SATÜRN VE DİŞ SAĞLIĞIMIZ

Nisan 06, 2021

Eğitimlerim ilerledikçe öğrendiğim bilgileri paylaşmaya çalışacağım. Bu da ilk medikal astroloji blog yazım olsun.  

Bundan birkaç yıl önce dişim kırıldı. Yemek yerken un gibi parçalandığını hissettim. Doktora gittiğimde kanal tedavisi uyguladı. O günden beri o dişim ağzımdaki en büyük sorunum. Arada bir hep sızlar, arıza çıkarır. O zamanlar dişlere dıştan yapılan uygulamaların ne kadar zararlı olabileceğinden bir haberdim. Benim gibi bu konuda bilinçsiz olanlar için bu yazımı kaleme almak istedim ki, aslında farklı alternatiflerin olduğunu bilelim. Çünkü Avrupa'daki birçok diş hekimi artık diş ağrılarında ağrı kesici vermek yerine dişlerin hangi organlara bağlı olduğuna bakarak o organa iyi gelecek olan bitkiyi tavsiye ediyor ve inanması ne kadar güç de olsa bu şekilde dişi yapay bir uygulama gerektirmeden eski sağlığına kavuşturuyor. Bu bütüncül yaklaşım tarzı benim çok hoşuma gitti ve umarım en yakın zamanda Türkiye'de de yaygınlaşır. 

Medikal astrolojide şüphesiz en önemli gezegen Satürn'dür. Eğer sağlık durumumuz hakkında bilgi edinmek istiyorsak, ilk yapmamız gereken haritamızdaki Satürn konumumuzu incelemektir. 

Satürn medikal astrolojide kemikleri yönetir ve dişlerimiz bunun en önemli parçalarıdır. Ağız sağlığınız ve dişlerinizden sağlık durumunuzu okuyabilir, hangi organlarınızda sorun yaşama potansiyeline sahip olduğunuzu fark edebilirsiniz.

Geçen senelerde vücudumun sol tarafında bir tuhaflık hissettim. Sanki orada bulunan bir şey şişmiş gibiydi. Hareket kabiliyetimi kısıtlıyordu. Yere eğilmeye çalıştığımda kaburga kemiklerimin arasına sıkışıyor ve bana rahatsızlık veriyordu. Dalakla ilgili bir problemin olduğunu fark ettim. Bu şişlik bir hafta devam etti ve sonra geçti. Bir sene sonra tekrar oldu. Tam da bedenimdeki bu gizemi çözemezken 13 kuşaktır Almanya'da alternatif tıp ile ilgilenen bir ailenin üyesinin konuşmasına denk geldim.  

Bu güzel aile aynı zamanda eczacılık ve tıbbi bitkilerle uğraşıyordu. Bahçelerinde ilaç yapımında kullanacakları bitkileri yetiştiriyorlardı. Üst katta ailenin doktoru gelen hastaya teşhis koyup reçeteyi yazıyor, alt katta ailenin diğer üyesi reçeteye uygun bitkisel ilaçları hazırlayıp veriyordu.

Ne kadar güzel değil mi? Bütüncül bir yaklaşımla doğa aracılığıyla şifa bulabilmek çok özel bir his olsa gerek. Birisi derdinize anlam verirken, diğeri derdinize derman olacak şifayı kendi bahçesinden topladığı şifalı bitkilerle sunuyor. 

Bahsetmiş olduğum kişi böyle bir ortamda büyüyen ve daha sonra diş hekimi olmaya karar vermiş olan küçük kız torun. Bu yazımda bahsedeceklerimin kaynağı the medicine stories podcast'ından alıntı. İngilizcesi olup dinlemek isteyenlere tavsiye ederim. Dinlemeyecek olanlar için ise aşağıda kendi bilgilerimi de ekleyerek özetini geçiyor olacağım. 

Dişlerimiz aslında ilk hazım organımızdır. Yediklerimizi parçalamak ve midenin görevini kolaylaştırmak için vardırlar. Dişlerimiz olmadan ne yemek yiyebilir, ne de sağlıklı olabiliriz. 

