Neptün - Aşka giden yolculuk

Şubat 14, 2019


Uranüs, Neptün ve Plüton gibi dış gezegenler gözle görülemeyeni temsil ederler. Onların enerjisini her ruh kendi tekamülüne göre deneyimler. Olgunluk mertebemize göre ya gazaplarını çekeriz, ya da cennetin anahtarlarını elde ederiz.

Satürn dünyanın son kapısıdır. Onun halkalarını, yani nefsinizin sınırlarını aştığınız anda, bu dünyaya ait olmayan mertebelere yol açılır.
Uranüs bunların ilkidir ve kişiye Allah'ın ruhundan üflediği parçayı idrak ettirir.
Sonra Neptün gelir, o öyle bir kapıdır ki, gönül Hz İbrahim'in atıldığı ateşin yangınını deneyimler. Yanar, kül olur sonra da gül olur. Ebedi gül bahçesinde cennetine kavuşur.

Neptün'ü en güzel anlatan aşk hikayesi, Kuran'da geçen tek aşk hikayesidir. Züleyha'nın Yusuf'a vuruluşudur.
Hayvani aşk mertebesinde bu yolculuk başlar, insani aşk mertebesine varır ve son yolculuk ilahi aşktır. O öyle bir kapıdır ki, Yusuf Züleyha'nın karşısına çıktığında Züleyha onu artık görmez olur.

Ne Mecnun aşıktı aslında Leyla'sına, ne de Züleyha Yusuf'una..
Hepsinin ve hepimizin ararken acı çektiği tek aşk vardı, o da Allah aşkı.
Neptün'ün diyarı.
Bu diyara bu dünyada sadece nefsinin zincirlerini kıran, şehvetini aşan ruhlar varır.

Bu garip dünya yolculuğunda hepimizin arayıp bulamadığı parça Neptün'ün kalbinde saklı. Danışmanlık verdikçe idrak ettim bunu.
Yalnız olanımız, benim karşıma ne zaman sevebileceğim biri çıkacak diye soruyor. Sevdiğini çoktan bulmuş, evlenmiş, çoluk çocuğa kavuşmuş ve tüm bu sevgileri deneyimlemiş olan, eksik bir şey var aradığım, ne olabilir bu diye soruyor. Yani kul hayvani ve insani aşk mertebesinde takılı kaldığında kendisini her daim eksik hissediyor. Mecnun bu eksik parçayı Leyla aracılığıyla çölde buldu. Züleyha ise Yusuf'u zindana attırdığında, vicdanındaki pişmanlığında buldu.
Şanslı olanlarımız bu neptünyen kapıyı daha bu hayattayken buluyor, uyuyanlarımız ise ancak cehennemin ateşinde yanarken bulacak.
____________________________

Bu dünyaya Allah öyle bir cennet kapısı açmış ki, Neptün'ü en güzel o diyarda hissedebiliyor insan. Bu yüzden o diyarda almak istedim kaleme bu yazımı.
Hz. Adem'in yeryüzüne gönderildiği ilk yerde, Hz. İbrahim'in oğlu İsmail ile inşa ettiği ilk mabette. Dünya'daki en büyük ley hatlarının merkezi olan Kabe'de.

Dünyada büyük iki enerji merkezi var. Bunlardan biri rahmani diğeri ise şeytani. Bermuda şeytan üçgeninin bulunduğu alan cehennem gibi içine çeken ve yok eden enerjiye ev sahipliği yapar. Dünyanın diğer ucunda, onun karşısında duran ise Kabe'nin dışarıya yansıtan, arındıran ve şifalandıran rahmani enerjisidir.
Bu iki enerji merkezi insanın en mistik deneyimleri elde edebileceği yeryüzü yerleşkeleri. Diğer diyarlara açılan iki kapı. Birini açan yok olup gidiyor. Diğerini açan da yok olup gidiyor ama bu yok oluş yeniden doğuşa vesile oluyor.

