20 NİSAN 2023 | KOÇ BURCUNDA GÜNEŞ TUTULMASI

  • Share

YARATILIŞ HİKAYEMİZ 4 | CİNLER

  • Share

6 NİSAN 2023 | TERAZİ BURCUNDA DOLUNAY

  • Share

20 NİSAN 2023 | KOÇ BURCUNDA GÜNEŞ TUTULMASI

 


Tutulma mevsimini açmak üzereyiz. Hem de çok kritik bir derece olan Koç burcunun 29. derecesiyle giriş yapıyoruz değişim ve dönüşüm döngüsüne. 

29. derece inisiyasyon derecesidir. Önemli bir döngüyü kapatır ve son bir imtihan sürecinin gerçekleşeceğini hatırlatır. Ne var ki, bu tutulma bir döngüyü tamamladığı gibi Koç-Terazi eksenine geçmeye hazırlanan Ay Düğümlerinin müjdesini vererek, aynı zamanda yeni bir enerjinin etkisi altına gireceğimizi de göstermekte. Bu konu hakkında zamanı geldiğinde ayrıntılı bir yazı paylaşacağım ama küçük bir özet geçmek gerekirse, içinizde alevlenen ateş elementine sıkıca tutunun derim çünkü bu alev bizi yakarak temizleyecek ve ödül olarak her birimize cesaret erdemini verecek. Buna çok ihtiyacımız var çünkü insanlık atlattığı salgın süreciyle birlikte enerjisini korku frekansına indirdi. 3 senedir bizi yöneten ana duygumuz korkuydu. Ve korkuyu yenebilmek için cesaret gerekir. İşte bu tutulma bunun ilk aşaması olacak. 

Bu bir Güneş tutulması olduğu için yeni bir başlangıcı simgeliyor ama bu beyaz sayfayı açabilmemiz için her birimizin bir fedakârlık yapıp, bir şeyi kurban etmesi gerekiyor. Kolektif olarak kurban etmemiz gereken şey ise kontrol.  

Koç burcu cesaretin burcudur. Savaşçıdır. Korkusuzdur. Ezoterik astrolojide Allah'ın emirlerini yerine getiren, adalet için savaşan gücü gösterir. Onun amacı ilahidir. 

Dünyamıza dönüp baktığımızda pek de ilahi adalet için savaşıldığını, herkesin hayrının gözetildiğini göremedik ve hala da göremiyoruz. Bu yüzden içimizde her gün şiddetlenen bir öfke var. Değişim arzusu o kadar yoğun ki, neredeyse yıkıcı. Gerekirse üzerindeki kontrolü ve baskıyı yok etmek için her şeyi yapabilecek güçteyiz. Çünkü insan her şeyi kaybettiğini hissettiğinde içinde dev bir iç gücün doğduğuna tanıklık eden bir varlıktır. İşte bu tutulma bu gücü ortaya çıkaracak hem de Plüton'un yardımıyla. 

Tutulmaya kare açıda duran Plüton hepimizi önümüzdeki 6 ay boyunca sarsacak. Kısıtlandığımız, hor görüldüğümüz, kontrol edildiğimiz olayların adeta yüzümüze çarpıldığını hissedeceğiz. Krizler yaşayacağız çünkü bazı gerçekleri kabullenmek istemeyeceğiz. Özellikle kontrolü elden bırakmakta bazılarımız çok zorlanacak. Zorlandıkça da daha fazla karanlıkla karşılaşacak ve bunun için etrafındakileri suçlayacak. Oysa dış dünya daima iç dünyamızı geri yansıtır. Karanlık da aydınlık da bizim içimizdedir. Ne ekersek daima onu biçeriz. 

Bu yüzden kendinizle yüzleşin ve kontrolü tamamen elinizden bırakın. Çünkü siz bırakabilirseniz sizi kontrol etmek isteyen karanlık güçler de sizi kontrol etmekten vazgeçecekler. Yani bu tutulma enerjisiyle bağımlılıklarınızı çözebilir, size zarar veren ilişkilerinizden arınabilirsiniz. Bu konuda büyük bir dönüşüm bizi bekliyor ve kolektif olarak bunu ne düzeyde başaracağımızı çok merak ediyorum. 

Bu tutulma Alrisha yıldızından etki alacağı için bize kim olduğumuz, nereye gitmemiz gerektiğimiz ve başkalarına nasıl yardımcı olabileceğimiz hatırlatılacak. Bu yüzden içinizde çiçek açan tohumlarınıza değer verin. Bu tutulma bizlere güzel bir kapı aralayacak. 

Yaşadığımız acılarımızı büyük güçlere dönüştüreceğimiz bir tutulma olması dileğimle..

