Samhain - Halloween

  • Share

Astrolojide transitlerin önemi

  • Share

Merkür 8. evde

  • Share

Ekim 2016 - Akrep burcunda Yeniay

  • Share

Nasıl bir düğünüm olacak?

  • Share

Plüton'u Akrep burcunda olan nesil

  • Share

Astroloji - nasıl öğrenilir? e-kitap

  • Share

Ruhumuzun Gezegeni & Kariyerimiz

  • Share

Aşk & Uyum

  • Share

Samhain - Halloween


Eskiler, Ekim ayını Kasım'a bağlayan gece, Samhain bayramını kutlarlardı. 
Samhain (sowen-soven diye okunulur) bir pagan bayramıdır ve günümüzde saptırılmış bir şekilde en çok Amerika ve diğer Avrupa ülkelerinde "Halloween" adı altında kutlanır. 
Hepimiz filmlerden biliriz. Daha çok küçük çocuklar için yapılan, biraz korku ve heycan içeren saçma sapan köstümlerle kapı kapı gezilip, insanları korkutma olayıdır. Herkes oyulmuş kabaklarla evlerinin önlerini süsler vs.
Günümüzdeki kutlanış şekliyle eski anlamını tamamıyla yitirmiştir. 
Peki ya nedir Samhain ve eskiden neden kutlanırdı?


Bazı Kelt toplulukları 31 Ekim - 1 Kasım gecesini yeni yıl olarak kabul ederlerdi. Druid inancına göre, varlık, varlık olmayandan çıkar, gün de karanlıklardan, yeni sene de en karanlık günlerden. 
Eskiden kışların çok daha sert ve çetin geçtiğini gözümüzün önünde bulundurursak, Kasım'la birlikte neden karanlık günlerin kapıda olduğunu düşündüklerini anlayabiliriz  Eskiden insanlar doğayla çok daha iç içe yaşarlardı. Onunla çok daha barışıklardı. Kasım'la birlikte günler kısalır, karanlık gecelerin süresi uzardı. Bu yüzden bu zaman Doğa'nın ölümü ve soğukların başlangıcı olarak görülürdü. Hatta Kasım'la birlikte gelen Kuzey rüzgarlarının, Ölüler diyarından geldiğine inanılırdı. Dolayısıyla 1 Kasım ölüleri anma günü olarak kutlanırdı ve hala da kutlanmaktadır. (Avrupa ve Amerika'da bu gün resmi tatildir.) 

Samhain ile başlayan dönemde Tanrıça artık yaşlı bir kadındır. Gelecek ilkbahara kadar böyle kalır. İnsan ise artık hayatının sonbaharından kışına geçmektedir. Bu aynı zamanda Ölüler Ülkesine yapacağı yolculuğa hazırlıktır. Ancak bu hiçbir zaman bir son değildir. Her şey döngüseldir. O zaman Samhain değişimlere de hazırlıktır. 
Aynı şekilde Samhain ile karanlıklar gelse de bu aynı zamanda daha sonra gelecek olan ışığın da habercisiydi. Bu nedenle Samhain'de ateşler de yakılırdı. 

Eski Samhain adetlerine bakılırsa, Samhain gecesi ortalıklarda dolaşmak tekin değildi. Bugün ile başlayan dönemde insanlar evlerine ateşin başına çekilirdi. Dışarı da ise ruhlar ya da varlıklar dolaşırdı. 

Fenerli Jack efsanesi de bu dönemlerde türemişti. 
Öyküye göre Jack çok kötü bir adamdı ve kumarbazdı. Bir gün şeytanla da kumar oynamış ve kazanmıştı. Bunun karşılığında Şeytan'dan, onu cehenneme koymamasını istemiş, ancak öldükten sonra cennete de gidemediği için ruhu dünyada hapis kalmıştı. Ruhu elinde fener (ya da oyulmuş balkabağı içinde ışık) her yıl Samhain gecesi dolaşmaktadır.
Alıntı: Kadim Cadılık Öğretisi - Erhan Altunay


Ne mutlu bize ki, atalardan gelen adetleri bu kadar saptırmamışız. 
Yaptığımız her hareketle ve düşündüğümüz her düşünceyle etrafımızı oluştururuz. 
Efsaneler, masallar veya hikayeler öylesine okunur ve ciddiye alınmaz çoğu zaman. Oysa her birinin içinde şifrelenmiş ve sembolleştirilmiş öğretiler saklıdır. 
Bu yüzden popüler amerikan kültürünün etkisi altında kalırken, yaptığımız şeylerin arkasındaki asıl gerçeklerin farkında olmalıyız. 
.............................

Dün geceki Akrep burcunda gerçekleşen Yeniay'dan sonra, bu gece eskilerin de yaptığı gibi gerçek doğanıza, yani içinize çekilin.
Belki evin içinde ufak bir mum yakmak isteyebilirsiniz. Geçin karşısına ve o küçük alevin karanlık ile kendi halinde yaptığı tuhaf ve büyüleyici dansı izleyin. 
Ufak bir mum ışığının koskoca karanlığı nasıl aydınlatabildiğinin farkına varın. 
Siz bu büyüleyici dansı izlerken, kalbiniz asıl ait olduğu Öz Kaynağa, Yaratıcıya bağlanacak ve içinizde sessiz bir huzur hissedeceksiniz. 
Cennet halini.

- Her karanlık geçicidir. -
- Her yaranın elbet bir merhemi vardır. -

Bu gece bunun farkına varın ve teslim olun Yaradana. 

☆☆☆

Eğer yeteri kadar karanlıksa etraf veya canınız acıyorsa, dayanamayacağınız kadar.. bilin ki Güneşin doğuşu da, merhemin şifası da yakındır. 

Astrolojide transitlerin önemi


Gelecek hakkında öngörüde bulunabilmek için transitler önemli yardımcılarımızdır.
Transitler aracılığıyla öngörüde bulunabilmek için en çok Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün ve Plüton'u kullanıyorum.
Diğer gezegenler çok çabuk hareket ettikleri için, içimizde köklü değişimlere sebep olmayabiliyorlar. Mesela Ay bir burçta yaklaşık 1.5 gün kalıyor. Ay'ın burç değiştirdiğini bilinçli bir şekilde çoğu zaman idrak dahi etmiyoruz. En fazla duygularımızda değişiklikler deneyimliyoruz.
Venüs'ün transit ettiği burç kişinin ilgisinin ve sevgisinin nereye kaydığını gösterir. Mesela Venüs Koç burcundayken daha atılgan, enerjik ve cesur adımlar atabiliyoruz veya tam tersine Yengeç burcunda transit ederken daha çok evde vakit geçirmeyi, sevdiklerimize zaman ayırmayı tercih ediyoruz.
Merkür keza yine aynı şekilde transit ettiği burca göre kişinin zihninin nelerle meşgul olduğunu gösterir. Mesela Balık burcunda transit ederken zihnimizi tam toparlayamadığımızı, bir türlü konsantre olamadığımızı deneyimleyebiliyoruz. Ama çoğu zaman bu dönemde sezgilerimizin kuvvetlendiğini hissedebiliyoruz.
Güneş'in transiti ise mevsimsel olarak aylarla bağlantılı olduğu için, hangi burçta bulunuyorsa, ruhsal olarak o burcun temsil ettiklerine kendimizi yakın hissetmeye başlıyoruz. Mayıs ayında Güneş'in boğa burcuna geçmesiyle birlikte hayatın ve doğanın güzelliklerini deneyimlemek, dışarıda vakit geçirmek istiyoruz. Hayatı yaşama arzumuz çoğalıyor. Tam tersine Kasım ayında Akrep burcunun etkisinde kalıyor, havaların soğmasıyla daha çok içimize çekilmek istiyoruz.

Gezegenlerin hangi burçlardan geçtikleri önemli olduğu kadar, öngörüde bulunabilmek için hangi evlerimizden transit ettiklerine de bakmalıyız.
Mesela Mars, en son ikinci evimde transit haldeyken, telefonumu elimden düşürüp yeni bir telefon almama sebep olmuştu. İkinci ev para evdir. Mars ise zararı temsil eder. Yani bu transiti hiç olmadık yere beni maddi zarara uğratmıştı.
Mars 4. evden geçerken evimizde tadilat yapmak için güzel bir fırsat elde ederiz. Çünkü kendisi vurdulu kırdılı işleri çok sever.
7. evden geçerken sevgilimiz, eşimiz veya iş arkadaşlarımızla ağız dalaşlarına girmemeye, karşılıklı olarak kalplerimizi kırmamaya özen göstermeliyiz. Tam tersine farkında olarak Mars'ın olumsuz yönlerindense, tutku yönünü kuvvetlendirerek, ilişkilerimize heycan katabiliriz.

Bir de transitleri uzun süren gezegenler vardır. Onların enerjilerini çok daha yoğun hissederiz.
Jüpiter bir burçta yaklaşık bir yıl kalır. Üzerine transit ettiği burcun özelliklerini bir elbise gibi giyer ve o yıl içerisinde hangi evimizde bulunuyorsa, o evin temsil ettiği şeylere bolluk ve bereketini gösterir.
1. evden transit eden Jüpiter kişiyi baştan aşağa yeniler. Özgüveni arttırır, genel olarak kişinin hayatına huzur ve mutluluk getirir.
10. evden transit ederken kişiye yeni iş fırsatları sunar, kariyer basamaklarında yükselmek için yardımcı olur.
5. evden geçen Jüpiter kişinin hayatına güzel bir aşkı davet edebilir veya evli olana bebek armağanıyla gelebilir.
Jüpiter transitleri hepimizin dört gözle beklediği transitlerdir. Ama her daim hayatımızda olumlu şeylere sebep olacak anlamına gelmez. Kendisi genişlemenin gezegenidir. Bu genişleme kilo alma anlamında da olabilir. Aşk hayatında aşırıya kaçmamıza sebep olabilir. Veya parasal anlamda, daha fazla kazanmamıza yol açtığı gibi, daha fazla harcamamıza da sebep olabilir. Ama yinede olumlu özellikleri olumsuzlarından daha fazla olur daima.

