UZAYLI İSTİLASI & GRİLER

Mart 31, 2023

 


Şu uzaylı konusu en sevmediğim konulardan biri ama maalesef güncel olaylar bu konuyu daha fazla araştırmama neden oluyor. 

İluminati kartlarının kehanetlerinden biri bu: İnsanlığı bekleyen uzaylı saldırısı. 

Aslında bu konu hakkında yazdığım ilk yazı değil bu. Daha önce yecüc mecüc yazımda ve yaratılış hikayesi serimde bu konuya ufaktan bir giriş yapmıştım. 

Bu yazımda özellikle planlanan uzaylı istilasının arkasındakileri anlatmak istiyorum çünkü dün arkadaşım bana Türkiye'de çekilmiş bir videoyu Twitter'dan gönderdi. Maalesef paylaşıldıktan hemen sonra silindiği için linki paylaşamıyorum. Videoda griler ve korkudan kaçan insanlar vardı. 

Aslında griler yeni olan bir konu değil. Uzun yıllardan beri bazı insanlar griler tarafından kaçırıldıklarını ve bir takım deneylere maruz kaldıklarını anlatıyorlardı. Bunları duyup saçmalık olarak görüyor ve ilgilenmiyordum  ama güncel olaylar ve NASA'nın ufo paylaşımları beni Wernher von Brown'a ulaştırdı. 

Wernher von Brown bir Nazi ama aynı zamanda uzay araştırmaları da yapan bir bilim adamıydı. Amerika'ya kaçan 1500 Nazi'den biri olan Von Brown, The Mars project adlı bir kitap yazdı ve tuhaf bir şekilde ölüm döşeğindeyken Dr. Carol Rosin'e insanları kontrol etmek için sahte bir uzaylı saldırısının sinsice planlandığını, bu saldırı gerçekleşmeden önce insanların korku ve paniğe maruz bırakılacağını ve insanların bu zayıflığından faşist, karanlık bir grubun faydalanıp kendi şeytani dünya düzenlerini kuracağını anlattı. 

The Mars project adlı kıtabı çok ilginçtir. Elon adında birinden bahsedilir. Ne kadar büyük bir tesadüf değil mi? Sanki Elon Musk'a işaret ediliyormuş gibi.  

Von Brown, Rusya ve Amerika arasındaki bir savaştan bahsetmekte (Soğuk savaş?!) ve bu savaşın uzaydaki kuşatmanın ilk adımlarının olacağını  anlatmaktadır. Savaş bahanesi, göktaşı çarpması vs gibi sahte korkuları aşılayarak zaman içerisinde uzaya bir sürü uydu vs yerleştirilecek ve resmen dünyanın etrafı kuşatılacaktır. Von Brown ısrarla bu grubun oynayacağı son kartın uzaylı istiası olacağını ve insanların buna karşı uyarılıp, uyandırılması gerektiğinin üzerinde durmakta ve üstüne basa basa uzaydaki bu silahlandırılmanın engellenmesi gerektiğini söylemektedir. 

Von Brown haklı mıydı acaba ve bizi uyardı mı soru işaretiyle, dönüp NASA'ya ve Amerika'daki bilim adamlarının anlattıklarına kulak verelim. Bilim adamların söylediklerine göre bu uzaylılar insan kaçırıp, onlara tecavüz ediyormuş bir de ne gibi silahlara sahip olunduğunu öğrenmek için özellikle nükleer silahları kurcalıyorlarmış.

Size planlarını özetleyeyim. Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısını bahane ederek bir yerlerde bir nükleer bomba atılabilir ve tabiki bunu yapanın uzaylılar olduğu söylenecektir. Böylelikle salgından daha yeni çıkan panik insanların ödü patlayacak, politikacıların tüm isteklerine evet diyecek hale gelip, kendi özgürlük haklarından tamamen vazgeçip, kontrolü elitlere verecekler. Şeytan daima ayrıntıda gizlidir ama kabaca buna benzer bir planı uzun yıllardır kurduklarını bilmeliyiz. 

