Hayatımıza gerçek aşkı nasıl çekeriz?

Ağustos 01, 2018


Kova burcundaki kuvvetli Ay tutulmasını atlattık sayılır. Bazılarımız sağ salım, bazılarımız ise ayrılıklarla.
Her ayrılık zordur elbet ama en zorları aşkındır. Sevdiğin kişiden yada daha doğrusu sevdiğini zannettiğin kişiden ayrılmak insana derin bir acı yaşatır.

Bu tutulma ayrılıkların şifası içindi. Bu yüzden kimse üzülmesin, kimse acı çekmesin. Biz bilmeyiz ama kader daima bilir bizim için iyi olanı. Bu nedenle zor enerjileriyle gelen bu tutulma ve kopmamız gerekenler de hayrımızaydı aslında. Gidenlerin arkasında üzülmemek gerekir asla. Çünkü giden gelene yol açar daima.
Madem Ay tutulmasını atlattık ve kapımızda bir Güneş tutulması bizi beklemekte o halde biz de yeni bir başlangıç için yapmamız gerekenleri yapalım.
Bu yazımda, ister yeni ayrılmış olun, ister bir türlü aşkı hayatına çekemeyen bir olun, vereceğim çok basit bir görevle aşkı hayatınıza çekebileceksiniz hem de çekim yasası aracılığıyla.

Çekim yasası evrenin gizli yasalarındandır ve 'the secret'in pazarladığından çok daha fazlasıdır. Çekim yasasını doğru bir şekilde kullanmasını bilen hayatına istediğini çekebilir ama burdaki sır bencillik değil teslimiyettir.
Kaslı, yakışıklı, zengin bir erkeğin posterini odaya asmakla o adam gelmez insanın hayatına. Veya Adriana Lima'nın hayalini kurmakla da olmaz bu iş. Biraz Metin Hara olmak gerek. Yani enerjileri yülseltebilmeyi ve yaşayabilmeyi iyi bilmek gerek.

Eğer yalnızsanız ve aşkı hayatınıza çekmek istiyorsanız ilk önce ilişki konularında ne tür inançlara sahip olduğunuzu bulmalısınız.

Yalnızlık berbat bir duygu.
Hayatımda biri olmadan kendimi eksik hissediyorum.
Başarılı, güzel, sevgidolu .. vs. birini hayatımda istiyorum ama ben aslında bunlara layık biri değilim.
Kendimi sevmiyorum.
İlişkilerde dürüstlük yok, herkes birbirini aldatıyor.
Herkes evlendiği için ben de evlenmeliyim.
..

Listeyi siz uzatın.
Eğer bu gibi daha çok karanlık kutuplu duygulara sahipseniz, yani ne kendinize ne de başkalarına karşı güzel duygular taşımıyorsanız bilin ki hayatınıza bu inancınızı geri yansıtacak sevgilileri çekeceksiniz. İşte bu çekim yasasıdır. Karanlığı besleyene karanlık armağan edilir.

1.| İlk önce tüm bu karanlık duygularınızın farkına varın ve bir liste yapın. Korkularınızla yüzleşin.
Daha sonra bir liste daha yapın ve tüm karanlık duygularınızın zıt duygularını listeyin. Mesela güvensizlikse karşısına güven yazın. Sevgisizlikse sevgi yazın vs.
Bunu yaparak duygu kutuplarınızı bulmuş olacaksınız. Çünkü her duygunun iki kutbu vardır. Biri - diğeri +. Eğer - kutupta yer alıyorsanız, yani tüm insanlar güvenilmez diyorsanız, + kutup olan güvenilir insanlar var kutbuna kaymakta zorlanacaksınız. Oysa tam tersine tüm odağınızı - kutuptan + kutba kayrdırmalısınız. Bunu başarabilmek aslında çok kolaydır ama maalesef egomuz işleri zorlaştırır. Peki ya buna rağmen nasıl başarılı olabiliriz?