Jüpiter'i her ne kadar dört gözle bekliyorsak, Satürn transitlerinden de bir o kadar korkar ve kaçmak isteriz. Oysa Satürn kişisel haritalarımızın en önemli parçasıdır.
O, zamanın gezegenidir ve bize ihtiyacımız olan olgunluğu armağan eder. Satürn olmasaydı çok güçsüz varlıklar olurduk. En ufak fırtınada yelkenlerimizi batırırdık. En küçük imtihanı dahi geçebilecek potansiyelimiz olmazdı.
Bu yüzden Satürn transitlerinden kormayalım. Ona ihtiyacımız var.
Satürn hangi burçtan geçiyorsa o burcun uçuk yanlarını törpüler. Mesela Yay burcundan geçen Satürn, Yay'ın aşırı özgürlükçü tarafını törpüleyip, asıl özgürlüğün ne olduğunu gösterir kişiye. Mesela kişi diğer insanları yargılıyordur farkında dahi olmadan. İşte Satürn bunu fark ettirir adama. Eğer yargılıyorsan, hiç bir zaman özgür olamazsın diye fısıldar. Aslında onun tek amacı bulunduğu burca ve eve hizmet etmektir. Sadece insanlar gerçekleri çoğu zaman görmek istemezler. Dolayısıyla Satürn'ün kişiye öğretmeye çalıştığı şeyleri kişi kısıtlama olarak algılar. Ve bunları kısıtlama veya zorluk diye algıladığı için, kabul edip, idrak etmekte daha da zorlanır. Zorlandıkça, Satürn daha da ağır imtihanlara maruz bırakır insanı. Nolur artık anla, düzelt kendini diye yalvarır.
Mesela 3. evde transit eden Satürn kişiyi kardeş veya akrabayla imtihan edebilir. Bu başta olumsuz gibi gözükse de kişiyi aslında gelecekte olacak olan bir olaydan koruyordur. Kardeşinizi çok aşırı seviyor, onun için her şeyi göze alıyor olabilirsiniz ama bu kadar aşırıya kaçan samimiyet ileride başınıza bela olabilir. Kişi merkezini kendisinden çekip, başkasına yönelttiği anda, dünya artık sevdiği kişinin etrafında dönmeye başlar. Ve neye en çok değer veriyorsak, en büyük darbeyi ordan alırız. İşte Satürn bizi bu darbeyi almamamız için küçük darbeleri vurarak, asıl büyük olan darbeden korur.

Ani değişimleri hayatımıza sokan Uranüs'ün transitlerini istesekte görmezden gelemeyiz. Zaten adı üstünde "ani değişim."
Uranüs transit etmekte olduğu burcu güzelce bir sarsar. "Heyt, kendine gel, sen ne ayaksın böyle" der. Onun en büyük görevi kişiyi sürüden kopartmaktır. Çünkü her insan özel yaratılmıştır, her birimizin özel yetenekleri vardır ve her birimiz belirli bir misyonla dünyaya gönderiliriz. Oysa zamanla bu misyonumuzu unutur, hayatın karmaşasına kendimizi kaptırıveririz. İşte Uranüs senin 'asıl' raydan saptığını görünce, hayatında bir tren kazasına yol açar ve sana acı, ani hatta şok edici bir travmayla, o trene binmemiş olman gerektiğini gösterir. Sabit olan burçlar Uranüs transitlerinden daha olumsuz etkilenir. Çünkü yeniliklere adapte olabilmek için zamana ihtiyaç duyarlar ve gelenekçi olduklarından değişimi çoğunlukla reddederler.
Mesela MC'den transit eden Uranüs, eğer kişi yanlış kariyeri seçtiyse, kariyer hayatını mahvedebilir. Çıkartacağı bir küçük skandal dahi buna yetebilir. Ama kişi eğer doğru kariyeri seçtiyse, bu sefer de ani bir olayla kişiyi ünlü biri haline getirebilir.
Dış gezegenlerin transitlerine en çok kişisel haritamızdaki gezegenlerin üstünden geçerken veya açı yaparken dikkat etmeliyiz.

İlahi aşkın veya tamamıyla sisin ve bilinmezin gezegeni olan Neptün de başımıza belalar açabilir. Neptün transitleriyle hayal kırıklıklarını çok sık deneyimleriz. Bize o kadar güzel gözükür, bizi o kadar çok büyüler ki, gerçek ve ilahi olan bir şeyi deneyimlediğimizi düşünürüz. Gerçekten deneyimliyor da olabiliriz ama olmayadabiliriz. :) İşte gerçeği bilmek bu transitle neredeyse imkansızdır. Bu yüzden derin sulara kendimizi atarız, umrumuzda bile değildir canımızın yanıp yanmayacağı. İşte bu yüzden Neptün'ün bize öğrettiği en güzel şey, teslimiyettir.
Bazen gerçeklerin farkına çok sonradan varırız. Ama bu böyle olmak zorundadır. Mesela kötülüğü bilmeden iyiliğin nasıl bir şey olduğunu nerden bilebiliriz? Veya hayatımıza Neptün transitiyle giren kişinin gerçekten ruh eşimiz olup olmadığını, onu tanımadan ve ilişkiye girmeden nasıl anlarız?
Neptün sistir, kapalı kapılar ardında yaşananı, bilinmeyeni, gizemi anlatır.
7. evde transit eden Neptün kişiye Sindirella Sendromunu yaşatır. Bir prens gelmiştir ama o prens masallardaki kurtarıcımız olan yakışıklı mıdır, yoksa sadece bizi kendisine aşık edip, kullandıktan sonra, kalbimizi kıracak olan dangalak mıdır? İşte ne yazık ki çok acıdır. Bilemeyiz!
Satürn ötesi gezegenler yüksek enerjileri temsil ederler. Eğer siz ruhsal olarak belli bir olgunluğa ulaşmamış ve hala 3. boyutta yaşayan bir varlıksanız, dış gezegenlerin olumsuz yönlerini deneyimleme olasılığınız daha fazladır. Çünkü Satürn ötesi gezegenlerin asıl amacı kişiyi Yaratıcıya, yani ÖZ'e ulaştırmaktır.
Bu anlamda Neptün hep hayal kırıklığıyla bağdaştırılsa da, ruh tekamül aşamasında daha ileri bir seviyedeyse, kişiyi ÖZ'üne yaklaştıracaktır. İşte bu anlamda 7. evden transit eden Neptün aynı zamanda ikiz alevimizi hayatımıza davet edebilir.

Ve son olarak cehennemin ve yeraltının küçük ama korkunç gezegeni Plüton.
Neptün için geçerli olan şey Plüton için de geçerlidir. Ruhsal tekamülünde yeni olanlar Plüton transitleriyle depresyon, panik atak veya bunalım gibi süreçlerden geçebilirler. Daha yüksek mertebede tekamülünü devam ettiren ruh ise, Plüton transitleriyle kendini aşar, ego'sunu yok eder. Büyük alimlerin de bahsettiği ölmeden önce ölme aşamasını deneyimler. Bu deneyim genellikle, kişi istediği kadar olgun bir ruh olsun, bir içsel krizle başlar. Bu nedenle bu transitin ilk basamağı ruhumuzun en karanlık gecesinden geçmek zorunda olmasıyla başlar. Daha sonra herkesin ve herşeyin aynı kaynaktan olduğunu idrak eder ve ben sen, biz siz gibi kavramları yitirir. Aslında her şey Tek'tir ve o Tek'lik Yaratıcının bizzat kendisidir. Yaratan ve yaratılan yoktur. Sadece Yaratıcı vardır ve biz de sadece O'yuzdur. Yani Yok'uzdur. Hiç'lik mertebesine Plüton transitleriyle ulaşırız.
İlüzyonların terkidir Plüton.
Ama yere girmeden göğe çıkılmaz. Cehennemden geçmeden de, Cennette ulaşılmaz. Bu aşamaya gelene dek küçük Ruh ölür ve küllerinden doğan Anka gibi yeniden dirilir. Ve bir daha hiç bir şey bir zamanlar olduğu gibi olmaz. Artık her şey değişmiştir.


Merkür 8. evde


Tehlikeli zeka - saplantı - akıl oyunları

Merkür'ü 8. evinde bulunan kişilerin akılları hayatın karanlık yönleriyle meşguldür daima. Düşüncelerinin, fikirlerinin ve kelimelerinin güçleri o kadar derindir ki, dikkat etmezlerse bir çok hasara yol açabilirler. 
Genellikle iç sesleri keskin ve yıpratıcıdır. Her yaptıklarında bir kusur bulurlar, kendilerini kendi zihinlerinde bulunan konuşmalarla tahrip ederler. Düşünceleri karanlıktır ve kendilerine karşı acımasız davranırlar. 
Dilleri sivridir, iğneleyici ve alaycı konuşurlar ve karşısındakinin canını çok feci yakabilirler. Çünkü zekidirler ve en zayıf noktanızı anında sezer ve kelimeleri bir bıçak misali en derininize saplayabilirler. Buna sebep olan şey ise, genellikle kendilerinin de bu şekilde incitilmiş olmasından kaynaklanır. 

8. ev kişinin piskolojik iç dünyasını anlatır. 
Pek kimseyle paylaşmak istemediğimiz, içimizde sakladığımız derin yaralarımızı simgeler. Merkür iletişimin gezegeni olduğundan bu kişilerin yaralarına sebep olan şey genellikle kelimelerdir. Çünkü kişinin kalbini en çok kelimeler deler ve bazen fiziksel şiddette maruz kalmaktan bile daha çok can yakar. 
Bu konuma sahip olan kişiler hayatlarında bu tür konuşmalara, suçlamalara, iftiralara, sözlü tacizlere veya hak etmedikleri küfürlü, onlara ağır gelen, kalplerini kıran sözlere maruz kalabilirler. 
Dolayısıyla iletişimin açmış olduğu yaraları şifalandırma göreviyle bu dünyaya gelirler. Onlar kelimelerin gerçek gücünü kullanarak tahrip etmek için değil, onarmak ve şifalandırmak için buradadırlar. Hem kendilerini hem de sevdiklerini. Bu nedenle Merkür'ü 8. evde olanların ruhsal çalışmalara yönelmeleri gerekir. Aksi takdirde bu konum zihinsel hastalıklara sebep olabilir. 

8. ev değişimin ve dönüşümün evidir. Bu yüzden ölümün evi olarakta bilinir. 
Bu kişilerin zihinlerinde bu tür temalar kendilerini sürekli tekrar eder. Aslında çoğu zaman kendilerini kendi fikir ve düşünceleriyle öldürür ve küllerinden doğan Anka gibi yeniden yükselirler. 
Hep deriz ya, en büyük düşmanımız zihnimizdir. 
İşte bu konuma sahip olan insanlar bunun çok iyi farkındadır. Çünkü zihinleri onlarla sürekli akıl oyunları oynar. Bunu sadece kendilerine yapmazlar, karşılarındaki insanların akıllarıyla oynamayı da severler. Tehlikelere çok çabuk yol açabilen zekâları vardır. 