Şimdi tekrardan dönelim griler konusuna. Sonuçta kendileri ülkemiz topraklarında da görünmeye başlandı. 

Madem uzaylılar yok ve gerçek bir uzaylı saldırısı da yaşanmayacak o zaman kimdir bu griler ve neden uzaylılara benziyorlar?

Bizim elimize verilen teknoloji daima en az 50 yıl öncesinin teknolojisidir. İlk önce bu gerçeği idrak edelim yoksa her şeyi yanlış yorumlarız. İdrak etmemiz gereken en önemli şey teknolojinin günümüzde geliştiğinin bir yalandan ibaret oluşudur. Hem Kuran hem de farklı tarihi kaynaklardan bizden önceki kavimlerin teknolojik olarak ileri düzeyde olduklarını görüyoruz. Göbeklitepe, Mısır piramidleri, saklanan Türk piramidleri, Stonehenge vs gibi günümüze gelen yapıtlar bunu çok güzel bir şekilde özetliyorlar. 

Tufan sonrası bu teknoloji kaybolmadı. Sadece yeraltına indi ve Tapınak Şövalyelerin Hz. Süleyman'dan kalan sırlı bilgilere erişmesiyle Masonların ve şeytani ailelerin eline geçti. Elitler veya üst akıl olarak adlandırabileceğimiz bu şeytani grup bu teknolojiyi kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde kullanmaya devam ettiler ve sadece kendi işlerine yarayacak kadarını teknolojik gelişmeler adı altında insanların hizmetine sundular. 

Şimdi gelelim günümüzü ve biraz düşünelim. Apple hologram teknolojisine sahip olan gözlüğünü tanıtıyor. Yani insanların eline gerçek olmayan bir şeyi gerçekmiş gibi görme imkanı veriliyor. O zaman sormamız gereken ilk soru bu şeytani elitlerin bize en az 50 yıldır gerçek olmayan neyi gerçek gibi gösterdikleri sorusu olmalı. İnsanları kaçırıp, tecavüz eden uzaylılar olmasın? 

Bir diğer önemli güncel konumuz yapay zeka ve transhümanizm. Kimilerimiz farkında bile değil ama dünyada bu konular çok tartışılıyor. Özellikle Elon Musk yapay zekanın tehlikeleri hakkında insanları uyarmak için elinden geleni yapmakta. 

Yine biraz tarihe yolculuk yapalım ve 70 yılın içine neleri sığdırdığımızı hatırlayalım. 2 tane dünya savaşı, açlıklar, kıtlıklar, katliamlar. 70 yıl öncesinde 2 milyarcık insandık onca savaş sonrasında sadece 70 yıl içerisinde 8 milyar insan olduk. Biraz fazla değil mi bu sizce? 

Geçen gün instagram hikayelerimde yapay rahim tesis projesinin neye benzediğini paylaştım. Artık isteyen herkes çocuk sahibi olabilecek. Kısır olan da, lezbiyen olan da, gay olan da. Bu teknolojik imkanı insanların hizmetine sunduklarına göre 50 yıldır bu teknolojye sahip olduklarını düşünürsek nüfusumuzdaki artışa neden olan asıl şeyin bu yapay rahimlerin doğurduğu, insana benzeyen ama insan olmayan varlıklar yani griler olduğunun varsayıma ulaşır mıyız? 

Bu çook uzun zamandır işlediğimiz en büyük günahlardan biriydi. Kavimlerin helakına bile neden oldu. Allah'ın yaratılış mucizesine müdahale edip, DNA'mızla oynadık. Bu Atlantis döneminde de yapıldı ve Yunan mitolojisindeki yarı insan yarı hayvan veya canavarımsı olan varlıkların oluşumuna neden oldu. Şimdi ise tekrardan yapıyoruz. 

