Venüs & Jüpiter | para hakkında düşünceler

Ekim 19, 2019


Ekonomi almış başını gidiyor, dolar her gün artıyor, altın fiyatları fırlıyor, Türk Lirası her gün değer kaybediyor.
Bu tablo hepimizin içini sıkıyor. Kimilerimiz çözüm arıyor, kimilerimiz ise bana ne diyerek omuz silkiyor.

Kimilerimiz de onca zor koşullara rağmen büyümeye devam ediyor. Para akışlarında bırakın azalmayı, çoğalma bile oluyor.
Bereket'dir bunun adı ve bereket ne ekonomik kriz dinler, ne de doların yükselişini umursar.
Çünkü bereket paranın çokluğu değil, eldekinin minnettiyle ölçülür.
İşte bunu bize astrolojide Venüs ve Jüpiter gezegenleri öğretir çünkü bunlar başlıca para gezegenleri olarak bilinir.
Bu yazımda biraz bu iki gezegenden ve kendi çocukluk anılarımdan bahsetmek istiyorum.

Babam bana bir keresinde, parasız kalmaktan korkmazsan asla parasız kalmazsın, bu bir sırdır ve çoğu insan bunu bilmez ama sen bil, demişti.
Babam haklıydı çünkü bu çekim yasasının bir kuralıydı.

Yıllar geçti. Büyüdüm. Okudum. Mezun oldum. Para kazanmak zorunda olduğum yaşa geldim ve iş bulamadım. 21 yaş krizini en derinden deneyimledim ve sen kimsin diye kendime sordum. Cevaplayabilmek için kendimi karanlık yolculuklarda buldum. Astroloji girdi dünyama. Mum ışığı gibiydi adeta. Kendime ufak bir kazanç kapısı açabildim. Ama yinede kazandığım para o kadar azdı ki, kendimi arkadaşlarımın kazandıklarıyla kıyasladığımda şaşırdım. Benim elime geçen miktar çok daha az iken, onların eline geçen onca miktarla geçinemiyorlardı. İşte o gün anladım ki, ne kadar kazandığının hiçbir önemi yok. Olay bereket de bitiyor. Onunla başlıyor ve onunla bitiyor.

Sonra para konularında sıkıntı yaşayan insanların bilinçaltlarındaki inançlarını kavramaya başladım. Her seferinde kendimle kıyasladım ve çocukluk anılarım geldi aklıma.
Babamın bir kumbarası vardı. (Almanya'da herkesin bir kumbarası vardır. En çok da çocukların. Yılın belirli bir zamanı onunla bankaya gittiğinizde banka size karşılığında bir oyuncak verir. Yani en azından benim çocukluğumda bu böyleydi.)
Babam her akşam gelir oraya 1 euroluk bozuk paralarını atardı. Ben o sesi her akşam duyardım.
Üzerinden aylar geçerdi ve babam o kumbarayı hepimizin yanında açardı. Ailecek sayma işine koyulurduk. O birer euro olurdu sayım sonunda 800-1000 euro. Şaşırırdım bu paranın o küçük kumbaradan nasıl çıktığına.
Bu aile anısı daha o yıllarda küçük beynime azın çok olduğu inancını yerleştirmişti ve bu inanç ben büyüdükçe asla değişmedi.
Babamın bunu bilerek yapmadığını biliyorum. Yani amacı bana böyle bir inanç kazandırmak degildi, kendiliğinden oluşmuştu.

Babamın yaptığı diğer birşey daha vardı, o da hiçbir zaman için isteklerimi geri çevirmemesiydi. Bu bana herşeyi aldığı anlamına gelmiyordu. İstediğimi alamayacak gibi olduğunda, alabilecek durumdakini alırdı bana. Yani parası yettiği kadarını. Oyuncaklarım genelde bit pazarından ikinci eldi. Her birine o kadar iyi baktım ki şimdi çocuklar sevinsin diye sattığımda, siz deli misiniz bunlar antika, koleksiyon, Barbie bu fiyata verilir mi hiç diyorlar.
Miktarının gerçek değerini belirtmediğini hala kavramamış olan insanlar var. Plastik bir oyuncağa bu kadar büyük değerler biçilmemeli. Çünkü bazı şeylerin maddi değerinden çok manevi değeri önemlidir ve manevi değerin karşılığını çoğu zaman maddiyat belirleyemez. O manevi değerin karşılığını ancak sevinen bir çocuğun yüz ifadesi verebilir.