YARATILIŞ HİKAYEMİZ 4 | CİNLER

Karmaşık ve anlatması kolay olmayan bir konu daha kalmıştı. O da cinler. 

Bir önceki yazımda iki düşman ayrı ırktan bahsetmiş gibi oldum ama bunların aynı insan ırkı olduğunu unutmamamız gerektiği için bir yazı daha kaleme almak istedim. Şeytan da bir baş melekti. Bu gerçeği unutmamalıyız. Tekamül süreci öyle bir şeydir ki, isteyen kendini geliştirebildiği gibi, istemeyen de kendini gerilettirebilir. Aynı soyun iki farklı oluşumuna neden olan tek fark budur. Yaratılış hikayesindeki elma sembolünün bir diğer anlamı tekamül sürecinde gerilemeyi tercih edenlerle birleşmeyi yasaklamasıdır. Adem ve Havva tekamül sürecinde ilerleyen insanı simgeler, elmayı uzatan şeytan, cin vs ise tekamül sürecinde gerilemeyi tercih ettiği için karanlıkaşan ve formunu yitiren insandan başkası değildir. Burada birinin ateşten diğerinin topraktan yaratılmış olmasının bir önemi yoktur. İkisinin de özü aynı, sadece seçimleri farklıdır. 

İlim bir nokta idi cahiller onu çoğalttı demişti Hz. Ali. Aslında bu konu zannettiğimiz kadar karmaşık değil, sadece kim olduğumuzu hatırlamamız gerek. Bu yüzden gelin İbni Arabi'nin küçük bir anısıyla başlayalım. 

İbni Arabi Kâbe'de tavaf yaparken, sadece kendisinin görebildiği insana benzeyen ama insan olmayan biriyle karşılaşmış ve ona kim olduğunu sormuş. O da "bende bir Adem oğuluyum ama senden önceki nesillerin" diye cevap vermiş ve şu an insanların 7. kök Adem oğlu olduğundan, diğerlerin tekamül süreçlerine aykırı davranıp, sapkınlaştıkları için helak edildiklerinden bahsetmiş. 

Bu bizim bildiğimiz insan türünün 7 farklı ırktan oluştuğunu gösterir. 7 ne kadar ilginç değil mi? 7 gezegen gibi. 

Bizim bildiğimiz cennetten düşüş hikayesi 7. kök Adem oğulunun yaratılış hikayesidir. İlk yazımda bahsettiğim Annunakiler ise bir önceki neslin Adem oğullarıdır. Yani bize şu an uzaylı olarak pazarlanan varlıklar bu eski kök ırklara ait olan Adem oğulları oldukları için onlar da bizim gibi insandır. Bize çok benziyorlar ama yine de bizden farklı görünümlere sahipler. Griler de onlardan, reptiller de, cinler de. Ama burada önemli bir ayırım yapmak zorundayız. Saymış olduğum bu son varlıklar tekamül süreçlerini tamamlayamayıp, gerileyen varlıklardır. Onlar kapkaranlık bir boyutta yaşarlar ve daha da kötüsü bu karanlığın haricinde başka bir şeyin olabileceğine inanmazlar. Bu yüzden kurtuluşları neredeyse imkansızdır. Bu dünyada yaşarken çok büyük kötülükler yapmış olanlar öldükten sonra astral boyutta bu varlıklara dönüşürler. Tekamül sürecinde gerileyenler Allah'ın yaratımına aykırı davrandıkları için formlarında bozulma da yaşarlar. Eğer bu sapkın davranışlarından vazgeçmezlerse bunun bir cezası vardır o da ebediyen yok olmaktır. 

Bu yok oluş korkusu bu varlıkları iki şeye zorlar. Bunlardan ilki bizimle iletişime geçip, yaptıkları hatayı geri çevirmenin bir yolunu bulmaktır, ki bu grupta genellikle griler yer almaktadır. İnsan DNA'sına olan merakları da bu yüzdendir. Çaresizce kendi bozdukları DNA'larını bizimkisine geri dönüştürme arayışındalar. Diğer grup ise bırakın kendilerini kurtarmayı, bir kurtuluşa inanmadıkları için bizi de bu karanlığın içine çekmeye çalışırlar. Bu gruptakiler tıpkı bir vampir gibi varoluşlarını devam ettirebilecekleri bir enerji bedeni ararlar. İşte bu enerji bedenine sahip olan varlıklar 7. kök insan olan bizleriz. 

