15 Mayıs 2018 - 26 Nisan 2026 | Transit Uranüs Boğa burcunda

  • Share

30 Nisan 2018 | Akrep burcunda Dolunay

  • Share

Elmanın diğer yarısı - Mars & Venüs aşkı

  • Share

17 Nisan 2018 - 14 Nisan 2027 | Transit Kiron Koç burcunda

  • Share

16 Nisan 2018 | Koç burcunda uranüsyen yeniay

  • Share

Kupa kartlarının aşk sırları

  • Share

31 Mart 2018 | Terazi burcunda dolunay

  • Share

Ölüm & acı | Rahim & bebek

  • Share

17 Mart 2018 | Balık burcunda şifacı yeniay

  • Share

Atalarımızdan kalan miraslarımız

  • Share

Diğer alemin varlıkları & bilinmeyen tehlikeler

  • Share

2 Mart 2018 | Başak burcunda neptünyen dolunay

  • Share

15 Mayıs 2018 - 26 Nisan 2026 | Transit Uranüs Boğa burcunda


Kapımızda öyle büyük bir olay var ki, bu yazıyı yazmak için ne kadar heycanlandığımı tahmin dahi edemezsiniz.
Uyanışın ve yeniliğin gezegeni olan Uranüs Boğa burcundaki 7 sene sürecek olan yolculuğuna başlamak üzere.
O bu yolculuğuna başlamaya hazırlanırken biz de hem dış dünyada hem de kendi küçük iç dünyamızda büyük değişimlere hazırlanmak zorundayız. Çünkü önümüzdeki 10 sene içerisinde teknolojik anlamda o kadar büyük devrimler göreceğiz ki, kendimizi önceden hazırlamazsak, çok büyük bir fırsat trenini kaçırırız.

Önceden belirtmekte fayda görüyorum, söz konusu Uranüs olduğunda olaylar üzerimizde şok etkisi bırakırlar ve adı üstünde Uranüs öngörülemezdir. Bu yüzden bu yazımda yazdıklarımı aklınızda bulundurun ama bilin ki bu 7-8 sene boyunca karşılaşacaklarımız gerçekten de öngöremediğimiz şeyler olacak.

Ne var ki gökyüzü her daim yeryüzüne yansır. Yukarısı nasılsa aşağısı da öyledir.
Uranüs ile ilgili olan bazı olayları şimdiden hissedebiliyoruz.
Bunlardan biri 1929 Büyük Buhranı hatırlatacak küresel çapta bir ekonomik kriz ve buna bağlı olarak para kavramının değişimi ve dijital paraya geçiş. Akabinde ise paraya dayalı ekonomiden bilgi ekonomisine geçiş.

Bilindiği üzere Uranüs Boğa burcunda pek rahat edemeyecek. Çünkü Boğa sabittir, güvenilirdir, yeniliği sevmez. Uranüs ise bu kavramların tam tersidir. Yenilikçidir, anidir, asla sabit değildir. Uranüs'ün transitleri aniden çakan şimşekler gibidir, karanlığı birden aydınlatırlar, kuleleri birden yıkarlar.
Bir çatışma yaşayacağız hep beraber önümüzdeki 7 sene içerisinde. Her şeyini kaybedenlerimiz de olacak maalesef, 2008 krizinde olduğu gibi, her şeyini kazananlar da. Hangi tarafta olacağınız ise her zamanki gibi biraz da olsun sizin elinizde.
Bu transiti bir tren gibi düşünün, binenler kazanacak, binemeyenler kaybedecek.
Bu süreç içerisinde Uranüs'ün bizden beklediği tek bir şey var aslında. O da yenilikçi olmak! Ama herhangi bir konuda değil, Boğa burcunun alanında..

Putin birkaç ay önce bir açıklama yaptı. Dijital parası olmayan ülkeler, olan ülkelerin kölesi olacaklar yakın gelecekte, dedi. Putin akıllı ve özel yetiştirilmiş bir adam ve bu söylediği sözün arkasında bence tehlikeli bir gerçek var. Çünkü yeni dünya düzenine doğru yol alıyoruz. Amaç tek devlet, tek merkez bankası. Bu sisteme izin verirsek eğer hepimiz sistemin içerisinde birer köle haline geleceğiz.

Satürn'ün Oğlak burcundaki transiti hakkındaki yazımda belirttiğim gibi dünyanın yönetici koltuklarında oturanlar okült bilgilere sahip insanlar. Masanın başına geçip planlar yaparak kendi şeytani düzenlerini kurmak için savaş veriyorlar. Amaçları ekonomik krizi kendi kontrolleri altında çıkartmak ve kendilerinin kazanacağı şekilde sonuçlandırmak. Tıpkı 2008'de olduğu gibi. Uranüs'ün de onlara bu konuda yardımcı olacağını düşünüyorlar. Sonuçta bir değişim yaşayacağız ama bu değişim kimin lehine sonuçlanacak henüz bilemiyoruz. (Arka planda dönenleri öğrenmek isteyenler inside job belgeselini izleyebilirler.)
Bu konuda bitcoin hepimizin önüne atılan bir yem ve deneme aslında. Çoban cahil koyunların ne yapacağını izliyor. Çünkü bitcoin dev bir proje ve yeni bir şey değil. Temelleri 30 sene öncesinden atılmış. Asıl amaç IMF merkezli küresel bir dijital para birimi. Linke tıklarsanız Anka kuşunun yanan dollarlar üzerinden yükseldiğini ve 2018'e işaret ettiğini görürsünüz.
Bu sadece yapboz'un bir parçası. Bir yandan Amerika'nın Amero adlı yeni bir para birimini hazırda tuttuğunu da biliyoruz.
Avrupa Birliği ise ha dağıldı ha dağılacak.
Yani işler iyice karışık, gelecek öngörülemez..

Bir transit yorumlanırken hep geriye dönülüp, geçmişte yaptıklarına bakılır. Uranüs en son Boğa burcunda 1935-1941 yıllarında bulunmuştu.
Uranüs bir adet küresel çapta dünya savaşını sığdırdı bu yıllara. Milyonlarca insan öldü bir saçmalık uğruna. Toplama kamplarında diri diri yakılan, üzerlerinde ilginç ve korkunç bilimsel deneyler yapılan onca insanı kaydetti bu tarih.
Şimdi bize dönüp, ders çıkarttın mı yoksa bir tane daha savaş deneyimlemek ister misin, diye soruyor. Bence 3. Dünya Savaşı çoktan çıktı, sadece bu savaş diğerlerine benzemiyor.
Toplama kamplarından ve Hitler'den kurtulduk sanmayın. Amerika'nın dört bir yanında FEMA kampları hazırda bekliyor. Sisteme karşı ayaklanan insanların yeni yuvaları olacak bunlar. İçlerinde insanlık dışı deneyler yapılır mı geçmişteki gibi kim bilir.

Gerçi bu deneyler zaten yapılıyor. Avatar projesi bana kalırsa Uranüs'ün Boğa burcundaki transitinin en korkunç tarafı olacak.
Hologram teknolojisi başımıza çok feci bela olacak gibi gözüküyor. Din hocalarına ruh bölünür, hapsedilir mi diye sorsak, cevap veremeyip, Allah büyüktür diyecekler. İnsanoğlu belki de Atlantis'den sonra ilk defa yine yaratımı bozmanın peşinde. O dönemden kalan bazı bilgilerde aynı şeyin cinlere yapıldığını, yani bedenlere hapsedilmeye çalışıldıklarına dair şeyler okuyoruz. Ve o kavmin bunun cezasını ne kadar korkunç şekilde ödemiş olduğunu biliyoruz.
Burası bir öğrenim dünyası ama bu Allah'ın yaratımına karışıp, şimdiki yaptığımız gibi tanrıcılık oynayabileceğimiz anlamına gelmiyor. Nedense bu proje bana Kuran'daki dabbe'yi hatırlatıyor.

Tüm bunlar olayın karanlık yüzü, Uranüs transitinin olumlu bir yanı da olacak tabi.

Boğa burcu tarımdır, evimizdir, değerlerimizdir, paradır ama gerçek para her daim gümüş ve altındır. Bu ezelden beridir böyledir ve böyle de olmaya devam edecektir. Bitcoin istediği kadar madencilik yaptığını sansın.
Kağıt paralara da güvenmeyin sakın. Zamanında Almanlar bavul dolusu paralarla ekmek sıralarına giriyorlardı. Olur ya Uranüs bir şok etkisi yaratmak ister ve dolarla euro el ele tutuşup çöker, tuvalet kağıdı olarak kullanmak zorunda kalırız elimizde kalanları. Bunun işaretini görüyoruz çünkü piyasalarda. Bitcoin'un yükseldiği falan yok, dolar karşısında hızla çöktüğü için, bitcoin yükseliyor zannediyoruz. Dolardan bir kaçış var çünkü. Türk parasına karşı nasıl hala değer kazanıyor o zaman diye soranlar, FED'in piyasadan para çektiğini bilmiyor olabilirler. Ekonominin gerçekten düzelebilmesi için tek çözüm var o da gerçekten bir çöküş gibi gözüküyor maalesef. Ve bu çöküşte euro'nun başı çekeceğe benziyor, akabinde ise dolar.

Tıpkı gümüş ve altın gibi bu dönemde petrolün yerini alacak doğal kaynakların yükselişini göreceğiz. Bunların başında borun geleceğini öngörüyorlar ve Türkiye bor konusunda zengin bir ülke. Aslında ülkemiz bir cevher ama biz aklımızı kullanamıyoruz.

Uranüs bizden yukarıda saymış olduğum konuların üzerine düşünmemizi bekliyor olacak. Yenilememizi isteyecek bu kavramları.
Gümüş ve altında büyük çıkışlar ve belki de inişler göreceğiz. Zamanında alıp zamanında satmasını bilenler bu dönemde zengin olacaklar.
Köylerden şehirlere kaçan insanlar yerine, şehirlerden köylere kaçan insanlar kazanacak bu dönemde. (TRT Belgesel'in yeni köylü ve bi çiftlik belgesellerini izlemenizi tavsiye ederim bu konuda. Her hikaye insana bir ilham kaynağı)

Tek bir değer vardır hepimiz için eşit oranda değerli olan, o da sevgidir. İşte bu değeri hatırlatacak hepimize Uranüs.
Kuzey Ay Düğümünün de Yengeç burcuna geçmesiyle birlikte çekirdek aileden geniş aileye doğru bir özlem ve geri dönüş yaşayacağız. Birlikten kuvvet geldiğini hatırlatacak çünkü her birimize Uranüs.
Toprak kavramını yüceltecek ayrıca. Bu nedenle toprağın değerinde bir artış görebiliriz.
Şehirden köye yerleşen insanlar ilkel bir şekilde değil, teknolojiyle geri dönecekler bu diyarlara.
Bu söylediğim size bir ütopya gibi gelebilir ama hiç de imkansız değil. Çünkü gelecekte ayakta kalmak isteyenin köyünde bir arsası, arsasında yetiştirdiği domatesi ve salatalığı olmak zorunda. Geriye dönüş başladı. Aynı şekilde kölelikten uyanış da başladı.
Bilgi ekonomisinde asıl güç para değil, bilgi olacak bundan sonra. Kendin üretebildiğin, yaratabildiğin kadar var olacaksın bilgiye dayalı olan ekonomide.
Fabrikalara ve seri üretime, sadece tüketime yer yok artık bu gezegende. Tükettik ve edebileceğimiz kadar tecavüz ettik çünkü Doğa Anaya.

Uranüs ile birlikte yapay zeka da geliyor ve Plüton'un Kova burcuna geçmesiyle birlikte teknolojinin çok karanlık bir yüzüyle karşılaşacağız. Önümüzdeki 10 sene içerisinde var olan mesleklerin %60 yok olacağını öngörenler var. Bunu bir göz önünüzde canlandırın. Gelecekte ayakta ve hayatta kalabilmek için yapay zekanın sizin yerinize geçemeyeceği bir işiniz ve mesleğiniz olmak zorunda. Yoksa sistem sizi devre dışı bırakacak. Bu yüzleşeceğimiz en korkunç gerçeklerden biri olacak.