2.| Duygu durumunu negatiften pozitife çektikten sonra yapılması gerekilen pozitif duyguları yaratmak ve beslemektir. Yani hayatınızda güzel ve olumlu şeylere, sevgiye ve aşka yer açın. Bunu yapabilmek için ne istediğinizden emin olmalısınız ilk önce.
Gözlerinizi kapatın ve hayal kurun. Hayalinizdeki kişi size kendinizi nasıl hissettirmeli? Bir ilişkide hissetmek istediğiniz duygular neler? Sevilmek, değer verilmek, saygı görmek, anlaşılmak, beğenilmek, güven ve aidiyet hissetmek başka?
Cevapları bulun ve yazın. Çekim yasasıyla hayatınıza çekeceğiniz özellikler bunlar olacağı için bu duygulara ağırlık vermelisiniz.
Bir şeyi istemek eril enerjidir ve bir kadın eril enerjiyi kullanarak hayatına istediği adamı çekemez. Aşkı sadece dişil enerjiyle hayatımıza çekebiliriz çünkü astrolojide aşk işlerine ister kadın ister erkek olalım, Venüs bakar.
Dişil yaşayan, akan, uyum sağlayan enerjidir. Bir ilişkide yaşamak istediğiniz duyguları bulduktan sonra bu duygulara hayatınızda yer açmalısınız. Bunun en kolay yolu ilk önce zihni alıştırmak. Kendinize bir defter edinin veya telefonunuza bir uygulama indirin ve her sabah veya akşam bu duyguların varlığı için minnet duyduğunuzu not edin.

• Hayatımda her an her şekilde sevildiğimi hissettiğim için ve gönülden sevebildiğim için minnet duyuyorum.
• Hayatımda seçimlerim ne olursa olsun huzurlu olduğum için minnet duyuyorum.
• Dünyada karanlığın var olduğunu bilsem de güvenilir iyi insanların varlığına minnet duyuyorum.
• Çevrem tarafından anlaşıldığım ve olduğum gibi kabul edildiğim için minnet duyuyorum vs.

Genelde 21 gün bunun için yeterli denilir. Şahsen kendi uygulamamda sadece 21 günün değil, en az 21 haftanın yeterli olduğunu gördüm. Eğer güzel bir hayat yaşamak istiyorsanız bu minnet duyma olayını bir yaşam tarzına çevirmeli ve hergün yapma isteğinde olacak kadar alışkanlık haline getirmelisiniz. Günde sadece 1 dakikanızı alacak, ne kaybedebilirsiniz ki?

3.| Çekim yasası için teslimiyet gereklidir. Bir şeyi ne kadar çok isterseniz o şeye o kadar az kavuşursunuz. Hiç kimse seni benden daha çok sevemez ey kul ve sen de kimseyi benden daha çok sevmemelisin, deyişidir bu Allah'ın.
Eğer hayatınıza bir kişiyi veya bir şeyi çekmek istiyorsanız, zaten buna sahip olduğunuzu idrak etmeli ve şükretmelisiniz. İşte çekim yasasının sırrı burda saklıdır. Sevilmek için ilk önce zaten her an her koşulda sevildiğinizi hissetmeli ve yaşamalısınız. Yaşamaya başladığınız anda o kişi pat diye beklenmedik bir anda karşınıza çıkar. Ve artık bu tür duygulara dışarıdan açlık hissetmediğiniz için doyurucu bir ilişki yaşayabilirsiniz. Enerjiniz olumlu ve güzel olana odaklı olduğu için evrenin size sunacağı da olumlu ve güzel şeyler olacaktır. İşte bu bir ilişkinin en sağlam temelidir.

Sanırım Metin Hara'nın TEDX konuşmalarından biriydi. Hayatını anlattı anlattı, konuştu durdu. Sonra bütün herkesi ayağa kaldırdı, birbirini tanımayan insanlar birbirine candan sarılmaya başladı vs. İzlerken birden gözlerim doldu. İçimde bir sevgi çoşkusunu hissettim. Bu beni duygulandırdı. Sahnede tek başına duran bu küçük adam bu kadar yüce bir duyguyu nasıl bu kadar derinden yaşattırabiliyor diye kendime sormuştum o gün.

Sevgi yaratılış sebebimiz ve varış yerimizdir. Bu hayattaki var olma gayemizdir.
Sevginin dışında olan herşey yalan ve illüzyondur.
Sevginin hayatınızda çiçek açmasına izin verdiğinizde bunu çok net görüyorsunuz.
Sizce neden mutsuz, huzursuz, kötü insanların yanında neşeli, pozitif, sevgidolu candan insanlar da var bu dünyada? Neden kötü ilişkiler yaşayanlar ve güzel ilişkileri olanlar var?
Bu hayat çok güzel bir adalet üzerine kurulu çünkü yöneticisi olan Allah.
Zannetmeyin ki neşeli, sevgidolu insanlar hayatlarında hiç olumsuzluk yaşamıyorlar. Öyle bir yaşıyorlar ki.. ama bunu güç haline çevirmesini ve güzel şeyleri görmeye devam etmesini çok iyi biliyorlar.

