İkizler burcunu 2017'de neler bekliyor?

  • Share

Maskulen kadınlar & feminen erkekler

  • Share

Boğa'ları 2017'de neler bekliyor?

  • Share

14 Kasım 2016 Boğa burcunda Dolunay

  • Share

Koç'ları 2017'de neler bekliyor?

  • Share

Evde kalmaya yatkın burçlar

  • Share

Çocuğum & Ben

  • Share

Vedic astrolojide evler

  • Share

Ruhsal Uyanış - Kendi Hikayem

  • Share

İkizler burcunu 2017'de neler bekliyor?


Ve yeni bir yıl kapıda.
2017
Yükselen, Güneş ve Ay burcu İkizler olanlar...
Sizi bu sene neler bekliyor? 
.................................

Yeniyıl'dan önce retro hareketine başlayan ve  aynı zamanda yönetici gezegeniniz olan Merkür, 9 Ocak'a kadar ilişkiler alanında geri harekette olacak. 
Bu bazı konuların üstünden bir kere daha geçmenize sebep olabilir. Bire bir olan ilişkilerinizde, bu eşiniz, sevgiliniz veya ortağınız olabilir, yolunda gitmeyen ve düzeltilmesi gereken şeyler var mı? İlişkininizin daha sağlıklı bir şekilde yol alması için neler yapabilirsiniz? Buna benzer soruların cevaplarını bulmanıza yardımcı olabilir bu retro. 
Unutmayın Merkür retro'ları yeni başlangıçlar için uygun bir zaman dilimi değildir. Yeni bir aşka yelken açmak için uygun bir dönem olmayabilir. Ama geçmişte kalan bir sevgili kapınızı çalabilir. 

10 Şubat'da Aslan burcunda bir Ay tutulması deneyimleyeceğiz. 
Bu tutulma İkizler'in kardeş, akraba, yakın çevre ve iletişim evinde gerçekleşecek. 
Tutulmalar kendi irademizle değiştiremeyeceğimiz kadersel olayları deneyimlememizde büyük rol oynar. Bizi adım adım değişim ve dönüşümlere hazırlarlar. 
Sizin için bu değişim yakın çevrenizde deneyimleyecekleriniz aracılığıyla gelebilir. Kardeş veya akrabalarınızı ilgilendiren olaylara maruz kalabilirsiniz. 
Bu tutulma ayrıca ilgi alanınızın değişmesine sebep olabilir. Böylelikle diğer insanlarla olan iletişiminizi de değiştirebilirsiniz. Belki çoktandır öğrenmek istediğiniz bir şeyi öğrenme fırsatı elde edebilirsiniz. Veya uzun süredir bitirmek istediğiniz bir olay yahut projeyi sonlandırabilirsiniz. 
Ay tutulmaları genellikle bir şeyin sonlanmasını ve bitişini gösterir. Güneş tutulmaları ise tam tersine yeni başlangıçlara işaret eder. 

26 Şubat'da, Balık burcunda Güneş tutulması gerçekleşecek. 
Bu tutulma sizin kariyerinizi, toplum önündeki imajınızı etkileyecek. Bu tutulmaya ayrıca Neptün gezegeni de eşlik edecek. 
Kariyerinizle alakalı yeni bir döneme giriyor olabilirsiniz. Belki çoktandır beklediğiniz terfinizi alabilirsiniz yada kariyer alanınızı değiştirebilirsiniz. Veya statünüzü etkileyecek her hangi bir olayla karşılaşabilirsiniz. 
Neptün, hayallerin gezegenidir. Belki bu tutulma size hayallerinizdeki kariyeri getirir. Toplumdaki imajınızı değiştirecek bir olay yaşayabilirsiniz. Bu kimileriniz için bir evlilik dahi olabilir. 
Güneş tutulmaları tahmin edemeyeceğimiz yeni fırsatları hayatımıza sokar. 

4 Mart 15 Nisan arası aşkın gezegeni Venüs, retro hareketine başlayacak. 
Aşk konularını ilgilendiren şeylerle alakalı yeni başlangıçlar yapmamak bu dönemde daha hayırlıdır. 
Bu retro arkadaş çevrenizi etkileyebilir. Belki bazı arkadaşlarınızdan kopma isteğiniz oluşabilir. Geçmişte kalan bir arkadaşınız karşınıza çıkabilir. Belki bazı anlaşmazlıkları oturup çözmeye çalışabilirsiniz. 
Genel olarak ise arkadaşlarınızla ilişkilerinizi gözden geçirmeniz, gerekliyse zihinsel, duygusal bir temizlik yapmanız, size fayda sağlayabilir. 

9 Nisan - 3 Mayıs arası bir adet Merkür retrosu daha deneyimleyeceğiz. 
Bu retro sizi daha çok içten etkileyeceğe benziyor. İçsel yolculuğunuza çıkmak için güzel bir dönem olacak. Zikir, namaz, dua veya meditasyona zaman ayırmaya çalışın. 
Bu retro boyunca toplumdan biraz kopmuş gibi hissedebilirsiniz. Bu hissinize izin verin. Bazen inzivaya çekilmek kişiye iyi gelir. Yaşanılanları daha iyi anlayabilmek için bazı olayları daha geniş bir pencereden değerlendirme ihtiyacında olabiliriz. 
Bu retro dönemini kendiniz ve hayatta gelmek istediğiniz şeylerin hayalini kurmak için kullanın. 

7 Ağustos'da, Kova burcunda bir Ay tutulması daha gerçekleşecek. 
Bu tutulmayla birlikte din, hukuk, üniversite veya dış ülkeleri ilgilendiren, kişi veya olaylarla karşılaşabilirsiniz. 
Bu tutulma belki hukuk alanında var olan bir anlaşmazlığın çözümüne sebep olabilir. Bu tutulmayla birlikte yüksek eğitim alanıyla bir alakanız varsa, mesela bir projenin bitimi gibi, sonuçlar alabilirsiniz. 
Veya diğer ülkeleri ilgilendiren, seyahat yahut ticaret, yayıncılıkla alakalı olaylar söz konusu olabilir.
Belki de din konularına merak sarıp, hayat felsefenizi değiştirebilirsiniz. 
Unutmayın tutulmaların etkileri en az 6 ay boyunca devam eder. Bu nedenle değişiklikleri hemen anında beklemeyin. 

12 Ağustos 5 Eylük arası Merkür bir kere daha gerilemeye başlayacak. 
Eviniz, yuvanız ve ailenizle alakalı bir kere daha üstünden geçmenizi gerektiren olaylarla karşılaşabilirsiniz. Belki bitirmediğiniz veya yerine getirmediğiniz bir sorumlulukla karşılaşabilirsiniz. 

21 Ağustos'da, Aslan burcunda bir Güneş tutulması olacak. 
Bu tutulma bir kez daha kardeşleriniz, akrabalarınız veya genel olarak yakın çevrenizi, öğreniminizi, iletişiminizi etkileyecek. 
Bu tutulma sayesinde küçük çaplı ülke içi seyehatler de yapabilirsiniz. Bu seyahatlerde hayatınızı değiştirecek, yeni bir şey öğrenmenize sebep olacak yeni kişilerle tanışabilirsiniz. 
Genel olarak bu tutulmayla birlikte yeni ilgi alanları keşfedebilir, yeni şeyler öğrenebilirsiniz. 

10 Ekim'e kadar Jüpiter aşk, romantizm, aşkın meyvesi olan çocuklar, spekülatif kazançlar ve eğlence alanında bulunacak. 
Jüpiter bolluk ve bereketin vezegenidir ve kişinin hayatına bolluğuyla birlikte gelir. 
Aşk arayan İkizler için çok güzel bir dönem bu. Yeni biriyle karşılaşabilirsiniz. Zaten ilişkisi olanlar, ilişkilerini kuvvetlendirip bir sonraki aşamaya çalışabilirler. Hamile kalmak isteyen İkizler, bu dönemi kaçırmayın, şansınız bir hayli yüksek. 
Bu yıl.Jüpiter Plüton karesi spekülatif kazançlar açısından çok büyük kazançlar veya kayıplar gerirebilir. Zorlu bir açı olduğundan, kayıp getirme olasılığı daha yüksektir. Dolayısıyla şans oyunlarından uzak durmanızı tavsiye ederim. 
10 Ekim'e kadar hobi, yaratıcılık ve eğlence açısından güzel günler sizi bekliyor. Tadını çıkarın. :)

11 Ekim itibariyle Jüpiter burç değiştirip Akrep burcuna geçecek ve sizin rutin hayatınızı, sorumluluk ve görevlerinizi, işinizi ve sağlığınızı olumlu yönde etkileyecek. Sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemek için güzel bir zamanda olacaksınız. Şimdiye kadar zorlanarak yaptığınız işleri çok daha mutlu ve huzurlu bir şekilde yaptığınızı deneyimleyeceksiniz. Enerjinizin çoğaldığını hissedeceksiniz. 

Ve bu senenin son Merkür gerilemesi 3 Aralık'da başlayıp, 22'sinde sonlanacak. 
Bu retro yeniyıl'daki retro gibi yine ilişkiler alanında gerçekleşecek. 
Bu retro aracılığıyla tüm bir sene boyunca ilişkilerinizde ne kadar yol katettiğinizi, hala nelerin yolunda gitmediğini ve değişmesini istediğiniz şeyleri bulabilirsiniz. 
İlişkiler alanında uzun süredir transit etmekte olan Satürn, sizden bazı kurbanlar istemiş olabilir. Satürn bilge öğretmendir ve tek istediği kişinin olgun davranmasıdır. Sadece bu yüzden bizi imtihan eder, bazen canımızı yakar. Önemli olan Satürn transitini kullanarak bulunduğu evle alakalı sağlam temeller atmaktır. Bunu yapana zamanla ödülünü verir. 

