Eril & dişil enerjileri doğru kullanmak hakkında yol gösterici olarak harita

  • Share

21 Mart 2019 | Terazi burcunda ekinoks dolunayı

  • Share

Hayatımızda neden zorluklar yaşarız?

  • Share

6 Mart 2019 | Balık burcunda yeniay

  • Share

Eril & dişil enerjileri doğru kullanmak hakkında yol gösterici olarak harita


"The secret" adlı bir kitap çıkmıştı, ardından belgeseli dahi çekildi. Eminim bir çoğunuz okumuştur, okumayanlar da duymuştur.
Bu kitaptaki sırla sonrasından çok dalga geçildi. Çünkü herkes gaza gelip, istediği evin veya arabanın posterini yapmış, dileklerini dilemişti ama zaman gelip geçti ve bu isteklerin hiçbiri gerçekleşmedi.
Aslında bu kitap gerçekten kadim bir sırrı paylaşıyordu ama bunu yanlış yöntemlerle yaptı veya bu yöntemler yanlış anlaşıldı.

Çekim yasası evrenin gizli yasalarındandır ama Allah'ın yaratmış olduğu tüm yasalar maddi güç elde etmek için kullanıldığında kişiye zarar verir. Bu yasaları sadece manevi güç için kullanmalıyız. Bu da ruhsal seviye ve olgunlukla çok yakından alakalı. Çünkü belirli bir olgunluğa ulaştıktan sonra o villa veya araba hiçbir şekilde umrunuzda olmuyor. Bu dünyanın maddiyattan ibaret olmadığının idrakı çok önemli çekim yasasını kullanabilmek için.
Yani çekim yasasını harekete geçirebilmek için yaşamak istediğiniz evin değil, o evde yaşarkenki hissedeceğiniz duygunuzu hayatınıza çekmelisiniz. Maddi şeyleri de ancak bu şekilde elde edebiliriz. Dolaylı yoldan. Çünkü aslında hepimizin istediği maddi güç değil, manevi zenginlik. İşte bu yüzden villasında oturmasına rağmen çok mutsuz insanlar ile gecekondusunda oturmasına rağmen çok mutlu ve huzurlu insanlar var bu hayatta.

Peki neden bazı insanlar istedikleri şeylere daha kolay kavuşurken diğerleri çok zorlanıyor? Kimileri maddi güce sahip değilken mutlu olabiliyor da, zengin olanlar neden huzursuz yaşamlar yaşıyor? Kimilerimiz neden şanslıyken, bazılarımız bir türlü istedikleri yerlere gelemiyor?
İşte bunun cevabı da yine kendi astroloji haritamızda.

Astroloji haritalarımızda doğu yarım küre ile batı yarım küre vardır. Doğu yarım küre kişinin kendi inisiyatifiyle yaptığı şeyleri temsil eder. Bu haritanın sol tarafıdır. Doğu yarım kürede daha fazla gezegenleri olanlar kaderlerini kendileri yazarlar. Çünkü iradelerini daha fazla kullanırlar.
Batı yarım kürede gezegenleri olanlar ise, çevrelerine bağlıdırlar. Onların kaderleri diğer insanlarla olan ilişkileri aracılığıyla oluşur.
Yani doğu yarım küre insanları bu hayatta sahnede olmak için vardırlar, batı yarım küre insanları da bu sahneyi izleyenlerdir diyebiliriz.

Haritanıza bakarak ve gezegenlerinizi sayarak hangi kategoriye girdiğinizi görebilirsiniz. Ay düğümlerini ve dış gezegenleri saymadan, sadece 7 gezegeni göz önünde bulundurun.
Eğer haritanın sol tarafında daha fazla gezegeniniz varsa, hayat sizden ilk adımları atmanızı bekliyor demektir. Eğer sağ tarafta daha fazla gezegeniniz varsa siz istediğiniz kadar ilk adımları atın, daima diğer insanlar yüzünden engel veya gecikmelerle karşılaşabileceğinizi gösterir. Yani sağ tarafta gezegenleri olanlar ilk adımlarını daima başkaları aracılığıyla atarlar. Sanki onların kaderleri başkalarına bağlıymış gibi.