Bu ev derin ve gizemli bir evdir. 
8. eve yerleşen tüm gezegenlerin dıştan görünmeyen, içten gelen derin etkileri vardır. 
Bu yüzden bu konuma yerleşmiş olan Merkür, kişinin iletişimine derinlik katar. Ses tonlarında veya konuşma tarzlarında, kendilerini ifade ediş şekillerinde bir güç ve gizem olur. Dudaklarından dökülen her kelime karşısındaki kişinin en derinine ulaşır. Neredeyse hipnotize edici bir konuşma tarzları vardır. Dolayısıyla istediklerini, kelimeleri kullanış şekilleriyle ve ustaca başarılı oldukları akıl oyunları sayesinde, anında elde ederler. Karşısındaki insanı manipule etmeyi çok iyi bilirler. Onlara verilmiş olan bu yeteneklerini olumsuza kullanmaktansa, iyiliğe hizmet etmeyi öğrenmeleri gerekir. 
8. eve yerleşmiş olan Merkür kişiyi doğuştan piskolog yapar. Bir insanın beden dilinden, anlatış şekilinden, söylemek istediği ama bir türlü söyleyemediği şeyleri hissederler. Kısacası satır arası okumasını çok iyi bilirler. Ama bu yetenekleri onları bazen zor duruma sokabilir. Çünkü sevdikleri insanların dahi söyledikleri şeylerin arkasında gizli saklı şeylerin var olup olmadığını kavramaya çalışırlar. "Şunu söylerken acaba ne ima etmeye çalıştı? Yoksa benden sakladığı ufak ayrıntılar mı var?" gibi sorular zihinlerini daima meşgul eder. Oysa iki dudağın arasından çıkan her söz kalpten gelmiyor olabilir. Dolayısıyla bu kadar fazla ciddiye alınmayı da hak etmez. Veya bazen kişi olayı olduğu gibi anlatır ve arkasında bullunması ya da ortaya çıkartılması gereken bir ayrıntı olmayabilir. Bu nedenle bu özel yeteneklerini bu şekilde kullanmamaları gerekir.
 Bu konum onlara karşısındaki insanı çok çabuk çözme ve ona yol gösterme potansiyelini bahşeder. Çoğu zaman bu yeteneğinin farkında bile olmayabilirler ama dudaklarından dökülen kelimelerin derin bir büyüsü vardır, karşı tarafın iyileşmesine sebep olan. Ve bu yeteneklerini kesinlikle aydınlık bir yolda şifalandırma amaçlı kullanmalıdırlar. İster profesyonel kariyer ortamında, isterse sadece aile ve arkadaş çevresinde. 

Merkür kişinin okul çağlarından da sorumludur ve 8. eve yerleşmiş olması, kişinin okul yıllarının inişlı çıkışlı yaşanmış olduğunu gösterebilir.
Bu kişiler genellikle öğretmenlerinin zaaflarını hemen fark eder ve onları kendi isteklerini gerçekleştirme doğrultusunda korkunç şekilde kullanabilirler. Her hocanın hayatında onu hayattan bezdirmiş bir öğrenci vardır ya, işte o öğrenci bu konuma sahip olan öğrencidir. :) Ama bazı nadir durumlarda kişi hiç bir şey yapmamış olmasına rağmen, ister öğretmenleri isterse okul arkadaşları tarafından olsun, suçlu duruma düşürülmek istenmiş olabilir. 8. ev yorumlanması zor olan bir evdir. Her an her şey olabilir. 
Merkür ayrıca kardeşlerimizi ve yakın çevremizi, komşularımızı veya arkadaşlarımızı temsil eder. Bu nedenle bu şahıslarla alakalı sözel tartışmaların veya zararlı zararsız atışmaların yaşanma olasılığı yüksektir.  

Merkür'ün transformasyon, gizem ve derinlik bekleyen 8. eve yerleşmesi, kişinin sıra dışı şeyler hakkında sohbet etmeyi sevdiğini gösterir. Ölüm ve ötesi, bu hayata geliş amacımız, uzaylılar, komplo teorileri, ezoterizm veya mistik, okült tüm bilgiler onları mıknatıs gibi çeker. Diğer insanların korktuğu, hatta hiç ilgilenmedikleri konular onlara ilginç gelir. Kısacası zihinleri diğer insanlara nazaran farklı çalışır. Dolayısıyla herkesle anlaşamaz, en az kendileri kadar derinlere inebilecek kişileri bulduklarında, iç dünyalarını açar ve derin sohbetlere dalarlar. 

Merkür 8. evde kişinin sezgilerinin kuvvetli olmasına sebep olur. Bu nedenle bu konuma sahip olanlar kendilerini daha çok sezgileriyle kavrayabilecekleri konulara çekilmiş hissederler. Diğer insanların kavramakta zorluk çektikleri ruhsal, mistik, okült veya piskolojik bilgileri derinden anlama yetenekleri vardır. Okul yılları boyunca kendilerini daha çok matamatik gibi mantıksal derslerdense, türkçe veya yabancı dillere, hatta felsefe veya piskoloji gibi derslere yakın hissetmiş olmaları büyük bir olasılıktır. 
Bir dersi ya sever ya da tamamen nefret ederler. Kendilerini bir konuya verdiklerinde onun en derinini kavrayana kadar inerler. Öğrenmek istedikleri şey konusunda saplantılı bir hal dahi alabilirler. Eğer bir şey gerçekten ilgilerini çekmişse, hiç bir şey gözlerini korkutamaz. En kalın kitapları dahi devirirler. Bu nedenle okul yıllarında ya en iyi ya da en kötü notu alan öğrenci olma ihtimalleri yüksektir. 

8. ev konularından bir diğeri ise seks'dir. 
 Bu konuma sahip olan kişilerin zihinlerinde cinsellik önemli bir rol oynar. Düşünceleri o kadar derindir ki, genelde zihinlerinden geçenlerin bir kısmını partnerlerinden saklayabilirler. Bunu genelde hissettikleri derinliği kelimelerle anlatamicaklarını bildikleri için yaparlar. 
 Partnerleriyle iletişimlerinde hep bir baştan çıkarıcı ses tonuna sahiptirler. Ve konu ne olursa olsun, iletişimde daima her iki tarafı da derinden etkileyen duygusal bir yakınlık oluşur. Sohbet dönüp dolaşır bir şekilde gizemli, tuhaf, erotik bir hal alabilir. 
Sanki karşılarındaki kişiyi kelimeleriyle savunmasız ve çırılçıplak bırakırlar. Bu yeteneklerini en çok kavga sırasında kullanırlar. İletişim yeteneklerini bir silah olarak kullanmaktansa, açık seçik, gerçekleri paylaşmaktan korkmadan iletişime geçebilmeyi öğrenmelidirler. Bu konuda genelde çok tutuk davranırlar ve bu karşı tarafı da olumsuz yönde etkiler. 
Bu konumun kişiye öğretmek istediği en temel şey, yaralanmaktan korkmadan, açık ve net iletişim kurabilmektir. 


Ekim 2016 - Akrep burcunda Yeniay


Yeniay zamanları yeni başlangıçların zamanıdır. Onun enerjisini kullanarak, istediklerimizi ekebilir ve bir sonraki aynı burçta olacak olan dolunay'a kadar ektiklerimizi biçeriz. 

Akrep burcunda Yeniay 30 Ekim 2016 - 
Akrep burcunda Dolunay 10 Mayıs 2017


Yeniay gecesinin küçük bir bölümünde yalnızlığınıza çekilin ve kendinize bir mektup yazın. Bu mektubun içinde, önünüzdeki 6 aylık süreç için yapmak istediklerinizi sanki daha şimdiden gerçekleşmiş gibi yazın. Bu kendinizle ilgili şeyler olabilir, ilişkilerinizle alakalı olabilir veya genel olarak hayatınızla ilgili her şey olabilir. Nelerin değişmesini istersiniz? Hepsini yazın. Mektubu kapatın ve unutun. Mektubun üzerine "beni 10 Mayıs 2017'de oku" diye de yazın. O gün mektubunuzu okurken, belki tüm istediklerinizin gerçekleştiğini göreceksiniz veya ektiğiniz tohumlar için yeteri kadar çaba sarf etmediğinizn farkına vararak, bir dahakine daha sağlam adımlar atabilmek için kendinize söz verirsiniz. 

Yükselen burçlara, Güneş ve Ay burcuna göre yeniay etkileri: 
Hayatımızda hangi alanlar yeni başlangıçlar için uygun olacak?

Koç:
Yeniay Koçların 8.evine denk düşüyor. 8.ev başkalarının paralarını temsil eder. Hem başkalarından gelecek olan parayı, hem de bizim başkalarına yapmamız gereken ödemelerin ortaya çıkacağı bir sürece girmiş olabilirsiniz. Diğer insanları ilgilendiren ortak varlıklarda dikkatli adımlar atmaya çalışın. Kendi kişisel haritanıza bağlı olarak bu yeniay hem iyi şeylere hem de biraz daha zorlayıcı şeylere sebep olabilir. 
Mistik bilgileri edinmek için güzel bir zaman dilimi. Kendinize ve dünyanın gizemlerine zaman ayırın.

Boğa:
Yeniay Boğaların 7.evine düşüyor. İster iş, ister aşk ilişkileriniz olsun, bu dönemi bu alanlarda yeni başlangıçlar yapmak için kullanabilirsiniz. 
Belki yolunda gitmeyen ve sizi artık zorlamaya başlayan sevgilinizden ayrılıp, yeni bir başlangıç yapmak için cesarete kavuşursunuz. Belki de sadece ilişkinize biraz daha heycan katmak istersiniz ve böylelikle aşkınızı ve sevginizi yeni bir boyuta taşırsınız. Veya zaten yalnız olan Boğalar bu önlerindeki 6 aylık süreç boyunca yeni bir ilişkiye başlayabilirler. 
Ortak iş arkadaşlarınla uzun zamandır yapılmak istenen planların gercekleştirilmesi için de uygun bir zaman dilimine girmiş bulunmaktasınız. 

İkizler:
Yeniay İkizlerin 6.evine düşüyor. 6.ev sağlığımızın evidir. Bu nedenle herhangi bir sağlık sorunu yaşayan ikizler, bu önlerindeki 6 aylık süreç boyunca sağlıklarına dikkat etmelidir. Belki size iyi gelecek alternatif şeylere başvurabilirsiniz. Sağlıklı bir yaşam tarzına geçmek için çok güzel bir zaman dilimindesiniz. 
6.ev ayrıca günlük, rutin yaşantımızı simgeler. Dolayısıyla eviyle veya işiyle, genel olarak hayatıyla mutsuz olan İkizler, rutin yaşantılarını değiştirecek yeni fırsatlarla karşılaşabilrler.