Bu varlıklar eğer gerçekten varlar ise kökenlerini ya Atlantis döneminde ya da 2. Dünya Savaşı'nın sonrasında aramalıyız. Çünkü bizim yeni yeni idrak ettiğimiz Haarp gibi projelerin kökeni 2. Dünya Savaşı sonrasında geliştirildi. Manhattan projesi yapay depremlerin ilk örneği idi. Philadelphia deneyinde ise zamanda yolculuk yapılmak istendi. Gemi ve mürettebatı yok olup okyanus ortasında tekrardan göründü. Tuhaf olanı gemide olanların aklını yitirmesi ve tuhaf hastalıklara yakalanmasıydı. Ne demek istediğimi anlıyor musunuz? Grilerin oluşumuna neden olacak birçok teknoloji 2. Dünya Savaşı sonrasındaki deneyler sırasında denendi. Hitler'in Lebensborn çocuklarını ve toplama kamplarında zaten DNA bozuklukları olan engelli insanlara yaptığı deneyleri hepimiz biliyoruz. Bu deneyleri yapan 1500 Nazi'nin Amerika'ya kaçtığını da biliyoruz. Bilmediğimiz tek şey bu deneylerin sonuçları. Ayrıca bazı kaynaklardan grilerle Almanca konuşulabildiğini de öğrendim. Tüm bunları düşününce bu deneylere kurban edilen onca masum insan acaba griler olabilir mi diye aklımda bir soru işareti oluşuyor. 

Maalesef linkini bulamadım yoksa buraya ekleyecektim. İnternette bir video dolaşıyordu. Grilerden biriyle olan röportajdı bu ve griye kim olduğunun sorusu soruluyordu. O da cevap olarak "ben uzaylı değilim, insanım.. gelecekteki transhümanist olan" diyordu. Yani yapay zeka, yapay rahimlerle birleştiğinde doğan torunlarımızla tanışmak üzere olabiliriz. Bu yüzden bunu gerçekten istiyor muyuz sorusunu kendimize sormalıyız. Bu varlıkların görünür olmasının bir önemi var. An gelecekle takışmak üzere. Bu yüzden zaman algılarımız değişmekte. Şu an'da alacağımız karar gelecekte kim olduğumuzu belirleyecek. 

Uzun lafın kısası gerçeği bende bilmiyorum. Tek bildiğim ufo ve uzaylı korkusuyla çirkin bir oyuna çekildiğimiz. Bu uzaylı olarak adlandırdığımız griler belki sadece bir hologramdan ibaretler yani yoklar. Belki de gerçekten DNA'sını kurcaladığı için bu hale gelen Biz'lerden ibaretler. 

Bu yazımı korkutmak için değil, etrafımızda örülen karanlık örümcek ağını görebilmek için yazdım. Çünkü bizi korkuyla manipüle edip, kuklaları haline getirmek istiyorlar. Aslında insanlık olarak yapmamız gereken tek şey var. Korkuyu yok edip sevgiye dönüştürmek. Kendimiz de sevgiye dönüşmeliyiz. Empatimizi kuvvetlendirmeli, insana, hayvana, doğaya karşı daha ılımlı olmalı ve hizmet etmeliyiz. Ama şeytana değil, Allah'ın mucizelerle dolu olan yaratımına.  

Bu uzaylı konularını Gigi Young Mars Mysteries adı altında youtube kanalında çok güzel bir şekilde anlatıyor. İngilizce bilmeyenlere bu yazılarımı yazarak konuyu özet geçmeye çalışıyorum ama kaynağımın Gigi Young olduğunu belirtmek ve ingilizcesi olanları ona yönlendirmek isterim. Çünkü bilmediğimiz çok şey var ve biz bilmediğimiz sürece bizim bu zaafımızı kendi avantajlarına kullanacaklar. 

