30 Kasım 2020 | İkİzler burcunda Ay tutulması

  • Share

21 Aralık 2020 | Büyük Mutasyon | Jüpiter - Satürn kavuşumu

  • Share

15 Kasım 2020 | Akrep burcunda yeniay

  • Share

30 Kasım 2020 | İkİzler burcunda Ay tutulması


Kapımızda arka arkaya gerçekleşecek olan iki önemli tutulma var. 
Bu yıl tutulmalar yılıydı bu yüzden bu kadar zor ve yoğun geçen bir yılı beraberinde getirdi. 
Bu yıl bitene dek biraz daha dişimizi sıkmamız gerek çünkü dikkatli olmamız gereken bir Aralık ayı bizi beklemekte. 

İlk tutulma İkizler burcunun 8.derecesinde gerçekleşen bir Ay tutulması olacak. 
Ay tutulmaları bir devrenin kapanışına vesile olurlar ama bu tutulma Kuzey Ay Düğümü tarafında. 
Kısacası bu tutulma İkizler burcunun haritamızda bulunduğu alanda bir devreyi kapatacak kapatmasına ama bu kapanış bu hayattaki varoluş amacımıza hizmet eden bir sonlanış olacak. 
Bu tutulma ve sonrasında bundan sonraki hayat yolculuğumuz için önemli kararlar alıyor olacağız. 

3 saate yakın sürecek olan tutulma, Aldebaran yıldızıyla kavuşumda olacak. 
Ay İkizler burcunda Aldebaran yıldızıyla kavuşurken, Güneş ise karşıt burç olan Yay'da Antares yıldızından etki alıyor olacak. 
Bu iki sabit yıldız aydınlık ve karanlığın savaşının sembolüdür. 
Bu yüzden bu tutulma dünyada bu iki güç arasında büyük bir kutuplaşmayı beraberinde getirecek. 
Kendi iç dünyamızda da hissedeceğiz önemli bir seçimin eşiğinde olduğumuzu. 
Tutulma süresinden dolayı bu etki 3 yıla kadar devam edecek. 

Tutulma dönemleri yeni başlangıçlar için tehlikelidir. 
Hatta tutulmalar zamanı zehirlenmeler gündeme gelir. 
Aşı buluşunun tam da böyle bir zamana denk gelmesi çok manidar oldu. 
Şifa mı zehir mi bulacağımız tam bir muamma olacak gibi gözüküyor. 
Bugünkü seçimlerimizin ne gibi sonuçları beraberinde getireceğini 6 ay gibi kısa bir süre içerisinde değil, ancak 3 yıl sonrasında hissetmeye başlayacağız. 

Tutulma anında Venüs ile Uranüs arasındaki sert karşıtlık ekonomik anlamda daha da istikrarsız ve önügörülemez bir sürecin bizi beklediğini ve ona göre elimizden geldiğince kendimizi buna hazırlamamız gerektiğini gösteriyor. 

İkizler burcu bir olayın her iki tarafını da görebilecek kabiliyete erişmek demektir. 
Bu tutulma bizden bunu bekliyor.
Duymayan, görmeyen, konuşmayan 3 maymunu oynamak yerine aydınlanmamız gerektiğini ve bir seçim yapıp, hayatımızda İkizler burcunun bulunduğu alanda bir devreyi kapatmamızı bekliyor. 

Gözünüzü dört açın, kulaklarınızı tıkamayın. 
Bilmiyorum, ben masumum diyerek cahili oynayanlara büyük bir fatura kesecek bu tutulma. 
Mantığını kullanıp da değişimi yaratamayanın vay haline. 

Bu tutulma Aldebaran'ın yüce etkisiyle gözlerimizi açacak. 
Yolumuzu aydın kılacak. 
Ama ilk önce hangi tarafta yer almak istediğimize dair bizi sınayacak. 
İçindeki karanlığı mı güçlendirmek istersin yoksa aydınlığı mı?
Ruhunu mu zehirleyip, satmak istersin, yoksa gerçek şifanı ve özgürlüğünü daim kılmak mı?

