Plütonik ilişkiler - derinlerde yalnız yüzenler

Mart 28, 2017

Eğer bir haritada Plüton'un kişisel gezegenlere (en çok Güneş, Ay & Venüs) açı yaptığını görüyorsak, bu kişinin yakın ilişkilerinde zorlanmalar yaşayacağını öngörebiliriz. 
Zamanla karanlık insanlarla yolu kesişecek veya ruhsal olarak dönüşmesine sebep olacak olaylar deneyimleyecektir. 
Aslında içinde muazzam şifalandırma yeteneği vardır. Ve bu yeteneğini ortaya çıkarabilmek için karanlıklara ihtiyaç duyar. Gerçek aydınlığa karanlıkları dönüştürerek kavuşacaktır. 
____________________________________

Güneş özümüzü, Ay duygusal yönümüzü, Venüs ise sevgimizi gösterir. 
Plüton ise değişim ve dönüşüm, ölüm ve diriliş temalarını temsil eder. 
Eğer kişisel gezegenler Plüton ile iletişim içerisindeyse, tüm karanlıklar ruhumuzun içine işler. Biz bilmeyiz ama bilinçaltımız bu enerjiyle her daim başeder.

Sıradanlıktan bir türlü tatmin olamayız. 
Daima bilinmeyene doğru bir kuvvet tarafından çekildiğimizi hissederiz. Eğer Plütonik enerjileri doğru kullanmayı bilmiyor isek, bilinmeyene olan merakımız bizi kötü yerlere yönlendirebilir. 

Mesela Plüton'un kişisel gezegenlere karşıt açıda bulunması, hayatımıza genellikle Plütonik kişileri davet etmemize sebep olur. Bu kişiler tüm karanlıklarıyla gelirler. Kıskançlık, manipülasyon, şiddet, aşırı bağımlılık, derin bir tutku, vazgeçememe, kurban rolünü üstlenme gibi temalar hayatımızın kaçınılmaz gerçekleri olabillir.  
Çünkü bilinçaltımızda gizli olan derin korkularımız vardır. Bu yüzden doğum haritalarında Plüton açılarına sahip olanlarda genellikle kontrol manyaklığı vardır. Delicesine herşeyi ve herkesi kontrol etmeye çalışırlar. Bunu başarabilmek için manipülatif davranışlarda bulunabilirler. İnsanın yüzüne gülebilir ama arkasından işler çevirebilirler. Bilinçaltlarında onları yöneten korkuyu bastırabilmek için, çevrelerindeki insanları bastırmaya çalışırlar. Ve ne yazık ki bunun farkına bile varmazlar. 

Evrenin muazzam bir işleyiş tarzı vardır. 
Bilinçaltımız her şeyin arkasındaki asıl yaratıcı güç olduğundan, hayatımızda yaşadığımız tüm olaylar ve ilişkiler, bilinçaltımızı bize geri yansıtan birer ayna görevini üstlenirler. 
Bu yüzden haritalarımızda Plüton'un kişisel gezegenlere karşıt açıda bulunması, plütonik temaları dıştan deneyimleyeceğimiz anlamına gelir. Kişi içinde barındırdığı kendi karanlık tarafını yakın ilişkileri aracılığıyla deneyimleyecek ve böylelikle farkına varabilme imkanına kavuşacaktır. Ama ne var ki, bilinçaltının bilince ulaşması, acı yaşanmadan olmayacaktır. 

Plütonik ilişkileri, eğer Güneş ile bağlantılıysa babamız ve otorite figürleri aracılığıyla deneyimleriz. Patronlarımız, iş verenlerimiz, bizden daha üst mertebede bulunanlar vs. 
Eğer Ay ile bağlantılıysa, anne ve anne figürleri aracılığıyla deneyimleriz. 
Eğer Venüs ile bağlantılıysa, aşık olduğumuz kişiler aracılığıyla deneyimleriz. 