Sevgiyi yaşamak da yaşattırmak da sizin elinizde. Hem de her an. Sadece bir seçim uzaklığında sizi beklemekte.

Not: Bu gibi zihni yeniden formatlama çalışmalarında telkinin faydalarını çok gördüm. Ben dinlemeyi en çok sevdiğimi buraya ekliyorum.


You Might Also Like

11 yorum

  1. Peki yaşı ileri olduğu halde hiç sevgilisi olmamış olanlar için enerji dilinde bir açıklama var mı? Frekansı düşük bile olsa herkesin kendi gibi frekans seviyesi olan biri ile en azından bulusmasi, uyumlanmasi gerekmez miydi? Hiç sevgilisi olmamış olanlarin frekansı mı yok acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir ilişkisi olmayanların genelde etraflarında görünmez duvarlar vardır. Bu duvarlar aşkı engellerler. Dış dünyaya karşı görünmez olursun.
      Yazıda söylediğim gibi inanç kalıplarını keşfetmelisin ilk önce yoksa o duvarlar yıkılmaz. Kendini sevmeyi ve dişil enerjini kullanmayı öğrendiğinde insanlar kendilerini sana doğru çekilmiş gibi hissetmeye başlayacaklar.

      Sil
  2. Evet, dogru. O duvarları biliyorum sanırım. İnşaallah kaldırmayi da Allah nasip eder. Teşekkür ederim cevabınız için.

    YanıtlaSil
  3. Merhaba,

    Ben bir insan kendine neden değer vermeli, bunu anlayamıyorum. Yani çok güzel olduğum için mi,her zaman benden daha guzeli olacak. Çok iyi kalpli olduğum için mi, öyle bile olsa bununla övünmek zaten aslında iyi kalpli olmadığımı gösterir. Farklı konularda yeteneklere sahip olduğum için mi? O yetenekleri bana Allah verdi zaten. Peki bir insan kendini neden sever? Ben aynaya bakıp da kendimi ovemiyorum, seni seviyorum diyemiyorum. Sorunlarım var, evet ama kendimi sevmiyor da değilim. Yine de bir insan kendine neden değer verir anlayamıyorum. Herhalukarda kendinden emin olan insanlar, kendileriyle hep barışık ve hayat dolu olan insanlara hep ozeniyorum ama onların kendilerini nasıl bu kadar sevip değer verdiklerini pek anlayamıyorum. Onlarin nesi var ki kendilerine bu kadar inaniyorlar? Hepimiz ayniyiz işte. Sanırım doğduğumdan beri bende benlik algısı düzgün oluşmadigi ve o düzgün ruh haline hayatım boyu hiç görmediğim için nasıl bir şey olduğunu bilmiyorum. Ama merak ediyorum, neyimiz var ki kendimize değer verelim? Kendileri ile barışık olanlarda ne var ki bende o yok? O sevgiyi onlar nasıl bulmuşlar da ben bulamadim (ki sevgi dolu bir ailede dogdum, insanları da severim ama bir türlü kendimi değerli bir şey gibi göremiyorum.) Doğum haritamda güneş 12. Evde ama bunun etkisi bu kadar büyük olabilir mi?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnanç ve iman tek fark.
      Ben kendini beğenmişlikten bahsetmiyorum. Güzellik, yetenek vs. tüm bunlar konu değil. Maddi değil manevi şeylere yönelmelisin.
      Allah kendi parçasından verdiyse ruhuna, sen değerlisindir. Bu kadar basit.
      Eğer sevgidolu bir hayat yaşamak istiyorsan bu armağanın değerini bilmek zorundasın. Çünkü hissetmeden veremezsin ve yaşayamazsın. Insanoğlunun bu dünyadaki var olma gayesi sevgidir. Geri kalan herşey yalan.
      Bu 12.evindeki güneşinden kaynaklıysa tam da öğrenmen gereken koşulsuz sevgidir. Çünkü sevginin bir ön koşulu olamaz. Kendilerini oldukları gibi kabul edip seven insanlar bunu çok iyi bilirler.