Yengeçler:
Yeniay Yengeçlerin 5.evine düşüyor. 5.ev aşkın, romantizmin, çocukların, yaratıcılığın ve eğlencenin evidir. 
Aşk ve romantizm arayan Yengeçler, bu önlerindeki 6 aylık süreçte yeni biriyle tanışabilirler. 
Hamile kalmak isteyen Yengeçler için de güzel bir dönem. Eğer bir bebek arzusundaysanız, bu dönem ekstra efor sarf etmelisiniz, çünkü olasılıklar yüksek. Eğer çocuklarınız varsa, onları ilgilendiren güzel başlangıçlar sòz konusu olabilir. 
Genel olarak ise hayatınıza eģlence getirecek güzel bir zaman dilimine giriyorsunuz. Bunun farkında olun ve yeniayı kocaman, pozitif enerjiyle karşılayın.

Aslanlar:
Yeniay Aslanların 4.evine denk düşüyor. 4.ev ailemizin, yuvamızın ve huzurumuzun evidir. 
Önünüzdeki bu 6 aylık süreç içerisinde, ailenizi veya yuvanızı ilgilendirecek yeni başlangıçlar deneyimleyebilirsiniz. Belki bir taşınma söz konusu olabilir veya sadece ufak bir değişiklik. Atalarla veya miraslarla alakalı durumlar da söz konusu olabilir. 
Yeniay sizi dıştan değil, sadece içten de etkileyecek olabilir. Duygu durumunuzda değişiklikler deneyimleyebilirsiniz. Ruhunuzu ve iç huzurunuzu etkileyecek olaylarla karşılaşabilirsiniz. Genel olarak mutluluğunuzu ilgilendirecek yeni başlangıçlar yapabilirsiniz. 

Başaklar:
Yeniay Başakların 3.evine denk düşüyor. 3.ev kardeşlerimizi, akrabalarımızı, yani genel olarak çevremizi simgeler. Ayrıca iletişimin ve ülke içi seyahatlerin evidir. Bu nedenle Başaklar, bu 6 aylık süreç boyunca yakın çevresinde bulunan insanlarla alakalı yeni başlangıçlar deneyimleyebilirler. Kültürel geziler yapmak için yeni fırsatlarla karşılaşabilirler. 
Merkür'ün temsil ettiği tüm becerileri gerçekleştirmek için güzel bir dönemdeler. Bu yazma işlerinden her türlü konuşmaya; kontratlardan mektuplara; planlamadan hesaplamaya kadar, kısacası her türlü genel ve gerekli bilgiyi ifade edebilir. 

Teraziler:
Yeniay Terazilerin 2.evine denk düşüyor. 2.ev maddi, manevi değer verdiğimiz şeyleri simgeler. Genel olarak ise para evi olarak bilinir ve parayı ilgilendiren konularda bir yeniay, kişiye bir yerlerden para getirebilir. Belki yeni iş fırsatlarıyla karşılaşabilirler veya zaten sahip oldukları gelirde bir bolluk ve bereket deneyimleyebilirler. 
Ayrıca kişinin yaşadığı ev de, sahip olduğu maddi varlıklara girdiği için, bu yeniay evle alakalı yeni başlangıçlar getirebilir. Belki etrafınızda yeni değişiklikler yapmak isteyebilirsiniz. Yeni mobilyalar alabilir, hatta yeni bir ev alma fırsatıyla karşılaşabilirsiniz. 

Akrepler:
Yeniay Akreplerin 1.evine denk düşüyor. 
Bu ay tam bir Akrep ay'ı diyebiliriz. Çünkü Akreplerin ayrıca doğum gününe denk geliyor. Güneşi Akrepte olanların doğum günleri bir de Akrepte olan yeniay günlerine denk geliyorsa, bu kişinin hayatında bir sene boyunca yeni başlangıçlar deneyimleyeceğini söyleyebiliriz. Bu başlangıçlar hayatınızın her alanını kapsayabilir. Yeni bir aşk, yeni bir iş, yeni bir ortam.  Hayatınızda her an her şey olabilir. Kendinizi bu yeniay'la birlikte topraklayın ve evrene kollarınızı kocaman açın. Yaratıcının size sunduğu fırsatların farkına varın ve istediğiniz alanda adımlar atıp ilerlemeye başlayın. 

Yaylar:
Yeniay Yayların 12.evine denk düşüyor. 
12.ev öte alemi, spiritüel konuları ve kapılar ardında yaşananları simgeler. 
Yaylar bu önlerindeki 6 aylık süreç boyunca biraz kendi içlerine çekilmek isteyebilirler. Biraz daha iç dünyalarına önem verecek ve dışarıdaki yapmak istedikleri yeni başlangıçlardansa, adımlarını içeriye doğru atacaklardır. 
Sizi olumsuz etkilemiş olan olaylardan kaçarken, yanlış yerlere varmamak için dikkatli davranın. Beynimizi uyuşturan tüm maddelerden bu 6 aylık süreç içerisinde uzak durun ve huzurunuz için ihtiyacınız olan şeylerin hayalini kurun. 

Oğlaklar:
Yeniay Oğlakların 11. evine denk düşüyor. 
11. ev arkadaşlıklarımızı ve toplum önünde, gruplarla birlikte geçirdiğimiz zamanı anlatır. Ayrıca umut ve hayallerimizin, hedeflerimizin evi olarakta bilinir. 
Dolayısıyla Kovalar arkadaş çevrelerini ilgilendirecek yeni olaylarla karşılaşabilirler. Belki yeni arkadaş edinebilir, belki de var olan arkadaşlıklarını bozabilirler. 
Yeni bir aktiviteye, bir derneğe katılmak için güzel bir zaman dilimi bu 6 ay. 
Genel olarak ise, geleceğinizi ilgilendirecek projeleriniz, hedefleriniz ve hayalleriniz için yeni başlangıçlar yapabilirsiniz. 

Kovalar:
Yeniay Kovaların 10. evine denk geliyor. 10. ev toplum önündeki üstlendiğimiz rolün evidir. Dolayısıyla kariyerimizi simgeler. 
Kovalar için bu önlerindeki 6 aylık süreç, yaptıkları iş açısından yeni fırsatlarla karşılarına çıkabilir. Terfi alabilir, iş değişikliği yapabilirler. Genel olarak toplum önünde taşıdıkları kimliklere hizmet edebilmek için yeni başlangıçlar deneyimleyecekler diyebiliriz. 

Balıklar:
Yeniay Balıkların 9. evine denk düşüyor. 
9. ev yüksek eğitimin, hukuk ve dinin evidir. Tüm ilahi bilgileri ve yurtdışı seyahatlerini simgeler. 
Bu nedenle Balıklar bu 6 aylık süreç içerisinde eğitimle ilgili güzel başlangıçlar yapabilirler. Bir çok yurtdışı fırsatlarıyla karşılaşabilir veya ilahi bilgileri öğrenmek için adımlar atabilirler. Hukukla alakalı olaylarla karşılaşabilirler. 
9. ev ayrıca şans evi olarak bilinir. Dolayisıyla bu dönem Balıklara bir çok şans kapısı açabilir. Gözünüzü dört açın ve bu şansların kapınızı çaldığında, hayatınıza davet etmeyi kaçırmayın. 


Nasıl bir düğünüm olacak?


Evlenmek isteyenler veya benim düğünüm nasıl olacak acaba diye merek edenler. 
Bu yazım sizin için. :)

Kır düğünü mü istersiniz?
Yoksa lüks bir yerde şatafatlı bir kutlama mı?
Romantik bir düğün mü olsun, yoksa marjinal mi?
Yoksa yeter ki evleneyim, ne olursa kabulüm, diyenlerden misiniz?

Astroloji'de 7. ev, evlilik evidir ve bu yüzden bu ev hem evleneceğimiz kişiyi tanımlar, hem de düğünümüzü. 
Masallardaki gibi bir düğün hepimizin hayalidir ve hayallerin evi 11. evdir. Bu nedenle 11. eve yerleşmiş gezegen ve burç da önemlidir.
Ve tabii son olarak hayallaerimizdeki düğünü gerçekleştirebilmek için en çok ihtiyaç duyduğumuz ev, 2. evdir. Çünkü 2. ev paramızın evidir. 
Ve ne yazık ki o olmadan hiç bir şekilde evlenme imkanımız yoktur. 
Diğer evlere nazaran biraz daha az etkiye sahip olsa da, 10. ev toplumda bıraktığımız etkidir. Ve bir düğün, çevremizi etkileyebildiğimiz, arkamızdan insanların konuşmasını sağladığımız bir kutlamadır. 

Nasıl bir evliliğim olacak acaba diye merak ederken, dikkat etmemiz gereken evler yukarıda bahsetmiş olduğum; 2, 7, 10 ve 11. evlerdir. Bu evlere yerleşmiş olan gezegenler sorularımıza cevap verirler. 

Büyük ve pahalı bir düğünün belirtileri nelerdir?

~ Jüpiter ~

Jüpiter bolluk ve bereketin gezegeni olarak, tabii ki bolluğunu ve bereketini evlenen çiftin düğününe de yansıtacaktır. 
Jüpiter bir düğüne ilahi olan enerjisini akıtır. Bu düğünün Allah katında ne kadar güzel bir anlam taşıdığını göstermek için çift, misafirlerini bir hayli etkiler. Kocaman bir organizasyon düzenlenir ve herkes davet edilir. Birbirini seven iki insanın birbirlerine kavuşmuş olmasının ilahi güzelliği kutlanır ve sevginin ne kadar özel bir şey olduğu, gelen tüm davetlilere hissettirilir. 

10 veya 11. evdeki Jüpiter, eğer para durumu el veriyorsa, insanların üzerinde bonkör bir etki bırakacaktır. Düğünden sonra şunun gibi cümleler duyulabilir: 
"Helal olsun valla, hiç bir masraftan kaçınmamışlar."
"Görüyor musun, parası olan sultanlara layık düğünler yapıyor valla." vs.
Tabii bu tür düğünlerin en büyük yan etkisi NAZAR oluyor en sonunda. Yani bunu unutmayın. Düğününüzde dekorasyon amaçlı bolca miktarda mavi boncuk kullanın. 

2. evde bulunan Jüpiter, hele bir de Venüs'e açısı varsa, gözünü kırpmadan paraları ortaya saçacaktır. Genelde harcanan parayı görmez. Bir kere evleniyorum der, en güzeli olsun ister. 
Düğün dediğin gerçekten insanın en güzel günüdür. Bu yüzden burdaki Jüpiter'i çok iyi anlıyorum ama bu konuma sahip olan gelin veya damat'a yine de bir bütçe planlaması yapmalarını tavsiye ediyorum. Bir de şu nazar için önlemler almayı unutmayın. 

Yukarıda anlattığım düğün;
- Jüpiter 7. evinde olanlar için, 
- Jüpiter'in Güneş, Ay, Venüs veya 7.ev yöneticisine olan (kavuşum, kare veya üçgen) açıları,
- veya yukarıda bahsettiğim, Jüpiter'in 2., 10. evlerde bulunması için geçerlidir. 