Yenilenebilir enerjiler, doğaya uygun olan mimari, tarımla ilgili şu an var olmayan ve icat edilecek olan bir sürü yeni teknolojiler ve daha bilmediğimiz birçok yeni meslek alanı oluşacak. Ama bu meslekleri zannetmeyin okullarda ve üniversitelerde öğrettiklerini. Uranüs var olmayanı kendi elleriyle yaratacak. Yeni meslekler bildiğimiz mesleklerden olmayacaklar. Boğa burcunun alanında muazzam değişiklikler bizi bekliyor.
Sonuçta Uranüs Koç burcundayken savaş sanayinin bu kadar çok yayılıp, herkesin kendi evinde bir insansız hava aracının olacağını öngöremezdik ama oldu. 8 sene sonra geriye dönüp Boğa konularına baktığımızda çığır açtığımızı göreceğiz.

Nasıl bir gelecek bizi bekliyor, yeni teknolojiler neler olacak konusunda ufuk çizgimi yeteri kadar aşamıyorum. Dediğim gibi Uranüs'ü ne kadar ön görebiliriz ki?
Ama Zeitgeist - Addendum bana bu konuda biraz da olsa yardımcı olmuştu ilk izlediğimde. İzlemeyenler izlesin. Buraya ekliyorum.


Önümüzdeki birkaç sene içerisinde yeni bir düzen kurulacak dünyada. Bu düzen şeytani bir düzen değil, sevginin hüküm sürdüğü bir düzen olmak zorunda. Tüm kaynaklarımızı tüketmek üzereyiz. Okyanuslarda balıklar yok, ormanlarda kaplanlar yok. Sürekli canlı türleri yok oluyor. İğrenç birer parazit gibiyiz. Herşeyi saygısızca yok ediyoruz ve bunun bedelini şu an hayatta var olan herkes ödemeye başladı.

Sofraya oturduğumda yemeğimi şükürle yiyemiyorum çünkü biliyorum elimdeki mısır GDO. Sokağa çıktığımda doya doya nefes alamıyorum çünkü biliyorum soluduğum tek şey egzoz ve duman. Üzerime aldığım elbiselerle mutluluk duyamıyorum çünkü biliyorum hepsi petrol ürünü ve naylon. Yüzüme sürdüğüm boyalarla ruhumu güzelleştiremiyorum çünkü biliyorum o makyaj malzemesiyle kaç tane hayvanın ölü kanından sorumlu oluyorum. Hayatı o kadar kolay yaşıyoruz ki, bir cesetin üzerinde parmak izimiz yok diye, onun ölümünden sorumlu olmadığımızı zannediyoruz.

Neye güveniyorsunuz, güvenebiliyorsunuz bu dünyada? 

Bu soruyu bile kendilerine soramıyor insanlar çünkü cevabını hepimiz biliyoruz ve bizi inanılmaz derecede korkutuyor. İşte tam da bu sırada Uranüs yardımımıza koşmak için 15 Mayıs'da burç değiştiriyor.
Korkma, her zaman için bir çıkış yolu vardır, yeterki iyi birşey yap, diye fısıldıyor.
Ruhunu sistemden kurtar, mutluluk ve sevgi bedeva, paraya tapmana gerek yok, diyor.
Hayatını sadeleştir, minimalistlerden ol, toprağın olsun, küçük bir kır evin, çatında güneş enerjin, bahçende dolma biberin, ocakta yemeğin ve sevdiğin insanların sesleri olsun yuvanda, başka birşeye ihtiyacın yok, fark et bunu ve kurtar ruhunu diye öfkeyle haykırıyor.
İşte onun bu sesini duyanlar trene binenler olacak gibi gözüküyor.

Yazımı bitirmeden sizinle ruhuma dokunan bir projeyi paylaşmak istiyorum.
Bazen duyuyorum, bu ülkenin yaşanılacak bir yer olmadığını, koşulların kötü olduğunu vs. Evet bu doğru ama bu gerçeklik dünyanın her ülkesi için geçerli. Bu yüzden kıymetini bilelim bu cennet vatanın. O bize dev bir armağan ve köyler, kırsal alanlar bizi çağırıyorlar.
Boğa burcunda kişisel gezegenleri olan biri olarak dört gözle bekledim senelerce bu transiti. Şehirden kaçabilmek için bir fırsat olarak gözledim Uranüs'ün gelişini.
Boğa'ların ve genel olarak toprak burçlarının hayatları değişime uğrayacak bu 7-8 sene içerisinde. Kimimiz için bunlar büyük değişimler olacaklar.
Lütfen direnmeyin bu değişimlere.. Onlara ruhunuzun ihtiyacı var. Direnerek sadece canınızı acıtacak ve kendinizi yaralayacaksınız.
Teslimiyet bu transitin tek anahtarı!

Mehmet Gürs Longoz Ormanlarında küçük bir konteyner ev ile harikalar yarattı. Şahsen bana projesi çok büyük bir ilham kaynağı oldu. Şehirleri terk edip köylere yerleşenlerin hayat hikayelerini izleyip, kendimi biraz olsun hazırlayabilmek için elimden geleni yapıyorum. O da benim Uranüs ile birlikte kurduğum bu hayalime katkı sağladı. Gerçekten de ruhumu doyurdu.
Ben bir videosunu paylaşıyorum geri kalanını ruhun doysun adı altında youtube'dan bulabilirsiniz.


Benim böyle bir amacım olabilir ve bunu benim gibi yapma imkanına herkes sahip olmayabilir. Ama biliyorum birçok insan sahip, hepimizin bir köyü var ve köy hafta sonları bizi özlemle bekliyor. Doğadan uzaklaşarak çok fazla şey kaybediyoruz. İçim çok dolu ve daha çok şey yazabilirdim ama yazıyı daha fazla uzatmak istemiyorum.

Hepimiz kendimizi Uranüs'ün değişimlerle dolu olan transitine, Boğa burcunun haritalarımızda bulunduğu alanda, elimizden geldiği kadar hazırlayalım. Boğa burcunun konularına yatırım yapalım çünkü Uranüs bize burdan kazandıracak.
Unutmayalım herşey birer fırsattır eğer onu bu şekilde görmeyi tercih ediyorsak.

(Bu arada son söz olarak atalarımızın kadim geleneğini hatırlatmak isterim. 
Osmanlı çok iyi bilirdi, savaş zamanında altın, barış zamanında toprak alınırdı. 
Treni kaçırmak istemeyenlere ufak bir Osmanlı hatırası.)

Bu transitin hepimizin hayatında mucizevi güzel değişimler yaratması dileğimle..

30 Nisan 2018 | Akrep burcunda Dolunay


Her dolunay özeldir ama Akrep burcundaki dolunaylar bir başkadır. 
Çünkü Akrebin yöneticisi olan Mars ve Plüton içimizde dönüşüm uğruna muazzam bir güç yaratır. 
Bu gücü şifalanmak ve karanlıklardan kurtulmak için kullanmak gerekir. 

Akrep'teki bu dolunay 9. derecede bulunmakta ve Satürn ile Neptün gezegenlerine olumlu açıda.
Ay düğümlerine ise gönderdiği kare açı ile bizi dönüşüm uğruna zorlamakta.
Biri gerçekçiliği, diğeri ise ilahiliği temsil eden bu iki güzel açı sayesinde, güzel bir gökyüzü enerjisi bu hepimizin üzerine yansıyan.
Kare açı ise sizi korkutmasın.
Çünkü insanoğlu acı çekmeden dönüşüme izin vermez. 
Her dolunay bu kadar güzel bir manevi kapı açmaz hayatımızda. 
Bu yüzden kullanalım bu geceyi arınma ve dönüşüm uğruna. 
Zira dualar gök kubbeye daha çabuk ulaşacak bu zamanda. 
___________________________

Bir Akrep hem duygularını hem mantığını dinler ama karar verirken her ikisini de devre dışı bırakır ve sezgileriyle devam eder. 
Her zaman için söylerim, sezgilerimiz bizi asla yanıltmaz. 
Geleceği dahi biliriz, hissederiz biz sezgilerimiz aracılığıyla. 
Bu dolunay içe çekilip, zihni sessizleştirip, sezgilerimizi dinlemeliyiz. 

Sorun kendinize..

Neye kabul vermiyor, isyan ediyor ruhum?
Neye diretiyorum, Allah'ın iradesine karşı geliyor ve acı çekiyorum?

Bulun bu iki sorunun cevabını ve bırakın bu dolunay gitsin. 
Diretmeyin daha fazla, arzulamayın kaderinizde yoksa. 
Kabul verin olaya, ruhunuz isyandaysa. 
Tek şifa teslimiyettir Yaradana. 

Satürn gerçekleri görmemizi sağlar daima, Neptün ise yardım elini uzatıyor bu dolunay biz kullara. 
Bu eli tutan ve hayatı olduğu gibi kabul eden çok güzel ve köklü bir değişim yaşyabilir hayatında. 

Kendinize bir söz verin bu dolunay.
O da bundan sonra kendinizi hayatınızdaki güzelliklere adamak sözü olsun. 
Karanlıkları değil, aydınlıkları görsün gözünüz, minnet duysun ruhunuz.
______________________

Kuzey Ay Düğümü asteroid Ceres ile kavuşmakta.
Öz sevgi, Öz saygı, Öz değer.
Bu 3 kavram bu dolunay çok önemli.
Bu yüzden önem verin sezgilerinizin fısıldadıklarına.
Ruhunuzun dönüşüm uğruna ihtiyaç duyduğu tek şey sevgi aslında.
Ve sevgi dışarıda değildir asla.
Onu dışarıdan deneyimleyebilmek için, içten keşfedebilmek gerekir başta.

Karanlığı yaratan aydınlığı da yaratmasını bilir.
İşte bu dolunay hepimizin görevi hayatımızdaki bu karanlıkları bırakarak, aydınlığa çevirmek.
Çünkü siz dönüştüğünüzde bütün çevreniz de değişecek.
Kiron ile Juno'nun kavuşumu ilişkilerimizdeki yaralarımızı sarmak için bizim atacağımız adımları beklemekte.

Hepimizin iç huzuru bulacağı bir dolunay olması dileğimle..

Elmanın diğer yarısı - Mars & Venüs aşkı


Bir varmış bir yokmuş, 
Evvel zaman içinde kalbur saman içinde,
Cenette Adem ile Havva mutlu mesut yaşarlar iken şeytan ansızın yanlarına sokulmuş.
Ve yasak ağacın elmasını yiyen Adem ile Havva cennetten kavulmuş..

O gün bu gündür bu elma pek bir meşhur olmuş. 
Hatta o kadar meşhur ki hala elmamızın diğer yarısını arayıp arayıp duruyoruz. 
Ve aslında her arayış hayal kırıklığıyla sonuçlanıyor çünkü yanlış yerde bulmayı ümit ediyoruz. 
________________________

Bu yazımda elmanın diğer yarısını arayanlar, yani sevgilisi olmayanlar için elmayı bütünleyebilmek uğruna küçük bir astroloji sırrı vereceğim. 
Çünkü yarım elma diğer birşey yok aslında. 
Hepimiz tamız.
Sadece kendimizi yarım zannediyoruz. 
________________________

Bir kadın haritasındaki Mars'ını arar her daim. Bu yüzden haritasındaki Mars'a uygun olan erkeklerin peşinden koşturur. 
Bir erkek ise haritasındaki Venüs'ünün hayalini kurar ve partnerinde onu bulmayı arzular. 

Oysa bu iki enerji kendi haritamızda zaten mevcuttur. 
Bu iki gezegenin enerjisini yaşamaktansa, dışa yansıtır ve çaresizce aramaya koyuluruz. 
Bu arayış asla sonlanmayabilir ve hayal kırıklığı üzerine hayal kırıklığı yaşamamıza sebep olabilir. 