      Sil
  4. Bir sorum daha var. Çok iyi kalpli, güvenilir, kendiyle de barışık bazı insanların hiç olmayacak kişiler ile beraber olduklarıni, onları yanlış tanıdıklarını ve mesela sonra aldatildiklarini görebiliyoruz. Yani o kişilerin de mi enerji durumda birbirinin ayniysiymis ki bir araya gelmişler? Ama dışardan çok farklı gozuküyorlar, sadece biri yalancı ve iyi rol yapıyor? Ya da mesela çok iyi kalpli kadınlar evlendikten sonra eşlerinden eziyet görebiliyorlar. Bu da aynı durum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben insanın daima kendi ektiğini biçtiğine inanırım. Bir insan dışarıdan masum gibi görünebilir ama içinin derinliğinde nasıl biri olduğunu bilemezsin.

      Ayrıca karma denilen bir olay vardır. Bazı insanlar aileden kalma miraslarını hayatlarına bu tür insanları çekerek ödüyor olabilirler.
      Allah'ın adaleti asla sapmaz. Biz kendi cahilliğimizle olayları çok sığ yorumlayabiliyoruz. Etrafının yaşadıkları seni yanıltmasın.

      Sil
    2. Merhabalar... Yorumları okuduğumda, bu konuda bir kaç şey söylemeden durmadım. Sevgili Yıldız Gözlemcisi, sayfana burnumu sokuyorsam özür dilerim...

      Sevgili Asya, Yıldız Gözlemcisi'nin de dediği gibi kimsenin içinde ne olduğunu bilemeyiz. Dışarıdan çok iyi, çok masum, kendisiyle çok barışık gibi görünen bir insanın içinde aslında fırtınalar esiyor olabilir. İçinde çok büyük duvarlar, kalıplar vs olabilir. Ve bütün bunlar da onların enerjilerini etkiler, hayatlarına çektiklerini şekillendirir.
      Ya da bir insan dışarıya karşı gerçekten iyi kalpli ve güvenilir olabilir, ama belki de kendisine karşı öyle değildir. Kendisine karşı acımasız davranıyor olabilir. Ama bir şey söyleyeyim mi, kendisine karşı acımasız olan bir insanın dışarıya gösterdiği anlayış ve sevecenlik de genellikle ihtiyaç duyduğu bir şeyden kaynaklanır. Sevilmek için olabilir örneğin. "Ben kendimi sevemiyorum, başkaları sevsin beni ki sevilesi olduğumu anlayayım" ihtiyacı olabilir bu.
      Tabii bunlar varsayımlar. Gerçekte ne olduğunu yalnızca insan kendisi bilebilir. Aslında bu bile kolay bir şey değil. İnsanın kendisi hakkında bile bilgi sahibi olabilmesi, "ben şuyum" diyebilmesi o kadar zor ki.
      Ama bunun için bakabileceğimiz bazı ipuçları var. Günlük konuşmalarımızda ya da kendi kendimize kaldığımızda kullandığımız kelimeler örneğin, bazen duvarlarımızı ve korkularımızı öyle güzel gösteriyor ki... Özellikle korkularımız, bazen kendimizi bırakıp, yaşamak istediklerimizi yaşamamıza engel olurlar. Cüretimi mazur gör, yorumunda özellikle değindiğin tema "aldatılmak, kandırılmak" ile ilgili. Acaba senin de korkuların burada mı öbekleniyor?
      Kendimizi suya atmadan yüzmeyi öğrenemeyiz. Belki biz boğulmaktan korkarken, o serin suların tenimize dokunuşu çok iyi gelecek ve bunca zaman neler kaçırmış olduğumuz için hayıflanacağız. Belki suyun soğukluğu bizi üşütecek, ama yüzmek öyle güzel gelecek ki biraz üşümeyi göze alacağız. Yüzmeyi öğrenirken biraz çaba göstermemiz, yorulmamız hatta belki biraz su yutmamız gerekebilir, ama çaba gerektirmeyen ne var ki hayatta?

      Sevgilerimle...

