28 Eylül 2019 | Terazi burcunda Yeniay & Venüs'ün doğuşu

  • Share

Öze varış'ın 3 yolu & 3 kollektif gezegen

  • Share

14 Eylül 2019 | Balık burcunda neptünyen dolunay

  • Share

30 Ağustos 2019 | Başak burcunda Yeniay

  • Share

15 Ağustos 2019 | Kova burcunda dolunay

  • Share

1 Ağustos 2019 | Aslan burcunda Yeniay

  • Share

Neptün & yarattığı korkunç illüzyonlar

  • Share

17 Temmuz 2019 | Oğlak burcunda ay tutulması

  • Share

Dominant Mars | Erkeğin tek istediği cinsellik ise?

  • Share

2 Temmuz 2019 | Yengeç burcunda Güneş tutulması

  • Share

KARANLIK İLİŞKİLER & DIŞ GEZEGENLER

  • Share

17 haziran 2019 | Yay burcunda Dolunay

  • Share

Astrolojide korku göstergeleri

  • Share

3 Haziran 2019 | İkizler burcunda yeniay

  • Share

19 Mayıs 2019 | Akrep burcunda Dolunay

  • Share

Karşı tarafın astroloji haritası hakkında küçük sırlar

  • Share

28 Eylül 2019 | Terazi burcunda Yeniay & Venüs'ün doğuşu


Kapımızda 5 derece Terazi burcunda bir yeniay bulunmakta. 
Bu haftayı bu yeniayla birlikte daha da özel kılan birşey var ki, o da Venüs'ün yeraltı yolculuğunu bitirmiş olmasıyla gece yıldızına dönüşerek, hepimizi güzelliğiyle gökkubbede büyülemeye başlaması. 
Bundan önceki 9 ay boyunca lüsiferyen özellikleriyle sabah yıldızı olarak gösteriyordu kendisini sonra Güneş ile kavuşunca kaboldu gökkubbeden ve şimdi Terazi burcundaki yeniayla birlikte yeniden dirilişini kutluyor olacak. 

Bu Venüsyen tüm konularda, ister aşk ister para olsun yeni bir döngüye girdiğimizi gösteriyor. 
Hırslardan arınacağımız, daha mantıklı ve uygun adımlar atacağımız 9 aylık bir sürece başlıyoruz. 
Bu süreç içerisinde yepyeni güzel aşklar doğabilir. 
Zaten iyi bir temel üzerine oturtulmuş ilişkiler bir sonraki aşamaya taşınılabilinir. 
Para, refah, bolluk ve bereket konularında şansımız artabilir, güzel fırsatlarımız çoğalabilir. 
Güzellik, uyum, huzur uğruna atılacak olan tüm yeni adımlar bizi güzel yerlere getirebilir. 

Aslında güzel ve önemli bir yeniay bu. 
 Ama zorlukları da yanında gelmekte. 
Terazi burcunda sadece Güneş ve Ay yoklar, Merkür ve Venüs de burda bulunmaktalar ama Satürn ve Plüton'dan zorlayıcı bir etki almaktalar. 
Yeni bir başlangıç var hepimize ama aynı zamanda da uyarılıyoruz.
Geçmişini temizlemeden arınma ve yenilik yok öyle kolay kolay diye azarlanıyoruz biraz Oğlak burcundaki sert etkiden.
Bu yüzden sıkıntılar var önümüzde aşmamız gereken. 

Korkularımız var. 
Güven sorunlarımız..
Artan sorumluluklarımız..
Başedebilecek miyiz bunlarla?
Aşabilecek miyiz dışımıza yansıttığımız kendi karanlıklarımızı?

Gökkubbedeki her hareket yeryüzü insanlarına etki eder. 
Yeniaylar yeni başlangıçlara gebedir. 
Ve her doğum zorluluğuyla beraber gelir.
Sancısını çekerim, içimdeki güce inanıyorum, başarırım diyenlere müjde.
Çok güzel bir döneme girmiş bulunmaktasınız bu yeniayla birlikte. 
Yok ben korkarım, inanmam kendime, güvenmem evrene diyenlere ise kötü bir haberim var. 
Muazzam bir fırsatı kaçırmaktasınız!

Önünüze çıkan zorluklardan korkmayın. 
Çoktan aşmanız gereken sıkıntı kırıntıları bunlar. 
Satürn, Plüton ve Güney Ay Düğümu her birimizin hayatında dev bir karmik temizlik yapmakta. 
Ne mutlu bunu gören, hisseden ve anlayana.
Çünkü onlar bu 9 aylık süreç içerisinde mantıklarına uyan ve kalplerinin fısıldadığı yollardan yürüyerek güzel diyarlara varacaklar. 

Bu yeniayın ve Venüs'ün dirilişinin bize anlatmaya çalıştığı tek bir gerçeklik var aslında. 
O da kararlı, mantıklı ve sevgidolu olmak. 
Uyum ve huzur uğruna atılan sevgidolu adımlar güzel doğumlara vesile olacaklar. 
Korku, bastırılmışlık, kararsızlık gibi korkularla atılalacak olan adımlarınızdan ise korkun, çünkü onlar karanlığı yaratacaklar. 

Venüs'ün gece yıldızı olarak gökkubedeki muazzam güzelliğinden etkilenmeniz ve tıpkı onun gibi karanlığınızı aydınlatan güzel bir ışık olmanız dileğimle..
Güzel bir yeniay olsun bu hepimize.

Öze varış'ın 3 yolu & 3 kollektif gezegen


Şu kahpe kapitalist sistemin içerisinde köle gibi yaşarken, kimilerimiz köle olmaktan hiç rahatsız değil, kimilerimiz ise kurtuluşun yolunu aramakta. Çünkü kimilerimiz farkında.. Bu düzen bizi Özü'müzden uzaklaştırıyor ve ondan uzaklaştıkça herşeyi yitiriyor, kendimizi dev bir uçurumdan aşağa, karanlığa atıyoruz.

Bu yazımda bu dünyada geçtiğimiz ve bizi özümüze götüren 3 yoldan bahsedeceğim.
Şaman öğretilerinde bu 3 aşamayı tanımlamak için "Orta dünya" "Alt dünya" & "Üst dünya" kavramları kullanılmış.

Orta dünya kavramıyla günlük, rutin hayatımızı anlatmışlar aslında. Bu hayatta kalabilmek için hepimizin bir barınağa, yiyeceğe ve paraya ihtiyacı var. Bunlara sahip olabilmek için de yapmamız gereken belirli işler var.

Alt dünya kavramıyla bütün sırları ve karanlıklarıyla bilinçaltımız kastedilmiş. Duygusal alemimiz. Bilincinde dahi olmadığımız yara ve üzüntülerimiz.. ama aynı zamanda en büyük tutku ve arzularımız.

Ve son olarak Üst dünya kavramı ile fiziksel bedenimizin ötesinde olan ruhumuzu ve sırlarını anlatmak istemişler. Gerçek kökenimizi. Yani dünya ötesi olan Üst Benliğimizi.