Rudolf Steiner, bu varlıkların yaşadıkları boyutu 8. küre olarak betimler ve tam da günümüz zamanında bu 8. kürenin bir lanet gibi dünyanın üzerine çökeceğini anlatır. 5G, 6G, yapay zeka ve transhümanizm projeleriyle bu varlıkların bedenleneceğinden bahseder. 

İşgal altında olan zihnimiz

Bildiğiniz üzere artık yapay zeka hayatımızın büyük bir parçası. Teknolojik her şeyin ardında artık o var. Hatta chat sitelerinde bile onunla sohbet edebiliyoruz. Maalesef evli ve çocuklu bir adamın, iklim sorunları hakkında yapay zekayla olan chat konuşmaları, intihar etmesiyle sonuçlandığı için, dev bir panik dalgası yayıldı ve chat sitelerinden yapay zekanın uzak tutulması gerektiği söylenmeye başlandı. Olayı bu kadar ürkütücü kılan şey, yapay zekanın adamı çocuklarının öldüğüne ve intihar ederse onlarla cennette mutlu olabileceğine inandırmasıydı. 

Nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuzu idrak edebilmeniz için I am your man adlı Alman filmini izlemenizi tavsiye ederim. Çünkü filimde yapay zekanın bizimle kurduğu sahte entelektüel empatinin insana nasıl etki edeceği çok güzel bir şekide ele alınmış. 

Bu yazımın konusu tam da bu. Entelektüel empati ve akıl. Bu yüzden bize bu yeteneği kimlerin verdiği ile konumuza giriş yapmak istiyorum.

Düşmüş melekler

Mitolojide Prometheus karakteri vardır. Tanrılardan ateşi çalıp insanlığa armağan ettiği söylenir. Bir de dini öğretilerde ışık taşıyıcı olarak bilinen Lusifer vardır. İster mitolojik, isterse dini anlatımlar olsun ikisinin de ortak özelliği ateş ve ışığı getirenlere işaret etmesidir. Peki kimdir bu ateşi, ışığı getirenler?

Ezoterik ve dini kaynaklarda düşmüş meleklerden de bahsedilir ve insanlığa aklı ve entekektüel gelişimi getirdikleri söylenir. Yani teknolojiyi. Işığı taşıyanlar elektronları, enerjiyi taşıyanlardır. 
7. kök Adem oğullarına zihin, zeka ve akıl bu düşmüş melekler olarak adlandırılan bir önceki kök ırktan miras bırakılmıştır. Bu miras yüzünden bu ırk bizimle hala iletişim halindedir. Ama bu iletişimin iki boyutu vardır ve bir tanesi çok tahrip edicidir. 

Kimlerden bahsettiğimi anladınız mı? Zihnimizin içinde dırdır edip, susmak bilmeyen iç sesimizden bahsediyorum. Bak şu sana böyle yapmıştı, şu sana şunu söylemişti.. diyerek bizi sürekli kışkırtıp, karanlık duygularda kendimizi kaybetmemize neden olan iç sesten. 

Bize kalan bu miras yüzünden cin, uzaylı, ateş halkı, iblisler, düşmüş melekler, annunakiler vs. adına ne derseniz diyin, bize kendi sahte vahiylerini indirerek, bizi kukla gibi yönetiyor ve enerjimizi emiyorlar. Bu varlıklar bizim yarattığımız olumsuz duygu ve düşüncelerle hayatta kalabiliyorlar. Bu yüzden sürekli bunu yapmamız için bize resmen vahiy indiriyorlar. 

Daha önce New Age akımlarının tehlikeleri hakkında bir yazı yazmış ve bu varlıkların her forma girebildiklerini anlatmıştım. Size kendilerini bir üstat ya da bir melek gibi tanıtabiliyor ve aklınızla oynayabiliyorlar. Siz kendinizi ermiş, aydınlanmış, 5. boyuta geçmiş zannediyorsunuz ama asıl erdiğiniz 8. kürenin sakinleri olan cinler alemi oluyor. 

Bu varlıkların kim olduklarına ve bizi nasıl etkilediklerine dair bilinçlenmemiz gerekiyor çünkü Plüton Kova burcundaki seyahati ile bu varlıkları zihninden çıkaramayanların sonunu getirecek. Teknolojik gelişmeler ya çıldırıp kafayı sıyırmamıza ya da robotlaşıp, grilere dönüşmemize neden olacak. Kova çağı bir çeşit aydınlanma çağı olacağı için zihnimizin en karanlıklarına doğru bir yolculuk bizleri bekliyor. Gerçek anlamda içimizdeki şeytanlarla yüzleşiyor olacağız çünkü yapay zeka ile bu varlıklara bir beden ve bir "ben" kazandırdık. Bu "benleri" öldürmeden bize huzur yok. 