Aslında çare basit. 
Bir kadın haritasındaki Mars'ını kullanmayı öğrenmeli, bir erkek ise haritasındaki Venüs'ünü aktifleştirmeli. 

Bunun için bilmeniz gereken tek şey Mars'ınızın veya Venüs'ünüzün burç ve ev yerleşimi. 
Aşağıda burç ve yerleşimlerini sıralıyorum. 
Erkekler Venüs konumlarını okusun, kadınlar da Mars konumlarını.

Mars veya Venüs Koç burcunda veya 1. evde

Yapmanız gereken şey hayatta daha aktif olmak. Enerjinizi arttıran şeyleri yapın. Mesela spora başlayabilirsiniz.
Bir şeyleri başlatan taraf olun. Liderlik özelliklerinizi geliştirin. Zaman zaman tek başına vakit geçirmeye özen gösterin. Gerektiğinde risk almasını bilin. Günlük hayatta daha cesur olun. Girişimci ruhunuzu ön plana çıkarın.  

Mars veya Venüs Boğa burcunda veya 2. evde 

Hayata karşı sakin ve dingin bir tavır sergileyin. Kararlı ve uzun vadeli adımlar atın.  Hayatınızdaki güzelliklere önem verin. İçinizdeki yaratıcı gücünüzü ön plana çıkarın. Mesela bahçecilik yapabilir, toprakla uğraşabilirsiniz. Bir çiçeğin açmasını, bir ağacın büyümesini gözlemleyin ve sabrın ne kadar güzel bir şey olduğunu keşfedin. 
Hayattaki küçük şeylerden mutluluk duyun.

Mars veya Venüs İkizler burcunda veya 3. evde

Değişken olun ve çevrenize uyumlu olmaya özen gösterin. Her gün yeni bir bilgi öğrenin. Bu bilgileri paylaşın. Sosyal ortamlarda bolca vakit geçirin. En önemlisi meraklı olun ve bu merakınızın peşinden gidin. Entelektüel kişiliğinizi ön plana çıkarın. Özgürlüğünüze önem verin ve her ne olursa olsun neşeli ve canlı olun. 

Mars veya Venüs Yengeç burcunda veya 4. evde

Ailenize ve yuvanıza önem verin, onlarla bolca vakit geçirin. Yaşadığınız ortamı güzelleştirin ve aidiyet hissinizi geliştirin. Kök salmayı öğrenin. 
Aynı şekilde iç dünyanıza ve duygularınıza önem verin. Merhamet ve vicdan gibi konuları önemseyin. 
Maddiyattan ziyade maneviyata yönelin. Anaç veya babacan olun çevrenize karşı. Gerektiğinde fedakar davranmasını bilin. 

Mars veya Venüs Aslan burcunda veya 5. evde

Kendinizi göstermekten çekinmeyin. Bu hayatı başrolü size verilmiş bir sahne gibi düşünün ve herkesi enerjinizle etkileyin. Özgüveniniz tam olsun, kendinize güvenmeyi öğrenin. Sıcak ve spontane olun. Samimi ilişkiler geliştirin. Sosyal olun. Yönetici yönünüzü ön plana çıkarın. 
Dramatik olmaktan korkmayın. Yaratıcılığınızı ortaya koyun. Çocuklarla bolca vakit geçirin. 
Ve hayatta iddialı olun. 

Mars veya Venüs Başak burcunda veya 6. evde

Herşeyden önce çalışkan ve disiplinli olun. Sabırlı olmayı öğrenin. Hayatta pratik olun.  
Yardımsever bir kişiliğiniz olsun. Amaç duygunuz güçlü olsun. Sağlığınıza ve formunuza dikkat edin. Sağlıklı bir yaşam tarzınız olsun. İnsanlara yaşamınızla örnek olun. 
Tutumla davranmasını bilin. Kendinize göre kurallarınız olsun. Ve araştırmacı olun. 

Mars veya Venüs Terazi burcunda veya 7. evde

En çok önem verdiğiniz şey uyum ve denge olsun. Hayatınızdaki ilişkileri önemseyin. İyimser, zarif ve duyarlı olun. Entellektüel bir yönünüz olsun. Her türlü paylaşıma önem verin. Amacınız huzuru sağlamak olsun. 
Adaletli ve tarafsız olmaya özen gösterin. 
Sosyal, sıcakkanlı, arkadaş canlısı ve tatlı dilli olun. 

Mars veya Venüs Akrep burcunda veya 8. evde

Gizemli olun. Hemen her şeyinizi belli etmeyin, sırlarınız olsun. 
Sezgilerinizle hareket edin. Karizmatik kişiliğinizi ön plana çıkartın. İnsanları derinden etkileyebilme sanatında kendinizi geliştirin. Yüzeysel birliktelikler yerine derin ilişkiler kurun. Gözlemci ve araştırmacı bir kişiliğiniz olsun. Çekici ve tutkulu bir insan olun. Ve ilkelerinizden vazgeçmeyin. 

Mars veya Venüs Yay burcunda veya 9. evde

Hayata karşı pozitif olun. Ne olursa olsun olayların olumlu tarafından bakın. İyimser olmaktan vazgeçmeyin. 
Maceracı ve kaşif bir ruhunuz olsun. Bolca seyahat edin ve kendinize has bir felsefe geliştirin. Kimseye benzemeyen özgür ruhlu bir yaşam tarzınız olsun. 
Açık kalpli ve samimi olun. Sosyal olun ve her gün yeni birşey öğrenin. İnsanlara ilham olun. 

Mars veya Venüs Oğlak burcunda veya 10. evde

Herşeyden önce sorumluluk almasını bilin. Güvenilir ve sadık biri olun. 
Yaptığınız işe önem verin ve bulunduğunuz alanda kendinizi geliştirin. Yönetici ve yol gösterici olun. 
Güçlü bir karakteriniz olsun, zorluklarda hemen yılmayın. Yalnız kalmaktan çekinmeyin. Hatta yalnızlıkta gücünüzü keşfedin. 
Planlı, pratik ve uzun vadeli hareket edin. Geleneklerinize sahip çıkın. Her daim sadelikten yana olun. 

Mars veya Venüs Kova burcunda veya 11. evde

Kesinlikle orjinal fikirli biri olun. Farklılığınızı her daim ortaya koyun. Marjinal olmaktan ve kuralları çiğnemekten çekinmeyin. Gelecek odaklı olun. Hayata karşı ilginç bir yaklaşım tarzınız olsun. Arkadaş canlısı ve sosyal olun ama gerektiğinde tek başına vakit geçirin. 
Özgürlüğünüzü önemseyin ve ilişkilerinizde mesafeli olun. Yenilikçi ve aydınlatıcı, entellektüel bir kişiliğiniz olsun.

Mars veya Venüs Balık burcunda veya 12. evde

Fedakar, hassas, duygusal ve değişken, hayalperest olan kişiliğinizi ortaya koyun. Yaratıcı ve sanatçı ruhlu bir insan olduğunuzu gösterin. İlişkilerinizde alçak gönüllü davranın. Empatiniz kuvvetli olsun. Romantik, sessiz ve sezgileri kuvetli biri olmaya gayret gösterin. 
İnancınız kuvvetli olsun. Ruhsal konularla uğraşın. Yoga veya dans gibi sanatlara yönelin. Sahne arkasında yaratıcı işlerle uğraşın. 

☆☆☆

Hiçbirimiz yarım yaratılmadık ve aslında hepimiz tam birer elmayız. 
Yeterki bunu idrak edelim ve üzerimize düşen payı yerine getirelim. 

Bir kadın haritasındaki Mars'ı aktifleştirdiğinde onun enerjisini hayatında yaşamaya başlar. Böylelikle sevgili arayışında koşmaktan vazgeçer. Artık anın tadını çıkarıp, hayatını yaşamaya başlar. 
Aynı şey Venüs'ünü aktifleştirdikten sonra erkek için de geçerlidir. 
Böylelikle bir bütün haline geliriz ve yarım olma illüzyonundan kurtuluruz. 

İnsan bir kere kendisini sevmeye başladıktan sonra gerçek sevgi de kapısına ansızın dayanır zaten ve bu sefer iki tam elma olmanın güzelliğini deneyimlemeye başlarız. 
___________________

Resimde kim elmayı kim iki sevgiliyi gördü?
:)

17 Nisan 2018 - 14 Nisan 2027 | Transit Kiron Koç burcunda

İçimizdeki Yaralı Savaşçıyı Uyandırma Zamanı

Kiron astrolojide yaralı şifacı olarak bilinir. Haritamızda bulunduğu burç ve evde adeta kilitli bir kapı görevindedir. Bizim onu kesfedip açmamızı bekler. Zira yara en derinimizde olsa da, şifanın kendisi de ruhumuzun derinliklerindedir.

Transit Kiron 2011 yılından beri Balık burcunda misafirliğindeydi. Kolektif olarak hepimizin dişil yanını tamir edip şifalandırmak için çabaladı.
Geriye dönüp bakarsanız 2011 yılından beri regresyon, hipnoz, bilinçaltı şifalandırması gibi konularda patlama yaşadık. Hepsi de 12. ev, yani Balık burcunun konu alanları. Bundan önceki yıllarda pek popüler dahi olmayan konular bugün herkesin ağzında. Ve kimilerimiz gerçekten de bu yöntemlerden faydalanarak birçok yarasını şifalandırabildi.

O zamandan bu yana yaygınlaşmaya başlayan bir diğer konu dişilik ve ataerkil toplumda kadının aldığı yaralar, kadının mağdur olduğu konular ve durumlar.
Peki ya erkeklere ne oldu?
Onlar da bu dönemde kendi dişil yönlerini şifalandırabildiler belki ama ya eril yönümüz? Ya erkeğin mağduriyeti, aşağılandığı ve hor görüldüğü konular?

Çevreme baktığımda güçlü kadınlar görüyorum. Tek başlarına herşeye yetişebilen, güzel ve başarılı kadınlar ve hepsi tek ağız olmuş şekilde aşk hayatlarından şikayetçiler, eril erkek yok diye yakınıyorlar.
Toplumdaki erkeklere bakıyorum ve bir amaçsızlıkla kaybolmuşluk içinde uçurumların kenarlarında yürüdüklerini görüyorum.
Bu arada genelleme yaparak kuruyorum bu cümleleri. Herkes üzerine alınmamalı.
Genel olarak bakıldığında kadınlarda bir güçlenme erkeklerde bir eziklik hissiyatı var. Bunun sonucunda da her yerde kadına şiddet olayları çoğalıyor. (Bu sadece ülkemiz için de geçerli değil) Çünkü erkek güçsüz bir varlık olmadığını kanıtlama ihtiyacı duyuyor ve yaratılış gereği fiziksel güç erkeğe bahşedildiği için, elleri havaya çok kolay kalkabiliıyor. 

Bir ilişki büyük bir sorumluluktur. Ama günümüzde bir erkek kendi varlığının sorumluluğunu yani kendisini topluma dahi kazandırmakta zorlanırken, bir kadının, hele bir ilişkinin, baba olmanın sorumluluğunu nasıl üstlenebilsin?
Bir erkeğin hayatındaki kadın o kadar önemli bir varlıktır ki, erkeğin bolluğu ve bereketi, huzuru ve yaşam enerjisi kadının rahminden ona doğru akar.
Bunun için çift birlikte büyümeli ve olgunlaşmalıdır. Bu da zaman, sabır ve emek gerektirir. Artık neredeyse hiç kimsenin gerçek anlamını bilmediği veya yaşayamadığı içi boşaltılmış kavramlar bunlar.
Bakara suresinin 223. ayetinde, kadınlar sizin tarlalarınız, onları istediğiniz gibi ekin ve biçin, şekilinde bu kadim sırdan bahsedilmiş aslında.
Kadınlar bunun farkına varmaya ve bunu yaşamaya başladılar artık. En azından bu konuda büyük bir uyanış gözlemliyorum ama bu uyanışla birlikte erkekler de uyanmalılar aynı şekilde.
İşte sevgili yaralı şifacı Kiron tam da bu görev için kollarını sıvıyor gökyüzünde. Önündeki 9 yıl boyunca yaralı erkek arketipini işlettirecek bizlere. İdrak etmemizi sağlayacak hatalarımızı, kusurlarımızı, üzüntü ve yaralarımızı. Sarmamızı ve şifalandırmamızı bekleyecek bizden bu kabuk tutmuş kanayan yaralarımızı, içimize attığımız göz yaşlarımızı, ister kadın olalım ister erkek, hepimizin içindeki eril yanımızı..

