20 Aralık 2017 - 17 Aralık 2020 | Transit Satürn Oğlak burcunda

Aralık 18, 2017


Satürn yaklaşık olarak son 2.5 yıldır Yay burcundaydı ve hem makro hem de mikro düzeyde inançlarımızı sınadı.
Neye, ne kadar, niçin güveniyorsun? dedi.
Dünyanın dört bir yanında patlayan bombalar, masum insanlara olan saldırılar dış dünyamızda bizi sarstı.
Avrupa'nın göbeğinde, kendini pek bir güvende zanneden emperyalist güçler destekledikleri terörün karanlık yüzüyle karşılaştılar.
Kendisini süper güç olarak adlandıran, tek dişi kalmış canavar Amerika, başına yabancılara böcek muamelesi yapan, ne ayak olduğu belli olmayan sarı kafalı birini getirdi.
Biz ise en derinimize kadar işlemiş, en çok kıymet verdiğimiz dinimizi korkunç şeylere alet eden fetö'yle uğraştık. Rahmetli Aytunç Altındal AKP ikiye bölünecek derken, rahmetli Necmettin Erbakan ise ben bu çocukları avucumun içi kadar iyi biliyorum, aralarında çok büyük hainler var diye uyarmışlardı bizleri aslında. Ama biz milletçe uyuyorduk ve Satürn'ün 15 Temmuz gecesi acı uyandırışıyla  kendimize gelebildik.

Devlete karşı, otoriteye karşı, dine karşı aslında hayatımızda büyük öneme sahip olan herşeye karşı inançlarımız sınandı.
Satürn bizi zorladı çünkü tek bir amacı vardı. Bize gerçek, güvenilir, sağlam bir inanç temeli yaratmak. Çünkü yönettiği Oğlak burcuna geçişiyle birlikte bize hayatımızı değiştirecek çok önemli bir fırsat verecek. Seçim yap diyecek, köle mi olmak istersin, yoksa efendin mi?

Satürn'ün Yay burcundaki misafirliği boyunca inançlarını sınamış ve gerçekleri bulmuş olanlar 2020 yılına kadar ki olan süreçte kendi hayatlarının efendileri olacaklar.
Hala şaşkın ördekler gibi dünyanın nereye gittiğini anlamlandıramayanlar ise, sistemin sadık ama mutsuz ve umutsuz köleleri haline gelecekler.

Her gezegenin aydınlık ve karanlık tarafları vardır. Tıpkı hayatın da olduğu gibi. Tıpkı içimizde de olduğu gibi.
Satürn'ün karanlık tarafı çok karanlıktır. Çünkü kendisi dünyayı parmağında oynatan elit aileleri temsil eder. Sembolü bir oğlak ve bu size çok kadim bir düşmanı hatırlatıyor olsa gerek. Tıklayın.

Bir gezegen kendi yönettiği burca geçerse, kendisini yuvaya dönmüş gibi hisseder. Burası onun evidir, istediği herşeyi yapabilir. Tıpkı Satürn'ün Oğlak burcunda çok kuvvetli bir konumda olacağı gibi.
Bu yüzden yeni dünya düzeninin çanları çalıyor ve bizlere Satürn'ün Oğlak burcundaki son yolculuğunun tüyler ürpertici konuşmasını hatırlatıyor..


Astroloji okült, yani gizli ilimlerdendir. Dünyayı parmağında oynatan elit aileler bu gizli ilimleri kullanmayı çok iyi bilirler. Hiçbir şey tesadüf değildir. Kafa tuttukları şey Allah'ın ilahi düzeni. Onlar bu gökyüzünü uzun zamanlardır bekliyorlardı. Uranüs'ün de Boğa burcuna geçmesiyle birlikte yeni dünya düzenini gerçekleştirebileceklerini düşünüyorlar. Ve bunu başarabilmek için çabalayacaklar. Kısacası çok büyük değişimleri göreceğiz önümüzdeki 2.5 yıl içerisinde. Özgürlüğümüzü kısıtlayacak her türlü önlem alınacak.