You Might Also Like

0 yorum

UZAYLI İSTİLASI & GRİLER

 


Şu uzaylı konusu en sevmediğim konulardan biri ama maalesef güncel olaylar bu konuyu daha fazla araştırmama neden oluyor. 

İluminati kartlarının kehanetlerinden biri bu: İnsanlığı bekleyen uzaylı saldırısı. 

Aslında bu konu hakkında yazdığım ilk yazı değil bu. Daha önce yecüc mecüc yazımda ve yaratılış hikayesi serimde bu konuya ufaktan bir giriş yapmıştım. 

Bu yazımda özellikle planlanan uzaylı istilasının arkasındakileri anlatmak istiyorum çünkü dün arkadaşım bana Türkiye'de çekilmiş bir videoyu Twitter'dan gönderdi. Maalesef paylaşıldıktan hemen sonra silindiği için linki paylaşamıyorum. Videoda griler ve korkudan kaçan insanlar vardı. 

Aslında griler yeni olan bir konu değil. Uzun yıllardan beri bazı insanlar griler tarafından kaçırıldıklarını ve bir takım deneylere maruz kaldıklarını anlatıyorlardı. Bunları duyup saçmalık olarak görüyor ve ilgilenmiyordum  ama güncel olaylar ve NASA'nın ufo paylaşımları beni Wernher von Brown'a ulaştırdı. 

Wernher von Brown bir Nazi ama aynı zamanda uzay araştırmaları da yapan bir bilim adamıydı. Amerika'ya kaçan 1500 Nazi'den biri olan Von Brown, The Mars project adlı bir kitap yazdı ve tuhaf bir şekilde ölüm döşeğindeyken Dr. Carol Rosin'e insanları kontrol etmek için sahte bir uzaylı saldırısının sinsice planlandığını, bu saldırı gerçekleşmeden önce insanların korku ve paniğe maruz bırakılacağını ve insanların bu zayıflığından faşist, karanlık bir grubun faydalanıp kendi şeytani dünya düzenlerini kuracağını anlattı. 

The Mars project adlı kıtabı çok ilginçtir. Elon adında birinden bahsedilir. Ne kadar büyük bir tesadüf değil mi? Sanki Elon Musk'a işaret ediliyormuş gibi.  

Von Brown, Rusya ve Amerika arasındaki bir savaştan bahsetmekte (Soğuk savaş?!) ve bu savaşın uzaydaki kuşatmanın ilk adımlarının olacağını  anlatmaktadır. Savaş bahanesi, göktaşı çarpması vs gibi sahte korkuları aşılayarak zaman içerisinde uzaya bir sürü uydu vs yerleştirilecek ve resmen dünyanın etrafı kuşatılacaktır. Von Brown ısrarla bu grubun oynayacağı son kartın uzaylı istiası olacağını ve insanların buna karşı uyarılıp, uyandırılması gerektiğinin üzerinde durmakta ve üstüne basa basa uzaydaki bu silahlandırılmanın engellenmesi gerektiğini söylemektedir. 

Von Brown haklı mıydı acaba ve bizi uyardı mı soru işaretiyle, dönüp NASA'ya ve Amerika'daki bilim adamlarının anlattıklarına kulak verelim. Bilim adamların söylediklerine göre bu uzaylılar insan kaçırıp, onlara tecavüz ediyormuş bir de ne gibi silahlara sahip olunduğunu öğrenmek için özellikle nükleer silahları kurcalıyorlarmış.

Size planlarını özetleyeyim. Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısını bahane ederek bir yerlerde bir nükleer bomba atılabilir ve tabiki bunu yapanın uzaylılar olduğu söylenecektir. Böylelikle salgından daha yeni çıkan panik insanların ödü patlayacak, politikacıların tüm isteklerine evet diyecek hale gelip, kendi özgürlük haklarından tamamen vazgeçip, kontrolü elitlere verecekler. Şeytan daima ayrıntıda gizlidir ama kabaca buna benzer bir planı uzun yıllardır kurduklarını bilmeliyiz. 