Bu dünyadayken her 3 aşamadan aynı anlarda geçeriz ama çoğu zaman öğrendiklerimizin bilincinde olmayız.
Orta dünyada ego, yani nefsimizin imtihanlarını veririz. Yaşamımızı sürdürebilmek için temel ihtiyaçlarımızı elde ederken hırs, açgözlülük ve vicdansızlık gibi karanlık yönlerimizle imtihan ediliriz.
Alt dünyada duygularımız ve hislerimiz üzerinden imtihan ediliriz. Yani kırılır, üzülür, yıpranır ve bunları aşabilmek için kalbimizi ne pahasına olursa olsun açmayı öğreniriz.
Üst dünyada ise ruhsal imtihanlarımızı veririz. Erme mertebesine ulaşabilmek için bu imtihanlardan geçeriz. 

Kimi öğretiler bu aşamaların her birini önemserken kimileri de sadece belirli bir yolu tercih eder. Mesela Budizm gibi doğu inançları egoyu bir düşman gibi görerek onu aşmanın peşindedirler. Batı ise tam tersine bu yolu seçerek ilerler.
Birini yanlış diğerinin doğru olduğunu söyleyemeyiz. Asıl önemli olan bir yolu seçmek değil, 3 yol üzerinde de ustalaşabilmektir.

Aslında ne ego düşmandır, ne de duygularımız köstektir başarılarımıza. Ruhsal sıkıntılarımız da sıkıntı değildir aslında.
Her birinin bir görevi vardır ve bu görev karanlıkları aştırmaktır.

Egomuz bireyselliğimizi oluşturur. Astrolojide Güneş ve Uranüs'ün bir parçasıdır.
Güneş burcumuz gerçek özümüzü gösterirken, Uranüs kollektif özümüzü ve asıl görevimizi tanımlar. Güneş sadece kişisel misyonumuzu gösterirken, haritamizdaki Uranüs toplum içerisindeki bireysel misyonumuzu, bu gezegende var oluşumuzun gerçek özünü ve sebebini temsil eder.
Bu yüzden güneş burcumuzu gerçekleştirebilmek bizi Uranüs'ün gerçek özgürlüğüne vardırır. Bunu başaramayanlar hayatları boyunca özlerinden uzak kalarak, köle gibi sistemin içerisinde yaşarlar. Güneş'lerini tam manasıyla tezahür edenler ise Uranüs'lerinin onlara bahşettiği ve sadece onlarda bulunan yeteneklerle ön plana çıkarak çevrelerine hizmet etmeye başlarlar. Burdaki hizmet artık bir kölelik değildir. Çünkü kişi ne şekilde hizmet etmek istediğini kendi belirler. Düzenin içerisinde var olsa da aslında kendi kurmuş olduğu düzenin bir parçasıdır ve diğerlerini yönetir, yani onlara yol gösterir.

Duygularımız ve bilinçaltımız Ay tarafından temsil edilir. Ama tüm bunlar gizemlidir çünkü içimizde gerçekleşir. Bu yüzden Neptün'ün etkilerini hissederiz en derinlere indiğimizde. Neptün gezegeni ruhlar alemine giden 12. evin kapısını aralar bizlere. Sırlara vakıf oluruz burada. Ama oraya varana dek duygu ve hislerimizle boğuşuruz dünyada. Sevgiyi tadarız ilk defa. Ne kadar kuvvetli bir duygu olduğunu ve bizi en derinimizden etkileme gücüne sahip olduğunu idrak ederiz. Veya hayal kırıklıklarımız, belirli korkularımız.. tüm bunlar çok kuvvetli ve mantığımızla çözemediğimiz, bizi yönlendiren içsel güçlerdir. Hissettiğimiz bu coşkuların bazıları bize bu hayattaki en güzel anları yaşatırken, bazıları da en korkunçlarını yaşatır. Çünkü duygularımızı, yani Ay burcumuzu aşmadan Neptün'ün aşkınlığına ve koşulsuz aşk boyutuna varamayız.

Ve son olarak ruhumuz atalarımızın bir meyvesi gibidir. Satürn ve Plüton gezegenleri ruhumuzun son varış mertebelerini temsil ederler. Satürn ataların karmasını aklar. Plüton ise, ruhumuzun gerçek kökenini.. Satürn bu dünyanın son kapısıdır. Ona varan ermiş sayılır. Plüton ise ruhsal alemin ilk kapısıdır. Ona varanın ne olduğunu sadece varan bilir.
Bu iki mistik gezegen, etkilerinden en çok korktuğumuz gezegenlerin başında gelir. Oysa yazının başında bahsettiğim 3 yolda ilerlemiş olanın son raddesidirler.

Hayatınızdaki hiçbir şeyi öylesine deneyimlediğinize dair kendinizi kandırmayın. Çünkü herbirimizin belirli rolleri var. Her birimiz aynı aşamalardan geçiyoruz ama tekamül mertebelerimiz, yani katettiğimiz yollar farklı.

Gökkubbedeki gezegenler yörüngelerinde masum bir şekilde dans ederken, yeryüzündekileri kendi etkileri altına alıverirler. Onların etkilerinde kalan bizler, iradelerini kullanarak bilinçlenmek için belirli yolları seçerler. Bu seçimlerdir hayatımızın özünü belirleyenler..

Unutmayın herzaman için tek sorumlusu var başınıza gelenlerin..
O da her daim siz kendinizsiniz!
Bu 3 yoldan istediğinizi seçebilirsiniz. Ama bilin ki bu dünyaya üçünde de ustalaşmak üzere gelmektesiniz. Bu yüzden kaptırmayın kendinizi bu kapitalist düzene. Tüketmek için değil, ermek için geldik bu yeryüzüne.

14 Eylül 2019 | Balık burcunda neptünyen dolunay


Değişken bir haftanın enerjisi ve 21 derece Balık burcundaki dolunay ile buluşmak üzereyiz. 
Gökkubedeki birçok gezegen değişken burçlarda bulunuyorlar. 
Başak burcundaki stelyum hala devam etmekte, Jüpiter Yay'da, şimdi ise bir de Balık burcundaki dolunay bizi bir hayli değişken bir atmosfere sokmaktalar. 
Bu saydığım burçlar arasında oluşan karşıtlık ve Jüpiter'e olan kare açı bizi duygusal ve fiziksel anlamda biraz yoracak.
Kendi iç dünyamızdaki karmaşıklığa netlik kazandırmakta zorlandığımız iki haftalık bir sürece giriyoruz. 
Ama korkmayın. 
Bu dolunayın bize bırakmak istediği tek şey var. 
- O da başa gelenin her halükarda çekildiği. -
Kaybolmaktan korkmayın bu dönem. 
Çünkü doğru zannettiğiniz yol yanlış, yanlış zannettiğiniz yol doğru çıkabilir. 
Var olmadığını zannettiğiniz yol ise ansızın önünüzde belirebilir.