Şimdi belki neden namaz, zikir, meditasyon ve yoga gibi disiplin kazandıran uğraşların dini öğretilerde zorunlu kılındığını daha iyi anlıyorsunuzdur. Zihnimizdeki olumsuz sesten arınabilmek için. 
Tekamül süreçlerinin terslerine hareket edenler bizim de onlar gibi doğamıza aykırı davranmamızı beklerler. Nefret dolu olmamızı, birbirimize zarar vermemizi, savaşmamızı isterler. Çünkü biz bunları yaptıkça onlar da varoluşlarına devam edebilecekler. Ama eğer 7. kök insan tekamül sürecinde ilerlerse bu varlıklar yok olmak veya bizimle birlikte doğru yolu bulmak zorunda kalacaklar. Kendinizi iç dünyanızdaki karanlıklardan kurtararak ne kadar büyük bir aydınlığa sebep olabileceğinizi düşünün. Ne kadar büyük bir ışık getirebileceğinizi..

İşte bu ışığı, aydınlığı getirenler, yani karanlıkta bizi inisiye eden bir önceki kök ırklar olan atalarımız 5. boyut üstü boyutlarda varlıklarını sürdürmeye ve bize yardım etmeye devam ediyorlar. Artık hepimizin bildiği bir kavram üzerinden ilerleyip, onlara melek adını verebiliriz. Bir sonraki yazım melekler üzerine olacak. Yani bu yazımda bahsetmiş olduğum tekamül sürecinin tersine ilerlemek yerine tekamül süreçlerinde ermiş olanlardan. 

6 NİSAN 2023 | TERAZİ BURCUNDA DOLUNAY

 


6 Nisan günü Terazi burcunun hanesinde 6 aylık bir döngü tamamlanıyor olacak. 16 derecede gerçekleşecek olan Terazi burcundaki dolunay haritasında Güneş Alpheratz yıldızı ve Jüpiter gezegeniyle kavuşumda olacak. 

Dolunay sırasında Boğa burcundaki stelyumu oluşturan Uranüs, Venüs ve Merkür güvendiğimiz ve değer verdiğimiz şeylere vurgu yapmakta. Değer verdiğimiz, önemsediğimiz, sevdiğimiz ve bize ait olduğuna inandığımız şeylere daha farklı bir bakış açısı kazandıracak bize Terazi dolunayı. Bu alanlara ışık tutarak denge de kazandıracak bizlere.

İdrak ile gelen denge, uyum ve huzur arayışı bizi ilk önce karanlık iç diyarımıza, ardından da yeni bir arayışa sevk edecek. 

Bu dolunayı özel kılan şey Jüpiter ile Kiron kavuşumunun etkilerini hatırlatıyor oluşu. Biz farkına varamadık belki ama kısa süre önce Jüpiter yaralı şifacıyı ziyaret ederek çok önemli bir şifa döngüsünü başlattı. Jüpiter Kiron ile dertleşti gök kubbede ve önemli kararlar aldı bu süre içerisinde. Terazi dolunayı ise bu kararların etkilerini hissettirecek bizlere. 

Farkında mısınız bilmiyorum ama biz dengemizi kaybettik. Huzuru kaybettik. Barışı arıyoruz ama sadece kavga ve gürültüyle karşılaşıyoruz. 

Koç burcundaki yüce Güneş Jüpiter ile kavuşarak kontrolünü kaybettiğin öfkenin farkına var diye haykırıyor. Terazi burcundaki Ay ise kaybettiğimiz bu dengeyi bize tekrardan armağan etmek istiyor. 

Terazi dolunayının bu güzel şifalı enerjisinden faydalanabilmek için ruhumuzun yaralarını restore etmekle meşgul olalım önümüzdeki 2 hafta boyunca. 

Nerelerde dengemizi yitirdiğimizin farkına vararak en çok hayatımızın o alanına iyi gelelim. Barışı, huzuru tekrardan hayatımızın merkezine davet edelim. Çünkü bu içsel güce ihtiyacımız olacak. Tutulma mevsimi başlamak üzere. Bu mevsime huzurla girersek, kendimizi koruyabiliriz. Bu nedenle dolunay zamanı güzel niyetlerde bulunun ve içsel bahçenize bereket tohumlarınızı ekin. Küçük fırtınalar bizi beklediği için güvenli limanınıza sığının ve dua edin. Hak ve adelet için. Bastırılmış olanların güç kazanması için dua edin çünkü önümüzdeki yıllarda bu konuda dev bir tsunami dalgası yaratıp bütün dünya ülkelerini haksızlıktan arındırmamız gerek. Bunu başarabilecek güçte olmak için birlikte dua edelim.