Jüpiter ve Güneş açıları, genelde düğün sayesinde ego kabartma olayıdır. Yani gelen misafirlerin gözünü boyama açısıdır, diyebiliriz.
Jüpiter ve Venüs açıları bolca miktar sevgi barındırabilir. O kadar fazla ki, gelin ve damat düğünde dudaklarını ve gözlerini birbirinden ayırmayabilir. Bol sevişmeli bir düğün göstergesidir bu açı. 
Jüpiter ve Ay açıları, gelen misafirleri veya çiftin ailesini mutlu etme çabasıdır. Burda çift kendisini devre dışı bırakır ve çevresinin isteklerini yerine getirmeye çalışır. Ayrıca aşırı sümüklü geçecek bir düğüne de sebeb olabilir. Çünkü Ay kişileri duygusallaştırır. Duygularına kapılan insan ağlamaya başlar ve bunun yan etkisi de bozulan makyaj ve akan sümükler olabilir. 

~ Venüs ~

Aşkın ve evliliğin gezegeni olan Venüs, tabii ki söz konusu düğün olduğunda burnunu işlere sokmadan rahat edemez. 
Venüs kişiye aşk dolu, güzel bir düğün verir. Adeta masallardaki gibidir. 
Bu düğüne gelen pesimist misafirler, düğünden sonra aşkın varlığına olan inançları tazelenmiş olarak çıkarlar. "Meğer birbirini seven insanlar da varmış. Demek ki aşk gerçekten varmış. Aşk meğer ne kadar güzel bir şeymiş." gibi cümleler düğünden çıkan misafirlerin akıllarında dolanıp durur. 
Genelde Venüs'un olduğu yerde romantizm de olur. Bu yüzden kendisi çok romantik bir eğlenceye ve düğüne sebep olur. 
Venüs ayrıca lüksü sevdiğinden, çift hayallerini gerçekleştirebilmek için elinden geleni yapar. 

Buna sebep olan;
- 2, 7, 10 ve 11. eve yerleşmiş Venüs,
- 7. evde bulunan terazi veya boğa burcu,
- Venüs'ün 1. evde olması veya 7. ev yöneticiisine açısı olması gibi şeyler sebep olabilir. 

Aslan burcunun kudreti

Aslanlar zodyağın kralları ve kraliçeleridir ve bu yüzden onları ancak bir kraliyet düğünü kurtarır. 
Sahnede olmayı seven aslanlar için, kendi düğünleri kaçırılmayacak bir fırsattır onlar için. Düğün sayesinde bütün gözler onun (aslanın) üzerinde olacaktır. Herkes ona hayranlıkla bakacaktır. Hatta herkes onu konuşacaktır, hem düğün boyunca hem de düğünden sonra. 
Tabii bunun için mekanın en lüksü tutulur, gelinlik veya damatlık en ünlü modacıların tasarımlarından seçilir ve en şatafatlı organizasyon şirketi ayarlanır. Işıklar, altınlar ve parıltılar arasında aslan kendisini evinde hisseder. 
Bu düğün herkesin gözlerini kamaştıracaktır. 

- 1. veya 7. ev girişinde bulunan aslan burcu, hele bir de Güneş 1, 5, 7 veya 10. evlere yerleşmiş ise,
- Venüs, Ay veya 7. ev yöneticisi, aslan burcundaysa,
- ya da Güneş Venüs ile kavuşumdaysa, bu kişilerin lüks ve şatafatlı, hatta dramatik bir düğünleri olacak diyebiliriz.
Aman siz de dikkat edin! Nazardan korunun, entrikayı seven insanları düğününüze davet etmeyin. 

Oğlak burcunun sürprizi

Durun bir dakika. 
Siz de şaşırdınız değil mi? 
Sıkıcı Satürn tarafından yönetilen Oğlaklar nasıl olurda şatafatlı bir düğüne sahip olabilirler? 
Bu sorunun cevabı aslında çok mantıklı. Satürn istediği kadar sıkıcı olsun. Kendisi gelenek ve göreneklere çok önem veren bir gezegendir. 
"Atalardan ne geldiyse, anam babam nasıl nikah kıydıysa ve düğünleri nasıl olduysa, gerdeğe nasıl girdilerse, bizimki de öyle olacak arkadaş," diye diretirler. 
Oğlanın kıza göz koyması, kız isteme, ardından söz, ondan sonra nişan, nişandan sonra kına gecesi ve en sonunda düğün diye devam eden, davullu zurnalı, tüm akrabaların ve mahallenin geldiği bir düğün yapar oğlaklar. Hiç bir gelenek yok sayılmaz. Usul ve adaba göre her şey yerine getirilir. Gerdeğin sonunda da, kapının önünde bekleyen meraklı akrabalara kanlı çarşaf hediye edilir. 
Bu düğünün arkasından da şuna benzer cümleler sarfedilir:
"Helal olsun bak, nerde kaldı böyle adetleri yerine getiren gençler. Anası babası ne güzel yetiştirmiş." 
"Aferin bak. Hala doğru yolda olanlar var, görüyormusun?" gibi ...

☆☆☆

Yukarıda bahsettiğim örnekler, üzerinden seneler de geçse, unutulmayan düğünler için geçerli. Herkesin düğünü böyle olmak zorunda değil. Bu yüzden içiniz rahat olsun. 
İster kır düğünü yapın, isterseniz en marjinal şekilde evlenin. Bu sizin en güzel gününüz ve seçim tamamen sizin. 

Plüton'u Akrep burcunda olan nesil


Akrep jenerasyonu diye adlandırdığımız jenerasyon, Plüton'u Akrepte olan nesil için geçerli.
Bu nesil yıkımın, çöküşün, yolsuzluğun ve yozlaşmanın eşiğinde büyüdü.
Gökyüzünde chemtrials, yeryüzünde genetiğiyle oynanmış yiyeceklerin mamalarıyla büyüdü.
Sapkın, güç hastası ailelerin şeytani bir düzen kurmak için çabaladıkları bir düzende büyüdü.
Cinselliğin çirkin serbestliği sayesinde AIDS türü, yapay ve nüfus artışının düşürülmesi için virüslerin geliştirildiği, korkunç bir modern kölelik sisteminin hüküm sürdüğü bir dünya düzeninde büyüdü. Okula gitti, mezun oldu ve iş bulamadı. Ve bir seçim yapmak zorunda bırakıldı. Ya kabullenecek ya da bu düzeni yıkacaktı ve o bu seçimi daha doğmadan önce yapmıştı. Yıkacaktı!

Tüm bu karanlık dünyada yaşamayı öğrenmek zorunda oldukları için, bu nesli karanlık ama derin bir nesil olarak adlandırabiliriz. Küllerinden yeniden doğmayı bekleyen Akrep nesli toplumsal değişimi de beraberinde getirecek.

Plüton gezegeni, Akrepte kendi yönettiği burçta olduğu için, bu nesil en yıkıcı ve en kuvvetli olan nesil diyebiliriz. Bu yüzden içlerinde barındırdıkları enerjiler çok yoğun. Bu onları hayatın daha karanlık yönlerine çekeceği gibi, karanlıktan yola çıkarak, aydınlığı bulmalarına da sebep olacak. Aslında içlerinde muazzam bir şifalandırma yeteneği barındıran bir nesil bu aynı zamanda.

Ölmeden ölmeyi deneyimlemek

Gayet korkusuz büyüyen bu çocuklar, dünyanın acı ve kötü yönlerinin bilincindeler. Hayalperest değil, tam tersine gayet sertler. Çünkü bir çoğu, hatta nerdeyse hepsi diğerlerinin sadece "komplo teorileri" olarak adlandırdıkları karanlık gerçeklerle yüzleşmek zorunda bırakıldılar. Akrepten önceki nesiller için karanlığın tanımı farklı şekilde yapılırdı. Karanlık fakirlikti, yokluktu veya savaştı. Oysa Akrep nesli için asıl karanlık bizi süründüren ve yavaşça en sinsi şekilde zehirleyerek öldüren sistem.
Bu çocuklar etraflarında dönen tüm oyunlardan haberdarlar. Politikanın saçmalıklarından, eğitim sisteminin yalanından, tıbbın sahtekarlığından.. hepsinden haberdarlar. Beyinlerinin nasıl yıkandığını ve ruhlarının nasıl acıya maruz bırakıldığını en derinlerinde hissediyorlar.
Ölümle dahi barışık bir nesil diyebiliriz neredeyse. Ölmekten değil ama yaşamaktan korkuyorlar. Ölüm ve yeniden diriliş döngüsünün bilinciyle bu dünyaya geliyorlar. Ve bu özellikleri, bu jenerasyonun spiritüel ölümü deneyimleyeceklerini gösteriyor. Ruhun en karanlık gecesinden geçip, bir Anka gibi yeniden yükselen ve içindeki gerçek, şifalandırıcı ve yaratıcı gücü keşfedip, onların arkasından gelen Yay nesline yol gösterebilmek için, karanlık deneyimlere maruz kaldıklarını söyleyebiliriz.

Simya

Plüton'u Akrepte olan nesil simyacıları anımsatıyor ve bu yüzden içlerinde her birinin uyuyan bir simyacı uyandırılacağı günü bekliyor.

Simya'da 'Nigredo' süreci, kişinin olgunlaşması için belirli zorluklardan geçmesi gerektiğini anlatır. Hatta felsefe taşına ulaşabilmek için ilk aşamada, simyacı bütün maddeleri, siyah olanı elde edene dek karıştırır. Bu anlatım metaforik olarak ruhun karanlık gecesini (dark night of the soul) tanımlar. -Kaynak vikipedi.-

Eğer bu nesil içlerindeki simyacıyı uyandırmayı başarabilirse bütün dünya değişecek.
Çünkü bu neslin içinde düzenin sebep olduğu korkunç bir iç savaş ve çatışma var.
Akrepler için hep söylenir; onlar için ya beyazdır her şey, ya da siyah. İşte bu yüzden bu jenerasyonun gri tonları yok. Hayat ya ölüm onlar için, ya da diriliş. Bu yüzden bu iki tema hayatları boyunca yaşamlarında hakim. Sürekli bir yıkım ve yeniden inşa. Ölüm ve doğum. Karanlık ve aydınlık. Aşk ve nefret... ortası yok deneyimlerinin, hep uçurumun kenarlarında yaşanan deneyimler var.