Astrolojide neden Satürn sağlığmızdan sorumludur sorusunun yanıtı da dişlerimizdir. Paylaştığım görselde görüldüğü gibi dişlerimiz bedenimizdeki bütün organlara sinirsel ağlarla bağlıdır. Dişlerinizdeki sorunlar o organlarınızdaki sorunlara davetiye çıkarırlar. Ya da tam tersi, o organlarınızdaki sorunlar bağlı oldukları dişlerde problemlere yol açarlar.

Kanal tedavisi yapılan dişim tam da dalak ve mideyle ilişkili olan dişim. Şimdilik çok büyük bir sorunla karşılaşmadığım için o ölü dişle yaşamaya devam ediyorum ama olur da bir gün bedenim bu hatamı artık kaldıramayacağının sinyalini verirse, biliyorum bu ölü dişimi çıkartmak zorunda kalacağım. Yalnız iş ölü dişi çektirmekle bitmiyor. Dişçiler diş köklerini yani kanalı doldurmak için bir sürü ağır kimyasal içeren bir madde kullanıyorlar. Diş çekildikten sonra bu maddeler de temizlenmelidir. Ölü diş tıpkı ölü bir beden gibi bedene leş bakterileri yayar. Bunların öldürülebilmesi için kanal tedavisi klor dioksit ile temizlenmelidir.  Bu arada kanal tedavilerini çıkaran insanlarda uzun zamandır sahip oldukları kronik rahatsızlıkların birden iyileştiği de gözlemlenmiştir. Mesela romatizma hastası bir adam kanal tedavisinden kurtulduktan iki gün sonra tekrardan dişçişine gidip "Siz bana naptınız, ölü dişimle birlikte senelerdir ağrılarını çektiğim romatizmam da yok oldu" demiş. Bunu şöyle açıklayabiliriz. Ölü dişler kronik inflamasyonu doğurur ve kronik inflamasyon kronik rahatsızlıkları beraberinde getirir. Eğer inflamasyonu ortadan kaldırırsanız kronik şikayetleriniz de otomatikman yok olacaktır. Çünkü hastalığınızın oluşma sebebini kökünden çözmüş ve yok etmiş olursunuz. 

Bu gibi durumlarda ağızda olmayan bir dişle yaşamak yerine 20.yaş dişleri devreye giriyor. Kim bilir belki de yaratılış gereği bu dişlerin bu kadar geç bir yaşta çıkmalarının önemli bir görevi vardır ve kaybettiğimiz dişlerin yerini alabilmeleri için bize birer armağandır. Ama maalesef modern tıp 20.yaş dişlerine "gereksiz" damgasını vurarak çekiyor. Bu davranışımız Satürn gezegenini bir hayli kızdırıyor olmalı çünkü bunu yaparak onun çok büyük bir kuralını çiğniyoruz. Çünkü 20.yaş dişleri aynı zamanda bilgelik dişleridir ve kalp dolaşımı ile bağışıklık sistemiyle ilgilidir. Özellikle her 4 dişini de çektirenlere geçmiş olsun kalplerine ve bağışıklıklarına bundan sonra daha da çok önem vermeleri gerekecek. 

Ben bir diş hekimi değilim bu yüzden bu konuda detaylı bilgi veremem. Sadece aldığım eğitim doğrultusunda benim gibi sıradan insanlara diş sağlığı için birkaç tavsiyede bulunmak istiyorum. 

• Lütfen florür içeren diş macunlarını almayın. Maalesef marketlerde satılan diş macunlarının çoğunun içinde florür bulunuyor. Bulunmayan alternatif kaynakları bulmalısınız. Henüz doğal diş macunları pahalı da olsa, unutmayın ki üreticinin ne satacağını tüketici belirler. Yani biz doğal ürünleri talep etmezsek, bu markalar bizi zehirlemeye devam edecekler. Florür aynı zamanda 3. gözümüzü kapatan en önemli maddedir. Ne kendinizi, ne de ailenizi bununla zehirlemeyin. 

