CİNSEL ORGANINIZ KALBİNİZE DÖNÜŞÜRSE..

  • Share

Dominant Mars | Erkeğin tek istediği cinsellik ise?

  • Share

Mars & bilinmeyen etkileri

  • Share

Mars'ın aşk sırrı - Cinselliği evliliğe saklamak?

  • Share

Mars'ın konuştuğu dili öğrenmek

  • Share

Astrolojide Mars & Cinsellik

  • Share
cinsellik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
cinsellik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

CİNSEL ORGANINIZ KALBİNİZE DÖNÜŞÜRSE..

 


Rudolf Steiner öğretisinde organlarımızın geçmiş yaşamlardan nasıl etki aldığını ve bir sonraki yaşamda neye dönüştüğünü anlatır. Bu çok ilgimi çeken bir konu olduğu için küçük bir bölümünü paylaşmak istedim çünkü günümüzde aşırı bir sapkınlık gözlemlemekteyiz. Cinsellik çok açık ve aynı zamanda rezil bir şekilde yaşanmakta. Ayrıca tuhaf bir kimlik çatışması yaşayanlarımız var. Kadın mı, erkek mi, hayvan mı yoksa eşya mı olduğunu sorgulamaya başlayan çocuklarla başediyoruz. Sanki netflix'in hiçbir yapımında eşcinselliğe dair bir pompalama yokmuş gibi hissetmeye başladım. Neden bu bu kadar gözümüze sokuluyor veya gözlerimiz neye alıştırılmaya çalışılıyor? 

Cinsel organ ve kalp bağı

Steiner, bir önceki yaşamımızdaki cinsel organımızın bir sonraki yaşamımızda kalbimizi oluşturduğundan bahseder. Bunu ilk duyduğumda çok şaşırmıştım. Kalp kapağı çökük olarak doğmuş olan birisiyim ve cinsel çakramı tıkayan birçok karmik olayı hatırlıyorum. Doktorunuza kalp kapağınızın neden çökük olduğunu sorduğunuzda tatmin edici bir cevabı pek almanız mümkün değil. Ama eğer çocuk yaşta tecavüze uğradığınızı ya da anne karnında bir şişle öldürüldüğünüzü hatırlıyorsanız, kalbinizdeki bu çöküklüğe bir anlam verebilirsiniz. 

Geçmişin acıları

Bedenlerimiz artık bizimle hiç olmadığı kadar yüksek bir sesle konuşmaya başladı. Artık semptomlarımızı susturmanın bir yolu yok. Tek yol kendinle yüzleşmek! 
Neden günümüzde neredeyse her kadın rahim kistleriyle uğraşıyor zannediyorsunuz? Çünkü bu kistler ister geçmiş yaşamlar, isterse atalarımızın hikayeleri olsun, birikiyor ve kitle haline geliyorlar. Bu hikayeler çözülmedikçe bu kistler kansere bile dönüşebiliyor. 3 maymunu oynamak yerine bedenimizin dilini öğrenmek ve içimizdeki şifacıyı keşfetmemiz gerekiyor. 

Günümüzün sapkınlığı

Işık çağına adım attığımız için dürtülerimizin değil, kalbimizin sesini dinlemekle görevliyiz. Bu enerjimizi alt çakralardan üst çakralara çekmemiz gerektiği anlamına gelir. Haz odaklı bir hayat yaşamak yerine sevgi merkezli bir hayatı tercih etmemiz gerekiyor mesela. 
Tahmin edebileceğiniz gibi bunu başarmak pek kolay değil ama çağın gereksinimi bu. Görevimiz bu. Bu yüzden önümüzdeki süreç boyunca cinselliğin en sapkın dibini hep beraber gözlemliyor olacağız. Taptığımız ünlüler her geçen gün üzerlerindeki kıyafetleri azaltarak, belki bir gün sahneye artık sadece yarı çıplak değil, tam çıplak çıkmayı tercih edecekler. 
Televizyonlarda izlediğimiz içerikler ise o kadar çok sapkınlaşacak ki, artık izlemek bile istemeyeceğiz.

İlk başlarda bu aşırı cinselliğe bir anlam veremez iken, artık bunun sadece bir arınma ve şifalanmanın parçası olduğunu hissedebiliyorum. 
Hepimiz yaşam mücadelesi verdiğimiz ve korkunç şeyleri deneyimlediğimiz tecrübelere sahibiz. Bunları şimdilik hatırlamıyor olabilirsiniz ama az kaldı. Yeni çağ insanın bedeninde geçmiş yaşamları hatırlayan yeni bir organ oluşacak. Rudolf Steiner'a göre amigdala yakınlarında yani beynimizde oluşmaya başlayan bu organ, bazılarımızda şimdiden gelişmeye başladı bile. Bu size hala gerçek dışı gibi gelebilir ama babannenizin bebeğini şişle öldürürken, bebeğin bakış açısıyla bu olayı adeta gerçek gibi yaşıyorsanız, ya kendinize deli teşhisi koymanız ya da bu acıyı atalarınızın mirasında şifalandırmanız gerekir. Yani hem bebeğin hem de babannenin yaşadıkları sevgiyle affedilmeli ve her ikisinin de onurlandırılması şarttır. Aynı şekilde tecavüze uğrayan o küçük kız çocuğu sevgiyle o andan çıkarılıp alınmalı ve döngü sevgi ile sonlandırılmalıdır. 

Hepimize o kadar büyük görevler düşmekte ki, bazen nereden başlamam gerektiğini bile bilmiyorum. Kalbimde hissettiğim ağırlığı bazen sadece hatırlamak ve yaşanılan onca acı için göz yaşı dökmek geçiriyor. Ağlamanın bir çeşit detoks olduğu söyleniyor. Gerçekten de ağladıkça kalbimdeki ağırlık azalıyor. Ve kim bilir belki bir gün doktor kalbimdeki çöküklüğe dair hiçbir şey bulamaz. O zamana kadar şifa çalışmalarına devam çünkü bir sonraki çağa hak kazanan ruhlar, bu arınmadan geçen ve kalplerini nurla doldurmayı başaranlar olacaklar. Tekamül süreci bizden bunu beklemekte ve arındırmaya başlamamız gereken ilk yer cinsel organımız. Henüz çook uzak bir zaman da olsa, yeni çağ insanı bu organını tamamıyla kaybedecek ve bebekler artık cinsellik aracılığıyla değil, boğaz çakrasının gücüyle var olmaya başlayacaklar. 

Kutsal cinsellik

Yazımın yanlış anlaşılmasını istemediğim için ek bir not eklemek isterim. 
Cinsel organımızı arındırmak cinselliği yaşamamak anlamına gelmez. Bazılarımız bu yolu tercih edebilir ama bu yol sapkınlığa çok yakın bir yol olduğu için tehlikelidir ve büyük bir öz kontrol ve demir kadar sağlam bir irade gerektirir. Vatican'daki papazların çocuklara tecavüz ettiklerini unutmayın. Bu dürtüyü bastırdığınızda sapıklığa dönüşür. Dolayısıyla bu dürtüyü bastırmadan onu sağlıklı bir şekilde yaşamanın bir yolunu bulmalısınız ve bu yol en güzel bir eşle mümkün olur. 

Bir çoğumuz ruh eşini bulmanın peşinde koşarken bunun aslında bir süreç olduğunu unutmakta. Ruh eşiniz birlikte büyüdüğünüz yani tekamül süreçlerini birlikte geçtiğiniz kişidir. Bu kişi herhangi biri olabilir. Bu kişi ruhunuzun anlaştığı kişidir ve çoğunlukla evlendiğiniz kişidir. Maalesef günümüzdeki tüketme çılgınlığının bizi insan harcamaya da yönelttiğini gözlemliyorum. Kendi karanlık yönümüzle yüzleşmek yerine bütün suçu partnerimizde bulup, onu terk etmeyi ve yeniden başlamayı tercih ediyoruz. Bir sonraki ilişkide benzer hatta aynı sorunları yaşadığımızda da bu sefer düzgün erkek ya da kadın kalmamış diyoruz. Oysa sorunun kaynağı daima biz kendimiziz. 
Nikah masanızda evet dediğiniz kişi ruhunuzun tanıdığı kişidir. Bu kişiyle evliliğin ilk aşamalarında tutku dolu bir cinsel yaşam yaşayabilirsiniz ama bu aşk dolu zamanlar geçicidir ve kendini rutinin kucağına bırakır. Yani o tutku dolu aşk evrim geçirir ve ya ayrılıkla sonuçlanır ya da derin bir dostluğa dönüşür. İşte bu dostluk cinsel çakranın enerjisini olduğu gibi kalp merkezine çeker. Eşinizle herhangi bir beklenti içerisinde değil, ona sevgi verebilmek ve sıcak sevgisini hissedebilmek için sevişirsiniz. Artık olay seksten ziyade bir sevgi paylaşımına dönüştüyse doğru yoldasınız ve cinsel çakranızı arındırıyorsunuz demektir. Artık cinsellik sırasında geçmiş yaşamlarınızda yaşadığınız onca karmik şeyi hatırlıyor olacaksınız. Bu bazen küçük bir çocuk gibi ağlamanıza ya da bazen sebepsiz yere gülmenize bile neden olabilir. Sakın kendinizi bastırmayın veya kontrol etmeye çalışmayın çünkü bu belirtiler şifa kapısına vardığınızın belirtileridir ve sizi mutlu etmelidir.