Şimdi tekrardan dönelim griler konusuna. Sonuçta kendileri ülkemiz topraklarında da görünmeye başlandı. 

Madem uzaylılar yok ve gerçek bir uzaylı saldırısı da yaşanmayacak o zaman kimdir bu griler ve neden uzaylılara benziyorlar?

Bizim elimize verilen teknoloji daima en az 50 yıl öncesinin teknolojisidir. İlk önce bu gerçeği idrak edelim yoksa her şeyi yanlış yorumlarız. İdrak etmemiz gereken en önemli şey teknolojinin günümüzde geliştiğinin bir yalandan ibaret oluşudur. Hem Kuran hem de farklı tarihi kaynaklardan bizden önceki kavimlerin teknolojik olarak ileri düzeyde olduklarını görüyoruz. Göbeklitepe, Mısır piramidleri, saklanan Türk piramidleri, Stonehenge vs gibi günümüze gelen yapıtlar bunu çok güzel bir şekilde özetliyorlar. 

Tufan sonrası bu teknoloji kaybolmadı. Sadece yeraltına indi ve Tapınak Şövalyelerin Hz. Süleyman'dan kalan sırlı bilgilere erişmesiyle Masonların ve şeytani ailelerin eline geçti. Elitler veya üst akıl olarak adlandırabileceğimiz bu şeytani grup bu teknolojiyi kendi çıkarlarına hizmet edecek şekilde kullanmaya devam ettiler ve sadece kendi işlerine yarayacak kadarını teknolojik gelişmeler adı altında insanların hizmetine sundular. 

Şimdi gelelim günümüzü ve biraz düşünelim. Apple hologram teknolojisine sahip olan gözlüğünü tanıtıyor. Yani insanların eline gerçek olmayan bir şeyi gerçekmiş gibi görme imkanı veriliyor. O zaman sormamız gereken ilk soru bu şeytani elitlerin bize en az 50 yıldır gerçek olmayan neyi gerçek gibi gösterdikleri sorusu olmalı. İnsanları kaçırıp, tecavüz eden uzaylılar olmasın? 

Bir diğer önemli güncel konumuz yapay zeka ve transhümanizm. Kimilerimiz farkında bile değil ama dünyada bu konular çok tartışılıyor. Özellikle Elon Musk yapay zekanın tehlikeleri hakkında insanları uyarmak için elinden geleni yapmakta. 

Yine biraz tarihe yolculuk yapalım ve 70 yılın içine neleri sığdırdığımızı hatırlayalım. 2 tane dünya savaşı, açlıklar, kıtlıklar, katliamlar. 70 yıl öncesinde 2 milyarcık insandık onca savaş sonrasında sadece 70 yıl içerisinde 8 milyar insan olduk. Biraz fazla değil mi bu sizce? 

Geçen gün instagram hikayelerimde yapay rahim tesis projesinin neye benzediğini paylaştım. Artık isteyen herkes çocuk sahibi olabilecek. Kısır olan da, lezbiyen olan da, gay olan da. Bu teknolojik imkanı insanların hizmetine sunduklarına göre 50 yıldır bu teknolojye sahip olduklarını düşünürsek nüfusumuzdaki artışa neden olan asıl şeyin bu yapay rahimlerin doğurduğu, insana benzeyen ama insan olmayan varlıklar yani griler olduğunun varsayıma ulaşır mıyız? 

Bu çook uzun zamandır işlediğimiz en büyük günahlardan biriydi. Kavimlerin helakına bile neden oldu. Allah'ın yaratılış mucizesine müdahale edip, DNA'mızla oynadık. Bu Atlantis döneminde de yapıldı ve Yunan mitolojisindeki yarı insan yarı hayvan veya canavarımsı olan varlıkların oluşumuna neden oldu. Şimdi ise tekrardan yapıyoruz. 

