ASTROKARTOGRAFİYİ farklı okumak

  • Share

22 Aralık 2018 | Yengeç burcunda Dolunay

  • Share

MİNİMALİZM | Uranüs ile Boğa dost olur mu?

  • Share

7 Aralık 2018 | Yay burcunda Yeniay

  • Share

ASTROKARTOGRAFİYİ farklı okumak


Astrolojiyi öğrenme yolculuğuna başladığımdan beri her gün yeni bir kapının açıldığını fark ediyorum.
Sanki yıldızlar yeminliler ve bazı şeyleri sadece zamanla açıyorlar yeryüzündekilere. Bu yüzden heryerini ezberlediğini zannettiğin haritan, seni sürekli büyülemeye devam ediyor bir şekilde. Her seferinde yeni bir bilgiyle, yeni bir idrak oluşuyor zihninde.

☆☆☆

Bu yazımda biraz Astrokartografiden bahsetmek istiyorum ve bizi nasıl etkilediğinden. Çünkü ilk zamanlarda dünyanın birçok yerinden geçen çeşitli gezegen çizgilerime bir anlam veremiyordum. Kimi yerleri ömrü boyunca gidip görmeyecekti ruhum. O halde nasıl etkileyebilirdi ki beni Astrokartografi haritam?

Hepimiz kocaman bir alemde kendi küçük alemimizi deneyimliyoruz.
Kimimiz tek bir ömürde bütün dünyayı geziyor kimimiz ise doğduğu köyden bir adım öteye gidemiyor.
Oysa çok gezenin de hiçbir yeri göremeyenin de bir Astrokartografi haritası var ve bu harita kendi küçük alemimizdeki yolculuğumuzu bir şekilde etkiliyor.

İnternet çağında yaşadığımız için kocaman dünya küçücükün bir köy oldu bir anda. Artık tek bir tıkla Japonya'daki bir kişiye ulaşabiliyor, Sibirya'da yaşayan birinin hayat hikayesinden etkilenebiliyorsun.
İşte Astrokartografi haritan da tam bunu gösteriyor. Dünyanın neresinden hangi gezegen çizgin geçiyorsa, orda seni bekleyen bir dersin oluyor.
Öğrenci hazır olduğunda üstat yetişir denir, işte bazen bu üstatlar hiç zannetmesen de bu gezegen çizgilerinden ruhuna dokunabiliyor.

Daha net anlatabilmen için kendi Astrokartografi haritamdan örnek verebilirim.
Benim Venüs DC çizgim Azerbaycan'ın Bakü şehrinden geçiyor. Hayatım boyunca gitmedim, büyük ihtimalle de yolumun düşmeyeceği bir şehir diye düşünüyorum. Ama Bakü'de doğmuş olan bir kişi var ki, Venüsyen tüm konuları onun üzerinden deneyimliyorum. Bahsettiğim kişi Mimi İkonn. Aslında sadece sosyal medya aracılığıyla yıllardır takip ettiğim biri. Hem instagram'da çok aktif hem de hayatını paylaştığı bir youtube kanalı var.
Hayatının her aşamasını; aşık oluşunu, evlenişini, eşiyle birlikte kurdukları işlerini, hamile kalışını, tatillerini, sevdiklerini yani her şeyi paylaşan biri zamanla sizi ve düşüncelerinizi derinden etkilemeye başlıyor. Yıllar geçti ve ben parasız, orta düzeyin de altında olan ailelerden gelen bu iki gencin sevgi ve birbirlerine duydukları aşk ile hayatlarını ve yaşam tarzlarını nasıl kurduklarını izleyebildim. Başarı basamaklarını birlikte nasıl çıktıklarını ve lüks denebilecek bir yaşam tarzına kavuşmalarına rağmen nasıl da mütevazi kalmayı başardıklarını görmek bana Venüs'ün birçok hayat dersini öğretti. Aşk gerçekten cesaret ve emek istiyor ve sadece bunu başarabilenler ilişkilerinde huzuru keşfediyor, sevginin Allah'ın kuluna bahşettiği en değerli hediye olduğunu anlıyor.
Ben hayatımda belki hiçbir zaman için yüzyüze gelmeyeceğim birinin ve hiçbir zaman için ziyaret etmeyeceğim bir yerin etkisini hissediyorum Venüs çizgim sayesinde.

