Dominant Mars | Erkeğin tek istediği cinsellik ise?

  • Share

2 Temmuz 2019 | Yengeç burcunda Güneş tutulması

  • Share

KARANLIK İLİŞKİLER & DIŞ GEZEGENLER

  • Share

17 haziran 2019 | Yay burcunda Dolunay

  • Share

Astrolojide korku göstergeleri

  • Share

3 Haziran 2019 | İkizler burcunda yeniay

  • Share

19 Mayıs 2019 | Akrep burcunda Dolunay

  • Share

Karşı tarafın astroloji haritası hakkında küçük sırlar

  • Share

5 Mayıs 2019 | Boğa burcunda Yeniay

  • Share

19 Nisan 2019 | Terazi burcunda dolunay

  • Share

5 Nisan 2019 | Koç burcunda Yeniay

  • Share

Eril & dişil enerjileri doğru kullanmak hakkında yol gösterici olarak harita

  • Share

21 Mart 2019 | Terazi burcunda ekinoks dolunayı

  • Share

Hayatımızda neden zorluklar yaşarız?

  • Share

6 Mart 2019 | Balık burcunda yeniay

  • Share

Dominant Mars | Erkeğin tek istediği cinsellik ise?


Her insan biricikindir. Özeldir. Ve kimse de birbirine benzemez. Ama yinede belirli kategorilere hapsoluruz.
Daha önce erkek arketipleri adlı bir yazı yazmış ve Tarot'taki uşak, şövalye ve kral arketiplerinden bahsetmiştim. Bugünkü yazımda da biraz farklı bir açıdan ele alacağım bu konuyu. Sadece cinsellik peşinde olsa da bunu aşk diye pazarlayan ve ağlarına düşüren bukalemun arketipinden bahsedeceğim.

Yaptığım işten dolayı insan psikolojisini anlama ve çözme tutkum var. Sonuçta ne kadar fazla bilgim olursa o kadar çabuk yardım etme imkanım oluyor. En çok da danışmanlığı kadınlara verdiğim için en büyük sıkıntıları ilişkiler oluyor.
Türlü türlü insan var bu hayatta. Her birini çözmek dev bir gizem. Cennetten atıldıklarından beri zor varlıklar Havva kızları ile Adem oğulları.
Bu yüzden onları ister istemez belirli kategorilere sokmak zorunda kalıyorum tanımlarken.
Böyle bir yazıyı yazmak istedim çünkü ilişkiler alanında o kadar ağır darbeler alabiliyoruz ki, acıları bir ömür boyu sürebiliyor. Oysa insanlar kendilerini ele verirler. Giyim kuşamlarıyla, kendilerini ifade ediş tarzlarıyla, enerjilerini ve zamanlarını en çok neye harcadıkları şeyle..
Satır aralarını okuyabilirseniz bu darbeleri almadan, yani ilişkiye başlamadan, değerli zamanınızı kaybetmeden kendinizi size daha layık olanlara saklayabilirsiniz.
Bu yüzden alaycı bir dille kaleme almış olsam da amacım aşağılamak değil, farkındalık kazandırmak.

Bu yazıyı yazma isteğim aslında Azra Kohen'in cinsellik üzerine yaptığı bir sohbeti sebep oldu. Geçenlerde Oylum Talu'nun programına katılmıştı. Azra Kohen Fi, Çi, Pi serisinde sadece birkaç sevişme sahnesi olmasına rağmen bunun fazla büyütüldüğünü söyledi ve üçlü seriyi okuyan her kadının Can Manay tipindeki adamı bu sayede çok iyi çözüp, fark edebilecek bilince ulaştıklarından bahsetti.
Aslında bu yazıyı yazma isteğim onun bu cümlesi üzerine oldu. Çünkü gerçekten belirli tipteki erkekleri önceden deşifre edebilmek çok önemli. Ben çoğu zaman hatayı erkekte değil, kadında buluyorum. Çünkü ilişkinin sınırını çizen daima kadın. Erkeği hayatına davet eden de kadın. Erkeği yetiştiren ve adam ya da psikopata çeviren de kadın. Kadimler boşuna kadın inisiye doğar, erkek ise sonradan kadın tarafından inisiye edilir dememişler. Güç bu anlamda bize verilmişken, zaaflarımıza yenik düşüyor oluşumuz komik.

Peki ya nedir bu bukalemun tipli erkek ve saldırılarına karşı nasıl önlem alınır?

Bukalemun erkeğinin zeka seviyesi 0'dan 100'e kadar çıkabilir. Yani aptal da olur aşırı zeki de. Aptal olanı kendisini hemen belli ederken, zeki olanı biraz uğraştırabilir. Yani tehlikeli olur ve dikkatli olmak gerekir.
Bu erkeğin tehlikeli olmasının en büyük sebebi sizin arzularınızı bir kıyafet gibi üzerine giyebilme yeteneğidir. Siz, 'ben şundan hoşlandım' dediğiniz anda onun kılığına girer. Sevmediği ve yapmadığı şeyleri dahi seviyor veya yapıyormuş gibi göstererek sizi ağına çeker.  Cepleri paralıysa o çok hoşlandığınız şeyi size armağan eder. Cepleri parasızsa kaslarıyla ön plana çıkacaktır. Bu yüzden bukalemun tipli erkekleri en çok sporda kas yaparken görürüz.
Mars'ın en sevdiği yerdir burası. Çünkü bütün hünerlerini o ağır aletleri kullanırken sergiler. Bu erkekler bu yüzden spordayken kaslı resimlerini çekip paylaşmayı da pek bir severler.
Bukalemun istediğiniz her renge bürünerek sizi büyüler. Ne kadar da çok ortak özelliğiniz vardır, aynı şeylerden hoşlanıyorsunuzdur, aynı hayallere sahipsinizdir, bir çift olarak uyumunuz ne kadar da muazzam olacaktır. Ve siz çoktan aşık olmuş ve bağlanmışsınızdır ama o oyununa ve avına daha yeni başlıyordur. Şimdi yavaştan bana resim atsana talepleri gelir. Sonra iş iyice çirkinleşir. Hele bir mekanına adım attınız mı artık seks kölesisinizdir.

Haritada dominant bir Mars sağlıklı kullanılan bir Mars anlamına gelmeyebilir. Tam tersine karanlık yönleri ortaya çıkarabilir ve aşırı cinsel isteklere sebep olabilir.
Bu tip bir erkek ilişkiye sadece cinsellik için girecektir. Yani genelde tek isteği bir kullanımlık bir şeydir. Eğer hatunu beğenirse birkaç kereye çıkarabilir ama yinede çok fazla ve uzun sürece elinde tutmayacaktır.

Bunun önlemini alabilmek için bir kadının ilişkiye girmeden önce yapması gereken 1 numaralı şey ne istediğini bilmektir.
Amacı sadece eğlenmek ve güzel vakit geçirmekse Bukalemunlar onun çok işine yarayabilir. Sonuçta bu erkeklerle çok güzel eğlenilir, güzelce sevişilir ama bu kadar. Herşey çok güzel gidiyordu, nolduki birden demeden, pat diye terk ediliverirsiniz. Yeteri kadar kullanmış ve elinin tersiyle ittirerek bir kenarıya atmıştır.
Bir kadın için çok incitici, gururunu ve onurunu yerle bir eden bir deneyimdir. Eğer kendini aşka kaptırdıysa ve ilişkinin gerçek bir ilişki olduğunu zannediyorsa, hele bir de evlilik hayalleri kuruyorsa ağır bir travmaya dahi dönüşebilir.
Eğer tam tersi söz konusuyusa yani siz de bir bukalemun gibiyseniz, yani aşık olmadan ve bağlanmadan bu tür ilişkiyi yaşayabiliyorsanız o zaman tekmeyi karşı taraftan önce siz de koyabilirsiniz. Ama bu tuzağın içine düşen kadınlar çok kısa süre içerisinde sadece kalplerini değil, ruhlarını da şeytana satarak tüm aşk oyunlarını kaybederler. Çünkü aşkın kendisini kaybederler. Saflığı, güveni, sadakati ve iffeti. Aşk diyarı öyle bir terk eder ki, ıssız, karanlık ve derin bir yalnızlık yerine yerleşir. Artık karşınıza gerçekten hayallerinizin prensi de çıksa, onun olamazsınız çünkü ona verilecek masum, canlı ve saf bir kalbiniz kalmamıştır.

İşte bu gibi heycan ve tutkuyla başlayan aşk oyunları bilinçaltımıza belirli bir takım inanç kalıplarını yerleştirirler.

- Erkeklerin tek istediği şey seks.
- Kadınların tek ilgilendiği şey para.
- Erkekler sadece güzel seksi kadınların peşinde koşarlar.
- Kadınlar sadece yakışıklı, kaslı erkeklerin peşinde koşarlar
- Bu hayatta güvenilecek erkek/kadın kalmadı ki..

Tüm bu inançlar bizi bilinçaltımızdan yönetmeye başlarlar. Yukarıdaki yargılara dikkat edin. Her bir cümle bir genelleme yani bütün erkekleri ve bütün kadınları aynı zannediyoruz. Bilinçaltı komutayı verendir. İnancın neyse ayağına onu getirir. Bu önyargılara sahipken karşına sadece seni bir seks objesi gibi kullanıp, kenarıya atacak duygusuz ve empati yoksunu bir sapık çıkabilir. Bir kadın hayatına erkekleri bu şekilde çeker. Bu yüzden düşüncelerinize dikkat edin. Belirleyen sizsiniz.

Erkekler dürüst varlıklardır. Zeki de olsalar ve amaçlarını da gizleseler, sorduğunuz sorularla amacının ne olduğunu çok güzel kestirebilirsiniz. Hem de basit, kısa sorularla.
Mesela tanıştığınız ortam veya tanışma sebebi çok güzel bir ipucudur. Gece kulübünde evlenilecek adam değil, eğlenilecek adam vardır.
Sohbet içerisinde kendisini 10 yıl içerisinde nasıl hayal ettiğini veya nerde gördüğünü sorabilirsiniz. Cevap aşırı kariyer odaklıysa iyi bir baba olmayacaktır, bu da eş olarak onca yükün altında yalnız bırakılacağınız anlamına gelir. Karşı tarafın cevap veriş şekline göre aile kurma isteğinin olup olmadığını ve ilişkinin evliliğe gitme ihtimalinin yüzde kaç olduğunu kestirebilirsiniz.
Bu hayatta en çok değer verdiği 3 şeyin ne olduğunu sorabilirsiniz. Ve eğer gerçekten karakterini çözmek istiyorsanız, dünyada para kazanma zorunluluğun olmasaydı hayatını nasıl yaşardın diye sorabilirsiniz. Sonuçta erkekler varlıkta kadınlar yoklukta belli olur.
Bu 3-4 soru size ihtiyaç duyduğunuz tüm bilgileri verir. Eğer bütün cevaplar hoşunuza gidiyorsa kaçırmayın sakın bu erkeği derim. Sonuçta iyileri çoğunluk olmuyor.
Eğer cevaplar karninızda bir yumru, boğazınızda bir düğüm, zihninizde bir korku oluşumuna sebep oluyorsa hiç karma yaratmadan, nazik bir şekilde o ortamı terk etmelisiniz. Hem de arkanıza bakmadan ve kesinlikle bu kişinin size herhangi bir yoldan ulaşabilme imkanını yok etmelisiniz.

Uzun lafın kısası, eğer Mars'ını çok dominant bir şekilde kullanma isteğinde olan bir Bukalemun tipindeki erkeğe denk gelirseniz, dominant bir Satürn kılığına girerek cevap verin.
Kendinizi güvene alarak, sınırınızı tam belirleyerek, zamanınızın değerini bilerek, bedeninizin kıymetini belli ederek, cinselliğin ilk önce karşı taraftan hak edilmesi gerekilen değerli bir armağan olduğunu idrak ederek ve etrafınızda sizin sınırınızı aşamayacak kadar sağlam bir duvar çizerek.
Bu sınavı bir kere tam verirseniz, kendinizle gurur duyacaksınız. Çünkü sağlıklı bir ilişki için ruhunuzun özüne aykırı davranmadan, ilk önce kendinize sadık kalabilmelisiniz.

