne kadar şiddetliyse alacağınız doz da bir o kadar yavaş artırılmalı ve iyileşme belirtileri gözlemlenene dek uzun vadeli kullanılmalıdır. 

Yandex veya google gibi bilindik arama motorlarından arama yaptığınızda Dr. Andreas Kalcker'in protokollerine ulaşamayabilirsiniz. Aslında kendisinin birçok yabancı dile çevrilmiş hazır uygulama protokolleri var. Ordan her türlü bilgi edinebilirsiniz. Örnek olarak bir protokolü burda paylaşıyorum. 

Genelde 3 gün boyunca 6 damlayla başlanıp bu ilerleyen günlerde 11 damlaya kadar çıkarılır. (1-1.5 litre su içerisine ilave edilip gün içerisinde içilir). Sonra 4 gün boyunca 12 damlaya yükseltilir. Sonra 7 gün boyunca günde 18 damlaya yükseltilir. Sonraki 7 gün boyunca 24 damlaya çıkılır. Eğer doz artışında mide bulantısı gibi herhangi bir sorun yaşanıyorsa dozu düşürülmelidir. Zaten az dozlardaki kullanımı daha etkili olmaktadır. Kronik rahatsızlıklarda 6 ay, kanserde ise 1 yıl içerisinde iyileşme gözlemlenmektedir. 

DMSO nedir? 

Klor dioksit DMSO ile de tüketilebilir. DMSO (dimetil sülfoksit) bir kükürt bileşiğidir ve doğada bol miktarda bulunur. Okyanuslarda planktonlar doğal olarak yaratır ve atmosfere karışmasını sağlarlar. Yani klor diyoksit de, DMSO da doğada var olan doğal süreçlerdir. 

DMSO, antibiyotik ve kortizonla birlikte 20.yüzyılda geliştrilimiş olan 3 tedaviden biridir ama nedense diğerlerine nazaran pek ismini duyuramamıştır. DMSO hem ağrı kesici özelliklere sahiptir, hem inflamasyonu dengeler. Ayrıca hücre yenileyici olarak bilinmektedir. Kısacası etki etme kapasitesi çok yüksektir bu yüzden kanser başta olmak üzere birçok sağlık sorununda büyük fayda sağlar. 

DMSO tıbbi bitkilerle kombinlendiğinde gerçekten mucizevi etkiler yaratabilmektedir ama bunun için ikisinin arasında en az 2 saatlik zaman bırakılmalıdır. Yani DMSO alındıktan 2-3 saat sonra peygamber süpürgesi (Artemisia annua) viral ve bakteriyel enfeksiyonlar için kullanılabilir. DMSO tıbbi bitkilerin hücrelerin daha da derinine ulaşabilmesini sağladığı için bu kadar etkili olmaktadır. 

Klor dioksit yaşağı 

Klor dioksidi ilaç sektörünün çok kuvvetli olduğu Almanya gibi ülkelerde sağlık amaçlı kullanmak yasaktır. Bu yüzden hastalarına yardımcı olmak isteyen doktorlar bunu büyük bir gizlilik içinde yapmak zorunda kalıyorlar. Oysa Latin Amerika ülkelerinde bunu sağlık amaçlı kullanım için her eczaneden kolaylıkla temin edebiliyorsunuz. Ben kendim henüz denememiş olmama rağmen kansere yakalanıp da kemoterapiyi reddedenlerin klor dioksitle kanseri yendiklerine şahit oldum. Madem klor dioksit bu kadar etkili ve güvenli o zaman neden yasak diye soranlarınız hala varsa kanserli bir hastanın bir hastaneye ne kadar para kazandırdığını araştırsın. 

Doktorluk mesleğine karşı saygım sonsuz ve iyiki iyi doktorlarımız var. Yalnız söz konusu insan sağlığı olunca bilinçli olmamız çok önemli. Bir kalp cerrahının kalp cerrahı olabilmesi için ilk önce onlarca safra ameliyatında başarılı olması gerektiğini belki de duymuşsunuzdur. Bir doktor için kanserli hasta büyük bir para kazancıdır. Safrasında ufak bir taşı olan da bir kalp cerrahı için yükseliş fırsatıdır. Yani her doktorun sizinle empati kurabileceğini zannetmeyin ve her doktorun iki dudağının arasından çıkan felaket haberleriyle hemen hayatınızı karartmayın. 

Maalesef çocukluğumdan beri tıbbın o kadar çok istismarına uğradım ki, bu sektöre olan inancım kalmadı. Lüks arabalarla takım ceketli karanlık insanların çanta dolusu ilaçlarla benden önce doktoruma girdiğini gördüm. Bu yüzden sadece bağımsız olan doktorları takip ediyor ve sadece onların sözlerine değer veriyorum.