İşte çekim yasasını daha kolay hayata geçirebilenler sol yarım kürede daha fazla gezegenleri olanlardır. Diğerleri ise bu konuda daha fazla zorlanır. Çünkü hayat onlara tam olarak tek başına hareket etmelerine izin vermez. Kocaman bir "DUR" işaretiyle karşılaşırlar bunu yapmak istediklerinde.

Aynı şekilde haritalarında daha fazla eril burçta gezegenleri olanlar doğu yarım küre insanlarına benzerler. Eril enerji ortaya atılan, yapan, aktif olan enerjiyi temsil ettiği için, bu kişilerin hayatları da daha aktif olur.
Eğer haritanızda daha fazla gezegen dişil burçlara yerleştiyse ve siz aktif olup, ilk adımları atan bir şeyleri başaran kişi olmak istiyorsanız, hayatınızda birçok şeyin yolunda gitmediğini veya gitse de sizin istediğiniz gibi olmadığını göreceksiniz.

Kişinin haritasını tanıması kendini tanımasına vesiledir. Hangi gruba girdiğinizi bilirseniz, hayatınızdaki seçimleri ona göre yapabilirsiniz.
Eril burçlarda veya doğu yarım kürede daha fazla gezegeni olanlar bu hayatta hiçbir şeyin ayaklarına kadar geleceğini beklemesinler. Çünkü kaderlerinde böyle bir rahatlık yok. Bir şeylere sahip olmak ve bir yerlere gelmek istiyorlarsa, ilk adımı daima kendileri atacak ve hedeflerinin peşinde koşmaları gerekecek. Yani bu hayatta iradelerini kullanmayı öğrenebilmeleri için aktif olmaları gerekecek.

Tam tersine haritanın batı yarım küresinde veya dişil burçlarda gezegenleri olanların, hırstan arınmış teslimiyet içerisinde bir hayat yaşamaları gerekiyor.
Yukarıdakilerin fırsatları kendileri yaratmaları gerekirken, dişil enerjiye sahip olanlar bu fırsatların karşılarına çıkmalarını beklemeleri gerekir. Bu insanlar hayatı daha ağırdan, yani pasif kalarak yaşarlar. Çünkü kader yazgıları buna göredir. Bu insanlar istedikleri kadar hırslı olup fırsatların peşinde koşsunlar sadece bir yere kadar ilerleyebilirler. Oysa vermek yerine almayı öğrendiklerinde bir mucize gerçekleşir ve herşey istedikleri gibi olmaya başlar. Bu yüzden bu insanlar iradelerini kuvvetlendirmek yerine, teslimiyetlerini kuvvetlendirmekle görevlilerdir.

Tüm bu söylediklerimi çok basit olarak algılamayın. Eril enerjiye sahip olanlar kendilerini bir yerlere gelmek için paralasınlar, dişil enerjiye sahip olanlar da ayaklarını uzatıp, hiçbir şey yapmasınlar anlamına gelmiyor bu söylediklerim.
Allah hiçbir kulunu bu kadar düz bir mantıkla yaratmamış. Hepimiz karmaşık varlıklarız. Bu yüzden çoğumuzun mesela eril burçlarda daha fazla gezegeni varken, bu gezegenler daha çok haritanın batı tarafına yerleşmiş olabilirler. Bu durumda anlarız ki, bu kişi her iki enerjiye de sahip. Yani gün gelecek iradesiyle kendi seçimlerini kendi yapacak ve gün gelecek bu iradesiyle yaptığı seçimleri başkalarına uyarlaması gerekecek.
Hayatı okuyabilmek fırsatları değerlendirebilmek için çok önemli işte. Bu gibi fırsat döngülerini transitler arada bir nasip ediyorlar, kimilerimiz kullanıyor kimilerimiz ise uyuyorlar.
Mesela en son balık burcundaki yeniay çekim yasasını harekete geçirebilmek için muazzam bir enerjiydi ve bunu o yazımda dile getirmiştim. Çekim yasasını harekete geçiren dişil enerjidir tıpkı balık burcu gibi. Çekim yasası demek evrenin sana istediklerini sunması için ona izin vermen demektir. Aslında teslimiyetle gelir bazı şeyler ama bunun için eril enerjinizi akabinde kullanmanız gerekir ki bu kapıyıda ekinoks dolunayı açmıştı bizlere. Bu enerji hala aktif. Bu yüzden bu yazıyı yazarak yol gösternek istedim.
Bu evren düalite üzerine kurulu. Siyah ve beyaz, eril ve dişil, ying ve yang daima bir arada. Bizler de birer dansçıyız bu diyarlarda. Bu dansı ne kadar güzel öğrenirseniz o kadar güzel ve huzur dolu bir yaşamınız olur şu dünyada.