Dominant Mars | Erkeğin tek istediği cinsellik ise?


Her insan biricikindir. Özeldir. Ve kimse de birbirine benzemez. Ama yinede belirli kategorilere hapsoluruz.
Daha önce erkek arketipleri adlı bir yazı yazmış ve Tarot'taki uşak, şövalye ve kral arketiplerinden bahsetmiştim. Bugünkü yazımda da biraz farklı bir açıdan ele alacağım bu konuyu. Sadece cinsellik peşinde olsa da bunu aşk diye pazarlayan ve ağlarına düşüren bukalemun arketipinden bahsedeceğim.

Yaptığım işten dolayı insan psikolojisini anlama ve çözme tutkum var. Sonuçta ne kadar fazla bilgim olursa o kadar çabuk yardım etme imkanım oluyor. En çok da danışmanlığı kadınlara verdiğim için en büyük sıkıntıları ilişkiler oluyor.
Türlü türlü insan var bu hayatta. Her birini çözmek dev bir gizem. Cennetten atıldıklarından beri zor varlıklar Havva kızları ile Adem oğulları.
Bu yüzden onları ister istemez belirli kategorilere sokmak zorunda kalıyorum tanımlarken.
Böyle bir yazıyı yazmak istedim çünkü ilişkiler alanında o kadar ağır darbeler alabiliyoruz ki, acıları bir ömür boyu sürebiliyor. Oysa insanlar kendilerini ele verirler. Giyim kuşamlarıyla, kendilerini ifade ediş tarzlarıyla, enerjilerini ve zamanlarını en çok neye harcadıkları şeyle..
Satır aralarını okuyabilirseniz bu darbeleri almadan, yani ilişkiye başlamadan, değerli zamanınızı kaybetmeden kendinizi size daha layık olanlara saklayabilirsiniz.
Bu yüzden alaycı bir dille kaleme almış olsam da amacım aşağılamak değil, farkındalık kazandırmak.

Bu yazıyı yazma isteğim aslında Azra Kohen'in cinsellik üzerine yaptığı bir sohbeti sebep oldu. Geçenlerde Oylum Talu'nun programına katılmıştı. Azra Kohen Fi, Çi, Pi serisinde sadece birkaç sevişme sahnesi olmasına rağmen bunun fazla büyütüldüğünü söyledi ve üçlü seriyi okuyan her kadının Can Manay tipindeki adamı bu sayede çok iyi çözüp, fark edebilecek bilince ulaştıklarından bahsetti.
Aslında bu yazıyı yazma isteğim onun bu cümlesi üzerine oldu. Çünkü gerçekten belirli tipteki erkekleri önceden deşifre edebilmek çok önemli. Ben çoğu zaman hatayı erkekte değil, kadında buluyorum. Çünkü ilişkinin sınırını çizen daima kadın. Erkeği hayatına davet eden de kadın. Erkeği yetiştiren ve adam ya da psikopata çeviren de kadın. Kadimler boşuna kadın inisiye doğar, erkek ise sonradan kadın tarafından inisiye edilir dememişler. Güç bu anlamda bize verilmişken, zaaflarımıza yenik düşüyor oluşumuz komik.

Peki ya nedir bu bukalemun tipli erkek ve saldırılarına karşı nasıl önlem alınır?

Bukalemun erkeğinin zeka seviyesi 0'dan 100'e kadar çıkabilir. Yani aptal da olur aşırı zeki de. Aptal olanı kendisini hemen belli ederken, zeki olanı biraz uğraştırabilir. Yani tehlikeli olur ve dikkatli olmak gerekir.
Bu erkeğin tehlikeli olmasının en büyük sebebi sizin arzularınızı bir kıyafet gibi üzerine giyebilme yeteneğidir. Siz, 'ben şundan hoşlandım' dediğiniz anda onun kılığına girer. Sevmediği ve yapmadığı şeyleri dahi seviyor veya yapıyormuş gibi göstererek sizi ağına çeker.  Cepleri paralıysa o çok hoşlandığınız şeyi size armağan eder. Cepleri parasızsa kaslarıyla ön plana çıkacaktır. Bu yüzden bukalemun tipli erkekleri en çok sporda kas yaparken görürüz.
Mars'ın en sevdiği yerdir burası. Çünkü bütün hünerlerini o ağır aletleri kullanırken sergiler. Bu erkekler bu yüzden spordayken kaslı resimlerini çekip paylaşmayı da pek bir severler.
Bukalemun istediğiniz her renge bürünerek sizi büyüler. Ne kadar da çok ortak özelliğiniz vardır, aynı şeylerden hoşlanıyorsunuzdur, aynı hayallere sahipsinizdir, bir çift olarak uyumunuz ne kadar da muazzam olacaktır. Ve siz çoktan aşık olmuş ve bağlanmışsınızdır ama o oyununa ve avına daha yeni başlıyordur. Şimdi yavaştan bana resim atsana talepleri gelir. Sonra iş iyice çirkinleşir. Hele bir mekanına adım attınız mı artık seks kölesisinizdir.

Haritada dominant bir Mars sağlıklı kullanılan bir Mars anlamına gelmeyebilir. Tam tersine karanlık yönleri ortaya çıkarabilir ve aşırı cinsel isteklere sebep olabilir.
Bu tip bir erkek ilişkiye sadece cinsellik için girecektir. Yani genelde tek isteği bir kullanımlık bir şeydir. Eğer hatunu beğenirse birkaç kereye çıkarabilir ama yinede çok fazla ve uzun sürece elinde tutmayacaktır.

Bunun önlemini alabilmek için bir kadının ilişkiye girmeden önce yapması gereken 1 numaralı şey ne istediğini bilmektir.
Amacı sadece eğlenmek ve güzel vakit geçirmekse Bukalemunlar onun çok işine yarayabilir. Sonuçta bu erkeklerle çok güzel eğlenilir, güzelce sevişilir ama bu kadar. Herşey çok güzel gidiyordu, nolduki birden demeden, pat diye terk ediliverirsiniz. Yeteri kadar kullanmış ve elinin tersiyle ittirerek bir kenarıya atmıştır.
Bir kadın için çok incitici, gururunu ve onurunu yerle bir eden bir deneyimdir. Eğer kendini aşka kaptırdıysa ve ilişkinin gerçek bir ilişki olduğunu zannediyorsa, hele bir de evlilik hayalleri kuruyorsa ağır bir travmaya dahi dönüşebilir.
Eğer tam tersi söz konusuyusa yani siz de bir bukalemun gibiyseniz, yani aşık olmadan ve bağlanmadan bu tür ilişkiyi yaşayabiliyorsanız o zaman tekmeyi karşı taraftan önce siz de koyabilirsiniz. Ama bu tuzağın içine düşen kadınlar çok kısa süre içerisinde sadece kalplerini değil, ruhlarını da şeytana satarak tüm aşk oyunlarını kaybederler. Çünkü aşkın kendisini kaybederler. Saflığı, güveni, sadakati ve iffeti. Aşk diyarı öyle bir terk eder ki, ıssız, karanlık ve derin bir yalnızlık yerine yerleşir. Artık karşınıza gerçekten hayallerinizin prensi de çıksa, onun olamazsınız çünkü ona verilecek masum, canlı ve saf bir kalbiniz kalmamıştır.

İşte bu gibi heycan ve tutkuyla başlayan aşk oyunları bilinçaltımıza belirli bir takım inanç kalıplarını yerleştirirler.

- Erkeklerin tek istediği şey seks.
- Kadınların tek ilgilendiği şey para.
- Erkekler sadece güzel seksi kadınların peşinde koşarlar.
- Kadınlar sadece yakışıklı, kaslı erkeklerin peşinde koşarlar
- Bu hayatta güvenilecek erkek/kadın kalmadı ki..

Tüm bu inançlar bizi bilinçaltımızdan yönetmeye başlarlar. Yukarıdaki yargılara dikkat edin. Her bir cümle bir genelleme yani bütün erkekleri ve bütün kadınları aynı zannediyoruz. Bilinçaltı komutayı verendir. İnancın neyse ayağına onu getirir. Bu önyargılara sahipken karşına sadece seni bir seks objesi gibi kullanıp, kenarıya atacak duygusuz ve empati yoksunu bir sapık çıkabilir. Bir kadın hayatına erkekleri bu şekilde çeker. Bu yüzden düşüncelerinize dikkat edin. Belirleyen sizsiniz.

Erkekler dürüst varlıklardır. Zeki de olsalar ve amaçlarını da gizleseler, sorduğunuz sorularla amacının ne olduğunu çok güzel kestirebilirsiniz. Hem de basit, kısa sorularla.
Mesela tanıştığınız ortam veya tanışma sebebi çok güzel bir ipucudur. Gece kulübünde evlenilecek adam değil, eğlenilecek adam vardır.
Sohbet içerisinde kendisini 10 yıl içerisinde nasıl hayal ettiğini veya nerde gördüğünü sorabilirsiniz. Cevap aşırı kariyer odaklıysa iyi bir baba olmayacaktır, bu da eş olarak onca yükün altında yalnız bırakılacağınız anlamına gelir. Karşı tarafın cevap veriş şekline göre aile kurma isteğinin olup olmadığını ve ilişkinin evliliğe gitme ihtimalinin yüzde kaç olduğunu kestirebilirsiniz.
Bu hayatta en çok değer verdiği 3 şeyin ne olduğunu sorabilirsiniz. Ve eğer gerçekten karakterini çözmek istiyorsanız, dünyada para kazanma zorunluluğun olmasaydı hayatını nasıl yaşardın diye sorabilirsiniz. Sonuçta erkekler varlıkta kadınlar yoklukta belli olur.
Bu 3-4 soru size ihtiyaç duyduğunuz tüm bilgileri verir. Eğer bütün cevaplar hoşunuza gidiyorsa kaçırmayın sakın bu erkeği derim. Sonuçta iyileri çoğunluk olmuyor.
Eğer cevaplar karninızda bir yumru, boğazınızda bir düğüm, zihninizde bir korku oluşumuna sebep oluyorsa hiç karma yaratmadan, nazik bir şekilde o ortamı terk etmelisiniz. Hem de arkanıza bakmadan ve kesinlikle bu kişinin size herhangi bir yoldan ulaşabilme imkanını yok etmelisiniz.