Ama gelin ilk önce bir zaman yolculuğu yapalım. Karmanın efendisi Satürn en son Oğlak burcundaki transiti boyunca dünyamızı nasıl etkilemiş bir bakalım.
1989 - 1990 yılları arasında komünizm'in çöküşünü ve küreselleşmenin yayılışını görüyoruz.
Berlin duvarının yıkılışı, Almanya'nin birleşmesi ve soğuk savaş döneminin bitişi. O zamanlarda cennet gibi bir ortam. Nihayet özgürlük. Oysa bugünün gözleriyle baktığımızda modern kölelikten başka hiçbir şey değil. Sadece bir sistem değişikliği. Kapitalizmin güçlenişi ve küreselleşme bütün dünya halklarını fakirleştirip köleleştirirken, elitleri ise daha çok zenginleştirdi.
Belli ki Satürn'ün derslerini dünya halkı olarak alamamışız ki bu seferki transitinde yaptığımız hataları çok feci burnumuzdan getireceğe benziyor.

Dünyanın hep bir şeytanı oldu.
Ortaçağ'da bu kilisenin kendisiydi. Sonra düşman komünizm ilan edildi şimdiki düşman ise İslam dünyayı parmağında oynatanlara göre.
İnancın bacağını bir kırdın mı, insanları istediğin gibi yönetebilirsin.
Dinleri ortadan kaldırdın mı, kendi seytani dinini çok kolay bir şekilde herkese kabul ettirebilirsin.
Modern insanın en yücü putu paradır. Parayı kontrol eden insanlığı kontrol eder. O halde yüksek çapta bütün dünya ekonomilerini felç edecek bir ekonomik kriz, sanal para sistemine geçişi kolaylaştıracaktır. İnsanlara sanallığı kabul ettirdikten sonra onların bedenlerine küçük bir çip yerleştirmek yeterli olacaktır. Köle efendiye karşı ayaklanmaya kalkıştığı anda, çipi devredışı bırakırsın olur biter. Paraya ulaşamadığı anda günümüz köle insanı taptığı putunu yitirecek, ormanda havuç ile maydanozu birbirinden ayırt etmeyi dahi bilmediği için, sefillik içinde geberecektir.

Tüm bunlar bize hala bir ütopya gibi geliyor. Ama 1929 Büyük Buhran'da da Satürn'ün parmağı vardı. O zamanlarda da ekonomiyi altüst etmeyi başarmıştı. Ayrıca Oğlak burcunda Plüton da misafir bu sefer. Ve o misafirliğin başında 2008 yılında ekonomik sistemin çökmek üzere olduğunun sinyalini çok açık ve net bir şekilde vermişti bizlere zaten.

Oğlak burcu 2020 yılına kadarki olan süreçte büyük babaları ağırlayacak hanesinde.
Sadece Satürn ve Plüton değil, Jüpiter de katılacak bu ikiliye. Bir yandan bir yıkım ve çöküş, bir yandan bir korku ve inşa hükmedecek her yere ama yeni bir umut da doğacak karanlığın içinde. Zira asıl kavuşumlar Oğlak burcunda değil, özgürlüğün ve insalığın burcu olan Kova'da gerçekleşecek. İlk önce şiddetli bir yıkıma ve karanlık güçlerin kuvvetlenişine şahitlik edeceğiz ama sonra yeniyi inşa etme hakkına kavuşacağız. Yapmamız gereken tek birşey var aslında o da köleliğe karşı ayaklanmak! Ayaklanmaktan kastım da sokağa çıkıp camları pencereleri aşağa indirerek hem çevrene hem kendine zarar vermek değil. Ayaklanmaktan kastım bu sistemin işleyiş şeklini fark etmek ve direnmek. Seçim yapmak, sorumluluk almak.

