Ruhsal Simya'nın 7 Aşaması

Ocak 20, 2017


Simya kavramını hepimiz duymuşuzdur ama hiç birimiz tam olarak ne olduğunu bilmeyiz. 
Simya kimilerimiz için basit madenleri altına çevirebilme kabiliyetidir, materia prima'dır, felsefe taşıdır, kimilerimiz için ise bundan çok daha fazlasıdır..
•••

Simyacıların bir sözü vardır: "Aurum Nostrum Non Est Aurum Vulgi" yani 'Bizim altınımız sıradan altın değildir.' 

Peki simya bizim bildiğimiz sıradan altın değilse, nedir? 

Simya en basit anlamıyla ruhumuzun aydınlanmasıdır. Bizi sınırlayan düşüncelerimizden, korkularımızdan, inanç kalıplarımızdan, hatta bizi sınırlayan çevremizden kopmanın ve gerçeklere uyanmanın sürecidir. 
Bu uyanış sürecinin 7 aşaması vardır. Bu yüzden bu yazıyla ruhsal simyanın 7 aşamasından bahsetmek istiyorum. 

•••

"Solve et coagula"
- Ayır ve tekrar birleştir -

Bu cümle simyayı anlayabilmemiz için çok güzel bir metafordur. 
Altını takip ederek, yani sezgilerimizi dinlemeyi öğrenerek, yaratıcımızla olan bağımızı kuvvetlendiririz. Böylelikle bizi sınırlayan ve uyanmamızı engelleyen herşeyden uzaklaşırız ve gerçek ait olduğumuz yere ulaşmak için, kendi içimizde bütünleşiriz, yani varlığımızın farkına varırız. 
Tüm bu süreç, Tasavvufta da yer alan 'Kendini bilen Rabbini bilir' sözüyle de açıklanabilir. 
Çünkü aslında tüm simya bundan ibarettir: Ruhumuzun gerçek özünü keşfetmek. 

1. Aşama: Kalsinasyon 
(Yakarak toz haline getirme) 
1. aşamada kişi ruhsal tekamülünde ona engel olacak herşeyden kurtulma isteyişindedir. (Gurur, kibir, korku, öfke, nefret gibi tum olumsuz duygular) Ama bunu tam olarak nasıl yapması gerektiğini bilmediği için, bocalar ve batar. 
Tıpkı Anka'nın küllerinden doğmadan önce, ateşler içinde yandığı gibi, ruh da bu aşamada ateşler içinde yanıp kül olur. Bu yüzden bu aşamada, ruhun karanlık gecesini deneyimlediğini söyleriz. 
Ruh aydınlığa kavuşmadan önce, karanlığı deneyimlemek zorundadır. Bu yüzden simyanın ilk aşamasında kişi acıların en büyüğünü yaşar. Kimimiz için bu sevdiğimiz birinin ölümüdür, kimilerimiz içinse, hastalık, depresyon gibi şeylerdir. Hepimiz bu süreci farklı şekillerde atlatırız. 

2. Aşama: Çözünme
Bu aşamada karanlığın ardındaki aydınlığın ışığını görmeye başlarız. 
Kişi yavaşça uyanmaya başlar. Uyanışla birlikte bir arınma dönemine gireriz. 
Yanlış çevre, yanlış duygular, yanlış düşünceler, ve yanlış davranışlar.. Yanlış olan herşeyden uzaklaşmanın zamanı gelmiştir. 
Kişininin sırtından uzun seneler boyunca taşıdığı yükler kalkmaya başlar. Sanki üzerinde yoğun ve ağır bir sis tabakasının çözüldüğünü hissediyor gibidir. 
Bu süreçte ruh olgunluğa kavuşur. Artık etrafında olup bitenleri daha net görebildiği için, attığı adımlardan sorumlu olduğunu bilir. Çünkü o ne ekiyorsa, onu biçiyordur. Bu yüzden doğru ekinlere ihtiyaç duyar. 