20 Aralık'da Satürn burç değiştirip, kendi burcu olan Oğlak burcuna geçecek ve burda yaklaşık 3 yıl kalacak. 
İkizler, yılın sonuna doğru gerçekleşecek olan bu transit'le birlikte diğer insanların paralarını ilgilendiren konularda daha fazla sorumluluk hissedebilirler. Mesela partnerin ekonomik olarak sıkıntıya girmesi sizi de etkileyebilir. Belki birlikte girilen bir borç sizi öderken zorlayabilir, kısıtlamalara sebep olabilir. 
Kimi İkizler bu dönem boyunca cinsel isteksizlik hissedebilir. Buna sebep olan kök problemi bulup, şifalandırma yoluna gitmeniz çok önemlidir. Sakın görmezlikten gelmeye çalışmayın. Çünkü Satürn görmezden gelmeyi sevmez, kişi doğru yolu hala göremiyorsa, problemi şiddetlendirir. 
Karma'nın efendisi sizi bu önünüzdeki 3 sene boyunca var olan karmanızı temizlemenizde yardımcı olacaktır. Güvenin ona!

Sevgili İkizler'in 2017 bolluk ve bereketin yılı olması dileğimle. 
Bırakın kapınıza tutulmalarla gelecek olan yeni fırsatlar sizi donatsın ve bilgi en güzel yol göstericiniz olsun bu sene. 

Maskulen kadınlar & feminen erkekler


Yetiştirilme tarzımızdan kaynaklanan bilgiye göre, bir kadın feminen, bir erkek ise maskulendir. 
Oysa bazı kadınlar maskulen özellikleri üzerinde taşırken, bazı erkeklerde feminen özelliklere sahiptir. 

Peki ne demektir maskulen veya feminen olmak ve bizim hangi tarafı temsil ettiğimizi nasıl anlarız?
Bu liste böyle devam eder. 
Erkek aydınlık, kadın karanlıktır. 
Erkek Güneş, kadın Ay'dır. 
Erkek Yang, kadın Ying'dir. 
Ama bu kural bütün erkek ve kadınlar için geçerli değildir dedik. 
Hangi tarafta olduğumuzu anlamak için haritamızdaki gezegenlerin burçlardaki yerleşimine bakarak bunu anlayabiliriz. 


Şimdi haritamızda Yükselen, Güneş, Ay, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn'ün maskulen mi, yoksa feminen burçlarda mı yer aldığına bakmalıyız. 
Eğer bir kadınsanız ama gezegenlerinizin bir çoğu maskulen burçlarda yer alıyorsa, siz bir dişi bedenin içinde maskulen bir kadınsınız. 
Aynı şekilde eğer bir erkekseniz ama gezegenleriniz feminen burçlara yerleşmişse, siz bir erkek bedenine sahip, feminen birisisiniz. 
Peki bu karmaşıklık kötü bir şey midir?
ASLA!
Sadece toplum bize bazı şeyleri empoze ettiği için, toplumun beklediği kimlikleri yaşamayan kadınlar veya erkekler, bu durumda zorluk çekebilirler. 

Efendim neymiş, erkek dediğin ağlamazmış. 
Erkek dediğin duygularını göstermezmiş. 
Erkek dediğin şefkatli değil, maço vari, kaba ve ürkütücü olmalıymış vs.
İşte bunların hepsi masal. 

Peki kadınlar nasıl olmalıymış?
Kadın dediğin evinde otururmuş. Erkeğinin sözünden çıkmazmış. 
Allah onada bir beyin bahşetmiş olmasına rağmen, kadın 'ben bilmem, beyim bilir,' demeliymiş. 
Kadın dediğin dobra ve önde olmamalıymış, hatta erkeğin gerisinden yürümeliymiş vs.
İşte bunların da hepsi masal. 

Asıl SIR nerde biliyor musunuz?
İster kadın, ister erkek olun, hem maskulen hem feminen enerjileri içinizde taşıyorsunuz. 
Bir taraf daha baskın olabilir. Ama sakın toplumunun beklentilerinden dolayı bir tarafı bastırmaya çalışmayın. 
Kendinizi olduğunuz gibi kabul etmelisiniz. Çünkü ister dişil ister eril olun, bu size verilmiş olan bir armağan. 

Feminen erkek olmak aslında çok güzel bir şeydir. Çünkü kadının en derinde barındırdığı hazineleri daha iyi kavrar, daha destekçi olurlar. Daha içten severler. Hatta daha iyi bir baba olurlar. 
Maskulen kadın olmak da olumsuz bir şey değildir. Her kadın evde oturup çocuk büyütmek zorunda değildir. Bu kaderinde olmayabilir. Bir kadına dünyayı yönetme görevi verilmiş olabilir. Kariyer yapmak isteyebilir. Karakteri dobradır, baskındır, yönetilmek değil, kendi yönetmek isteyebilir. 

☆☆☆

~ karmaşık aşk ilişkileri~

Bu hayattaki en kötü şeylerden biri dengesizliktir. 
Aşırı maskulen bir kadın veya aşırı feminen bir erkek, ilişkilerinde daima sorun yaşayacaktır. 

Her iki tarafında maskulen veya feminen olduğu ilişkiler vardır. Bunlar genellikle çok zor yürür. Çünkü birbirini cezbeden daima zıt kutuplardır. Burda ise aynı kutupta olan iki insan geçinmeye çalışıyordur. Bu tür ilişkilerde kadın da erkek de birbirinin aynası olur. Yani pek bir gelişme yaşanmaz. Bir ilerleme olmaz. Tutku ve aşkla başlayan ilişki bir yerlerde tıkanır. 
Çünkü bir ilişkiyi besleyen asıl şey, birbirinden yeni şeyler öğrenebilmektir. İki insanın farklı özellikte olmasdır. Bir ilişkinin büyümesine sebep olan şey, birbirinden öğrenerek büyümenin getirdiği olgunluktur. 

Bu tür ilişkilerin yürüyebilmesi için her iki taraf kendisinin farkında olmalıdır. 
İki maskulen insan sürekli güç oyunlarına girecektir. Bir taraf diğer tarafa daima daha baskın hale gelmeye çalışacaktır. Eğer bu özelliklerini birlikte aşarlarsa bu tür bir ilişki çok kuvvetlenir ve çok güzel yerlere gelebilir. 
İki tarafın da feminen özellikte olduğu ilişkiler ise, aşırı duygusal olabilir. Unutmayın ki, duygu da dozunda güzeldir. Bu tür ilişkilerin asıl sorunu bir türlü hayatta ilerleyememek olabilir. Hep başkalarından bekleyebilir, fırsatların ayağına gelmesini ister, cesaret edip, adım atmaktan korkabilirler. Bu ilişki de bir süre sonra tıkanır, çünkü iki insan birbiriyle duygusal anlamda çok iyi anlaşsa da, bir ilerleme yoktur. Birlikte büyüp, olgunlaşmak zordur. 


Ve gelelim asıl cezbedici olan ilişkiye. 
Feminen bir erkek, maskulen bir kadına aşık olursa veya feminen bir kadın, maskulen bir erkeğe vurulursa ne olur?
İşte bu ilişki mükemmele yakın olur. 
Burda iki farklı özelliği üzerinde barındıran iki insan, ilişkileri ilerlemeye başladıktan sonra, birbirlerinin ne kadar da farklı olduğunu fark edecektir. Bir taraf diğer tarafı tamamlıyordur adeta. İşte bu ilişki birlikte büyüyebilir. Karşı taraf bizi geliştirir ve geliştikçe bir bakmışsınız, zamanla bir BİNGO olmuşsunuz. Yani eril ve dişi enerjileri eşit miktarda içinde barındıran insan. Bu BINGO diye adlandırabileceğimiz insanlar, hemen farkedilirler. Gözlerinde, enerjilerinde bir parıldama, bir sevgi akışı vardır. İşte bu cazibe herkesi onlara hayran bırakır. Hayatta her şekilde başarılı olurlar. 

•••

Feminen mi yoksa maskulen mi olduğunu bilmeyen kadın veya erkeklerin hepsi aynı hataya düşerler. 
Feminen olan erkek kendisi gibi feminen olan bir kadının hayalini kurar. 
Maskulen bir kadın ise, kendisi gibi maskulen olan maço bir erkeğin hayalini kurar. 'Beni sahiplensin, kıskansın,' der. Oysa kendi karakteri bu tür karakter özelliklerine zıttır. Maskulen kadının kendisi bir maço'dur  Ne yazık ki zamanla iki maço'yu kaldıramicağını akıl edemez. 
Oysa kariyeri peşinde koşan bir kadının, evde çocuklarla ilgilenecek feminen bir erkeğe ihtiyacı vardır. 
Hayatta etkin bir rol oynayan, yönetici konumunda olan bir erkeğin ise, ailesini yönetebilecek feminen bir kadına ihtiyacı vardır. Oysa o en az kendisi kadar yüksek mertebede olan bir kadının hayalini kurar. 

☆☆☆

Kim olduğunuzun ve nasıl bir ilişkiye ihtiyacınızın olduğunun farkına varın. 
Kendinizi bir BİNGO'ya çevirebilmek için bir ilişkiye ihtiyacınız bile yok. Eksik olan tarafınızı bilerek, o tarafı temsil eden özelliklerinizi geliştirebilirsiniz. 
Maskulen özellikteki bir kadın feminen tarafını geliştirebilmek için, kendisini dişil enerjisini kullanabileceği bir alan yaratmalıdır. Mesela yaratıcılık en güzel feminen özelliktir. İçinizdeki gerçek yaratıcılığı ortaya çıkaracak, sevebileceğiniz bir hobi yaratabilirsiniz kendinize. 
Veya feminen bir erkekseniz, maskulen özelliğinizi geliştirebilmek için biraz sert olan bir spor dalını deneyebilirsiniz. 
Feminen kadınlar ve maskulen erkekler de diğer zıt kutuplarını geliştirecek faaliyetlerde bulunmalıdırlar. 

☆☆☆

Farkındalık, çaba ve sabırdan sonra insanın ruhunda daima bir simya gerçekleşir. 
Bir başkası veya bir ilişki değildir çözüm. 
Çözüm daima Siz'sinizdir. 
Hayatınıza daha yüksek frekansa sahip olan insanlar çekmek istiyorsanız, siz de frekansınızı yükseltin. 
İçinizdeki eril ve dişi parçanın farkına varın, onu dengeleyin ve bırakın mucizeler etrafınızı sarsın. 