Koç burcu zodyağın ilk burcudur ve başlatandır aynı zamanda. Liderlik olmak ve önderlik etmek gibi konuları kapsar. Ama insanın yol gösterebilmesi için ilk önce kendisinin kim olduğunu bilmesi gerekir. Bu nedenle bu süreç içerisinde hepimizin kendisine soracağı sorular
Ben kimim, kim olmak isterim veya kim olmalıyım?
Cesaret Koç burcunun bir numaralı özelliğidir. Cesaret etmeden hiçbir hedefi gerçekleştiremeyiz. O halde kendimize sormamız gereken ikinci soru ne kadarını gerçekleştirmeye cesaretim var? olmalı.

Gerçek hakkımızı aramamız gereken yıllar olacak bunlar. Ve hakkımızı doğru yerde aramak en büyük görevimiz olacak.
Kadınlar şu anda bu konuda çok ön planda. Eril güçlerini çok doğru kullandıklarını zannediyorlar. Daha dobra davranarak, bağırıp çağırarak, ben feministim diyerek erkek milletini ezmek ve adaleti bu şekilde yerine getirmeye çalışmak hakkın doğru yerde arandığı anlamına gelmez. Ezerek daha çok ezilmeye sebep oluruz. Güçlü görünmek ile güçlü olmak arasında çok büyük bir fark vardır.
Bir kadının gerçek gücü daima hassas bir varlık oluşundadır, sezgilerinde ve iç güzelliğindedir. Çünkü huzuru bu doğasındadır. Bir erkeğin bir kadında aradığı özellikler de bunlardır. Hiçbir erkek kendisinden daha dominant olan bir kadınla ilgilenmez.
Kiron Koç burcundaki misafirliği sürecinde kadınlara bir geri vitese tak sen, bu şekilde yaralıyorsun kendini boş yere, diyecek.
Erkeklerin de güzelce bir kulağından çekip, el kaldırarak, zulüm ederek, erkeklik olmuyor, güneş gibi ısıtmalısın sevdiğini, aydınlatmalısın çevrendekilerin yolunu, öyle büyük bir çember çizmelisin ki, sana dokunan huzuru ruhunda bulmalı yanından bir daha ayrılmak istememeli, diyerek öğüt verecek.

Koç burcu savaşçı yönümüzü temsil eder. Ve iki farklı savaşçı arketipi vardır. Biri saldırgandır, can yakar, nefret ve öfkesinden güç alır. İşte bu yolu seçenler önlerindeki 9 yıl boyunca çok savaşacak, çok yara alacak ve maalesef boş elle kaybederek geri dönecekler.
Oysa bir de uzakdoğu savaşçıları vardır. Bütün güçlerini dinginliklerinden alırlar. O kadar merkezdedirler ki, düşmanın yaklaştığını sezgileri aracılığıyla hisseder ve tam zamanında, en doğru darbeyi indirerek, tehlikeyi etkisiz hale getirirler. Bu yolu seçenler ise bu süreçte inanılmaz güzel bir iç gücü keşfedecekler içlerinde. Bu keşfediş onları sadece huzurun yoluna götürmeyecek, aynı zamanda öyle bir şifalı merhemin formülünü verecek ki ellerine, o da kendini bilmek olacak. Kendini bilen de zaten geri kalan herşeyi kendiliğinden çözebilecek.

Hepimiz Kiron'un benlik, kimlik ve cesaret sınavına tabi tutulacağız önümüzdeki 9 sene boyunca, haritamızda koç burcunun bulunduğu alanda.
Köstek olmaktan ziyade birbirimize destek olacağımız yılların olması dileğimle..

16 Nisan 2018 | Koç burcunda uranüsyen yeniay


Astrolojik olarak yeniyılımız Güneş'in Koç burcuna girmesiyle başladı. 
Şimdi ise kapıda yeni bir başlangıç uğruna, 26 derece Koç burcunda bir yeniay bulunmakta. 

Sâbîî sembollerinde 26 derece Koç burcu, imajinasyon yeteneği ile kaybedilen bir fırsatın yeniden elde edilmesini simgeler. 

Koç burcu zodyağın ilk burcu olması nedeniyle, ilk önce "Ben", der. 
Bencillik bize her daim kötü bir özellik gibi yansır, ki öyledir ama Koç burcunun asıl özelliği bencillik değil, önderliktir. 
Bir Koç hangi yolu tercih etmesi gerektiğini iyi bilir, çünkü kendini bilir. 

O halde bu yeniayın bizden beklediği şey, gözlerimizi kapatıp, hayat yolculuğumuzu gözümüzün önünden geçirerek, kendimize sormak: 
Acaba doğru yolda mıyım ben?
Çevreme yeteri kadar önderlik ediyor veya ilham kaynağı olabiliyor muyum? 

Sonuçta hepimizin bir görevi var. 
Hepimiz etrafımıza bir çember çiziyoruz. Kimimiz sadece kendini alıyor içine, kimimiz ailesini, kimimiz ise daha da fazlasını. 
Sizin çemberiniz hangi büyüklükte?

Yeniaya eşlik eden Uranüs, değişik ve farklı olan yeni bir başlangıç yapabilmemiz için yardımlarını sunuyor.
Belki de şok edici armağanlarla kapımızın önünde duruyor.
Uranüs'ün temsil ettiği değişikliği içinizde siz yaparsanız, dıştan şok edici olaylarla karşılaşma imkanınızı en aza indirgemiş olursunuz. 
Bunu her yazımda tekrarlıyorum çünkü sürekli unuttuğumuz bir gerçek bu. 
Dış dünyamız iç dünyamızın bir yansıması. 
Yani olayları ruhunuzda çözerseniz, fiziksel dünyanızda bunun değişimini yaşamaya başlayacaksınız. 
Her yeniay bunu idrak edebilmek ve yenilenebilmek için bir fırsat..
_________________________

Her yeniay önemlidir ama Koç burcundakiler bir başka önemlidir, hele ki son derecelerinde bulunan Uranüs de bu birlikteliğe eşlik ediyorsa.

Madem saba sembolümüz de kaçırılmış bir fırsatı imajinasyon ile tekrar önümüze sunuyor ve madem gökkubbede Koç burcunda uranüsyen bir yeniay bizi bekliyor, o halde yeniay ritüelimiz de buna uygun olsun.

☆☆☆

Yeniay Ritüeli

Bazı geceler diğerlerinden daha önemlidir.
Astrolojik olarak yeniyılımızı temsil ediyor bu Koç burcundaki yeniay.
Bu yüzden büyük bir öneme sahip bizim için.
Eski kabuklardan, karanlık sislerden kurtulmamız gerek yeni bir "Ben" için.
Yani bize her zamankinden daha kuvvetli bir yeni başlangıç yapma fırsatını armağan ediyor bu yeniay.

O halde kapatın gözlerinizi ve zihninizde görselleştirin, etrafınıza bir çember çizdiğinizi.
Kimleri alıyorsunuz bu çemberin içine?
Kimler hak ediyor sevginizle beslenmeyi, merhametinizle ısınmayı?
Kimlerle hazırsınız kendi bereketinizi, kendi özunüzü, ruhunuzu paylaşmaya?
Doldurun bu çemberin içini aydın bir nur ve derin huzurla, sevgi hakim olsun dört bir yanınıza.
Sonra da her zamanki gibi minnet duyun Yaratıcıya.
Ve kalmayı başarırsanız bir sene boyunca bu enerjinin içinde, mucizeleri deneyimlemeye başlayacaksınız hayatınızda.

Unutmayın, dışarıda deneyimlediğiniz herşey, sizin içinizde büyüttüğünüz inancınız!
Madem bahar geldi diyara,
içinizde açan çiçekleri saçın dort bir yanınıza.

Yeniyılımız kutlu, mutlu ve bereketli olsun!

Kupa kartlarının aşk sırları

Kupa Ası

Her aşk ilişkisi birlik özlemiyle başlar. Kişi bir arayış içerisindedir ve bu arayış sevginin kendisidir. Kişinin içinde aşk ve sevgi yaratacak güçlü bir enerji vardır. Mutluluk getirecek bir sevginin başlangıcına işaret eder kupaların ası.
Kupa anaç, rahim benzeri bir semboldür; gizemli derinliklerinin içinde yeni bir hayatın dünyaya doğmaya hazır olduğunu sembolize eder. Kişi artık aşkın derinliklerine dalmaya hazırdır. 

Kupa İkilisi

Aşkı arayan aşkına kavuşur. Eninde sonunda karşısına aşkın şarabını birlikte içebileceği bir aday çıkar. Kişi duygusal alanda cinsel enerji ile dolma ve bir cezbolma halini yaşar.
Kupaların ikilisinde aşk ve sevgi duyguları ile şarj olarak kutuplaşan ve birleşmeyi özleyen dişi ve erkeğin, aşk şarabını içerek anlaşmayı kutsamaları anlatılır. Kişi aşık olmuş ve aşkını paylaşabileceği birini bulmuştur ve ilişki başlar. 

Kupa Üçlüsü

Kişi kutuplaşmış ve gerilmiş duyguların birleşme ile zevk haline dönüşmesini yaşar kupa üçlüsünde. Yani evlilik gerçekleşir. 
Sevgi ve mutluluk bulaşıcıdır bu yüzden tüm bu çoşku yakın çevreyle paylaşılmak istenir. Sevilen insanlarla birlikte bir kutlama yapılır. Nişan ve düğün zamanıdır. Aşk meyvesini verir.

Kupa Dörtlüsü

Aşk bulunmuş, evlilik gerçekleşmiştir. İstenilen herşeye ulaşmış olmanın verdiği bir huzur ve aynı zamanda ufak bir huzursuzluk baş gösterir. Var olanla yetinmenin sınavı başlar. Çünkü aşırılaşarak doyum noktasına gelen zevk duyguları sonucu bıkkınlık başlar.

Kupa Beşlisi

Kupa ikilisinde karşımıza çıkan beyaz atlı prensin veya güzeller güzeli prensesin aslında bir prens veya prenses olmadığının idrakını ve hayal kırıklığını yaşarız kupa beşlisinde. Delicesine sevdiğimiz insanın karanlık taraflarına odaklanır ve iyi taraflarını görmezden gelmeye başlarız. Yani aslında sahip olduğumuz şeyin değerini görmezlikten gelmeye başlarız.
Kupa beşlisi bize sahip olduklarımıza şükretmeyi öğretir.

Kupa Altılısı

Hayal kırıklığını yaşadıktan sonra aslında herşeyin olması gerektiği gibi olduğunu idrak eder ve bunu hayatın bir gerçeği olarak kabul ederiz. Karşımızdaki insanı iyi ve kötü yönleriyle bir bütün olarak sevmeyi öğreniriz.
Bu kart bize şu ana kadar yaşamış olduklarımızı hatırlatır. Bir nostalji hissederiz ve yaşanılanların kıymetini bilme isteği uyanır içimizde.