Uzun lafın kısası, eğer Mars'ını çok dominant bir şekilde kullanma isteğinde olan bir Bukalemun tipindeki erkeğe denk gelirseniz, dominant bir Satürn kılığına girerek cevap verin.
Kendinizi güvene alarak, sınırınızı tam belirleyerek, zamanınızın değerini bilerek, bedeninizin kıymetini belli ederek, cinselliğin ilk önce karşı taraftan hak edilmesi gerekilen değerli bir armağan olduğunu idrak ederek ve etrafınızda sizin sınırınızı aşamayacak kadar sağlam bir duvar çizerek.
Bu sınavı bir kere tam verirseniz, kendinizle gurur duyacaksınız. Çünkü sağlıklı bir ilişki için ruhunuzun özüne aykırı davranmadan, ilk önce kendinize sadık kalabilmelisiniz.

Mars & bilinmeyen etkileri


Taş devrinde erkek de kadında anadan doğma haliyle çıplak yaşarmış.
Erkek kadının cinsel organını görür, kadın erkeğinkini görür ve bir koku salgılarmış. İşte kadının salgıladığı bu fark edilemeyen koku iki kişiyi birbirine bağlarmış ve cinsel birleşme yaşanırmış. Bu kokunun özel bir anlamı varmış.

Aradan yüzyıllar geçmiş ve biz mahrem bölgelerimizi kapatmayı öğrenmişiz ama cinsel organlarımızı korumayı ve cinsel enerjimizi doğru kullanmayı öğrenememişiz.

Günümüzün aksine taş devrinde yaşayan adam biliyordu, eğer o mamutu devirmek istiyorsa güçlü olmak zorundaydı. Ormanda çıplak gezinen onca hatun bu yüzden pekte umrunda olmuyordu. Soyunu devam ettirecek tek bir kadın yeterliydi. Cinsel enerjisini sürekli seks yaparak harcamaya kalkışırsa hem kendisinin hem kadınının hem de çocuğunun açlıktan ölmesine sebep olabilirdi. Bu ağır sorumluluk akıllı davranmasına sebep oluyordu. İhtiyaç duyduğu cinsel enerjisinin küçük bir kısmını soyunu devam ettirmek için kadınıyla paylaşıyor, geri kalanı ise hayatta kalabilmek için yaşam enerjisine çeviriyordu.

Günümüzde herşey şaştı. Sorumluluk üstlenmenin ne demek olduğunu bilmeyen erkekler cinsel enerjilerini çok yanlış bir şekilde kullanmaya başladılar.
Evli erkeklerden, "sabah bir kadınla öğlen başka bir kadınla birlikte oluyorum, eve gidince de karımla birlikte oluyorum ve sosyal ortamlarda çok sıkıntılı durumlar yaşamaya başladım" gibi mide bulandırıcı şeyler duyuyoruz.
Artık 20 yaşındaki gençlerin dahi viagra kullanmak zorunda kaldığını da biliyoruz. Çünkü herhangi bir kadınla gelişigüzel, hayvani bir şekilde yapılan seks olmuyor. Kalkmıyor. O salgılanan koku, o simya ve o saflık yok çünkü. Bu yüzden ruh isyanda ve bu tabi ki de bedene yansıyor.
Bunun nedenini bilmeyen birçok erkek porno eşliğinde mastürbasyon yapmak zorunda kalıyor. Bunun ise beyne verdiği zararlardan habersiz.
Bu arada bu tuazağa artık kadınların da düştüğünü ekstradan belirtmekte fayda var. Çağımızın bu sorunları sadece erkekleri ilgilendirmiyor.
_____________________________

İslam alimleri, "Harama bakmak unutkanlık verir," demişlerdir.
_____________________________

Cinselliğin uç noktalarda yaşanılması aşırı hormon salgısına yol açar ve bu da kişiyi sürekli pornografik görüntülere yönlendirir yani bir raddeden sonra bağımlılık gelişir. Gözün bu hayali cinsel görüntülerden sakındırılamaması zaman içerisinde beyin hücrelerinde ölümle birlikte gelen hafıza kaybına yol açar. Yani aşırı hormon üretimi vücudun aşırı enerji kaybetmesine sebep olur ki, bu da zaman içerisinde hastalıklara davetiye çıkartır.

İslam alimlerinin tek cümleyle özetlediği gerçeği, California Üniversitesinde fareler üzerinde yapılan deneyler de kanıtladı.
Farelere aşılanan aşırı cinsel isteğin beyinlerini küçülttüğünün gerçeği açıklandı.

Bilimsel araştırmalara göre cinsel objelere fazla odaklanan ve pornografik görüntüleri zihninde sürekli tekrarlayan insanın zihnindeki mesaj akışı üst loblardan çekilerek cinselliğin yönetildiği alt kısım olan hipotalamusta gerçekleşmeye başlarmış. Beyin çalışmakta ama beynin düşünme mekanızması durmaktaymış.

Bunun gerçekliğini bilen bazı başarılı erkeklerin cinsel yaşamlarında çok seçici ve bilge davrandıklarını görebiliyoruz. Mesela Muhammed Ali veya David Haye gibi boksörlerin ringe çıkmadan 6 hafta öncesinden cinsel perhize girdikleri biliniyor. Sevişmek yok. Mastürbasyon yok. Cinsellikle ilgili hiçbir şey yok.
David Haye "cinsel enerjim yaşam enerjim, eğer onu kaybedersem chi (yaşam enerjisi) yok olur ve onunla birlikte ruhumun gücünü kaybederim" diyor.
Yani eğer cinsel enerjilerini kendilerine saklamazlarsa, ringde kazanma şanslarının sıfır olacağını ve bedene asıl güç verenin ruhları olduğunu çoktan idrak etmişler ve bunu kendi isteklerini elde etmek için kullanıyorlar.

Bu ünlülerin arasında sadece boksörler yok, Sting, Tom Hanks, Steve Jobs gibi isimler de var.
Bu hayatta bu sırrı keşfetmiş olan erkekler yaşlandıkça gençleşirler. Hayat enerjileri bambaşkadır, herşeyi hayatlarında çok daha kolay tezahür ettirirler. Yaratıcı enerjiyi öyle bir kanalize ederler ki, bu para ve bolluk bereket enerjisine dönüşür.

Bu arada bu adamların seksten uzak durduğunu zannetmeyin. Tam tersine, Sting'in bir arkadaşı verdiği bir röportajda karısıyla günde 7-8 saat seviştiğini söylemişti.

Peki bu adamların bildiği ve toplumun büyük çoğunluğundan uzak tutulan bilginin kökeni ne?

Sır, cinsel enerjinin aslında yaşam enerjisinin kendisi olduğudur. Bu yüzden Mars için, irade gücü denir. Mars hem cinsel enerjidir hem de bizi hedeflerimize götüren, sağlıklı olmamızı sağlayan, hayat kalitemizi yükselten enerjidir.
Bu yüzden cinsel enerjimizi nasıl kullandığımız yaşam kalitemizi, para ve bereketle olan konuları yakından ilgilendirir.

Sığ yaşanılan cinsellik hayvanların dürtüsel yaşadıkları çiftleşmeye benzer. Erkekler bebek oluşturma isteğinin dışında akıttıkları her spermle yaşam enerjilerini çöpe atarlar. Spermi akıtmak tehlikeliyken orgazmı yaşamak şifanın kendisidir. O zaman erkeğin yapması gereken şey ikisini birbirinden ayırt etmektir.

Sting'e şu 7 saat sevişme olayı sorulduğunda, adam sırrını benim daha önce yazmış olduğum Mars'ın konustuğu dili öğrenmek adlı yazımdaki gibi yanıtlamış. Mars'ın Oğlak burcunda yücelişinin cinsellik açısından ne anlama geldiğini o yazımda bulabilirsiniz.

Son olarak hormonel dengenizi sağlayabilmek için küçük bir nefes egzersizi paylaşmak istiyorum. Nefesin hayatımızın her alanında çok büyük bir önemi var. En çok da orgazm sırasında. Ama bu da başka bir yazımın konusu olsun.