Bu üçlü bu burçta en son buluştuklarında Tapınak Şövalyeleri tarih sahnesinde yerlerini aldılar. Bugünkü para ve banka sistemimizin temellerini attılar.
Tapınak şövalyeleri ve daha sonra Masonlar ve onlardan türeyen tüm gizli örgütler gerçek kadim bilgileri insanlıktan sakladılar. Tarihi kendi istedikleri gibi yazdılar. Endüstrileşmeyle birlikte insanlığa modern köle anlayışını benimsettiler. Fabrikalarda zor koşullarda çalışan birer köle haline geldik. Bizleri özümüzden, ruhumuzdan ayırdılar. Paraya tapar hale geldik. Sadece maddiyata önem veren zavallılara dönüştük. Kapitalizm ve Amerikan rüyası istediğimiz herşeye sahip olabileceğimiz yalanını uydurdu. İnandik. Ev, araba, şan, şöhret, para.. Herşeye sahip olabiliyorduk ama bütün hayatımız boyunca köle gibi çalışarak bankaya kredimizi ödemek zorunda kalıyorduk.
2020 yılına kadarki olan süreç yüzlerce yıl önce başlamış bir hikayeyi kapatacak aslında. Bu yüzden dünyayı yöneten şirketler ve büyük kuruluşlar, devletler mecazi anlamda felaket bir deprem yaşayacağa benziyorlar.

Dış dünyada hep beraber bu depremi yaşarken, iç dünyamızda da etkileneceğiz tüm bunlardan.
Peki nasıl hazırlanabiliriz tüm bu karanlık yarınlara?
Tabi ki de küçük çapta kendi ve sevdiklerimizin hayatını aydınlatacak şekilde mumlar yakarak. Hiçbir karanlık aydınlığı sevmez. Boyun eğmek zorunda kalır ona.
Eğer köleler ayaklanırsa, üstteki bir kaç elit ailenin gücü kalmaz bu cihanda.
Bunun için şu saçma sapan televizyonu kapatıp, dizileri veya programları izlemekten vazgeçmek gerek. Kapitalist, maddeci rüyadan uyanmak gerek. Bunun için sağlam adımlar atmak gerek. Bir temel inşa etmek gerek. Doğaya geri dönmek gerek. Şehirlerden uzaklaşıp, kırsal alanlarda kendine yeni bir düzen kurmak gerek.
Tüm bu sistemi yıkabilmek için şeytanın mabedi olan alışveriş merkezlerinde boş yere dolanmaktan, kapitalizme hizmet etmekten vazgeçmek gerek. Daha çok para kazanmak için değil, daha az paraya ihtiyaç duymak için yeni bir hayat inşa etmek gerek.

Satürn tüm bunları başarmamızı bekleyecek bizden. Cenneti cehennem, cehennemi de cennet gibi bizlere göstermeye çalışan deccali fark etmemizi isteyecek. Eğer tüm bunları dünya halkı olarak başaramazsak, çocuklarımızın çocuklarına çok korkunç bir gelecek bırakmış olacağız.
Bu bir savaş ortamı. 3. Dünya savaşı çoktan başladı ama bu ondan öncekilere benzemiyor. İşgal edilen topraklarımız değil bu sefer, zihinlerimiz ve ruhlarımız.

Tam bir "komple" teorisi gibi oldu bu yazı. Ama Satürn kulağıma ne fısıldıyorsa, onu aktarmakla hükümlüyüm ben.
Her zaman için herşeyin olumlu tarafını görmeye gayret ederim ama bu gerçekleri görmezden geldiğim anlamına gelmez. Satürn'ün transitini tabii ki de ağır bir şekilde deneyimleyeceğiz. Ama bu yüzden karamsarlığa asla gömülmemeliyiz. Çünkü bu hapishaneden kurtulmak için çok güzel bir fırsat aslında. Kim hayatının efendisi olmak varken, köle kalmak ister? Hepimiz bu süreç içerisinde bu sorunun cevabını haritamızda keşfedeceğiz kendi çapımızda, kendi küçük cihanımızda, Oğlak burcunun haritamızda bulunduğu alanda.
Ya güçleneceğiz ya da elimizdeki tüm gücü kaybedeceğiz. Seçim her zamanki gibi bizim elimizde!