21 Mart 2019 | Terazi burcunda ekinoks dolunayı


Kış bitti.
Uyanma vakti geldi.
Güneş'in 0 derece Koç burcuna geçişiyle birlikte astrolojik yeni yılımızı kutluyor olacağız. 
Bu yılki ekinoksun bir özelliği daha var, o da Terazi dolunayıyla gerçekleşecek olması.

Hem bir yeni başlangıç hem de dolunay enerjisinin getirdiği bir tamamlanış yaşayacağız hep birlikte. 
Balık burcundaki yeniayla hayaller kurmuştuk tezahür etmesini istediklerimizle ilgili. 
 Ekinoks günü ise bu hayallerle ilgili ön hazırlık yapmak zorundayız. 
Merkür retrosunun ay sonunda bitmesiyle birlikte bu planlar gerçekliğe dönüşebilir. 
Ama bu yine bizim emeklerimize bağlı. 
Bunu sakın unutmayalım!
_______________________

0 derece Terazi burcunu Sabîî sembollerinde, okyanustan çıkan bir kız ve ona sarılan bir fok temsil eder. 
Ekinoks için ne kadar güzel bir sembol.
Bu kız nasıl okyanustan çıkıyorsa, biz de ekinoksla birlikte kendi karanlığımızı geride bırakma fırsatına kavuşuyoruz. 
Çünkü Güneş Koç burcunda Kiron ile kavuşuyor olacak dolunay zamanı.
Benliğimizi, kimliğimizi, var oluşumuzu tehdit eden tüm yaraları geride bırakma fırsatı bu.
Ruhu özgürleştirmek uğruna bir dolunay topraklaması yapıp, karanlık duygulardan vedalaşmak için ne kadar güzel bir imkan.

Sabîî sembolü bize Fok'la birlikte daha derin bir anlayış sunuyor bu ekinoks dolunayıyla ilgili.
Çünkü Fok duru görüyü, içsel farkındalığı, uyumu, kendi alanını korumayı ve eril enerjinin hakimiyetini temsil eder. 
Ekinoks ve dolunay günü gökyüzüne hakim olan Mars ve Venüs karesi mevcut. 
Jüpiter Venüs'e sekstil açıyla yardım etmeye çalışsa da bir sürtüşme enerjisini deneyimliyor olacağız.

İçimizdeki anima ile animus,
dış dünyamızdaki ben ve sen ilişkimiz, yani tüm ikili ilişkilerimiz..
Tüm bu alanlar üzerinde duru görümüzün artacağa ve farkındalığa kavuşacağımız özel bir enerji etkisine girmeye hazırlanıyoruz. 
Bu etki kendisini 2 hafta boyunca bir sonraki yeniaya kadar yoğun bir şekilde hissettirecek ama bu aynı zamanda ekinoks günü etkin olacağı için, etkisini komple 1 yıla yayacak.
Çünkü ekinoks dünyamızın doğum günüdür ve doğum günü yaşanılan herşey önümüzdeki 1 yılın tamamıdır. 
Doğum gününüzün sembol okumasını doğru yaparsanız, 1 yıl boyunca yaşayacaklarınız hakkında kehanetlere kavuşursunuz. 
Ekinoks zamanı bu dünyamız için geçerlidir. 