Bu tür ilişkileri deneyimlerken hep karşımızdaki insanı suçlama eğiliminde oluruz. Eğer küçüksek bir an önce anne veya babanın yanından uzaklaşmaya çalışırız. Eğer Plütonik bir kişiye aşık olmuşsak, sorunun ondan kaynaklandığını ve bir sonraki ilişkimizin çok daha iyi olacağı yanılgısına kapılırız. 
Oysa sorun bu kişilerde değil, bizim bilinçaltımızdadır. Bunun farkına varıp, kendimizi düzeltmeden ilişkilerimiz ve deneyimleyeceklerimiz değişmez. 
Şiddet uygulayan babadan kaçıp, yakışıklı prensin kollarında huzur ararken, o yüreğinde huzur bulduğumuzu zannettiğimiz prensimiz, tıpkı babamız gibi şiddet uygulayan, zalim bir krala dönüşecektir. Bunu fark etmemiz ise bazen çok geç olabilir. Çoktan evlenmiş, çoluk çocuğa kavuşmuş oluruz. Ve tıpkı bizim çocukluğumuzda kendi babamızdan deneyimlediklerimizi, kendi kızımız kendi babasından deneyimleyecek ve tüm döngü kendisini sil baştan bir kere daha tekrarlayacaktır. Ta ki, aile üyelerinden biri bunun farkındalığına ulaşıp, döngüyü bilinçli bir şekilde değiştirmeyi göze alana dek. 
İşte bu yüzden aile haritalarında benzer temalar gözümüze hemen çarpar. Biliriz ki annenin yaşadıklarını kızı da deneyimleyecektir. 
__________________________________

Peki ya çare nedir?

Ben akıllıyım. Ben bilirim. Ben hata yapmam. Ben mantıklı karar veririm.. gibi cümleleri hepimiz kurar ve bunların gerçekliğine tüm kalbimizle inanırız. Oysa bilimsel araştırmalar kişinin mantığını kullanmadan seçimlerde bulunduğunu kanıtlıyor. 
Biz her ne kadar akıllı seçimlerde bulunduğumuzu düşünsek de aslında bizi yöneten bilinçaltımızdır. Biz her ne kadar tekbaşımıza karar verdiğimizi zannetsek de, sadece kendimizi kandırıyoruz. 
Bu yüzden yapabileceğimiz en iyi şey, ilk önce bu gerçeğin farkına varmak ve daha sonra dönüp kendi hayatımıza bakmak. 

Babam, annem, eşim, sevgilim veya çevremle ilgili yaşadığım sorunlar var mı?
Eğer başıma gelen herşey bana bir ayna tutuyorsa, o halde tüm bunlar benim hangi özelliğimden kaynaklanıyor?
Beni bilinçaltımdan yöneten ne gibi korkulara sahibim?

Eğer bu soruların cevaplarını bulabiliyorsanız, yolu yarıladınız demektir. Çünkü farkındalığın ardından acı ve onun ardından da şifa gelir. 

☆☆☆

Plüton karanlıklar diyarının gezegenidir. Bu karanlık ve korkutucu maskesinin ardında aslında çok önemli bir sır vardır. 
Onun asıl manevi amacı ego'nun transformasyonudur.
 İçimizdeki şeytanları hiçbir zaman için yenemeyeceğimizi ama onlardan daha güçlü olabileceğimizi göstermektir. Bu hissi deneyimlettirmektir. Ve işin ilginç yanı, gerçekten de başımıza gelen tüm plütonik olaylar bize şu sözü yaşatır: 'Beni öldürmeyen şey, güçlendirir.' 

Plüton bizi zorlar, yıkar, ölümün kıyılarında gezdirir ve kötülük ile biraraya getirir. Tam gücümüzün son sınırlarını deneyimlemek üzereyken, ruhumuzda tuhaf bir simya gerçekleştirir. Etrafımızdaki karanlığın içimizdeki karanlıktan başka bir şey olmadığının idrakı ile tüm dünyaya bakış açımız değişir. 

İşte bu yüzden kendi kişisel haritalarınızdaki Plüton'un zorlayıcı açılarına bu gözle bakmayı tercih edin. 
Kare açıları yenmek biraz daha zordur. Çünkü içsel krizi gösterirler. Karşıt açıları yenmek biraz daha kolay olabilir çünkü etkileri genellikle hayatımızdaki kişiler aracılığıyla deneyimleriz. Olumlu açılar ise destek verici oldukları için, genellikle sıkıntı yaratmazlar. 