You Might Also Like

0 yorum

20 Aralık 2017 - 17 Aralık 2020 | Transit Satürn Oğlak burcunda


Satürn yaklaşık olarak son 2.5 yıldır Yay burcundaydı ve hem makro hem de mikro düzeyde inançlarımızı sınadı.
Neye, ne kadar, niçin güveniyorsun? dedi.
Dünyanın dört bir yanında patlayan bombalar, masum insanlara olan saldırılar dış dünyamızda bizi sarstı.
Avrupa'nın göbeğinde, kendini pek bir güvende zanneden emperyalist güçler destekledikleri terörün karanlık yüzüyle karşılaştılar.
Kendisini süper güç olarak adlandıran, tek dişi kalmış canavar Amerika, başına yabancılara böcek muamelesi yapan, ne ayak olduğu belli olmayan sarı kafalı birini getirdi.
Biz ise en derinimize kadar işlemiş, en çok kıymet verdiğimiz dinimizi korkunç şeylere alet eden fetö'yle uğraştık. Rahmetli Aytunç Altındal AKP ikiye bölünecek derken, rahmetli Necmettin Erbakan ise ben bu çocukları avucumun içi kadar iyi biliyorum, aralarında çok büyük hainler var diye uyarmışlardı bizleri aslında. Ama biz milletçe uyuyorduk ve Satürn'ün 15 Temmuz gecesi acı uyandırışıyla  kendimize gelebildik.

Devlete karşı, otoriteye karşı, dine karşı aslında hayatımızda büyük öneme sahip olan herşeye karşı inançlarımız sınandı.
Satürn bizi zorladı çünkü tek bir amacı vardı. Bize gerçek, güvenilir, sağlam bir inanç temeli yaratmak. Çünkü yönettiği Oğlak burcuna geçişiyle birlikte bize hayatımızı değiştirecek çok önemli bir fırsat verecek. Seçim yap diyecek, köle mi olmak istersin, yoksa efendin mi?

Satürn'ün Yay burcundaki misafirliği boyunca inançlarını sınamış ve gerçekleri bulmuş olanlar 2020 yılına kadar ki olan süreçte kendi hayatlarının efendileri olacaklar.
Hala şaşkın ördekler gibi dünyanın nereye gittiğini anlamlandıramayanlar ise, sistemin sadık ama mutsuz ve umutsuz köleleri haline gelecekler.

Her gezegenin aydınlık ve karanlık tarafları vardır. Tıpkı hayatın da olduğu gibi. Tıpkı içimizde de olduğu gibi.
Satürn'ün karanlık tarafı çok karanlıktır. Çünkü kendisi dünyayı parmağında oynatan elit aileleri temsil eder. Sembolü bir oğlak ve bu size çok kadim bir düşmanı hatırlatıyor olsa gerek. Tıklayın.

Bir gezegen kendi yönettiği burca geçerse, kendisini yuvaya dönmüş gibi hisseder. Burası onun evidir, istediği herşeyi yapabilir. Tıpkı Satürn'ün Oğlak burcunda çok kuvvetli bir konumda olacağı gibi.
Bu yüzden yeni dünya düzeninin çanları çalıyor ve bizlere Satürn'ün Oğlak burcundaki son yolculuğunun tüyler ürpertici konuşmasını hatırlatıyor..


Astroloji okült, yani gizli ilimlerdendir. Dünyayı parmağında oynatan elit aileler bu gizli ilimleri kullanmayı çok iyi bilirler. Hiçbir şey tesadüf değildir. Kafa tuttukları şey Allah'ın ilahi düzeni. Onlar bu gökyüzünü uzun zamanlardır bekliyorlardı. Uranüs'ün de Boğa burcuna geçmesiyle birlikte yeni dünya düzenini gerçekleştirebileceklerini düşünüyorlar. Ve bunu başarabilmek için çabalayacaklar. Kısacası çok büyük değişimleri göreceğiz önümüzdeki 2.5 yıl içerisinde. Özgürlüğümüzü kısıtlayacak her türlü önlem alınacak.