İkinci bir örneği ise Kuzey Ay Dügümü'müm geçtiği İsveç'ten verebilirim. Yine ziyaret etmediğim bir ülke, bilmem bir gün yolum düşer mi..
İsveç'in doğusundan Kuzey Ay Düğümü IC çizgim geçiyor. Bu çizgim hayatımın amacıyla yakından ilgili. Nasıl Venüs ilişkiler, aşk, para konuları üzerinden beni etkiliyorsa, Kuzey Ay Düğümüm de misyonum hakkında bilgi veriyor. Ve bu misyonumu bana İşveç'in Grundtjärn adlı küçük bir köyünde yaşayan Jonna Jinton hatırlatıyor.
Bazen birisini gördüğünüzde kalbiniz hızla atmaya başlar, ruhunuz ilhamla dolar. Bu gibi anlık duyguların kaynağının ruhun doğmadan önce seçmiş olduklarını hatırlaması sonucu oluştuğunu söyleyenler var. Psikolojide buna 'golden shadow' deniyor. Birisini görüp etkilendiğinizde aslında kendi içinizdeki yaratıcı kıvılcımı gördüğünüz için etkileniyorsunuz. Ruhunuz bir bakıma Yaratıcıya vermiş olduğu sözü hatırlıyor. İnsanın ruhu ilhamları bu şekilde alır. Anlık hissiyatlarla. Yoktan var olan çoşkuyla.
Daha önce doğduğum ülkeyi geride bırakarak yeni bir başlangıç yapmıştı zaten ruhum ama biliyorum ki yükselen yöneticim ve Güneş'imin üzerinden geçmeye hazırlanan Uranüs benden yeni bir başlangıç daha yapmamı isteyecek. Hayat rotamı doğaya kıracak. Ve Jonna şimdilik bu konuda en büyük ilham kaynağım ve sessizce destek aldığım biri. Sonuçta radikal kararları alanlar genelde yalnız kalırlar. Yapabileceklerine inanmayan insanlar kendi inançlarını size yansıtır ve sizin de yapamayacağınızı zannederek hayat enerjinizi çalarlar. Eğer başkalarının inançlarına kuvvet verirseniz, asla hayalini kurduğunuz hayatı yaşayamazsınız. Bu da Jonna Jinton aracılığıyla Kuzey Ay Düğümü çizgimin bana öğrettiği hayat dersi.


Peki ya sizce sizi nasıl etkiliyor bu güzeller güzeli mavi gezegen?
Astrokartografiyle ilgili danışmanlık almak isterseniz yardımcı olabilirim, tıklayın..

22 Aralık 2018 | Yengeç burcunda Dolunay


2018 yılının son dolunayı var karşımızda hem de tam kış solstisinde. 
Bu dolunay 0 derece Yengeç burcunda, Güneş'in Oğlak burcuna geçmesiyle birlikte gerçekleşecek. 
En karanlık gecemizi aydınlatan son dolunay sembolüyle bize ufak bir sırrı hatırlatıyor olacak aslında. 
O da karanlığın asla ebedi olamayacağını,
Aydınlığın her zaman için galip geleceğini..

Her kış Güneş'in Oğlak burcuna geçişi bizi kendi karanlık içimize yönlendirir ve aydınlığı keşfetmemizi arzu eder. 
Paganlar doğanın bu döngüsünü mumlarla karanlığa aydınlık getirerek kutlarlarmış. 
Herkes ruhsal alemine çekilir, ailesiyle vakit geçirirmiş. 
Çam ağacı ve onun üzerindeki yanan mum, bu karanlık gecenin geçeceğinin ve aydın günlerin geleceğinin sembolü olduğu için kış solstisi kutlanırmış. 
Bu pagan bayramı hırıstiyanlar tarafından devşirilip noel haline getirildi. Oysa kökeni gerçekten Hz. İsa'ya değil, pagan inançlara dayanıyor ve yılbaşı süslenen ağaç ile aslında bu pagan inanışa geri dönülüyor. 
Doğanın döngüsü kutlanılıyor. 
Doğaya bu kadar zarar veren insanların bunu hala kutlamaları ise bana her şeyin ne kadar içi boşaltılmış şekilde yaşanıldığını hatırlatıyor. 
_____________________