Söz konusu Plüton olduğunda, farkında olmanız gereken en önemli şey, bilinçaltınızda var olan korkularınızdır. 
Bu korkuların başında güvensizlik gelir. 
Güvensizlik sorunu aşılamazsa, yakın ilişkilerde problemler ortaya çıkar ve kişi ister istemez manipülatif davranışlarda bulunarak, kendisini koruma altına alır. 
Mesela kocası gayet normal ve sadık bir insanken, karısının içinde onu aldattığına dair bir korku olabilir. Ve bunu ispatlayacağım diyerek tüm ailenin huzurunu mahvedebilir. 
Veya bir kız çocuğu babasını daima güvenilmez olarak bildiyse, kendisini aşka kapatabilir. Çok güzeldir, çok hoştur ve gayet de başarılıdır. Hatta aşık olmak için can atar, bir sevgilisi olsun diye hayal kurar ama Eros onu her daim görmezlikten gelebilir. O ise kendinden çok daha çirkin ama mutlu ilişkilere sahip olan arkadaşlarını bir türlü anlayamaz hale gelir. 
Asıl sorun, bu kızın kendisini kapatmasındadır. Bilinçaltı onu kendi duvarlarının içine hapseder. Hepimiz görmüşüzdür böyle örnekleri. Genellikle herkesden kaçar ve çevrelerine sadece güvenebileceklerinden yüzde yüz emin oldukları insanları toplarlar. Sevdikleri insanlar az ve özdür. Ve çoğu zaman yalnızlığı tercih ederler. Kendilerini kapatma huylarından dolayı onları gerçekten tanıyan çok az insan bulunur. İşte bu yüzden derinlerde yapayalnız yüzen balıkları andırırlar. Kendileri kadar derine inebilen kimse yoktur, oysa olması için herşeylerini vermeye hazırdırlar. 

Bu insanları aşık olmaktan alıkoyan bir diğer şey, bağlarının çok kuvvetli olacağını hissetmeleridir. Bir insanla 'Bir' oldukları anda artık geri dönüşün olmayacağını bilirler. 
Plüton akrep burcunu yönetir ve bir akrep ile aşkı yan yana koyduğunuzda ortaya çıkan tablo kırmızı ve siyah renklerin karışımı olacaktır. Tutku dolu bir aşkın yanında ya benimsin ya da kara toprağın hissini deneyimlettirir insana. Orta yolu olmaz genellikle bu insanların. Aşk ya vardır ya yoktur. Bu yüzden hayatları boyunca ya karanlık ama tutku dolu ilişkiler yaşayacaklar, ya da derinlerde yalnız yüzmeyi tercih edeceklerdir. 

Dış gezegenlerin enerjileriyle başedebilmek zordur. Onları aşabilmek bir süreç ve zaman gerektirir. Çünkü plütonik açıların gerçek potansiyelini kullanabilmemiz teslimiyetimize bağlıdır. 
Bu kişilerin öğrenmeleri gereken en önemli şey, Yaratıcıya olan güvendir. Anca kendilerinden daha üstün bir varlığa olan inançları kuvvetlendiğinde, kontrol etme ihtiyaçlarından vazgeçecekler ve herşeyi olduğu gibi kabul etmeyi deneyeceklerdir. İşte ancak o zaman dış dünyadaki yolculuğun aslında kendi iç dünyalarındaki yolculuk olduğunu idrak edebilecekler ve Plüton'un simyasını hissedeceklerdir. 

☆☆☆

Plüton'un enerjileriyle ilgili kişisel sorunlar yaşıyorsan ve ne yapman gerektiğini bilmiyorsan, bana sağ taraftaki (veya sayfanın altındaki) iletişim formundan ulaşıp, danışmanlık alabilirsin. 

You Might Also Like

4 yorum

  1. Oncelikle boyle guzel yazi icin tesekkurler. Benim haritamda venus plutonla kavusumda ve ben insanlara cok guvenmem. Her kesi yakinima birakmam. Hani soylediniz ya derinlerde yalniz yuzen baliklari
    mevcuttur gercekten de oyle. Ister arkadaslikda ister gonul iliskilerinde ben derinden baglanacak insan ariyorum ama, ne yazik ki guvendiyim ve baglandigim insanlar yari yolda birakdilar, iste bu yuzden kimseyi yakina birakmak istemiyor insan. Ve bence venusu plutonla gergin acilarda olan insanlar akrep burclariyla derin iliskiler yasiyor ve bence akreplerle cok guzel iliskiler de yasiya bilirler, dusman da ola bilirler

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Bu arada, Venus ve Pluton kavusumu hakkinda dusuncelerinizi oyrene bilirmiyim?