Peki ya neler bekliyor bizi bu yıl?
Her zamanki gibi ektiklerimizi biçmek bekliyor her birimizi bu yıl.
Bu yüzden bu dolunayı iyi değerlendirin.
İlişkileriniz üzerinden sınanacağınızı bilin.
Tutkularınız üzerinden de sınanacaksınız ve arzularınız üzerinden de.
Çünkü Mars da Venüs de kendi isteklerini yerine getirmek istiyorlar ve bu kare açı devam ettiği sürece bir savaş ortamı hakim olacak diyara. 
Çünkü her iki taraf da geriye adım atıp, anlayış göstermek istemiyor.
İşte bu sürtüşmeyi hem kendi iç dünyamızda hem de ekonomi, politika vs. aracılığıyla dış dünyamızda deneyimleyeceğiz 1 yıl boyunca.

Jüpiter'in ise burda bir yardımı söz konusu, yardımı görmek isteyenlere. 
Venüs'e, yani arzu ve isteklerimize büyük açıdan bak, diye fısıldıyor. 
Umudunu kaybetme ama umudun için savaş, bu yüzden Mars'la, yani hayatındaki eril tüm enerjilerle savaşmayı kes, diyor. 

Eril de dişil de bir bütündür ve ayrıldığında güç kaybeder.
Bunu bir idrak edelim bu dolunay. 
Sezen Aksu'nun da dediği gibi savaşmak değil, sevişmek daha çabuk çözüm arar.
Bu yüzden savaşmayalım, sevişelim çevremizle ama sadık kalalım sevdiklerimize. 
Uyum gösterelim birbirimize. 
Kızmayalım, anlamaya çalışalım, çözüm arayalım bu ay.
İhanetle karşılaşıyorsak, soralım kendimize bize ihanet edene kızmadan önce, ben nerelerde ne zaman ihanet ettim kendime?

Çevrendeki herşey ve herkes senin aynan. 
Bunu da idrak et bu dolunay ve ekinlerini ona göre ek bu bahar!

Hayatımızda neden zorluklar yaşarız?


Bazılarımız, belki bilgisizlikten belki de düşüncesizlikten kaynaklı olarak Astrolojiyi sadece kehanet aracı olarak görüyorlar. 
Maalesef benim elimde tüm dertlere şifa olacak altın bir hap yok. Şu saatte mutlu olacaksın, şu yılda bunu yaşayacaksın gibi net cümleler kullanamam. Bu tanrıcılık oynamaya girer.

Kendi hayat hikayem ve korkularım hakkında da yazılar yazıyorum ki, bilin ben de bir insanım, benim de bilgim eksik ve ben de aynı yolculukta yol alırken zorlanıyorum. Yani Astrolojiyi bilmek tüm herşeyi öngörebileceğiniz ve hayatınızdaki tüm sorunlara çözüm bulacağınız anlamına gelmiyor. Tam aksine bu sorunlara çözümler ancak zamam içerisinde bulunuyor.

Hepimizin bir doğum haritası var. Doğduğumuz andaki yıldızların konumu kaderimiz. Ama gökyüzü durmuyor sürekli değişmeye devam ediyor. İşte bu değişimler aracılığıyla, ki Astrolojide bunlara transitler deniliyor, hayatımızdaki kader planımız kendini açığa vuruyor. Yani gerçekler sadece zaman içerisinde kendini gösteriyor. Bizler hata yaparak, yanlış yollara saparak öğreniyoruz. Olgunlaştıkça hayata daha farklı yaklaşıyoruz.

Bu olgunlaşmanın 7 süreci oluyor. Buna aynı zamanda ruhsal uyanış da deniliyor. Bu yazımda bu 7 süreçten bahsetmek istiyorum ki, aramızda Astrolojiyi kullanarak hazıra konabileceklerini zannedenler bu işin bu kadar kolay olmadığını idrak edebilsinler. Çünkü tanrı zar atmaz ve kullarına da attırmaz, zarı atıp hazıra konan şeytandır.