NOT:
Size küçük bir sır vereyim.
Derler ki, eğer sağ elinizin yüzük parmağı, işaret parmağınızdan daha uzun ise, maskulen özellikleriniz ağır basmakta. Eğer işaret parmağınız daha uzunsa, feminen özellikleriniz daha fazla.
Kontrol edin, bakalım doğru mu?
:)

Boğa'ları 2017'de neler bekliyor?


Ve yeni bir yıl kapıda.
2017
Yükselen Boğa'lar, güneş veya ay burcu Boğa'da olanlar...
Sizi bu sene neler bekliyor?
......................................

Yeni yıla Merkür retrosuyla başlıyoruz. Bu yüzden yeni yıla niçin enerjik giremedim diye dert etmeyin. 9 Ocak'dan itibaren, Merkür retro'sunun sonlanmasıyla, işler yine yoluna girecek. 
Merkür Boğa'ların 8. evinde geriliyor olacak. Biraz derin konular üzerine tefekkür etmek için güzel bir yeniyıl haftası geçireceksiniz. Başkaların parasını ilgilendiren konularda geriye dönüp, düzeltmeniz, işleri yine yoluna koymanız gereken şeyler olabilir. Bu Merkür retro'sunu bunun gibi şeyler için kullanabilirsiniz. Varsa alacaklı verecikli işler, halledin. Borcunuz varsa geri ödeyin. Birinden borç verdiğiniz paranızı bekliyorsanız, gelme olasılığı yüksek olacak. Bankadan kredi vs. almak için uygun bir zamanda değilsiniz. Merkür retro'sunun bitmesini bekleyin. 

10 Şubat'da, Aslan burcunda bir Ay tutulması gerçekleşecek. 
Tutulmalar, kendi irademizle değiştiremeyeceğimiz, kadersel olayları veya kişileri temsil ederler. Tutulma dönemleri arasında ruhumuz, düşüncelerimiz, inançlarımız veya davranış şekillerimiz değişir. Bu değişim için gercek hayatta çok büyük şeyler deneyimlemek zorunda değilizdir. Bazen sessizce içimizde yaşarız her şeyi. Dışarıdan kimse içimizde kopan fırtınalarî bilmez. Ama işte o sessiz fırtınalardır bizi değiştiren. 
Bu tutulma Boğa'ların 4. evinde gerçekleşecek. Bu ev, kişinin yuvasını, ailesini ve iç dünyasını temsil eder. Dolayısıyla bu tutulmayla birlikte evinizi değiştirebilir, yeni bir yere taşınabilirsiniz. Veya evinizde değişiklikler de yapabilirsiniz. Yeni mobilyalar alabilir, evinizde farklı bir tarz deneyebilir, vurdulu kırdılı işlere girişebilirsiniz. 
Genel olarak ailenizle ilgili değişim ve dönüşümler deneyimleyebilirsiniz. Aileye yeni bir üye katılabilir, var olan bir üye ayrılabilir vs. 
Eğer bunların hiç biri yoksa, bu tutulma içinizdeki yuvanızı etkileyecek olabilir. Bedenimizin yuvasıdır ruhumuz. Ruhsal olarak bir değişim dönüşüm dönemine giriyor olabilirsiniz. 

Ardından 26 Şubat'da, Balık burcunda bir Güneş tutulması gerçekleşecek ve bu tutulma Boğa'ların 11 evine denk gelecek. Bu tutulmaya ayrıca Neptün eşlik edecek. Yani biraz sisli puslu bir havaya sebep olan bir tutulma deneyimleyeceğiz. 
Neptün işin içine karıştığı anda, kafalarda karışır. Gerçek mi hayal, yoksa hayal mi gerçek bir türlü anlayamayız. 
Bu tutulmayla birlikte arkadaşlarınızla alakalı veya genel olarak tüm çevrenizle alakalı yeni olaylar veya insanlarla karşılaşabilirsiniz. Çevreniz genişleyebilir, yeni insanlarla tanışabilirsiniz. Bir gruba, derneğe veya toplu olarak yapılan bir şeye girebilirsiniz. Neptün sizi tanıştığınız insanlarla bulanık hisler içinde bırakabilir. Ama aynı zamanda kendinizi, daha tanır tanımaz çok yakın hissedeceğiniz ve seveceğiniz insanlarla tanışmanıza da sebep olabilir. Kısacası özel insanlarla karşılaşabilirsiniz. 
Sadece bu iki seçeneği aklınızda bulundurun ve dikkatli davranın. 
Bu ev ayrıca kişinin geleceğe dönük hayalleriyle ilgilidir. Bu tutulmayla birlikte bu hayallerinize biraz daha yakınlaşabilirsiniz.  

4 Mart'dan 15 Nisan'a kadar yöneticiniz Venüs gerilemekte olacak. Venüs retro'su Boğa'ların 12. evine denk düşecek. 
Bu ev kapalı alanları, inzivaya çekilmişliği, diğer alemleri ve psişik dünyayı temsil eder. Venüs ise aşkın ve ilişkilerin gezegeni olduğundan, bu retro'yla birlikte geçmişte kalan eski bir ilişkiniz kapınızı çalabilir. Veya eski ilişkilerinizi bir kere daha aklınızda değerlendirebilir, nerelerde hata yapmış olabileceğinizi ve neler öğrendiğinizi düşünebilirisiniz. İlişkilerden kalma yaralarınızı şifalandırabilirsiniz. 
Bu dönemde yeni bir ilişkiye başlamak tavsiye edilmez. Geri gelen kişiye karşı hala bir şey hissediyor olabilirsiniz ama kendinize, zaten yürümemiş olan bir ilişkinin nereye kadar gideceğini hatırlatmalısınız. Yeni bir aşk için 15 Nisan'ın geçmesimi bekleyin, derim. 

9 Nisan ve 3 Mayıs arası yeni bir 
 Merkür retrosuyla karşılaşacağız. 
Bu retro Boğa'ların 1. evine denk gelecek ve kendilerini sorgulamalarına sebep olacak. Gerçekten kendinize uygun olan hayatı yaşıyor musunuz? 
Bu sorunun cevabını bulun bu Merkür retro'suyla. Ve eğer sorunuzun cevabı hayır ise, onu evet'e değiştirmek için neye ihtiyacınız olduğunu keşfedin.  

7 Ağustos'ta, Kova burcunda bir Ay tutulması gerçekleşecek. Bu tutulma Boğa'ların 10. evini etkileyecek.  
Bu ev toplum önündeki imajımızı ve dolayısıyla kariyerimizi gösterir. 
Tutulmalar aşamalı değişim ve dönüşümlerdir demiştik. Bu nedenle imajınızı veya kariyerinizi etkileyecek bir değişim sürecine giriyor olabilirsiniz. 
Bu değişime, Şubat'taki tutulma sebep olabilir. Mesela yeni bir yere taşınmış olmanızdan kaynaklanan, iş değişimi olabilir. Veya terfi alabilir, ya da farklı bir iş alanına yönelebilirsiniz. 

12 Ağustos'dan 5 Eylül'e kadar bir Merkür retrosu daha deneyimleyeceğiz. Bu Boğa'ların 5. evine denk gelecek. 
Aşk, çocuklar ve yaratıcılığımızla ilgili geçmişten kalma konular yine su yüzeyine çıkabilir. Bu konularla alakalı yarım bıraktığınız işlerinizi bitirmek için bu Merkür gerilemesi güzel bir zaman olacak. 

21 Ağustos'da bir adet Güneş tutulması daha deneyimleyeceğiz. Bu tutulma Boğa'ların 4. evine denk düşecek ve Aslan burcunda gerçekleşecek. 
Tutulmalar seri halinde gerçekleştiği için, Şubat'da yaşadığınız tutulmanın devamı olacak bu ikinci tutulma. Çünkü tutulmalar bizi aşamalı olarak yeni olaylara hazırlar, yoksa ani değişimler üzerimizde şok etkisi yaratabilirdi. 
Bu da ev ve aileyi ilgilendiren konularla alakalı bir yeni başlangıç daha deneyimleyeceğinizi gösterir.   

10 Ekim'e kadar bolluk ve bereketin gezegeni Jüpiter, Boğa'ların 6. evinde olacak. Bu ev günlük rutin işlerimizi, yapmamız gereken görevlerimizi, yani ev ve iş hayatımızı gösterir. Jüpiter ise transit ettiği eve bolluk, bereket, şans ve genişleme getirir. 
Yeniyıl'dan önce sizi etkilemeye başlamış olan Jüpiter, size bu dönemde sağlıklı ve daha huzurlu bir yaşam tarzına geçebilme fırsatını sunacak. Bu fırsatı kaçırmayın. 
Yeni bir spora başlamak, daha sağlıklı bir beslenme tarzına geçmek veya iş ortamınızda huzuru sağlamak için çok bereketli bir yıl'da olacaksınız. Sağlık konuları hakkında yeni bilgiler edinmek için de güzel bir zamandasınız. 
Jüpiter genişlemeye sebep olduğu için, dikkat edmediğiniz anda, fazla kilolara da sebep olabilir. Buna da dikkat edin. 

11 Ekim itibariyle Jüpiter 7. evinize girecek ve bu sefer de size ilişkilerinizde şans getirecek. Var olan ilişkiniz çok daha güzel bir boyuta taşınabilir. Yeni bir ilişkiniz olabilir. Bu yıl evlenmek isteyenler evlenebilir. 
 Bu ev ayrıca iş ortaklıklarımızı da gösterir. Dolayısıyla Jüpiter ortaklıklarımızla ilgili yeni fırsatlar sunabilir, işinizi, paranızı bereketlendirir. 

Yılın sonunda, 3 Aralık'da son Merkür gerilemesiyle karşılaşacağız ve bu retro yeniyıl'da ki gibi 8. evinizde gerçekleşecek. 
Bir kere daha yeniyıl'da yapmış olduğunuz şeyler önünüze gelebilir. Başkaların paralarını ilgilendiren konularda gözden geçirmeniz gereken şeyler olabilir. 