    YanıtlaSil
  4. Okurken tokat gibi çarpıyor gerçekler.Gerçekten çok etkileyici bir yazı.Çok derin.Oğlak ım ama yükselenim akrep.Satürn 7. Evde boğada. Pluto 11.evde başakta retro,ay 12.evde terazide. Nerde bir bela var,onu gider bulurum.

    YanıtlaSil

Plütonik ilişkiler - derinlerde yalnız yüzenler

Eğer bir haritada Plüton'un kişisel gezegenlere (en çok Güneş, Ay & Venüs) açı yaptığını görüyorsak, bu kişinin yakın ilişkilerinde zorlanmalar yaşayacağını öngörebiliriz. 
Zamanla karanlık insanlarla yolu kesişecek veya ruhsal olarak dönüşmesine sebep olacak olaylar deneyimleyecektir. 
Aslında içinde muazzam şifalandırma yeteneği vardır. Ve bu yeteneğini ortaya çıkarabilmek için karanlıklara ihtiyaç duyar. Gerçek aydınlığa karanlıkları dönüştürerek kavuşacaktır. 
____________________________________

Güneş özümüzü, Ay duygusal yönümüzü, Venüs ise sevgimizi gösterir. 
Plüton ise değişim ve dönüşüm, ölüm ve diriliş temalarını temsil eder. 
Eğer kişisel gezegenler Plüton ile iletişim içerisindeyse, tüm karanlıklar ruhumuzun içine işler. Biz bilmeyiz ama bilinçaltımız bu enerjiyle her daim başeder.

Sıradanlıktan bir türlü tatmin olamayız. 
Daima bilinmeyene doğru bir kuvvet tarafından çekildiğimizi hissederiz. Eğer Plütonik enerjileri doğru kullanmayı bilmiyor isek, bilinmeyene olan merakımız bizi kötü yerlere yönlendirebilir. 

Mesela Plüton'un kişisel gezegenlere karşıt açıda bulunması, hayatımıza genellikle Plütonik kişileri davet etmemize sebep olur. Bu kişiler tüm karanlıklarıyla gelirler. Kıskançlık, manipülasyon, şiddet, aşırı bağımlılık, derin bir tutku, vazgeçememe, kurban rolünü üstlenme gibi temalar hayatımızın kaçınılmaz gerçekleri olabillir.  
Çünkü bilinçaltımızda gizli olan derin korkularımız vardır. Bu yüzden doğum haritalarında Plüton açılarına sahip olanlarda genellikle kontrol manyaklığı vardır. Delicesine herşeyi ve herkesi kontrol etmeye çalışırlar. Bunu başarabilmek için manipülatif davranışlarda bulunabilirler. İnsanın yüzüne gülebilir ama arkasından işler çevirebilirler. Bilinçaltlarında onları yöneten korkuyu bastırabilmek için, çevrelerindeki insanları bastırmaya çalışırlar. Ve ne yazık ki bunun farkına bile varmazlar. 

Evrenin muazzam bir işleyiş tarzı vardır. 
Bilinçaltımız her şeyin arkasındaki asıl yaratıcı güç olduğundan, hayatımızda yaşadığımız tüm olaylar ve ilişkiler, bilinçaltımızı bize geri yansıtan birer ayna görevini üstlenirler. 
Bu yüzden haritalarımızda Plüton'un kişisel gezegenlere karşıt açıda bulunması, plütonik temaları dıştan deneyimleyeceğimiz anlamına gelir. Kişi içinde barındırdığı kendi karanlık tarafını yakın ilişkileri aracılığıyla deneyimleyecek ve böylelikle farkına varabilme imkanına kavuşacaktır. Ama ne var ki, bilinçaltının bilince ulaşması, acı yaşanmadan olmayacaktır. 