Bu dolunay derecesi Sabîî sembollerinde, eski bayrağı indirip, yenisini çıkaran denizciler tarafından sembolize edilir. 
Sonuçta 2018'in bayrağını indirmek üzereyiz hepimiz. 
Yeni bir yolculuk bizi beklemekte.  
2019 sürprizleriyle bizi yeni bir maceraya davet etmekte. 
Denizci mistik ve bilinmeyen macerasına başlamak üzere son hazırlıklarını yapıyor. 
Su elementini ağırlayan bu Yengeç dolunayıyla birlikte hepimiz bir denizci gibiyiz kendi küçük alemimizde. 

Peki ya gökyüzü ne alemde?

Venüs ile Satürn arasında sekstil açı mevcut.
Sevgi uğruna sağlam bir temel atma imkanını sunuyor yeryüzündekilere bu ikili.
Venüs ayrıca Neptün'e üçgen açıda konumlanıyor ve bu enerji gerçekten güzel bir atmosfer yaratma potansiyelimizin var olduğunu gösteriyor. 
Sevginizi belli edin bu dolunay. 
Korkmayın onu paylaşmaktan.
Bu hayat o kadar kısa ki, su gibi akıp gidiyor.
Veda ederken yanınızda götürmek isteyeceğiniz tek şey bu sevgidolu anlar, sevgi kokan hatıralar. 
Ve bu dolunay bu anıları biriktirmek için güzel bir kapı aralıyor herbirimize.

Bu dolunay, Merkür ve Jüpiter Antares yıldızıyla kavuşuyor. 
Akrep'in kalbinde kadersel bir toplantı söz konusu. 
Büyük bir vizyonun peşinde bazılarımız. 
Umudumuzu bir şeye bağlamış gibiyiz.  
Bütün zihnimizle, tüm var olan gücümüzle takıntılı bir şekilde inanmışız bu işin bize başarı getireceğine.
Eğer hırs ise bizi yöneten kaybedeceğiz. 
Eğer sezgilerimizse bizi bu yola yönlendirmiş olan emin adımlarla yürüyebiliriz. 
Bu çelişkiyi yaşıyor olacak bazılarımız. 
Ve bir idrak yaşanacak tıpkı her dolunayda olduğu gibi. 

Yengeç ve Oğlak ekseninde gerçekleşen bu dolunay bu iki burcun temsil ettiklerini birleştirmemizi istiyor aslında bizlerden. 
Hem aile hem iş ve başarı konularını sentezleyebilmemizi istiyor. 
İkisini bir dengeye oturtmamızı bekliyor.
Sonuçta bundan sonraki tutulmalar da bu iki burçta gerçekleşecekler. 
Yani aslında bu dolunay ruhumuza öncülük ediyor, bizi bekleyen enerjilerle tanıştırıyor. 
 Siz de bu kış solstisine uygun olarak içinize yönelin, bu haftasonunu sıcak bir ortamda sevdiklerinizle geçirin ve sorun ruhunuza..
Beni en çok doyuran şey ne?

Bu sorunun cevabını bu dolunay keşfetmeniz dileğimle..
El Vedud esmasının o güzel büyüsü yayılsın her birimizin gönlüne.

MİNİMALİZM | Uranüs ile Boğa dost olur mu?


Belki duymuşsunuzdur "Hayatı sadeleştirmek için derle topla rahatla" adında uluslarası çok satanlar listesine girmeyi başarmış olan bir kitap var piyasada. Yazarı Marie Kondo adında bir Japon. Kitap da Japon toplama ve düzenleme sanatıyla ilgili.
Garip insanoğlu maddi dünyaya öyle bir saplanmış vaziyette ki, temizlik üzerine yazılan bir kitap uluslarası en çok satanların arasına girebiliyor.
Bu blog yazımı yazmamdaki amaç kitabın tanıtımını yapmak ve almaya yönlendirmek değil. Zaten temel prensipleri aktarıyor olacağım, alıp boşunuza evinizi doldurmanıza gerek kalmayacaktır..
Bu yazıyı yazış amacım, Boğa burcunu ve 2. ev konularını ele alarak, minimalizmin nasıl terapi olabileceği hakkında farklı ve alternatif bir bakış açısı kazandırmak.