Ve son olarak Satürn burç değiştirecek ve 20 Aralık'da Boğa'ların 9. evine girecek. Yaklaşık 3 sene boyunca Oğlak burcunda transit edecek. 
Yüksek öğrenim için güzel bir dönemde olacaksınız. Yeni bilgiler edinebilirsiniz. Farklı kültürleri araştırabilir, dini öğretileri öğrenebilirsiniz. Yurtdışıyla ilgili işler veya geziler yapabilirsiniz. 
Satürn bu dönemde inançlarınız konusunda sabitlenmenizi sağlayacak. Bugüne kadar getirdiğiniz ve size faydası dokunmayan inançlarınızdan yavaş yavaş farkına vararak kurtulmaya başlayacaksınız. 
Ama tüm bu etkileri hissetmeniz 2018, hatta 2019 yıllarına sarkabilir. 

Ve son olarak özetlemek gerekirse, sevgili Boğa'lar bu önümüzdeki yıl, ev ve iş alanlarında değişimler deneyimleyecekler. Yeni bir ev, yeni bir yuva, belki yeni bir evlilik veya kariyer değişimi, yeni bir iş ortamı olabilir. 
Başkalarının paralarını ilgilendiren konularda dikkatli ve temkinli davranmanızı tavsiye ederim. Çok büyük borçların altına girmeyin derim. 
Genel olarak ise kendinize özen gösterin, Jüpiter'in yardımıyla birlikte sağlıklı bir yaşam tarzına geçin ve etrafınızı neşe, sevgi ve huzurla donatın. 
Tüm Boğa'lar için güzel ve huzurlu bir yıl olması dileğimle. 
Bırakın kalbinizin sesi en güzel pusulanız olsun bu sene. 

14 Kasım 2016 Boğa burcunda Dolunay


Bu gece bir süperay var kapımızda. Hemde öyle bir süperay ki, bir daha buna benzer bir dolunay'ı anca 2034 yılında görebileceğiz.

Bu nadir olan dolunay Boğa burcunda gerçekleşecek.
Boğa burcu toprak elementine mensuptur ve sabit burçlar grubunda yer alır. Ayrıca Ay, Boğa burcunda yücelir. Bir de bunun bir süperay olduğunu düşünürsek, bu Ay'ın bizleri diğer dolunay'lara göre daha fazla etkileyeceğini söyleyebiliriz.

Kadim bilgelikte boğa sembolü aydınlanmayı işaret eder. Bu nedenle bu dolunay'la birlikte bazı şeylerin farkına daha iyi varacağımıza benziyor.
Dolunay zamanlarında kişiler genellikle duygusal davranırlar. Bilinçaltlarında saklı kalanlar ortaya çıkar. Ama Boğa burcunun sabit olma özelliği sayesinde, duygusallığımızı daha ayaklarımız yere basarak deneyimleyeceğiz. Hayatımızda olup bitenlere duygusal davranmaktansa, biraz daha mantıklı yaklaşacağız.

Hepimizin bu süper dolunay aracılığıyla öğrenmesi gereken şey, Öz Sevgi.
Kendimizle nasıl bir ilişkimiz var? Hak ettiğimizi düşündüğümüz sevgi ve değeri başkalarından beklerken, biz kendimizi yeteri kadar sevip değer veriyor muyuz? Gerçek potansiyelimizi yaşıyor muyuz?
Bu dolunay gecesi bu 3 sorunun cevabını bulun içinizde. Çünkü bu dolunay sevgisizliğin açmış olduğu yaraların kabuğunu kaldırıp, kanatacak.
Seçimi ise size bırakacak.
Ya yaranızın daha fazla canınızı yakmasına izin verirsiniz, ya da üzerine merhem sürer, şifalanması için dua edersiniz.
Her şey sizde başlar, sizde biter.

Haziran'da Boğa burcunda bir yeniay'la karşılaşmıştık. Bu dolunay'la birlikte, haziran'da atmış olduğunuz adımlarınızın sonuçlarını göreceksiniz. Var olan bir döngü sonlanıyor ve bir sonrakine hazırlanıyor. 

☆☆☆

Bu geceyi kaçırmayın ve sizde kendinizi hazırlayın. 
Bırakın ay ışığı yüzünüze vursun ve izin verin kalbinizdeki bütün yaraları şifalandırsın. 
Ve dikkat edin bu gece göreceğiniz tüm rüyalara. Çünkü bu rüyalar, yol gösteren rehber rüyalar. 

Koç'ları 2017'de neler bekliyor?


Ve yeni bir yıl kapıda.
2017
Yükselen Koç'lar, güneş ve ay burcu Koç olanlar.. 
Sizi bu sene neler bekliyor?
......................................

Yeni yıla Merkür retrosuyla başlıyoruz. Bu bize kendimizi ileriye dönük adım atamıyormuşuz gibi bir his verebilir. Ama bu histen 9. Ocak'ta Merkür'ün yine ileriye doğru hareket etmesiyle kurtulacağız. 
Merkür retrosu Koç'ların 9. evine denk gelecek. Dolayısıyla madem öne doğru adım atamıyoruz, biz de geçmişe döner bitiremediğimiz işlerimizi yola koymaya çalışırız, diye düşünmek bu dönemi güzelce atlatmamıza sebep olur. 
Yeniyıl'ın ilk haftalarını içinize dönerek geçirin. Aklınızda, kalbinizde güzelce bir temizlik yapın. Var mı sizi içten içe zehirleyen ilişkileriniz veya düşünceleriniz? Veya bitirmek isteyip de bir türlü bitiremediğiniz istekler? İşte Merkür retrosu tüm bu işleri bitirmek için mükemmel bir zamandır. Yeniyıl geldi, yeni başlangıçlar yapayım, demeyin sakın. Aksiyona geçmeyin, sadece farkındalığınızı arttırın.  Yeniyılın ilk iki haftasını ruhsal temizlik dönemi ilan edin kendinize. 

Bu yılın ilk tutulması 10. Şubat'a denk geliyor. Bu Ay tutulması Aslan burcunda, yani Koç'ların 5. evinde gerçekleşecek. 
Tutulmalar kendi irademizle engelleyemeyeceğimiz, kadersel kişileri veya olayları hayatımıza getirir. 
5. ev genel olarak yaratıcılığımızı tanımlayan bir evdir. Dolayısıyla yaratıcı gücümüzü etkileyecek bir durumla karşılaşma olasılığımız olabilir. Bu bir hamilelik olabilir, bu yeni bir aşk olabilir. Bu aynı zamanda kurmak istediğimiz kendi işimiz de olabilir. 
Tutulmalar bizi içten değiştirirler. Bazen ufak bir değişim için dış dünyada büyük bir şeyle karşılaşmak zorunda değilizdir. Ama tutulmaları atlattıktan sonra hayatımızda bazen büyük bazen ise küçük değişikikler deneyimlediğimizi fark ederiz. 
Bu nedenle bu tutulmayla birlikte çocuklarınız veya aşk hayatınızda olacak olan bir takım değişikliklere maruz kalabilirsiniz.
Hayatınızda size mutluluk ve neşe veren küçük şeylerin keyfini çıkartmak için güzel bir fırsat sunacak size bu tutulma. 

Şubat'ın 26'sında Başak burcunda Güneş tutulması gerçekleşecek. 
Bu tutulma Koç'ların 12.evine denk geliyor. 12.ev ruhsal, iç dünyamızı ilgilendiren, spiritüel bir evdir. Bu tutulma ve yeniyıl ile birlikte deneyimleyeceğimiz merkür retrosu, Koç'ları bir hayli iç yolculuk yapmaya davet edeceğe benziyor. Bazen kişi kendi içine döndüğünde ve sessiz kaldığında o sessizliğin verdiği huzur sayesinde yepyeni şeyler keşfedebilir. Koç'ların 12.evinde ayrıca Neptün gezegeni de bulunuyor. Bu dönemi gerçekten dua, namaz, zikir veya meditasyonla geçirmeniz size çok iyi gelecektir. Tutulma zamanına denk gelen gecelerde rehber rüya görmek için niyet edip rüyaya yatabilirsiniz. Gördüğünüz rüyaları not edin. Bu tutulmayla birlikte ruhsal olarak olgunlaşabilir, hayata olan bakış açınızı olumlu yönde değiştirebilirsiniz. Beyni uyuşturan her türlü maddeden bu dönemde uzak durmaya çalışın. 

4 Mart'dan 15 Nisan'a kadar Venüs retrosuyla karşılaşacağız. Venüs retro'suna Koç burcunda, yani 1.evinizde başlayacak ve sonradan Balık burcuna girecek. 
Venüs en genel anlamıyla sevgi ve aşkın gezegenidir. Geriliyor olması ise, bize sevgi konusunda geriye adım atıp, bir kere daha gözden geçirmemiz gereken ilişkilerimizi gösterir. Bu ilişki bir başka insanla olabileceği gibi, kendimizle olan ilişkimizi de temsil eder. Koç'ların bu tutulma 1.evinde gerçekleşeceği için, bu Venüs retro'sunu kullanarak kendimizi sevmeyi öğrenmeliyiz. Kendinize zaman ayırın. Size kendinizi değerli hissetrecek olan şeyler yapın. İçinizdeki kendi Öz sevginizi keşfetmek için güzel bir Venüs retrosu bu. Çünkü Venüs gerilerken kişi etrafindan sevgi bekler ama bunu genellikle göremez. Bu nedenle bu sevgiyi kendi içibde bulması ve kendisini sevmeyi ögrenmesi çok önemlidir. Kişi kendini sevmeyi başarırsa hayatına girecek olan insanlar da bu sevgi frekansına uygun insanlar olacaktır. 
Bu dönem yeni bir ilişkiye başlamak için güzel bir zaman dilimi değildir. Aşkın gezegeni gerilerken aşk ile ilgili yeni adımlar atmak, aşk hayatının tıkanmasına ve ileriye doğru bir türlü akamamasına sebep olur. 
Eğer zaten bir ilişkiniz varsa bu dönemi ilişkinizde neyin yolunda gidip gitmediğinin farkına varmak ve düzenlemeler, değişiklikler yapmak için kullanabilirsiniz. 
Genel olarak ise bu retro boyunca sevgiyle kendinizi şifalandırmak için güzel bir firsat elde edeceksiniz. 