• Dişlerde çürümeye ve ağızda oluşabilecek tüm diğer sorunlara davetiye çıkaran şey asidik ortamdır. Ağzınızda nötr bir ph olmalı. Bunu anlayabilmenin en güzel yöntemi ph çubuklarından faydalanmak. Sabah uyanır uyanmaz hem salya hem idrarınızı ph çubuklarıyla ölçebilirsiniz. Salyanın ph değeri 7, idrarın ise 5.8 olmalıdır. Bu değerler bedeninizde virüs ve bakterilerin barınamayacağını ve sağlınızın iyi bir durumda olduğunu gösterir. Eğer idrarın ph değeri 7 çıkıyorsa, böbreklerde bir sorunun var olduğunu gösterir. Bu toksinlerin idrarla atılmayıp bedende biriktiğini anlatır ve önlem almayı gerektirir. Çözüm olarak 21 gün boyunca aç karnınla kereviz sapı suyu ve ısırgan içebilirsiniz. Maddi imkanı olanlar bu gibi detoksları bilen bir kişinin rehberliğinde yaparsa tabiki daha iyi olur ama destek alma imkanı olmayanlar kereviz ve ısırgandan faydalanabilirler. 

• Eğer bir dişinizde çürüme başladıysa 1 yumurta kabuğunu ezip un haline getirdikten sonra karakafes bitkisinin toz halini alıp diş macunu kıvamına getirebilir ve sabah akşam çürük olan dişe bu macunu sürebilirsiniz. Bir bardak suyun içinde bu iki malzemeyi karıştırarak ağız çalkalama suyu da yapabilirsiniz. Bu yöntemi deneyenler dişlerinde güzel bir iyileşme gözlemlediklerini söylüyorlar. Ülkemizde bir dişçiden randevu alana kadar geçen aylar için bence denemeye değer. Bu arada diş hekimleri Geum urbanum yani meryem otu yağını diş ağrılarında kullanırlar. Bahsetmiş olduğum yöntemle doğal ibuprofen olan zencefili ve doğal aspirin olan keçi sakalını (Filipendula ulmaria) macun kıvamına getirip ağrıyan dişinize sürebilirsiniz. 

• Amalgam dolgular ve ağır metal zehirlenmeleri maalesef bir diğer büyük sorundur. Birçok eski diş hekimi 60'lı yaşlarını geçmeden ağır metal zehirlenmeleri yüzünden erken yaşlarda öldüler. Artık günümüzde bu konuda herkes bilinçlendirildiği için daha dikkatli davranılıyor ama eğer daha önce sizin de amalgamlarınız varsa bedeninizde hala etkilerini taşıyor olabilirsiniz. Ağır metalleri bedenden atmanın doğal yolları vardır. Chlorella, spirulina, yaban mersini, kişniş veya belirli markaların doğal killerinden faydalanabilirsiniz. 

• Dr. Price diş sorunlarına yol açan sebeplerin neler olabileceğini bulmak için ilkel yaşayan kabileleri araştırıp, diş çürüklerine sahip olmadıklarını görünce bu hastalığın modern insanın yaşam tarzıyla alakalı olduğunu anlamış. Nasıl kemikleri güçlendirebiliyorsak, aynı şekilde dişlerimizin sağlığını da güçlendirebiliriz. Bunun için bedenimizde kalsiyum ve fosfatı dengede tutmalıyız. Şekerli gıdaları tüketmek ağzımızdaki ph dengesini bozan en önemli unsurdur. Eğer dişlerinizle ilgili sorunlar yaşıyorsanız şekeri hayatınızdan çıkartmalısınız. Sağlıklı bir bedende faydalı bakteriler ağızdaki asidik ortamı kontrol altında tutmayı başarabilirler. Ama sağlıksız bir bedende her şey dengesini yitirdiği için Satürn'ün temsil ettiği sınırlara tabi olmamız gerekmektedir.  Bu yüzden şeker ve kahve gibi kafeinli gıdaları beslenme düzeninizden çıkartmalısınız. Eğer salyanızın ph'ı 5.5'in altındaysa diş çürüklerin olacağına emin olabilirsiniz. Eğer ph seviyesi 6'nın üzerindeyse diş çürükleriniz kendilerini yenileyebilirler. Yani en ufak çürükte diş hekimine koşmak yerine ilk önce ph değerlerinizi dengelemelisiniz. Bu dengeyi tekrardan sağlayabilirseniz, diş sağlığınıza kavuşur, çürüklerin kendiliğinden yok olduğunu gözlemleyebilirsiniz. Bunun için K2, A ve D vitaminlerinizi arttırmalısınız. Çünkü bu vitaminler kalaiyum ve fosfatın dişlerinize ulaşmasını sağlayan ana güçlerdir. 