2 Temmuz 2019 | Yengeç burcunda Güneş tutulması


Tutulma mevsimi açılışını yapmak üzere. 
Bu yaz iki tutulma deneyimleyeceğiz Yengeç ve Oğlak ekseninde.
Bunların ilki 10 derece Yengeç burcundaki Güneş tutulması olacak.

Bu tutulmanın aldığı tek açı Uranüs ve Satürn'den. 
Gökyüzünde aktif olan diğer açılar Satürn ile Neptün arasındaki sekstil ve Jüpiter Neptün arasındaki kare.
2019'a damga vuran açılardan olacak bunlar.
Sadece bir sekstil olduğu için, etkisi yeteri kadar kuvvetli olmasa da her birimize hayallerin disiplin ve azimle gerçek olabileceğini hatırlatıyor Satürn Neptün ikilisi.
Ama Jüpiter ile olan kare bu hayallerimize kendimizi çok da fazla kaptırmamız gerektiğini gösteriyor.
Yani gerçekçi hedefler koymalı ve azimle bunların peşinden koşmalıyız yoksa sadece maskara oluveririz herkese.

☆☆☆

Merkür aslan burcunda ona doğru gelen Mars'la kavuşmak üzere retrosuna hazırlanıyor.
Mars 0 derece Aslan'da konumlanarak kışın Ocak ayında yaşadığımız Ay tutulmasını tetikliyor.
O zamandan bu yana alınmış ama hayata geçirilmemiş kararlarımız varsa şayet, şimdi Uranüs'le olan karesi bizi bazı şeyleri yapmaya zorluyor.
Ayrılıklar ve çatışmalar kapıda olabilir.
Hafiften depressif bir hale de kayıyor, kendinizi çaresiz ve kötü hissediyor olabilirsiniz.
Satürn ile olan karşıt, korkularınızı da tetikleyecek.
Tüm bunların bilincinde olun.
Bunlar tutulmalar arası çok doğaldır.
Zorluklara göğüs gerin, haksızlıklara karşı dimdik durun ve hayatın ani değişimlerine karşı teslimiyet içerisinde olun.
Uranüs tutulmaya olumlu açıda konumlanarak yardım ediyor olacak.
Aslında şu anki yaşanılan tüm karanlık duygular bizi özgürlüğümüze kavuşturacaklar.
Güney Ay Düğümü ve Satürn hala kavuşumdalar ve geçmişin karanlıklarını yıkıyorlar.
Bu ikiliye yardım etmeli ve reset butonuna basmalıyız hepimiz. Jüpiter kendi bulunduğu Yay'ın hanesinde inanç ve ön yargılarımızı sınıyor. Bu yüzden geçmişe ait ne tür inançlarınız veya önyargılarınız varsa, hepsini yıkın.

☆☆☆

Bu tutulma sizi haritanızda Yengeç burcunun bulunduğu alan üzerinden etkiliyor olacak.
Yengeç aile, yuva ve aidiyet konularını temsil eder.
İşte bu konular ön planda önümüzdeki birkaç aylık süreç boyunca.
Kimimiz ev taşımak üzere, kimimiz yuva kurmak üzere, kimimiz ise ailevi sıkıntılarla uğraşmakta.

☆☆☆

Jüpiter ve Satürn kendi bulundukları burçlarda olmakla birlikte dominantlar.
Bu yüzden onların hayat derslerini öğrenebilmemiz çok önemli bu yıl.
Bu tutulma yeni bir başlangıç sembolü.
Eskilerin yıkıldığını ve artık önümüzün açık olduğunu gösteriyor.
Ama bunun için Jüpiter, kendine nasıl bir zemin hazırlıyorsun, gelecekte kim olmak, nasıl yaşamak istiyorsun diye soruyor ve Neptün'e olan karesi bu sorunun cevabını hayalperest davranmadan cevaplamamız gerektiğini gösteriyor.
Sorun bu soruyu kendinize.
Gelecekte nerde görüyorsunuz kendinizi?
Nasıl bir yuvada?
Nasıl bir sıcak, sevgi ortamında?

☆☆☆

Bu tutulmanın belki de en güzel hali Betelgeuse yıldızı ile kavuşan Venüs'de saklı.
Bize sevgiyi hatırlatıyor kendisi.
Gerçek ve saf olanı.
Pusulamızın bu olduğunu ve bu duyguyu takip etmemiz gerektiğini fısıldıyor.
Sevgiyi merkezinize alın ve bırakın sizi yönlendirsin.
Her zamanki gibi yolculuk ruhunuza.
Umarım bu tutulma güzel başlangıçlara vesile olur hayatınızda..

KARANLIK İLİŞKİLER & DIŞ GEZEGENLER


Geçenlerde can sıkıntısından gazete okurken Güzin abla'nın köşesine denk geldim.
Eğer astrolojiyle uğraşıyorsanız edindiğiniz her bilgiyi astrolojik sembolizmayla okursunuz.
Güzin abla'dan yardım isteyen 22 yaşında genç bir kızdı. Kendinden yaşça çok daha büyük olan bir adama aşık olduğunu ve yaşadığı sıkıntılarını anlatıyordu.
İlişkileri boyunca defalarca kez ayrılmalarına rağmen adam her seferinde kızı tekrardan kandırarak barışmaya ikna ediyormuştu.

Tipik bir uranüsyen ilişkidir bu. İnişleri ve çıkışları bol olur ve asla adam olmaz bu ilişki. Çok zordur uranüsyen bir ilişkiyi yürütmek. Kişiler de uranüsyen kişiliklerse ve birbirlerinin özgürlüklerine saygı duyabileceklerse, ki bu yüksek bir olgunluk mertebesi gerektirir ve bu insanların çoğunda yoktur, o zaman bu ilişki yürüyebilir. Aksi taktirde neredeyse imkansızdır.
Bir müddet sonra bu adam kıza çıplak resimlerini atmaya başlamış, seks içerikli iğrenç şeylerden bahsetmiş ve kızdan da çıplak resimlerini göndermesini talep etmiş.
Burda ilişki hem Mars hem Plüton gezegenlerinin karanlık yanları olan sapıklığa doğru sapıyor. Mars sağlıklı bir cinselliktir Plüton ise bu bağı öyle bir derinleştirebilir ki seks en muazzam ruhsal dönüşüm kaynağı haline gelir. Ama eğer bu iki gezegen enerjisi bir insanın haritasında düzgün çalışmıyorsa tabiki sonuç sapkın bir cinsel yaşama ve iğrenç sapık fantazilere sebebiyet verecektir.
Buraya kadar kıza evren o kadar güzel yardımlarda bulunmuşki, adeta haykırmış bu adamdan uzak durması ve bu ilişkiyi bitirmesi gerektiğine dair. Ama o aptallığının kurbanı olmayı tercih etmiş. Adam yalanlarla dolanlarla kızı evliliğe kadar sürüklemiş sonra da pat diye başka birisiyle evleni vermiş.

Hepimizin aşina olduğu bir aşk dramı daha.
Bu tür ilişkiler için aşk ve sevgi kelimelerini kullanarak gerçek anlamlarını kirletmek istemiyorum. Çünkü aşk ve sevgi kutsaldır. Masumdur. Saftır.
Bu tür ilişkilerde bir gram sevgi ve aşk yoktur ama kişi kendisini yinede aşık sanır.

Yukarıda anlatmış olduğum hikayede 3 dış gezegenin en kötü tezahürlerini görebiliyoruz.
Uranüs'ün inişli çıkıslı sağlıksız bağını, Plüton'un sapkın cinsel varlığını ve Neptün'ün yalan dolanlarıyla, ilişkiye son noktasını koyan ihanetini.

Bu kız her noktada ters giden olaylarla uyarılmış ama bu uyarıları görmezden gelmiş.
Ben bir daha nasıl seveceğim, nasıl birisine güveneceğim diye Güzin abla'dan yardım istiyor. Güzin abla'da 'saçmalama kızım tabiki sevecek ve güveneceksin diye çıkışsa da, kıza kendi yaptığı hataları hatırlatmamış. Maalesef bu kız bu hataların farkına varmadığı sürece bir sonraki ilişkisinde yine benzer sıkıntılar yaşamaya devam edecek. Çünkü insanoğlu sadece ektiğini biçer.
Maalesef kızın adına üzülmüş olsam da karşı taraftan çok hatayı onun yaptığını düşündüm okurken. Çünkü psikopatlar var. Bu kabullenmemiz gereken bir gerçek. Kendimizi bu insanlara karşı korumayı öğrenmek zorundayız. Bunun için de farkındalığı yüksek olan otokontrole sahip olan varlıklara dönüşmek zorundayız. Allah bize hem bir kalp hem bir beyin vermiş. Kalbinle sev ama beyninle düşün demiş. Bu kızcağız ailesinin bu adam sana uygun değil uyarılarına rağmen beynini devredışı bırakmayı tercih etmiş. Karşı taraf zaten hasta ruhlu kurtuluşu olmayan biri. Ama kız kendisini kurtarabilirdi. Hem de en başından itibaren, pisliğin içine batmadan, yarayı bu kadar derinden açmadan.

Evren, kader, düzen ne derseniz deyin, çok acımasızdır. Tarot kartlarında dünya kartını Satürn sembolize eder. Gerçekleri temsil eder ve gerçekler hayal dünyalarında yaşayıp, dünyayı toz pembe görenler için acımasızdır.

Toksik ilişkiler diye adlandırılır bunlar. Çoğu zaman karmik ilişki de deriz.
Manevi bir boyuttan baktığımızda birbirlerine düşmanlık yapan bu iki insan aslında en büyük yardımcılarıdır. Sonuçta ruhumuz pişmek üzere geliyor bu gezegene. Pişebilmek için kendini kollayamıyorsa hata yaparak öğreniyor gerçekleri.
Eğer büyük darbeler almak istemiyorsanız bu gibi karmik olayların içine gömülmeden çıkış yollarının peşine düşmelisiniz.
Bu yüzden ilişkinizde bu 3 dış gezegenin etkilerinin farkında olun.

Eğer ilişkinizde aşağıda sıraladıklarımdan birkaçı varsa bilin ki, zor bir süreç sizi beklemekte..

• Eğer sadece diğerini mutlu etmek için susulmaması gerekilen yerde susuyorsanız, kendinizi ortaya koymanız gereken yerde korktuğunuz için geride duruyor, yani kişiliğinizi karşı tarafın bastırmasına izin veriyorsanız..

• Eğer sürekli veriyor ama karşılığını hiçbir şekilde alamıyorsanız, yada ne yaparsanız yapın karşılığında sadece hakaret, lanet, küfür ve aşağılanma ile karşılaşıyorsanız..

• Eğer ilişkinizde cinsellik sapkınlığa doğru kayıyor ve karşı taraf size dayatmalarda bulunuyorsa, yani sınırlarınıza ve istemediklerinize hiçbir şekilde saygı duymuyor ve sizi zorluyorsa..

• Eğer karşı taraf size ailenizi kötülüyor, sizi arkadaş ve sosyal çevrenizden uzaklaştırarak yalnızlaştırıyorsa..

• Eğer karşı tarafla birlikteyken ruhunuz sürekli bir huzursuzluk hissediyorsa, depresifse ve hata yapmaktan korkuyorsa..

• Eğer karşı taraf sizi bir mal veya obje gibi her anlamda kullanıyorsa.. (Bu fiziksel, yani cinsel anlamda olabileceği gibi para hususlarında da olabilir veya duygusal sömürü olarak da)

• Eğer ilişkinizde sürekli kavga ve tartışma varsa, huzursuzluk hiç bitmiyorsa, bir ayrılıyor bir barışıyorsanız..

• Eğer karşı taraf yaptığınız hiçbir şeyden memnun kalmıyorsa ve hayattaki başarılarınızla gurur duymuyor veya sizi desteklemiyorsa..