9 Nisan ve 3 Mayıs arası bir adet Merkür retrosunla daha karşılaşacağız. Bu retro Koç'ların 2. evine denk gelecek. 
2. ev genel anlamıyla paranın evidir. Sahip olduğumuz maddi manevi değerlerimizi gösterir. Bu retroyla birlikte maddi olarak yolunda gitmeyen şeyleri düzeltme fırsatı elde edeceksiniz. 
Merkür gerileyerek 1.evinize girecek ve size yaşadığınız hayatı bir kere daha sorgulamaniza sebep olacak. Gerçekten doğru olanı mı yapıyorsunuz? Yaşadığınız hayattan memnun musunuz? Neleri değiştirmek istersiniz? gibi soruların cevaplarını bulmaya çalışın. 

7 Ağustos'ta Kova burcunda bir Ay tutulması var. Bu tutulma Koç'ların 11. evine denk gelecek. 
11. ev çevremizin, arkadaşlarımızın ve sosyal yaşantımızın evidir. Bu tutulmayla birlikte çevrenizde değişikliklerle karşlaşabilirsiniz. Yeni arkadaşlar edinebilir veya var olan arkadaşlıklarınızı sonlandırabilirsiniz. Yeni bir çevreye kavuşabilir, dernek gibi bir yere üye olabilirsiniz. 

12 Ağustos'dan 5 Eylül'e kadar bir Merkür retrosu daha deneyimleyeceğiz. Bu retro Koç'ların 6. evinde başlayacak ve 5. evine kadar gerileyecek. Bu retro sayesinde sağlık ve günlük, rutin yaşantınızda olumlu değişiklikler yapabilirsiniz. Yeme içme düzeninizi değiştirebilir, iş hayatınızda yolunda gitmeyen şeyleri düzeltebilirsiniz. Merkür'ün 5. eve gerilemesiyle birlikte hayatınıza daha fazla renk katabilirsiniz.

21 Ağustos'da Aslan burcunda bir güneş tutulması gerçekleşecek. Bu tutulma Koç'ların 5.evine denk düşecek. 
Koç'lar bu tutulmayla aşk, çocuklar ve yaratıcılık konularında kadersel olaylarla karşılaşabilirler. 

11 Ekim'e kadar Jüpiter Koç'ların 7.evinde bulunacak. Jüpiter bolluk ve bereketin, şansın ve genişlemenin evidir. 7. ev ise ilişkilerimizi, evliliğimizi ve ortaklarımızı temsil eder. 
Bu yeni bir ilişkiye başlamak veya evlenmek için güzel bir zaman dilimidir. Zaten bir ilişkisi olan Koç'lar ise, bu süreçte ilişkilerini bir sonraki aşamaya taşıyabilirler. 
Yeni bir iş ortaklığı için güzel bir dönemdesiniz. Diğer insanları ilgilendiren konularda bu süreç içinde bir hayli şanslı şeyler deneyimleyebilirsiniz. 

11 Ekim'den sonra Jüpiter 8. eve girecek. 
8. ev eşimizin ailesi ve parasıdır. Genel olarak ise diğer insanların parasını temsil eder. Bu nedenle miras evi olarak da bilinir. Jüpiter bu açıdan bakılırsa size bir yerlerden para getirebilir. 
Bu ev değişim ve dönüşümü anlatır. Jüpiter sizi hayatın derinliklerine yöneltip, ruhsal bir dönüşüm geçirmenizi sağlayabilir. 

3 Aralık itibarı ile bu senenin son Merkür retrosunu yaşayacağız. Bu retro aynı yılbaşında olduğu gibi yine 9. evinize denk gelecek. Böylelikle bir sene boyunca yaşadıklarınızı bir kere daha gözden geçirebileceksiniz. Hedeflerinizin ne kadarına ulaşabildiniz? Bu sene size neler getirdi, neler götürdü? Neleri òğrendiniz, hangi alanlarda olgunlaştınız? 

Ve son olarak sene sonuna doğru Satürn Yay burcundan Oğlak burcuna girecek. Yani 9. evinizden, kariyer evi olan 10. evinize geçecek. Bu evde yaklaşık 3 sene kadar da kalacak. 
Satürn sorumlulukların gezegenidir ve kişiyi olgunlaştıran bilge öğretmendir. 
Bu önünüzdeki 3 yıllık süre içinde kariyer veya toplum önündeki imajınızı etkileyecek köklü değişimlere maruz kalabilirsiniz. 

Son söz olarak sevgili Koç'lara bu yılın onlara bolca miktarda sevgi getireceğini söyleyebiliriz. Bu sevgiye sadece başkalarından beklemeyin. Kendinizi bir başkasından önce Siz sevin. Kendinize değer verin. Bunu sağlıklı bir yaşam tarzını benimseyerek yapabilirsiniz. Günlük yaşantınıza renk katacak, sizi eğlendirecek yeni hobiler edinebilirsiniz. 
Yaratıcılığınız size verilmiş olan en güzel hediyeniz. 
Onu bu sene en güzel şekilde deneyimlemeniz dileğimle. 
Bu sene sevgi en güzel öğretmeniniz olsun. 
♡ 

Evde kalmaya yatkın burçlar


Herkes evlenmek zorunda mıdır?
Tabii ki hayır!

Evlilik denilen kurum, sorumluluk gerektirir. Bu o kadar büyük bir sorumluluktur ki, herkesin bünyesi kaldırmaz. Zaten bazılarımız bunu çok iki bildikleri için evlilik olayına mesafeyle yaklaşırlar. 

Birbirinden bu kadar farklı olan iki insanın bir arada, aynı evi, hatta aynı yatağı senelerce paylaşmak zorunda olması, mantıklı bir şekilde bakarsak, insanın doğasına çok aykırıdır. 
Aşk, tutku ve heycanla başlayan ve böyle devam edeceğine inandığımız aşklar, zamanla sönüp giderler. Zamanla bir bakmışsınız, prens olarak aldığınız yakışıklı, koca göbekli bir ayı olup çıkmıştır. 
İşte bu raddeden sonra evlilikler çatırdamaya başlar ve genellikle kopar. Kopmuyorsa da bilin ki, senelerin alışkanlığı yüzündendir. 

☆☆☆

Zodyakta 3 tane burç vardır ki, onları aileleri evlendirirken çok çeker. Yalvar yakar isterse padişah torunu gelsin veya dünyanın en güzel kızı, bu 3 burç gıkını çıkartmaz, hiç umursamaz. 
Herkes evlenmeye meraklıyken bu 3 burç evde kalmaya meraklıdır. 

Peki ya kimdir bu evde kalma sevdalıları?
Açıklıyorum:

........................................................................... 

1. KOÇ

Koçlar tutkuludur, ateşlidir, heycanlıdır. 
Bir evlilikte olmazsa olmaz 3 şeye de sahiptir kalpleri. Lakin bu tutkuları da, ateşleri de, heycanları da öyle bir gelir ve öyle bir geçer ki... 
Rüzgar gibidir!

OSHO'nun 'aşk, özgürlük, tekbaşınalık' kitabında bir öykü okumuştum. Şöyleydi.. 
Günlerden bir gün adamın biri sevdiği kadına evlenme teklifi etmeye karar vermiş. 
Her şeyi çok güzel hazırlamış. Sonuçta bu özel bir gün ve çift için önemli bir an'mış. Sevdiği kadının önünde diz çökmüş, o aşk dolu bakan gözlerini sevdiği kadınınkilere dikmiş ve dudaklarından o sihirli sözcükler dökülü vermiş: "Benimle evlenir misin?." Tabii her kadın gibi, bu kadında çok sevinmiş. Sevdiği adamı dudaklarından öpmüş ve "Seninle evlenirim ama tek bir şartım var,"demiş. Adam o kadar aşıkmış ki, kadının her istediğini yerine getirmeye hazırmış. Kadın, "kocaman bir arsa alalım" demiş, "Onun üzerine iki tane ev yaptıralım, birinde ben, diğerinde sen otur, arada sırada tesadüfen bahçede karşılaşalım, balkondan balkona birbirimize el sallayalım, böylelikle tutkumuz, aşkımız ve heycanımız bitmek bilmez ve bir ömür boyu sürer" demiş. 

Bu hikayeyi okuduğumda hem çok gülmüş hem de çok mantıklı bulmuştum. 
Ama tabii siz adamın bunu duyduktan sonra evlenmekten vazgeçtiğini tahmin ediyorsunuzdur. Çünkü böyle olduktan sonra evlenmeye ne gerek var dimi? 
İşte sevgili Koçlar tam da bu mantıktadır. Bu nedenle evde Koç'u olan, oğlan ve kız analarına Allah'tan sabır diliyorum. Çocuklarınızın üzerine gitmeyin, onların huyu bu. Heycanları diri kalmak zorunda, yoksa canları sıkılır, size sararlar. 

2. BOĞA

İkinci burcumuz olan Boğalar evlerine ve yuvalarına olan düşkünlükleriyle sizi bu kategoride bir hayli şaşırtmış olmalı. Lakin kendileri romantiktir, sevişmeyi, öpüşüp, koklaşmayı çok severler. Marifetlidirler. Yemek yapmasını da yemesini de çok iyi becerirler. Oğlanlar için kendileri mükemmel gelin adayıdır. Kızlar içinse mükemmel derecede evine düşkün, karısına bağlı, sevişken bir damat adayıdır. 
Peki her şey bu kadar mükemmel iken, nedir bu burcun evde kalma derdi?