Karanlığın aydın, aydınlığın karanlık gibi yansıyacağı bir aynalar diyarında kim veya ne olduğunuzu keşfetmeye hazırlanın. 
Bu yolculuk sizi ya kendinize yakınlaştıracak ya da kendinizden tamamıyla koparacak. 
Seçim sizin!
Her şeyi belirleyen özgür iradenizle aldığınız kararlar ve attığınız adımlar olacak. 

Herkes tutulma gecesi ve ardındaki 3 yıl boyunca bu seçimi yapacak ve bundan sonraki hayat yolculuğu boyunca yapmış olduğu seçimle başbaşa kalacak. 

Bu kutuplaşmanın dünyada nasıl bir yol alacağını hep beraber izlerken, kendi içinizde uçurumlar açmasına izin vermeyin. 
Özünüze uygun davranın ve bu karanlık süreç boyunca sezgilerinizi dinleyin. 
Onlar sizi ihtiyaç duyduğunuz yere götürecek.

☆☆☆

Her tutulma içimize çekilip sessizleşmemizi bekler bizden.
Bunu yapan aradığı cevapları bulur kendiyle başbaşa geçirdiği zaman içerisinde.

Bu tutulmayla birlikte sizi en çok korkutan iki korkunuzla yüzleşin. 
Onların üstüne gidin ve bu işi bu Kasım'ın son gününde sonsuza dek aklınızda bitirin. 
Kalbinizi özgürleştirin. 
Bırakın sevgi yerleşsin korkularınızın sizi terk ettiği alana. 
Eğer bunu başarabilirseniz muazzam bir iç güç kazanacaksınız. 
İşte bu karanlık yolculuğunuzda önünüzü aydınlatacak bir mum ışığı olacak o gücünüz. 
_____________________

Bu Ay tutulmasının size muazzam bir iç güç ve farkındalık armağan etmesi dileğimle..

21 Aralık 2020 | Büyük Mutasyon | Jüpiter - Satürn kavuşumu

Önümüzde o kadar yoğun ve sıcak bir kış var ki sonumuzun ne olacağını gerçekten çok merak ediyorum. Bazen korku dolu oluyor içim. Karanlık duyguların beni ele geçirmesine izin verdiğimi fark ediyor ve kendime bir mum ışığı arıyorum. Bazen de umut ve ilhamla dolup, başaramayacaklar, insanlık eninde sonunda kazanacak diyorum. 

Bu yazımda büyük mutasyon olarak adlandırılan ve yeni dünya düzenini harekete geçirecek olan Jüpiter ve Satürn kavuşumundan bahsetmek istiyorum. Bu yazıyı her ne kadar tarafsız bir kalemle ele almaya çalışsam da, bunun pek mümkün olmadığını biliyorum. Çünkü öyle bir zamana giriyoruz ki, büyük çatışmaları gözlemleyeceğiz ve kendimize bir taraf seçmek zorunda kalacağız. Ya aydınlığa ya da karanlığa hizmet edeceğiz. Aramızda büyük bir zümre bilinçsiz olduğu için aydınlığa hizmet ettiğini zannetse de, aslında karanlık tarafta yer aldığının farkında olmayacak. 

Deccaliyet döneminde cehennemin cennet, cennetin ise cehennem gibi gösterileceğini aktarır bize kadim öğretiler. Biz işte tam da böyle bir çağa adım atmış bulunuyoruz. Bu yüzden her şey o kadar çok aldatıcı ki, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmiyoruz. 

Birçok şeyi bende bilmiyorum. Bu yazımda sadece bildiğim kadarını aktaracağım. Belki karanlığınıza bir mum ışığı olur ve kendi gerçeklerinizin farkına vararak daha bilinçli bir şekilde tarafınızı belirleyebilirsiniz. 