Hormonel dengeyi sağlamak için nefes egzersizi:

Kadınlar sol burun deliklerinden nefes alırken, erkekler sağ burun deliklerinden nefes alırlar çünkü sağ beyin sol burundan, sol beyin ise sağ burundan daha aktif nefes almayı sağlar. Nefesi doğru delikten almayan insanlarda zamanla hormonal problemler oluşabilir.
Bir kadın zamanla sağ burun deliğinden nefes almaya başlarsa, kadınlık hormonları azalır ve ilişkilerinde problemler yaşamaya başlar. Aynı şey sol burun deliklerinden nefes alan erkekler için de geçerlidir.
Bu nedenle belirli nefes teknikleri ile dengeyi yeniden sağlayabilirsiniz. Gün içerisinde kadınlar sağ burun deliklerini, erkekler ise sol burun deliklerini elleriyle kapatıp derin nefesler alıp verebilirler.

☆☆☆

Başta taş devrinden örnek verdim ama maymundan türemediğimiz için büyük ihtimalle öyle bir devir zaten yok. Bu küçük örneğe takılmamanızı tavsiye ederim.

Mars'ın aşk sırrı - Cinselliği evliliğe saklamak?


Venüs'ün aşk sırlarından bahsettikten sonra bu yazımda da Mars'ın sırrından bahsetmek istedim, cinsellikten ve bekaretin gerçek nedeninden.

Cinsellik hakkında arada bir yazılar paylaşmaya çalışıyorum çünkü önemli ve genelde doğru bilgiyi edinmekte zorlandığımız bir konu bu. Okullarda öğretilmediği için, arkadaşlardan ve en çok da internetten yanlış öğrenildiği için bu konuda yeteri kadar açık olmaya çalışıyorum ki biraz olsun çevremizdeki etkilerden kurtulabilelim ve bilinçli bir şekilde irademizle seçim yapabilelim. Amacım kimseyi yargılamak veya kırmak değil. Sadece kör bir şekilde sürünün peşine takılmayalım, herkes yapıyor diye biz de bazı şeyleri yapmak zorundaymışız gibi hissetmeyelim, sezgilerimizin bizi yönlendirdiği şekilde hayatımızı ve ilişkilerimizi yaşayalım diye paylaşıyorum.

Bu konularda danışmanlıklarımda insanların bana yönelttiği sorular beni hem şaşırtıyor hem de üzüyor.
Erkek arkadaşlarıyla birlikte olan kızlar, neden benimle evlenmek istemiyor? diye soruyor. O andaki kalp kırıklıklarını ve çaresizliklerini o kadar derinden hissediyorum ki bu beni üzüyor.  Yaşı daha olgun olan kadınlar ise bu adam benimle neden sevişmiyor? gibi sorular soruyorlar.

Kimisinin haritasında bu hayata geliş amaçlarının evlenip bir yuva ve aile kurmak olduğu gözüküyor ama kişinin cinsel tercihi bu yaşamı gerçekleştirmesini engelliyor. İşte o zaman biliyorsun ki kader planından tamamıyla sapılmış. Kişi bu dünyadan ayrıldığında boş ellerle ve büyük bir karmik yük ile ayrılacak. Boşuna yaşanılmış bir hayat sadece cinsel tercihte yapılan yanlışlık yüzünden. Bu kişilerin hayat hikayelerini irdelediğinde, karşıma adam gibi adamlar çıkmadı ben de başka yönlere yöneldim gibi cevaplar alıyorsun. Bu cümlenin alt mesajından maalesef kişinin kendi üzerinde çalışmaktansa, daha kolay olan yanlış yolu tercih ettiğini anlıyorsun.
Evet, bazen yanlış kişilere denk geliriz. Bu ilişkiler bizde büyük yaralar açabilir ama her insan bize bir aynadır. Bu aynada gözlerimizin içine bakıp kendi karanlığımızla karşılaşıp onu yenmenin bir fırsatı vardır. Yani karşınıza çıkan yanlış adam veya kadınlarda bir sorun yok her zaman. Çünkü belirli hayat derslerini edinebilmek için onları siz hayatınıza çekiyorsunuz. Suçlamayın boşuna birbirinizi. Bu ruhun hayatımdaki yeri neydi, bana öğretmeye çalıştığı şey neydi? diye sorgulayın kendinizi.

Cinsellik konusunda televizyon, internet ve tüm diğer medya organları bizi muazzam bir şekilde manipüle ediyor. Olmadığımız birisi olduğumuza inandırıyorlar.
Grinin elli tonu gibi filimlere boşuna milyarlarca dolarlar harcanmıyor. Bu sektörleri ellerinde tutan insanların büyük amaçları var ve bu amaç sadece para kazanmak değil maalesef.

Cinselliği tanımla deseniz, tercihinize göre Allah'a da şeytana da en yakın olabileceğiniz an derim. En çirkin sapkınlıkların ve en yüce ilahi mertebelerin deneyimleneceği bir paylaşım cinsellik. Ve maalesef şeytani şekli ağır basıyor günümüzde.

Bu yazıyı yazmama sebep olan amerikalı bir kaç kızın izlediğim videolarıydı. Kızlar videolarında neden cinselliği evliliklerine sakladıklarını ve yaşadıkları sorunları anlatıyorlardı. Arkadaşları onları seçimlerinden dolayı çok yargılamış, okullarında baya ezilmişler. Çevreleri onlara tecrübesiz olacaklarını bu yüzden ilk gecelerinin ve balayının rezil bir şekilde geçeceğini, canlarının çok acıyacağını ve çok daha fazlasını anlatmışlar.
İzleyip yorumları okuduktan sonra gençlerin üzerinde inanılmaz bir baskının var olduğunu hissettim. Çünkü yorumlarda sen ne kadar geri kafalısın, artık başka bir çağda yaşıyoruz, kadınlar cinselliklerinde özgür olmalı gibi yorumlardan ziyade herkes bunun gibi videoları paylaştıkları için teşekkür etmiş ve onların da aynı fikirde olduklarını söylemiş.
Bir kaç örneği ekliyorum.



Bizim kültürümüz ve bizim değerlerimiz bu tür şeylere çok önem verirdi. Maalesef bu değer çok yanlış aktarıldı. Namus kelimesi çok yanlış anlaşıldı. Bunun cezasını ise şimdiki gençlik çok ağır bedellerle ödüyor. Kızların videolarının altındaki yorumlarda keşke ben de senin gibi bekleseydim, çok pişmanım diyen o kadar çok yorum vardı ki.. Üzüldüm. Çünkü yaşanılmaması gereken cinsellik insanın içerisinde dev bir boşluk hissi yaratıyor. Bu his bir ömür boyu bir yara olarak kalıyor. Ve pişmanlıklarla yaşamaktır hayatı cehenneme çeviren.
Ayrıca bir kadın bir erkekle birlikte olduğunda onun enerjisini rahminde taşımaya ve onu kendi enerjisiyle beslemeye başlar. Eğer bu karşılıklı olmuyorsa erkek çok kolay enerji vampirini dönüşüp kadının bütün yaşam enerjisini çalabilir. Erkek hayatını doyasıya yaşarken, kadın bunun bedelini ağır hastalıklara yakalanarak ödeyebilir. Yani hiçbir şekilde hafife alınmaması gerekilen bir karar, cinselliğin kiminle paylaşılacağı. Beklemek ve doğru kişiyi bulmak çok önemli bu yüzden.

Bir erkekle yaşanılan erken cinselliğin nerelere varabileceğini aktarmak için aşık olduğumuzda biyolojik olarak neler yaşadığımızı bilirsek bu konuları daha iyi kavrayabilir ve kendimizi daha iyi kontrol edebiliriz. Bunun için ilk önce nasıl aşık olduğumuzu bilmeliyiz.

Kadın ve erkek aşık olduğunda kortizol hormonu yükselir. Bu hormon heycanlanmamıza ve elimizin ayağımızın birbirine karışmasına sebep olur. Gergin oluruz. Aşk kafamızı karıştırmıştır. Sakarlaşabiliriz.
Aynı zamanda oksitosin hormonu yükselir. Kişi bağ kurmaya hazırlanıyordur.
Kadında testosteron hormonu artıp, onda cinsel isteğin uyanmasına sebep olurken, erkekte azalarak kadının doğal, hassas ve narin, duygusal varlığına uyum sağlayabilmesini sağlar.
Serotonin'in düşmesiyle birlikte iki kişi birbirini kafasına takar. Artık bütün düşünceleriniz ona aittir. Hayat birden sadece sevdiğiniz insanın etrafında dönmeye başlar. Merkeziniz o olmuştur.

Ne varki bir erkek ve bir kadın bu aşamalardan birlikte geçse de birbirinden farklı aşık olurlar.
Bir kadın bir erkekle seviştiğinde salgılanan oksitosin hormonu onu adama bağlar. Bu bağ kadının ona aşık olmasına yeterlidir. Kendisini bir şekilde ona aitmiş gibi hissetmeye başlar. Oysa bu bir erkek için geçerli değildir. Bir erkek kadınla birlikte olduğunda bu bağı genelde azalır. İlgisini kaybeder. Bir erkeğin aşık olabilmesi için zamana ihtiyacı vardır. Bu zaman içerisinde cinsellik yaşanmazsa erkek ilgisini kaybetmeyecek ve yavaşça bağ geliştirmeye başlayacaktır.
Yani bir kadın seviştikten sonra bağlanır ve aşık olur ama bir erkek sadece bağlandıktan sonra aşık olur. Bunun için partnerini sahiplenmiş ve sorumluluğunu üzerine almış olduğunu hissetmelidir. Bir erkek için evlilik öncesi birlikte olduğu kız sadece arada bir seviştiği bir arkadaştır zihninde, anca bağ kurduktan ve evlendikten sonra o onun kadını olur.