Duygularımız, hislerimiz, düşüncelerimiz ve arzularımız kaygan zemin üzerinde olacaklar bu süreç içerisinde. 
Belirsizlik hissi hakim gökyüzünde. 
Bir o yöne bir bu yöne savrulacağız, belki de birçok yola girip, birçok yoldan da sapacağız. 

Sararmaya başlayan ve ölüme huşu içerisinde dans eden yaprakları anımsatıyor bu dolunay enerjisi. 
Her zamanki gibi bize 'güven evrene ve çevrene' mesajını veriyor. 
Serbest bırakıp bu sessiz, sakin dansa bir katılabilsek, huzur içerisinde varacağız varmamız gereken yere ama Başak burcundaki gezegen toplaşması kontrolü elimizden bırakmakta zorlanmamıza sebep oluyorlar. 

Başak diyarındaki stelyum enerjisi herşeyi planlayıp programlamamızı istese de, Balık'taki bu dolunay teslimiyeti hatırlatıyor bize.
Bir de bu ikisinin arasına sıkışmış bir Jüpiter var ki, umudu ve inancı asla elinden bırakma diye fısıldıyor.
Ama yarınlarımız o kadar karmaşık ve belirsiz ki, neye inanalım, umudumuzu kime bağlayalım bir türlü bulamıyor ve bilemiyoruz.
Bu yüzden Başak enerjisini kullanarak aklınıza ve mantığınıza danışın ama bir yandan da bırakın kendinizi akıntıya ve güzel günlerin ufukta olacağına inanın. 
Su akacak yolunu bulacak nasıl olsa.
Umudumuzu yitirmek üzere gibi olup, gelecekteki karanlık günlerin yasını şimdiden tutmanın hiçbir manası yok.

Bu dolunay, Balık burcunun haritamızda bulunduğu alanda bir tamamlanışı sembolize ederken aynı zamanda alternatif yolların önümüzde belireceğinin sinyalini veriyor. 
Neptün etrafımızı sisli puslu görmemizi sebep olurken, bu alternatif yolların bilincinde olmamamız gayet doğal ama bu sis elbet berraklaşacak ve önümüz aydınlanacak. 
Ama bu yolların önümüzde belirmesi için ilk önce yolunda gitmeyen tıkanıklıklarımızı boşaltmamız gerek. 
Bu dolunay aslında bir arındırma enerjisini beraberinde getiriyor. 
Başak burcunun saf, duru, akıllı ve mantıklı enerjisini kullanarak kendimizi bize artık hizmet etmeyen karanlıklardan arındırmamız gerekiyor. 
Bu yüzden gelecekte değiştirmek istediğiniz şeye değil, bu gününüze ve şu anınıza odaklanın ve arının.

 Neptün ile buluşan bu dolunay enerjisi dualarımıza, rüyalarımıza ve manevi iç dünyamıza şifa gibi yansıyabilir.
Yeterki izin verelim kalbimizi buna. 
Hepimiz için hayırlı bir dolunay olması arzumla..

30 Ağustos 2019 | Başak burcunda Yeniay


Kapımızda 6 derece Başak burcunda bir yeniay bulunmakta. 
Mars, Merkür ve Venüs ise bu yeniaya eşlik etmekteler. 
Bakirliğin ve saflığın sembolü olan Başak bu yeniayla tertemiz, yeni bir sayfa açmayı nasip eyliyor her birimize. 

Ne var ki biraz kafamız karışık. 
Hem de birçok konuda. 
Çünkü Neptün ile Jüpiter arasındaki kare açı kendisini son kez tekrarlıyor. 
Tüm yıla etkisini yaymıştı bu kare. 
Bir yandan güzel ve umut verici şeyler olurken bir yandan da toz pembe görme eğilimindeydik herşeyi. 
Bu sis bulutunun içerisine bir kere daha giriyoruz birlikte. 
Ama bu sefer gökyüzünde bir yeniay var. 
Yeni bir başlangıç uğruna bir iç yenilenmeden geçmemiz isteniyor. 
Ve bunun için Başak burcunun gölge yanlarından olan eleştirel ve yargılayıcı, detaycı ve kuşkucu tavırlarımızdan vazgeçmemiz gerekiyor. 

Bu aralar hepmizde bir mükemmel olma takıntısı var.
İstediğimiz belirli bir takım şeyler var. 
Bu konuda o kadar net olduğumuzu düşünüyoruz ki hiç esneme payımız yok.
Kafamıza koymuşuz. 
Ya böyle olacak ya da hiç! 
Oysa evren bu kurallar doğrultusunda işlemez. 

Varış okyanustur. 
Hepimizin yolculuğu orda son bulur. 
Oysa o okyanusa kavuşan binlerce nehir ve akıntı vardır. 
Bunlar bizim biricikin yolculuklarımızdır. 
Bazen güzel olan uyum sağlamaktır. 
Akışa kendini bırakmaktır. 
Teslimiyettir.
Ve sonsuz güvendir. 

Ne zaman Başak burcunda stelyum olsa, fazlasıyla abartabiliyoruz etrafımızda olanları. 
Fazlasıyla yargılayabiliyor ve eleştirel davranabiliyoruz. 
Bu yüzden yukarıda saymış olduğum karşıt burç olan Balığın özelliklerini hatırlatmalıyız kendimize. 
İçimizde dengeyi en güzel bu şekilde sağlayabiliriz. 

Bu yeniay toprak elementinin sağlam ve bereketli enerjisiyle yansıyacak herbirimizin hayatına. 
Bu yüzden kendimize, bizi okyanusa vardıracak yeni yolumuzu seçmemiz için, yani yüreğimize 6 ay sonra Başak burcundaki dolunay ile çiçeklenecek tohumu atabilmemiz için, bir yol belirlememiz gerek. 
Bu yol için de ilk önce kendimize bir hedef koymamız gerek. 
Ve bu hedefi bir Başak gibi tüm detaylarıyla belirlememiz ama sonra da akışa ve zamana bırakmamız gerekecek. 

Bu yeniay arındırın kendinizi kurallardan. 
Doğru bildiğiniz yanlışlardan. 
Kendinize koyduğunuz kuralllardan.
Ve arındırın kendinizi başkalarını ve hatta kendinizi yargılamaktan. 

Fazla kural belirlemişiz kendimize. 
Bu şu şekilde olmazsa hiç olmasın dediğimiz şeyler var hepimizin hayatında. 
Oysa bu yeniay bunun tam tersini arzulamakta. 
Hatalarımızdan ders çıkaralım ve saf, temiz bir niyetle dualarımızı sıralayalım Yaradana. 
Çünkü bu yeniaya Satürn ve Uranüs destek çıkıyorlar. 
Eskiyi yenileme, yeniyi tahmin ettiğimizden de daha güzel inşa edebilme imkanımızın olduğuna işaret ediyorlar. 
Bu yüzden kısıtlamayın kendinizi. 
Kendinize koyduğunuz hedeflerde sezgileriniz yönlendirsin sizi, nefsiniz veya korkularınız değil. 