Yılın en karanlık gecesinde, kış Solstisinde yani kış gündönümünde gerçekleşen bir kavuşumu deneyimleyeceğiz. Bu kavuşum Kova burcunda en son 1405 yılında gerçekleşmişti. 

Bu ikilinin 20 yıllık döngüler halindeki kavuşumu yeniliklerin başlangıcını sembolize eder. Gökkubbede kavuştuklarında kocaman parlak bir yıldıza benzerler. Kadimlerin aktarımına göre MÖ 7. yy'da bu ikili Balık burcunda kavuşumdaydı ve gökkubede Beytüllahim yıldızı Yahudi hahamlara İsa'nın doğuşunun haberini vermekteydi. Hz. Muhammed ile birlikte son peygamberin geldiğini biliyoruz. O halde bu sefer gelen kim veya ne olacak acaba?

☆☆☆

Bu kavuşum 0 derece Kova burcunda gerçekleşecek. Takım yıldızlarının sembolizmasına göre gökkubbeye baktığımızda bu kavuşumun Oğlak takım yıldızının boynuzlarının ortasında gerçekleşeceğini göreceğiz. Bu size bir çağrışımda bulunmalı. Oğlak'ın boynuzları arasında parlayan yıldız okültistlerin kullandığı bir semboldür. 

Kadimler bu gökyüzüne şahit olsalardı bunu şeytanın güçlenmesine hatta yeryüzünde bedenlenmesine yorarlardı. Ama aynı zamanda sıradan insanların, yani halkın okült yeteneklerinin de uyanacağını bilirlerdi. 

Aranızda televizyon izlemeyi, medyayı takip etmeyi bırakıp da maneviyata yönelenler varsa, bunun ne demek olduğunu çok iyi hissediyor olmalı. Şu an dev bir çatışma var. Dünya'yı kontrol eden %1'lik küreselci sermaye, uyuyan-uyuşmuş toplumu uyandırmaya çalışan %5'lik uyanmış, aydınlanmış, farkındalık kazanmış olan bilge kesimi susturmaya çalışıyor. Bunu görebilmeniz için bilindik sosyal medya araçlarını kullanmanız yeterli. Twitter CEO'sunun ABD seçimlerinde yediği halt, facebook ve instagram'ın "güvenliğimiz" için aldığı "içerik yasaklama" önlemleri vs. Sormadan edemiyor insan. Hani ifade özgürlüğü, nerde demokrasi, noldu insan haklarına..

Olup bitene biraz tepeden bakan kurgulanan senaryoyu çok net okuyabiliyor. Büyük reset için bir ekonomik kriz gerekliydi. Ufak bir virüscük bunun için çok dahice bir fikirdi. Böylelikle hem kriz tetiklenebilecekti hem de Ari ırka uymayan bir sürü insan "doğal yollardan" ölecek ve nüfüs düşecekti. Bunun için gerekli olan tek şey korku ve paniğin tetiklenmesiydi. Ve başarıldı!

Şehirde yaşayan ve ruhunu çoktan satmış olan insanı korku ve panikle yönetmek kolaydır. Birkaç boş market rafı bunun için yeterli olur. Ama köyde, kırsalda özüne uygun yaşayan, kendine yetecek kadarını kendi yetiştiren insanlara bu sistemi kolay kolay dayatamazsınız. Bu yüzden ilk önce köyler boşaltıldı, gençler kalmayacak şekilde. Sonra şehirde yaşamak ve batı meraklısı olmak moda haline getirildi. Köylüler ise aşağılık ve cahil kategorisine indirildi. Tüm herkes bu yalanı yedi. Şehirlerde küçücükün kutu gibi hapis dairelere kapanıldı sonuçta Starbucks hemen yanı başımızdaydı. Tarlalar köyler boş kaldı. Üretim durdu. Şehirlinin sefil hayatı garantilendi ama daha bitmedi. Smart city'lere yerleştikten sonra bu sefilliğin ne demek olduğunu daha yeni öğreneceğiz. Seneler önce kurgulanılan bu plan başarıldı mı? Başarıldı!