Özetle, dişlerimiz çok ama çok önemlidir ve onları sağlıklı ve güçlü tutmak bizim elimizdedir.  Bahsetmiş olduğum gibi şekeri hayatımızdan çıkartmak, mineral ve vitaminlerle birlikte ısırgan, yosunlar, dişotu (özellikle damaklarla ilgili problemler varsa), karanfil (çiğnenmesi diş ağrılarında etkilidir), ekinezya ve aloe vera'dan faydalanabilirsiniz. Lütfen içlerinde ne olduğunu bilmediğiniz ağız çalkalama sularına boşuna büyük paralar vermeyin. Bahsetmiş olduğum bu bitkilerin çaylarıyla antimikrobiyel çok güzel, etkili ve doğal kendi ağız çalkalama sularınızı hazırlayabilirsiniz. Diş macunlarınızın doğal içeriklere sahip olmasına ve içlerinde florür olmamasına da çok dikkat edin. 

Eğer bu uyarıları göz önünde bulundurmaz ve diş sağlığımıza dikkat etmezsek, transit Satürn'ün haritamızın konumlarına olan zorlayıcı açıları başımıza bela olabilir. Özellikle diş ağrısı ağrıların en beteridir. Hele bir de iltihap söz konusuysa uykusuz geceler bizi bekler. Bu nedenle gerçek dişlerinizin çok iyi kıymetini bilin ve onların en büyük düşmanı olan şekerden kendinizi koruyun. 

You Might Also Like

1 yorum

SATÜRN VE DİŞ SAĞLIĞIMIZ

Eğitimlerim ilerledikçe öğrendiğim bilgileri paylaşmaya çalışacağım. Bu da ilk medikal astroloji blog yazım olsun.  

Bundan birkaç yıl önce dişim kırıldı. Yemek yerken un gibi parçalandığını hissettim. Doktora gittiğimde kanal tedavisi uyguladı. O günden beri o dişim ağzımdaki en büyük sorunum. Arada bir hep sızlar, arıza çıkarır. O zamanlar dişlere dıştan yapılan uygulamaların ne kadar zararlı olabileceğinden bir haberdim. Benim gibi bu konuda bilinçsiz olanlar için bu yazımı kaleme almak istedim ki, aslında farklı alternatiflerin olduğunu bilelim. Çünkü Avrupa'daki birçok diş hekimi artık diş ağrılarında ağrı kesici vermek yerine dişlerin hangi organlara bağlı olduğuna bakarak o organa iyi gelecek olan bitkiyi tavsiye ediyor ve inanması ne kadar güç de olsa bu şekilde dişi yapay bir uygulama gerektirmeden eski sağlığına kavuşturuyor. Bu bütüncül yaklaşım tarzı benim çok hoşuma gitti ve umarım en yakın zamanda Türkiye'de de yaygınlaşır. 

Medikal astrolojide şüphesiz en önemli gezegen Satürn'dür. Eğer sağlık durumumuz hakkında bilgi edinmek istiyorsak, ilk yapmamız gereken haritamızdaki Satürn konumumuzu incelemektir. 

Satürn medikal astrolojide kemikleri yönetir ve dişlerimiz bunun en önemli parçalarıdır. Ağız sağlığınız ve dişlerinizden sağlık durumunuzu okuyabilir, hangi organlarınızda sorun yaşama potansiyeline sahip olduğunuzu fark edebilirsiniz.