Büyü ve Güç

Bu nesil Harry Potter nesli.
Bu bize çocukça da gelse, belirli kitaplar veya filmler kitleleri etkiler. Ve hiçbir şey tesadüf değildir. Her şey birbirini etkiler ve doğru zaman olduğunda ortaya çıkar.
Kendim de arkadaşlarımla birlikte bir Akrep nesli olarak, Hogwards'ın hayaliyle yaşadık. Arkadaşlarla toplanıp Harry Potter akşamları yapıp, filmden sonra 'keşke büyü yapabilseydik biz de', diye şakalaşırdık.
Dönüp, çocukluk ve lise yıllarımdan en aklımda kalan ve sevdiğim dizi veya filmleri hatırladığımda, aklıma hep büyü veya sihir ile alakalı olan şeyler geliyor. "Merlin" dizisi ve "gizli çember" en sevdiklerimdi. Twilight serisi, vampir günlükleri, Sabrina ve sihirli annem diğer örnekler.
Bu nesil bilerek bir şeylere alıştırılmaya çalışıldı sanki. Ya da üzerlerinde taşıdıkları enerjiler çevrelerini etkiledi. Her birinin bilinçaltına büyücü arketipi yerleşti. 

Bilinmeyene, olağandışı olana, gizli tutulana, hatta yasak olana bir merakı var bu jenerasyonun, yani Okültizm'e. Ve bu yüzden kadim, gizli bilgilerin ortaya çıkmaya başladığı bir döneme denk geldi bu nesil.
Çünkü Plüton'u en iyi tanımlayan kavramlardan biri; güç hırsıdır. İnsanlar üzerinde etki bırakmak, onları manipule etmek veya çeşitli dış güçleri kullanarak, arzularını yerine getirme içgüdüleri yoğun Plüton'u Akrepte olanların.
Bu güce ulaşabilmek için toplum eğitimi öne sürüyor. Ama şaka gibi aldıkları onca eğitimlere rağmen, mezun olduklarında bu çocuklar iş bulamıyor. Neye inanıyorlarsa ordan darbe alıyorlar. Sanki çabaladıkça daha derin batıyormuş hissine kapılıyorlar. Ve gerçek gücü toplumun öne sürdüğü düzende değil, kendi yarattıklarında bulacaklarını biliyorlar. Önem verdikleri şey kendi güçleri ve hakimiyetleri olduğu için, otoriteye veya toplum kurallarına hiç uymaya niyetleri yok. Bize olduklarından daha karanlık ve ürkütücü gözükmelerine sebep olan şey de bu zaten.
Bu çocuklar Plüton'u Başakta olan nesil tarafından yetiştirildiler. Doğruluğa ve düzene (Başak) önem veren anne babalar tarafından. Çocuklarının her şeye aykırı davranıp, yasak olana yöneldiklerini deneyimledikçe, ne yapmaları gerektiğini veya çocuklarına nasıl davranmaları gerektiğini tam olarak bilmeyen veliler tarafından yetiştirildiler. Ve bu yüzden bu nesil yalnızlığın acısını da en derinden hissediyor. Ama bu da onları istediklerini başarmaktan alıkoyamıyor. Çünkü yürüdükleri yolda zaten yalnız olduklarını baştan beri biliyorlar ve ailelerini sevseler de, gerekirse onları bile yok saymaya hazırlar. Kendi yollarını kendileri çiziyorlar.

Akrep jenerasyonunu kabaca ikiye bölebiliriz.
Birinci grupta yer alanlar daha hassas ve erken uyananlar. Plüton'un enerjilerini dışa değil, içlerine yansıtıyorlar. Ölümü iç dünyalarında egoları aracılığıyla deneyimliyorlar. Spiritüel bir yaşam tarzını seçtikleri için, aileleri tarafından endişeyle karşılanıyorlar.
Diğer ikinci grup ise, karanlıklarda kendilerini kaybedip uçurumun kenarında yaşamayı seçen grup. Bu grup Plüton'un enerjisini içe değil, dışa yönlendirdiği için, tahribata yol açıyor.

İlk grup şifa yolunu seçerken, ikinci grup kendilerini ve etraflarını zehirlemenin yolunu seçer. Cinselliğin en iğrencini, bağımlılıkların en korkuncunu ve suçların en zarar verici olanlarını işlerler. Topluma en çok zarar veren ve ürküten grup bu ikinci gruptur. Plüton'un en karanlık yönünü temsil eder. Ama aynı zamanda düzenin yanlışlığını ve artık yıkılması gerektiği gerçeğini, insanın yüzüne tokat gibi şiddetli bir şekilde vurmayı başaran gruptur.
İlk grup ise, alternatif şifa yöntemlerine yönelen, vejeteryenlik gibi bedenlerini temiz tutacak yöntemlere başvuran, yoga, meditasyon, namaz, zikir, dua gibi yöntemlerle yaratıcıya bağlanmayı çalışanlardır. Gerçek sevginin ilahi sevgi olduğunu idrak etmiş ve onu yine yeryüzüne hakim kılmaya çalışanlardır. İlk önce kendilerini sonra da etraflarındakileri şifalandırıp, yeniden ilahi olana kavuşmak için, arkadan gelen Yay nesline, tüm zorlukları üstlenerek, yol açarlar.

Küllerinden doğan toplumu yaratmak

Akrep nesli maddiyata olan düşkünlükleriyle (ki, güçlü olma istekleri de bundan kaynaklanır) göze çarpıyor. Ayrıca 'olgun ruhlar' olarak adlandırabileceğimiz bilge kişilikleri, daha ilk bakışta fark ediliyor. Kolektif acıların farkındalar ve bu derinden hissettikleri acı bir çoğunun gözlerine ve duygusal yaşamlarına yansımış durumda.

Şöyle ki,

• Plüton Akrep burcuna 1983'de girdi.
• Neptün Oğlak burcunda 1988-1995 arası kaldı.
• Uranüs Oğlak burcunda 1988-1995 arası kaldı.
• Satürn Oğlak burcunda 1989-1990 arası kaldı.
• 1993 yılında Uranüs ve Neptün 18°, 19° Oğlak       burcunda kavusumdaydı.

1989 ve 1990 yılında doğanların Satürn, Uranüs ve Neptün'ü aynı burçta. Bu, onların stratejik düşünme kabiliyetleri olduğunu gösteriyor. Kendilerini bir şey üzerine odaklayabiliyor ve başarana kadar vazgeçmiyorlar. Sabırlılar ve doğru zaman, doğru koşullar gerçekleşene dek, ortaya çıkmak için hazırlanıyorlar.

Oğlak burcu Satürn tarafından yönetilir ve en temel anlamıyla var olan düzeni anlatır. Oysa Plüton düzenin karşısında yer alır ve var olan düzenin yıkılışını simgeler.
Burda buna sebep olacak en tehlikeli ve şok edici grup şüphesiz 1993 yılı doğumlu olanlar. Çünkü Uranüs astrolojide ani ve beklenmedik, sarsıcı olanı temsil eder. Neptün ise ilahiliği ve ütopik gözükse de, gerçek olanı, yani yaratıcının planına uygun olanı temsil eder.
Bu yüzden bu neslin başımıza açacakları bizi sarsacak, etkileyecek, belki mahvedecek ama eninde sonunda ilahi olanın isteğini yerine getirecek.
Yeni bir dünya düzeni kapımızın önünde!
Ama bu dünya düzeni, elit ailelerin zannettiģi gibi kendi düzenleri değil, onları da yönetenin ilahi düzeni olacak.

"O asla bir şaka değildir.
Şüphesiz onlar bir düzen kuruyorlar, 
ben de bir düzen kuruyorum. 
Bu sebepten o kâfirlere mühlet ver, 
onlara az bir zaman tanı."
Târık Sûresi

Peki ya neler değişecek? 

Öyle gözüyor ki, bu nesil tarihi baştan yazacak.
Ve tarihi baştan yazarken, sadece çürümüş olan sistemi yenilemeyecek, aynı zamanda unutulmuş olan kadim bilgeliği ve ezoterik, okült olanı, yeni inşa edilen düzenin içine katacak.
Bir çoğu cinsel enerjinin şifalandırıcı gücünü kullanarak, yeni boyutlar açacak. Kadının senelerce sadece bir seks objesi olarak algılanmasının saçmalığı artık tarihe gömülecek. Erkek ve dişinin seks sırasında, saf sevgi aracılığıyla ortaya çıkan enerjisi, tantra sayesinde yeniden keşfedilecek. Bedenlerin hayvani birleşmesinden ziyade, ruhların birlikte ilahi aşkı keşfedebilecekleri deneyimler yeniden yaşanacak. Ataerkil bir toplumdan uzaklaşıp, eskiden de olduğu gibi, kadına yaratıcılığından ötürü saygı duyulduğu ve el üstünde tutulduğu, anaerkil bir topluma doğru yönelimler göreceğiz.
Eski kadim bilgeliği yeniden ortaya çıkartarak ve yeni olanla bağdaştırarak var olan kolektif yaralar şifalandırılacak. (En çokta yanlış deneyimlenen cinselliğin açtığı yaralar). Ve tüm bu deneyimleri insanlar, ruhlarında gerçekleşen simya aracılığıyla farkedecekler. Çünkü insanlar fiziksel bedenleri, zihinleri ve gönülleri arasında engel oluşturan tüm olumsuzlukları sevgiyle şifalandırıp, ruh beden zihin arasındaki uyumu yeniden keşfedecekler.

Ama tüm bu güzel şeylere çok büyük bedeller ödeyerek kavuşacağız.
• ekonominin çöküşü ve bir sürü insanın işini kaybettiģi için açlıkta ve yoksullukta artış.
• değişimi kaldırmakta zorlananlar için şiddetli geçecek depresyon ve bunalımlar, en çokta sisteme dayanamayan gençlerde intihar artışı
• fiziksel savaşlar ve nüfusun aşağa indirilme isteği için oluşturulan yapay hastalıklar.
• cinselliğin, suçların ve her türlü yanlış bağımlılıkların arttığı bir süreç vs.
Farkında mısınız? Biz tüm bunları şu an zaten deneyimliyoruz. Bu süreç çoktan başladı, şiddetlenecek ve sonra azalarak, kendini yeni oluşturulacak olan sisteme bırakacak.

Dünya ne kadar karanlık gözükse de ve haberleri izlemek, hiç birimizin içinden gelmese de bu bir süreç ve sancılı da olsa geçecek.
Her doğumun can yaktığını ama bebeğini eline aldığında tüm acılarını unutan bir anne gibi, geleceğin güzel şeylere gebe olduğuna inanmak, elimizdeki tek umudumuz.
O yüzden dua edin ve birbirinize yardım edin.

Astroloji - nasıl öğrenilir? e-kitap


Astroloji ilmini öğrenmek isteyenler ama nerden başlamaları gerektiğini bilmeyenler için küçük bir başlangıç yardımı olsun diye, bu yaklaşık 50 sayfalık e-kitabı sizinle paylaşmak istiyorum. 