      Sil
    3. merhaba emel hanım,

      yazınızı çok güzel buldum, siz de katkıda bulunduğunuz kendi adıma çok teşekkür ederim.

      yazdıklarınızda o kadar haklısınız ki. benim hayatım maalesef büyük ölçüde korku üzerine kurulu zaten. neden böyle olduğunu nasıl olduğunu da bilemiyorum ve en büyük hayalim korkmadan o serin sulara dalmak zaten. hatta boğulmayı göze alacak kadar cesur olmak istiyorum ama benim durumumda bunun için kendi değerinin farkında olan biri de olmak gerekiyor. yıldız gözlemcisinin yukarıda hiç sevgilisi olmamış olan insanlar için söylediği "onlarin etrafinda görünmeyen duvarları vardır." sözünü okuyunca zaten benim de bütün duvarlarım tek tek gözümün önüne geldi, yıkmaya çalışıyorum. ve maalesef "ama bir şey söyleyeyim mi, kendisine karşı acımasız olan bir insanın dışarıya gösterdiği anlayış ve sevecenlik de genellikle ihtiyaç duyduğu bir şeyden kaynaklanır. sevilmek için olabilir örneğin. "ben kendimi sevemiyorum, başkaları sevsin beni ki sevilesi olduğumu anlayayım" ihtiyacı olabilir bu." bu sözünüzün de büyük ölçüde canlı örneğiyim sanırım. zaten en sevdiğim, çok sevdiğim insanlar ile iletişim kuramamak, onların yanında stresten rahat olamamak gibi bir sorunum da var. sanki kendim gibi davranırsam onları kaybedecekmişim gibi korkuyorum, bu da onlardan biri.

      ve çok doğru tahmin etmişsiniz, ben de su ana kadar hiç biriyle birlikte olmamiş olamama rağmen nasıl oluyor bilmiyorum ama hayatta en kötü gördüğüm, başkalarından duyunca çok etkilendiğim ve kendi adıma korktuğum şeylerden biri de hep aldatilmakti. hatta dün bunun konusu geçti yine, bir yakınım "sen küçükken bununla ilgili bir travma mi yaşadın ne oldu acaba?" diye bayağı merak etti. ben de bilmiyorum niye böyle. sonuç olarak duvarlarımın aslında farkındayım ama onları nasıl ördüğümü hiç bilmiyorum, ben de aşmaya çalışıyorum. katkıda bulunduğunuz için çok teşekkür ediyorum tekrardan. bir de duanızı da alırsam çok mutlu olurum :)

      Sil

  5. Merhaba Sevgili Asya,

    Sana "sen" diyorum izin verirsen, böylece duvar olmaz aramızda ;)

    Sözlerimin sana dokunmuş olmasına çok sevindim. Kimbilir belki de bir başlangıç olur bu senin için... Duvarları fark etmiş olmak çok güzel bir başlangıç zaten. Gerisi daha kolay.
    Herkes sevilesidir inan. Özellikle saklanmadığımızda, kendimizi olduğumuz gibi ortaya koyduğumuzda... Ancak o zaman ışığımız parlar. Biz, kendimiz olduğumuzda. Sen kendin olduğunda gidecek insanlar varsa, bırak gitsinler zaten. Yerine gerçekleri gelsin.
    Çok genç olduğunu hissediyorum. Yaşayacak o kadar güzel yılların var ki. Yeter ki hayatı akışına bırak. Suyun kaldırma gücüne inan.
    Dualarım seninle <3

    YanıtlaSil
  6. Birbirinize böyle destekte bulunmanız çok hoşuma gitti.
    Teşekkür ederim ⚘

    YanıtlaSil

Hayatımıza gerçek aşkı nasıl çekeriz?


Kova burcundaki kuvvetli Ay tutulmasını atlattık sayılır. Bazılarımız sağ salım, bazılarımız ise ayrılıklarla.
Her ayrılık zordur elbet ama en zorları aşkındır. Sevdiğin kişiden yada daha doğrusu sevdiğini zannettiğin kişiden ayrılmak insana derin bir acı yaşatır.