Astrolojide 2. ev maddi manevi sahip olduklarımızı gösterir. Hayatta var olabilmek ve yaşamımızı sürdürebilmek için ihtiyaç duyduklarımızı. Ev, yemek, oksijen vs. Maalesef doğadan kopuk yaşadığımız için karnımızı doyurabilmek uğruna para kazanmak zorundayız. Başımızda bir çatı olması için de para kazanmak zorundayız. Allah korusun ama pek uzak olmayan zamanda oksijen alabilmek için de paraya ihtiyaç duyacağız gibi gözüküyor. Tıpkı Allah'ın dağından çıkan suya para ödediğimiz gibi.
Yani anlayacağınız ihtiyaç duyduğumuz her şey paraya bağlandığı için, 2. ev paranın evidir. Boğa burcu da tüm bu konularla yakından ilişkilendirilir.

Bir Boğa maddenin önemini diğer zodyak burçlarından daha iyi bilir. Para Boğa için güven demektir. Bu yüzden her şeyi sahiplenir. Bir Boğa biriktirmekle bilinir. Her şeyi biriktirir. Sahip oldukça kendini güvende zanneder ve sonra bu güvenin sahte olduğunu idrak edince depresyona girer.
Bunun ne kadar korkunç olduğunu bizzat kendim de bilenlerdenim.
Bir Boğa yavrusu olarak küçükken gördüğüm her şeye sahip olmak isterdim. Biriktirmeyi en çok sevdiğim şeyler incik cincik saçma sapan şeylerdi. Takı toka, kartpostal, her türlü oyuncak. Almanya'da bir aralar "Diddl" çılgınlığı vardı. Blok halinde üzerinde fare resimleri bulunan kağıtlar. Kapitalist sistem bir şeyi çıkarıyorsa onu çok iyi pazarlar. Bu Diddl faresinin nelerini çıkartmadılar. Evler saçma sapan peluş farelerle doldu, bir sürü farenin olduğu okul eşyaları, magnetler, her şey. Bu kağıtların hepsi elimde kaldı ve hala da varlar.

Sonra aradan yıllar geçti ve depresyon kapımı çaldı. Bu süreç içerisinde yapmak zorunda olduğum ilk şeyin arınmak olduğunu idrak ettim. Bizi hasta eden bu hırsımızdı. Sürekli sahip olma isteğimiz. Hep daha fazlasına ihtiyaç duyduğumuzu zannetmemiz.
İçimdeki istifçi zamanla Boğa'nın ezoterik astrolojideki anlamını keşfetti. Malı biriktirmek yerine, güzel anıları biriktirmek. Evi doldurmak yerine, ruhu doyurmak. Dışı süslemek yerine, içi beslemek.
İşte minimalizmle de bu dönemde yolum kesişti ve bir arınma başladı. Etrafımdaki malları verdikçe daha mutlu oluyordum. Benim senelerdir kullanmadığım bir şeyi başkasının değerlendirdiğini gördüğümde seviniyor ve neşe duyuyordum. Ve daha da önemlisi daha az şeye sahip oldukça kendimi daha huzurlu hissediyordum. Azaltmak ve azla yetinmek bir terapi olmuştu benim için. İyileşiyordum..

Marie Kondo'da bunlardan bahsediyor aslında kitabında. Temizlik yaparken oda oda başlamayın diyor. Kategorilere göre hareket edin ve ilk önce giysilerden başlayın önerisinde bulunuyor. Bir giysiyi elinize alıyor ve kendinize bu bana neşe veriyor mu? Faydalı mı, işime yarıyor mu, ihtiyacımı karşılıyor mu? diye soruyorsunuz. Cevap evet ise kalıyor, hayır ise ihtiyaç sahiplerine gidiyor. Bunu tüm diğer eşyalar için uyguluyorsunuz. Kitaplar, süs eşyalar, mutfak eşyaları, hediyeler vs.
Bunu yaptırmasının arkasındaki amaç eşyayla yeniden bağ kurmayı öğretmek. Biz her şeye o kadar kolay ulaşıyoruz ki hiçbir şeyin kıymetini bilmemeye başladık. Oysa büyüklerimize 40 yılın başı bayramda kırmızı pabuç alındığında yastık uçlarına koyar, onlarla yatarlarmış. Bu minnet ve şükür duygusu. Bizim çoktan unuttuğumuz küçük mutluluk hatıraları. Günümüzün çocuklarının tadamadığı hazlar.