• Eğer ilişkiniz size ilerleme yerine gerileme hissi veriyorsa. Yani ilişkiniz size hayat çoşkusu, sevinç ve güzel duygular vermek yerine sizi sürekli karanlık bir çukura çekiyorsa..

• Eğer ilişkinizde güven veya sadakat, anlayış, empati ve hoşgörü gibi sevginin temeli olan duygular yoksa..

• Eğer ilişkide bir taraf diğerini eziyor ve dominant rolünü oynuyorsa, her fırsatta manipüle ediyorsa..

• Ve eğer bir taraf sorumsuz davranıyor ve yaptığı hataların faturasını karşı tarafa kesiyorsa..

İşte o zaman toksik bir ilişkinin içerisinde sessiz ve acı dolu bir ölümle boğuşuyorsunuz demektir. Ruha en büyük acıya böyle geçen bir ömür verir.
Lütfen eğer böyle bir döngü içerisindeyseniz kendinizi kurtarın. Ailenizden, arkadaşlarınızdan, sosyal çevrenizden yardım isteyin. Eğer daha ekstrem bir durum söz konusuysa güvenilir bir devlet çatısı altında yaşıyorsunuz. Sığınabilir, profesyonel yardım alabilirsiniz.

Karanlıklar ebedi değildir ama aydınlık için kişinin kendisi çabalaması gerekir. Bunu yapmayan kadınlar olduğu için televizyonlarda bu cinayetleri izliyoruz. Gazete köşelerinde bu asap bozucu şeyleri okuyoruz.
O katilleri ve psikopatları yeriştirenler biz kadınlarız. Bunu sakın unutmayın!
Değişim, adalet ve sevgi istiyorsak bu kavramlar kendi içimizde başlamalı. Çünkü erkeklere öğretenler bizleriz. Bir kadın sınırını çizdikten sonra hiçbir erkek o sınırı aşamaz. Keşke hepimiz bunun bilincinde olsak..

17 haziran 2019 | Yay burcunda Dolunay


17 Haziran sabahı 25 derece Yay burcunda Galaktik mekezle kavuşumda olan bir dolunay gerçekleşecek. 
Güneş ile Ay karşıtlığıyla birlikte eril ve dişil özümüz karşı karşıya gelerek bir aydınlanma deneyimini sunacaklar bizlere.  

25 derece Yay burcu Sabîî sembollerinde, muharebenin içerisinde bayrak taşıyan biri tarafından sembolize edilir. 
Sanki birilerinin bir zaferi var, kutlanması gereken ama gökyüzü o kadar sert ki savaşın ortasında zaferin zafer olduğu belli değil. 

Gökyüzü sert karşılaşmalar ve bitmek bilmeyen karanlıklarla yüzleştiriyor bizleri. 
Dev bir öfke, derin bir huzursuzluk ve karanlık bir isyan var çoğumuzun içinde. 
Tıkanıklık hissiyle boğuşuyoruz. 
Hangi yolu tercih edersek edelim, çıkmaz yola varıyoruz ve işte bu bizi çıldırtıyor.
Çünkü elimizin tersiyle ittirerek veya görmezlikten gelerek sorunlarımızı çözebileceğimizi zannediyoruz. Ama zafer bu şekilde gerçekleşmiyor. 
Derine inmek gerek.
Hem de en derine ama derine varabilmek için ilk önce göğe çıkmak gerekecek. 

İşte bu yüzden Jüpiter'in yönetiminde olan Yay'ın hanesinde Jüpiteryen bir dolunay bize aydınlığı armağan etme isteğinde.
Daldın yine diplere, karanlıkta göremeyecek kadar körleştin, oysa kanatların var senin. Kaldır bak gözlerinle göğe. Yukarıdan bakamadığın için eksik görüyorsun. Eksik parçayı bulamadığın için hata yapıyorsun diye fısıldıyor her birimize. 
Adalet işliyor gözükmese de!
O zaman niye kibirleniyoruz bu kadar birbirimize karşı?
Hangimiz diğerinden üstün?
Hangimiz diğerinden daha özel?

Jüpiter tepeden bakar, Kartal gibidir. 
Bütün ayrıntıların bilincindedir ama bilir ki herkes Bir'dir. 
Bunu bir hatırlatalım kendimize ve bu dolunayın karanlık yüzü olan kibirden vazgeçelim irademizle..
Çünkü zafer ancak bu şekilde gerçekleşebilir.

Bırakın insanlar birbirlerine girsinler. 
Siz farkında olun sadece, zorlayıcı bir süreçten geçiyoruz sonuçta. 
Bir yandan Mars, Merkür ve Kuzey Ay Düğümü kavuşumda, diğer yandan Satürn ve Plüton ile Güney Ay Düğümü bunların tam karşısında. 
Diğer taraftan da Jüpiter ile Neptün ikinci defa kare açılarını kesinleştiriyorlar.

Siz siz olun bu karmaşanın içinde yomulmadan ve asilliğinizi bozmadan, meydan ne kadar karışık olursa olsun aldırmadan ve önünüzü göremeseniz de inançla ve umutla zafere doğru devam edin. 
O zaman bu gökyüzü sizi zayıflatmak yerine güçlendirecek. 

Mars Yengeç burcunda hiç rahat etmediği bir konumda olduğu için çevremizin ve en çok da ailemizin etkisi altında fazlasıyla kalıyoruz. 
Özgüvenimiz öyle bir yerlerdeki başkalarından takdir bekliyoruz. 
Oysa karşısında Güney Ay Düğümüyle kavuşan Satürn eskinin yıkılmaya mahkûm olduğunu temsil ediyor. 
Tam tersine takdir görme değil, kendini takdir görmemeye rağmen ispat etme zamanı. 
Ama bunu yaparken sakın ha Neptün'ün karesine ayağınız takılmasın. 
Başarabileceğini zannederken tepetaklak olma tehlikemiz de yok değil. 
Bu yüzden gözler gökte, ayaklar kökte olsun. 
Çünkü Neptün ile Satürn arasındaki sekstil açı, eğer doğru yolda kalırsak şayet, zaferin çok da uzak olmadığını gösteriyor. 
Yani ne umudumuzu yitirelim ne de hayalperest olalım bu dolunay. 

Hepimizin içi Satürnyen bir umut ve Jüpiteryen bir huzurla dolsun.

Astrolojide korku göstergeleri


Hepimizin baş belası olan bir duygu var. Korku! Kendisi en zehirli olan duyguların başında geliyor ve birçoğumuzun hayatını cehenneme çevirebiliyor.
Hayatımızın bir aşamasında illaki hepimizin, ister erkek olalım ister kadın başetmek zorunda olduğumuz bir duygu bu. Karanlık, ürkütücü ve çoğu zaman başedilmez derecede güçlü ve tehlikeli.
Peki astrolojide bunun göstergeleri neler? Haritamızdan korku göstergelerini nasıl okuyabiliriz veya korku, anksiyete ya da panik ataklara sebep olabilecek transitleri nasıl öngörebiliriz?
İşte bu yazımda bu konu başlıkları hakkında bilgi vermek istiyorum.

Daha önce ruhsal uyanışla ilgili bir yazı paylaşmış ve kendi yolculuğumdan bahsetmiştim.
Yaşadığım bazı sıkıntılardan dolayı lise hayatımın son iki yılı ve üniversite yıllarımda anksiyeteyle ilgili büyük ve ufak denilebilecek sıkıntılarla uğraştım.
Korku nedir, onu nasıl tarif edersin diye sorsalar, midede yanmayla başlayan, boğazda düğüm ve yutkunamama hissiyle birlikte gelen baştaki sıcaklık ve bayılma hissi derim. Bu duygunun fiziksel hissi herkeste farklılık gösterebilir. Ben Merküryen bir insanım. Bu yüzden herşeyi genelde aklımda yaşıyorum. Vücut, yani Ruh bende korku hissine karşı kontrolü bırakma sinyalini veriyor ve bayılma hissini tetikliyor. Çünkü bayıldığın anda bütün kontrolü kaybediyorsun. Yani zihin korku duygusunu bayıltarak yenebiliyor. Bu şekilde düşünüldüğünde aslında ne kadar muazzam bir mekanizma olduğunu görüyorsunuz. Zihninizin yani egonuzun oyununu ruhunuz kendiliğinden bozabilmek için yardım ediyor ama zihin direnmeye devam ettiği için bayılacakmış hissi daha da büyük bir paniğe yol açabiliyor. Oysa korkunun en temel sebebi teslimiyete olan dirençtir.

Benim anksiyete ve panik ataklarım daha çok üst bölgemi etkiliyordu. Bayılmadan önce beynimde bedenimdeki kanın akışını, nabzımın yükselişini duyabiliyordum. Sanki beynimin içine hapsolmuş gibi olurdum.
Eğer Merküryen bir kişi değilseniz bu etkiyi vücudunuzun farklı bir bölgesinde hissedebilirsiniz. Mesela Güneş insanları bunu daha çok kalp merkezli deneyimlerler. Panik atak geçirirken kalp krizi geçirdiklerini zannederler. Kalp etkilenir, sıkışır, duracakmış, ölüm yakınmış hissi oluşur.
Kimilerimiz de nefes alamaz gibi olurlar. Hepimizde bu duygu farklı şekillerde hissedilebilinir. Bu yüzden korkunun tam bir tanımını yapmak herkese göre farklılık gösterecektir.
Peki bu duygu durup dururken mi hissedilir?

Ben yukarıda anlattıklarımı deneyimlediğimde Satürn Akrep burcundan geçmekteydi. Güneş ve yükselen yöneticime karşıt, Plüton ile kavuşum ve Satürn ile karedeydi. Bunun yanında bir de Uranüs 8. evimden geçiyordu. Zor bir dönemdi.
Yaşınız ne kadar gençse bu sert transitlerde kendinizi o kadar çaresiz ve yalnız hissedersiniz. Ama Satürn ve Plüton'un görevi güçlendirmektir ve güç sadece kendini aşarak elde edilir. Uranüs'ün ise görevi uyandırmak ve aydınlatmaktır. Bu yüzden transitler sizi korkutmasın. Korkunun sadece kendisi korkutur. Bu duyguyu sevmeyiz, deneyimlemek istemeyiz. Korkumuz korkunun kendisidir. Bunun üzerine yürüdüğünüz anda aslında korkunuzun ne kadar saçma olduğunu idrak edersiniz çünkü başınıza gelen herşeyi aşabilecek potansiyele sahip olduğunuz için bunlarla yüzleşirsiniz. Yani gezegenler ister iyicil ister kötücül açılar yapsınlar, hepsi tekamülümüz içindir.
Bu yüzden aşağıda bahsedeceğim göstergeleri bir lanet olarak değil, kendimizi aşabilmemiz için birer fırsat olarak görün.

Korku dendi mi akla ilk Satürn gelir. Satürnyen insanlar daha fazla anksiyete ve panik atak yaşamaya meyillidirler. Haritasında Oğlak burcunda stelyumu olanlar mesela bu kategoriye girer. Temel sebep herşeyi mükemmel yapma istekleridir.
Biz kusurlu varlıklarız. Boşuna cennetten kavulmamışız. Bu yüzden kusursuzmuşuz gibi davranmak bizi tehlikeli bir tuzağa iter. Kendi yarattığımız korkularımızla yüzleşmek zorunda kalırız. Çünkü insanoğlu kusursuz olanı asla inşa edemez. Bu Allah'ın görevidir, insanoğlu sadece bu yaratımı taklit edebilir.
Tıpkı Oğlak burcu gibi Başak burcu da bu tehlikeden nasibini alır. Zaten genel olarak toprak elementi ağırlığındaki insanlar korku hallerine daha yatkındır. Boğa burcunun sabitlik isteği ve değişime olan direnci de korku yaşamasına sebep olur.