15 Ağustos 2019 | Kova burcunda dolunay


Kapımızda 22 derece Kova burcunda dolunay bulunmakta. 
Gökkubbede ise Lusifer Venüs gece yıldızı olmaya hazırlanmakta. 
Bu dolunay soğuk bir diyardan esinti getirse de inanılmaz sıcak ve tutku dolu bir ortam yaratmakta..

Güneş ile Venüs kavuşarak Venüsyen tüm konularda 9 aylık yeni bir devreyi başlatmakta.
Şimdiye kadarki 9 ay boyunca dışa dönüktü bu enerji. 
Daha şeytani yönüyle deneyimledik bu Venüsyen enerjileri. 
Şimdi ise saflığına geri dönerek yeni bir 9 aylık döngüyü başlatacak. 
Bizi biraz daha içimize davet ediyor olacak.
Sevgiyi dışa yansıtmaktansa daha çok içimizde beslememiz gerektiğini hatırlatacak.

Venüs'ün Güneş ile kavuşumu Kralın verdiği yeni kararların olduğunu gösteriyor. 
Bu yüzden bu dolunay yaşayacağınız idrak ve farkındalıklara dikkat edin. 
Böylelikle bu kavuşumun temsil ettiği kararları daha net sezebilirsiniz.
Şimdiye kadarki 9 aylık süreç içerisinde fazlasıyla bencil davrandıysak, çevremizdeki insanların kalplerini kırdıysak yahut parayı har vurup harman savurduysak, şimdi bedel ödeme zamanına giriyoruz. 
Çok daha merhametli, çok daha vicdanlı, çok daha sabırlı ve çok daha sevgidolu olacak adımlarımız. 
Çok daha kalp merkezli olacak hayatlarımız ama mantığımızı da kullanacağız. 
Tüm Venüsyen konularda çok daha bilgece davranma isteğinde olacak ruhumuz. 
Çünkü Venüs'ün Güneş ile olan kavuşumu özümüz ve ruhumuzla gerçekleştireceğimiz toplantıyı sembolize ediyor. 
Bu yüzden bu dolunay diğerlerine nazaran biraz daha özel. 
Çünkü bir dolunay olarak tamamlanışı ve bitişi sembolize etse de, aslında 9 aylık yeni bir döngünün ve başlangıcın sembolü aynı zamanda. 
Döngü sıfırdan başlamak üzere ve neler yaşayacağımızı belirleyecek olan şey ise geçmişteki atmış olduğumuz adımlarımız ve ettiğimiz niyetlerimiz. 

Bu süreç içerisinde Venüs gökkkubeden bir müddetliğime yok olacak ve gözükmeyecek. 
İşte bu yok oluşu boyunca biz de kendi karanlık içimize yönelmeli ve onun ilhamlarını sezmeliyiz. 

Bu 9 ayda bir gerçekleşen bir döngü ve farkına varana güzel armağanlar getirecek. 
Yalnız bunlara kavuşabilmemiz için ilk önce bir şeyi kurban etmemiz gerekecek ve o da aradığımızı zannettiğimiz şeyden, daha iyisini elde etmek uğruna bir vazgeçiş olabilir. 
Yani kurban etmemiz gereken şey bencilliğimiz ve bencilce arzuladıgımız isteklerimiz.
Çünkü Venüs sabah yıldızıyken arzu ve tutkularımız uç noktalardaydı. 
Şimdi ise sakinleşme ve durgunlaşma, ayaklarımızı tüm Venüsyen konularda toprağa sağlam basma zamanı. 

Ay Kova burcunda Aslan'daki Venüs ve Güneş kavuşumuyla hizalanırken Mars da Regulus yıldızıyla kavuşuyor. 
Güçlü bir arınma enerjisi bu. 
Kova burcu her ne kadar soğuk bir mantık burcu da olsa bu dolunay enerjisi sıcak ve tutku dolu. 
Aslan burcundaki gezegen stelyumu karmayı yakma ve yeniden başlama fırsatını sunuyor. 
Saflaşma enerjisini yeryüzündekilere armağan ediyor. 

Bu dolunay kullanın bu enerjiyi ve sevginizi gösterin çevrenizdeki herkese. 
Hem de en saf haliyle.
Ve güzel niyetlerde bulunun. 
Bırakın geçmiş gitsin ve izin verin gelecek tüm güzelliğiyle sizi büyülesin. 

1 Ağustos 2019 | Aslan burcunda Yeniay


8 derece Aslan burcunda bizleri bekleyen bir yeniay var yakınımızda.
Aslan burcunun hanesi kalabalık bu ara. 
Burda hem Mars, hem Venüs, hem Güneş hem de Ay bulunmakta. 
Bütün enerjiler birleşmiş bir vaziyetteler ve bize Aslan burcunun temsil ettiği özellikleri hatırlatıyorlar adeta. 

Sıcaklık
Samimiyet
Sevgi
&
Çoşku

ama karanlık yönleriyle birlikte

Ego
Kibir
&
Tutku

•••

Bu yeniay iyicil Jüpiter'e üçgen, Uranüs'e ise zorlayıcı açıda gerçekleşecek. 
Kısa bir zaman önce gerçekleşmiş olan bir şans veya olayın ardından gelecek olan ani bir değişimi sembolize ediyor bu yeniay. 

Yeni bir duygusal başlangıç yapacağız hep birlikte. 
Bu yeni adımımızı atmaya sebep olan şey içimizdeki küçük çocuğu doyurma isteği olacak. 
Bu yüzden bu yeniayla birlikte bu çocuğun sesine kulak verin. 
Onu dinleyin!
O sizsiniz aslında.
Sizin geçmişiniz ve geleceğiniz.
O içinizdeki küçük çocuk sizi yönlendiriyor ve siz ne zaman onu dinlemekten vazgeçseniz,  yolunuzdan sapıyorsunuz.

Bu yüzden bu yeniay bu yolculuğumuzu sorgulama sorumluluğumuz var. 
Kendimize ihanet ettiğimiz alanları bulmamız şart.
Gerekirse dönüp tekrardan sıfırdan sarmamız da şart. 

Kibrinizin, egonuzun veya tutkularınızın kölesi olmayın. 
Bu hayatta herşey gelip geçici.
Bu gerçeği unutacak ve kendinizi Aslan burcunun bu karanlık taraflarına kaptıracak olursanız Uranüs'ün ani şimşeğiyle çarpılmışcasına kendinize getirilirsiniz.
Bu yüzden bu olmadan siz aydınlatın çevrenizi. 
Farkına varın olup bitenlerin. 

Bu yeniay içinizdeki çocuğa kulak verme zamanı. 
İçinizdeki o masum parçanızı tekrardan keşfedin.
Sarıp, sarmalayın onu ve sevin.
Sorun ona neleri arzuladığını ve hayallerini gerçekleştirin. 