Eğer bir ilişkide kadın cinselliğini evliliğe saklarsa, erkek gerçekten aşık olup bağlanması için ihtiyacı olan süreye kavuşmuş olur. Kadınla sevişmediği sürece ona olan ilgisi ve iştahı azalmaktansa onu tanıdıkça zaman içerisinde artacaktır.
Bu arada bu söylediklerim sizinle gerçekten ciddi bir ilişki yaşamak isteyen erkekler için geçerli. Siz ilk tanışmalarınızda karşı tarafa değer verdikleriniz hakkında bahsederken bu özel anı sadece ve sadece eşinizle yaşamak istediğinizi belirttiğinizde karşı taraf sizden uzaklaşıyorsa veya bir şekilde baskı ve manipülasyonla fikrinizi değiştirip sevişmek için ikna etmeye çalışıyorsa bilin ki, bu erkekten size sadece zarar gelecek. Hemen yolları ayırmak yapabileceğiniz en akıllıca hareket. Çünkü bu kişi sizi kullanıp en zayıf anınızda terk edecektir.
Sizi gerçekten seven ve değer veren bir erkek bu isteğinize tamamıyla saygı duyup, bekleyecektir.
Kızların videoların altındaki yorumların bazıları şaşırtıcı bir şekilde erkeklere aitti ve bir çoğu buna saygı duyduklarını hatta ergenlikte kendilerinin de evliliğe kadar bekleme kararı aldıklarını ve hayatları boyunca bu anı tek bir kadınla paylaşmak istediklerine dair yorumlar bırakmışlardı.

Yani sevgili kızlar sakın bakir kalmayı tercih ettiğinizde yargılanacağınızı ya da sizin gibi bu masumiyeti saklayıp doğru kadın için bekleyen erkeklerin olmayacağını düşünmeyin.
Yukarıda paylaştığım ilk videodaki Milena erkek arkadaşıyla 5 yıl çıktıktan sonra evlenmiş. İkisi de ilişkilerin başlangıcında bunu evliliklerinin ilk gecesinde yaşamak istediklerinin kararını almış ve gerçekten 5 sene boyunca bunu beklemişler. İsterseniz evlilik videolarını da izleyebilirsiniz. Bir şey için ne kadar çok beklemek zorunda kalırsak o kadar kıymetini ve değerini biliriz. Bunun çocuk için ne anlama geldiği düğünden önce gözleri bağlı bir şekilde, sevdiği kızın elini tuttuğunda kendini tutamayıp ağlamaya başlamasında o kadar güzel belli oluyor ki.. pek bir söze gerek yok aslında.

Aşk masumiyet ister ve günümüz ilişkilerinde bu masumiyet yok olduğu için bu kadar çok çirkinlik var maalesef.
Unutmayın ki bir ilişkide erkek veren kadın daima alan taraftır. Bir kadın cinselliğini erkeğinle paylaşabilmesi için ilk önce erkeğin ona bir şey vermiş olması gerekir ve bu da onu himayesi altına almak, korumak ve sorumluluğunu üstlenmek yani evlilik masasında atılan imzadır. Evlilik sadece bir kağıt parçası değil, verilen kutsal bir sözdür ve sadece bu söz bu özel mahrem paylaşımı hak eder.

Mars'ın konuştuğu dili öğrenmek


Astrolojiyle ilgilenmenin en güzel yanı, enerjileri doğru yönde kullanabilmeyi öğrenmektir. Hayatta olup biten şeylerin daha hızlı farkına varır ve daha çabuk cevaplar buluruz. Herkes "neden bunları yaşıyoruz?" diye sorarken, biz nedenini gayet iyi biliriz. Gökyüzü yeryüzüne yansıyordur.

Jüpiter'in Akrep burcundaki 13 aylık yolculuğu boyunca cinsellikle ilgili konuların gündemde olabileceğini ve maalesef bunların Akrebin daha çok temsil ettiği karanlık yönüyle alakalı olabileceğini yazmıştım. Ve gerçekten de Jüpiter Akrebe girer girmez Hollywood'da senelerce gizlenmiş taciz, hatta tecavüz vakaları su yüzeyine çıktı. Bir sürü ünlü arka arkaya cinsel istismara uğradıklarını itiraf etmeye başladı.

Bu dünyadaki herşey iki kutupludur. İyilik ve kötülük, aydınlık ve karanlık, melek ve şeytan..
Düalizmin var olduğu bir düzende yaşayan ve ona armağan olarak irade gücü verilen insanoğlunun en büyük gücü ve aynı zamanda da en büyük zaafı, seçim yapma şansına sahip olmasıdır.
Sorumluyuz attığımız her adımdan, yaptığımız her seçimden, aklımızdan geçirdiğimiz herşeyden.
Ve aynı zamanda sorumluyuz, cinsel tercihlerimizden.

Cinsellik hakkında daha önce bir yazı yazmıştım. Okumayanlar burdan ulaşabilirler. Yazım Mars ve cinsellik hayatımızdaki etkileri hakkındaydı.
Yazımda pornografik görüntülerin olumsuzluklarından bahsetmiştim ve mastürbasyonun bilinmeyen tehlikelerine de değindim.

Bu yazımda ise Mars'ın haritamızdaki element yerleşimine değineceğim ve ayrıca onu doğru şekilde kullanabilmemiz için bilmemiz gerekenlere.

Astrolojide 4 element vardır. Bunlar ateş, su, hava ve topraktır.
Mars'ı ateş burçlarında veya ateş evlerinde olanlar (koç, aslan, yay / 1., 5., 9. ev) tutkulu ve sabırsızdırlar. Diğerlerine nazaran cinselliğe daha çok açtırlar. Kendilerini karşı tarafa daha kolay açarlar ve daha hızlı orgazıma ulaşırlar. Cinselliğe daha çok haz odaklı yaklaşırlar. Ponografik görüntüler en çok bu gruptakilere hitap eder. Çünkü en ufak bir çıplaklık bile hemen iştahlarını kabartır. Bu yüzden de tutkulu başlar ve işlerini genellikle çabuk bitirirler.

Mars'ı su elementinde olanlar (yengeç, akrep, balık / 4., 8., 12. ev), ateşin tam tersine daha çekingen ve utangaç yaklaşırlar. Haz odaklı olmaktansa, asıl aradıkları şey derinliktir. Cinsellikte "Bir" olabilmeyi arzularlar. Bedensel sevişmeden ziyade, ruhsal birleşmedir aradıkları ve arzuladıkları.
Ateş elementinin tam tersine bu gruptakiler cinsel ilişkiye girmek için zamana ihtiyaç duyarlar. Bu yüzden sevişmeden önce ısınma turlarına ihtiyaç duyarlar. Ve bu ısınma turu genellikle güzel bir sohbetle başlar, tatlı okşamalarla devam eder ve en sonunda romantik bir sevişmeyle son bulur.

Mars'ı hava elementinde olanlar, (ikizler, terazi, kova / 3., 7., 11. ev) cinselliği daha çok zihinlerinde kugulamayı severler. Onları asıl baştan çıkaran şey, baştan çıkarılma düşüncesinin kendisidir. Bu yüzden zihinsel olarak tahrik olabilmek asıl önemsedikleri şeydir. Zihinlerinde canlandırdıkları görüntü onları heycanlandırsa da, iş gerçekten sevişmeye geldi mi, sahip oldukları fantazileri hayata geçirmek istemeyebilirler. Mesela çok değişik bir pozisyonu zihinlerinde kurgulayabilir ve bundan haz alabilir ama iş gerçekten uygulamaya döndüğünde zorluğundan veya tuhaflığından dolayı yapmak istemeyebilirler. Basite kaçarlar. Onları en çok heycanlandıran seks hakkında konuşmaktır.

Mars'ı toprak elementinde olanlar, (boğa, başak, oğlak / 2., 6., 10. ev) cinselliği beş duyularıyla yaşamak isterler. Onlar için sevişme arka planda çalan güzel bir müzikle, odada yanan mum ışıklarıyla ve masada duran leziz yemekle başlar ve sevişmeyle devam eder.
Cinsellikte aceleden çok herşeyi zamana bırakırlar ve yavaş hareket etmek isterler. Tıpkı bir yemeği yiyormuş gibi, sevişirken ilk önce koku duyularını tatmin eder, sonra karşı tarafın tadına bakmaya koyulurlar. İyice ısındıktan sonra daha da derinlere inmek ve tıpkı su grubundakiler gibi birliği deneyimlemek isterler.
Toprak elementi içinde mükemmelliyetçiliği barındırır. Diğer gruplara göre daha gelişmiştir, bu yüzden cinsellikte daha çok sorun yaşayabilir. Çünkü herşeye aynı anda ihtiyaç duyar. Yani her grubun enerjisini taşır. Hem sevişilecek ortam önemlidir, hem pozisyonlar önemlidir, hem duygular önemlidir, hem de tutkunun tam dozunda olması gerekir.
Kısacası diğer grupların tahrik olduğu herşeyi aynı anda yaşamak ister.

Özet geçmem gerekirse, ateş grubundakileri tahrik etmek için, cinsel organlara temas etmek, su grubundakileri tahrik etmek için kalplerine hitap etmek, hava grubundakileri tahrik etmek için, zihinlerine girmek ve toprak grubundakileri tahrik etmek için ise 5 duyularına hitap edebilmeyi öğrenmek gerekir.