Ama gelin ilk önce bir zaman yolculuğu yapalım. Karmanın efendisi Satürn en son Oğlak burcundaki transiti boyunca dünyamızı nasıl etkilemiş bir bakalım.
1989 - 1990 yılları arasında komünizm'in çöküşünü ve küreselleşmenin yayılışını görüyoruz.
Berlin duvarının yıkılışı, Almanya'nin birleşmesi ve soğuk savaş döneminin bitişi. O zamanlarda cennet gibi bir ortam. Nihayet özgürlük. Oysa bugünün gözleriyle baktığımızda modern kölelikten başka hiçbir şey değil. Sadece bir sistem değişikliği. Kapitalizmin güçlenişi ve küreselleşme bütün dünya halklarını fakirleştirip köleleştirirken, elitleri ise daha çok zenginleştirdi.
Belli ki Satürn'ün derslerini dünya halkı olarak alamamışız ki bu seferki transitinde yaptığımız hataları çok feci burnumuzdan getireceğe benziyor.

Dünyanın hep bir şeytanı oldu.
Ortaçağ'da bu kilisenin kendisiydi. Sonra düşman komünizm ilan edildi şimdiki düşman ise İslam dünyayı parmağında oynatanlara göre.
İnancın bacağını bir kırdın mı, insanları istediğin gibi yönetebilirsin.
Dinleri ortadan kaldırdın mı, kendi seytani dinini çok kolay bir şekilde herkese kabul ettirebilirsin.
Modern insanın en yücü putu paradır. Parayı kontrol eden insanlığı kontrol eder. O halde yüksek çapta bütün dünya ekonomilerini felç edecek bir ekonomik kriz, sanal para sistemine geçişi kolaylaştıracaktır. İnsanlara sanallığı kabul ettirdikten sonra onların bedenlerine küçük bir çip yerleştirmek yeterli olacaktır. Köle efendiye karşı ayaklanmaya kalkıştığı anda, çipi devredışı bırakırsın olur biter. Paraya ulaşamadığı anda günümüz köle insanı taptığı putunu yitirecek, ormanda havuç ile maydanozu birbirinden ayırt etmeyi dahi bilmediği için, sefillik içinde geberecektir.

Tüm bunlar bize hala bir ütopya gibi geliyor. Ama 1929 Büyük Buhran'da da Satürn'ün parmağı vardı. O zamanlarda da ekonomiyi altüst etmeyi başarmıştı. Ayrıca Oğlak burcunda Plüton da misafir bu sefer. Ve o misafirliğin başında 2008 yılında ekonomik sistemin çökmek üzere olduğunun sinyalini çok açık ve net bir şekilde vermişti bizlere zaten.

Oğlak burcu 2020 yılına kadarki olan süreçte büyük babaları ağırlayacak hanesinde.
Sadece Satürn ve Plüton değil, Jüpiter de katılacak bu ikiliye. Bir yandan bir yıkım ve çöküş, bir yandan bir korku ve inşa hükmedecek her yere ama yeni bir umut da doğacak karanlığın içinde. Zira asıl kavuşumlar Oğlak burcunda değil, özgürlüğün ve insalığın burcu olan Kova'da gerçekleşecek. İlk önce şiddetli bir yıkıma ve karanlık güçlerin kuvvetlenişine şahitlik edeceğiz ama sonra yeniyi inşa etme hakkına kavuşacağız. Yapmamız gereken tek birşey var aslında o da köleliğe karşı ayaklanmak! Ayaklanmaktan kastım da sokağa çıkıp camları pencereleri aşağa indirerek hem çevrene hem kendine zarar vermek değil. Ayaklanmaktan kastım bu sistemin işleyiş şeklini fark etmek ve direnmek. Seçim yapmak, sorumluluk almak.