Geçen senelerde vücudumun sol tarafında bir tuhaflık hissettim. Sanki orada bulunan bir şey şişmiş gibiydi. Hareket kabiliyetimi kısıtlıyordu. Yere eğilmeye çalıştığımda kaburga kemiklerimin arasına sıkışıyor ve bana rahatsızlık veriyordu. Dalakla ilgili bir problemin olduğunu fark ettim. Bu şişlik bir hafta devam etti ve sonra geçti. Bir sene sonra tekrar oldu. Tam da bedenimdeki bu gizemi çözemezken 13 kuşaktır Almanya'da alternatif tıp ile ilgilenen bir ailenin üyesinin konuşmasına denk geldim.  

Bu güzel aile aynı zamanda eczacılık ve tıbbi bitkilerle uğraşıyordu. Bahçelerinde ilaç yapımında kullanacakları bitkileri yetiştiriyorlardı. Üst katta ailenin doktoru gelen hastaya teşhis koyup reçeteyi yazıyor, alt katta ailenin diğer üyesi reçeteye uygun bitkisel ilaçları hazırlayıp veriyordu.

Ne kadar güzel değil mi? Bütüncül bir yaklaşımla doğa aracılığıyla şifa bulabilmek çok özel bir his olsa gerek. Birisi derdinize anlam verirken, diğeri derdinize derman olacak şifayı kendi bahçesinden topladığı şifalı bitkilerle sunuyor. 

Bahsetmiş olduğum kişi böyle bir ortamda büyüyen ve daha sonra diş hekimi olmaya karar vermiş olan küçük kız torun. Bu yazımda bahsedeceklerimin kaynağı the medicine stories podcast'ından alıntı. İngilizcesi olup dinlemek isteyenlere tavsiye ederim. Dinlemeyecek olanlar için ise aşağıda kendi bilgilerimi de ekleyerek özetini geçiyor olacağım. 

Dişlerimiz aslında ilk hazım organımızdır. Yediklerimizi parçalamak ve midenin görevini kolaylaştırmak için vardırlar. Dişlerimiz olmadan ne yemek yiyebilir, ne de sağlıklı olabiliriz. 

Astrolojide neden Satürn sağlığmızdan sorumludur sorusunun yanıtı da dişlerimizdir. Paylaştığım görselde görüldüğü gibi dişlerimiz bedenimizdeki bütün organlara sinirsel ağlarla bağlıdır. Dişlerinizdeki sorunlar o organlarınızdaki sorunlara davetiye çıkarırlar. Ya da tam tersi, o organlarınızdaki sorunlar bağlı oldukları dişlerde problemlere yol açarlar.

Kanal tedavisi yapılan dişim tam da dalak ve mideyle ilişkili olan dişim. Şimdilik çok büyük bir sorunla karşılaşmadığım için o ölü dişle yaşamaya devam ediyorum ama olur da bir gün bedenim bu hatamı artık kaldıramayacağının sinyalini verirse, biliyorum bu ölü dişimi çıkartmak zorunda kalacağım. Yalnız iş ölü dişi çektirmekle bitmiyor. Dişçiler diş köklerini yani kanalı doldurmak için bir sürü ağır kimyasal içeren bir madde kullanıyorlar. Diş çekildikten sonra bu maddeler de temizlenmelidir. Ölü diş tıpkı ölü bir beden gibi bedene leş bakterileri yayar. Bunların öldürülebilmesi için kanal tedavisi klor dioksit ile temizlenmelidir.  Bu arada kanal tedavilerini çıkaran insanlarda uzun zamandır sahip oldukları kronik rahatsızlıkların birden iyileştiği de gözlemlenmiştir. Mesela romatizma hastası bir adam kanal tedavisinden kurtulduktan iki gün sonra tekrardan dişçişine gidip "Siz bana naptınız, ölü dişimle birlikte senelerdir ağrılarını çektiğim romatizmam da yok oldu" demiş. Bunu şöyle açıklayabiliriz. Ölü dişler kronik inflamasyonu doğurur ve kronik inflamasyon kronik rahatsızlıkları beraberinde getirir. Eğer inflamasyonu ortadan kaldırırsanız kronik şikayetleriniz de otomatikman yok olacaktır. Çünkü hastalığınızın oluşma sebebini kökünden çözmüş ve yok etmiş olursunuz. 