Gece gündüz, 7/24, her gün Kabe'nin etrafında dünyanın dönüşüyle birlikte bu rahmani enerji tavaf ediyor. İnsanlar yeryüzünde, melekler gökyüzünde.
Bu enerji merkezine bir girdiniz mi bir vorteksin içine girmiş gibi oluyorsunuz. Burası bu dünyaya ait değil. Gözlerinzden yaşlar akmaya başlıyor. Sebebini kelimelerin açıklayamayacağı bir şekilde insan kendisini kaybediyor. Kalbiniz sanki bu enerjiyi kaldıramayacak gibi oluyor. Dünyaya ait olan tüm her şeyi unutuyor. Allah'ı en derininde, gönlünün merkezinde, ruhunun mabedi olan bedeninin her bir zerresinde hissediyor. Gerçek aşk bu olsa gerek. Şimdiye kadar deneyimlediğim en yüksek neptünyen enerji bu. Ve bu kesinlikle bu dünyaya ait değil. Kabe bir cennet kapısı ve ona yakınlaştığınız anda dünyalık her şey bitiyor. Yok oluyor..

☆☆☆

Bazı danışanlarım o kadar güzel hülyalara sahipler ki, ben çok büyük bir aşk yaşamak istiyorum diyorlar. O zaman çok büyük bir bedel ödemeye de hazırlan diyorum, ne demek istediğinizi anlamadım diyorlar.

Neptünyen aşkın en güzel anlaşılır mirasını Mevlana bıraktı bizlere. Onu bile yanlış anladı zamanında çevresindekiler.
Neptün öyle bir mertebe ki burda şehvete yer yok. Oysa insani aşkta şehvetin kırıntıları daima bulunur.
Ben büyük bir aşk yaşamak istiyorum diyen kendisini büyük bir ateşte yanarken bulur. Bu yola bir girdiniz mi sizi sevgililer tatmin edemez olur.
Gerçek aşk, özlemi beraberinde getirir daima. İnsanın canını acıtan da budur. Mecnun Leyla'ya kavuşsaydı veya Züleyha Hz. Yusuf'a, hiçbiri varamayacaktı neptünyen diyara.

İşte bu yüzden haritamızda Neptün'ün bulunduğu alan ve gökkubbedeki transiti, arzulayıp da kavuşamadıklarımızı, kavuştuğumuzu zannetsek de yarım kalışımızı hatırlatır durur bize. Hayal kırıklığı üzerine hayal kırıklığı hapseder bizi kendi cehennemimize.

Siz siz olun ya yanmaya gönüllü olun ya da sadece Venüs ile yetinin yeryüzünde. Yoksa en büyük arzunuz ölüm olacak. Tıpkı Mevlana'nın da dediği gibi ölüm gününüz düğün gününüz gibi olacak.
Çünkü bu dünya cennetin sadece bir kopyası. Neptün bu perdeyi aralayan Allah'ın emrindeki tek gezegen.
Kim ister ki kopyayı, gerçeğine kavuşabilme hakkını Allah hepimize vermişken?

Bu dünya sadece ışıkları size yönlendirilmiş, başrolü size verilmiş bir sahne. Kaptırmayın kendinizi bu kimliğinize.
Bu vücudu şehrimizde hepimiz misafiriz. Bu perde bir gün kapanacak ve Neptün'ü asıl o zaman idrak edebileceğiz.
Bu oyunu öyle bir farkındalıkla oynayın ki, hak edin bu mertebeyi. İşte o zaman ölümünüz en büyük huzurunuz olur.


Mekke'deyken kaleme almak istedim Neptün'ü çünkü bu gezegenden ben de bir haberim. En yakın deneyimini burda elde ettim ve yeşil halıya ayak basar basmaz, Medine'de.
Umarım kelimelerimle biraz olsun hissettirebilmişimdir burdaki ilahi enerjiyi ve umarım bunu hissetmek hepinize bir gün nasip olur çünkü tıpkı Kabe gibi biz de ait değiliz aslında buraya. Kökenimiz aşk ve biz de onun peşinde perişan olan arayanlarız. Bir gün tekrardan bulmak dileğiyle.

Bir gün hepimizin kavuşması dileğimle..