Henüz bu yolda ben de sadece küçük bir öğrenciyim. 
Ve biliyorum bu okul ömrümün son anına kadar devam edecek. Çünkü gökyüzünün ilmini öğrenmek hiç de kolay değil. Her öğrenilen yeni bir bilgi yeni bir soru işaretine sebep oluyor ve öğrendikçe, merak ettikçe karşına her seferinde yeni kapılar çıkıyor..
Ama misyonumu biliyorum. Öğrendikçe paylaşmak için bu dünyadayım. 
Karanlığa ufak da olsa bir mum ışığı yakabilmek, benden sonra gelenlere rehberlik edip yol göstermek için..
O yüzden henüz sığ olsa da bilgim, yinede paylaşmak isterim.

Keşke herkes astrolojiyi bilse. Eminim çok daha huzurlu bir dünyada yaşıyor olurduk. Düşünsenize; herkesin gerçekten doğru olanı yapmak için çaba sarf ettiğini. Mesela çocukların yeteneklerine göre eğitildiklerini. İnsanların bilinçli bir şekilde, farkındalıkla evlenecekleri insanı seçtiğini.. 
İmkansız bir ütopya gibi gözükse de, seçimlerimizle biraz da olsa belirliyoruz geleceğimizi. Ve ne mutlu bunu bilinçli bir şekilde, kendisini tanıyarak, potansiyelinin farkında olarak yapabilene. 
Bu yüzden bu küçük e-kitap belki bu yolculukta küçük bir adım atmanıza vesile olur. 

Fiyatı 10 Tl
Bana sağ taraftaki iletişim bölümünden, 'kitap' diye mesaj bırakmanız yeterli. 

☆☆☆☆☆☆☆

Okurken canın sıkılmasını engellemek için, basit cümleler ve özet anlatımlar kullanmaya çalıştım. Bu yüzden derinleşmek isteyen için uygun bir kitap olmayabilir. İçinde çok temel bilgiler var. Daha çok kişinin sembollerin anlamlarını kavrayabilmesi için ve astroloji hakkında ilk izlenimler edinebilmesi için yazılmış olan bir rehber. 

İçindekiler:
Yıldızların fısıltısı
Kehanetler diyarına açılan kapı - önsöz
Mum Işığı - Astroloji'nin kaynağı
Geçmişten günümüze - Astrolojinin tarihçesi
Yukarıdaki gökyüzü ile içimizdeki gökyüzü - bilimsel bir bakış
Kader zindanının kapısının anahtarı - Kader ve özgür irade
Yıldız tozu ve balçıktan yaratılan insanoğlu - Yaratılış hikayemiz
Hayat bir tiyatro - Senaryolar, Oyuncular ve Mekanlar
- Burçlar
- Gezegenler
- Evler
- Açılar
- Açı kalıpları
Son söz

Sayfalardan bir kaç örnek:



Ruhumuzun Gezegeni & Kariyerimiz


Jaimini Astroloji'ye göre haritamızdaki en yüksek dereceye sahip olan gezegen, ruhumuzun gezegeni olarak tanımlanıyor. Bunun için eskiler sadece gelenksel 7 gezegeni kullanmışlar. Güneş, Ay, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn'ü. Ay düğümlerini saymıyoruz. 
Günümüz modern Astroloji'sinde dış gezegenlere de bir göz atmakta fayda var. Eğer Uranüs, Neptün veya Plüton haritada en yüksek derecelerden birine sahipse, onların bölümünü de okuyabilirsiniz. Ama burda asıl önemli olan yukarıda bahsettiğim 7 geleneksel gezegendir. 

Hatitamızda en yüksek derecede bulunan gezegen yükselen, Güneş hatta Ay burcumuzun yerleşimi kadar önemlidir. Hayatımızda deneyimlediğimiz tüm olaylar bu gezegenin doğasıyla, bulunduğu ev ve burçla çok alakalıdır. Çünkü özellikleri üzerimizde baskındır. Hayatımız boyunca dönüp dolaşıp, yolumuz hep bu gezegenle kesişir. 
Bu nedenle bu gezegenin temsil ettikleri, iş ve kariyer hayatımızda da söz sahibidir. 

Peki bizim için uygun olan meslek alanını bu gezegen sayesinde nasıl belirleriz?
 İşte en yüksek dereceye göre gezegenlerin anlamları:

~ Güneş ~

Eğer haritada en yüksek dereceye sahip olan Güneş ise, kişinin karakterinde ve aurasında, Güneş gibi etrafındaki insanları canlandırmak ve ısıtmak, onlara enerji vermek vardır. Güneş yaratıcılığı simgeler. Bu kişiler etraflarındaki insanlara ilham vermek ve yol göstermek için buradadırlar. 
Bu yüzden liderlik pozisyonunda olabilecekleri her hangi bir meslek bu kişiler için uygundur. 
Önemli olan sahne de olmalarıdır. 
Devlet adamları, politikacılar, oyuncular, şarkıcılar, girişimciler, önemli iş adamları vb. toplum önünde olmayı gerektiren ve otoriteyi simgeleyen, her türlü meslek bu kişiler için uygundur. 

~ Ay ~

Haritada en yüksek dereceye Ay yerleşmiş ise, kişi anaç veya erkekse, babacan biri olacaktır. Bu kişiler etraflarındaki insanları kanatları altına alıp, korumak için buradadırlar. Bu yüzden çok duygusal ve hassas bir yapıya sahiptirler. Empati yetenekleri kuvvetlidir ve duygusal zekaları gelişmiştir. Cinsiyetleri erkek dahi olsa, Yin enerjisi karakterlerinde baskındır. Bu onlara korumacı, nazik, ilgili ve eğitici özellikler verir. Yönetmeyi değil, yol göstermeyi severler. 
Onlar için en uygun meslekler çocuklarla alakalı olanlardır. Öğretmenlik veya bakıcılık, hemşirelik gibi meslekler olabilir. Otel veya restoran işletmeciliği de uygundur. Genel olarak kadın meslekleri diye adlandırdığımız meslekler bu kategoriye girse de, Ay kişiyi özel bodyguard/ güvenlik pozisyonlarına da sokabilir. 
Yazarlık, piskolijik danışmanlık başarılı olabilecekleri diğer alanlardır. 

~ Merkür ~

Eğer en yüksek dereceye sahip olan gezegen Merkür ise, kişinin sol beyninin, zihinsel ve hafıza kapasitesinin gelişmiş olduğunu anlayabiliriz. Bu kişiler çok iyi konuşurlar. İletişim kabiliyetleri muazzamdır. Akılları zehir gibidir. Hesap kitap işleri, ince detayları kavrama kabiliyetleri, onlara bir çok alanda başarı getirir. 
Ticarete yatkındırlar ve bu alanda başarılı olabilirler. Reklamcılık ve yayıncılıkla alakalı meslekler onlara göredir. İşletmeci veya tüm idari ofis işleri başarı elde edebilecekleri alanlardır. 
Eğer Merkür'ün Ay ile bağlantısı varsa, bu kişiyi çok iyi ve başarılı bir doktor ve şifacı da yapabilir. Bu yüzden tıp sembolü Hermes'in sembolüdür ve Hermes yunan mitolojisinde Merkür'dür. 

~ Venüs ~

Haritada en yüsek dereceye sahip olan gezegen Venüs ise, kişi sevgiyi, aşkı, huzuru ve uyumu yaratmak için gönderilmiştir. 
Bu kişiler kendilerini sevmeyi öğrenip bu sevgiyi dengeli bir şekilde diğer insanlarla da paylaşmak için buradadırlar. Bu yüzden auralarında diğer insanları çeken bir sevgi ve sempati enerjisi barındırırlar. 
Venüsyen kişiler kadınları ilgilendiren sektörlerde başarılı olabilirler. Saç, makyaj, kozmetik ve bakım veya moda sektörü tam onlara göredir. Yaratıcılık, güzellik ve zevk gerektiren tüm meslekler uygundur. 
Diğer insanlarla bir arada çalışmaktan zevk duydukları için her türlü alanda (bu ekonomi alanında da olabilir) danışmanlık verebilirler. 

~ Mars ~

Haritamızda en yüksek dereceye Mars gezegeni yerleşmiş ise, kişinin atılgan, enerjik ve cesur birisi olduğunu söyleyebiliriz. Tüm bu yiğitlik ve mertlik özelliklerine sahip olduğu için, başkalarına da bu tür özellikleri kazandırabileceği meslek alanları bu kişiler için uygundur. Hareket ve heycan içeren meslekler, spor gibi onlara uygundur. Bir işe koyulmayı severler. Her türlü alanda girişimci olabilirler. 
Mars, savaşçı bir gezegendir ve kişiyi kendisi gibi savaşçı biri yapar. Bu yüzden marsiyen kişiler, güçsüzleri, korkakları ve aciz durumda olanları korumak zorunda oldukları içgüdüsüyle dünyaya gelirler. Güvenlik, polis, askerlik ve ordu gibi alanlarda kendilerini gösterebilirler. Mars ayrıca bir şeyleri bölüp birleştirmeyi anlatır. Mühendisler ve mimarlar veya emlak sektörü bu kişiler için uygundur. 

 ~ Jüpiter ~

Eğer haritamızda en yüksek dereceye Jüpiter gezegeni yerleşmiş ise, kişinin doğasında yol göstermek, karanlığı aydınlatmak ve genel olarak rehberlik etme özellikleri göze çarpar. Büyük öğretmen, bilge veye Guru dediğimiz kişiler jüpiteryendir. Yardıma ihtiyacı olanlara yol göstermek ve bilgilerini paylaşmak için buradadırlar. Bu yüzden insanlar, bu kişilere doğal olarak kendilerini çekilmiş hissederler ve dertlerini paylaşırlar. 
Bu kişilere en uygun olan mesleklerin arasında hocalık, danışmanlık, yaşam koçluğu, avukat veya hakim olmak vardır. Hukuk, dış tıcaret ve diğer kültürlerle alakalı sektörler veya yüksek eğitim alanında başarılı olurlar. 

~ Satürn ~ 

Haritamızda en yüksek dereceye sahip olan gezegegen Satürn ise, kişi bu dünyaya diğerlerine azimli ve sabırlı olmayı öğretmek için gelmiştir. Zorluklara karşı direnmeyi ve onları aşabilecek iç gücü keşfetmek için buradadırlar. Genellikle ağır ama emin adımlar atarlar ve asıl büyük başarıyı 30-35 yaşlarından sonra elde ederler. 
Satürn, tarım sektörünü temsil eder. Ayrıca inşa etmeyi simgelediği için mühendislik ve mimarlık alanlarıyla da alakalıdır. Derin konular üzerinde araştırmacı bir meslekleri de olabilir. Çünkü Satürn bir konu üzerine tamamen odaklanmayı ve derinleşmeyi anlatır. 
Satürn'ün bulunduğu burcun yönetici gezegeni ve bulunduğu ev bize bu konuda daha fazla bilgi verir. 