Gelelim günümüze 

Pırasa yerine yarasa yemeyi tercih eden insancıklar yüzünden dünyanın dört bir yanına bulaşmayı başarmış olan ufak bir sıkıntımız var. En azından bize aktarılan hikaye böyle. Ne himektse ABD seçimleri sonuçlanır sonuçlanmaz bu sıkıntımıza dev bir kurtarıcı yetiştirildi. Herkes aşılanacak ve güzel, neşeli günlerimize tekrardan kavuşacağız. :) Oysa ne gariptir ki bu aşıları finanse eden hepizimin adını çok iyi bildiği o ünlü "saygı değer" kişi çıkıp, aşıdan sonra hiçbir şey bir daha eskisi gibi olmayacak, dedi. Bu ne demek sizce?

Çok uyanık ve bilinçli olmamız, araştırmamızı kendimiz yapmamız ve kararlarımızı ona göre almamız gereken bir zamandan geçiyoruz. Lafı ve yazıyı uzatmamak için bu yazımı okuyan herkese aşının içinde ne olduğunu BAĞIMSIZ kaynaklardan araştırmasını tavsiye ediyorum. Ben bir doktor değilim ve bu konuda uzman da değilim ama Avrupa'da, Amerika'da olsun, bağımsızlığını koruyan önemli üniversitelerin profesör ve doktorlarından olayın bize yansıtıldığı kadar masum olmadığını duyuyoruz. Bu aşı DNA'mızı değiştirecek ve bizi mutlak köle sistemine bağımlı hale getirecek. Sadece bununla da kalmayacak. Şu çip takma olayını insanlara yutturamayacaklarının farkına vardılar. Bu insanlara farklı bir formda, daha güvenli ve gizli bir şekilde sunulmalı. Mesela hepimizi bu iletten kurtaracak bir aşı bunun için iyi bir fikir gibi geliyor. Bunu kendi varsayımlarımdan yola çıkarak söylemiyorum. Amerika'da bilinen saygı değer bir profesörün sözlerini aktarıyorum. Kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim. Video ingilizce isteyenlere linki buraya bırakıyorum. 

Herkese iradesiyle seçim hakkı verilmiş. Kronik bir rahatsızlığımın olmasına rağmen ve bana bulaştığında ölme riskimin var olduğunu bilmeme rağmen ben bu aşıyı kendime yaptıracak cesareti bulamıyorum. Sorgulamadan, bilmeden siz de bu oyuna gelmeyin. 

Bu aşı konusunun üzerinde durmayı önemsedim çünkü eğer bütün insan haklarımız çiğnenir ve bu bir mecburiyet olarak tüm dünya insanlarına dayatılırsa, küreselcilerin son planı da başarılı olmuş olacak. Gelsin dijital para. Yeni ekonomi ve güzel komünizm. İşte o zaman hoşgeldin mutlak kölelik sistemi. Hiçbir şeye sahip değilim, mahremiyetim sıfır ve çok mutluyum. Bize dayatılan tam da bu. İnanmayan world economic forum'un bu başlıkla yazılmış yazısını ve bize bu yeni sistemin ne kadar güzel pazarlandığını web sitelerinden bulabilir. (Editörleri bu başlığı insanlara yutturamayacağının farkına varınca yumuşatılmış halini kullanma kararı aldığı için bu yazıyı artık bu başlıkla bulamıyorsunuz)

Beyni alkolden, uyuşturucudan, netflix'ten uyuşmuş gençlerle bunu paylaştığımda ve bu sistemi güzel bir şeymiş gibi kabul etme taraftarı olduklarını gördüğümde, kanım donuyor ve içim ürperiyor. Kurtuluşumuz yok gibi geliyor ama en son ölen şey umuttur. 