Bu yeniayın bu güzel enerjisi bize Uranüs'ün özgürlüğünü getirecek. 
Korkmayın ani değişimlerden çünkü bu hayatta sadece değişmesi gereken şeyler değişir. 
Bu yüzden direnmek saçma. 
Akışta kalmak ise en güzeli.
Bu yüzden mantığınızı devredışı bırakın ve kalbinizin sesini dinleyin.
Sizi yeni bir Size götürecek. 

Neptün & yarattığı korkunç illüzyonlar


Bu resmi instagram üzerinden bir arkadaşım paylaştı geçenlerde. İlk önce gözlerim görmek istemedi ama sonra yinede geri dönüp baktım, resmin benimle konuşmasına izin verdim ve sadece üzüntü ve korku hissettim, dehşete kapıldım. Çünkü bu resmi hepimiz yaşıyoruz, hem de her an. İster televizyon izleyelim, ister sosyal medya hesaplarında gezinelim. Sürekli bize gerçek dışı bir hayat gösteriliyor. Ful makyajlı, tapılacak derecede güzel kadınlar. İnanılmaz derecede yakışıklı, paralı, kaslı erkekleri görüyor gözlerimiz. Ve her defasında dönüp kendimize bakıyor ve iğreniyoruz kişiliğimizden, sevmediğimizi farkediyoruz bedenimizi, memnun olmadığımızı hissediyoruz yaptığımız işten, kazandığımız paradan. Niye yaşıyoruz ki biz zaten? Adam bir film artisti oluyor paraya para demiyor, kız sosyal medyada fenomen oluyor dünyayı geziyor. Biz sadece yerimizde sayıyoruz. Ne doğru düzgün bir özelliğimiz var, ne bir çekiciliğimiz, ne de bir yeteneğimiz.

Siz kendinizi hiç böyle hissettiniz mi?
Hissettiğinizi biliyorum çünkü bir şeye sürekli maruz kalıp da ondan etkilenmemek maalesef imkansızı başarmak gibidir.
Peki ya bu toz pembe görünen, içine düştüğünüzde kendinizi çok zor kurtarabileceğiniz bu illüzyon hangi gezegene ait biliyor musunuz?

Burası Neptün'ün diyarı.
Kendisi 12. haneyi, yani Balık burcunun temsil ettiği, kapıların ardında yaşanılan, görünmeyen alemi temsil eder. Rüyalar diyarıdır burası. Gerçek dışıdır. Var olmayandır.
Neptün sinema ve fotoğrafçılık mesleklerini temsil eder. Yani sahte olanı.
Sinema'daki filmler bazen gerçek hayattan uyarlanma dahi olsa yinede herşey yalandır, kurgudur. Sadece bir oyundur.
Fotoğrafçılığın neresi yalan diye sorabilirsiniz. Aslında çok basit. Bir fotoğraf karesi zamanı durdurur. O kareyi yakalar ve o anı ölümsüzleştirir. Oysa bu hayatta ölümsüz olan hiçbir şey yoktur. Hapsedilebilen bir an'da yoktur. Herşey akış içerisindedir. Herşey değişir ve asla aynı kalmaz. Bu yüzden gözlerimizin gördüğü o muazzam güzellikteki resimler Neptün'ün yarattığı gerçekdışı illüzyon dünyasına aittir.

Yaşınız kaç olursa olsun günümüzün teknolojisi bizi bu uçurumdan aşağa sürüklüyor. Belki yaşça daha olgun olanlarımız özlerine uygun davranıp bu tehlikelerden kendilerini koruyor olabilirler ama ya küçüklerimiz? Çocuklarımız? Gençlerimiz?
Onlar maalesef çok büyük bir tehlikenin altındalar.
Genç bir kızın 'ben makyaj yapmadığımda kendimi hasta gibi hissediyor, toplumda onaylanmayacakmışım gibi korkuyorum' demesi içimi parçalıyor.
Biz bu çocuklara gerçek hayatı göstermek  ve onları tekraradan gerçekliğe döndürmek zorundayız. Yoksa bu resimdeki karelerin benzerleri bizleri de mahvedecek.

Çocuklarımızı özlerine uygun yetiştirelim.
En büyük idolü de rakibi de kendi olsun. En büyük düşmanının kendi zihninde ona eksik olduğunu fısıldayan nefsi olduğunu bilsin.
En büyük idolü de kendi hayalleri olsun. Gözleri Jeniffer Lopez'in poposunda değil, gelecekteki huzurlu günlerinde, başarılarında olsun.
Justin Bieber'ın şöhretini bir şey zannedip ona tapacağına, çevresindeki herkese nasıl güzel bir örnek olabilirim diye düşünerek, çabalayarak, didinerek geçirsin vaktini.

Bunlar çok güzel şeyler. Ben de çocuğumu böyle yetiştirmek istiyorum ama nerde.. diyenleriniz var, biliyorum. Böyle bir zamanda insanın özüne ruhuna aykırı davranmadan, kendine sadık kalabilmesi çok zor. Ama bunu başarmak için geliyoruz yeryüzüne. Kukla olmak, şirke girmek, kirlenmek için değil. Arınmak ve saflaşabilmek için.
Hiç kimsenin bizden bir üstünlüğü yok. Biz de hiç kimseden üstün veya daha özel değiliz. Hepimiz Bir'iz. Bunu yetiştirdiğimiz nesle aktarma sorumluluğumuz var.
Bu yüzden çocuklarınız ergenlik çağına girdiğinde onlara arkadaşça yaklaşmayı deneyin. Mesela eğer kızınız makyaj yapmaya aşırı düştüyse, gel bak sana ne göstereceğim diyip victoria secret meleklerinin veya taptığı ünlünün makyajsız hallerini gösterebilirsiniz. O pek birşey zannettiğimiz ünlülerin ne hallerini yakalatmış Neptün. :)


Kendisini hayal dünyasına kaptıran eninde sonunda Uranüs'ün uyanışıyla kendisine gelir. 
Hepimiz özel yaratılmış varlıklarız. Her birimizin kendine has özellikleri var. Bu yeteneklerimizi bir keşfedebilsek, diğerlerinin ne güzellikleri, ne başarıları, ne de maddi imkanları umrumuzda olacak. 
Merkezinize daima kendinizi alın ve çevrenizde size aşılanan şeylerin etkisinde kalmadan kendi yolunuzu çizin. Çevrenizdeki gençlere ve çocuklara ve en önemlisi mirasınızı devrettiğiniz yeni gelen nesle ancak bu şekilde güzel bir örnek olabilirsiniz. 

17 Temmuz 2019 | Oğlak burcunda ay tutulması


Kapımımızda bizi en derin korkularımızla yüzleştirmek üzere gelen, 24 derece Oğlak burcunda bir Ay tutulması var.
Gökyüzünde Satürn, Plüton ve Güney Ay Düğümü el ele vermişler ve eskiyi tamamıyla yıkma niyetindeler.