Bu tutulma ayrılıkların şifası içindi. Bu yüzden kimse üzülmesin, kimse acı çekmesin. Biz bilmeyiz ama kader daima bilir bizim için iyi olanı. Bu nedenle zor enerjileriyle gelen bu tutulma ve kopmamız gerekenler de hayrımızaydı aslında. Gidenlerin arkasında üzülmemek gerekir asla. Çünkü giden gelene yol açar daima.
Madem Ay tutulmasını atlattık ve kapımızda bir Güneş tutulması bizi beklemekte o halde biz de yeni bir başlangıç için yapmamız gerekenleri yapalım.
Bu yazımda, ister yeni ayrılmış olun, ister bir türlü aşkı hayatına çekemeyen bir olun, vereceğim çok basit bir görevle aşkı hayatınıza çekebileceksiniz hem de çekim yasası aracılığıyla.

Çekim yasası evrenin gizli yasalarındandır ve 'the secret'in pazarladığından çok daha fazlasıdır. Çekim yasasını doğru bir şekilde kullanmasını bilen hayatına istediğini çekebilir ama burdaki sır bencillik değil teslimiyettir.
Kaslı, yakışıklı, zengin bir erkeğin posterini odaya asmakla o adam gelmez insanın hayatına. Veya Adriana Lima'nın hayalini kurmakla da olmaz bu iş. Biraz Metin Hara olmak gerek. Yani enerjileri yülseltebilmeyi ve yaşayabilmeyi iyi bilmek gerek.

Eğer yalnızsanız ve aşkı hayatınıza çekmek istiyorsanız ilk önce ilişki konularında ne tür inançlara sahip olduğunuzu bulmalısınız.

Yalnızlık berbat bir duygu.
Hayatımda biri olmadan kendimi eksik hissediyorum.
Başarılı, güzel, sevgidolu .. vs. birini hayatımda istiyorum ama ben aslında bunlara layık biri değilim.
Kendimi sevmiyorum.
İlişkilerde dürüstlük yok, herkes birbirini aldatıyor.
Herkes evlendiği için ben de evlenmeliyim.
..

Listeyi siz uzatın.
Eğer bu gibi daha çok karanlık kutuplu duygulara sahipseniz, yani ne kendinize ne de başkalarına karşı güzel duygular taşımıyorsanız bilin ki hayatınıza bu inancınızı geri yansıtacak sevgilileri çekeceksiniz. İşte bu çekim yasasıdır. Karanlığı besleyene karanlık armağan edilir.

1.| İlk önce tüm bu karanlık duygularınızın farkına varın ve bir liste yapın. Korkularınızla yüzleşin.
Daha sonra bir liste daha yapın ve tüm karanlık duygularınızın zıt duygularını listeyin. Mesela güvensizlikse karşısına güven yazın. Sevgisizlikse sevgi yazın vs.
Bunu yaparak duygu kutuplarınızı bulmuş olacaksınız. Çünkü her duygunun iki kutbu vardır. Biri - diğeri +. Eğer - kutupta yer alıyorsanız, yani tüm insanlar güvenilmez diyorsanız, + kutup olan güvenilir insanlar var kutbuna kaymakta zorlanacaksınız. Oysa tam tersine tüm odağınızı - kutuptan + kutba kayrdırmalısınız. Bunu başarabilmek aslında çok kolaydır ama maalesef egomuz işleri zorlaştırır. Peki ya buna rağmen nasıl başarılı olabiliriz?

2.| Duygu durumunu negatiften pozitife çektikten sonra yapılması gerekilen pozitif duyguları yaratmak ve beslemektir. Yani hayatınızda güzel ve olumlu şeylere, sevgiye ve aşka yer açın. Bunu yapabilmek için ne istediğinizden emin olmalısınız ilk önce.
Gözlerinizi kapatın ve hayal kurun. Hayalinizdeki kişi size kendinizi nasıl hissettirmeli? Bir ilişkide hissetmek istediğiniz duygular neler? Sevilmek, değer verilmek, saygı görmek, anlaşılmak, beğenilmek, güven ve aidiyet hissetmek başka?
Cevapları bulun ve yazın. Çekim yasasıyla hayatınıza çekeceğiniz özellikler bunlar olacağı için bu duygulara ağırlık vermelisiniz.
Bir şeyi istemek eril enerjidir ve bir kadın eril enerjiyi kullanarak hayatına istediği adamı çekemez. Aşkı sadece dişil enerjiyle hayatımıza çekebiliriz çünkü astrolojide aşk işlerine ister kadın ister erkek olalım, Venüs bakar.
Dişil yaşayan, akan, uyum sağlayan enerjidir. Bir ilişkide yaşamak istediğiniz duyguları bulduktan sonra bu duygulara hayatınızda yer açmalısınız. Bunun en kolay yolu ilk önce zihni alıştırmak. Kendinize bir defter edinin veya telefonunuza bir uygulama indirin ve her sabah veya akşam bu duyguların varlığı için minnet duyduğunuzu not edin.