Boğa burcu toprak elementine mensuptur ve sabit burçlar grubunda yer alır. 
Yani bu burç öyle bir sabittir ki, yenilikleri hiç sevmez. Anne baba evine o kadar çok alışmıştır ki, sıfırdan başlayıp, alışkın olduğu ortamı bırakıp, yuva kurmak istemez. Benim zaten bir yuvam ve ailem var, ikinciye ne gerek var ki şimdi, diye düşünür. Ee bir de kendisi çok dik kafalıdır. Bu nedenle kendisi bu durumdan rahatsız olmadığı sürece, siz ne söylerseniz söyleyin, taklamaz. 
Evlenme fikrine alışması için uzun bir zamana ihtiyacı vardır. Bu zamanı ona verin. Ne kendisini yorun, ne kendiniz yorulun. Bırakın bir gün elbet posunu kaldırıp, eninde sonunda evlenmek için ilk adımlarını atacaktır. 

3. KOVA

Kovalar çok tatlı insanlardır. İlerigörüşlü ve saygılı olurlar. Hümanisttirler. Herkese eşit davranırlar. İşte bu yüzden evlenmek pek onlara göre değildir. Çünkü partnerimiz hayatımızda özel ve tek olmak ister. Oysa Kovalar için herkes tek ve özeldir. Kimsenin kimseden bir üstünlüğü yoktur. 
Bu inançları yetmezmiş gibi bir de özgürlüklerine olan düşkünlükleri gelir. 
Kovalar, ilişkim olsun ama bana karışma, beni özgür bırak, beni sıkma gibi taleplerde bulunurlar ve tüm bu talepler 'ilişki' kavramına zıttır. İnsanın bjr ilişkisinin olması demek, artık tek değil iki kişi olmak demektir. Adım atarken, karşı tarafı düşünerek adım atmak demektir. İşte Kovalara bu hareketler terstir. Karşı tarafta kim miş? 
Kovaların büyük hayalleri ve hedefleri vardır. Kendilerini tek bir insana değil, insanlığa adarlar. 
Hele bir de yenilikçi oldukları için evlilik gibi milattan kalma bir kurumu iyice saçma bulurlar. Biz artık yeni bir çağa girdik ve tüm bunlar eskinin adetleri, bu yüzden yok olmaya mahkûmlar, diye düşünürler. 
Bir de bu Kovaların öyle bir huyu vardır ki, evliliğin önünde duran bir diğer engel de bu huylarından kaynaklanır. O kadar tuhaftırlar ki, kendileri gibi tuhaf birini bulmaları zaman alabilir. 
Tuhaf derken, ilerigörüşlü işte. Mesela uzaylılara inanabilirler, tuhaf şeylere ilgi duyabilir, marjinal hareketlerde bulunabilir. Ee tabii bu tür şeylere normal insanlar gelemez. 
Bu yüzden siz siz olun, bu çocuklara sıradan komşu kızını veya mahalledeki oğlanı yapmaya çalışmayın. Çünkü olmaz!

☆☆☆

Aslında hepimiz 12 burç birdeniz. Yani kaçış yok! Haritanızın illa bir evine bu 3 burç yerleşmiş ve özelliklerini karakterinize giydirmiş. 
Ama yukarıdaki yazıyı en çok eğer Güneş'iniz, Ay'ınız, Yükselen'iniz veya Venüs'ünüz bu burçlardansa üzerinze alınabilirsiniz. 
Bu asla evde kalacağınız veya geç evleneceğiniz anlamına gelmez. 
Sadece kendini bilmek ve bilinçli bir şekilde hareket etmek her zaman için iyidir. 
(: ♡ :)

Çocuğum & Ben


Bebekler doğacakları günü, hatta saati kendileri belirler. Çünkü gökyüzünü beklerler. 
Her birimiz yıldızlarımızı Yaratıcımızla birlikte belirleriz. Böylelikle kaderimizi ve doğmak istediğimiz ailemizi kendi irademizle seçeriz. 

☆☆☆

Bu hayata hangi misyonu gerçekleştirmek üzere geliyoruz?
Bu misyonumuzda bize en çok yardımcı olabilecek anne ve baba kim?
Zengin bir aile mi; orta halli mi; yoksa fakir bir aileyi mi seçeceğiz?
Hangi ülkede doğacağız, hangi milletten olacağız? ... 
Bu ve buna benzer daha bir çok soruyu öz benliğimiz kendisine sorar. 
Cevaplarını bulduktan sonra babamızın ve annemizin sevişme anını sabırla bekleriz. Tam doğru zamanda babanın yaşam enerjisi anneye geçer ve o enerjiyle birlikte annenin rahminde küçük ama muazzam bir mucize gerçekleşir. Annemiz içindeki canlıya iyice alıştıktan sonra, 4. ay'da ruhumuz anne karnındaki et parçasının kıyafetini üzerine giyer. Böylelikle anne karnındaki gerçek yolculuğumuz başlar. 

Her gün dünyaya milyonlarca çocuk geliyor. Yani her gün milyonlarca mucize gerçekleşiyor. 
Bu mucizeler bizleri kendilerine rehber olarak seçiyor. 
Acaba bu güzel sorumluluğun ne demek olduğunun farkında mıyız? 

☆☆☆

Bu dünyaya gelen ve bana emanet edilen canlı kim?
Karakter özellikleri neler?
Hangi yetenek veya potansiyellere sahip? 
Ona nasıl davranmalıyım? 
Çocuğumla aramdaki çatışmaları nasıl çözebilirim? 
Eğitim hayatında başarılı olabilmesi için nasıl yönlendirmeliyim?

☆☆☆

Bu ve buna benzer daha bir çok merak ettiğiniz sorunun cevabını yıldızlar aracılığıyla bulabileceğinizi biliyor muydunuz?
Eğer çocuğunuzun içinde barındırdığı muazzam gökyüzünü merak ediyorsanız, bana carpediemcii@gmail.com'a mail atarak ulaşabilirsiniz. 
Danışmanlık ücretim 2000tl

Vedic astrolojide evler



Dharma evler: 1, 5 ve 9. evlerdir. Ateş elementinin evleridir. 

Bu evler hedef ve amaçlarımızı belirler. Bu hayattaki varoluş sebebimizi, görevlerimizi tanımlar. 
Bizi kişisel olarak geliştiren, ilham veren, yaratıcılığımızı ortaya çıkaran evlerdir.
1. ev bedenimizdir. Hayata olan bakış açımızı belirler.
5. ev yaratıcılığımızdır. Onu nasıl ve ne şekilde kullandığımızı gösterir.
9. ev ise, bu hayatta üstlendiğimiz, yerine getirmek için gönderildiğimiz misyonumuzdur. 

Artha evler: 2. 6 ve 10. evlerdir. Toprak elementinin evleridir.

Maddiyatı, hayatımızı sürdürebilmek için ihtiyacımız olan şeyleri simgeleyen evlerdir. Değer verdiğimiz şeyleri tanımlar.
2. ev nasıl ve nereden para kazandığımızı gösterir.
6. ev ne şekilde hizmet ettiğimizi gösterir.
10. ev ise kariyerimiz ve toplum önündeki rolümüz hakkında bilgi verir. 

Kama evler: 3, 7 ve 11. evlerdir. Hava elementinin evleridir. 

İletişim ve paylaşım evleridir. Diğer insanlarla paylaştıklarımızı gösterir.
Ayrıca arzu ve isteklerimizi tanımlar.
Kişi bu hayatta tek başına kalamaz, çevresinde iletişime geçebileceği insanları arar. (3. ev)
Kişi birliktelik ve ilişki içinde olmayı arzular. (7. ev)
Ve son olarak kişinin hayatta gelmek istediği, yaşamak istediği hayal ve hedefleri vardır. (11. ev)

Moksha evler: 4, 8 ve 12. evlerdir. Su elementinin evleridir. 

Kalbimizin, duygularımızın, iç dünyamızın ve ruhumuzun evleridir. 
Kişinin içini simgeledikleri için, anlaşılması zor olan evlerdir.
4. ev ruhumuzun, öz'ümuzün evidir.
8. ev karmamızdır. İlahi olana erişmeden önce vermek zorunda olduğumuz kurbanlarımızdır.
12. ev ise, diğer alemleri sembolize eder. O yuvaya, cennete dönüşün evidir. 
Kişi her 3 aşamayı deneyimledikten sonra moksha aşamasına gelir. Çünkü ne para, ne aşk ne de diğerleri insanı tam olarak tatmin eder. İnsanın ömrü boyunca aradığı tek şey huzurdur ve huzuru insanoğlu sadece içine döndüğünde keşfeder. Gerçek huzuru insan sadece gerçek özgürlükte bulur ve özgürlük, sevgiye dönüştür.

Vedik astrolojiye göre kısaca evlerin anlamlarını bu 4 kategoride tanımlayabiliriz.
Dönüp kendi haritalarımıza baktığımızda, toprak evlerinde su elementine veya ateş evlerinde hava elementininin olduğunu fark edebiliriz.
Peki bu ne anlama gelir?

Mesela dharma evleri göz önüne alalım.
Bu evler ateş elementinin evleridir ve dünyaya geliş amacımızı gösterir. Yaratıcımıza nasıl hizmet edeceğimizi, onu daha iyi anlayabilmek için hangi yollardan yürüyeceğimizi veya neye ihtiyaç duyacağımızı gösterir.

Yükseleni ikizler burcuna denk düşenin dharma evlerinde kama, yani hava elementi hakimdir.
Kama, arzularımızı temsil eder demiştik. Dolayısıyla yükseleni hava elementinden olan kişiler, Yaratıcıyı arzuları, istekleri ve diğer insanlarla olan iletişimleri aracılığıyla deneyimlerler. Diğer insanlarla bir ilişkileri olduğunda, karşı taraf onlar için kendilerini yansıtan bir ayna gibidir. Bu aynada kendilerini görür, hayatın farkına varırlar. (7.ev)
Veya hırs ve yetenekleri (3.ev) aracılığıyla bir yerlere gelmeye çalışırken, sadece istemenin yeterli olmadığını, kader denilen bir şeyin var olduğunu ve ona meydan okuyamicaklarını anlarlar. Böylelikle boyun eğer ve yaratıcının isteklerine göre arzulamayı öğrenirler.
Dharma evlerinde hava elementinin yerleşmesi, kişiyi Tanrı'yı zihinsel olarak anlayabilme arzusu verir. Bu kişiler akıllarını kullanarak, düşünerek Allah'ı idrak etmeye çalışırlar.