Toprak sabittir ve bu insanlar yere daha sağlam basar zannederiz ki bu böyledir ama bu gruptakiler bazen köklerini o kadar derine salarlar ki, fazla derindir ve rüzgar çarptığı anda direnç gösterilir.
Toprak elementi gibi olmasa da korkuyu deneyimleyen diğer grup su elementi yoğunluğunda olanlardır. Çünkü burda duyguların içinde kaybolma tehlikesi vardır.
Mesela burda olayın tersi görülür. Sorun güçsüz bir Satürn olabilir. Mesela Satürn'ün yengeç burcundaki yerleşimi sevdikleriyle ilgili korkular yaşamalarına sebep olur. Eyvah, ya çocuğuma birşey olursa, ya eşim kansere yakalanırsa gibi gelecekle ilgili korkulardır ve genelde saçmadırlar. Su elementi var olmayandan korkabilir. Bu tür bilinmeyen korkusuna sebep olan bir diğer gezegen Neptün'dür. Mesela karanlık korkusu tipik  bir neptünyen korkudur. Karanlık korkusu olan bir insana neden karanlıktan korkuyorsun diye sorulduğunda sana net cevap veremeyecektir. Çünkü nedenini bilmez. Bu gibi neptünyen korkular 12. ev kaynaklı da olabilirler. Yani bu korku bilinçaltının derinliklerinde gizlidir ve hipnoz gibi çalışmalarla gerçek sebebi ortaya çıkarılabilinir.
Söz konusu evler olduğunda astroloji haritamızın 8. hanesi de çok büyük öneme sahiptir. 8. evde stelyumu bulunanların derin korkuları olabilir. 8. ve 12. ev korkularını yenmek gerçekten çok zordur çünkü bu korkularla ilgili bilinçli değilizdir. Herhangi bir transit bunları tetikleyebilir. Mesela Venüs'ü 8. evde olan birinin çok derin bir güven korkusu olabilir. Yakın ilişki korkusu olabilir vs.

Yani su ve toprak elementleri ağırlığında olan insanların anksiyete ve panik ataklar yaşamaları daha büyük bir olasılıktır.
8. ve 12. evde daha fazla gezegenleri bulunanlar da buna daha yatkındır.
Güçsüz veya güçlü ama sert açılar alan bir Satürn de bu tehlikeyi gösterebilir, tıpkı zor bir yerleşimde olan Plüton gibi. Çünkü Plüton kontrol etme isteğidir ve bu hayatta biz hiçbir şeyi kontrol edemeyiz. Bizler sadece kader planımızın birer oyuncusu yani kuklasıyız. Bunu unuttuğumuz anda çok sert bir şekilde hatırlamamıza sebep olan olaylarla karşılaşmak zorunda bırakılırız.
Uranüs değişime direnildiği taktirde korku yaratabilir. Neptün ise sebebi bilinmeyen tuhaf korkulara sebebiyet verebilir.

Bu gezegenlere, kombinasyonlarına ve transitlerine dikkat edin. Çünkü önlem alabilirsiniz, profesyonel yardım alabilirsiniz.
Belirli çiçek özleri ve tıbbi bitkiler anksiyete sorununa doğal çözümler sunabiliyorlar. Şifa her zaman için doğada. Kendinizi sizi uyuşturan depresyon haplarına mecbur hissetmeyin. Ben bu süreci tek başıma farkındalıkla atlattım. Korkunun en büyük sebebi ruhumuzdan uzaklaşmamızdır. Tekrar ait olduğunuz yere geri dönün. Özünüze ve yaratılış gayenize!

EFT gibi yöntemler, hipnoz veya regresyonlar da yardımcı olabilir. Veya yazın. Tıkanmaya sebep olan şeylerdir korkular. Kendinizi ifade edin. Bir kağıt alın elinize ve zihninizi boşaltın. En etkili, en kolay ve en ucuz yöntemlerin başında gelir yazmak. Yazmayı sevmeyenler de aynanın karşısına geçip kendilerine anlatabilirler. Bu dahi çok etkilidir. Çünkü boşalmak gerekir. İçinize ne kadar çok şey atıyorsanız o kadar büyük ve karanlık olacaktır çöplüğünüz. Oysa bedeniniz, zihniniz ve kalbiniz bir çöplük değil, ruhunuzun mabedidir. Bu mabedi korkuyla değil sevgiyle besleyin.
Kökleriniz sağlam olsun ama ruhunuz direnmeyen, akışla birlikte dans eden bir Özgür.
Ve karanlığı her zaman için aydınlığa götüren bir köprü olarak düşünün..

3 Haziran 2019 | İkizler burcunda yeniay


Kapımızda 12 derece ikizler burcunda bir yeniay bulunmakta. 
Her ay olduğu gibi Güneş ve Ay, yani eril ve dişil özümüz birleşerek, yeni bir döngüyü başlatmakta.
İşte bu yüzden hazır olmalıyız yeni bir adım atmaya.

Bu atacağımız yeni adım bizi ikizler burcunun haritamızda bulunduğu alan üzerinden etkileyecek.
İyi ve kötünün, doğru ve yanlışın seçimi arasında kalacağız.
Kimilerimizin seçimi zaferle sonuçlanacak, kimilerimiz ise bu fırsatı kaçıracak.

☆☆☆

Bu yeniay kraliyet yıldızı Aldebaran ile kavuşarak önemini vurguluyor olacak hepimizin hayatında. 
Aldebaran ile olan kavuşum bu yeniay'a muazzam bir enerji yüklüyor olacak. 
Kadimler Doğu'nun gözcüsü olarak bildikleri Aldebaran yıldızının Mikail meleğinin kontrolü ve etkisi altında olduğuna inanırlar. 
Çünkü tam karşısında kötücül enerjileriyle bilinen Antares yıldızı bulunur. 
Bu iki sabit yıldız iyi ve kötünün çarpışmasını sembolize eder.
İşte bu çarpışma ve iç savaşı bu ay hepimiz kendi küçük dünyamızda yaşıyor olacağız. 

Uzun zamandır kaçtığımız ve bastırdığımız yüzleşmeler bizi bekliyor. 
Ama korkmayın, Aldebaran yıldızının etkisi bizi doğru yola kılavuzluyor. 
Bu ay nasıl bir başlangıç yapacaksanız yapın, attığınız yanlış adımların üzerinde bile bir koruyucu rehber melek enerjisini hissedecek ve doğru yola yönlendirileceksiniz. 
Korunma kalkanını andıran bir yeniay enerjisi bu.
Hepimizin bu süreç içerisinde ihtiyaç duyduğu ilahi gücün yeryüzüne uzanan muazzam güzellikteki etkisi. 

Çoğu zaman korkak hissederiz kendimizi. 
Aslında zaten içimizde var olan gücü dışarıya çıkartmakta zorlanırız. 
Destek de bulamayız çevremizden. 
Kendimizi yapayalnız hissederiz. 
İşte bu yeniay bu hisleri değiştirmek için çok güzel bir yeni başlangıçla etki ediyor olacak herbirimizin hayatına.
Çünkü bu yeniayın ödülleri var.
Cesaret, Azim ve Zafer!
Bu üç kavramı ruhunda içselleştirebilenin hayalleri gerçek hayatta tezahür edecek. 
Bundan daha güzel bir yeniay enerjisi mi olur. :)

Gözcünüz olun kendi yolunuzun. 
Doğu cennettir. 
Doğu sağ ele verilen amel defteridir.
Siz de kendi doğunuzun gözcüsü olun.
Hissedin bu kutsal ilahi enerjiyi ve doğru seçimler yapabilmeye niyet edin. 
Bu gece bir dua yükselsin gönlünüzden göğe.
Yardım isteyin. 
Sonra da teslim olun ve güvenin.
Çünkü ilahi bir el sizi yönlendirecek. 
Ve belki de uzun zamandır umduğunuz şey bir anda gerçekleşerek sizin olacak.

 Bu güzel yeniay enerjisinden faydalanarak, seçiminizi herkesin hayrına olacak şekilde yapmanız dileğimle, güzel bir başlangıcınız olsun..

19 Mayıs 2019 | Akrep burcunda Dolunay


Kapımızda 27 derece Akrep burcunda bir dolunay bulunmakta. 
Ay ve Güneş birbirinin karşısına geçmiş, aydınlığı arzulamakta. 
Güneş'e yaklaşarak, Ay'ın karşısına geçen Merkür ise zihnimizle duygularımızın bağını koparmakta. 
Bu dolunay bizi bir kere daha sezgilerimizin diyarına çağırmakta.

Güneş hala Algol yıldızının etkisi altında. 
Hepimizi kendi karanlığımızla boğuşturuyor. 
Merkür ise bu yolculuğuna daha yeni yaklaşmakta. 
Ama yinede etkilerini şimdiden hissettiriyor. 
______________________

Söz konusu Akrep burcu olduğunda biliriz ki karanlık orman hepimizi çağırmakta. 
Bu ormanı dış dünyada aramayın. 
Çünkü o sadece bir sembol. 
Orman bilinçaltımız ve onun barındırdığı gizemler. 
Yani orman görmezden geldiğimiz karanlık parçalarımız. 
Acılarımız, paramparça olmuşluklarımız..

Siz de hissediyor musunuz?
Bilinçaltınızda beslediğiniz karanlıklarınız ayağınıza dolanıyor. 
Akrep bu dolunayıyla bizi kendi benliğimizin karanlıklarını aydınlatabilme fırsatını sunuyor. 
Bize gelen bir yardım eli var her zamanki gibi. 
Bu el Plüton'un eli. 
Kendisi Güneşe üçgen, Ay'a sekstil açı göndererek, kendi karanlığından korkma çünkü sen ondan daha güçlüsün diye fısıldıyor.

Bu dolunay ihanet ve yalnızlık korkularımızla yüzleştirecek bizi.
Bunları yenebilmek için yardım ediyor olacak Plüton bizlere.
Merkür'e olan üçgeniyle susma, konuş, içini dök diye haykırıyor olacak yeryüzündekilere.
Ama korkumuz bizi engelleyecek.
Sonuçta Ay Akrepte.
Duygularımızı saklama, kendimizi güvene alma ihtiyacındayız.
İşte tam da bunun olmasına izin vermemeliyiz.
Hazrat Inayat Khan'ın dediği gibi, Allah kalbimizi kapamaktan vazgeçeceğimiz güne dek onu kırarak açar.
Gerçekten kırılgan olmak ve kendini saklamamak güç gerektirir.
Bu dolunay bize bu gücü sunuyor.
Kullanın bu armağanı.
Yenin yakınlık korkunuzu, açın tekrardan kırılacağını bilseniz de kalbinizi.
Çünkü huzur ancak bu şekilde yerleşebilir ruhunuza.
Çünkü şeytanlarınızı yenebilmenizin tek yolu sevginizi güçlendirmektir. 

Ay Akrep burcunda rahat etmez. 
Bu yüzden Akrep burcundaki dolunaylar etkilerini kuvvetli hissettirirler. 
Hassas bir insansanız eğer, uykusuz geceler sizi öncesinden rahatsız etmeye başlar. 
Duygular derinleşir, obsesif bir hal alır ve karanlıklaşır. 
Her Akrep dolunayında Bahar'ın en güzel zamanında geçeriz bu karanlık süreçten ve geçitten. 

Kendi karanlık içlerine yönelip, şeytanlarıyla yüzleşebilecek kadar cesaret gösterenler için kutsal bir gecedir bu. 
Çünkü ardından gerçek aydınlanma ve güç gelir. 

Bu hayatta her ne kadar amaçlarımız maddi de olsa, asıl var oluşumuzun sebebi bu imtihanları verebilmektir. 
Bu yüzden Güneş bizi Boğa burcunun diyarına götürüp 5 duyumuzun hazlarını tattırırken bu dolunay bize topraklama imkanını verir. 
5 duyu ötesinin de var olduğunu hissettirir. 
Maddiyata kendini kaptırma yoksa dev bir manevi boşluğun içinde boğulursun diye uyarı verir. 

İşte bu fısıltılar, hazlar ve uyarılar arasında geçecek olan 2 haftalık bir sürece giriyoruz. 
Kendinize bu iki hafta boyunca bir izin verin. 
Kabuğunuza çekilin. 
Odağınızı kendi karanlık içinize yönlendirin. 

Hangi şeytanlar sizinle çarpışma isteğinde?
Hangi duygularınız köstek gerçek kimliğinize?