Astrolojide kadın erkek ayrımı yoktur. Oysa toplumda biz her iki cinsi kategorilere sokmayı pek bir seviyoruz. Mesela her erkek ateş elementi enerjisine sahipmiş gibi onların cinselliğe daha çok düşkün olduğu kanısı vardır. Kadınlar da genellikle su gibidir. Onlar seks yapmak istemezler zannedilir. Oysa astrolojinin penceresinden baktığımızda bunun ne kadar yanlış ve saçma olduğunu görürüz.
Kimi kadınlar tam tersine sekse baya düşkündür. Cesurca ve korkmadan ilk adımı atmaktan ve istediklerini dobra dobra dile getirmekten çekinmezler. Kimi erkekler ise tam tersine seksten ziyade duygysal derinliğe önem verirler. Seksi iç çamaşırları ve baştan çıkarıcı hareketlerden daha çok rahatsız bile olabilirler.

Nasıl dünyada bir sürü farklı yabancı dil varsa, cinselliğin de bir dili vardır. Ve partnerlerin en büyük görevi karşı tarafın bu dilini öğrenmektir. Nasıl ve nelerden tahrik olduğunu öğrenmek, onun en çok yapmak istediği şeyleri bilmek ve ona göre tatmin edebilmek için bu çok önemlidir.
Cinsellik bir ilişkinin temelidir ve bu temel karşılıklı olarak birbirinizi anlayabilmekten ibarettir.
Ama birbirinizi anlayabilmek için ilk önce kendi cinselliğinizi anlayabilmeniz gerekir. Ve en büyük sorun da buradadır. Çünkü cinsellik hakkında doğru dürüst eğitim verilmez. Bu maalesef sadece ülkemiz için geçerli olan birşey de değil, dünyanın her yerinde aynı sorun var. Erkekler kadın bedeninin anatomisinden habersiz, kadınlar erkek bedeninin anatomisinden habersiz, hatta her iki cins kendi anatomilerinden dahi habersiz.

Cinsellik yaratıcılığın temelidir. Cinsel enerji aynı zamanda yaşam enerjimizdir.
Cinsel hayatında sorun yaşayan erkek bu hayatında asla başarılı olamaz. Cinsel hayatında sorun yaşayan kadın da mutlu ve huzurlu olamaz. Başarılı olamayan erkek ve mutsuz olan kadın = mutsuz çocuklar. Mutsuz çocuklar da = bir sürü sorunlar..
Bu bir kısır döngüdür ve bunun sonuçlarını yaşadığımız toplum içerisinde görmemek artık imkansız. Bu yüzden aşırı seks odaklı bir nesil yetişiyor. Cinsellikte korkunç sapkınlıklar ortaya çıkıyor.
Günümüzde oynatılan televizyon dizilerini veya filmlerini bilinçli olarak takip ettiğimde gerçekten tüylerim ürperiyor. Herşeyi geçtim ama eşcinselliğe yapılan pompalama o kadar bariz ve o kadar ürkütücü ki. Ve daha da korkunç olanı bunun çok güzel bir şekilde süslenerek sunulması.
İnsanın gözü neyi görürse ona alışır. Bu yüzden önümüzdeki 10 sene içerisinde kutsal kitapların uyardığı kavimlere benzediğimizi göreceğiz. Ama asıl sorun insanların eşcinsel olmasından değil, kendilerini eşcinsel zannetmelerinden kaynaklanacak. Çünkü dünyayı yöneten elit şeytaniler buraya her cepheden çok güzel yatırım yapıyorlar ve bunun farkında olmayan koyunlar da kendilerini uçurumdan aşağa atıyorlar.

Yanlış anlaşılıp, kimseyi de incitmek istemem. Sadece bazı şeylerin farkına varıp bazı şeyleri düzeltmek zorunda olan da bizleriz. Bu yüzden kendimi sorumlu hissediyorum.

Günümüzdeki ilahiyatçıların televizyona çıkıp oruçluyken denize girilir mi muhabbetinin dışında, eskilerin İslamı nasıl yaşadıklarını araştırdığımda insan hayran kalıyor.
Hırıstiyan dininde papazların evlenilmesi yasaklanırken ve Hz. İsa'nın en yakınlarından olan Mecdelli Meryem bütün din tarafından aforoz edilmişken, bir dinin cinselliğe olan yanlış bakışının ne kadar vahim sonuçları olacağının en güzel örneğini görüyoruz. Allah vergisi olan birşey bastırılırsa, sapıklığa döner. Bu yüzden vatikanın karanlık koridorlarında küçücükün masum çocuklara tecavüz ediliyor ve bu yüzden birçok papaz eşcinselliğin yolunu tercih ediyor.

Günümüzde belirli hacı hoca takımlarının neler yaptığını da gayet iyi biliyoruz. Bu sadece hırıstiyanlık için geçerli değil. İslamın çatısı altına gizlenip, şeytanın dahi aklına gelmeyecek şeyleri yapan da bizleriz.

Oysa kökenimizi araştırdığımızda peygamberimizin kadına ne kadar değer verdiğini görüyoruz.
Büyük İslam alimlerinin aile ve meslek arasındaki dengeyi ne kadar da güzel yaşadığını görüyoruz. Hatta doğru yaşanan cinselliğin ibadet olarak adlandırıldığını görüyoruz.
Dinimizde cinsellik günah, sapıklık, çirkin gibi kavramlardan uzak tutulmuş. Haramlar herkesin anlayacağı bir çerçeve içerisinde sınırlandırılmış. Sadist davranışlar, analseks, eşcinsellik ve kadın Ay halindeyken birliktelik yaşamak haram kılınmıştır. Hepsi uygulanması basit ve mantıklı şeylerdir.

Yukarıda da bahsetmiş olduğum gibi temel algı kadının cinsellikten kaçma isteğinde olduğudur. Oysa bu çok büyük bir saçmalıktır. Birçok Hadis bunu doğrular ve kadının da en ez erkek kadar cinsellikte haklarının olduğundan ve onun da zevk alması gerektiğinden bahseder.
Kadın ve erkek değer anlamında birbirine eşittir. Ama yaratılış anlamında birbirinden çok farklıdır. Bu fark da cinsellikte belirginleşir. Kadının haz alma potansiyeli erkeğinkinden çok daha fazladır ama bir kadın kendisini erkeğine açabilmesi için zamana ihtiyaç duyar.
Rahmin içinde öyle mucizeler saklanmıştır ki, onları keşfedebilmenin sırrı, kadının kalbinin anahtarında saklıdır. Kalbe ulaşamayan erkek, rahme ulaşamaz ve bu yüzden kadın cinsel anlamda soğur ve uzaklaşır, erkeğiyle birlikte olmak istemez. Kadının kabine hitap etmesini bilen erkek, kadının ondan daha istekli olduğunu görecektir. Çünkü cinsel güç kadına bahşedilmiştir. Rahim esmasını o üzerinde taşır. Yaratma kabiliyetine o sahiptir ve eğer isterse erkeğini kendi cinsel gücüyle uçurur.
Maalesef bu tür bir cinsel birlikteliği çok az çift deneyimleyebiliyor. Ama en azından bu evreye ulaşabilmek her çiftin temel gayesi olmalı ve bunun için birbirlerini eğitmeliler, birlikte öğrenmeliler.
Peygamberimiz, kadınını düşünmeden işini bitiren erkekleri horoza benzetirmiş. Ne kadar güzel bir benzetme. Bu konuda erkekler biraz geri vitese takıp, yavaştan almayı öğrenmeli ki peygamberimize göre sevişme, okşama olmadan cinsel ilişkiye girmek asla tavsiye edilmezmiş. Ve kadınlar da kalplerini açmayı ve tam teslimiyet içerisinde içeriye almayı öğrenmelidir.
İyi bir erkek eşini sekse hazırlamayı bilen ve kendisini doyurduğu gibi, kadınını da doyurmasını iyi bilen erkektir. İşte bu yüzden yukarıda bahsetmiş olduğum gibi, çiftler birbirlerinin cinsel dillerini konuşabilmeyi iyi öğrenmelidir.

Mars Oğlak burcunda yücelir ve Oğlak burcu toprak elementine aittir. O halde gerçek doyurucu bir cinsel yaşam için toprak elementinin temsil ettiği 5 duyuya birden hitap edilmelidir.
Eşinizle "Bir" olmayı deneyimlerken horoza benzemeyin. Tatlı bir sohbet, huzurlu bir ortam ve sıcak, kalbe hitap eden dokunuşlarla başlayın. Sonra da teslim olun, gerisi kendiliğinden akacak.

Daha fazla bilgi için ..

Not: Yukarıda sadece Mars'ın burç ve yerleşimleri verilmiştir. Cinsellik konusunda Venüs ve Ay gibi gezegenler ve onların burç ve ev yerleşimleri de göz önünde bulundurulmalıdır.

Astrolojide Mars & Cinsellik


Konuşulması toplumuzca neredeyse 'yasak' olan seks ve porno hakkında bir yazı yazmak istedim. Bu yazıyı yazma isteğime sebep olan şey ise, bir kaç gün önce tavsiye üzerine izlediğim Don Jon adlı film ve en son verdiğim danışmanlıklarımdan birinde bu konu hakkında partnerinle açık ve net olarak konuşmalısın dediğimde, 'konuşsam ne olacak' diye aldığım cevaptı. 
Aslında şu konular hakkında bir konuşabilmeyi becerebilsek, belki bütün ilişki sorunlarımızı aşacağız ama biz bunu saçma sapan nedenlerden dolayı yapmıyoruz. 