Dünya'yı parmağında oynatan %1'lik zengin kesimin planlarından bahsettikten sonra her şeyin çok iyi farkında olan %5'lik insanlığa bakalım bir de. 

Uranüs Boğa burcunda. Kapitalist sistemi yıkmanın eşiğinde. Bu tüketim hırsıyla Doğa Ana'ya daha fazla tecavüz etmemize izin vermeyecek üzere ant içmiş gibi davranıyor. Neden mi? Çünkü Jüpiter ve Satürn'e kare açı gönderiyor. Peki bu ne anlama geliyor. Her birimizin içinde özgürlük ve bağımsızlık arzusunu uyandırıyor çünkü bu en doğal hakkımız. Mahremiyetimizi kimse elimizden alamaz, özgür irademizin dışında kimse bize bir şey dayatamaz. Bunun yansımalarını dünyanın dört bir yanındaki ayaklanmalar ve sokak protestoları aracılığıyla görüyoruz. Bu arada bu sözlerim yanlış anlaşılmasın. Sokağı çıkıp isyan edip haklarını savunduğunu zannedenler de maalesef yine küreselcilerin emirleri doğrultusunda ortalığı karıştırıyor. Doğru yöntem bu değil. Bilinçli olmak ve seçimlerinizle tarafınızı belli etmek en güzel yöntemdir. Bunu yapmamız gerek. Şu an Avrupa'da, Amerika'da yaşayan halk verdikleri oyla ve seçtikleri kişilerle büyük reset projesine evet demediler. Kimse buna evet demedi. Aslında şu an demokrasileriyle övünenler en büyük ihanetlerini gerçekleştiriyorlar. Hem de kendi halklarına! İnsanlar bunun gayet farkında ve buna göz yummak istemiyorlar. 

Bu arada bazı yazılarımda Amerikan başkanı için Sarı Kafa diyorum ama bunu kesinlikle aşağılamak için kullanmıyorum. Sadece sosyal medya bazı isimleri zikrettiğimizde kitlelere ulaşmamızı engelleyebiliyor. Aynı şey virüsçüğün kendi ismi için de geçerli. Tam tersine Sarı Kafa dediğim kişinin seçilmemesine üzüldüm çünkü onunla bu yıkılan sistemi çok daha sağlıklı bir şekilde kurma şansına erişecektik. Çünkü bu adam medya aracılığıyla yansıtıldığı gibi biri değildi. Regulus kavuşumuyla çok güçlü bir haritaya sahip olan bir adam sıradan olamazdı zaten. Tam tersine çok zeki ve küreselcilerin amaçlarının da çok iyi bilincinde biri. Altın standardına geri dönmek istiyordu. Bu çok daha sağlam ekonomik bir temele dayalı bir parasal sistemi yaratacaktı. Tabiki de aşağa indirildi. Onun yerine seçilenler bunun asla gerçekleşmemesi için bizzat kendi elleriyle gidip altın standardına karşı oy verdiler. Sarı Kafa ırkçıydı, sapıktı iyi ki gitti diye sevinenler gelenin ondan farksız olduğunun henüz farkında değiller. Amerika Plüton dönüşünü yaşadığı için parçalanmanın eşiğinde ve bu seçim sonuçları bunu şiddetli bir şekilde tetikleyecek gibi duruyor. Bir yandan da Satürn dönüşünün sınavından geçemeyen bir Avrupa örneği var önümüzde. Birlik olmak yerine birbirlerinden maske çalmayı tercih ederek birlik olma konusunda ne kadar başarılı olduklarını tüm dünyaya ispatladılar. Bu yüzden Avrupa'da da kazan bu kış bu kavuşum ve kare açıyla daha da şiddetli kaynamaya ve insanlar sokaklara çıkmaya devam edecek. 