Güney Ay Düğümü, ejderha'nın kuyruğu ile sembolize edilir. Kuyruk bıraktığımız, teslim olduğumuz, gitmesine izin verdiğimiz yerdir.
Vücut kendisini çeşitli yollarla arındırır. İçinde tutmaz, bırakır.
Çünkü bırakmazsa bilir, zehirlenebilir.
İşte bunun mesajını getiriyor olacak bu tutulma herbirimize, Oğlak burcunun bulunduğu hanede.

Oğlak güvenilirdir. 
Duvarları vardır. 
Sabittir. 
Ve inattır.
İşte bu inadı ve inadın arkasında yatan güven korkularını yenme görevini veriyor bu tutulma bizlere. 
Eskinin yıkılma vaktinin tam da şimdi şu an olduğunu fısıldıyor.
Bu yüzden olgunlaşmamıza, büyümemize ve güç kazanmamıza engel olan her ne varsa, hepsiyle vedalaşın bu tutulma aracılığıyla.
O kadar muazzam bir geçiş kapısı ki bu, karmayı yakmak için, kullanın bu enerjiyi ve fırsatı.

Duygularınızın, düşüncelerinizin veya inançlarınızın daha fazla kölesi kalmamamız gerektiğini sembolize ediyor bu tutulma. 
Cesaretten sonra değişimi, değişimden sonra ise gücü vaat ediyor bunu başaranlara.

Bu tutulma ve yaz ayları boyunca bir ölüm var birçoğumuzu bekleyen. 
Ama korkmayın bu ölüm özgürlüğü beraberinde barındırıyor. Yani yılan misali derimizi dökeceğiz, bunu yaparken tabiki de canımız yanacak, içimiz parçalanacak, korkacak ve engellemeye çalışacağız ama bu transformasyona izin vermeyen herkesi ölümden çok daha korkunç olan bir hayat dersi bekliyor olacak. 
O da esaret!

Plüton ve Satürn bize kabuğumuzu kırdıracak. Bunun için en kuvvetli gölge benliğimiz ölmek zorunda. Bırakın gitsin bu parçanız. Çünkü size asla ait olmaması gerekiyordu. Bu yüzden tutunmak, onun hayatta kalması için çırpınmak saçma.
Ölen ölmeli, giden gitmeli, gelen de gelmeli bu tutulmayla.
Korktuğunuz şey her ne ise, onun üzerine cesaretle yürüyün. Çünkü bunu yapmayı kendiniz seçmezseniz, yapmak zorunda bırakılacaksıniz ki çok daha tehlikeli olabilir. Sonuçta Satürn ve Plüton en büyük kötücüllerdir astrolojide. 
Bu yüzden cesaretinizi onlardan alın. 
Kötüyü yaratmak için değil, yıkmak ve yok etmek için kullanın.

Bu tutulmada Güneş Yengeç burcunda bu burcun temsil ettiklerinin yanında yer almamızı istiyor. 
Gerçek sevgi, gerçek güven, gerçek sadakat, gerçek saflık, gerçek sıcaklık ve gerçek bir yuvaya ait olmamızı, bunun için adımlar atmamızı istiyor. 
Duygularımızdan kaçmadan, onları yok saymadan yeni bir doğum gerçekleştireceğiz bir çoğumuz. 
Bu tutulma da sadece bu doğumun sancısı işte. Gelecek parlak umuduyla hareket edene. 
Yeterki izin versin ölmek zorunda olanın özgürlüğüne.

Neptün bu tutulmaya gönderdiği destek açıyla korkma güzellikten diye fısıldıyor adeta.
Hayaller gerçek olabilir, safça inanıyorsan onlara..

Sorgulayın kendinizi.
Ne kadar umut taşıyorsunuz yüreğinizde?
Hayallerinizin ne kadarına izin veriyorsunuz, gerçekleşebilmeleri için?
Bu soruları sorun ve bulun. 
Bulana Neptün'den armağan var bu tutulmayla. Bulamayan ise yüzmeye devam edecek karanlık sularda.

Kötü alışkanlıklarınızdan kurtulmak için 1 numaralı süper bir dolunay enerjisinin tutulması bu. Bu yüzden hayatınızdan çıkartmak istediğiniz herşeyi bir kağıda not edin. Sonra da niyet edin ve 100 gün boyunca yapmayın, bırakın, yok sayın ve silin. 100 günün sonrasında zaten hayatınızın değişmiş olduğunu göreceksiniz. 
Bu tutulma enerjisi bağımlılıklarımızdan kurtulabilmemiz için çok güzel bir enerjiyi barındırıyor içinde.

Bu tutulmanın mantrası
Bıraktıkça özgürleşiyorum, özgürleştikçe güçleniyorum olsun. 
Bu cümleyi bu yaz kendinize sürekli hatırlatın. Tüm bu korkularımızla daha çok güçlü olabilmek için yüzleşiyoruz. 
Ve güç için, bunu cesaret etmeye kesinlikle değer.

Dominant Mars | Erkeğin tek istediği cinsellik ise?


Her insan biricikindir. Özeldir. Ve kimse de birbirine benzemez. Ama yinede belirli kategorilere hapsoluruz.
Daha önce erkek arketipleri adlı bir yazı yazmış ve Tarot'taki uşak, şövalye ve kral arketiplerinden bahsetmiştim. Bugünkü yazımda da biraz farklı bir açıdan ele alacağım bu konuyu. Sadece cinsellik peşinde olsa da bunu aşk diye pazarlayan ve ağlarına düşüren bukalemun arketipinden bahsedeceğim.

Yaptığım işten dolayı insan psikolojisini anlama ve çözme tutkum var. Sonuçta ne kadar fazla bilgim olursa o kadar çabuk yardım etme imkanım oluyor. En çok da danışmanlığı kadınlara verdiğim için en büyük sıkıntıları ilişkiler oluyor.
Türlü türlü insan var bu hayatta. Her birini çözmek dev bir gizem. Cennetten atıldıklarından beri zor varlıklar Havva kızları ile Adem oğulları.
Bu yüzden onları ister istemez belirli kategorilere sokmak zorunda kalıyorum tanımlarken.
Böyle bir yazıyı yazmak istedim çünkü ilişkiler alanında o kadar ağır darbeler alabiliyoruz ki, acıları bir ömür boyu sürebiliyor. Oysa insanlar kendilerini ele verirler. Giyim kuşamlarıyla, kendilerini ifade ediş tarzlarıyla, enerjilerini ve zamanlarını en çok neye harcadıkları şeyle..
Satır aralarını okuyabilirseniz bu darbeleri almadan, yani ilişkiye başlamadan, değerli zamanınızı kaybetmeden kendinizi size daha layık olanlara saklayabilirsiniz.
Bu yüzden alaycı bir dille kaleme almış olsam da amacım aşağılamak değil, farkındalık kazandırmak.