Bu gibi durumlarda ağızda olmayan bir dişle yaşamak yerine 20.yaş dişleri devreye giriyor. Kim bilir belki de yaratılış gereği bu dişlerin bu kadar geç bir yaşta çıkmalarının önemli bir görevi vardır ve kaybettiğimiz dişlerin yerini alabilmeleri için bize birer armağandır. Ama maalesef modern tıp 20.yaş dişlerine "gereksiz" damgasını vurarak çekiyor. Bu davranışımız Satürn gezegenini bir hayli kızdırıyor olmalı çünkü bunu yaparak onun çok büyük bir kuralını çiğniyoruz. Çünkü 20.yaş dişleri aynı zamanda bilgelik dişleridir ve kalp dolaşımı ile bağışıklık sistemiyle ilgilidir. Özellikle her 4 dişini de çektirenlere geçmiş olsun kalplerine ve bağışıklıklarına bundan sonra daha da çok önem vermeleri gerekecek. 

Ben bir diş hekimi değilim bu yüzden bu konuda detaylı bilgi veremem. Sadece aldığım eğitim doğrultusunda benim gibi sıradan insanlara diş sağlığı için birkaç tavsiyede bulunmak istiyorum. 

• Lütfen florür içeren diş macunlarını almayın. Maalesef marketlerde satılan diş macunlarının çoğunun içinde florür bulunuyor. Bulunmayan alternatif kaynakları bulmalısınız. Henüz doğal diş macunları pahalı da olsa, unutmayın ki üreticinin ne satacağını tüketici belirler. Yani biz doğal ürünleri talep etmezsek, bu markalar bizi zehirlemeye devam edecekler. Florür aynı zamanda 3. gözümüzü kapatan en önemli maddedir. Ne kendinizi, ne de ailenizi bununla zehirlemeyin. 

• Dişlerde çürümeye ve ağızda oluşabilecek tüm diğer sorunlara davetiye çıkaran şey asidik ortamdır. Ağzınızda nötr bir ph olmalı. Bunu anlayabilmenin en güzel yöntemi ph çubuklarından faydalanmak. Sabah uyanır uyanmaz hem salya hem idrarınızı ph çubuklarıyla ölçebilirsiniz. Salyanın ph değeri 7, idrarın ise 5.8 olmalıdır. Bu değerler bedeninizde virüs ve bakterilerin barınamayacağını ve sağlınızın iyi bir durumda olduğunu gösterir. Eğer idrarın ph değeri 7 çıkıyorsa, böbreklerde bir sorunun var olduğunu gösterir. Bu toksinlerin idrarla atılmayıp bedende biriktiğini anlatır ve önlem almayı gerektirir. Çözüm olarak 21 gün boyunca aç karnınla kereviz sapı suyu ve ısırgan içebilirsiniz. Maddi imkanı olanlar bu gibi detoksları bilen bir kişinin rehberliğinde yaparsa tabiki daha iyi olur ama destek alma imkanı olmayanlar kereviz ve ısırgandan faydalanabilirler. 

• Eğer bir dişinizde çürüme başladıysa 1 yumurta kabuğunu ezip un haline getirdikten sonra karakafes bitkisinin toz halini alıp diş macunu kıvamına getirebilir ve sabah akşam çürük olan dişe bu macunu sürebilirsiniz. Bir bardak suyun içinde bu iki malzemeyi karıştırarak ağız çalkalama suyu da yapabilirsiniz. Bu yöntemi deneyenler dişlerinde güzel bir iyileşme gözlemlediklerini söylüyorlar. Ülkemizde bir dişçiden randevu alana kadar geçen aylar için bence denemeye değer. Bu arada diş hekimleri Geum urbanum yani meryem otu yağını diş ağrılarında kullanırlar. Bahsetmiş olduğum yöntemle doğal ibuprofen olan zencefili ve doğal aspirin olan keçi sakalını (Filipendula ulmaria) macun kıvamına getirip ağrıyan dişinize sürebilirsiniz. 