1.| Karanlıkla tanışma:

Mutsuzluk, moral bozukluğu, bunalım ve kaybolmuşluk hissiyle başlar bu süreç. Hepimiz yaşar ve geçeriz bu süreçten hayatımızın belirli bir döneminde. Genelde Satürn transitleri tetikler bunu veya Plüton, bazen de Uranüs.
En karanlık yıllarımız olur bunlar. Hiç kolay geçmeyen bir süreçtir çünkü kişi güzel günlerin var olabileceğine dair inancını tamamıyla yitirir. Ruhsal olarak zayıf ve çevre olarak da yalnız olanlarımız bu aşamada kolay yolu seçerek intihara başvurur, ki bu maalesef bir çözüm değil, çok daha büyük bir uçurumdur. İntihar eden ruhların ölüm sonrası neler yaşadıklarını belki bir gün başka bir yazımda ele alırım. Şimdi ele alırsam konu çok uzayacak.
Bu süreçten geçerken bir arayış başlar ama ruh tam olarak ne aradığını bilemez. Aradığının ne olduğunu bilmediği için daha da bocalar. Çünkü içindeki boşluğu bir türlü dolduramıyordur.

2.| Karanlıkla yüzleşme:

Bu ikinci aşamaya birçok insan dünyanın düzeni hakkında bilgi edinerek erişiyor. Dünyanın karanlık efendileri ve planları hakkında bilgi ediniliyor, komplo teorileri öğreniliyor, illuminati vs.
Bu ister istemez bir korku yaratıyor ama bu korku bu aşamada çok önemli çünkü daha derinde yatanı tetikliyor. O da çözüm arayışı.
İnsan, onu hasta edenin bu düzen olduğunu idrak ettiği anda kendini kurtarmanın yollarını arıyor. Yani ilk aşamada ne aradığını bilmeyen artık ne aradığını idrak etmiş oluyor. Özgürlük!
Bu özgürlük arayışı manevi bir arayış çünkü kurtarmaya çalışılan şey aslında kendi ruhumuz.

3.| Özgürlük arayışı:

Sorularımızın cevaplarını aradığımız serüven bu 3. aşamada başlıyor. Şimdi artık sıra ruhun zincirlerini kırmada.
Nelere bağımlıyım ben?
Niçin hayatımda bu sorunlar var?
Kim olmalıyım, buraya hangi amaçla geldim ve buna nasıl ulaşabilirim? gibi sorular bizi gerçek benliğimize ve Allah'a yaklaştırıyor. Bulunan her bir cevap ile ruha vurulmuş zincirler kopuyor.
Özgürlüğü bir sırt çantasıyla dünyayı gezmek olarak algılamayın. Bunu yapan özgür olan değil, arayışta olan. Gerçek özgürlük bu zincirleri kırmasını bilenindir ve bu bir süreçtir.

4.| Cevaplara kavuştukça:

Bu aşamaya geldiysek karşımıza belirli kişiler çıkıyor. Bunlar sadece kitaplar, videolar veya gerçek kişiler de olabilirler. Öğrenci hazır olduğunda üstat yetişir ama bu üstadın nerelerden yetişeceğini siz bilemezsiniz. Bu yüzden bu aşamada sembolleri okuyabilmek çok önemli. Yoksa gelen yardımları göremeyebiliriz. 4. aşamadan sonra evren bizimle konuşmaya başlıyor ve biz ilk defa onun dilini okuyabilecek kıvama geliyoruz. İşte burda çok tehlikeli bir şey başlıyor. İngilizce'de buna "spiritual bypassing" deniliyor. Kişi kendini öyle bir mertebeye getiriyor ki, herşeyi aştığını zannediyor. Hani var ya bu tür insanlar çıkıp televizyonlara herşeyin güzelliğinden bahsediyorlar. Herşey sevgi, herşey ışık, bu hayat cennet falan filan. Buraya çok dikkat edin hepimiz bu aşamada şeytanın varlığının inkarına düşüyoruz. Pozitif düşünerek, olumlu olarak her şeyin yoluna gireceğine dair kendimizi kandırmaya başlıyoruz. Karanlık duyguları inkar ederek bastırdığımızda kendi şeytanlarımızı yaratırız. Bu 4. aşama aslında bu şeytanları yaratmanın değil bu şeytanları yenme aşamasıdır. Bu arada şeytan kelimesini burda mecazi olarak kullanıyorum. Anlatmaya çalıştığım şey negatif düşünce, duygu ve alışkanlıklarımız. İçimizdeki şeytanlar bunlar. Dış dünyamızı cehenneme çeviren de bunlar.