Bulun bu soruların cevaplarını kendi benliğinizde. 
Çünkü bulamayanlar içlerindeki simyayı bu dolunay keşfedemeyecekler. 
Plüton'un desteğini hissedemeyecek ve hayatlarını olumlu yönde değiştiremeyecekler. 
Bu yüzden korkmayın! 
Sadece sorgulayın ve sezgilerinizin sizi cevaplarınıza götürmesine izin verin.

En son 1938 yılında Boğa burcunda kavuşumdaydı Venüs Uranüs ile.
Bu dolunay bu kavuşum kalp kırgınlıklarımızın, derin üzüntü ve kederimizin özgürlüğünü temsil ediyor.
Bu dolunay enerjisini kullanabilene bir kurtuluş vaad ediliyor. 

Bu küçük simyayı bu dolunay hepimizin cesaretle deneyimleyebilmesi dileğimle..

Karşı tarafın astroloji haritası hakkında küçük sırlar


Bu yaşamda herşey enerjidir ve bize Allah iradeyi armağan etmiştir. Seçim yap ve kendin belirle demiştir. 
Bu hediyeyi bir çoğumuz yanlış amaçlar uğruna kullanırız. Bu yüzden aşağıdaki bilgiyi paylaşıyor olacağım ama önceden bu bilgiyi yanlış amaç ve niyetle kullanmak isteyenleri uyarmak istiyorum. 
İradeyi doğru yolda kullandığımızda ödüllerin olduğu gibi, yanlış kullandığımızda çok büyük bedelleri olur. 
Enerji bir çeşit büyüdür ve bunun olumsuz kullanışı karabüyüye girer. Bu yüzden aşağıdaki tekniği kullanırken ne amaçla kullandığınıza çok dikkat edin çünkü her daim ektiğinizi biçeceksiniz. 

Astroloji haritamız kaderimiz ve yazgımızdır. Bunu değiştiremeyiz!
Ama bir başkasının haritasının enerjilerinden faydalanarak kendimize iyi gelebiliriz. 
Mesela 10. ev konularıyla ilgili sorun yaşayan, MC noktasıyla kavuşum yapan Jüpiter'e sahip olan birinden kariyer konusunda büyük destek alabilir. Bu jüpiteryen kişiyle yaşamak veya zaman geçirmek dahi aklınızda birçok kariyer planın oluşmasına sebep olacaktır. Hele bir de bu kişi patronunuz veya eşiniz gibi biriyse, 10. ev konularındaki şansınız bir anda açılabilir. 
İş bulmakta zorlanıyorsanız Jüpiter'i 6. veya 10. evinize denk gelen birini bulmalısınız. 

Aynı şekilde ilişkilerinde sıkıntı yaşayan birisiyseniz, 7. evinize denk gelen Venüs'e sahip olan birinden ilişkiler üzerine çok şey öğrenebilirsiniz. 
Veya para konusunda sıkıntı yaşıyorsanız 2. evinize denk gelen jüpiteryen veya venüsyen enerjiden faydalanabilirsiniz. 
Bu her türlü konu için geçerli. İster aşk, kariyer veya sağlık olsun. 

Yalnız bu teknik göründüğü kadar kolay uygulanmıyor. 
Sadece karşı tarafın Jüpiter'inin 2. evinize denk düşmesi yeterli değil. Eğer bu kişinin Jüpiteri zorlayıcı açılara sahipse siz de bu zorlayıcı açılardan etkileneceksinizdir. Bu yüzden iyicil açılara sahip olan bir Jüpiter bulmalısınız. 

Nikola Stojanovic, çevrenizde bu kişiyi bulamıyorsanız onun haritasını üzerinizde taşıyarak da başarılı olabileceğinizi söylüyor. Kader bu kadar çok kandırılabilinir mi bilmiyorum ama bu teknik kendisi üzerinde işe yaramış anlattıklarına göre. 
Kimseyi bulamayanlar uygun gezegenlere sahip olan birilerini bu şekilde bulabilirler. Bunun için astrotheme.com'un filtresini kullanabilirsiniz. Yapmanız gereken astrodata kısmından aradığınız gezegen konumunu girmek. Eğer açılar uygunsa bu kişiyi kullanabilirsiniz. 

Bu ünlü bulma ve haritasını üzerinde taşıma tekniği ne kadar tekin bilemiyorum. Sonuçta o kişinin haritasını üzerinizde taşıyarak bütün yaşamının enerjisini üzerinize çekiyorsunuz. Bu yüzden en azından sevdiğiniz biri olsa iyi olur. 
Ben şans eseri Emma Watson'un haritasının benimkine çok uyumlu olduğunu buldum. Kendisi de sevdiğim bir oyuncu ve çok küçük yaşta üne kavuşmasına rağmen sapasağlam ayakta durmayı başaracak kadar akıllı biri. Bu yüzden onu tercih ettim. Ama henüz çok büyük bir etki görmedim. Tam tersine haritasının farklı bir alanından etkileniyorum sanki, çünkü Koç ve Mars enerjisini üzerimde daha fazla hissetmeye başladım. Mars'ı 6. evime denk geldiği için sağlık sorunları gözüme batmaya başladı. Ama bir yandan da sağlık sorunlarını aşabilmek için daha fazla çabalamaya başladım. Hem olumlu hem olumsuz bir etkiye maruz kalıyorum. 
Yani anlayacağınız bunun yan etkileri var ve iş biraz büyüye doğru kayıyor. 
Çünkü bir kişinin Jüpiter'i tam MC noktanızla kavuşarak size çok güzel kariyer fırsatları sunabilir ama belki de Satürn'ü 7. evinize denk geliyordur ve bir yandan kariyerinizde ilerlerken ilişkileriniz mahvolabilir. 

Her şeyin bir bedeli var.  Bunun bilinciyle bu bilgiyi kullanın ve hata yapmayın. 
Aramızdaki sivri zekalılar bu tekniği olumsuz anlamda başkaları üzerinde nasıl kullanacaklarını anlamışlardır ama umarım yinede bunu yapmazlar. Bu yüzden olumsuz olan hiçbir örneği vermedim. Ama unutmayın ki tüm gezegenler Jüpiter ve Venüs kadar masum değil. Plüton, Satürn ve Mars gezegenlerin enerjilerini kullanayım derken çok çabuk karanlıkları üzerinize çekebilirsiniz. 

Bu yazıyı paylaşmak istedim çünkü hepimizin ailesi veya arkadaş grubundaki kişiler bize iyi gelebilecek konumlara sahipler. 
Bu kişilerin farkına varın ve hayatınızda sorun yaşadığınız alanları onlarla paylaşın. Size yardımlarının dokunacağını göreceksiniz. 

5 Mayıs 2019 | Boğa burcunda Yeniay


Kapımızda 14 derece Boğa burcunda Menkar ve Almach sabit yıldızlarıyla kavuşan bir yeniay var.
Menkar insanın bilinçaltının güçleriyle alakalıdır. Kolektif bilinçaltını etkileyen olumsuz olayları anlatır ve Satürn karakterindedir.
Almach ise Andromeda takım yıldızındandır.
Bu isim size tanıdık gelmiş olmalı çünkü bundan önceki Koç burcundaki yeniay bu takım yıldızıyla ve mitolojik hikayesiyle yakından alakalıydı.
Mitolojik hikayesini bilmeyenler o yazıya burdan ulaşabilirler.

Koç burcundaki yeniay Andromeda'nın başıyla ilgiliydi. Yani zihnimizdeki zincirlerden kurtulmayı temsil ediyordu.
Ondan sonra gelen Terazi burcundaki dolunay Andromeda'nın midesinin karşısında konumlanarak duygularımızın esaretinden kurtulmayı temsil etti.
Şimdiki Boğa burcundaki yeniay ise Andromeda'nın ayaklarına vurgu yaparak, önümüzdeki engelleri aşmamız gerektiğini hatırlatıyor.


Bilmem farkında mısınız ama geçen aydan beri aile karmamızla uğraşıyoruz.
Geçmişimizin bağlarıyla yüzleşiyor, bağımlılıklarımızdan kurtulmak için fırsat ve şans kapılarıyla karşılaşıyoruz.

Kendi mikro kozmosumuzda aile karmamızla uğraşırken, makro kozmosda kolektif bilinçaltımıza etki eden tüm olaylardan etki alıyoruz.
Tıpkı kutsal geometride yaşam çiçeğinin gösterdiği gibi bağlıyız birbirimize.
İnsan sadece kendi yaptıklarından sorumludur ama kendi attığı adımlar daima çevresine etki eder.
Mevlana'nın dediği gibi alem içinde alem vardır.
Hepimiz kendi alemimize tesirler aracılığıyla zincirlenmiş gibiyiz. Bir çoğumuz cehennemimizi de cennetimizi de kendimiz yarattığımızın farkında olmadan yaşıyoruz.
Bu yeniay yeni bir farkındalık arzuluyor yeryüzündekilere.

Boğa burcu maddi dünyanın güzellikleriyle bağdaştırılır.
5 duyuyla haz almayı ve minnet duymayı öğretir.
Ezoterik astrolojide ise bir üst boyutu, 5 duyu ötesi hazları ve manevi şeyler için duyulan şükrü gösterir.
Koç ilk yaratılan kıvılcımsa Boğa bunun dışa vurulan güzelliğidir.

O halde bu yeniay yeni bir başlangıca başlamadan bilinçaltımızın kapılarını açıp, ruhumuzun derinliklerini incelememiz gerekir.
Kimler kalmış karanlıklarda?
Kimler vurulmuş zincirlere?
Ne tür hikayeler geziniyor hayaletler gibi karanlık derinimizde?

İşte tüm bunlar son engeller.
Andromeda saf ve masum bir bakireyken ailesinin bedelini ödedi boş yere.
Ama Andromeda kurtardı kendisini aklına ket vuran zincirlerden.
Sonra Terazi dolunayıyla birlikte duygusal zincirlerinden de kurtuldu. Şimdi ise bu yeniayla ayağındaki prangalardan özgürleşme zamanı.

Bu bireysel olarak hepimizin geleceğimizi ve kaderimizi irademizle belirleyebilmemiz için aşmamız gereken son bir engelin var olduğunu ve sonra arzuladığımız Boğa burcunun diyarına kavuşacağımızı gösteriyor.
Kim istemez ki ailesinde huzuru, yuvasında mutluluğu, bedeninde sıhhati, maddi manevi zenginliği, refahı ve bolluğu?
Tüm bunlar Boğa burcunun vaat ettikleri ama zannetmeyinki bunlara ulaşanlar sadece şansla ulaşıyorlar.
Zincileri ve prangaları kırmadan bu diyara giriş yok.
Yoksa para içinde boğulmuşken mutsuz, huzursuz ve hasta zenginlerden olursunuz ki bunlar gerçek fakirlerdir.
Bunu bir idrak edebilsek para çok da umrumuzda olmayacak. O zaman içinde bulunduğumuz ekonomik depremler de bizi bu kadar derinden sarsmayacak.
Satürn, Plüton ve Güney Ay Düğümü kavuşumu geleceğe hizmet etmeyen tüm eskinin yıkılması gerektiğini temsil ediyor.
Bunun belki de en güzel yansımasını Notre Dame katredalinin yıkılışıyla izledik.
Geçmişten beri (Güney Ay Düğümü) sabitlenmiş tüm herşey (Satürn) yıkılarak küllerinden yeniden doğmak zorunda (Plüton).
Hepimiz bu süreçten Oğlak burcunun bulunduğu alan üzerinden etkileniyoruz.
Kaçıs yok!
Ama yardım var çünkü bu üçlü kavuşum enerjisi bu yeniaya üçgen açı gönderiyor.
Boğa'nın yöneticisi Venüs alpheratz yıldızıyla kavuşarak, aklını kullan diye sesleniyor.
Küllerinden yeniden doğmak isteyen bakireye yardım eli uzanıyor.
Bakire sadece bir arketip.
İster kadın ister erkek olun o hepinizin içinde yaşıyor.
Ve bu yeniay ruhunuzun bu parçasına sesleniyor.