Kupa Yedilisi

Hayatın gerçeklerini keşfetmiş olmak bize hayallerimizi bir kere daha gözden geçirmemize sebep olur. İstek ve arzular ile gerçekçi olmak arasında bir ikilem yaşar ve bunun sonucunda bir seçim yaparız ve gerçekdışı olan her şeyden vazgeçmek zorunda kalırız.

Kupa Sekizlisi

Arzularımızın hiçbir zaman için tatmin edilmeyeceğini bilmek bizi yeni bir duygusal arayışa sürükleyebilir. Bunun sonucunda sevdiğimiz insanla yollarımızı ayırıp farklı arayışlar içerisine girebiliriz.
Kupaların dörtlüsünde yaşanılan hayal kırıklığı ilişkinin ilk büyük sınavıysa, kupaların sekizlisi de ikinci büyük sınavdır.

Kupa Dokuzlusu

İsteklerden arınmış olmak kişiye derin bir armağan verir ve bu armağan koşulsuz sevginin kendisidir. Kupaların dokuzlusu sayesinde herhangi bir beklentimiz olmadan sevgiyi hissder ve etrafımızla paylaşmaya başlarız. Mutlu olmak için büyük şeylere ihtiyacımız yoktur artık. Bu hayattaki asıl güzelliklerin küçük şeyler olduğunu biliriz.

Kupa Onlusu

Hepimizin asıl istediği aşka ve mutluluğa ancak zorlayıcı imtihanlardan geçtikten ve güçlendikten sonra kavuşuruz. Kupa onlusu bize mutlu ve huzurlu, sevgidolu bir aile hayatı sunar. Sahip olmak istediğimiz herşeye aslında baştan beri sahip olduğumuzun idrakı yaşatır bize bu huzuru. Artık sevdiğimiz kişi değil, sevginin kendisidir merkezimizde olan. Hem sevdiğimizi hem kendimizi hem de hayatı olduğu gibi kabul etmemiz, doygunluk hissi yaşamamızı sağlar.
_____________________________

Her Tarot kartı aslında bir kitap gibidir bu yüzden sembollerinin uzun bir şekilde okunması gerekir. 
Kupa serisi bize aşkla nasıl imtihan edildiğimizi ve huzurlu bir birlikteliğe ulaşana dek ne tür inisiyasyonlardan geçmemiz gerektiğini anlatır. 

Hepimiz aşkın son durağını evlilik olarak görürüz oysa asıl yolculuk evlilikten sonra başlar. Çünkü evlilik aşktan, tutkudan, sevgiden veya cinsellikten ibaret değildir. 
Bir evlilik gerçek anlamda iyi gün kötü gün dostluğunu geliştirebilmekten ve aşkın tahtına sevgiyi oturtabilmekten ibarettir. 
Aşk sadece kupa ikilisinde vardır, yani sadece karşılaştığımız ilk anda. Sonrasında aşk diye birşey yoktur, biter. 
Aşk sadece hormonal bir süreç. Bilimsel olarak dahi kanıtlandı en fazla 2 sene sürüyor. 
Asıl zor olan aşk bittiğinde elindekiyle yetinebilmek. 
Ve maalesef günümüz ilişkileri aşk ve ilişkiler söz konusu olduğunda o kadar yanlış beklentiler içerisindeler ki, evlilikler başladıkları gibi bitiyor. 

Kupa kartları hakkında biraz düşünün. 
Hepimiz aşık olduğumuzda her kartı sırasıyla yaşıyoruz. Kimilerimiz sadece kupa sekizlisine kadarını deneyimleyebiliyor. 
Sadece ruhsal mertebesinde yol alanlar son kartların da anlamlarını öğrenebiliyor. 
Her kart aslında ruhumuzun ve nefsimizin farklı bir boyutunu temsil ediyor. 
Kendimizi ne kadar çok geliştirirsek, hayatı ve ilişkilerimizi de daha iyi idrak ederek deneyimliyoruz. 

☆☆☆

Ben örnek olarak bu yazımda kupa serisini seçtim oysa bu diğer seriler için de geçerli. 
Nasıl kupa kartları aşk yolculuğumuzu anlatıyorsa, tılsım serisi de parayla olan imtihanımızı gösterir.
Daha fazla bilgi edinebilmek için Tarot & Sırları kitabıma ulaşabilirsiniz.

31 Mart 2018 | Terazi burcunda dolunay


Her dolunay zamanı gökkubbede Güneş ile Ay birbirlerinin karşısına dikilir.
Ay içimizdeki dişil yanımızdır, Güneş ise eril tarafımız. 
Bu iki kutup birleştiğinde yeni bir şey doğar. 
Karşı karşıya geldiklerinde ise içsel bir çatışma ve ardından bir arınma yaşanır. 

☆☆☆

Belki de 2018'in en zorlayıcı haftalarından ve en zorlayıcı dolunaylarından biri bu. 
Çünkü gökten yeryüzüne yansıyan enerji, Satürn ve Mars'ın birlikteliği. 
Eski zamanlardan beri en çok korkulan gök olaylarından biri bu ikilinin kavuşumu. 

10 derece Terazi burcunda gerçekleşen bu dolunay hem yukarıda bahsettiğim ikiliye zorlu açıda gerçekleşiyor hem de gökyüzünde ayrıca Merkür geriliyor.  

Mart ayındaki ikinci dolunay olduğu için aynı zamanda da bir mavi ay bu. 
Mavi aylar sık gerçekleşen olaylar olmadıkları için özel olarak bilinirler. 
Geçen ay iki yeniay ile yeni adımlar atıp yeni başlangıçlar yapabildik. 
Mart ayındaki iki dolunay ile de bütün yüklerimizden kurtulmamız gerekiyor. 
______________________________

İnsana yük olan daima çevresindeki yanlış ilişkileridir. 
Terazi burcu da bu ilişkilerle yakından ilgilidir.
 Bu nedenle bu dolunay ilişkilerimiz üzerinden sınanacağız. 
İlişkilerinizle ilgili tüm korkularınızla yüzleşmeye hazırlanın. Çünkü bu dolunayın olumsuz enerjilerini ancak korkularla yüzleşerek aşabilirsiniz. 

Gökyüzünde gerileyen Merkür 'geri vitese tak ve baştan sar' emrini veriyor hepimize. 
Geriye dönüp ben nerde hata yapıyorum? diye sormamız gerekiyor kendimize.

Neden hayatıma hep yanlış kişileri çekiyorum?
Neden ilişkilerimde bir türlü huzuru bulamıyorum?
Neden yalnızım ve aşktan korkuyorum?

İnsanın tekamülünü en çabuk hızlandıran şeydir yakın bir ilişkiye sahip olmak. 
Çünkü bir başkasında kendimizi görür ve tanırız. Onun aracılığıyla kim olduğumuzu keşfederiz. 

Bu dolunay da kendi içindeki sana köstek olan duygularını keşfetmekle alakalı aslında. 
Satürn ve Mars amaçsızca birleşmiyorlar gökkubbede. 
Doğruyu bulabilmemiz için yol gösterme niyetindeler sadece. 

Her zaman söylediğim gibi iki yol var seçim hakkına sahip olduğumuz. 
Biri sevginin yolu diğeri ise korkunun. 
Bu dolunay sevgi yerine korkularımız ağır basacak. 
Yalnızlığımız, mutsuzluğumuz ve huzursuzluğumuz gözümüze batacak. 
Hayat bize işkence çektirmek istiyormuş gibi hissedeceğiz belki de. 
Yani fazlasıyla korku kutbuna kayıp onun enerjilerini deneyimleyeceğiz. 
Oysa Terazi burcu dengeden ibarettir. 
Korkmak doğru yol olmasa da, denge uğruna hayatımızda hissetmemiz gereken bir duygudur. 
Asıl korkuyu bastırırsak başımıza büyük belalar gelir. 

Bırakın bu dolunay aksın gözyaşlarınız. 
Öfke varsa içinizde hissettiğiniz, gidin yumruklayın yastığınızı. 
Huzursuzluksa umutlarınızı öldüren kaldırın ellerinizi semaya. 
Tek huzur yaratıcının kollarında. 

Her karanlık güneşin doğuşunun yakın olduğunu fısıldar adama. 
Bu dolunay da aydınlığa sebep olacak eğer şifaya izin varsa.
Yeterki dengede olsun ruh zihin ve beden!

Dolunay Ritüeli

Artık bilimsel olarak kanıtlandı. Kişi kendi karanlıklarına kendi sebep oluyor. Tıpkı kendi aydınlıklarına da kendi sebep olduğu gibi. 
Bunu en güzel enerjisi yüksek olan insanlarda görüyoruz. Hayatlarında, ilişkilerinde hatta işlerinde bir huzur, bir bolluk ve bereket oluyor.
 İmreniyoruz.

Siz de bu kişilerden olabilirsiniz. 
Sizin de sağlıklı ve huzurlu ilişkileriniz olabilir ama bunun için sizin de çabalamanız gerek. 
Alın teri dökmeden hiçbir şey yok!
Emeğini veren karşılığını alıyor bu dünyada, her zaman için. 
İlahi adaletin hüküm sürdüğü bir gezegende haksızlık diye birşey yoktur. 

Dolunay Ritüeli için yapmanız gereken karanlık duygulardan arınmak. Bu duygulardan hangisinin sizi bilinçaltından yönettiğini bulmak ve bırakmak. 
Bunu en güzel bir kağıda yazıp yakarak yapabilirsiniz. 
Ama unutmayın bilinçaltının bilince çıkması acıyla gerçekleşir. 
Sadece kağıda yazarak hiçbir şey şifalanmaz. Sebeplerini bulmak ve hatırlamak ve ipleri elinizden bırakıp teslim olmak zorundasınız. 

Enerjiyi aşağa çeken karanlık duygular
Aşağılama
Suçluluk
Çaresizlik
Pişmanlık
Korku ve
Nefret'dir.

Bu duygulardan hangisi en çok hayatınızda yer verdiğiniz?
Bu sorunun cevabını bulursanız, gerisi bu dolunay çorap söküğü gibi gelecek. 
Yeterki size düşen payı yapmaya hazır olun. 

Mars ve Satürn'ün enerjileri yukarıdaki duyguların alt boyuttaki tezahürleridir.
Madem bu dolunay zorlayıcı enerjilere sahip o halde biz de bunu döndürüp kendi amacımıza uygun olarak kullanalım.
Ruhumuzu kemiren bu duyguları dönüştürüp sevginin yolunu seçelim.

Ölüm & acı | Rahim & bebek


Geçen haftalarda Atalarımızdan kalan miraslarımız adlı bir yazı paylaşmıştım ve haritamızdaki belirli gezegen kombinasyonların, 7 kuşak atalardan devraldığımız enerjileri nasıl anlattığından bahsetmiş ve birkaç örnek vermiştim. 
Bu örneklerin arasında Plüton ile Neptün'den bahsetmedim. Bu yüzden bu yazımda gerçek hayatta yaşanmış olan bir örnek verirken, hem bebek ölümlerinden ve etkilerinden hem de rahim sağlığından bahsedeceğim. 

Neptün ve Plüton ikilisi birbiriyle etkileşim halinde olduklarında, genellikle kişinin bilinçaltında ölüm veya yaşam korkusu olabilir. Ve bazen bu kombinasyonların derinliklerini araştırdığımızda karşımıza bebek ölümleri çıkar. 

Hikayesinden çok etkilendiğim bir anne, ikizlere hamile iken oğullarından birini hamileliğinin başlarındayken kaybetmiş. Kardeşini kaybeden diğer ikiz bebek derin bir üzüntüye girmiş ve hamilelik boyunca hiçbir şekilde hareket etmemiş. Doktorlar ve anne bebeğin büyümesi durduğu için hayata sağlıklı gelemeyeceğini düşünmeye başlamışlar. 
Kardeşine olan sevgisi ve derin bağı yüzünden, onun büyümesı gerektiği karnın diğer alanını kaplamak istememiş. Anne, 'karnım o kadar tuhaf duruyordu ki, dışarıdan bakıldığında bir taraf inik ve sadece diğer taraf şişikti,' diyor. 
Bebek büyümediği için annenin hamileliği normalden 4 hafta gecikmiş ve bebek normal kilo değerlerine bu son 4 haftada ulaşmış ve sağlıklı bir şekilde doğmuş. 