3. Aşama: Ayrılma
Çözünme aşaması önümüze bir yol açsa da ve aydınlık artık yakınmış gibi dursa da, 3. aşamada kendi içimize dönüp, karanlık parçamızdan ayrılmanın zamanının geldiğini hissederiz. 
İçimizdeki karanlık tarafımız, hiçbir şekilde hafife alınamayacak kadar kuvvetlidir. Bu aşamada kişi içindeki şeytanlarla savaşır ve ruhunu kurtarmaya çalışır. 
Bu aşamada egonun tüm karanlığıyla tanışırız. Onu öldürmenin veya dönüştürmenin zamanı gelmiştir ama bu hiç de kolay değildir çünkü o bize karşı çok kuvvetli bir şekilde direnir. 
Çoktan yendiğimizi zannettiğimiz korkularımız bu aşamada yine ortaya çıkar ve bize meydan okurlar. 

4. Aşama: Kabulleniş
Ruh içindeki karanlık yönüyle tanıştıktan sonra, kabul ve teslimiyeti öğrenme aşamasına gelir. 
Şimdi içindeki aydınlığı ve karanlığı birleştirmenin zamanı gelmiştir.
Bu aşamada bilinçaltı kendi içinde barındırdıklarını adeta dışarıya kusar ve kişi tüm ortaya çıkanları kabul etme durumunda kalır. 
Böylelikle bilinçaltında var olan ve kişiyi gizliden gizliye yöneten tüm duygular çözülür. Kişi bilinçaltının onu yöneten karanlık ve bilinmeyen hapishanesinden kurtulur. 

5. Aşama: Doğuş
Bu aşama tırtılın kelebeğe dönüştüğü aşamadır. 
Tıpkı tırtılın ölüm korkusu gibi, insan da bu aşamada tuhaf bir heycan, hatta ölüm korkusuna benzer birşey hissedebilir. Çünkü ölüm ve doğum ayrılmaz bir ikilidir. Doğabilmek için, önce ölmek gerekir. Ama bu ölüm mucizevi birşeydir. Tıpkı küçük bir tırtılın muazzam büyüleyici bir kelebeğe dönüşümü gibidir.
Kişi eski kabuğundan tamamıyla kurtulur ve yepyeni birisi olarak yeniden doğar. 

6. Aşama: Saflaşma
Bu aşamadan sonra ruhun aydınlanmış olmasından bahsedebiliriz. 
Eski kapı artık kapanmış ve yenisi açılmıştır. Ya da farklı bir örnekle, tırtıl artık kelebeğe dönüşmüştür, eski haline geri dönüş yoktur. 
6. aşamaya gelindiğinde kişi normal hayatını devam ettirse de, kendini saflaştırmaya gayret eder. Artık çok daha az şeye ihtiyacı vardır. Çünkü asıl Öz olan Sevgiye dönmüş, cennet halini deneyimlemeye başlamıştır. Artık huzur onunladır.
Olumsuz olayların veya haberlerin etkisi altına girmez. Merkezinde sadece Allah vardır ve gelen herşeyin ondan geldiğini bilir. Hayrın da, şerrin de.. Herşeyin arkasında Allah'ın muazzamlığını görür. Artık teslimiyet içindedir. 

7. Aşama: Birleşme
Simyanın en son aşaması, Hallac-ı Mansur'un 'En'el-hak' demesine denk gelir. 
Kişi bu son aşamada aşkın içinde eriyip yok olur. Dualite varlığını yitirir. Artık ne aydınlık ne karanlık vardır. Sadece Allah vardır.
 Bu en son aşamada kişi varlığını yitirir. Çünkü kendisinin hiç var olmadığını, sadece Allah'ın var olduğunu bilir. Bu yüzden Hallac-ı Mansur 'Ben tanrıyım', demiştir ve bu olgunluğa erişememiş olan insanlar tarafından çok yanlış anlaşılmıştır. Hatta günümüzde bile bu sözü çok yanlış yerlere çekilmeye devam edilmektedir.

İlahiyatçılardan Fatih Çıtlak, Tasavvufta bu son aşamanın ancak yolun yarısı olduğunu söylemişti.
Bundan öte neler olabileceğinin hayalini dahi kuramıyorum..
•••
Ruhsal simya, kendini Allah'a adamışlığın yoludur. Bu yüzden bu aşamalardan herkes geçemez.
Hepimiz tekamülümüze en uygun olan hayatı yaşarız. Kimimiz ömrü boyunca maddiyatın içinde kaybolur, kimimiz ise maneviyatın.