Plütonik ilişkileri, eğer Güneş ile bağlantılıysa babamız ve otorite figürleri aracılığıyla deneyimleriz. Patronlarımız, iş verenlerimiz, bizden daha üst mertebede bulunanlar vs. 
Eğer Ay ile bağlantılıysa, anne ve anne figürleri aracılığıyla deneyimleriz. 
Eğer Venüs ile bağlantılıysa, aşık olduğumuz kişiler aracılığıyla deneyimleriz. 

Bu tür ilişkileri deneyimlerken hep karşımızdaki insanı suçlama eğiliminde oluruz. Eğer küçüksek bir an önce anne veya babanın yanından uzaklaşmaya çalışırız. Eğer Plütonik bir kişiye aşık olmuşsak, sorunun ondan kaynaklandığını ve bir sonraki ilişkimizin çok daha iyi olacağı yanılgısına kapılırız. 
Oysa sorun bu kişilerde değil, bizim bilinçaltımızdadır. Bunun farkına varıp, kendimizi düzeltmeden ilişkilerimiz ve deneyimleyeceklerimiz değişmez. 
Şiddet uygulayan babadan kaçıp, yakışıklı prensin kollarında huzur ararken, o yüreğinde huzur bulduğumuzu zannettiğimiz prensimiz, tıpkı babamız gibi şiddet uygulayan, zalim bir krala dönüşecektir. Bunu fark etmemiz ise bazen çok geç olabilir. Çoktan evlenmiş, çoluk çocuğa kavuşmuş oluruz. Ve tıpkı bizim çocukluğumuzda kendi babamızdan deneyimlediklerimizi, kendi kızımız kendi babasından deneyimleyecek ve tüm döngü kendisini sil baştan bir kere daha tekrarlayacaktır. Ta ki, aile üyelerinden biri bunun farkındalığına ulaşıp, döngüyü bilinçli bir şekilde değiştirmeyi göze alana dek. 
İşte bu yüzden aile haritalarında benzer temalar gözümüze hemen çarpar. Biliriz ki annenin yaşadıklarını kızı da deneyimleyecektir. 
__________________________________

Peki ya çare nedir?

Ben akıllıyım. Ben bilirim. Ben hata yapmam. Ben mantıklı karar veririm.. gibi cümleleri hepimiz kurar ve bunların gerçekliğine tüm kalbimizle inanırız. Oysa bilimsel araştırmalar kişinin mantığını kullanmadan seçimlerde bulunduğunu kanıtlıyor. 
Biz her ne kadar akıllı seçimlerde bulunduğumuzu düşünsek de aslında bizi yöneten bilinçaltımızdır. Biz her ne kadar tekbaşımıza karar verdiğimizi zannetsek de, sadece kendimizi kandırıyoruz. 
Bu yüzden yapabileceğimiz en iyi şey, ilk önce bu gerçeğin farkına varmak ve daha sonra dönüp kendi hayatımıza bakmak. 

Babam, annem, eşim, sevgilim veya çevremle ilgili yaşadığım sorunlar var mı?
Eğer başıma gelen herşey bana bir ayna tutuyorsa, o halde tüm bunlar benim hangi özelliğimden kaynaklanıyor?
Beni bilinçaltımdan yöneten ne gibi korkulara sahibim?

Eğer bu soruların cevaplarını bulabiliyorsanız, yolu yarıladınız demektir. Çünkü farkındalığın ardından acı ve onun ardından da şifa gelir. 

☆☆☆

Plüton karanlıklar diyarının gezegenidir. Bu karanlık ve korkutucu maskesinin ardında aslında çok önemli bir sır vardır. 
Onun asıl manevi amacı ego'nun transformasyonudur.
 İçimizdeki şeytanları hiçbir zaman için yenemeyeceğimizi ama onlardan daha güçlü olabileceğimizi göstermektir. Bu hissi deneyimlettirmektir. Ve işin ilginç yanı, gerçekten de başımıza gelen tüm plütonik olaylar bize şu sözü yaşatır: 'Beni öldürmeyen şey, güçlendirir.' 

Plüton bizi zorlar, yıkar, ölümün kıyılarında gezdirir ve kötülük ile biraraya getirir. Tam gücümüzün son sınırlarını deneyimlemek üzereyken, ruhumuzda tuhaf bir simya gerçekleştirir. Etrafımızdaki karanlığın içimizdeki karanlıktan başka bir şey olmadığının idrakı ile tüm dünyaya bakış açımız değişir. 