5.| Arayışın derinleşmesi:

4. aşamada arayışın sığ hali mevcuttu. Bu yüzden her türlü kişisel gelişim veya dini, spiritüel kitap ve bilgi hap gibi yutuluyordu ama 5. aşamada bu tür bilgilerin artık bize hiçbir şey kazandırmadığını idrak ettiğimiz farklı bir aydınlanma yaşıyoruz. Artık bu arayış derinleşmek zorunda. Burdan sonrasında üstat zannettiklerimizin de aslında sadece bizim gibi arayışta olan insanlar olduğunun bilincine ulaşmak bizi artık tamamıyla iç yolculuğumuza davet ediyor. Burdan sonrasında en güzel dost yalnızlık. Çünkü tüm cevaplar baştan beri dışta değil, içteydi. Bu yüzden inzivaya çekilmek ve sessizleşmek gerekliydi.

6.| Kendini keşfetme:

Tüm peygamberlerin kendilerini geri çektikleri bir mağaraları var. Tek başına kaldıkları bir zaman var. Biz birer peygamber değiliz. O devir Hz. Muhammed ile kapandı ama o ve diğerleri bizlere takip edebileceğimiz altın bir yol bıraktılar. Bize erdemli yaşamanın kurallarını miras olarak bıraktılar. İnsan-ı kamil mertebesine ulaşmış olmayı kendi hayatlarıyla örneklediler. İşte 6. aşama bunu yaşayabilmek demektir. Gerçek hak adaleti yerine getirebilmek için savaşmak, doğru zamanda konuşmak doğru zamanda susmak ve haddini bilmek demektir. Nefsine söz geçirip, iradeni Allah'ın emrine bırakabilmek demektir. Erdemli bir insan olarak, çevrene güzel bir örnek olabilmek demektir. Bu aşamada artık devreye dış gezegenler girer. Artık Uranüs, Neptün ve Plüton kendilerini bu kişi aracılığıyla tezahür ediyorlardır. Kişi kendi özüyle (uranüs) ve ona verilen ilhamlar (Neptün) aracılığıyla diğer insanlarda köklü değişimlere (Plüton) sebep olur. Yani tek kişinin uyanışı birçok kişinin uyanışına sebebiyet oluşturur.

7.| Kendini aşma:

Ben diye bir kavramın artık tamamıyla ortadan kalktığı aşamadır. Kişi bu aşamada tüm arayışlarını yitirir çünkü artık sadece teslimiyet ve huzur vardır.
Bunun nasıl bir mertebe olduğunu yine ermişlerin hayatlarından öğrenebiliriz. Hepsi günlük işlerine devam etmişler. Hiçbiri evlenmekten, çocuk sahibi olmaktan, çalışmaktan ve hizmet etmekten geri çekilmemiş. Yani aslında bu aşamada kişi baştaki hayatına geri dönüyor ve zaten yaptığı şeyleri sürdürmeye devam ediyor. Hayat kaldığı yerden devam ediyor. Tüm bu süreçler boyunca değişen tek şey kişinin kendisi. Bilgelik de bu demek işte. Aslında değişen hayata olan bakış açımız. Bu serüvene başlarken var olan tek şey korku ve endişeydi. Bu serüven biterken var olan tek şey ise sevgi, teslimiyet ve huzur oluyor.