Daha önceki yazılarımı okumuş olanlar bizim ailemizde de teyzemin geçen sene kanseri yendiğini biliyordur. Teyzem bunu kemoterapi ve ağır ilaçların yardımıyla başardı çünkü doktoru onu bu şekilde yönlendirmişti. Tam da kabus bitti artık iyi olacak derken bu sefer de rahminde büyüyen kist yüzünden doktoru "gel komple rahmini alalım, sen de rahat et bir daha kanser olma riskini yok edelim" dedi. Benim bildiklerimi bilmeyen birisi için bu çok masum ve yardım sever, iyi niyetli bir cümle ama keşke gerçekler de bu kadar masum olsa..

Medikal astrolojide hormonları Ay yönetir. Ay ayrıca rahim ve dişil enerjiyi de yönetmektedir. Rahim esmasından sorumludur. Teyzemin göğüs kanseri hormon bağlantılı olduğu için bedene hormon baskılayıcı ilaçlar verildi. Bu haritasındaki Ay'ın gücünü tamamıyla devre dışı bıraktı. Eğer astrolojide bir gezegen enerjinizi bastırırsanız çok kötü bir şekilde intikam alırcasına etkisini tersine döndürür ve baskın hale gelir. Bu da tabiki rahimde aslında tamamen masum olan kistinin büyümesine neden oldu. Oysa Ay'ın etkisi pozitif şekilde tezahür edilseydi iş bu raddeye gelmeyecekti. Teyzem tekrardan doktorunun sözünü dinleyerek dişil enerji merkezini tamamıyla yok etme kararını aldı. 

Kanser kongresinde konuşan doktorlar hormonların kansere neden olamayacağını, olsaydı hormonların adeta çıldırdığı hamilelik döneminde kadınlarda kanser artışını tetiklemesi gerekeceğini hatırlattı. Bu konuda fikir çatışması olduğunu biliyorum bu yüzden noktayı koyup, gerçeği öğrenmeyi herkesin kendi inancına bırakıyorum. Rudolf Steiner, hekimin hastasına verdiği ilacın en az 4 kuşak boyunca aileyi nasıl etkileyeceğini düşünerek ilacı verme kararı alması gerektiğinden bahsederdi. Bunu günümüzde acaba hangi doktor yapıyor? 

Tüm bunları niye anlattım diye soracak olursanız size hem başka kolay yolların var olduğunu göstermek hem de medikal astrolojide gezegen enerjilerinin üzerimizde nasıl etkiler oluşturabileceğini hatırlatmak istedim. 

Sağlık sektörü tıpkı eğitim ve para sektörü gibi Kova çağında değişmek zorunda çünkü şu anki halleriyle sadece karanlığa hizmet ediyorlar. Tüm bu konularda ne kadar çok bilinçlenir ve sağlığımızın sorumluluğunu kendi elimize alırsak o kadar iyi olur. 

Bu arada unutmayın. Hiçbir ilaç veya madde insanı gerçek manada iyileştiremez. Daima bedenin kendi iyileştirir. Klor dioksit her hastalığa iyi gelecek mucizevi bir ilaç değildir. Sadece bedenin kendini iyileştirme mekanizmasını tıkayan etkenleri devre dışı bırakır. Bu hakikati lütfen unutmayın. 

14 HAZİRAN 2022 | YAY BURCUNDA DOLUNAY

23 derece Yay burcundaki dolunayı deneyimlemek üzereyiz. Dolunay haftasında doğru bildiklerimiz ve inançlarımız üzerinden bir tamama erme yaşayacağız. Son bir ayda ektiklerimizi biçip, kendi ahlaki değerlerimizi sorguluyor olacağız. 

Ateş elementinin etkisinde olan bu dolunay karanlık ve ahlaki olmayan davranışlarımızdan ne kadar vazgeçmeye cesaretli olduğumuzu sorgulattıracak bizlere ve seçim yapma hakkını sunacak her zamanki gibi yeryüzündekilere. 

Ego çağında yaşayan bireyler olarak korkunç olarak tabir edebileceğimiz kıyamet zamanlarını  deneyimliyoruz ve bilmem farkında mısınız ama ilk defa paralel evrenleri net bir şekilde hissedebildiğimiz bir zaman diliminden geçiyoruz. Son birkaç senedir her ruhun bir seçim yapmak zorunda kalacağı bir döngünün gelmek üzere olduğundan bahsediyordum. İşte o döngü artık geldi ve Yay burcundaki bu dolunay bunu idrak etmenin en güzel zamanı.  