• Hayatımda her an her şekilde sevildiğimi hissettiğim için ve gönülden sevebildiğim için minnet duyuyorum.
• Hayatımda seçimlerim ne olursa olsun huzurlu olduğum için minnet duyuyorum.
• Dünyada karanlığın var olduğunu bilsem de güvenilir iyi insanların varlığına minnet duyuyorum.
• Çevrem tarafından anlaşıldığım ve olduğum gibi kabul edildiğim için minnet duyuyorum vs.

Genelde 21 gün bunun için yeterli denilir. Şahsen kendi uygulamamda sadece 21 günün değil, en az 21 haftanın yeterli olduğunu gördüm. Eğer güzel bir hayat yaşamak istiyorsanız bu minnet duyma olayını bir yaşam tarzına çevirmeli ve hergün yapma isteğinde olacak kadar alışkanlık haline getirmelisiniz. Günde sadece 1 dakikanızı alacak, ne kaybedebilirsiniz ki?

3.| Çekim yasası için teslimiyet gereklidir. Bir şeyi ne kadar çok isterseniz o şeye o kadar az kavuşursunuz. Hiç kimse seni benden daha çok sevemez ey kul ve sen de kimseyi benden daha çok sevmemelisin, deyişidir bu Allah'ın.
Eğer hayatınıza bir kişiyi veya bir şeyi çekmek istiyorsanız, zaten buna sahip olduğunuzu idrak etmeli ve şükretmelisiniz. İşte çekim yasasının sırrı burda saklıdır. Sevilmek için ilk önce zaten her an her koşulda sevildiğinizi hissetmeli ve yaşamalısınız. Yaşamaya başladığınız anda o kişi pat diye beklenmedik bir anda karşınıza çıkar. Ve artık bu tür duygulara dışarıdan açlık hissetmediğiniz için doyurucu bir ilişki yaşayabilirsiniz. Enerjiniz olumlu ve güzel olana odaklı olduğu için evrenin size sunacağı da olumlu ve güzel şeyler olacaktır. İşte bu bir ilişkinin en sağlam temelidir.

Sanırım Metin Hara'nın TEDX konuşmalarından biriydi. Hayatını anlattı anlattı, konuştu durdu. Sonra bütün herkesi ayağa kaldırdı, birbirini tanımayan insanlar birbirine candan sarılmaya başladı vs. İzlerken birden gözlerim doldu. İçimde bir sevgi çoşkusunu hissettim. Bu beni duygulandırdı. Sahnede tek başına duran bu küçük adam bu kadar yüce bir duyguyu nasıl bu kadar derinden yaşattırabiliyor diye kendime sormuştum o gün.

Sevgi yaratılış sebebimiz ve varış yerimizdir. Bu hayattaki var olma gayemizdir.
Sevginin dışında olan herşey yalan ve illüzyondur.
Sevginin hayatınızda çiçek açmasına izin verdiğinizde bunu çok net görüyorsunuz.
Sizce neden mutsuz, huzursuz, kötü insanların yanında neşeli, pozitif, sevgidolu candan insanlar da var bu dünyada? Neden kötü ilişkiler yaşayanlar ve güzel ilişkileri olanlar var?
Bu hayat çok güzel bir adalet üzerine kurulu çünkü yöneticisi olan Allah.
Zannetmeyin ki neşeli, sevgidolu insanlar hayatlarında hiç olumsuzluk yaşamıyorlar. Öyle bir yaşıyorlar ki.. ama bunu güç haline çevirmesini ve güzel şeyleri görmeye devam etmesini çok iyi biliyorlar.

Sevgiyi yaşamak da yaşattırmak da sizin elinizde. Hem de her an. Sadece bir seçim uzaklığında sizi beklemekte.

Not: Bu gibi zihni yeniden formatlama çalışmalarında telkinin faydalarını çok gördüm. Ben dinlemeyi en çok sevdiğimi buraya ekliyorum.