Dharma evleri toprak elementine düşenler, mesela yükseleni boğa olanlar, dharma'larını moksha aracılığıyla deneyimlerler. Çünkü ateş elementi su evlerine yerleşmiştir.
Bu kişilerin Tanrı'yı anlayabilmeleri için, 4, 8 ve 12. evlerin temsil ettikleri şeyleri deneyimlemeleri gerekir.
Bu evler kişinin iç yolculuğuyla ilgilidir. Kişi içine yönelince, gönlünün derinlerinde saklı olan şeylere kavuşur. İç yolculuk Yaratıcıya giden yoldur. Bu yolda bir varış yoktur. Önemli olan yolculuğun kendisidir. Uçsuz bucaksız olanın sonu olmaz.
Yuva ve ailede huzuru yaratmak (4.ev), ruha zincir vuran karma'ları geri ödemek (8.ev), ve ruhsal, psişik konulara yönelerek (12.ev), kişi kendisini Yaratıcıya yakın hisseder. Onu bunlar aracılığıyla deneyimler.

Yükseleni su elementinden olan burçlar, mesela yükseleni akrep olanlar, dharma'larını artha'yla deneyimlerler. Çünkü ateş elementleri burçları, artha olan, 2, 6 ve 10. evlere yerleşmiştir.
Bu kişiler Tanrı'yı maddi şeyler aracılığıyla keşfederler. Kazandıkları parayı Allah yolunda harcamaya gayret gösterirler. Onlar için para kazanmak, Allah'a hizmet etmek demektir.
Toplumda kariyerleriyle örnek bir kişilik oluşturmak isterler.
Kısacası maddi olarak Yaratıcıya hizmet ederek, Allah'ı idrak ederler.

...................................................................................

Bu teknikle evlerin gerçek ve derin anlamlarını anlayabilmek için, hangi elementin hangi evi yönettiğine ve kendi kişisel haritamızda element dağılımlarına baktık.
Mesela nasıl para kazanacağımızı veya nasıl bir kariyer yapacağımızı merak ediyorsak, artha yani toprak elementinin kendi kişisel haritamızda hangi evlere yerleştiğine bakabiliriz veya 2, 6 ve 10. evlerimizin hangi element tarafından yönetildiğine bakabiliriz. Bu element ve burcu bize merak ettiğimiz maddi konular hakkında daha derinlemesine bilgi verebilir.

Ruhsal Uyanış - Kendi Hikayem


Küçüklüğümden beri mistik şeylere hep bir merakım vardı. Dışarıdaki dünya beni korkutuyordu, içimdeki dünya ise, kuvvetli bir mıknatıs misali beni içime davet ediyordu. 
Babam'ın, "herkes bu dünyaya belirli bir misyonla gelir, senin de bir görevin var", söylemleriyle büyüdüm. 
Hep merak ederdim.. Kimsin sen ve hangi görevle geldin? 

Her birimiz özel yaratılmıştık. Hiç birimiz birbirimize benzemiyorduk ve hepimizin kendine has bir misyonu vardı, ömrü boyunca gerçekleştirmesi gereken. 
Bu misyonumuzu, doğmak istediğimiz ailemizi, sonradan hayatımıza girecek olan insanları ve olayları, Yaratıcımızla birlikte seçtiğimize inanıyorum. Dünyaya geldikten sonra tüm bunları unutuyoruz ve kendimizi bu hayat macerasına kaptırıyoruz. Oysa sezgilerimiz bize görevimizi daima kulağımıza fısıldamaya devam ediyor. Ama biz onu genellikle bastırıyor, görmezden geliyoruz. Aslında biz hiçbir zaman için yeni bir şey öğrenmiyoruz. Sadece hatırlıyoruz. 
Bu yüzden bazı insanlar veya mekanlar tuhaf şekilde tanıdık gelir insana. İlk defa görüyoruzdur, biliriz, oysa tuhaf bir şekilde içimiz hatırlar. Eğer sezgilerinizi dinleyen bir insansanız, bu tür anların farkına çok varırsınız. 

~ Yere girmeden, göğe çıkılmaz ~

Ruhsal yolculuk genellikle ruhun karanlık yolculuğuyla başlar. 
Benim karanlık yıllarım 13-14 yaş civarında başladı. Aslında sorunsuz ve güzel bir ergenlik geçiriyordum. Ama kaderin planları farklıydı. :)
Herkes bu karanlık gecelerini farklı şekillerde deneyimler. Ben ailem aracılığıyla ve hastalık sorunlarıyla deneyimlemek zorunda kaldım. Okul hayatım da çok kolay geçmemişti o zamana kadar. Hep bir zorluk, hep bir engel, hep bir moral bozukluğuydu benim için. 
Eğitim hayatım boyunca kendimi bir hapishanedeymişim gibi hissettiğimi, üniversiteden mezun olduktan sonra anlayacaktım. 

Bir yılbaşı gecesiydi bir dua ettim. 
Ya bu doğduğum topraklardan beni uzaklaştır ya da bu senem ömrümüm son senesi olsun diye yalvardım. Yaptığım şey çok yanlış bir şeydi. Ama daha 16 yaşındayken, bazı şeyleri kaldırabilecek kuvvete sahip olmuyor insan. 
Yıl 2010'du ve o senenin yazında benim için bir mucize gerçekleşti. Temelli olarak Türkiye'ye dönüş yaptık. Başlı başına bir travmaya sebep olabilecek olan bu olay, benim için kurtuluşa sebep olan bir mucize gibiydi. 
Tüm kötü anılardan kurtulabilmenin ve duamın kabulünün huzuru içerisindeydim. Tuhaf bir şekilde sıfırdan, yepyeni bir sayfa açmanın zorluğundan korkmuyordum. Sadece kaçmak istiyordum tüm yaşanılandan, geçmişten. 

Ruhun karanlık gecesinin ilk aşamalarından ve zorluklarından biri budur. Hayat artık öyle bir tıkanır ki, alışkın olduğunuz evinizden, çevrenizden, işiniz veya okulunuzdan, sevdiklerinizden kopmanın zamanı gelir. Bazen bu ayrılıklar ömürlüktür, bazen ise kişi sadece bir müdettliğine her şeyden uzaklaşma isteğinde olur. 
Bana farklı bir yere taşınmak yetmeyecekti, ülke değiştirmem gerekti. Zaten kaderimde öyle yazılmıştı. 

İstanbul'da tüm her şeyden kurtulduğunu zanneden ben, bu sefer korkularıyla yüzleşmek zorunda bırakılacaktı. Sağlık sorunlarım başladı. Teslimiyete direniyordum, Allah'a güvenmiyordum. Etrafımda olup bitenleri kontrol etmeye çalışıyordum. 
İçsel olarak kendimi yerlerde hissediyordum. Yaşım 18'di ve hayat beni arkamdan öyle bir ittirmişti ki, uzun bir müddet yerlerde süründüm. 
Lise 3'e giderken başlayan korku hallerim artık lise 4'e geldiğimde bedenimi de etkilemeye başlamıştı. Kendimi inanılmaz yorgun hissediyordum, gözlerimi açamıyordum. Okulda arkadaşlarım bişey mi kullanıyorsun, niye böylesin, diye sormaya başlamışlardı. 

Bu dönemi ne kadar çok dirençle karşılarsak, o kadar ağır geçiririz. Ve ben içimdeki kopan fırtınaları içimde yaşamaya çalışıyordum. Ama fırtınanın batırdığı her bir yelkenliyle, dıştan can kaybına uğradığım anlaşılıyordu. Karnımdan yukarıya yükselen, boğazımı düğümleyen, ardından beynime varan ve bana her an düşüp bayılacakmışım hissi yaşatan tuhaf halleri deneyimliyordum. Hayat artık sadece karanlıktan ibaretti benim için ve korkudan. Yaşamın da hiç bir anlamı kalmamıştı. Çünkü gelecekte sadece kötü günlerin beni beklediğine dair inancım tamdı. 

~ Karanlığın ardında görünen mum ışığı ~

Şimdi geriye dönüp baktığımda, o kadar da karanlık değilmişti yaşadıklarım diyebiliyorum. Ama o yıllarımda bunu nerden bilebilirdim?
O yaz Eckhart Tolle'nin 'Şimdi'nin gücü' kitabı düştü elime. O kadar tuhaf bir ruh halindeydim ki, okurken beynimde ampuller yanıyordu sanki. 
Kimdim ben? 
Kimdi bu içimde konuşan ben? 
Yoksa o ben değil miydim gerçekten? 
Kimdi karanlıktan beslenen? 
Ben mi? Hayır! 
Peki ya ben değilsem, o kimdi?

Üniversite yıllarım benim inzivaya çekildiğim yıllarım oldu. Hira'm odam olmuştu. Derslere gidip geliyordu bedenim, ama ruhum uzaklarda bir yerde görmeye başladığı mum ışığının peşine düşmüştü. Eve geliyor ve kitapların içine gömülüyordum. 
Etrafımdan, bana iyi gelmeyen her şeyi ve herkesi uzaklaştırdım. Dıştan yapayalnız olmam beni korkutmuyordu, içten zaten yalnızdım. 
Dışarıda güvenebileceğim kimsenin olmadığını görünce, yalnız başına mücadele etmenin, içimde ufak bir savaşçıyı uyandırdığını fark ettim. Kimseye ihtiyacım yoktu ki benim! 
İlk defa gücün dışarıdan değil, içten geldiğini deneyimlemeye başlamıştım. Artık düştüğüm yerden tek başına kalkabileceğimin farkındaydım. 