Uranüs karesi sadece kitlesel protestoları değil, devrimleri de beraberinde getirecek. Satürn yani devlet, otorite, küresel sermaye kontrolü elden bırakmak istemeyecek. Onların karşısında yer alan halk ise tam tersine daha şiddetli tepki verecek. Jüpiter ise genişleme etkisiyle bu olayları büyük çaplara yayacak ve bütün dünya bu değişimden nasibini alacak. 

Sonunda nelerin olacağını hepimiz göreceğiz. Ya politikacılar ayaklanmalara direnemeyecek ve yasalarını halkın talepleri doğrultusunda değiştirecekler ya da koltuk sevdalarından vazgeçmek zorunda kalacaklar ve yepyeni hümanist, adil liderler gelecek. Öyle bir sürece giriyoruz ki, şu an bildiğimiz tüm liderlerin yerini başkaları alacak. 

200 yıllık yepyeni bir Hava elementi döngüsüne girmekteyiz. Bu yıllar içerisinde yaşayacaklarımız Kova çağının fragmanını yaşatacak bizlere. Aslında bilinçli olur ve aynı zamanda birlik de olursak çok güzel eşitlik üzerine kurulu, adil ve insancıl bir düzen yaratabiliriz. Ama bunu bize dayatılan korku ve manipülasyon imparatorluğuyla başaramayız.

Neler yapalım?

Birlik ve beraberlik içerisinde hareket edelim. Orjinal fikirler üretelim. Biz bir tarım ülkesiyiz. Yanlışlıkla elimizden tohum düşürsek, mahsüle dönüşen zengin topraklara sahibiz. Neden bunu bir sanat eserine dönüştürmeyelim? Tamam birçoğunu mahvettik ama doğa kendisini yenilemesini bilir. Bizim yardımımızla bu süreci hızlandırabiliriz. Köylerimize, kırsal alanlara geri dönelim ama bunu günümüz teknolojisinin bize sunduğu fırsat ve imkanlarla yapalım. Birlik olalım, kooperatifler oluşturalım, üretelim. Ürettiklerimizi dijital ortama taşıyalım, ticaretimizi bu şekilde yapalım. Bağımsızlığımızı geri kazanalım. Kendi markalarımızı kuralım. Bilgi üretelim. Öğrendiklerimizi paylaşalım. Mevsimsel düşünelim, yerel beslenelim. Eğer burdan kemdimizi kalkındırabilirsek ne kıtlık etki eder bize, ne de bu şeytani düzen. Aslında yapmamız gereken tek şey gerçek özümüze geri dönmek. Atatürk'ün dediği gibi köylü milettin efendisidir. 

Dilerim bu kavuşum bizi kölelikten kurtarır ve kendi efendiliğimizi hatırlatarak özümüze, birlik ve sevgiye geri döndürür. 

Astrolog Rumen Kolev'in de dediği gibi.. Karanlığı yenmek istiyorsak Güneş Tanrısı Apollo kadar aydın olmalıyız. Bu kavuşumun hepimizi aydınlatması ve güçlendirmesi dileğimle..

15 Kasım 2020 | Akrep burcunda yeniay

 

Kapımızda 2020 yılının son Süperayı bulunmakta. Bu yeniay 23 derece Akrep burcunda, Agena yıldızıyla kavuşumda gerçekleşecek. Bu yıldız fedakârlıkla birlikte gelen başarıyı temsil eder. Bu yüzden yapmak zorunda bırakılacağımız yenilikler bizden aynı zamanda fedakârlık bekleyecekler. Başarı uğruna nelerden vazgeçmeye niyetlendiğinize dikkat edin. 

Önümüzdeki iki haftalık süreç içerisinde haritamızda Akrep burcunun bulunduğu alanda yeni bir adım atma görevi veriliyor bizlere. Bu öyle bir görev ki, bizi aynı zamanda korkularımızla yüzleştirecek ve dönüşmemizi bekleyecek. Çünkü kapıda hem bir tutulma hem de yeni dünya düzenini kuracak olan Jüpiter ve Satürn'ün kavuşumu bulunmakta. Büyük değişimlere gebeyiz hepimiz, hem dünya halkı olarak hem de kendi küçük iç dünyamızda. 