Parayla ilgili kendimi sorguladığında bu anılarım geldi aklıma.
Peki ya sizin anılarınız neler?
İsteyenler yorumlarda benimle paylaşabilir.
Herkes benim kadar şanslı değil, biliyorum. Çoğumuza parayla ilgili çok yanlış inançlar kazandırıldı. Ama bunları yıkabilir, yerlerine kendi inançlarımızı yerleştirebiliriz.
İşte Jüpiter ve Venüs gezegenleri para inancımızı tam da bunun için sorgularlar.
Neye değer verdiğimizi ölçer ve buna göre bereketimizi ve maddi gücümüzü belirlerler.

Parayla ilgili herhangi bir sıkıntınız varsa, işsiz iseniz veya işiniz olmasına rağmen, hatta iyi sayılabilecek bir gelirinizin olmasına rağmen yinede geçinemiyorsanız, aynada gözlerinizin içine bakarak ben bu hayatta neye değer veriyorum? sorusunu sormalısınız.
Verdiğiniz cevabı hayatınıza yansıtın.
Paranızı ne şekilde kazanıp, nerelere harcadığınıza dikkat edin.
Para ve değerlerle ilgili inanç kalıplarınızın farkına varın.
Bunlardan vazgeçmek için niyet edin ve cüzdanınızı elinize alıp tekrardan düzenleyin.
Enerji akışınızı değiştirdiğiniz anda, para akışınızın da değiştiğini göreceksiniz.
İşte o zaman bilin ki, artık Jüpiter ve Venüs gezegenlerinizin enerjileri kendilerini çok daha yüksek bir şekilde tezahür ediyor olacaklar.
Yapmanız gereken tek şey bakış açınızı değiştirmek ve azla yetinmeyi bilerek bereket inancını bilinçaltınıza yerleştirmek. Çünkü bereketi belirleyen şey miktar değildir asla, daima minnet duygusu ve şükür inancıdır.

Sonsuzluk sembolü aynı zamanda en güzel bolluk bereket sembolüdür.
Yatay 8'in içindeki yolculuk daima başlangıç noktasına geri döner. Para enerjisi de böyle işler. Eğer para elinize geçtiği gibi yok olup gidiyorsa siz bu yolculuğun bir yerlerini tıkadınız demektir. Bu blokajı çözdüğünüz anda bu bereket enerjisi yaşamınıza geri döner.
Bunu başarabilmeniz için, yaptığı işlerle bana ilham olan Meltem Güner'in bir videosunu paylaşmak istiyorum. Nerden başlamalıyım bu blokajı kırmaya diyenler için bu ilk adımları olsun.


You Might Also Like

0 yorum

Venüs & Jüpiter | para hakkında düşünceler


Ekonomi almış başını gidiyor, dolar her gün artıyor, altın fiyatları fırlıyor, Türk Lirası her gün değer kaybediyor.
Bu tablo hepimizin içini sıkıyor. Kimilerimiz çözüm arıyor, kimilerimiz ise bana ne diyerek omuz silkiyor.

Kimilerimiz de onca zor koşullara rağmen büyümeye devam ediyor. Para akışlarında bırakın azalmayı, çoğalma bile oluyor.
Bereket'dir bunun adı ve bereket ne ekonomik kriz dinler, ne de doların yükselişini umursar.
Çünkü bereket paranın çokluğu değil, eldekinin minnettiyle ölçülür.
İşte bunu bize astrolojide Venüs ve Jüpiter gezegenleri öğretir çünkü bunlar başlıca para gezegenleri olarak bilinir.
Bu yazımda biraz bu iki gezegenden ve kendi çocukluk anılarımdan bahsetmek istiyorum.

Babam bana bir keresinde, parasız kalmaktan korkmazsan asla parasız kalmazsın, bu bir sırdır ve çoğu insan bunu bilmez ama sen bil, demişti.
Babam haklıydı çünkü bu çekim yasasının bir kuralıydı.

Yıllar geçti. Büyüdüm. Okudum. Mezun oldum. Para kazanmak zorunda olduğum yaşa geldim ve iş bulamadım. 21 yaş krizini en derinden deneyimledim ve sen kimsin diye kendime sordum. Cevaplayabilmek için kendimi karanlık yolculuklarda buldum. Astroloji girdi dünyama. Mum ışığı gibiydi adeta. Kendime ufak bir kazanç kapısı açabildim. Ama yinede kazandığım para o kadar azdı ki, kendimi arkadaşlarımın kazandıklarıyla kıyasladığımda şaşırdım. Benim elime geçen miktar çok daha az iken, onların eline geçen onca miktarla geçinemiyorlardı. İşte o gün anladım ki, ne kadar kazandığının hiçbir önemi yok. Olay bereket de bitiyor. Onunla başlıyor ve onunla bitiyor.