Çocukken, fabrikada üretilirken yanlışlıkla gülümsemesi ters basılan ayıcığın hikayesini anlatan masaldan çok etkilenmiştim. Oyuncakçıda bütün ayıcıklar satırlırken onu kimse istemiyordu. Ayıcığın ise tek isteği onu olduğu gibi kabul eden biri tarafından sahiplenilmekti. En sonunda bu isteği gerçekleşiyordu ama gerçekleşene kadar ayıcıkla kurduğum empati beni mahvediyordu.
Bu masal beni o kadar çok etkilemişti ki herşeyin bir ruha sahip olduğunun ve bu yüzden her şeye iyi davranmam gerektiğinin inancı gelişti. Oyuncaklarımın her birine o kadar iyi baktım ki kimileri hala yepyeni duruyor.

Marie Kondo eşyayla bağ kurun dediğinde bu masal ve çocukluğum geliyor aklıma.
Hangimiz bu bağı kuruyoruz gerçekten?
Az eşyaya sahip olduğunuzda sahip olduklarınızın sizin için sadece maddi değeri değil, manevi bir değeri oluyor. Çocuklarımıza ve bizden sonraki gelen nesle yine bunu hatırlatmak ne güzel olur düşünsenize. 40 yılın başı alınan ve 10 yıl giyinen bir kazak, yırtılana kadar giyilen ayakkabı. Oha, olmaz biz fakir miyiz demeyin. Benim dolabımda 10 yıldan fazla giydiğim şeyler var. Ne renkleri soldu, ne küçüldüler. Bana hala hizmet etmeye devam ediyorlar ve bu bende minnet duygusunu uyandırıyor. Gerçekten kullanılmayacak hale geldiklerinde teşekkür ve şükürle geri dönüşüme verebiliyorum.
Bunu sahip olduğunuz eşyalarınızla bir denemenizi tavsiye ederim. Gerçekten bağ kurun, minnet duyun, dost gibi davranın. Hem kendinize iyilik yapın, hem doğaya. Çünkü bu tüketim çılgınlığıyla sadece kendimize değil en çok doğa Ana'ya zarar veriyoruz ve onun intikamını değişen iklim koşulları aracılığıyla çok büyük bedeller ödeyerek görmeye başladık.

Bu yazı sadece lafta kalmasın diye size bu minimalist yaşamı gerçekten hayata geçirmiş insanların örneklerini sunmak istiyorum ki, göz de kabullensin gerçekten kendisinin de böyle bir hayatı yaşayabileceğini. Çünkü Uranüs Boğa burcundaki transiti boyunca bu tür alternatiflerin zannedildiği kadar uçuk kaçık olmadığını kanıtlayacak.
Amerika'da bu "tiny house" akımı 2008 ekonomik krizinden sonra patlak verdi. 2020'de böyle bir fırtına yaklaşırken belki de bazılarımızın almak istediği önlemler olabilir ve bu videolar ilham verebilir. Daha fazlası için youtube'da living big in a tiny house kanalını takip edebilirsiniz.

İlk videodaki adamın gözlerine dikkat edin. Bir şeyi tutkuyla yapan insanların bambaşka büyüleyici bir enerjileri oluyor. Yaptığı işe sevgi ve tutku katan herkesde oluyor bu ve bunu görmek insana muazzam ilham veriyor.
İkinci video ise, benim çocuklarım var böyle bir yaşam tarzı yaşayamam diyenlere kapak olsun. Çünkü asıl çocukların böyle bir yaşam tarzına ihtiyaçları var.
3. örnek de çocukları büyüttük artık huzura kavuşalım diyen emeklilerimiz için.
Son örneği ise çocuklara hayran kaldığım için eklemek istedim. Büyük şehirlerde sitelerden büyük paralara evler alıp, sonrasında borcu kapatabilmek için köle gibi çalışmadan önce bu gibi alternatiflerin hayal olmadığını bilmek, özgürlük verir.