Yeniay'ın yöneticisi Mars kendi yönettiği Koç burcunda çok kuvvetli bir konumda retrosunu tamamlamış bulunmakta. Öyle bir iç güce sahip ki, hedeflerine ulaşma konusunda önüne çıkacak her türlü engeli yıkıp, yakacak güçte. Ayrıca Alpheratz yıldızıyla kavuşumda. Bu da ne pahasına olursa olsun özgürlüğünü ve bağımsızlığını koruma isteğinde olduğunu gösteriyor. İster Amerika, ister Avrupa ülkelerindeki protestolar olsun, bize bu etkinin üzerimizde ne kadar kuvvetli olduğunu gösteriyor. İnsanlar özgürlüklerinin ve bağımsızlıklarının daha fazla kısıtlanmasına karşı koyuyor.  

Venüs ve Jüpiter doğasındaki bu yıldız eğer korkularımızla yüzleşebilir, Akrep burcunun istediği gibi ruhumuzun derin diyarlarına inmeyi başarabilirsek, güzel bir ruhsal dönüşümün bizi beklediğinin haberini veriyor. Gün ne kadar karanlık da olsa aydınlık yine de galip gelecek sonuçta.

______________________

Akrebin en karanlık duygusu kaybetme korkusudur. Bu yeniay hepimiz bu korkumuzla yüzleşelim. Olan hiçbir şey öylesine olmaz. İçimizi burkan depremler, felaketler, umulmadık ani değişimler.. Tüm bunlar bize her şeyin ne kadar gelip geçici olduğunu hatırlatıyor. Bu dünyada misafiriz. Ölüm ise her zaman bir an meselesi uzaklıkta. Bugün varsak yarın yokuz! Bunu bir idrak ederek yaşayabilsek ne para hırsımız kalacak, ne sevdiklerimizi kıracağız, ne kendimize bu kadar gaddar davranacağız, ne de ekonomik durumdan bu kadar darbe alacağız. 

Venüs - Mars karşıtlığı incitmeden sev, sevdiğinin kalbini yok saymadan ilişkine değer ver, emrini veriyor bizlere. Bu yeniay bencilliğimizden vazgeçmemizi bekliyor. Daha anlayışlı, daha sevgidolu olmamızı istiyor. Daha derin bir boyutta bağ kurmayı öğrenmemiz gerektiğini anlatmaya çalışıyor. Çünkü yaratılışımız da, özümüz de bu: Sevgi!

Yeniay hem Jüpiter, Satürn ve Plüton'dan destek almakta hem de mistik Neptün gezegeniyle oluşan güzel üçgen bir açıya sahip. Bize koşulsuzca sevmenin ne büyük mucizeleri beraberinde getirebileceğinin bilgeliğini veriyor adeta. Ruhsal bir boyutta kendi içsel simyasını gerçekleştiren insan bu dünyalı değildir artık. Ruhu kanatlanmış, gönlü ait olduğu yere çoktan dönmüştür. Aramızda varmış gibi gözükse de, aslında yoktur. Huzura erişmiş, hatta huzurun kendisi olmuştur. Bu yıl en çok aradığımız, özlem duyduğumuz huzurdu. Bu yeniay, ruhuyla bağ kurmasını başarana vaad edecek bu huzuru. Yeterki hissedin onu!

İşte Akrep burcu bu varlık ile yokluk çizgisinde daima ölüm dansı yapan bir burçtur. Kendini gerçekleştiren bir Akrep cambaz gibi gezindiği ipten düşmekten korkmaz. Bilir ki, düştüğü an, kendini bulduğu an'dır. 

Bu yeniay, hepimizin kendine ait bir parçayı bulması ve içsel bir simya deneyimlemesi dileğimle. 

Huzurlu bir yeniayınız olsun..