Sonra para konularında sıkıntı yaşayan insanların bilinçaltlarındaki inançlarını kavramaya başladım. Her seferinde kendimle kıyasladım ve çocukluk anılarım geldi aklıma.
Babamın bir kumbarası vardı. (Almanya'da herkesin bir kumbarası vardır. En çok da çocukların. Yılın belirli bir zamanı onunla bankaya gittiğinizde banka size karşılığında bir oyuncak verir. Yani en azından benim çocukluğumda bu böyleydi.)
Babam her akşam gelir oraya 1 euroluk bozuk paralarını atardı. Ben o sesi her akşam duyardım.
Üzerinden aylar geçerdi ve babam o kumbarayı hepimizin yanında açardı. Ailecek sayma işine koyulurduk. O birer euro olurdu sayım sonunda 800-1000 euro. Şaşırırdım bu paranın o küçük kumbaradan nasıl çıktığına.
Bu aile anısı daha o yıllarda küçük beynime azın çok olduğu inancını yerleştirmişti ve bu inanç ben büyüdükçe asla değişmedi.
Babamın bunu bilerek yapmadığını biliyorum. Yani amacı bana böyle bir inanç kazandırmak degildi, kendiliğinden oluşmuştu.

Babamın yaptığı diğer birşey daha vardı, o da hiçbir zaman için isteklerimi geri çevirmemesiydi. Bu bana herşeyi aldığı anlamına gelmiyordu. İstediğimi alamayacak gibi olduğunda, alabilecek durumdakini alırdı bana. Yani parası yettiği kadarını. Oyuncaklarım genelde bit pazarından ikinci eldi. Her birine o kadar iyi baktım ki şimdi çocuklar sevinsin diye sattığımda, siz deli misiniz bunlar antika, koleksiyon, Barbie bu fiyata verilir mi hiç diyorlar.
Miktarının gerçek değerini belirtmediğini hala kavramamış olan insanlar var. Plastik bir oyuncağa bu kadar büyük değerler biçilmemeli. Çünkü bazı şeylerin maddi değerinden çok manevi değeri önemlidir ve manevi değerin karşılığını çoğu zaman maddiyat belirleyemez. O manevi değerin karşılığını ancak sevinen bir çocuğun yüz ifadesi verebilir.

Parayla ilgili kendimi sorguladığında bu anılarım geldi aklıma.
Peki ya sizin anılarınız neler?
İsteyenler yorumlarda benimle paylaşabilir.
Herkes benim kadar şanslı değil, biliyorum. Çoğumuza parayla ilgili çok yanlış inançlar kazandırıldı. Ama bunları yıkabilir, yerlerine kendi inançlarımızı yerleştirebiliriz.
İşte Jüpiter ve Venüs gezegenleri para inancımızı tam da bunun için sorgularlar.
Neye değer verdiğimizi ölçer ve buna göre bereketimizi ve maddi gücümüzü belirlerler.

Parayla ilgili herhangi bir sıkıntınız varsa, işsiz iseniz veya işiniz olmasına rağmen, hatta iyi sayılabilecek bir gelirinizin olmasına rağmen yinede geçinemiyorsanız, aynada gözlerinizin içine bakarak ben bu hayatta neye değer veriyorum? sorusunu sormalısınız.
Verdiğiniz cevabı hayatınıza yansıtın.
Paranızı ne şekilde kazanıp, nerelere harcadığınıza dikkat edin.
Para ve değerlerle ilgili inanç kalıplarınızın farkına varın.
Bunlardan vazgeçmek için niyet edin ve cüzdanınızı elinize alıp tekrardan düzenleyin.
Enerji akışınızı değiştirdiğiniz anda, para akışınızın da değiştiğini göreceksiniz.
İşte o zaman bilin ki, artık Jüpiter ve Venüs gezegenlerinizin enerjileri kendilerini çok daha yüksek bir şekilde tezahür ediyor olacaklar.
Yapmanız gereken tek şey bakış açınızı değiştirmek ve azla yetinmeyi bilerek bereket inancını bilinçaltınıza yerleştirmek. Çünkü bereketi belirleyen şey miktar değildir asla, daima minnet duygusu ve şükür inancıdır.

Sonsuzluk sembolü aynı zamanda en güzel bolluk bereket sembolüdür.
Yatay 8'in içindeki yolculuk daima başlangıç noktasına geri döner. Para enerjisi de böyle işler. Eğer para elinize geçtiği gibi yok olup gidiyorsa siz bu yolculuğun bir yerlerini tıkadınız demektir. Bu blokajı çözdüğünüz anda bu bereket enerjisi yaşamınıza geri döner.
Bunu başarabilmeniz için, yaptığı işlerle bana ilham olan Meltem Güner'in bir videosunu paylaşmak istiyorum. Nerden başlamalıyım bu blokajı kırmaya diyenler için bu ilk adımları olsun.