Bu yazıyı yazma isteğim aslında Azra Kohen'in cinsellik üzerine yaptığı bir sohbeti sebep oldu. Geçenlerde Oylum Talu'nun programına katılmıştı. Azra Kohen Fi, Çi, Pi serisinde sadece birkaç sevişme sahnesi olmasına rağmen bunun fazla büyütüldüğünü söyledi ve üçlü seriyi okuyan her kadının Can Manay tipindeki adamı bu sayede çok iyi çözüp, fark edebilecek bilince ulaştıklarından bahsetti.
Aslında bu yazıyı yazma isteğim onun bu cümlesi üzerine oldu. Çünkü gerçekten belirli tipteki erkekleri önceden deşifre edebilmek çok önemli. Ben çoğu zaman hatayı erkekte değil, kadında buluyorum. Çünkü ilişkinin sınırını çizen daima kadın. Erkeği hayatına davet eden de kadın. Erkeği yetiştiren ve adam ya da psikopata çeviren de kadın. Kadimler boşuna kadın inisiye doğar, erkek ise sonradan kadın tarafından inisiye edilir dememişler. Güç bu anlamda bize verilmişken, zaaflarımıza yenik düşüyor oluşumuz komik.

Peki ya nedir bu bukalemun tipli erkek ve saldırılarına karşı nasıl önlem alınır?

Bukalemun erkeğinin zeka seviyesi 0'dan 100'e kadar çıkabilir. Yani aptal da olur aşırı zeki de. Aptal olanı kendisini hemen belli ederken, zeki olanı biraz uğraştırabilir. Yani tehlikeli olur ve dikkatli olmak gerekir.
Bu erkeğin tehlikeli olmasının en büyük sebebi sizin arzularınızı bir kıyafet gibi üzerine giyebilme yeteneğidir. Siz, 'ben şundan hoşlandım' dediğiniz anda onun kılığına girer. Sevmediği ve yapmadığı şeyleri dahi seviyor veya yapıyormuş gibi göstererek sizi ağına çeker.  Cepleri paralıysa o çok hoşlandığınız şeyi size armağan eder. Cepleri parasızsa kaslarıyla ön plana çıkacaktır. Bu yüzden bukalemun tipli erkekleri en çok sporda kas yaparken görürüz.
Mars'ın en sevdiği yerdir burası. Çünkü bütün hünerlerini o ağır aletleri kullanırken sergiler. Bu erkekler bu yüzden spordayken kaslı resimlerini çekip paylaşmayı da pek bir severler.
Bukalemun istediğiniz her renge bürünerek sizi büyüler. Ne kadar da çok ortak özelliğiniz vardır, aynı şeylerden hoşlanıyorsunuzdur, aynı hayallere sahipsinizdir, bir çift olarak uyumunuz ne kadar da muazzam olacaktır. Ve siz çoktan aşık olmuş ve bağlanmışsınızdır ama o oyununa ve avına daha yeni başlıyordur. Şimdi yavaştan bana resim atsana talepleri gelir. Sonra iş iyice çirkinleşir. Hele bir mekanına adım attınız mı artık seks kölesisinizdir.

Haritada dominant bir Mars sağlıklı kullanılan bir Mars anlamına gelmeyebilir. Tam tersine karanlık yönleri ortaya çıkarabilir ve aşırı cinsel isteklere sebep olabilir.
Bu tip bir erkek ilişkiye sadece cinsellik için girecektir. Yani genelde tek isteği bir kullanımlık bir şeydir. Eğer hatunu beğenirse birkaç kereye çıkarabilir ama yinede çok fazla ve uzun sürece elinde tutmayacaktır.

Bunun önlemini alabilmek için bir kadının ilişkiye girmeden önce yapması gereken 1 numaralı şey ne istediğini bilmektir.
Amacı sadece eğlenmek ve güzel vakit geçirmekse Bukalemunlar onun çok işine yarayabilir. Sonuçta bu erkeklerle çok güzel eğlenilir, güzelce sevişilir ama bu kadar. Herşey çok güzel gidiyordu, nolduki birden demeden, pat diye terk ediliverirsiniz. Yeteri kadar kullanmış ve elinin tersiyle ittirerek bir kenarıya atmıştır.
Bir kadın için çok incitici, gururunu ve onurunu yerle bir eden bir deneyimdir. Eğer kendini aşka kaptırdıysa ve ilişkinin gerçek bir ilişki olduğunu zannediyorsa, hele bir de evlilik hayalleri kuruyorsa ağır bir travmaya dahi dönüşebilir.
Eğer tam tersi söz konusuyusa yani siz de bir bukalemun gibiyseniz, yani aşık olmadan ve bağlanmadan bu tür ilişkiyi yaşayabiliyorsanız o zaman tekmeyi karşı taraftan önce siz de koyabilirsiniz. Ama bu tuzağın içine düşen kadınlar çok kısa süre içerisinde sadece kalplerini değil, ruhlarını da şeytana satarak tüm aşk oyunlarını kaybederler. Çünkü aşkın kendisini kaybederler. Saflığı, güveni, sadakati ve iffeti. Aşk diyarı öyle bir terk eder ki, ıssız, karanlık ve derin bir yalnızlık yerine yerleşir. Artık karşınıza gerçekten hayallerinizin prensi de çıksa, onun olamazsınız çünkü ona verilecek masum, canlı ve saf bir kalbiniz kalmamıştır.

İşte bu gibi heycan ve tutkuyla başlayan aşk oyunları bilinçaltımıza belirli bir takım inanç kalıplarını yerleştirirler.

- Erkeklerin tek istediği şey seks.
- Kadınların tek ilgilendiği şey para.
- Erkekler sadece güzel seksi kadınların peşinde koşarlar.
- Kadınlar sadece yakışıklı, kaslı erkeklerin peşinde koşarlar
- Bu hayatta güvenilecek erkek/kadın kalmadı ki..

Tüm bu inançlar bizi bilinçaltımızdan yönetmeye başlarlar. Yukarıdaki yargılara dikkat edin. Her bir cümle bir genelleme yani bütün erkekleri ve bütün kadınları aynı zannediyoruz. Bilinçaltı komutayı verendir. İnancın neyse ayağına onu getirir. Bu önyargılara sahipken karşına sadece seni bir seks objesi gibi kullanıp, kenarıya atacak duygusuz ve empati yoksunu bir sapık çıkabilir. Bir kadın hayatına erkekleri bu şekilde çeker. Bu yüzden düşüncelerinize dikkat edin. Belirleyen sizsiniz.