Eğer zorlayıcı zamanlardan geçiyor ve yardıma ihtiyaç duyuyorsanız bana ulaşabilirsiniz
_____________________________

You Might Also Like

0 yorum

Ruhsal Simya'nın 7 Aşaması


Simya kavramını hepimiz duymuşuzdur ama hiç birimiz tam olarak ne olduğunu bilmeyiz. 
Simya kimilerimiz için basit madenleri altına çevirebilme kabiliyetidir, materia prima'dır, felsefe taşıdır, kimilerimiz için ise bundan çok daha fazlasıdır..
•••

Simyacıların bir sözü vardır: "Aurum Nostrum Non Est Aurum Vulgi" yani 'Bizim altınımız sıradan altın değildir.' 

Peki simya bizim bildiğimiz sıradan altın değilse, nedir? 

Simya en basit anlamıyla ruhumuzun aydınlanmasıdır. Bizi sınırlayan düşüncelerimizden, korkularımızdan, inanç kalıplarımızdan, hatta bizi sınırlayan çevremizden kopmanın ve gerçeklere uyanmanın sürecidir. 
Bu uyanış sürecinin 7 aşaması vardır. Bu yüzden bu yazıyla ruhsal simyanın 7 aşamasından bahsetmek istiyorum. 

•••

"Solve et coagula"
- Ayır ve tekrar birleştir -

Bu cümle simyayı anlayabilmemiz için çok güzel bir metafordur. 
Altını takip ederek, yani sezgilerimizi dinlemeyi öğrenerek, yaratıcımızla olan bağımızı kuvvetlendiririz. Böylelikle bizi sınırlayan ve uyanmamızı engelleyen herşeyden uzaklaşırız ve gerçek ait olduğumuz yere ulaşmak için, kendi içimizde bütünleşiriz, yani varlığımızın farkına varırız. 
Tüm bu süreç, Tasavvufta da yer alan 'Kendini bilen Rabbini bilir' sözüyle de açıklanabilir. 
Çünkü aslında tüm simya bundan ibarettir: Ruhumuzun gerçek özünü keşfetmek. 

1. Aşama: Kalsinasyon 
(Yakarak toz haline getirme) 
1. aşamada kişi ruhsal tekamülünde ona engel olacak herşeyden kurtulma isteyişindedir. (Gurur, kibir, korku, öfke, nefret gibi tum olumsuz duygular) Ama bunu tam olarak nasıl yapması gerektiğini bilmediği için, bocalar ve batar. 
Tıpkı Anka'nın küllerinden doğmadan önce, ateşler içinde yandığı gibi, ruh da bu aşamada ateşler içinde yanıp kül olur. Bu yüzden bu aşamada, ruhun karanlık gecesini deneyimlediğini söyleriz. 
Ruh aydınlığa kavuşmadan önce, karanlığı deneyimlemek zorundadır. Bu yüzden simyanın ilk aşamasında kişi acıların en büyüğünü yaşar. Kimimiz için bu sevdiğimiz birinin ölümüdür, kimilerimiz içinse, hastalık, depresyon gibi şeylerdir. Hepimiz bu süreci farklı şekillerde atlatırız. 

2. Aşama: Çözünme
Bu aşamada karanlığın ardındaki aydınlığın ışığını görmeye başlarız. 
Kişi yavaşça uyanmaya başlar. Uyanışla birlikte bir arınma dönemine gireriz. 
Yanlış çevre, yanlış duygular, yanlış düşünceler, ve yanlış davranışlar.. Yanlış olan herşeyden uzaklaşmanın zamanı gelmiştir. 
Kişininin sırtından uzun seneler boyunca taşıdığı yükler kalkmaya başlar. Sanki üzerinde yoğun ve ağır bir sis tabakasının çözüldüğünü hissediyor gibidir. 
Bu süreçte ruh olgunluğa kavuşur. Artık etrafında olup bitenleri daha net görebildiği için, attığı adımlardan sorumlu olduğunu bilir. Çünkü o ne ekiyorsa, onu biçiyordur. Bu yüzden doğru ekinlere ihtiyaç duyar. 