You Might Also Like

2 yorum

  1. Çok güzel bir yazı 👍

    YanıtlaSil
  2. güneş neptün 7. evde yay burcunda 13. derecede partil kavuşumda biri olarak çok etkilenerek ve ne demek istediğinizi çok iyi anlayarak okudum yazınızı. sevgiler

    YanıtlaSil

Neptün - Aşka giden yolculuk


Uranüs, Neptün ve Plüton gibi dış gezegenler gözle görülemeyeni temsil ederler. Onların enerjisini her ruh kendi tekamülüne göre deneyimler. Olgunluk mertebemize göre ya gazaplarını çekeriz, ya da cennetin anahtarlarını elde ederiz.

Satürn dünyanın son kapısıdır. Onun halkalarını, yani nefsinizin sınırlarını aştığınız anda, bu dünyaya ait olmayan mertebelere yol açılır.
Uranüs bunların ilkidir ve kişiye Allah'ın ruhundan üflediği parçayı idrak ettirir.
Sonra Neptün gelir, o öyle bir kapıdır ki, gönül Hz İbrahim'in atıldığı ateşin yangınını deneyimler. Yanar, kül olur sonra da gül olur. Ebedi gül bahçesinde cennetine kavuşur.

Neptün'ü en güzel anlatan aşk hikayesi, Kuran'da geçen tek aşk hikayesidir. Züleyha'nın Yusuf'a vuruluşudur.
Hayvani aşk mertebesinde bu yolculuk başlar, insani aşk mertebesine varır ve son yolculuk ilahi aşktır. O öyle bir kapıdır ki, Yusuf Züleyha'nın karşısına çıktığında Züleyha onu artık görmez olur.

Ne Mecnun aşıktı aslında Leyla'sına, ne de Züleyha Yusuf'una..
Hepsinin ve hepimizin ararken acı çektiği tek aşk vardı, o da Allah aşkı.
Neptün'ün diyarı.
Bu diyara bu dünyada sadece nefsinin zincirlerini kıran, şehvetini aşan ruhlar varır.

Bu garip dünya yolculuğunda hepimizin arayıp bulamadığı parça Neptün'ün kalbinde saklı. Danışmanlık verdikçe idrak ettim bunu.
Yalnız olanımız, benim karşıma ne zaman sevebileceğim biri çıkacak diye soruyor. Sevdiğini çoktan bulmuş, evlenmiş, çoluk çocuğa kavuşmuş ve tüm bu sevgileri deneyimlemiş olan, eksik bir şey var aradığım, ne olabilir bu diye soruyor. Yani kul hayvani ve insani aşk mertebesinde takılı kaldığında kendisini her daim eksik hissediyor. Mecnun bu eksik parçayı Leyla aracılığıyla çölde buldu. Züleyha ise Yusuf'u zindana attırdığında, vicdanındaki pişmanlığında buldu.
Şanslı olanlarımız bu neptünyen kapıyı daha bu hayattayken buluyor, uyuyanlarımız ise ancak cehennemin ateşinde yanarken bulacak.
____________________________

Bu dünyaya Allah öyle bir cennet kapısı açmış ki, Neptün'ü en güzel o diyarda hissedebiliyor insan. Bu yüzden o diyarda almak istedim kaleme bu yazımı.
Hz. Adem'in yeryüzüne gönderildiği ilk yerde, Hz. İbrahim'in oğlu İsmail ile inşa ettiği ilk mabette. Dünya'daki en büyük ley hatlarının merkezi olan Kabe'de.

Dünyada büyük iki enerji merkezi var. Bunlardan biri rahmani diğeri ise şeytani. Bermuda şeytan üçgeninin bulunduğu alan cehennem gibi içine çeken ve yok eden enerjiye ev sahipliği yapar. Dünyanın diğer ucunda, onun karşısında duran ise Kabe'nin dışarıya yansıtan, arındıran ve şifalandıran rahmani enerjisidir.
Bu iki enerji merkezi insanın en mistik deneyimleri elde edebileceği yeryüzü yerleşkeleri. Diğer diyarlara açılan iki kapı. Birini açan yok olup gidiyor. Diğerini açan da yok olup gidiyor ama bu yok oluş yeniden doğuşa vesile oluyor.