Bu varlıklar eğer gerçekten varlar ise kökenlerini ya Atlantis döneminde ya da 2. Dünya Savaşı'nın sonrasında aramalıyız. Çünkü bizim yeni yeni idrak ettiğimiz Haarp gibi projelerin kökeni 2. Dünya Savaşı sonrasında geliştirildi. Manhattan projesi yapay depremlerin ilk örneği idi. Philadelphia deneyinde ise zamanda yolculuk yapılmak istendi. Gemi ve mürettebatı yok olup okyanus ortasında tekrardan göründü. Tuhaf olanı gemide olanların aklını yitirmesi ve tuhaf hastalıklara yakalanmasıydı. Ne demek istediğimi anlıyor musunuz? Grilerin oluşumuna neden olacak birçok teknoloji 2. Dünya Savaşı sonrasındaki deneyler sırasında denendi. Hitler'in Lebensborn çocuklarını ve toplama kamplarında zaten DNA bozuklukları olan engelli insanlara yaptığı deneyleri hepimiz biliyoruz. Bu deneyleri yapan 1500 Nazi'nin Amerika'ya kaçtığını da biliyoruz. Bilmediğimiz tek şey bu deneylerin sonuçları. Ayrıca bazı kaynaklardan grilerle Almanca konuşulabildiğini de öğrendim. Tüm bunları düşününce bu deneylere kurban edilen onca masum insan acaba griler olabilir mi diye aklımda bir soru işareti oluşuyor. 

Maalesef linkini bulamadım yoksa buraya ekleyecektim. İnternette bir video dolaşıyordu. Grilerden biriyle olan röportajdı bu ve griye kim olduğunun sorusu soruluyordu. O da cevap olarak "ben uzaylı değilim, insanım.. gelecekteki transhümanist olan" diyordu. Yani yapay zeka, yapay rahimlerle birleştiğinde doğan torunlarımızla tanışmak üzere olabiliriz. Bu yüzden bunu gerçekten istiyor muyuz sorusunu kendimize sormalıyız. Bu varlıkların görünür olmasının bir önemi var. An gelecekle takışmak üzere. Bu yüzden zaman algılarımız değişmekte. Şu an'da alacağımız karar gelecekte kim olduğumuzu belirleyecek. 

Uzun lafın kısası gerçeği bende bilmiyorum. Tek bildiğim ufo ve uzaylı korkusuyla çirkin bir oyuna çekildiğimiz. Bu uzaylı olarak adlandırdığımız griler belki sadece bir hologramdan ibaretler yani yoklar. Belki de gerçekten DNA'sını kurcaladığı için bu hale gelen Biz'lerden ibaretler. 

Bu yazımı korkutmak için değil, etrafımızda örülen karanlık örümcek ağını görebilmek için yazdım. Çünkü bizi korkuyla manipüle edip, kuklaları haline getirmek istiyorlar. Aslında insanlık olarak yapmamız gereken tek şey var. Korkuyu yok edip sevgiye dönüştürmek. Kendimiz de sevgiye dönüşmeliyiz. Empatimizi kuvvetlendirmeli, insana, hayvana, doğaya karşı daha ılımlı olmalı ve hizmet etmeliyiz. Ama şeytana değil, Allah'ın mucizelerle dolu olan yaratımına.  

Bu uzaylı konularını Gigi Young Mars Mysteries adı altında youtube kanalında çok güzel bir şekilde anlatıyor. İngilizce bilmeyenlere bu yazılarımı yazarak konuyu özet geçmeye çalışıyorum ama kaynağımın Gigi Young olduğunu belirtmek ve ingilizcesi olanları ona yönlendirmek isterim. Çünkü bilmediğimiz çok şey var ve biz bilmediğimiz sürece bizim bu zaafımızı kendi avantajlarına kullanacaklar.