İşte bu yüzden kendi kişisel haritalarınızdaki Plüton'un zorlayıcı açılarına bu gözle bakmayı tercih edin. 
Kare açıları yenmek biraz daha zordur. Çünkü içsel krizi gösterirler. Karşıt açıları yenmek biraz daha kolay olabilir çünkü etkileri genellikle hayatımızdaki kişiler aracılığıyla deneyimleriz. Olumlu açılar ise destek verici oldukları için, genellikle sıkıntı yaratmazlar. 

Söz konusu Plüton olduğunda, farkında olmanız gereken en önemli şey, bilinçaltınızda var olan korkularınızdır. 
Bu korkuların başında güvensizlik gelir. 
Güvensizlik sorunu aşılamazsa, yakın ilişkilerde problemler ortaya çıkar ve kişi ister istemez manipülatif davranışlarda bulunarak, kendisini koruma altına alır. 
Mesela kocası gayet normal ve sadık bir insanken, karısının içinde onu aldattığına dair bir korku olabilir. Ve bunu ispatlayacağım diyerek tüm ailenin huzurunu mahvedebilir. 
Veya bir kız çocuğu babasını daima güvenilmez olarak bildiyse, kendisini aşka kapatabilir. Çok güzeldir, çok hoştur ve gayet de başarılıdır. Hatta aşık olmak için can atar, bir sevgilisi olsun diye hayal kurar ama Eros onu her daim görmezlikten gelebilir. O ise kendinden çok daha çirkin ama mutlu ilişkilere sahip olan arkadaşlarını bir türlü anlayamaz hale gelir. 
Asıl sorun, bu kızın kendisini kapatmasındadır. Bilinçaltı onu kendi duvarlarının içine hapseder. Hepimiz görmüşüzdür böyle örnekleri. Genellikle herkesden kaçar ve çevrelerine sadece güvenebileceklerinden yüzde yüz emin oldukları insanları toplarlar. Sevdikleri insanlar az ve özdür. Ve çoğu zaman yalnızlığı tercih ederler. Kendilerini kapatma huylarından dolayı onları gerçekten tanıyan çok az insan bulunur. İşte bu yüzden derinlerde yapayalnız yüzen balıkları andırırlar. Kendileri kadar derine inebilen kimse yoktur, oysa olması için herşeylerini vermeye hazırdırlar. 

Bu insanları aşık olmaktan alıkoyan bir diğer şey, bağlarının çok kuvvetli olacağını hissetmeleridir. Bir insanla 'Bir' oldukları anda artık geri dönüşün olmayacağını bilirler. 
Plüton akrep burcunu yönetir ve bir akrep ile aşkı yan yana koyduğunuzda ortaya çıkan tablo kırmızı ve siyah renklerin karışımı olacaktır. Tutku dolu bir aşkın yanında ya benimsin ya da kara toprağın hissini deneyimlettirir insana. Orta yolu olmaz genellikle bu insanların. Aşk ya vardır ya yoktur. Bu yüzden hayatları boyunca ya karanlık ama tutku dolu ilişkiler yaşayacaklar, ya da derinlerde yalnız yüzmeyi tercih edeceklerdir. 

Dış gezegenlerin enerjileriyle başedebilmek zordur. Onları aşabilmek bir süreç ve zaman gerektirir. Çünkü plütonik açıların gerçek potansiyelini kullanabilmemiz teslimiyetimize bağlıdır. 
Bu kişilerin öğrenmeleri gereken en önemli şey, Yaratıcıya olan güvendir. Anca kendilerinden daha üstün bir varlığa olan inançları kuvvetlendiğinde, kontrol etme ihtiyaçlarından vazgeçecekler ve herşeyi olduğu gibi kabul etmeyi deneyeceklerdir. İşte ancak o zaman dış dünyadaki yolculuğun aslında kendi iç dünyalarındaki yolculuk olduğunu idrak edebilecekler ve Plüton'un simyasını hissedeceklerdir. 

☆☆☆

Plüton'un enerjileriyle ilgili kişisel sorunlar yaşıyorsan ve ne yapman gerektiğini bilmiyorsan, bana sağ taraftaki (veya sayfanın altındaki) iletişim formundan ulaşıp, danışmanlık alabilirsin.