Menkar sabit yıldızı retro Satürn, retro Jüpiter ve retro Plüton hepsi ekonomik olarak zorlayıcı bir sürece girdiğimizi ve iflasların çoğalacağına işaret ediyorlar.
O halde dönüp geçmişimize ve ruhumuza bir soralım.
Bireysel olarak nerde yanlış bir tohum ektik de bugünün karanlığıyla karşılaşıyoruz?
Kökene inmeden şifa yok.
Bazı gerçekleri idrak etmeden bize aydın yol yok.
Geriye dönüp ayaktaki son prangayı çözmek tek çare.
Bunu bu yeniay hepimizin yapabilmesi dileğimle.
Tıpkı resimdeki geleceğine umutla sallanan kız gibi.

19 Nisan 2019 | Terazi burcunda dolunay


İlginç ve nadir görülen bir gökyüzüyle, tekrardan Terazi burcunda gerçekleşecek olan bir dolunay var kapımızın önünde. 
Ekinoks dolunayı da Terazi burcundaydı geçen ay. Ve arka arkaya aynı burçta dolunayın gerçekleşmesi nadiren olur. 
Sanki evren geriye sar, tekrarla, daha iyisini yap der gibi. 
Bize ikinci bir şans verildi Terazi burcunun haritamızda bulunduğu alanda.
Daha büyük bir arınma yaşayabilmemiz uğruna..

Geçen ayki dolunay 0 derece Terazi burcundayken bu seferki 29. derecede gerçekleşecek.
Uranüs'e karşıt açıda gerçekleşeceği için ani idraklara sebep olacak. 
Sabîî sembollerinde 29 derece Terazi burcu, aklında 3 şeyi olan bir filozof tarafından sembolize edilir. 
Yani 3 ani idrak yaşayabiliriz geçen aydan bu yana yaşadıklarımızla ilgili. 
Aslında 6 ay öncesinde yaşadığımız Terazi burcundaki yeniaydan beri. 

Dolunaylar duygu patlamalarıdır aynı zamanda. 
Bu yüzden bu 3 idrak 3 duygu patlamasıyla gerçekleşebilir. 
Duygusal durumumuzdaki ani değişiklikler bize bu idrakları yaşatabilir ve bu idraklar Terazi'nin temsil ettiği ilişkilerimiz aracılığıyla olacaktır. 

Kime verdim de neyi geri alamadım? 
Nerde hakkımı çiğnedim, başkası uğruna kendimi feda ettim? diye bir sormamız gerekiyor ruhumuza. 

Bir şeylerin dengeden şaştığı belli. 
Bunun ne olduğunu bulmamız gerek bu dolunay. 
Çünkü bu 2. şans ve aynı zamanda bu yıl için son şans.

Uranüs'ün karşıtlığı özgürlük istiyor aslında.
Kendimizi özgürleştirmemiz gerekiyor diğerlerinden. 
Sadece kendine iyi gelen bir başkasına da iyi gelir. 
Sadece kendisini seven diğerini derinden benimseyebilir. 
Hep sen demeyi öğretti çevremiz bize. 
Oysa Koç'un hanesinden ayrılmak üzere olan Güneş ilk önce Ben demeyi öğren diye fısıldıyor her birimize. 

Bu bencillik değil!
Bunu bir idrak edelim şu dolunay.
Sonra da niyet edelim bu seferki şansı daha güzel kullanabilme uğruna.

5 Nisan 2019 | Koç burcunda Yeniay


Ekinoksu yaşadık.
Şimdi ise 15 derece Koç burcundaki yeniay bizi beklemekte.

Bu yeniay Alpheratz sabit yıldızıyla kavuşumda.
Alpheratz Andromeda takım yıldızının başında yer alır ve mitolojik hikayesi bize ailesinin hataları yüzünden bir deniz canavarına kurban edilmek üzere kayaya zincirlenen bakirenin hayatını anlatır.
Gökyüzünde ayrıca nadir gerçekleşen Satürn Plüton ve Güney Ay Düğümü kavuşumu var ve bunlar Yeniay'a dik açıdalar.
Yani atalarımız bizlere doğru sesleniyorlar ve onların sesini duymazsak bizi kötü bir sonun beklediğine dair uyarıyorlar.
Kurban edilmek üzereyiz çünkü deniz canavarına.
Yani su elementinin temsil ettiği duygularımız yüzünden bizi mahvedecek olan bağımlılıklarımıza.

Yukarısı nasılsa aşağısı da öyle olduğu için bu yeniay bize Andromeda'nın yaşadıklarını hatırlatarak, zincirlerimizden kurtulma imkanını veriyor olacak.
Çünkü Andromeda'yı kurtaran, Medusa'nın ölümüyle yani kurtuluşuyla doğan Pegasus mitolojik hikayede.
Şu beyaz kanatlı güzel yaratık.
Masumiyetin ve özgürlüğün sembolü olan..
Onun üstünde ise Andromeda'yı kurtardıktan sonra onunla evlenen Perseus var.
Bize bu hikayeyi hatırlatan yeniay bu mutlu sonuyla güzel bir yeni başlangıç olacağını anlatıyor.

Alpheratz yıldızı ve bu üçlü kavuşum bizlere geçmişinin hataları ve atalarının mirası yüzünden geleceğini karartıyorsun ve cehennemini hazırlıyorsun diye sesleniyorlar.
Bu sesi duymak zorundayız ve kendimizi geçmişin karanlıklarına bağlayan zehirli inançlardan kurtarmalıyız.
Ailemizden devraldığımız yanlış zihinsel kalıpları yıkmalı ve ruhumuzu özgürleştirmek uğruna yeni bir başlangıç yapmalıyız.
İşte bu yeni başlangıcı temsil eden Yeniay bizim Pegasus'umuz.

Andromeda saf ve bakir.
Tıpkı Allah'ın ruhumuzu yarattığında bizim de olduğumuz gibi.
Cennet halimiz..
Sonra doğuyor, dünyanın imtihanlarına tabii tutuluyor ve veremediğimiz her imtihanla kirleniyoruz.

Bizi kirletenler neler?
Ruhumuza zincirleri vuranlar kimler?

Sor bu soruları kendine ve cevaplarını bul bu yeniay.
Ailenden devraldıkların yüzünden deneyimliyorsun karanlıkları.
Ailen yüzünden değil, sakın onları suçlama!
Onların cehaletlerini isteyerek sürdürdüğün için acı çekiyorsun.

Özgür bir bireysin sen!
Kararlarını tek başına verebilen.
Niye toplumun veya ailenin sana dayattıklarını sorgulamadan kabul ediyorsun?
Niye sürünün sıradan bir parçası olmayı kabul ediyorsun?
Görmüyor musun Allah herkesi biricik yaratmış.
Sende var olan başkasında yok.
Niye ilham olmuyorsun çevrene, niye farklı bir yol deneyerek yol göstermiyorsun diğerlerine?

Satürn ve Plüton bu.
Oğlak burcunun haritanda bulunduğu alanda bir yıkım bekle.
Geçmişini yık bu hanende.
Sonra izin ver ruhun dönüşsün.
Simyayı gerçekleştir kalbinde.
Sonra da bırak Satürn inşa etsin sadece sana ait olan geleceğini.
Bir başkası istiyor diye sen kendi yolunu terk etme.
Çünkü senin yolun başka.
Kendini gerçekleştirerek ihanet edemezsin ailene diye fısıldıyor Güney Ay Düğümü kulağına.
O halde bu sesi iyi dinle!
___________________

Gökyüzündeki 4 gezegen ya kendi hanelerindeler ya da yüceldikleri konumdalar.
Jüpiter Yay'da, Satürn Oğlak'ta, Venüs Balık'ta ve Güneş Koç'ta.
Yeniay ertesi bu krallar toplantısına Boğa burcuna geçen Ay'da katılacak.
Ne kadar güzel bir gökyüzü.
Bu zamanda doğan bebeklerin nasıl güzel bir potansiyelle doğacaklarına bakın.
Bir gezegen kendi hanesinde veya yüceldiği konuma yerleştiğinde tam kapasite hareket eder.
Burası onun en sevdiği ve en rahat ettiği yerdir.
Doğan bebekler bu potansiyeli hayatları boyunca hissedecekler ama biz de bu enerjiden faydalanabiliriz.
Bir proje veya yeni bir iş girişimi de bir bebektir.
Bu bebeğin doğmasına izin verin bu yeniay ertesindeki 2 hafta içerisinde.
Merkür retrosu bitti.
Şimdi Balık burcundaki yeniayda kurulan hayalleri gerçekleştirmek uğruna adım atmak için en güzel zaman.

Bu mistik gökyüzünü en hayırlı şekilde değerlendirebilmeniz dileğimle..

Eril & dişil enerjileri doğru kullanmak hakkında yol gösterici olarak harita


"The secret" adlı bir kitap çıkmıştı, ardından belgeseli dahi çekildi. Eminim bir çoğunuz okumuştur, okumayanlar da duymuştur.
Bu kitaptaki sırla sonrasından çok dalga geçildi. Çünkü herkes gaza gelip, istediği evin veya arabanın posterini yapmış, dileklerini dilemişti ama zaman gelip geçti ve bu isteklerin hiçbiri gerçekleşmedi.
Aslında bu kitap gerçekten kadim bir sırrı paylaşıyordu ama bunu yanlış yöntemlerle yaptı veya bu yöntemler yanlış anlaşıldı.

Çekim yasası evrenin gizli yasalarındandır ama Allah'ın yaratmış olduğu tüm yasalar maddi güç elde etmek için kullanıldığında kişiye zarar verir. Bu yasaları sadece manevi güç için kullanmalıyız. Bu da ruhsal seviye ve olgunlukla çok yakından alakalı. Çünkü belirli bir olgunluğa ulaştıktan sonra o villa veya araba hiçbir şekilde umrunuzda olmuyor. Bu dünyanın maddiyattan ibaret olmadığının idrakı çok önemli çekim yasasını kullanabilmek için.
Yani çekim yasasını harekete geçirebilmek için yaşamak istediğiniz evin değil, o evde yaşarkenki hissedeceğiniz duygunuzu hayatınıza çekmelisiniz. Maddi şeyleri de ancak bu şekilde elde edebiliriz. Dolaylı yoldan. Çünkü aslında hepimizin istediği maddi güç değil, manevi zenginlik. İşte bu yüzden villasında oturmasına rağmen çok mutsuz insanlar ile gecekondusunda oturmasına rağmen çok mutlu ve huzurlu insanlar var bu hayatta.

Peki neden bazı insanlar istedikleri şeylere daha kolay kavuşurken diğerleri çok zorlanıyor? Kimileri maddi güce sahip değilken mutlu olabiliyor da, zengin olanlar neden huzursuz yaşamlar yaşıyor? Kimilerimiz neden şanslıyken, bazılarımız bir türlü istedikleri yerlere gelemiyor?
İşte bunun cevabı da yine kendi astroloji haritamızda.

Astroloji haritalarımızda doğu yarım küre ile batı yarım küre vardır. Doğu yarım küre kişinin kendi inisiyatifiyle yaptığı şeyleri temsil eder. Bu haritanın sol tarafıdır. Doğu yarım kürede daha fazla gezegenleri olanlar kaderlerini kendileri yazarlar. Çünkü iradelerini daha fazla kullanırlar.
Batı yarım kürede gezegenleri olanlar ise, çevrelerine bağlıdırlar. Onların kaderleri diğer insanlarla olan ilişkileri aracılığıyla oluşur.
Yani doğu yarım küre insanları bu hayatta sahnede olmak için vardırlar, batı yarım küre insanları da bu sahneyi izleyenlerdir diyebiliriz.

Haritanıza bakarak ve gezegenlerinizi sayarak hangi kategoriye girdiğinizi görebilirsiniz. Ay düğümlerini ve dış gezegenleri saymadan, sadece 7 gezegeni göz önünde bulundurun.
Eğer haritanın sol tarafında daha fazla gezegeniniz varsa, hayat sizden ilk adımları atmanızı bekliyor demektir. Eğer sağ tarafta daha fazla gezegeniniz varsa siz istediğiniz kadar ilk adımları atın, daima diğer insanlar yüzünden engel veya gecikmelerle karşılaşabileceğinizi gösterir. Yani sağ tarafta gezegenleri olanlar ilk adımlarını daima başkaları aracılığıyla atarlar. Sanki onların kaderleri başkalarına bağlıymış gibi.