7 Aralık 2018 | Yay burcunda Yeniay


Umutlar diyarında 15 derece Yay burcunda bir yeniay ve yeni bir başlangıç var kapıda. 
Dilerdim ki bu gerçekten umutla dolu bir yeni başlangıç olsun ama bu haftanın enerjileri biraz karanlık. 
Yeniay Mars karesi var gökyüzünde. 
Çatışma var her birimizin içinde. 
Şiddetli bir kavga ve benlik savaşı. 
Belki de kimlik savaşı.
Gökyüzünde ayrıca Neptün ile Mars kavuşumda.
Bir yandan adım atmak istiyoruz bir yandan da o kadar çok karışık ki aklımız, mantıklı düşünemiyoruz.
Sanki gücümüz de yok gibi veya istek.
Boşvermişlik var hayata karşı.
_________________________

15 derece Yay burcu Sabîî sembollerinde bir geminin etrafında yemek uğruna uçan martılar tarafından temsil edilir.
Burdaki martı sembolü Yay burcunun enerjisiyle çok uyumlu.
Bu yeniay özgürlük uğruna yapılan bir yeni başlangıcı temsil ediyor ama ya martılar yanlış geminin üzerinde uçuyorsa?
Ya beklentilerimiz saçma sapansa?
Ya özgürlüğü yanlış yerde arıyor, yanlış şey uğruna ümit ediyorsak?

Tüm bu cevapları belli olmayan sorular üzerinden bir kimlik krizi yaşıyoruz kollektif olarak.
Bu enerji yeniayla birlikte 2 hafta boyunca etkili olacak. Ve asıl cevapları ancak 6 ay sonra Yay burcundaki Dolunay civarı alacağız.

Yeniayın Mars'a olan karesini hafife almayın.
Kazalara açık bir hafta içerisindeyiz.
Hem duygusal kazalar hem fiziksel kazalar.
Aynı zamanda ego patlamaları ve öfke isyanları.

Bu gökyüzü enerjisini dışarıya yansıtmayın.
Bu kavgayı içinizde yapın.
Sorgulamamız gerekenler dışarıda değiller çünkü.
Biz sorumluyuz!
Hayatımızdan, seçimlerimizden, kaderimizden.
Bu isyan enerjisini yapıcı bir şekilde kullanmamız gerek.
Sorunları kendi içimizde çözmemiz gerek.
Bunu başarabilmek için ise başvurmamız gereken yer Neptün.
Yani inancımız ve Yaratıcımız.
Bu bağın kopmasına izin vermeyin çünkü karanlıkları aydınlatabilmenin tek yolu Allah'a sığınmak ve ondan rehberlik dilemek.

Her ne yaşarsak yaşayalım veya hissedelim yinede Yay burcunun o olumlu enerjisini hayatımıza çekmeye gayret gösterelim.
Umudumuzu kaybetmeyelim.
Belki de gerçekten martılar aç kalmaz.
Belki de gerçekten doğru yoldayız.
Kim bilebilir.
Hazır Merkür de düz hareketine dönerken, yolumuz açık.
Ufkumuz berrak.

Bu yeniayın anahtarı Jüpiter'in elinde.
Çünkü kendisi hem Yay burcunu hem Balığı yönetiyor.
Yani tüm bu stresli gökyüzü aslında jüpiteryen bakış açısına kavuşmamız için bizi zorluyor.
Daha büyük olan resmi görmemizi bekliyor.
Tıpkı martılar gibi.
Siz gemideyken denizin derinliğini göremeyebilirsiniz ama martılar kuşbakışına sahip oldukları için çok daha fazlasını görebiliyor olabilirler.
Bunun bilincinde olun bu yeniay ve bu bilince kavuşabilmek için El Alim esmasını zikrettirin kalbinize, ruhunuza ve zihninize.
Bereketli bir yeni başlangıç olması dileģimle..