Bu üçlü bu burçta en son buluştuklarında Tapınak Şövalyeleri tarih sahnesinde yerlerini aldılar. Bugünkü para ve banka sistemimizin temellerini attılar.
Tapınak şövalyeleri ve daha sonra Masonlar ve onlardan türeyen tüm gizli örgütler gerçek kadim bilgileri insanlıktan sakladılar. Tarihi kendi istedikleri gibi yazdılar. Endüstrileşmeyle birlikte insanlığa modern köle anlayışını benimsettiler. Fabrikalarda zor koşullarda çalışan birer köle haline geldik. Bizleri özümüzden, ruhumuzdan ayırdılar. Paraya tapar hale geldik. Sadece maddiyata önem veren zavallılara dönüştük. Kapitalizm ve Amerikan rüyası istediğimiz herşeye sahip olabileceğimiz yalanını uydurdu. İnandik. Ev, araba, şan, şöhret, para.. Herşeye sahip olabiliyorduk ama bütün hayatımız boyunca köle gibi çalışarak bankaya kredimizi ödemek zorunda kalıyorduk.
2020 yılına kadarki olan süreç yüzlerce yıl önce başlamış bir hikayeyi kapatacak aslında. Bu yüzden dünyayı yöneten şirketler ve büyük kuruluşlar, devletler mecazi anlamda felaket bir deprem yaşayacağa benziyorlar.

Dış dünyada hep beraber bu depremi yaşarken, iç dünyamızda da etkileneceğiz tüm bunlardan.
Peki nasıl hazırlanabiliriz tüm bu karanlık yarınlara?
Tabi ki de küçük çapta kendi ve sevdiklerimizin hayatını aydınlatacak şekilde mumlar yakarak. Hiçbir karanlık aydınlığı sevmez. Boyun eğmek zorunda kalır ona.
Eğer köleler ayaklanırsa, üstteki bir kaç elit ailenin gücü kalmaz bu cihanda.
Bunun için şu saçma sapan televizyonu kapatıp, dizileri veya programları izlemekten vazgeçmek gerek. Kapitalist, maddeci rüyadan uyanmak gerek. Bunun için sağlam adımlar atmak gerek. Bir temel inşa etmek gerek. Doğaya geri dönmek gerek. Şehirlerden uzaklaşıp, kırsal alanlarda kendine yeni bir düzen kurmak gerek.
Tüm bu sistemi yıkabilmek için şeytanın mabedi olan alışveriş merkezlerinde boş yere dolanmaktan, kapitalizme hizmet etmekten vazgeçmek gerek. Daha çok para kazanmak için değil, daha az paraya ihtiyaç duymak için yeni bir hayat inşa etmek gerek.

Satürn tüm bunları başarmamızı bekleyecek bizden. Cenneti cehennem, cehennemi de cennet gibi bizlere göstermeye çalışan deccali fark etmemizi isteyecek. Eğer tüm bunları dünya halkı olarak başaramazsak, çocuklarımızın çocuklarına çok korkunç bir gelecek bırakmış olacağız.
Bu bir savaş ortamı. 3. Dünya savaşı çoktan başladı ama bu ondan öncekilere benzemiyor. İşgal edilen topraklarımız değil bu sefer, zihinlerimiz ve ruhlarımız.

Tam bir "komple" teorisi gibi oldu bu yazı. Ama Satürn kulağıma ne fısıldıyorsa, onu aktarmakla hükümlüyüm ben.
Her zaman için herşeyin olumlu tarafını görmeye gayret ederim ama bu gerçekleri görmezden geldiğim anlamına gelmez. Satürn'ün transitini tabii ki de ağır bir şekilde deneyimleyeceğiz. Ama bu yüzden karamsarlığa asla gömülmemeliyiz. Çünkü bu hapishaneden kurtulmak için çok güzel bir fırsat aslında. Kim hayatının efendisi olmak varken, köle kalmak ister? Hepimiz bu süreç içerisinde bu sorunun cevabını haritamızda keşfedeceğiz kendi çapımızda, kendi küçük cihanımızda, Oğlak burcunun haritamızda bulunduğu alanda.
Ya güçleneceğiz ya da elimizdeki tüm gücü kaybedeceğiz. Seçim her zamanki gibi bizim elimizde!