İşte çekim yasasını daha kolay hayata geçirebilenler sol yarım kürede daha fazla gezegenleri olanlardır. Diğerleri ise bu konuda daha fazla zorlanır. Çünkü hayat onlara tam olarak tek başına hareket etmelerine izin vermez. Kocaman bir "DUR" işaretiyle karşılaşırlar bunu yapmak istediklerinde.

Aynı şekilde haritalarında daha fazla eril burçta gezegenleri olanlar doğu yarım küre insanlarına benzerler. Eril enerji ortaya atılan, yapan, aktif olan enerjiyi temsil ettiği için, bu kişilerin hayatları da daha aktif olur.
Eğer haritanızda daha fazla gezegen dişil burçlara yerleştiyse ve siz aktif olup, ilk adımları atan bir şeyleri başaran kişi olmak istiyorsanız, hayatınızda birçok şeyin yolunda gitmediğini veya gitse de sizin istediğiniz gibi olmadığını göreceksiniz.

Kişinin haritasını tanıması kendini tanımasına vesiledir. Hangi gruba girdiğinizi bilirseniz, hayatınızdaki seçimleri ona göre yapabilirsiniz.
Eril burçlarda veya doğu yarım kürede daha fazla gezegeni olanlar bu hayatta hiçbir şeyin ayaklarına kadar geleceğini beklemesinler. Çünkü kaderlerinde böyle bir rahatlık yok. Bir şeylere sahip olmak ve bir yerlere gelmek istiyorlarsa, ilk adımı daima kendileri atacak ve hedeflerinin peşinde koşmaları gerekecek. Yani bu hayatta iradelerini kullanmayı öğrenebilmeleri için aktif olmaları gerekecek.

Tam tersine haritanın batı yarım küresinde veya dişil burçlarda gezegenleri olanların, hırstan arınmış teslimiyet içerisinde bir hayat yaşamaları gerekiyor.
Yukarıdakilerin fırsatları kendileri yaratmaları gerekirken, dişil enerjiye sahip olanlar bu fırsatların karşılarına çıkmalarını beklemeleri gerekir. Bu insanlar hayatı daha ağırdan, yani pasif kalarak yaşarlar. Çünkü kader yazgıları buna göredir. Bu insanlar istedikleri kadar hırslı olup fırsatların peşinde koşsunlar sadece bir yere kadar ilerleyebilirler. Oysa vermek yerine almayı öğrendiklerinde bir mucize gerçekleşir ve herşey istedikleri gibi olmaya başlar. Bu yüzden bu insanlar iradelerini kuvvetlendirmek yerine, teslimiyetlerini kuvvetlendirmekle görevlilerdir.

Tüm bu söylediklerimi çok basit olarak algılamayın. Eril enerjiye sahip olanlar kendilerini bir yerlere gelmek için paralasınlar, dişil enerjiye sahip olanlar da ayaklarını uzatıp, hiçbir şey yapmasınlar anlamına gelmiyor bu söylediklerim.
Allah hiçbir kulunu bu kadar düz bir mantıkla yaratmamış. Hepimiz karmaşık varlıklarız. Bu yüzden çoğumuzun mesela eril burçlarda daha fazla gezegeni varken, bu gezegenler daha çok haritanın batı tarafına yerleşmiş olabilirler. Bu durumda anlarız ki, bu kişi her iki enerjiye de sahip. Yani gün gelecek iradesiyle kendi seçimlerini kendi yapacak ve gün gelecek bu iradesiyle yaptığı seçimleri başkalarına uyarlaması gerekecek.
Hayatı okuyabilmek fırsatları değerlendirebilmek için çok önemli işte. Bu gibi fırsat döngülerini transitler arada bir nasip ediyorlar, kimilerimiz kullanıyor kimilerimiz ise uyuyorlar.
Mesela en son balık burcundaki yeniay çekim yasasını harekete geçirebilmek için muazzam bir enerjiydi ve bunu o yazımda dile getirmiştim. Çekim yasasını harekete geçiren dişil enerjidir tıpkı balık burcu gibi. Çekim yasası demek evrenin sana istediklerini sunması için ona izin vermen demektir. Aslında teslimiyetle gelir bazı şeyler ama bunun için eril enerjinizi akabinde kullanmanız gerekir ki bu kapıyıda ekinoks dolunayı açmıştı bizlere. Bu enerji hala aktif. Bu yüzden bu yazıyı yazarak yol gösternek istedim.
Bu evren düalite üzerine kurulu. Siyah ve beyaz, eril ve dişil, ying ve yang daima bir arada. Bizler de birer dansçıyız bu diyarlarda. Bu dansı ne kadar güzel öğrenirseniz o kadar güzel ve huzur dolu bir yaşamınız olur şu dünyada.

21 Mart 2019 | Terazi burcunda ekinoks dolunayı


Kış bitti.
Uyanma vakti geldi.
Güneş'in 0 derece Koç burcuna geçişiyle birlikte astrolojik yeni yılımızı kutluyor olacağız. 
Bu yılki ekinoksun bir özelliği daha var, o da Terazi dolunayıyla gerçekleşecek olması.

Hem bir yeni başlangıç hem de dolunay enerjisinin getirdiği bir tamamlanış yaşayacağız hep birlikte. 
Balık burcundaki yeniayla hayaller kurmuştuk tezahür etmesini istediklerimizle ilgili. 
 Ekinoks günü ise bu hayallerle ilgili ön hazırlık yapmak zorundayız. 
Merkür retrosunun ay sonunda bitmesiyle birlikte bu planlar gerçekliğe dönüşebilir. 
Ama bu yine bizim emeklerimize bağlı. 
Bunu sakın unutmayalım!
_______________________

0 derece Terazi burcunu Sabîî sembollerinde, okyanustan çıkan bir kız ve ona sarılan bir fok temsil eder. 
Ekinoks için ne kadar güzel bir sembol.
Bu kız nasıl okyanustan çıkıyorsa, biz de ekinoksla birlikte kendi karanlığımızı geride bırakma fırsatına kavuşuyoruz. 
Çünkü Güneş Koç burcunda Kiron ile kavuşuyor olacak dolunay zamanı.
Benliğimizi, kimliğimizi, var oluşumuzu tehdit eden tüm yaraları geride bırakma fırsatı bu.
Ruhu özgürleştirmek uğruna bir dolunay topraklaması yapıp, karanlık duygulardan vedalaşmak için ne kadar güzel bir imkan.

Sabîî sembolü bize Fok'la birlikte daha derin bir anlayış sunuyor bu ekinoks dolunayıyla ilgili.
Çünkü Fok duru görüyü, içsel farkındalığı, uyumu, kendi alanını korumayı ve eril enerjinin hakimiyetini temsil eder. 
Ekinoks ve dolunay günü gökyüzüne hakim olan Mars ve Venüs karesi mevcut. 
Jüpiter Venüs'e sekstil açıyla yardım etmeye çalışsa da bir sürtüşme enerjisini deneyimliyor olacağız.

İçimizdeki anima ile animus,
dış dünyamızdaki ben ve sen ilişkimiz, yani tüm ikili ilişkilerimiz..
Tüm bu alanlar üzerinde duru görümüzün artacağa ve farkındalığa kavuşacağımız özel bir enerji etkisine girmeye hazırlanıyoruz. 
Bu etki kendisini 2 hafta boyunca bir sonraki yeniaya kadar yoğun bir şekilde hissettirecek ama bu aynı zamanda ekinoks günü etkin olacağı için, etkisini komple 1 yıla yayacak.
Çünkü ekinoks dünyamızın doğum günüdür ve doğum günü yaşanılan herşey önümüzdeki 1 yılın tamamıdır. 
Doğum gününüzün sembol okumasını doğru yaparsanız, 1 yıl boyunca yaşayacaklarınız hakkında kehanetlere kavuşursunuz. 
Ekinoks zamanı bu dünyamız için geçerlidir. 

Peki ya neler bekliyor bizi bu yıl?
Her zamanki gibi ektiklerimizi biçmek bekliyor her birimizi bu yıl.
Bu yüzden bu dolunayı iyi değerlendirin.
İlişkileriniz üzerinden sınanacağınızı bilin.
Tutkularınız üzerinden de sınanacaksınız ve arzularınız üzerinden de.
Çünkü Mars da Venüs de kendi isteklerini yerine getirmek istiyorlar ve bu kare açı devam ettiği sürece bir savaş ortamı hakim olacak diyara. 
Çünkü her iki taraf da geriye adım atıp, anlayış göstermek istemiyor.
İşte bu sürtüşmeyi hem kendi iç dünyamızda hem de ekonomi, politika vs. aracılığıyla dış dünyamızda deneyimleyeceğiz 1 yıl boyunca.

Jüpiter'in ise burda bir yardımı söz konusu, yardımı görmek isteyenlere. 
Venüs'e, yani arzu ve isteklerimize büyük açıdan bak, diye fısıldıyor. 
Umudunu kaybetme ama umudun için savaş, bu yüzden Mars'la, yani hayatındaki eril tüm enerjilerle savaşmayı kes, diyor. 

Eril de dişil de bir bütündür ve ayrıldığında güç kaybeder.
Bunu bir idrak edelim bu dolunay. 
Sezen Aksu'nun da dediği gibi savaşmak değil, sevişmek daha çabuk çözüm arar.
Bu yüzden savaşmayalım, sevişelim çevremizle ama sadık kalalım sevdiklerimize. 
Uyum gösterelim birbirimize. 
Kızmayalım, anlamaya çalışalım, çözüm arayalım bu ay.
İhanetle karşılaşıyorsak, soralım kendimize bize ihanet edene kızmadan önce, ben nerelerde ne zaman ihanet ettim kendime?

Çevrendeki herşey ve herkes senin aynan. 
Bunu da idrak et bu dolunay ve ekinlerini ona göre ek bu bahar!

Hayatımızda neden zorluklar yaşarız?


Bazılarımız, belki bilgisizlikten belki de düşüncesizlikten kaynaklı olarak Astrolojiyi sadece kehanet aracı olarak görüyorlar. 
Maalesef benim elimde tüm dertlere şifa olacak altın bir hap yok. Şu saatte mutlu olacaksın, şu yılda bunu yaşayacaksın gibi net cümleler kullanamam. Bu tanrıcılık oynamaya girer.

Kendi hayat hikayem ve korkularım hakkında da yazılar yazıyorum ki, bilin ben de bir insanım, benim de bilgim eksik ve ben de aynı yolculukta yol alırken zorlanıyorum. Yani Astrolojiyi bilmek tüm herşeyi öngörebileceğiniz ve hayatınızdaki tüm sorunlara çözüm bulacağınız anlamına gelmiyor. Tam aksine bu sorunlara çözümler ancak zamam içerisinde bulunuyor.

Hepimizin bir doğum haritası var. Doğduğumuz andaki yıldızların konumu kaderimiz. Ama gökyüzü durmuyor sürekli değişmeye devam ediyor. İşte bu değişimler aracılığıyla, ki Astrolojide bunlara transitler deniliyor, hayatımızdaki kader planımız kendini açığa vuruyor. Yani gerçekler sadece zaman içerisinde kendini gösteriyor. Bizler hata yaparak, yanlış yollara saparak öğreniyoruz. Olgunlaştıkça hayata daha farklı yaklaşıyoruz.

Bu olgunlaşmanın 7 süreci oluyor. Buna aynı zamanda ruhsal uyanış da deniliyor. Bu yazımda bu 7 süreçten bahsetmek istiyorum ki, aramızda Astrolojiyi kullanarak hazıra konabileceklerini zannedenler bu işin bu kadar kolay olmadığını idrak edebilsinler. Çünkü tanrı zar atmaz ve kullarına da attırmaz, zarı atıp hazıra konan şeytandır.