Söz konusu aşk ve ilişkiler olduğunda hepimizin tek bildiği şey entrika, yalan ve dolan. 
Aşık olduktan sonra her iki tarafın da yapmaya çalıştığı tek şey birbirini kontrol etmek ve alttan alta yönetmek. 
Bu yüzden günümüzde yaşanılan ilişkiler sadakat ve sevgi temeli üzerine inşa edilmektense, yalan ve entrika üzerine inşa ediliyor. Sonrada evlilikler başladığı gibi bitiyor ve her kadın 'adam gibi güvenilecek, eril ve güçlü adam yok', her erkek de 'derin olan, bağlanıp, güvenebileceğim feminen kadın yok' diye ağlanıyor. Eskilerde 'ah, nerde o eski, saf, masum aşklar' diye iç geçiriyor. 

Cinsellik bir ilişkinin temelidir ve bir erkek çocuğu ergenlik çağına geldi mi babası, abisi veya aileden güvenebileceği bir büyüğü tarafından bir kenara çekilip, öğüt nasihat verilerek, gerçekler öğretilmelidir. 
Kızılderili kabilelerinde erkek çocukları annelerinin yanında sadece 6 yaşına kadar kalırmış, daha sonra erkeklerin yaşadığı yere yerleşirmiş ve orda erkekler tarafından ona, bir kadına nasıl davranılması gerektiği öğretilirmiş. 

Bu aynı şekilde kız çocukları için de geçerli. Eskiden insanlar kız çocuklarına masalları boşuna anlatmıyorlardı. Her masal bir inisiyasyondu ve kız çocuğunu, büyüp eril olan biriyle ilk karşılaştığında nasıl davranması, nasıl seçim yapması gerektiğini bilsin diye anlatılıyordu. 
Ne masallar kaldı ne de ergenlik dönemimizde bize doğru yolu gösteren anne veya ablalarımız. 
Kimse hiçbir şey öğretmeyince de öğrenilecek tek yer pornolar oldu ve maalesef bu tuzaktan en kötü etkilenenler de erkekler oldu. 

Bir kadına nasıl dokunulması gerektiğini bilmeyen erkekler, pornolarda gördüklerini uygulamaya çalışınca işler iyice çığrından çıktı. Ve maalesef daha 18-19 yaşlarında olanlardan dahi, sevgilimle artık birlikte olamıyorum ve ne yapmam gerektiğini bilmiyorum diyenler çok. 
Çünkü kamera önünde olan herşey yalan ve abartı ama bu gerçek, pornografik görüntüleri izleyenler tarafından, hele ki yaş daha küçükse algılanamıyor. Bu ayrıca sadece erkek çocuklarını ilgilendiren bir problem de değil. 
Kız çocuklarının veya kadınların romantik aşk filmleri izleyip, bunları gerçek hayat zannetmeleri de aynı oranda korkunç. Çünkü her ikisi de bizi yanlış yönlendiriyor, yanlış şeylere inandırıyor ve bunun sonucunda yanlış ilişkiler yaşamamıza sebep oluyor. 

Gerçek hayat büyük göğüslerden ve dik bir popodan ibaret değil. 
Gerçek hayat kaslı ve cepleri parayla dolu biri olmaktan da ibaret değil. 
Gerçek hayat yaralardan, zorluklardan, karanlıklardan ve aralara serpiştirilmiş gelip geçici olan küçük mutluluklardan ibaret. 
______________________________

Astrolojde Mars tutkularımızı ve cinsel gücümüzü temsil eder. Bu yüzden Mars'ın bulunduğu ev ve burç nasıl bir cinsel yaşamımızın olduğunu, nelerden hoşlandığımızı veya neleri sevmediğimizi gösterir. 

Mars'ın diger gezegenlerden aldığı açılar da çok önemlidir. Mesela Neptün'den gelen sert açılar cinsel sapmalara veya bulanık fantazilere sebep olabilirken, Plüton'dan gelen açılar karanlık fantezilere sebep olur, hatta bazen sadist veya mazoşist eğilimler de verebilir.

Astrolojide her gezegenin bir olgunlaşma yaşı vardır ve bu Mars için 28. yaştır. 
 Bu yüzden hepimiz 28. yaşımıza kadar Mars'in biraz daha ham halini deneyimler ve anca 28 yaşından sonra bu konularda pişmiş olur ve olgunluk kazanırız. 
Bu yüzden 28 yaşına kadar seksi daha çok ego temelli deneyimleriz. 
Bir kadın için seks o yaşa kadar sadece kendini karşı tarafa beğendirmekten ibarettir. 
Giydiği seksi iç çamaşırları, hatta çekici olduğunu zannettiği kostümleri aslında üzerinde eğreti duruyordur ve çoğu zaman yapmak istemediği şeylerin bedenine yapılmasına dahi izin verir. Çünkü Marsı, karşımdaki beni ya beğenmezse korkusuyla hareket eder. 
Aynı şekilde Mars'ın olgunluğuna erişmemiş bir erkek, bir kadına nasıl dokunulması, ona nasıl yaklaşılması, sevilmesi veya sevişilmesi gerektiği hakkında çok az şey biliyordur. Deneme yanılma yoluyla ilerler. Kadının içinde saçma sapan hareketler yaparken, kadının ruhunu incittiğinin dahi farkında olmayarak, bir sonraki hamlesini geçen gün izlediği pornodaki gibi mi uygulasa diye düşünür. 

Sekse zihin karıştığı anda ego bizi korkuyla yönetmeye başlar. Egonun olduğu yerde şeytan vardır ve şeytan acele işe karışmayı pek bir sever. 
Böylelikle seks saçma sapan, kısa süreli, tuhaf ve anlamsızca yapılan birşey haline dönüşür ve biz farkına varamasak da aslında ruhen her iki tarafa da zarar verir. 

Cinsellik doğamızda vardır ve aslında kutsaldır çünkü daha büyük bir amaca hizmet eder. Bu yüzden onu bastırmak doğru bir yol değildir ama ona bağımlı olmak, hatta sapkın bir şekilde kullanmak da doğru değildir. 
Bu dürtü her hissedildiğinde onu mastürbasyon yaparak bedenden atmak bize zarar olarak geri döner. Çünkü cinsellik bir enerji alışverişinden ibarettir. Eril ve dişil, ying ve yang, rahim ile rahman esmasının kavuşumu ve birliğe ulaşmasıdır. Aslında cennetteki teklik halini kısa bir süreliğine de olsa, hatırlamaktır. 

Mastürbasyon sırasında tek taraflı bir enerji açığa çıkar ve karşı kutuptaki enerjiyi alamadığı için ruhsal ve enerjisel olarak bir doyuma ulaşmaz, yarım kalır, yani yaşam enerjisi çöpe gider. Ve çoğu zaman buna zihnimizde kurguladığımız görüntüler eşlik ettiği için, ortaya çıkarttığımız cinsel güç sayesinde görünmeyen alemde zihnimizdekileri çok çabuk form olarak yaratırız. Hırıstiyanlar bu tür varlıklara incubus ve succubus derler. Eril ve dişil şeytanlar. 
Onların inanışına göre bu varlıklar geceleri bize musallat olur ve ortaya çıkarttığımız kendi cinsel enerjimizden faydalanırlar. Bu da gece boşalmalarının nedenini açıklar. 
Bir erkek bunun farkına pek varmasa da ve bu gibi şeylere inanmak istemese de, gün içerisinde gördüğü veya zihninde kurguladığı görüntüleri geceleri bedenlenmiş varlık olarak üzerine çeker. Ve bu tür varlıklar enerji vampirleri gibidir. Cinsel enerji aslında yaşam enerjisi olduğu için, biz farkında olmadan bütün yaşam enerjimizi emerler. Dinimizde abdestin neden bu kadar çok önemsendiğinin arkasındaki yatan gerçeklerden biri de budur, arınmak ve korunmak. 

Aynı durum eşcinsel ilişkiler için de geçerlidir. 
Orda da tek taraflı bir enerji ortaya çıkar ama bu sefer ortaya çıkan enerji iki kişininkidir ve daha kuvvetlidir. Bu yüzden bu yöntemi genellikle belirli çevreler kara büyü amaçlı kullanarak sapkın inançlarını hayata geçirirler. (Mesela Aleister Crowley'nin kara büyü uygulamaları için küçük erkek çocuklarıyla sapkın cinsel ilişkilere girdiği söylenir.) 
Bu konuyu daha fazla uzatmak istemediğim için burda kapatıyorum ama bu tür bir yöntemin çok tehlikeli olduğunu ve şakasına bile olsa asla denenmemesi gerektiğini ekstradan belirtmek isterim. Çünkü işin içerisine diğer alemin varlıkları girdiği anda, ruhun kurtuluşu imkansızlaşır ve kişi bunun bedelini çok ağır ödemek zorunda kalır.