Bu dönem boyunca içimdeki gücü keşfetmeme ve karanlığı aydınlatmaya yardımcı olan bir çok kitap oldu.
"Şimdi'nin gücü, Var olmanın gücü, Sevgiye dönüş, Mirdad'ın kitabı, Meleklerle ilgili bir çok kitap, Osho'nun bir çok kitabı, Tasavvufla ilgili kitaplar ve tabii ki en çok, sahip olduğum sığ bilgiyle, anlamaya çalıştığım Kuran.

Ayrıca bolca dua ediyor, namaz ve meditasyonlara zaman ayırıyordum. Kubilay Aktaş'ın 21 gün boyunca telkin CD'sini dinledim. Korkularımı bir kağıda yazdım ve her gece birini şifalandırma niyetiyle rüyaya yattım. Hayatımda hiç bu kadar tuhaf rüyalar gördüğüm bir dönem olmadı. Bir çok geçmiş yaşamımı gördüm. Atlantis/Mu zamanından, antik çağdan, ortaçağdan kalma.. Kendime bir rüya kitabı edindim ve tüm rüyalarımı yazdım. Sadece geçmişi değil, rüya olup olmadığını bilmediğim çok güzel ilahi rüyalar da gördüm.
Sadece güzel şeyler olmuyordu.
Bir gün gecenin bir vakti uyandım. Beynimde bir sıcaklık vardı, bedenimde ise bir tuhaflık. Ardından şiddetli bir titreme başladı. Bütün vücudumu sardı. Dışarıdan gören epilepsi nöbeti gibi bişey geçirdiğimi düşünebilirdi. Her yerim titriyordu ama bu üşüme gibi bir şey değildi. Bir iç titremeydi sadece.
Tuhaf bir şekilde korkmadım. Sanki geçeceğini biliyordum. İzin verdim bedenime ve o tuhaf enerjinin istediğini yapmasına. Bir müddet sürdü ve sonra kendiliğinden kayboldu. Uyuya kaldım. Ertesi sabah şekerim düştü herhalde diye düşündüm, üstünde daha fazla durmadım.
Ama buna benzer bir titreme kendisini yaklaşık bir sene sonra tekrarlayacaktı. Şimdiye kadar başıma bu tür titremeler sadece iki kere geldi. İkisi de geceydi. Hiç birini ciddiye almadım, sonradan diğer insanların uyanış hikayelerini dinledikçe, bu titremelere sebep olanın, açığa çıkmaya hazırlanan kundalini enerjisi olduğunu anladım.
Deneyimlediğim bir başka tuhaf olay ise, bir gün her şey normalken, bedenimin alt bölgelerinden yukarı doğru yükselen tuhaf bir hisle birlikte, bilincimi kaybedip, yere düşmemdi. Her şey bir iki dakika içerisinde oldu. İlk tuhaflığı 2. çakramın olduğu yerde hissettim, daha sonra 3. çakramda ve sonrasında her şey çok çabuk gerçekleşti. Tek hatırladığım şey gözlerimin kararmasıydı. Ne olduğunu tam olarak tanımlayamıyorum, çünkü hala ne olduğunu bilmiyorum. Sadece bir süre sonra bilincim yerine gelmişti. Etrafımdaki insanların boğuk da olsa, seslerini duyabiliyordum. ama gözlerimi açamıyordum. Sanki gözlerim içeriden açılmıştı. Beynimin içini görebiliyormuşum gibi bir histi. Karanlık bir tünel gibiydi, morumsu ve beyazımsı ışıklar vardı. Bu görüntü yaklaşık bir 5 saniye kadar sürdü, sonradan gözlerimi açabildim ve kendime geldim. Sadece ensem ve beynimde, hatta alnımda, içten ateş yanıyormuşcasına bir his, daha bir kaç saat devam etti.

Bu olaylarla birlikte bazen hala hissettiğim bir iç titreme, (çok hafif, dışarıdan belli dahi olmuyor) ve sırtımda, omurgam boyunca yanma hissi oluyor.
Bu süreç içinde bedenimize izin vermemiz çok önemli.
Çakralar açıldıktan sonra, eğer bedende hala blokajlar varsa, kişi için sıkıntılı olabiliyor. Etrafımı her ne kadar temiz tutmaya çalışsam da, bu dönemde karabasan olaylarını da deneyimlemek zorunda kaldım. Hatta bir gece 3 kere arka arkaya oldu. Bir kere daha maruz kalmamak için, güneşin doğuşuna kadar, gözümden uyku akmasına rağmen, uyumadım.
Karabasanlara karşı en güzel çözüm, başınızın ucunda bir duanın asılı olması. Benim hem duam, hem muskam var. Huzur içinde uyuyorum.

 Tüm bunlardan sonra hayatımda neler değişti?

Aklınızın almadığı, anlamlandıramadığı ama sezgilerinizin ve kalbinizin hissedebildiği bir kapı açılıyor sanki hayatınızda. Gerçekler bulanıklaşıyor. İlahi olanın enerjisini hissediyorsunuz her an her yerde, herkesde.. Artık gözlerimi kapattığım anda, bir göz görebiliyorum. Eskiden göremiyordum. Bunu görebilenin 3. gözünün açıldığı söyleniyor.
Bu eğer doğruysa, zannettiğim kadar da korkunç bir şey değilmiş. 3. göz açılmaya başladı diye etrafınızda şeytan veya cinleri görmeye başlamıyorsunuz. Sadece uyku ile uyanma arasında etrafınızdakilerin farkına varabiliyorsunuz. Eğer bulunduğunuz ortamda olumsuz enerjiler varsa, hissediyorsunuz. Dolayısıyla belirli şeylerden ve ortamlardan uzak durmak zorunda kalıyorsunuz. Mesela alkol içen kişinin enerjisi beni korkunç bir şekilde etkiliyor.
Popüler kültürün müzikleri, Rihanna'dan tut, Katy Perry'ye kadar.. artık hiç birini dinleyemiyorum. Dinlenen yerden uzaklaşmak zorunda kalıyorum. Nedenini bilmediğim ve bu yüzden kelimelerle anlatamadığım bir şey beni rahatsız ediyor bu parçalarda. Bu süreç içinde müzikten uzaklaşmak zorunda kaldım ve hala çok seçici davranıyorum.

Bir çok kişi bu dönemden geçerken vejeteryen oluyor. Ben olmadım, çünkü bunun çok doğru bir şey olduğunu düşünmüyorum. Ama tavuğu hayatımdan komple çıkarttım, eti çok nadir yiyorum. Ekmeğe, yani GDO'lu una karşı bedenim çok hassaslaştı. Hazır ve paketlenmiş nerdeyse hiçbir şeyi yemiyorum. Dışarıda da satılan şeylerden uzak duruyorum. Şeker ve tatlı gıdaların hiç birine ihtiyaç duymuyorum.
Genel olarak ise, mizacıma göre beslenmeye dikkat ediyorum.

Ruhsal olarak muazzam bir dönüşüm yaşıyor insan.
Birden ilahileşmiyorsun, ermişlerden de olmuyorsun. Hayatın normal bir şekilde devam ediyor. Sadece eskisinden daha çok huzur hissediyorsun. Hala kötü günlerin oluyor ama artık bunların Allah'tan geldiğini idrak ediyor ve kendini onun kollarına bırakıyorsun. Ne geçmiş, ne de gelecek, hepsi önemini yitiriyor. Sadece bu an'ın kıymetini bilmeyi öğreniyorsun. Bu gezegendeki şu yolculuğun ne kadar güzel olduğunu ve bunu deneyimleme şansınsa sahip olduğun için, ne kadar mutlu ve neşeyle dolman gerektiğini fark ediyorsun. Dünyana sevgiyle bakabiliyor, olumsuzlukları yargılamadan, oldukları gibi kabul ediyorsun. Çok daha geniş bir bakış açısı ediniyorsun. İnsanları ve hayvanları, dünyadaki var olan her şeyi daha çok sevmeye başlıyorsun. Sezgilerin ve 5 duyu ötesi yeteneklerin yavaşça uyanmaya başlıyor. Bu dönemde iç sesinizi sakın duymamazlıktan gelmeyin. Onu dinledikçe hayatınızda yepyeni kapılar açılacak. Şaşıracaksınız.
Tüm bunları deneyimlemeye başlayınca ister istemez herşeyin değişiyor. Arzuların, tutkuların, sevdiklerin ve genel olarak bütün çevren. Mesela televizyon bu dönemde hayatımdan çıktı. Maddi olan tüm arzular zihnimi terk etti. Korkunun ne olduğunu neredeyse unuttum diyebilirim.
Artık zamanımı çok daha değerli kullanıyorum. Çok daha sevgi ve enerji doluyum ve bunu çevremle paylaşıyorum.

...............................................................

Uyanış bir yolculuktur ve bir varış yoktur.
Bu yüzden ben bu yolculuğumun daha çok başındayım. Kendimi bilgelik okuluna daha yeni başlamış, küçük bir öğrenci gibi hissediyorum. Sınıf atladıkça neler öğreticek bana hocam olan Hayat, merak ediyorum. :)

Herkesin uyanış sırasında deneyimlediği şeyler farklı oluyor.
Bu yüzden siz de benimle kendi hikayenizi paylaşırsanız çok memnun olurum. Çünkü gerçekten çok merak ediyorum.
Önemli zamanlardan geçiyoruz ve bir çoğumuz bu tür olayları tek başına deneyimliyor ve bir anlam veremiyor. Ben de veremedim.
Bu tür şeyleri deneyimlerken doktora gitmek de hiç bir işe yaramıyor. Çünkü onlar hemen bunu depresyona bağlıyor ve sizi ilaçlara bağımlı yapıyorlar. Bunun sonucunda ortaya çıkmaya bekleyen özel yetenekler kaybolup gidiyor, kişi kendisini daha da kötü hissediyor.
Lütfen doğanıza uygun davranın. Hiç bir şeye bağımlı olmayın. Bedenizin de, ruhunuzun da tek ihtiyacı olan şey sevgi, depresyon ilacı değil. Ve bu sevgiyi bir başkasında aramayın. O sevgi Siz'siniz ve sadece siz kendinizi şifalandırabilirsiniz.

Sevgilerimle :)