• Amalgam dolgular ve ağır metal zehirlenmeleri maalesef bir diğer büyük sorundur. Birçok eski diş hekimi 60'lı yaşlarını geçmeden ağır metal zehirlenmeleri yüzünden erken yaşlarda öldüler. Artık günümüzde bu konuda herkes bilinçlendirildiği için daha dikkatli davranılıyor ama eğer daha önce sizin de amalgamlarınız varsa bedeninizde hala etkilerini taşıyor olabilirsiniz. Ağır metalleri bedenden atmanın doğal yolları vardır. Chlorella, spirulina, yaban mersini, kişniş veya belirli markaların doğal killerinden faydalanabilirsiniz. 

• Dr. Price diş sorunlarına yol açan sebeplerin neler olabileceğini bulmak için ilkel yaşayan kabileleri araştırıp, diş çürüklerine sahip olmadıklarını görünce bu hastalığın modern insanın yaşam tarzıyla alakalı olduğunu anlamış. Nasıl kemikleri güçlendirebiliyorsak, aynı şekilde dişlerimizin sağlığını da güçlendirebiliriz. Bunun için bedenimizde kalsiyum ve fosfatı dengede tutmalıyız. Şekerli gıdaları tüketmek ağzımızdaki ph dengesini bozan en önemli unsurdur. Eğer dişlerinizle ilgili sorunlar yaşıyorsanız şekeri hayatınızdan çıkartmalısınız. Sağlıklı bir bedende faydalı bakteriler ağızdaki asidik ortamı kontrol altında tutmayı başarabilirler. Ama sağlıksız bir bedende her şey dengesini yitirdiği için Satürn'ün temsil ettiği sınırlara tabi olmamız gerekmektedir.  Bu yüzden şeker ve kahve gibi kafeinli gıdaları beslenme düzeninizden çıkartmalısınız. Eğer salyanızın ph'ı 5.5'in altındaysa diş çürüklerin olacağına emin olabilirsiniz. Eğer ph seviyesi 6'nın üzerindeyse diş çürükleriniz kendilerini yenileyebilirler. Yani en ufak çürükte diş hekimine koşmak yerine ilk önce ph değerlerinizi dengelemelisiniz. Bu dengeyi tekrardan sağlayabilirseniz, diş sağlığınıza kavuşur, çürüklerin kendiliğinden yok olduğunu gözlemleyebilirsiniz. Bunun için K2, A ve D vitaminlerinizi arttırmalısınız. Çünkü bu vitaminler kalaiyum ve fosfatın dişlerinize ulaşmasını sağlayan ana güçlerdir. 

Özetle, dişlerimiz çok ama çok önemlidir ve onları sağlıklı ve güçlü tutmak bizim elimizdedir.  Bahsetmiş olduğum gibi şekeri hayatımızdan çıkartmak, mineral ve vitaminlerle birlikte ısırgan, yosunlar, dişotu (özellikle damaklarla ilgili problemler varsa), karanfil (çiğnenmesi diş ağrılarında etkilidir), ekinezya ve aloe vera'dan faydalanabilirsiniz. Lütfen içlerinde ne olduğunu bilmediğiniz ağız çalkalama sularına boşuna büyük paralar vermeyin. Bahsetmiş olduğum bu bitkilerin çaylarıyla antimikrobiyel çok güzel, etkili ve doğal kendi ağız çalkalama sularınızı hazırlayabilirsiniz. Diş macunlarınızın doğal içeriklere sahip olmasına ve içlerinde florür olmamasına da çok dikkat edin. 

Eğer bu uyarıları göz önünde bulundurmaz ve diş sağlığımıza dikkat etmezsek, transit Satürn'ün haritamızın konumlarına olan zorlayıcı açıları başımıza bela olabilir. Özellikle diş ağrısı ağrıların en beteridir. Hele bir de iltihap söz konusuysa uykusuz geceler bizi bekler. Bu nedenle gerçek dişlerinizin çok iyi kıymetini bilin ve onların en büyük düşmanı olan şekerden kendinizi koruyun.