............................................

Dış gezegenler

~ Uranüs ~

Uranüs değişimin gezegenidir. Kişiyi aykırılaştırır. Sürüyle yürümektense, sürüden kopmuş olan kişileri temsil eder. Bu kişiler yenilikçi olurlar. Diğer insanlardan çok daha ileridedirler, hem yaşam tarzları hem düşünce şekilleriyle. Modern hippiler, mucitler, indigo çocuklar dandırlar. 
Yeni çağ felsefesiyle ve inanış şekilleriyle alakalı sektörlerde çalışabilirler. Astronomi, astroloji ve yeni teknolojileri ilgilendiren her şey ilgi alanlarına girer. 
Eski olan, yenilik ve değişim getirmeyen her şeyi reddederler. Yeni, bilnmeyen ve keşfedilmedik şeyleri yaratan bilim adamlarından olabilirler. 

~ Neptün ~

Neptün ilahi olanı temsil eden gezegendir. Neptün haritada en yüsek dereceye sahipse, kişinin mistik bir aurası olur. Yaratıcıya teslimiyeti simgeleyen Neptün, onlara muazzam bir sezgi, hassaslık, yaratıcılık ve koşulsuzca sevebilme yeteneği verir. Tüm bu özellikleri diğer insanlarla paylaşıp, onlara da teslimiyeti ve ilahi aşkı öğretmeye gelmişlerdir. Bu yüzden sanat alanında çalışabilirler. Yazar, şair, ressam veya müzisyen olabilirler. 
Bu insanlar dünyada kendilerini çok yalnız ve yanlış anlaşılmış hissederler. İçlerindeki cennet özlemini bu kadar derinden hissetmeleri, onların bu hayatta kök salabilmelerini olumsuz etkileyebilir. 

~ Plüton ~

Haritada en yüksek derecede olan Plüton kişiye muazzam psişik yetenekler verebilir. Kolektif bilince aşinadırlar. İnsanların en derinlerinde barındırdığı piskolojik yaraların farkındadırlar ve bunları şifalandırma kabiliyetleri vardır.
Araştırmacı, şifacı, piskolog, ajan/dedektif veya önemli bir kuruluşun CEO'su olabilirler. Yönetim işlerinde iyi olmaların sebebi, kuvvetli olan sezgilerindendir.  Şirketin gidişatını iyi sezdikleri için, atılması gereken doğru adımları atarlar. 

Aşk & Uyum


İki insanın haritası arasındaki uyumu görmek için bir çok yöntem vardır. 
Sinastri haritası bunun için en güzel seçeneklerdendir. Çünkü yukarıda ne kadar çok gezegen kavuşuyorsa, iki kişinin arasındaki uyumu gökyüzü bize fısıldar. 

Peki iki kişinin iyi anlaşıp anlaşamayacağını öngörebilmek için daha kolay yöntemler var mıdır?

İki kişinin uyumunu anlamak için en çok Güneş, Ay ve yükselenleri göz önünde bulundurmalıyız. Daha sonra aşkın gezegeni olan Venüs ve tutkunun, seksin gezegeni olan Mars'a göz atmalıyız. İki kişinin arasındaki iletişim de önemli olduğu için, iki kişinin Merkür'ü de önemlidir. 

İlk olarak Güneş'in bulunduğu burçların uyumuna göz atalım. Çünkü Güneş'in uyumlu olması, iki kişinin benzer hayal ve hedefleri olduğunu gösterir. Fikirleri ve hayata bakış açıları uyumlu olduğu için, birlikte çalışıp, güzel yerlere gelirler. 
Ateş elementi burçları olan Koç, Aslan ve Yay'lar birbirleriyle iyi anlaşırlar. 
Ateş grubu hava elementinin burçlarıyla da iyi anlaşır. İkizler, Terazi ve Kova'yla.
Anlaşmakta zorlandıkları burçların arasında Yengeçler, Akrepler ve Balıklar vardır ama zıt kutuplar birbirini çekici buldukları için, su ve ateş tutkulu bir aşk yaşayabilir. Ama tutku geçici bir şeydir ve aşk bittiği anda, aslında birbiriyle hiç anlaşamayan insanlar olduklarının farkına varırlar. 
Ateş ve toprakta birbirine zıttır. Boğa, Başak ve Oğlaklar sabit olurlar, yeniliklerden hoşlanmazlar. Rutin bir hayata önem verirler, oysa ateş grubuna ait olan burçlar maceraperestirler. Sıkıcı insanlar ve sıkıcı bir yaşamdan hiç hoşlanmazlar. 

Sıra geldi Ay'a.
Yukarıdaki aynı işlem, Ay burçları için de geçerlidir.  
Ay, kişinin kalbini yönetir, duygusal olarak nasıl biri olduğunu gösterir. 
Ateş burçlarında olan Ay, kişiyi canlı, sıcak ve hareketli biri yapacaktır. Bu kişiler yeni şeyler deneyimlemenin, eğlencenin peşinde olurlar. 
Su burçlarındaki Ay ise, derin duygusal bağ kurabileceği birisini arar. Konuşmadan, sadece gözleriyle anlaşabilecekleri birisini isterler. 
Hava burçlarındaki Ay, sevdiği insanla her türlü konuda iletişim kurup, her şeyi paylaşmak isteyecektir. Zihinsel olarak eşit düzeyde olmaları, onlar için çok önemlidir.
Toprak burçlarındaki Ay, güveni arzular. Pratik olmayı severler ve birbirlerinin hayatını kolaylaştırarak mutlu olurlar. 
Eğer Ay'lar uyumluysa, iki kişinin arasında uzun süreli bir sevgi paylaşımı olur. 
Mesela Ay'ı 4.evinde Akrepte olan biri, Ay'ı 6.evinde Kova'da olan biriyle pek anlaşamayacak gibi gözükse de, (Akrep sıkar/ Kova özgürlüğüne düşkündür) 4.ev yuvayı 6.ev ise evde geçirilen zamanı, günlük rutin işleri, yemek yapmayı gösterir. Yani burda burçların enerjisiyle evlerin benzer anlamlarda olmaları, kişilerin evde mutlu vakit geçirmelerini sağlayabilir. Ama Akrep olan taraf iletişime, Kova olan tarafta karşısındakinin duygularına hitap edebilmeyi öğrenmelidir. Böylelikle duygu yüklü (su) ve bol iletişim ve eğlencenin (hava) olduğu bir yuvaları olabilir. 
Yukarıda verdiğim örnekteki gibi söz konusu iki kişi arasındaki uyum ise, sadece burçlar değil, evler de yorumun içine katılmalıdır. 

Güneş ve Ay kadar, yükselen burcumuzda önemlidir. Çünkü yükselen burç hayata olan bakışımızdır. Atılgan ve cesurmuyuz? - Ateş. 
Yoksa ilk adımları atarken mantıklı ve sistematik mi yaklaşıyoruz? - Toprak.
Çekingen, duygusal ve ilk adımları başkalarının yapmasını mı bekliyoruz? - Su.
Veya akıllı hareket ederek, her şeyi önceden düşünerek mi adımlar atıyoruz? - Hava.
Aynı elementlerden olan insanların birbirleriyle otomatikman iyi anlaştığını söyleriz ve bu doğrudur. Ama yükseleni su elementinden olan iki kişi, hayata karşı çok çekingen davranacaktır. Oysa ilişkide en önemli şeylerden biri birlikte büyümektir. Bu yüzden sadece uyum değil, bazen de fark aramalıyız. İşte bu nedenle atılgan ve cesur olan ateş ile aklını kullanan hava başarılı bir ikili olacaktır bu hayatta, oysa birbirlerine zıttırlar.

Venüs gezegeni, aşkın gezegenidir. Nasıl ve kimlerden hoşlanacağımızı gösterir. Eğer iki kişinin Venüs'ü birbiriyle uyumluysa, kişiler genellikle birbirine çabuk aşık olurlar. Eğer uyumsuz ise, hep bir şeylerin eksik olduğunu deneyimlerler. 
Ateş elementindeki Venüs, kişinin aşkını gizlemeden, tutkulu bir şekilde hissetireceğini gösterir. Sıcak, samimi ve dramatik bir aşktır onların istediği.
Su elementindeki Venüs şiirler, şarkılar ve romantik sözlerle sevdiklerini kendilerine bağlamaya çalışır. Onlar için tutkudan önce duygusallık gelir. 
Hava elementindeki Venüs, iletişime önem verecektir. Her türlü konu hakkında konuşmayı severler ve birlikte yeni fikirler üretmeyi. Yeni yerler keşfedip, yeni insanlarla tanışmak isterler. 
Toprak elementindeki Venüs ise, sevdiğinle tüm dünyevi zevkleri tatmak isteyecektir. Birlikte yemek yapmak, birbirine masaj yapmak, evde birlikte keyifli zaman geçirmek gibi. 

Mars, söz konusu ilişkiler olduğunda cinsellik konularına bakar. 
Karşıt burçlarda olan Mars'lar, kuvvetli cinsel çekime sebep olurlar. Ama uzun vadede bu işlerin bu kadar sert olmaması gerektiğinin farkına varılır ve seks ile duygusallığın ayrılmaz ikili olduğu anlaşılır. Bu nedenle aynı elementten olan burçlar birbirleriyle daha iyi anlaşırlar ama bu sefer de zamanla seks sıkıcı hale gelebilir. 
Ateşlerin sevişmesi ateş gibi, sıcak, tutkulu hatta vahşi olacaktır. 
Su, duygusallığın ön planda bulunduğu, sakin ama derin seks yaşantısına sebep olur. 
Havalar bu işi iletişimsiz yapamazlar. Genelde yenilikçi olurlar, farklı yerler, farklı pozisyonlar arayışında olurlar.
Toprak ise ateş kadar canlı olmasa da yinede tutkuludur. Cinselliğin içine 5 duyularını birden katarlar. 

Yukarıda tüm anlatılanlar için, eğer iki haritanın arasında uyum varsa, kendinize birer puan verin ve puanlarınızı toplayın. Ne kadar çok puanınız varsa, o kadar uzun süreli bir aşkınız olacak demektir. 
Fazla uyuma ise, dikkat edin. Çünkü aşk her zaman için biraz renk ister ve can sıkıcı ilişkiler çobuk biter. Farklılıkların olması, birbirimizden öğrenmemiz gereken şeylerin olduğunu gösterir. Ve öğrenmek gelişmek için her zaman iyidir.