Hayat bundan ibaret işte. Bu 7 mertebeden ve bu 7 yolculuk serüveninden.
Bizi bu yolculuklara doğru zaman geldiğinde çıkaran ise yine Allah'ın emrinde olan gezegenler ve diğer gök olayları. Bu bakış açısıyla bakıldığında ne kadar muazzam bir kurgunun içinde yaşadığımızı idrak ediyor insan. Bu yüzden abartmayın hayatınızdaki zorlukları ve sıkıntıları. Boşuna kızmayın size kazık atanlara. Hepimiz birer oyuncuyuz. Amacımız ise ruhlarımızı ait oldukları cennete ulaştırmak. Geri kalan herşey yalan..

6 Mart 2019 | Balık burcunda yeniay


Kapımızda bizi bekleyen balıklar diyarında bir yeniay bulunmakta.
Bu yeniay Balık burcunun 15. derecesinde gerçekleşecek. 
Bu derece Sabîî sembollerinde, sessiz bir anda yaratıcı birine gelen ilham olarak simgelenir. 
Yani eğer sessizleşmesini bilirsek, sezgilerimiz aracılığıyla ilhamlar alıp yeni bir başlangıç yapma imkanına kavuşmuş olacağız bu yeniay. 

Hem Mars'a, hem Satürn'e olan sekstil açılarıyla birlikte huzurlu bir enerjiye sahip bu yeniay. 
Lakin kendisi aynı zamanda Neptün ile kavuşumda. 
Bu gezegen işin içerisinde olduğunda biliyoruz ki, görünmeyen alemin perdeleri açılmakta. 

Bu yeniayın görünmeyen karanlık bir yüzü var. 
O da kendini umutlara fazla kaptırmak. 
Mars ve Satürn'e olan sekstil açılar bize bunu fısıldıyorlar. 
Hayatı güllük gülistanlık zannetme, acılarıyla birlikte var olur anılar, diye fısıldıyorlar. 

Neptün'ün bu hatasını zaman zaman yapıyoruz hepimiz. 
Bu da geçer, deyip karanlıklardan kaçıyoruz. 
İzin veriyoruz hayatın bizi aldatmasına.
Sonra da kendimizi kurbanmış gibi hissediyoruz. 
Oysa biz çevirdik kafamızı.
Görmezlikten geldik görmemiz gerekenleri.
Bu yeniay bu anlayışı artık sürdürmemek için yeni bir başlangıç yapmamızı bekliyor bizden. 

Bir kere de olsun ayaklarımız sağlam bassın yere. 
Satürn gibi katı olabilelim.
Bir kere bile olsun, nasılsa her şey yoluna girer diyerekten ayağımıza beklemeyelim. 
Mars gibi olup, doğrular için savaşabilelim. 
Adaletle bize düşenleri yerine getirebilelim. 

Her Balık burcundaki gökyüzü olayı mistiktir ve mistik diyarın kapılarını açar yeryüzündekilere. 
Kimimiz sezgileri aracılığıyla algılar bunu, kimimiz ise rüyalar ve ilhamlarla alır ruhunun gıdalarını. 
Siz de dinleyin ruhunuzun sesini ve rüyalarınızın sembollerini okuyun.
Okuyun ki, Sabîî sembollerinin tanımladığı bu ilhamı alabilin. 

Merkür geriliyor olacak bu hafta.
Yani içe yönelmek ve yeni bir başlangıç için farkındalık yaratmak için çok güzel bir fırsat bu.
Aynı zamanda yeniayla birlikte Uranüs 7 yıllık Boğa burcundaki yolculuğuna başlıyor olacak. 

Yani bu yeniay sıradan bir yeniay değil.
Değişimi ve fırsatları beraberinde getiren bir enerji bu. 
Bu mistik portaldan yararlanabilmek için gerçekçi hayaller kurun hilali gökyüzünde görebildiğinizde. 
Önünüzdeki yıllar için hedefler belirleyin. 
Bunların her birini dua eşliğinde Ya Hadî esmasını zikrederek yapın. 
Mars ve Satürn'ün etkisiyle birlikte Neptün sayesinde çok daha çabuk tezahür olacak bu istekler.
Bu yüzden hedef belirlerken, istekte bulunurken ve dua ederken çok dikkatli olun. 

Bu yeniayın hepimize hayırlara vesile olacak kapılar açması dileğimle..