Gece gündüz, 7/24, her gün Kabe'nin etrafında dünyanın dönüşüyle birlikte bu rahmani enerji tavaf ediyor. İnsanlar yeryüzünde, melekler gökyüzünde.
Bu enerji merkezine bir girdiniz mi bir vorteksin içine girmiş gibi oluyorsunuz. Burası bu dünyaya ait değil. Gözlerinzden yaşlar akmaya başlıyor. Sebebini kelimelerin açıklayamayacağı bir şekilde insan kendisini kaybediyor. Kalbiniz sanki bu enerjiyi kaldıramayacak gibi oluyor. Dünyaya ait olan tüm her şeyi unutuyor. Allah'ı en derininde, gönlünün merkezinde, ruhunun mabedi olan bedeninin her bir zerresinde hissediyor. Gerçek aşk bu olsa gerek. Şimdiye kadar deneyimlediğim en yüksek neptünyen enerji bu. Ve bu kesinlikle bu dünyaya ait değil. Kabe bir cennet kapısı ve ona yakınlaştığınız anda dünyalık her şey bitiyor. Yok oluyor..

☆☆☆

Bazı danışanlarım o kadar güzel hülyalara sahipler ki, ben çok büyük bir aşk yaşamak istiyorum diyorlar. O zaman çok büyük bir bedel ödemeye de hazırlan diyorum, ne demek istediğinizi anlamadım diyorlar.

Neptünyen aşkın en güzel anlaşılır mirasını Mevlana bıraktı bizlere. Onu bile yanlış anladı zamanında çevresindekiler.
Neptün öyle bir mertebe ki burda şehvete yer yok. Oysa insani aşkta şehvetin kırıntıları daima bulunur.
Ben büyük bir aşk yaşamak istiyorum diyen kendisini büyük bir ateşte yanarken bulur. Bu yola bir girdiniz mi sizi sevgililer tatmin edemez olur.
Gerçek aşk, özlemi beraberinde getirir daima. İnsanın canını acıtan da budur. Mecnun Leyla'ya kavuşsaydı veya Züleyha Hz. Yusuf'a, hiçbiri varamayacaktı neptünyen diyara.

İşte bu yüzden haritamızda Neptün'ün bulunduğu alan ve gökkubbedeki transiti, arzulayıp da kavuşamadıklarımızı, kavuştuğumuzu zannetsek de yarım kalışımızı hatırlatır durur bize. Hayal kırıklığı üzerine hayal kırıklığı hapseder bizi kendi cehennemimize.

Siz siz olun ya yanmaya gönüllü olun ya da sadece Venüs ile yetinin yeryüzünde. Yoksa en büyük arzunuz ölüm olacak. Tıpkı Mevlana'nın da dediği gibi ölüm gününüz düğün gününüz gibi olacak.
Çünkü bu dünya cennetin sadece bir kopyası. Neptün bu perdeyi aralayan Allah'ın emrindeki tek gezegen.
Kim ister ki kopyayı, gerçeğine kavuşabilme hakkını Allah hepimize vermişken?

Bu dünya sadece ışıkları size yönlendirilmiş, başrolü size verilmiş bir sahne. Kaptırmayın kendinizi bu kimliğinize.
Bu vücudu şehrimizde hepimiz misafiriz. Bu perde bir gün kapanacak ve Neptün'ü asıl o zaman idrak edebileceğiz.
Bu oyunu öyle bir farkındalıkla oynayın ki, hak edin bu mertebeyi. İşte o zaman ölümünüz en büyük huzurunuz olur.


Mekke'deyken kaleme almak istedim Neptün'ü çünkü bu gezegenden ben de bir haberim. En yakın deneyimini burda elde ettim ve yeşil halıya ayak basar basmaz, Medine'de.
Umarım kelimelerimle biraz olsun hissettirebilmişimdir burdaki ilahi enerjiyi ve umarım bunu hissetmek hepinize bir gün nasip olur çünkü tıpkı Kabe gibi biz de ait değiliz aslında buraya. Kökenimiz aşk ve biz de onun peşinde perişan olan arayanlarız. Bir gün tekrardan bulmak dileğiyle.

Bir gün hepimizin kavuşması dileğimle..