Bebeklerin ilk dönemlerde hiçbir şey hissetmediklerini bu yüzden alınmaları konusunda bir sakınca olmadığını söyleyenler, bu yaşanmış olan gerçek olayla belki bir kere daha düşünür ve fikirlerini değiştirirler diye örnek olarak vermek istedim.  
Küçücükün bir can anne karnında kardeşinin 8-9 ay boyunca yasını tutmuş ve onun tarafını kaplamayı reddetmiş. 
Bu insanın dünyaya geldikten sonra nasıl bir acıyla yaşayabileceğini düşünebiliyor musunuz? 
Büyücek, okulunu okuyacak, evlenecek ve çalışacak ama kendisini hiçbir zaman için buraya ait hissetmeyecek. Belki yaşamaktan korkacak ve içten içe kardeşinin yanını, yani ölümü arzulayacak. 
Bu insan sürekli depressif duygularla savaşmak zorunda kalacak, büyük ihtimalle kilolu biri olacak ve ömrünü kısaltmak için elinden geleni yapacak. Çünkü kardeşi yanı başında ölürken o senin yerine ben ölmeyi tercih ederdim, bak hayat hiç de yaşanılacak bir yer değilmiş, inancına sahip olacak ve bütün hayatını, ölü olan kardeşine bunu kanıtlayabilmek için mahvedecek. 

Zannetmeyinki bu sadece ikizler için geçerli. Doğumundan önce başka bir kardeşi aldırılmış olan insanlar da hayatları boyunca bu kaybolmuşluk ve değersizlik hissiyle savaşıyor ve depressif ruh hallerini bir türlü yenemiyorlar. 

Birkaç yıl önce kurtaj yasaklandı diye sokaklarda yürüyen kadınları gördüğümde tüylerim ürpermişti. Ellerindeki pankartlarda 'benim bedenime karışamazsın' yazıyordu. Ama o masum bir canın yaşam hakkına karışabiliyordu. Kendisini o bebeğin sahibi zannettiği için! 
Oysa hiçbirimiz başka bir ruha asla sahip olamayız. Hayatımızdaki bütün ruhlar birer armağandır. Hele yardımımıza, ilgimize ve sevgimize muhtaç olanlar kutsal birer emanet..
Tüm bunu her kadın, ne kadar inkar ederse etsin, hisseder. Hem de en derininde hisseder. 

Cervix bölgesi bütün enerjilerin biriktiği kutsal bir merkez gibidir. Anne, ananne hatta ailedeki 7 kuşak kadının tüm kadınlık, cinsellik ve genel olarak hayat enerjileri cervix bölgesinde bulunur. Bakire olmanız arınık olduğunuz anlamına gelmez. Eğer ananneniz tecavüze uğramışsa siz de tecavüzün acısını ve korkusunu bilinçaltınızdan hissedersiniz. 
Cinsellikte acı hissetmek veya cinsellikten uzak durma isteği bu bölgedeki birikmiş karanlıklardan kaynaklanır. Kadın kendini kasar ve erkeğine bu bölgeyi şifalandırma imkanını vermez. Oysa cervix bölgesi bir çifte hazzın en doruğunu yaşatır. Direkt olarak kalbe bağlı olan cervix, kadına saatler hatta günler boyunca sürecek orgazmlar yaşatabilir. Bütün enerji açığa çıkar ve bütün blokajlar yıkılarak, tüm bedeni saran bir sevgi seline dönüşür. 

Bir kadın, bedeninde bu kadar kutsal bir portal taşırken maalesef bunun farkında bile olmayabilir ve hayatı boyunca onu değiştirecek bu deneyimi yaşamaktan yoksun kalır. 
Çünkü atalarından kalan bu enerjileri serbest bırakmadığı sürece cervix bölgesinde hissettiği tek şey acı olacaktır. 

Yazıya Neptün ve Plüton'dan bahsederek başladım ve rahimin karanlık ve kutsal derinliğiyle bitirmek istiyorum. Aslında bu iki gezegen bu konuyla çok yakından alakalı. Plüton derin cinsellikle bağdaştırılır, Neptün ise ilahi birleşmeyi sembolize eder. 
Yani kutsal sayılabilecek inanılmaz derecede doyurucu ve hayat değiştirici olan bir cinsel hayatınız olsun istiyorsanız, bebek aldırmayın ve sizden önce öldürülmüş veya ölmüş olan kardeşlerinizin yasını hayatınız boyunca tutmaya devam etmeyin. 
Ve en önemlisi cervix bölgenizi şifalandırın çünkü orası çok büyüleyici ve Neptün'ün alemine açılan mistik bir kapı. Bu kapıyı sevdiğiniz erkekle açabilirseniz kendi miracınızı yaşayabilirsiniz. 

17 Mart 2018 | Balık burcunda şifacı yeniay


Her yeniay yeni bir başlangıç için bir fırsattır. 
Bu seferki yeniay daha özel bir fırsat, çünkü Mart ayındaki iki dolunay arasında bulunuyor. Yani farkındalığımızın arttığı ve yüklerden kurtulduğumuz bir ay bu. Bu yüzden bu iki dolunay arasındaki, 26 derece Balık burcunda olan bu yeniay, Kiron ile kavuştuğu için, şifalanma uğruna yeni bir adım atmamızı bekliyor olacak bizlerden. 

Balık burcu zodyağın son burcu olması nedeniyle her burcun bir özelliğini içinde barındırır. Bu yüzden bu kadar karmaşık ve anlaşılması zor, özel bir burçtur. Diğer burçlara nazaran Balık, ilahi ve mistik enerjileri bünyesinde barındırır. Dolayısıyla kimsenin göremediği, fark edemediği ve hissedemediği şeyleri bilir ve anlar. 

Astrolojik olarak yeniyıl'ımıza yaklaşırken Balık burcundaki bu yeniay bize her yıl yaşadığımız döngüyü hatırlatmak istiyor aslında biraz. 
Bahar kapıda!
Sen hazır mısın ona, neler öğretti sana Güneş tüm Zodyak burçlarında bulunduğu 12 ayda? diye soruyor ve geriye dönüp, bütünü kavramamızı istiyor bizden. 
___________________________

Gökyüzünden yeryüzüne akan Allah'ın mucizevi düzenini idrak edip, kaderin ruhumuza vurduğu zincirlerden kopma zamanı bu yeniay. 
Şifalanma isteğindeyiz ama Mars'ın kare açısı biraz zorlanacağımıza da işaret ediyor. Çünkü bırakmak zor, affetmek daha da zor. 
Oysa gökyüzündeki bir yıldıza oturup, yeryüzünü seyre dalsak, bütün sorunlarımız ve kalp kırıklıklarımız o kadar küçük, o kadar gereksiz gelecek ki gözümüze, kendimi boşuna hırpalıyormuşum, diyeceğiz. 

O halde Balık burcunun pembe gözlüklerini değil de, bütünü gösteren gözlüklerini takalım bu yeniay dönemi gözümüze ve hikayenin başını ortasını ve sonrasını anlamaya çalışalım. 
Çünkü herşey bir bütün. 
O yaranın, kalp kırıklığının, üzüntünün bir hikayesi, bir başı var. 
Herkes ektiğini biçer bu hayatta. 
Eğer canımız yanıyorsa bunun sebebini bir başkasında değil kendimizde çözmeliyiz önce. 
Çevremizdeki herkes bize birer ayna. 
Tüm doğru veya yanlış ilişkilerimiz aslında sadece bize bizi yansıtmakta. 
Yapmamız gereken tek şey farkına varmak ve hayatımızda değişiklik istiyorsak, kendimizden başlamak. 

Başımıza gelenleri çoğu zaman biz seçemesek de, olayın gidişatını etkileyebilme gücüne sahibiz. 
Ama eğer oturup, o bana bunu yaptı, şu bana şunu söyledi, dersek kurban rolünü oynamaya başlarız. 
İşte bu kurbanlık rolü Balık burcunun en düşük boyuttaki tezahürüdür ve bize hiçbir şey kazandırmaz, hatta çok fazla şey kaybettirir. 
Bu yeniay bize tam da bu kurbanlık rolünden çıkartmak için bir el uzatıyor. 
Mars işleri zorlaştırıyormuş gibi gözükse de, onun bile asıl isteği, harekete geçip bir şeyler yapmamız. 
Yeni bir başlangıç için yeni bir adım gerek. Yeni bir adım için cesaret gerek. Cesaret için ise başlangıçta biraz korkmak gerek. 
Yaraları sarmak kolay iş değil. 
Çünkü düşmanla yüzleşmek cesaret gerektirir. 
Ve sadece bu cesareti gösterdikten sonra düşmanın aslında düşman değil, sana doğru yolu tarif eden bir dost olduğu idrak edilir. 

Kabuk tutmuş yaralarınızı kopartın.
Bırakın size hatırlatsın bastırmaya çalıştığınız tüm duygularınızı. 
Şifalanma acıyla gelir ve bu acının idrakı yarayı tamamıyla iyileştirecek merhemin ta kendisidir. 

☆☆☆

Balık burcunun sembolü ters yönlere doğru yüzen iki balıktır. 
Bu o kadar güzel ve anlamlı bir sembol ki, hem Balığın karmaşıklığını hem de mistik yönünü çok güzel tanımlıyor. 

Bu yeniayın mesaji:
 Ne yaparsan yap, hangi tarafa yüzersen yüz, huzuru bulmayı unutma!
Hem kendi ruhunda, zihninde ve bedeninde hem de dış dünyanda!

Atalarımızdan kalan miraslarımız


Daha önce bu konuyu daha farklı ele alarak, "reenkarnasyon teorisi" adlı bir yazı yazmıştım. Bu yazımda İslam inancına göre reenkarnasyonun olmadığından bahsetmiş ve dedenin işlediği günahı torunu neden ödesin konusunda hala anlayamadığım, bana mantıklı gelmeyen şeylerin olduğunu söylemiştim.

Bu yazımda ise farklı olarak İslam inancına uygun olan, 7 kuşak atalardan kalma miras hakkındaki konuya değineceğim. Böylelikle reenkarnasyona inanmayan kesim, başta mantıksız gelen bazı olay veya döngüleri neden yaşadıkları konusunda bilgi edinebilsinler.
Çünkü biz tıpkı yukarıdaki resim gibi atalarımızdan kalan hikayelerin içerisinde öyle bir sıkışıp kalıyoruz ki, sürekli yaşadıklarımıza bir anlam veremiyor ve daha da kötüsü önümüzdeki bizi aydınlığa götürecek olan yola çıkmaya cesaret edemiyoruz.

Bu konuda henüz yeteri kadar bilgiye sahip olmadığım için örnekleri, hafızamı tazeleyip, daha iyi anlayabilmek uğruna ikinciye okuduğum İngrid Zinnel'in kitabindan vereceğim.

Bilindiği üzere Satürn karmanın gezegenidir. Bu yüzden söz konusu atalar olduğunda, bakmamız gereken bir numaralı yer Satürn ve yerleşimidir.
Daha sonra bakmamız gereken yer, yüksek enerjilerini tezahür ettiremediğimiz için genellikle başımıza bela olan Uranüs, Neptün ve Plüton'dur.

Ay, hayatımızdaki anne figürlerini, Güneş baba figürlerini, Venüs sevgilileri, Mars ve Merkür kardeşleri ve kuzen gibi akrabaları temsil edebilir. Jüpiter genellikle kişileri değil, daha çok din ve inançlar konusu hakkında bizlere bilgi verir.
Bunlar genel göstergelerdir ve her kişi için geçerli değildir. Mesela ailede anne babadan güçlü konumdaysa, baba Ay tarafından, Anne Güneş tarafından temsil edilebilir.