Çevrenizdeki insanları ve kendi amellerinizi çok iyi gözlemleyin. Şu an acı çeken, işleri yolunda gitmeyen, umudunu yitirmiş, hayat neşesi kalmamış olan insanları savaşçı ve aydın ruhlarla kıyaslayın. Cesur davranan, seçim yapma hakkından vazgeçmeyen, özgür ve bağımsız olmak için büyük bir savaş veren insanların attıkları adımlara bakın. Kendimize liderler, örnek alabileceğimiz insanlar seçmek zorundayız. Kova çağına doğru ilerlerken herkes kendi kafa dengini bulup birliktelikler oluşturacak. Eğer evrende uçuşan bu sübtil enerjilerin farkına varmazsanız yanlış vagona binip bütün ruhunuzu şeytana kaptırırsınız. 

Titanların, asuraların, iblislerin serbest bırakıldığı bu zamanda sarılabilecek tek bir şeyimiz var o da Yay burcunun temsil ettiği inanç ve imanımız. Tüm medeniyetlerin mitolojileri ve tüm dini anlatımlar bizi gelecek olan bu zamana karşı uyarmıştı. 

Zihnimizde oynanan oyunlar, medyanın maniplülasyonları ve iman tahtasını zedelemek için yapılan onca deneye karşı dimdik ayakta durmak çok zor biliyorum. Özellikle 5G baz istasyonlarının aktifleştirilmesiyle birlikte berrak düşünme kabiliyetimizi yitirmek üzereyiz. Odaklanamıyor, mantıklı düşünemiyoruz. Sezgilerimizin sesini duymakta ve onların rehberliğinde yol almakta zorlanıyoruz. Adeta karabüyü etkisi altındayız ve bunu fark etmemek için maddi konularla oyalanıyoruz. 

Geçim sıkıntısı bir yandan, gelecek korkusu bir yandan.. Sanki hepimiz bardağı taşıracak olan son damlayı bekliyor gibiyiz. Ama yaşadıklarınıza bir de şu açıdan bakın. Hayat bizlere şu an yaptığımız hataların bedelini ödeterek yeni kurmamız gereken Kova çağı sisteminin nasıl olması gerektiğini gösteriyor. Muazzam bir kuantum sıçrayışının eşiğindeyiz, sadece bilincinde değiliz ve olmamamız için korkuyla eğitiliyoruz. 

Bu dolunay kibrinden, dogmatik düşüncelerinden kopabilen ve berrak bir aydınlığı iç dünyasına tekrardan armağan edebilen insanlara çok büyük bir manevi güç armağan edecek. Dolunaya kare açıda konumlanan Neptün görmezden geldiğimiz gerçekler yüzünden gökyüzünün bize sunduğu bu armağanı kaybetmek üzere olduğumuza dair bizi uyarıyor. Artık mütavizileşmeli ve bazı hayal ve hedeflerimizden vazgeçmeliyiz. Bu hayatta herkese yetecek kadar gıda ve barınma var ama hiçbirimizin egosunu tatmin edecek kadarı yok. Adaletli bir dünya için ilk adil adımı kendi iç dünyamızda biz atmalı ve parayla ne yapmayı seçtiğimizi çok iyi sorgulamalıyız. Çünkü bizi bu sisteme bağımlı kılan en büyük şey o.  Ve titanlar, asuralar, iblisler bunu çok iyi bildikleri için borcu olanlara görünmeyen köle tasmalarını takıyorlar. Farkında değiliz ama damgalanıyor ve ikiye ayrılıyoruz. Hatta ayrıldık bile. Herşey maalesef çok hızlı gerçekleşti. Şimdi ise su yüzeyine çıkıp, görünmeye başlıyor. 

İki ayrı paralel evrene ayrıldıkça birbirimizin söz ve amaçlarını da anlamakta zorluk çekmeye başlayacağız. Bu yüzden 'bu yazıda ne demek istedi, hiçbir şey anlamadım' diyen kardeşimi sevgiyle seçmiş olduğu diğer boyuta uğurluyorum. Bundan böyle aynı zaman çizelgesinde bulunuyor olsak da, iki farklı boyutta yaşayan insanlık olarak galaktik evrende büyük bir ilgi odağıyız. 

Hazır büyük baba Satürn gerilerken bu dolunayı karmik karanlıklarımızdan arınabilmek için kullanalım. Henüz hala geç değilken hangi tarafı seçmiş olduğumuzu sorgulayalım. Aydınlığa mı hizmet etmek istiyoruz yoksa karanlığa mı?

Dilerim her ruh kalbine kibri aşılayan yılanı bu dolunay gecesi fark eder ve onu dönüştürmeye niyet eder. Zaten ne olursa olsun Mevlana'nın dediği gibi iyinin ve kötünün dışında olan bir yerde elbet tekrardan buluşacağız. Seçimimiz bu buluşmanın ne kadar yakın veya ne kadar uzak olduğunu belirliyor olacak o kadar..