1.| Karanlıkla tanışma:

Mutsuzluk, moral bozukluğu, bunalım ve kaybolmuşluk hissiyle başlar bu süreç. Hepimiz yaşar ve geçeriz bu süreçten hayatımızın belirli bir döneminde. Genelde Satürn transitleri tetikler bunu veya Plüton, bazen de Uranüs.
En karanlık yıllarımız olur bunlar. Hiç kolay geçmeyen bir süreçtir çünkü kişi güzel günlerin var olabileceğine dair inancını tamamıyla yitirir. Ruhsal olarak zayıf ve çevre olarak da yalnız olanlarımız bu aşamada kolay yolu seçerek intihara başvurur, ki bu maalesef bir çözüm değil, çok daha büyük bir uçurumdur. İntihar eden ruhların ölüm sonrası neler yaşadıklarını belki bir gün başka bir yazımda ele alırım. Şimdi ele alırsam konu çok uzayacak.
Bu süreçten geçerken bir arayış başlar ama ruh tam olarak ne aradığını bilemez. Aradığının ne olduğunu bilmediği için daha da bocalar. Çünkü içindeki boşluğu bir türlü dolduramıyordur.

2.| Karanlıkla yüzleşme:

Bu ikinci aşamaya birçok insan dünyanın düzeni hakkında bilgi edinerek erişiyor. Dünyanın karanlık efendileri ve planları hakkında bilgi ediniliyor, komplo teorileri öğreniliyor, illuminati vs.
Bu ister istemez bir korku yaratıyor ama bu korku bu aşamada çok önemli çünkü daha derinde yatanı tetikliyor. O da çözüm arayışı.
İnsan, onu hasta edenin bu düzen olduğunu idrak ettiği anda kendini kurtarmanın yollarını arıyor. Yani ilk aşamada ne aradığını bilmeyen artık ne aradığını idrak etmiş oluyor. Özgürlük!
Bu özgürlük arayışı manevi bir arayış çünkü kurtarmaya çalışılan şey aslında kendi ruhumuz.

3.| Özgürlük arayışı:

Sorularımızın cevaplarını aradığımız serüven bu 3. aşamada başlıyor. Şimdi artık sıra ruhun zincirlerini kırmada.
Nelere bağımlıyım ben?
Niçin hayatımda bu sorunlar var?
Kim olmalıyım, buraya hangi amaçla geldim ve buna nasıl ulaşabilirim? gibi sorular bizi gerçek benliğimize ve Allah'a yaklaştırıyor. Bulunan her bir cevap ile ruha vurulmuş zincirler kopuyor.
Özgürlüğü bir sırt çantasıyla dünyayı gezmek olarak algılamayın. Bunu yapan özgür olan değil, arayışta olan. Gerçek özgürlük bu zincirleri kırmasını bilenindir ve bu bir süreçtir.

4.| Cevaplara kavuştukça:

Bu aşamaya geldiysek karşımıza belirli kişiler çıkıyor. Bunlar sadece kitaplar, videolar veya gerçek kişiler de olabilirler. Öğrenci hazır olduğunda üstat yetişir ama bu üstadın nerelerden yetişeceğini siz bilemezsiniz. Bu yüzden bu aşamada sembolleri okuyabilmek çok önemli. Yoksa gelen yardımları göremeyebiliriz. 4. aşamadan sonra evren bizimle konuşmaya başlıyor ve biz ilk defa onun dilini okuyabilecek kıvama geliyoruz. İşte burda çok tehlikeli bir şey başlıyor. İngilizce'de buna "spiritual bypassing" deniliyor. Kişi kendini öyle bir mertebeye getiriyor ki, herşeyi aştığını zannediyor. Hani var ya bu tür insanlar çıkıp televizyonlara herşeyin güzelliğinden bahsediyorlar. Herşey sevgi, herşey ışık, bu hayat cennet falan filan. Buraya çok dikkat edin hepimiz bu aşamada şeytanın varlığının inkarına düşüyoruz. Pozitif düşünerek, olumlu olarak her şeyin yoluna gireceğine dair kendimizi kandırmaya başlıyoruz. Karanlık duyguları inkar ederek bastırdığımızda kendi şeytanlarımızı yaratırız. Bu 4. aşama aslında bu şeytanları yaratmanın değil bu şeytanları yenme aşamasıdır. Bu arada şeytan kelimesini burda mecazi olarak kullanıyorum. Anlatmaya çalıştığım şey negatif düşünce, duygu ve alışkanlıklarımız. İçimizdeki şeytanlar bunlar. Dış dünyamızı cehenneme çeviren de bunlar.

5.| Arayışın derinleşmesi:

4. aşamada arayışın sığ hali mevcuttu. Bu yüzden her türlü kişisel gelişim veya dini, spiritüel kitap ve bilgi hap gibi yutuluyordu ama 5. aşamada bu tür bilgilerin artık bize hiçbir şey kazandırmadığını idrak ettiğimiz farklı bir aydınlanma yaşıyoruz. Artık bu arayış derinleşmek zorunda. Burdan sonrasında üstat zannettiklerimizin de aslında sadece bizim gibi arayışta olan insanlar olduğunun bilincine ulaşmak bizi artık tamamıyla iç yolculuğumuza davet ediyor. Burdan sonrasında en güzel dost yalnızlık. Çünkü tüm cevaplar baştan beri dışta değil, içteydi. Bu yüzden inzivaya çekilmek ve sessizleşmek gerekliydi.

6.| Kendini keşfetme:

Tüm peygamberlerin kendilerini geri çektikleri bir mağaraları var. Tek başına kaldıkları bir zaman var. Biz birer peygamber değiliz. O devir Hz. Muhammed ile kapandı ama o ve diğerleri bizlere takip edebileceğimiz altın bir yol bıraktılar. Bize erdemli yaşamanın kurallarını miras olarak bıraktılar. İnsan-ı kamil mertebesine ulaşmış olmayı kendi hayatlarıyla örneklediler. İşte 6. aşama bunu yaşayabilmek demektir. Gerçek hak adaleti yerine getirebilmek için savaşmak, doğru zamanda konuşmak doğru zamanda susmak ve haddini bilmek demektir. Nefsine söz geçirip, iradeni Allah'ın emrine bırakabilmek demektir. Erdemli bir insan olarak, çevrene güzel bir örnek olabilmek demektir. Bu aşamada artık devreye dış gezegenler girer. Artık Uranüs, Neptün ve Plüton kendilerini bu kişi aracılığıyla tezahür ediyorlardır. Kişi kendi özüyle (uranüs) ve ona verilen ilhamlar (Neptün) aracılığıyla diğer insanlarda köklü değişimlere (Plüton) sebep olur. Yani tek kişinin uyanışı birçok kişinin uyanışına sebebiyet oluşturur.

7.| Kendini aşma:

Ben diye bir kavramın artık tamamıyla ortadan kalktığı aşamadır. Kişi bu aşamada tüm arayışlarını yitirir çünkü artık sadece teslimiyet ve huzur vardır.
Bunun nasıl bir mertebe olduğunu yine ermişlerin hayatlarından öğrenebiliriz. Hepsi günlük işlerine devam etmişler. Hiçbiri evlenmekten, çocuk sahibi olmaktan, çalışmaktan ve hizmet etmekten geri çekilmemiş. Yani aslında bu aşamada kişi baştaki hayatına geri dönüyor ve zaten yaptığı şeyleri sürdürmeye devam ediyor. Hayat kaldığı yerden devam ediyor. Tüm bu süreçler boyunca değişen tek şey kişinin kendisi. Bilgelik de bu demek işte. Aslında değişen hayata olan bakış açımız. Bu serüvene başlarken var olan tek şey korku ve endişeydi. Bu serüven biterken var olan tek şey ise sevgi, teslimiyet ve huzur oluyor.

Hayat bundan ibaret işte. Bu 7 mertebeden ve bu 7 yolculuk serüveninden.
Bizi bu yolculuklara doğru zaman geldiğinde çıkaran ise yine Allah'ın emrinde olan gezegenler ve diğer gök olayları. Bu bakış açısıyla bakıldığında ne kadar muazzam bir kurgunun içinde yaşadığımızı idrak ediyor insan. Bu yüzden abartmayın hayatınızdaki zorlukları ve sıkıntıları. Boşuna kızmayın size kazık atanlara. Hepimiz birer oyuncuyuz. Amacımız ise ruhlarımızı ait oldukları cennete ulaştırmak. Geri kalan herşey yalan..

6 Mart 2019 | Balık burcunda yeniay


Kapımızda bizi bekleyen balıklar diyarında bir yeniay bulunmakta.
Bu yeniay Balık burcunun 15. derecesinde gerçekleşecek. 
Bu derece Sabîî sembollerinde, sessiz bir anda yaratıcı birine gelen ilham olarak simgelenir. 
Yani eğer sessizleşmesini bilirsek, sezgilerimiz aracılığıyla ilhamlar alıp yeni bir başlangıç yapma imkanına kavuşmuş olacağız bu yeniay. 

Hem Mars'a, hem Satürn'e olan sekstil açılarıyla birlikte huzurlu bir enerjiye sahip bu yeniay. 
Lakin kendisi aynı zamanda Neptün ile kavuşumda. 
Bu gezegen işin içerisinde olduğunda biliyoruz ki, görünmeyen alemin perdeleri açılmakta. 

Bu yeniayın görünmeyen karanlık bir yüzü var. 
O da kendini umutlara fazla kaptırmak. 
Mars ve Satürn'e olan sekstil açılar bize bunu fısıldıyorlar. 
Hayatı güllük gülistanlık zannetme, acılarıyla birlikte var olur anılar, diye fısıldıyorlar. 

Neptün'ün bu hatasını zaman zaman yapıyoruz hepimiz. 
Bu da geçer, deyip karanlıklardan kaçıyoruz. 
İzin veriyoruz hayatın bizi aldatmasına.
Sonra da kendimizi kurbanmış gibi hissediyoruz. 
Oysa biz çevirdik kafamızı.
Görmezlikten geldik görmemiz gerekenleri.
Bu yeniay bu anlayışı artık sürdürmemek için yeni bir başlangıç yapmamızı bekliyor bizden. 

Bir kere de olsun ayaklarımız sağlam bassın yere. 
Satürn gibi katı olabilelim.
Bir kere bile olsun, nasılsa her şey yoluna girer diyerekten ayağımıza beklemeyelim. 
Mars gibi olup, doğrular için savaşabilelim. 
Adaletle bize düşenleri yerine getirebilelim. 

Her Balık burcundaki gökyüzü olayı mistiktir ve mistik diyarın kapılarını açar yeryüzündekilere. 
Kimimiz sezgileri aracılığıyla algılar bunu, kimimiz ise rüyalar ve ilhamlarla alır ruhunun gıdalarını. 
Siz de dinleyin ruhunuzun sesini ve rüyalarınızın sembollerini okuyun.
Okuyun ki, Sabîî sembollerinin tanımladığı bu ilhamı alabilin. 

Merkür geriliyor olacak bu hafta.
Yani içe yönelmek ve yeni bir başlangıç için farkındalık yaratmak için çok güzel bir fırsat bu.
Aynı zamanda yeniayla birlikte Uranüs 7 yıllık Boğa burcundaki yolculuğuna başlıyor olacak. 

Yani bu yeniay sıradan bir yeniay değil.
Değişimi ve fırsatları beraberinde getiren bir enerji bu. 
Bu mistik portaldan yararlanabilmek için gerçekçi hayaller kurun hilali gökyüzünde görebildiğinizde. 
Önünüzdeki yıllar için hedefler belirleyin. 
Bunların her birini dua eşliğinde Ya Hadî esmasını zikrederek yapın. 
Mars ve Satürn'ün etkisiyle birlikte Neptün sayesinde çok daha çabuk tezahür olacak bu istekler.
Bu yüzden hedef belirlerken, istekte bulunurken ve dua ederken çok dikkatli olun. 

Bu yeniayın hepimize hayırlara vesile olacak kapılar açması dileğimle..