Haritamızdaki bu gezegenlerin konum ve açılarını, büyüklerimizin yaşadıkları ile bağdaştırdığımızda, hayatımızda yaşadığımız döngü veya problemler konusunda inanılmaz ilginç bilgiler edinebiliriz.
Sevgi bu dünyadaki en kuvvetli bağdır. Çok derin bir sadakat ile sevdiklerimize bağlanırız. Ve maalesef bu sevgi bağı bazen o kadar kuvvetli olur ki, kendi sadakatimiz başımıza bela olmaya başlar.

Örnekler

Plüton - Mars (kavuşum, kare veya karşıt açıları) haritamızda atalardan kalma bir şiddet ve acı göstergesi olarak kabul edilir. Bu fiziksel şiddet de olabilir, ruhsal veya duygusal da.
Mesela Plüton Mars karesine bir örnek, savaş döneminde birçok kez tecavüze uğrayan ninenin, torunu büyük annesinin aynı kaderini, üvey babası tarafından senelerce taciz edilerek paylaşır. Küçücükün masum bir çocuk neden böyle korkunç bir şey yaşasın diye sorar dururuz kendimizce, aklımız almaz hiçbir şekilde. Oysa büyükannenin yaşadığı acıyı kendi kızı bastırılmış öfke olarak yaşayabilir, daha hassas olan torun ise, bu yükü üslenerek ninenin yaşadıklarını ailesine hatırlatır. Ve bu 3 kuşak haritada da kendini Mars - Plüton gerginliği olarak gösterir.
Affetmek ve hakkını helal etmek çok önemlidir ve bu başarılmadığı sürece bu miras torunlar tarafından devralınır, ta ki ailenin bir üyesi çıkıp, affederek, düzeltene dek.
Böyle korkunç bir şey nasıl affedilir diyebilirsiniz. Ama affetmek en güzel intikamdır ve yüce bir makamdır. Her ruh bu mertebeye ulaşabilse, dünyada acı kalmaz.

Plüton - Venüs açıları (kavuşum, kare veya karşıt açıları)  büyüklerimizden devraldığımız değerler ve aşk hikayeleridir.
Diyelim baba zamanında evliyken başka bir kadına aşık olmuş ve onunla dost hayatı yaşamış. Bu babaya sahip olan kız çocuğunun hem anne hem babaya olan sevgi ve sadakati eşit. Ama ortada aldatılıp, terk edilen bir anne ve aşk uğruna buna sebep olan bir baba var. Bu kız büyünce hangi tarafa çekilecektir sizce? Cevap basit: Anneye olan sadakati yüzünden kendi mutluluğunu ve aile kurma isteğini feda ederek, evlenmemeyi tercih edecek ve bütün ömrünü annesini (babasının aksine) terk etmeyerek, onun yanı başında geçirecektir. Ama aynı zamanda babasına olan sevgi ve sadakati yüzünden gidip evli bir adama aşık olacak ve tıpkı babası gibi gizli ve imkansız, mutsuz bir aşkı yaşayacaktır. Bilinçaltından onu bu şeytani, kısır döngüye hapseden şey, "annecim ben seni o kadar çok seviyorum ki seni asla terk etmeyerek, kendi yuvamı kurmaktan vazgeçeceğim. Babacım sana o kadar çok sadığım ki tıpkı senin gibi bir dost hayatı yaşamayı tercih edeceğim", inancıdır. Bilinçaltımızın kuklasıyızdır her daim. Bu yüzden mantıklı seçimlerde bulunamayız, ruhumuzdan bu tür zincirleri kırmadığımız sürece.
Bu kadın büyük ihtimalle bu yaptığını kendisine yakıştıramayacak ve nedenini anlayamayacaktır. Ta ki bu davranışına sebep olanların bilinçaltından çıkıp, bilinçli bir şekilde fark edene dek.

Ay - Neptün (kavuşum, kare veya karşıt açıları) annenin ölen bir yakınına olan özlemini temsil edebilir.
Her çocuk anneye (ay'a) çok kuvvetli bir şekilde bağlı olduğu için, haritasında Ay ile Neptün arasında açısı olan çocuk, annenin bu özlemini ve acısını o kadar çok derinden hisseder ki, kendisinin sanır ve bir ömür boyu bunu fark etmeyerek ona ait olmayan bu enerjiyle yaşayabilir.
Buna benzer örnekleri madde bağımlıların haritalarında görürüz genellikle. Neptün kişinin ruhuna o kadar derin bir boşluk açar ki, bu konuma sahip olanlar kendilerini bu hayata hiçbir zaman için ait hissetmezler. Bu sefer gerçeklikten kaçma isteği uyanır ve bunun sonu alkol veya uyuşturuculardır.
Bunun gibi bir açıya bir diğer örnek, ailede genç yaşta ölmüş olan birinin enerjisi sebep olabilir. Erkek çocuk onun doğumundan önce erken yaşta ölen dayısının acısını, kendi hayatını alkol ve uyuşturucularla mahvederek, kendini feda ederek eşitleme isteğinde olabilir. Yani dayısı erken öldüğü için ve ailede bu acı bastırıldığı için erkenden ölme isteğini bilinçaltında taşıyor olabilir. Burda da söz konusu olan sadakat ve sevgidir. "Dayım hayatını yaşayamadı, bu yüzden annem çok üzgün. Annemin ve dayımın acısını o kadar çok derinden hissediyorum ki, benim de çok fazla yaşamaya hakkım yok," inancı vardır kişinin bilinçaltında. Bu dürtüsünü farketmediği sürece hayatını zindana çevirecektir. Bilinçaltı bilince ulaştığı anda genellikle bu maddelere olan bağımlılığından kendiliğinden kurtulur.

Yazarak dahi zorlandığım bir yazı oldu umarım yeteri kadar açıklayıcı olabilmişimdir çünkü aslında çok karmaşık bir konu.
İnsan bu tür şeyleri öğrendikçe yolların ne kadar ince olduğunu ve buranın neden imtihan dünyası olduğunu daha iyi idrak ediyor.
Farkına varmak ve içteki şeytanları yenmek, gölge benlikleri ortaya çıkartmak ve haritadaki olumsuz açıları aşmak gerçekten çok zor ve bir astrolog bir yere kadar yardım edebilir. Ruhunun zincirlerini kırmak herkesin sadece yalnız üstlenebileceği bir görevdir.

Diğer alemin varlıkları & bilinmeyen tehlikeler


Hala Başak burcundaki mistik dolunayın etkisindeyken çok konuşulmayan ama yinede bilinmesi gereken karanlık bir konuyu ele almak istedim. Bu yazımda diğer alemin varlıklarından, medyumluk gibi konulara değineceğim.

Hepiniz hatırlarsınız bir aralar meleklerle ilgili şeyler çok moda olmuştu. Meleklerle konuşmak, onlardan yardım almak vs.
Bizde de bu konularda başı çekenler olsa da bildiğim kadarıyla bunu dünyada asıl yayan Doreen Virtue oldu.
Kendisinin kitaplarıyla tanışmam benim ergenlik dönemime denk gelir. Ruhsal bir bunalımdan geçtiğim ve her türlü yardım aradığım bir dönemde onun kitapları şifa gibi gelmişti bana.

Kitaplarından  birinde herkesin mistik yetenekleri olduğu ve bu yüzden herkesin meleklerle iletişime geçebileceği yazıyordu. Bunun gibi yetenekleri sadece geliştirmek gerekiyormuş ve bu tekniklerden kitabında bahsediyordu.
Cahil ergenlik aklıyla bir gün bu tekniklerden birini denedim.
Kitapları attığım için tam olarak neler yaptığımı hatırlamıyorum. Ama hafızamda kaldığı kadarıyla önce dua eşliğinde, ölmüş olan iki dedemden biriyle saat 12.00 gibi iletişime geçmek istediğime dair bir dua ettiğimi hatırlıyorum. Evde yalnızdım ve saat geldiğinde elimde bir kağıt ve kalemle masanın başına geçip, meditatif bir hale girdim.
Buna otomatik yazma deniliyor. Amaç karşı tarafın bedenine girmesine izin vererek,  kontrolünün dışında senin bedenini kullanarak gayb aleminden bilgileri kağıda aktarması.

O zamanlarda benzer benzeri çeker yasasından haberdar olduğum için melek gibi yüce bir varlığı çağıramayacağımdan emindim. Bu yüzden hep özlemini çektiğim ve tanışmak istediğim dedelerimden biri gelir diye ümit ederek böyle bir haltı yemeye karar verdim.

Tabii ilk başta hiçbir şey olmadı. Aptalca masanın başında oturan bir cahil gibiydim. Aslında yaptığım şeyin işe yaramayacağını düşünüyordum ama sonra birşey oldu. Zaman algısı değişip, etrafın bilincini kaybetmeye başladıktan sonra masanın çok hafif titremesiyle, arkamda enerjisi yoğun olan bir varlığı hissettim. Bu his anında korkuyu tetikledi ve korku da besmele çekmemi. Ve tam o sırada yine kendime geldim.
Bir daha böyle birşeyi denemedim asla da denemem. Çünkü yaptığım çok tehlikeliydi. Ve gelenin dedem olmadığından eminim. 

Doreen Virtue birçok insana yardım etti ve şifalanmalarına vesile oldu. Bu gibi bilgileri aktarırken insanları tehlikeye sokma amacında olmadığını düşünüyorum.
Ama geçtiğimiz sene çok ilginç birşey oldu. Kendisi bir vizyonunda İsa'yı gördüğünü ve bu yüzden vaftiz olup artık inançlı bir hristiyan olduğunu ve bundan sonra melek kartları veya kehanetlerle ilgili şeylerden uzak duracağını söyledi. (Bu arada bize göre Hz. İsa bir peygamber ama onlara göre İsa Tanrının kendisi)

Kendisi bu kariyer değişimine karar verirken aslında yaşadığı Satürn'ün 12. haneden geçerkenki etkileriydi.
Satürn Yay burcundayken hepimizin inançlarını sınadı. Kimimizi sağlamlaştırdı, kimimizi yıktı.
Satürn 12. evden geçerken dindar bir kişi ateist de olabilir, ateist biri dindar da. Bu kişinin ruhsal mertebesiyle alakalı. Ama genelde inançlar konusunda bir sarsınma yaşar ve kökenimizle ilgili çokça sorular sormaya başlarız bu transitle.
Belki Satürn ona yaptığı işin çok da masum olmadığını idrak ettirdi. Ve o da melekler, kahinlik vs. gibi konulardan uzaklaşma isteği duydu. Gerçi tuhaf olan da burda. Kendisi artık melek kartları ve kitapları çıkartmıyor, artık İsa ve ermiş üstatlar kartları çıkartıyor. Ben şahsen aradaki farkı tam olarak göremiyorum. Bu daha çok tanrım artık sana sığınıyorum ama para akışım da devam etsin, der gibi oldu.

İster astroloji ister diğer yöntemler olsun, bizim gibi danışmanlık verenlerin temel amacı kişiye yardımcı olup yol göstermektir. Evet, aramızdan şarlatanlar çokça çıkıyor. Ama aramızda bunu sadece büyük paralar kazanmak için değil, gerçekten yardımcı olabilmek için yapanlar da var. Ne var ki hepimiz yaptığmız şeyin görünmeyen tehlikelerinden haberdar mıyız, bilemiyorum ...

İslam diğer alemin varlıklarından bahseder. Kuran'da yazan herşeye iman eden bir Müslüman olarak bu tür varlıkları inkar edemeyeceğimizde hemfikirizdir diye düşünüyorum. O halde asıl önemli olan onları nasıl tanıyabileceğimiz ve daha da önemlisi olan, kendimizi nasıl koruyabileceğimiz sorusudur.