3. Aşama: Ayrılma
Çözünme aşaması önümüze bir yol açsa da ve aydınlık artık yakınmış gibi dursa da, 3. aşamada kendi içimize dönüp, karanlık parçamızdan ayrılmanın zamanının geldiğini hissederiz. 
İçimizdeki karanlık tarafımız, hiçbir şekilde hafife alınamayacak kadar kuvvetlidir. Bu aşamada kişi içindeki şeytanlarla savaşır ve ruhunu kurtarmaya çalışır. 
Bu aşamada egonun tüm karanlığıyla tanışırız. Onu öldürmenin veya dönüştürmenin zamanı gelmiştir ama bu hiç de kolay değildir çünkü o bize karşı çok kuvvetli bir şekilde direnir. 
Çoktan yendiğimizi zannettiğimiz korkularımız bu aşamada yine ortaya çıkar ve bize meydan okurlar. 

4. Aşama: Kabulleniş
Ruh içindeki karanlık yönüyle tanıştıktan sonra, kabul ve teslimiyeti öğrenme aşamasına gelir. 
Şimdi içindeki aydınlığı ve karanlığı birleştirmenin zamanı gelmiştir.
Bu aşamada bilinçaltı kendi içinde barındırdıklarını adeta dışarıya kusar ve kişi tüm ortaya çıkanları kabul etme durumunda kalır. 
Böylelikle bilinçaltında var olan ve kişiyi gizliden gizliye yöneten tüm duygular çözülür. Kişi bilinçaltının onu yöneten karanlık ve bilinmeyen hapishanesinden kurtulur. 

5. Aşama: Doğuş
Bu aşama tırtılın kelebeğe dönüştüğü aşamadır. 
Tıpkı tırtılın ölüm korkusu gibi, insan da bu aşamada tuhaf bir heycan, hatta ölüm korkusuna benzer birşey hissedebilir. Çünkü ölüm ve doğum ayrılmaz bir ikilidir. Doğabilmek için, önce ölmek gerekir. Ama bu ölüm mucizevi birşeydir. Tıpkı küçük bir tırtılın muazzam büyüleyici bir kelebeğe dönüşümü gibidir.
Kişi eski kabuğundan tamamıyla kurtulur ve yepyeni birisi olarak yeniden doğar. 

6. Aşama: Saflaşma
Bu aşamadan sonra ruhun aydınlanmış olmasından bahsedebiliriz. 
Eski kapı artık kapanmış ve yenisi açılmıştır. Ya da farklı bir örnekle, tırtıl artık kelebeğe dönüşmüştür, eski haline geri dönüş yoktur. 
6. aşamaya gelindiğinde kişi normal hayatını devam ettirse de, kendini saflaştırmaya gayret eder. Artık çok daha az şeye ihtiyacı vardır. Çünkü asıl Öz olan Sevgiye dönmüş, cennet halini deneyimlemeye başlamıştır. Artık huzur onunladır.
Olumsuz olayların veya haberlerin etkisi altına girmez. Merkezinde sadece Allah vardır ve gelen herşeyin ondan geldiğini bilir. Hayrın da, şerrin de.. Herşeyin arkasında Allah'ın muazzamlığını görür. Artık teslimiyet içindedir. 

7. Aşama: Birleşme
Simyanın en son aşaması, Hallac-ı Mansur'un 'En'el-hak' demesine denk gelir. 
Kişi bu son aşamada aşkın içinde eriyip yok olur. Dualite varlığını yitirir. Artık ne aydınlık ne karanlık vardır. Sadece Allah vardır.
 Bu en son aşamada kişi varlığını yitirir. Çünkü kendisinin hiç var olmadığını, sadece Allah'ın var olduğunu bilir. Bu yüzden Hallac-ı Mansur 'Ben tanrıyım', demiştir ve bu olgunluğa erişememiş olan insanlar tarafından çok yanlış anlaşılmıştır. Hatta günümüzde bile bu sözü çok yanlış yerlere çekilmeye devam edilmektedir.

İlahiyatçılardan Fatih Çıtlak, Tasavvufta bu son aşamanın ancak yolun yarısı olduğunu söylemişti.
Bundan öte neler olabileceğinin hayalini dahi kuramıyorum..
•••
Ruhsal simya, kendini Allah'a adamışlığın yoludur. Bu yüzden bu aşamalardan herkes geçemez.
Hepimiz tekamülümüze en uygun olan hayatı yaşarız. Kimimiz ömrü boyunca maddiyatın içinde kaybolur, kimimiz ise maneviyatın.

Eğer zorlayıcı zamanlardan geçiyor ve yardıma ihtiyaç duyuyorsanız bana ulaşabilirsiniz
_____________________________