☆☆☆

Cinsellik gelişigüzel yaşanılacak kadar hafife alınmamalıdır çünkü içinde belirli sırları ve tehlikeleri barındırır. Bu yüzden tek eşlilik ve sadakat çok önemlidir. 
Tantra öğretisi bize bu konuda bir yol göstericidir. 
Birbiriyle bu anı paylaşmak isteyen iki insan sadece bedenlerini çırıl çıplak bırakmaz aslında, ruhlarını da bırakır. 
Sevişirken bütün maskeler düşmelidir suratımızdan çünkü teslimiyet anca böyle gerçekleşir. 
Sevdiğin kişinin içinde eriyip, kendini kaybedemedikten sonra alacağın haz maksimum sadece bir kaç saniyeliktir. 
Oysa tantrik sevişmelerde bu haz saatlere akar çünkü zaman algısı tamamıyla yitirilir. 
Sadece seks değildir artık iki kişinin arasında yaşanan, rahman ve rahim olanın birleşimi ve dansıdır. Sadece bedenler değil, ruhlar da bir olur. Çakralar ve her iki kişinin aurası birbirleriyle etkileşime geçer. Ve tüm bunlar bizim göremediğimiz ama derinlerde bir şekilde hissedebildiğimiz bir boyutta gerçekleşir. 
_____________________________

Peki ya tüm bu anlattığım şeyler gerçek hayata nasıl geçirilir? 
Porno izleyen erkek arkadaş bunu yapmaktan nasıl vazgeçirilir?
Mars, ego tuzağından nasıl kurtarılabilir ve bizi olumsuz bir şekilde etkilemesi nasıl engellenebilir?

Karanlık, hatta sapkın fantazilere mi sahipsin ve kimseye bunu anlatmak istemiyor musun? Bil ki o zaman tüm bunları bilinçaltına atıyorsun ve tüm bu arzularının kölesi olmayı, seni alttan alta yönetmelerine ve ilişkilerini mahvetmelerine izin veriyorsun. 
Oysa aklını meşgul eden cinsel duygu ve düşüncelerini karşı tarafla paylaşarak kendini bu işkenceden kurtarabilirsin. Çünkü paylaştıkça bilinçaltını arındıracak ve sonra da bu tür sapkın şeylerden vazgeçtiğini göreceksin. 
Sevgilinin veya eşinin seninle bu tür konular hakkında konuşmasına izin ver ve sen de konuş, paylaş, anlat. Bana bu şekilde dokunduğunda hoşlanıyorum, bunu yaptığında kendimi rahat hissetmiyorum, seninle ilgili .... hayaller kuruyorum, de. Kırmadan, nazikçe ve karşı tarafı asla yargılamadan. O günkü yaşadıkları ruh haline yansımış olabilir ve bunun sonucunda sana belki iğrenç gelecek şeyleri anlatabilir. Belki yarına o bile neden bu tür şeyleri anlattığını bilmeyecektir. Önemli olan şey paylaşmak ve o yakınlığı kurmak. Maskelerden vazgeçmek, kırılabileceğini bilsen de kendini karşı tarafa açmak. 

Bir ilişki, hele ki cinsel boyuta da taşındıysa bir takım çalışması haline dönüşür. Bir partnerin diğerinden bazı şeyleri saklaması, karşı tarafta dengesiz ve saplantılı hareketlere yol açar. Bu yüzden bir kadın kendisini cinsel anlamda erkeğine açmadığında, onu başka kadınlara bakmaya, hatta maalesef pornografik görüntüleri izlemeye yönlendirmiş olur. Bunu yapan erkek de bu sefer görmeyi alıştığı görüntü ve davranışları partnerinden bekleyecek ama gerçek hayatta Mars'ını doğru kullanmayı bilen hiçbir kadın pornodakilere benzemeyecektir. Böylelikle bir kısır döngü oluşur, ilişki yıpranır ve en sonunda da acı bir sonla biter. 

Aslında bir erkeğin cinsel gücünü kontrol edebilmesi, kadının elindedir. Kadın birlikte olmak istediği erkeği çok dikkatlice seçmelidir ve bu seçimini yaptıktan sonra kendini ona adamalı ve yatak odasında erkeğin (ama sadece seçmiş olduğu o tek erkeğin) orospuluğunu üstlenmelidir. Ama bu kadının erkeğin her istediğini yatakta yapması gerektiği anlamına asla gelmez. Orospu kavramının burada yanlış anlaşılmasını istemem. Eskiden anaerkil toplumlarda, tapınaklarda erkeğin cinsel eğitimini üstlenen rahibeler vardı. Bu rahibeler ataerkil topluma geçişle birlikte yozlaşmadan dolayı tapınak fahişelerine çevrildi. Ben orospu kelimesini kullanırken bu rahibelerden bahsediyorum aslında. Cinsel gücünü nasıl kullanması gerektiğini ve erkeğe de bu konuda nasıl yardımcı olması gerektiğini bilen kadınlardan. 
Bu yüzden erkeğin cinselliğe olan ihtiyacını ve açlığını karşılamak bir kadının elindedir. Cinsel arzuları çift birbiriyle paylaştığında bu açlık giderilir.
 Kadın doğası gereği daha çok kontrolcüdür ve içine kapanıktır çünkü korkar ve bu yüzden cinsel arzuları hakkında bahsetmeyi sevmez. Oysa erkek kadının isteklerini duymaktan büyük haz alır ve heycanlanır. Kadın cinsellikte teslim olmayı ve kendisini açmayı öğrenirken, erkek de kendisini kontrol etmeyi öğrenir. Ve bu öğrenim her iki tarafın da birlikte hareket etmesiyle gerçekleşir. Böylelikle erkek zaman içerisinde diğer kadınlardan uzaklaşacak ve sapkın tavırlarından da vazgeçecektir. Çünkü artık cinsel dürtülerini bastırmak zorundaymış gibi hissetmez. Hissetmediği için de cinsel dürtüleri üzerinde kontrol kazanır.

Cinsel fantaziler hakkında konuşarak kadın haritasındaki Mars enerjisini, erkek de haritasındaki Venüs enerjisini aktifleştirir. Bunun sonucunda kadın yatakta cesaretlenirken, erkek de çok daha duygusal davranmayı öğrenir. 

Bu yüzden paylaşmaktan korkmayın. 
Siz karşı tarafla bedeninizi olanca çıplaklığıyla zaten paylaşıyorsunuz, niye kalbinizi, duygularınızı, arzularınızı ve ruhunuzu saklayasınız? 
Karşı tarafın arzuları sizi korkutsa da buna aldırmayın. Çünkü hayal dünyalarımız gelip geçicidir. Nasıl kendini cadı veya süperman olduğunu zanneden küçük çocuğu yargılamıyorsanız, sevgilinizi de o gözle görmeye çalışmalı ve sahip olduğu arzuları yüzünden yargılamamalısınız. Çünkü aslında sizinle paylaştığı arzuları ilişkinizdeki bir tıkanıklıktan kaynaklanıyor. Ve bu blokajı bilinçaltından bilince ulaştırarak şifalandırmış oluyorsunuz. Yani sevgiliniz cinsel bir fantazisinden bahsetti diye onu yapmak zorunda değilsiniz. Bu yüzden de korku gereksiz. 

Ayrıca unutmayın ki, cinsel gücümüzü bedenimizin belirli bölgelerinde depolarız. Mesela hayatta varolmayla ilgili korkulara sahip olan kadın, cinsel enerjisini kök çakrasında, yani anüsünde biriktiriyordur ve bu korkusu bilinçaltı düzeyinde hayatındaki erkeğe yansır ve ortada bir baskılanma söz konusu olduğu için, erkekte analsex fantazisini uyandırır. Erkek bu fantazisinin aslında kadının hayata karşı olan korkusundan kaynaklandığının farkında dahi değildir ve bu dürtüsü seks sırasında ortaya çıktığında, kadın kendi korkusuyla çok korkunç bir şekilde yüzleşmek zorunda kalır. 

Bu yüzden korktuğumuz veya baskıladığınız herşeyden karşı taraf bilinçaltı düzeyinde haberdar olur. Erkeğin cinsel fantazileri aslında sevgilisinin bastırdığı cinsel enerjisinden kaynaklanır. Dolayısıyla karşı taraf size çok tiksindirici gelen bir şeyden bahsettiğinde, sen ne biçim ahlaksız bir insansın demektense, dönüp ilk önce ben ona bu enerjiyi nasıl yansıtabilmişim diye düşünmelisiniz. İlişkilerde her iki taraf da ayna olma görevini üstlenir. Aslında karşı tarafın yaptığı veya söylediği herşeyde kendimizi görmeliyiz ve ilk önce kendimizi düzeltmeliyiz. Böylelikle karşı taraf kendiliğinden düzelir, ilişki sahip olması gerektiği dengeye kavuşur.   

☆☆☆

Not: Yazının başında bahsettiğim Don Jon filimindeki kadın oyuncular, haritamızdaki Mars'ın farklı şekillerdeki olgunluk mertebesini temsil ediyorlar. Mars enerjisini daha net anlamak istiyorsanız, filmdeki kadın oyuncuların davranışlarına bakabilirsiniz. 
Filmdeki sarışın hatun cinselliğini aslında sadece karşı tarafı kontrol ve manipüle etmek amaçlı kullanıyor ve onca çekiciliğine rağmen, erkeği porno tuzağından kurtarmaktansa, daha çok içine itiyor. 
Yaş olarak çok daha olgun olan kızıl saçlı hatun ise, pek bir çekici özelliğe sahip olmamasına rağmen, erkeği bu tuzaktan kurtarıyor ve cinselliğin bambaşka bir boyutunu keşfetmesini sağlıyor. Erkek porno izleme ihtiyacından kurtuluyor ve bir kadınla sağlıklı bir bağ kurarak hayatında ilk defa gerçekten aşık oluyor.