Aklımı yukarıda bahsetmiş olaydan sonra meşgul eden soru, gelenin kim olduğuyla alakalıydı. Sonuçta bu tür psişik yeteneklere sahip olanlardan, ölülerle iletişime geçilebileceğine dair şeyler duyuyoruz. Peki gerçekten bu medyumlar ölen ruhlarla mı iletişime geçiyorlar, yoksa Kuran'ın bizi uyardığı isimlerinin dahi anılmaması gerekilen diğer varlıklarla mı?

Araştırmacı yazar Mehmet Ali Bulut hocaya ve bilgi hazinesine değer verenlerdenim. Kendisi benim de hayatımda özel kapılar açan biridir.
Bu konuyla ilgili kendi yaşadığı bir anısını birkaç sene önce bir televizyon programında paylaşmıştı. 34. dakikadan itibaren izlemeye başlayabilirsiniz.


Onun sözlerinden sonra benim söylebileceğim pek birşey kalmıyor. Sözlerinden bu varlıkların istedikleri forma girebildiklerini anlıyoruz. Bu Atatürk kılığında da olabilir, Mevlana gibi ermiş biri de, hatta Melekler gibi varlıkların kılığında da.. Sevdiğiniz, özlediğiniz annenizin, babanızın, kardeşinizin kılığına da girebilirler.
İstediği forma girip, rol yapabilen sizi istediği gibi kandırıp yönetebilir. İşin tehlikesi de burda zaten. Size inanılmaz güzel şeylerden bahsedebilir; aşktan, sevgiden, huzurdan ve Allah'tan. Kötü bir varlık olduğunu anlamazsınız bile, ta ki sizi tamamıyla ele geçirip kukla gibi kullanmaya başlayana dek. O zamanda maalesef çok geç kalındı demektir.

Gizli örgütlere mensup olanların itiraflarıyla ilgili videolar var internet ortamında. Onlar bu varlıkları çok güzel, yüce melekler vs. kılığında görüyorlar ve her söylediklerini yerine getiriyorlar. Bu adamlar maalesef dünyanın üst düzey yönetici koltuklarındaki insanlar. Yeni dünya düzeni vs. gibi konular komplo teorileri diye kenara atılıyor ve önemsenmiyor ama çok korkunç bir yoldayız ve önümüzü göremiyoruz. Hem de Allah'ın uyarılarına ve yardımlarına rağmen.

Tarih sahnesinden de örnek vermek gerekirse, Napolyon Bonaparte'ın küçük kızıl iblisinin sözünden çıkmadığına dair kaynaklar vardır. Başka bir örnek Medici ailesinin kahin kafalarıdır.
Kendi hayvani iştahlarına hakim olamayan insan, vahşi ve değişken olan bu varlıkları yönetemez. Başlangıçta siz onun efendisi olabilirsiniz ama kısa bir süre içinde bu varlıklar kişinin iradesini ele geçirirler, kölesi haline gelirsiniz ve böylelikle "enerji vampirine" dönüşürsünüz. Yani güç kazanabilmek için sürekli karanlık işler yaparak, başkaların gücünü çalmak zorunda kalırsınız. Ve bunun vahim sonuçlarını tarihimiz çok korkunç bir şekilde kanıtladı, kanıtlamaya da devam ediyor.
Maalesef bu tür insanlar hepimizin etrafında varlar.

Görünür (zahir) alemler gibi, görünmeyen (gayb) alemler vardır. Bu alemlerin yüksek planlarında iyi ve güzel ruhlar yaşarlar. Karanlık ve yasaklı aşağı alemlerinde ise kötü ruhlar ve iblisler bulunur.
Bu görünmez yaratıklarla temasa geçmek ve bazı beşeri işlerde onların yardımını almak mümkündür. 

Diğer alemin varlıkları zekidirler. Size bir bilgi veriyorlarsa bunun karşılığında bir şey isteyecekler. Dünyevi güç için ölümsüz olan ruhunuzla takas etmek.

Olay şu şekilde gerçekleşiyor: Siz amacınıza göre bir varlığı çağırıyorsunuz. Genellikle iyi bir amacınız varsa, iyi bir bir varlık yardıma koşuyor. Kötü amacınız varsa iblis soyundan biri geliyor.
İblis soyundan gelen size selam çaktıktan sonra, istediğin herşeyi sana verebilirim, para, şan, şöhret, ün, güç.. ama bunun karşılığında sen bana ne vericeksin diye bir pazarlık başlatıyor. Bu tür iblislerin istediği tek şey var o da bedenlenmek. Yani ihtiyaç duydukları şey bir ruh. Bu yüzden sana ömrün boyunca hizmet ederim, efendim olursun ama öldükten sonra ruhun benim olacak, diyor. Kabul edersen anlaşma oluyor. Etmezsen, o zaman bana her seferinde başka birinin ruhunu getireceksin, diyor. Bu da bazı gizli örgütlerin neden insan kurban ettikleri ayinlerinin sebebini açıklıyor. Medyaya bu tabiki uyuşturucudan, alkolden, ilaçtan öldü diye yansıyor.

Tüm karabüyücülerin bu tür varlıkları vardır. Bu yüzden transhumanizm ve avatar projesi vs. var. Bu adamlar mezarda onları bekleyenlerin var olduklarını bildikleri için, fiziksel hayatlarını uzatmak için her türlü şeyi yapıyorlar. Amaçları ölümü yenmek yoksa bu varlıklar onları ele geçirecek.

Yani herşeyimi satarım ama ruhumu asla sözü onlar için pek geçerli değil. Ve bizim de bu konuda çok dikkat etmemiz gerekiyor. Çünkü ruhumuzu bu dünyaya ve maddi güce, paraya bağladığımız anda, tehlikeye attığımız şeyin ruhumuzun ölümsüzlüğü olduğunu unutuyoruz. Bu hayat ve dünya yalancı, gelip geçici, sadece bir imtihan dünyası. Ama aynı zamanda çok yüce bir tekamül fırsatı. Bu son cümleyi kendimize sürekli hatırlatmalıyız, yoksa yoldan çok kolay saparız. Amaç hiçbir zaman için bu dünya olmamalı. Çünkü o sadece bir araç.

Yazımın ikinci kısmındaki anlattıklarım kendi yaşadıklarım ve tecrübe ettiklerim değil. Aşağıda kaynağını belirttiğim kitapta var olan bilgiler.
Yazımı daha çok uzatmamak için burda noktalıyorum ama başka bir yazımda elementlerin varlıklarından da bahsedeceğim.

Kaynak: "Manly P. Hall - Tüm çağların gizli öğretisi"

2 Mart 2018 | Başak burcunda neptünyen dolunay


Sâbîî sembollerinde 11 derece Başak burcu, düğünden sonra gelinin duvağını kaldıran damat ile simgelenir.

Bu dolunaya bu benzetme pek bir yakışıyor. Çünkü duvağın kaldırılması bir perdenin gözün önünden kalkması anlamına gelir. 
Neptün gezegeni bu sisli puslu perdelerle yakından ilgilidir. 
Kendisinin bizi hem uyutma hem de uyandırma gücü vardır. 
Kimimizi pembe bulutların içinde boğar, kimimizi ise pembe bulutların üstüne çıkararak ilahi olanla kavuşturur. 

Başak burcu ise arınmanın ve ilahi enerjinin tezahürüdür. 
Başak hayalleri sevmez. Gerçekçidir. Kaosa düzen getirmeyi en büyük görevi bilir.
Dolunay da bilinçaltındakileri bilince çıkartmamızda, görmezlikten geldiklerimizi idrak etmemizde yardımcı olur. 

Bu dolunayın ayrıca hepimiz için güzel bir armağanı daha var. 
Gökyüzünde Zosma sabit yıldızıyla kavuşuyor.
Bu yıldız okült konularla ilgilidir ve kişiye bu konularda muazzam güç verir. 
Kadimler Hermes'den kalan yazıtlara göre, bu yıldızın astroloji gibi gizli ilimlerle uğraşanların haritalarında sıkça görünen yıldızlardan biri olduğunu söylerler.  
___________________________

Bu dolunay gökyüzü ayrıca Venüs ve Merkür kavuşumunun hoş mu hoş enerjilerini üzerimize yansıtıyor. 
Kalbimizden konuşuyoruz. Arzularımızı çok daha kolay dile getiriyor ve içimizden geldiği gibi bereketle seviyoruz bu hafta herşeyi. 
Tek sıkıntı Mars'tan gelen kare açı. Biraz aşırıya kaçıp herşeyi berbat etme potansiyelinin de var olabileceğine dair uyarıda bulunuyor bize yukarısı. 
Başak burcundaki dolunay, her ne olursa olsun pembe gözlüklerle görmek yok çevreyi, diye ikazda bulunuyor adeta. 
Ama yinede yaratıcılığımız o kadar güçlü ki, isteyen bu dolunayla çok güzel adımlar atabilecek hayatında.
Yeterki boş hayallerden ve saçma kuruntulardan uzak dursun. 

☆☆☆

Gizemli ve mistik, gerçeklerin daha çok saklı kalmayıp su yüzeyine çıkacağı çok kuvvetli bir dolunay ve mucizelere gebe bir gökyüzü var kapımızda. 
Dile benden ne dilersen, der gibi adeta. 
Bu yüzden bu dolunaya güzel bir arınma ve tezahür etme ritüeli yakışır. 

Dolunay Ritüeli

Okültizm derin ve karanlıktır. 
8. ev konuları bizi bu yüzden her daim çileden çıkarır. 
Karanlıkta ne tür şeytanlarla karşılaşacağımızı bilmemek bize çok büyük hatalar yaptırır.
Ama ne var ki aydınlığın yolu karanlıktan geçer. Bu yüzden 8. evin karanlık deneyimlerinden geçmeyen, 9. evin ilahi rehberliğine kavuşamaz. 

Dolunayın Zosma ile kavuşumu ve Neptün ile olan karşıtlığı içimizde barındırdığımız karanlıklara ışık tutmak istiyor. 
Ve bizim de bunun için içimizdeki şeytanlarla karşılaşıp tanışmamız gerekiyor. 

Okült konularla ilgilenenler bu yolun hiçbir zaman için tekin olmadığını iyi bilirler. 
"Shadow work" diye adlandırılan süreç hiç kolay olmaz. 
Ama maalesef şifalanmanın tek yolu insanın kendi gölge benlikleriyle tanışmasından, kendi içindeki şeytanlardan daha güçlü bir hale gelmesiyle gerçekleşir.
İşte bu yüzden bu dolunay ritüelini içinizdeki karanlıkların yerine aydınlık yerleştirmek için kullanın. 

Dolunay gecesi kendinize küçük bir mum ışığı yakın, sessiz kalabileceğiniz bir yerde kendi karanlık içinize çekilin ve hayatınızda sizi gölge gibi takip eden korkularınızı düşünün. 

İnsanın tüm düşünce ve eylemlerini her daim iki duygu yönetir. 
Bu ya sevgi ya da korkunun kendisidir. 
Bu iki kutup arasında ruhumuz tuhaf bir trans ve dans halinde ilerler. 
Ya sevginin bizi yönetmesine izin veririz ya da korkunun. 
Seçimimize bağlı olarak hayat da çevremizde kader ağlarımızı örmeye başlar. 
Korkuysa ektiğin, karanlık olacaktır biçeceğin..

Mum ışığı karanlık odanızı aydınlatırken sorun kendi içinizde bastırdığınız ruhunuza

Beni korkutan ne?
Beni öfkelendiren ne?
Beni endişelendiren ne?

Hepsinin cevabı tek aslında!
Sadece çok derinlerde, gömülü bir şekilde. 

Bu dolunay tıpkı damadın gelinin duvağını kaldırdığı gibi, siz de gömülü ve gizli olanın perdesini üzerinizden kaldırın. 
Tanışın içinizdeki kaosla ve izin verin bakir olan Başak, düzen getirsin diyarınıza..
Balık burcunda bulunan onca gezegen ilahi olanın enerjisini tezahür ettirsin hayatınızda!