Erkekler dürüst varlıklardır. Zeki de olsalar ve amaçlarını da gizleseler, sorduğunuz sorularla amacının ne olduğunu çok güzel kestirebilirsiniz. Hem de basit, kısa sorularla.
Mesela tanıştığınız ortam veya tanışma sebebi çok güzel bir ipucudur. Gece kulübünde evlenilecek adam değil, eğlenilecek adam vardır.
Sohbet içerisinde kendisini 10 yıl içerisinde nasıl hayal ettiğini veya nerde gördüğünü sorabilirsiniz. Cevap aşırı kariyer odaklıysa iyi bir baba olmayacaktır, bu da eş olarak onca yükün altında yalnız bırakılacağınız anlamına gelir. Karşı tarafın cevap veriş şekline göre aile kurma isteğinin olup olmadığını ve ilişkinin evliliğe gitme ihtimalinin yüzde kaç olduğunu kestirebilirsiniz.
Bu hayatta en çok değer verdiği 3 şeyin ne olduğunu sorabilirsiniz. Ve eğer gerçekten karakterini çözmek istiyorsanız, dünyada para kazanma zorunluluğun olmasaydı hayatını nasıl yaşardın diye sorabilirsiniz. Sonuçta erkekler varlıkta kadınlar yoklukta belli olur.
Bu 3-4 soru size ihtiyaç duyduğunuz tüm bilgileri verir. Eğer bütün cevaplar hoşunuza gidiyorsa kaçırmayın sakın bu erkeği derim. Sonuçta iyileri çoğunluk olmuyor.
Eğer cevaplar karninızda bir yumru, boğazınızda bir düğüm, zihninizde bir korku oluşumuna sebep oluyorsa hiç karma yaratmadan, nazik bir şekilde o ortamı terk etmelisiniz. Hem de arkanıza bakmadan ve kesinlikle bu kişinin size herhangi bir yoldan ulaşabilme imkanını yok etmelisiniz.

Uzun lafın kısası, eğer Mars'ını çok dominant bir şekilde kullanma isteğinde olan bir Bukalemun tipindeki erkeğe denk gelirseniz, dominant bir Satürn kılığına girerek cevap verin.
Kendinizi güvene alarak, sınırınızı tam belirleyerek, zamanınızın değerini bilerek, bedeninizin kıymetini belli ederek, cinselliğin ilk önce karşı taraftan hak edilmesi gerekilen değerli bir armağan olduğunu idrak ederek ve etrafınızda sizin sınırınızı aşamayacak kadar sağlam bir duvar çizerek.
Bu sınavı bir kere tam verirseniz, kendinizle gurur duyacaksınız. Çünkü sağlıklı bir ilişki için ruhunuzun özüne aykırı davranmadan, ilk önce kendinize sadık kalabilmelisiniz.

2 Temmuz 2019 | Yengeç burcunda Güneş tutulması


Tutulma mevsimi açılışını yapmak üzere. 
Bu yaz iki tutulma deneyimleyeceğiz Yengeç ve Oğlak ekseninde.
Bunların ilki 10 derece Yengeç burcundaki Güneş tutulması olacak.

Bu tutulmanın aldığı tek açı Uranüs ve Satürn'den. 
Gökyüzünde aktif olan diğer açılar Satürn ile Neptün arasındaki sekstil ve Jüpiter Neptün arasındaki kare.
2019'a damga vuran açılardan olacak bunlar.
Sadece bir sekstil olduğu için, etkisi yeteri kadar kuvvetli olmasa da her birimize hayallerin disiplin ve azimle gerçek olabileceğini hatırlatıyor Satürn Neptün ikilisi.
Ama Jüpiter ile olan kare bu hayallerimize kendimizi çok da fazla kaptırmamız gerektiğini gösteriyor.
Yani gerçekçi hedefler koymalı ve azimle bunların peşinden koşmalıyız yoksa sadece maskara oluveririz herkese.

☆☆☆

Merkür aslan burcunda ona doğru gelen Mars'la kavuşmak üzere retrosuna hazırlanıyor.
Mars 0 derece Aslan'da konumlanarak kışın Ocak ayında yaşadığımız Ay tutulmasını tetikliyor.
O zamandan bu yana alınmış ama hayata geçirilmemiş kararlarımız varsa şayet, şimdi Uranüs'le olan karesi bizi bazı şeyleri yapmaya zorluyor.
Ayrılıklar ve çatışmalar kapıda olabilir.
Hafiften depressif bir hale de kayıyor, kendinizi çaresiz ve kötü hissediyor olabilirsiniz.
Satürn ile olan karşıt, korkularınızı da tetikleyecek.
Tüm bunların bilincinde olun.
Bunlar tutulmalar arası çok doğaldır.
Zorluklara göğüs gerin, haksızlıklara karşı dimdik durun ve hayatın ani değişimlerine karşı teslimiyet içerisinde olun.
Uranüs tutulmaya olumlu açıda konumlanarak yardım ediyor olacak.
Aslında şu anki yaşanılan tüm karanlık duygular bizi özgürlüğümüze kavuşturacaklar.
Güney Ay Düğümü ve Satürn hala kavuşumdalar ve geçmişin karanlıklarını yıkıyorlar.
Bu ikiliye yardım etmeli ve reset butonuna basmalıyız hepimiz. Jüpiter kendi bulunduğu Yay'ın hanesinde inanç ve ön yargılarımızı sınıyor. Bu yüzden geçmişe ait ne tür inançlarınız veya önyargılarınız varsa, hepsini yıkın.

☆☆☆

Bu tutulma sizi haritanızda Yengeç burcunun bulunduğu alan üzerinden etkiliyor olacak.
Yengeç aile, yuva ve aidiyet konularını temsil eder.
İşte bu konular ön planda önümüzdeki birkaç aylık süreç boyunca.
Kimimiz ev taşımak üzere, kimimiz yuva kurmak üzere, kimimiz ise ailevi sıkıntılarla uğraşmakta.

☆☆☆

Jüpiter ve Satürn kendi bulundukları burçlarda olmakla birlikte dominantlar.
Bu yüzden onların hayat derslerini öğrenebilmemiz çok önemli bu yıl.
Bu tutulma yeni bir başlangıç sembolü.
Eskilerin yıkıldığını ve artık önümüzün açık olduğunu gösteriyor.
Ama bunun için Jüpiter, kendine nasıl bir zemin hazırlıyorsun, gelecekte kim olmak, nasıl yaşamak istiyorsun diye soruyor ve Neptün'e olan karesi bu sorunun cevabını hayalperest davranmadan cevaplamamız gerektiğini gösteriyor.
Sorun bu soruyu kendinize.
Gelecekte nerde görüyorsunuz kendinizi?
Nasıl bir yuvada?
Nasıl bir sıcak, sevgi ortamında?

☆☆☆

Bu tutulmanın belki de en güzel hali Betelgeuse yıldızı ile kavuşan Venüs'de saklı.
Bize sevgiyi hatırlatıyor kendisi.
Gerçek ve saf olanı.
Pusulamızın bu olduğunu ve bu duyguyu takip etmemiz gerektiğini fısıldıyor.
Sevgiyi merkezinize alın ve bırakın sizi yönlendirsin.
Her zamanki gibi yolculuk ruhunuza.
Umarım bu tutulma güzel başlangıçlara vesile olur hayatınızda..

KARANLIK İLİŞKİLER & DIŞ GEZEGENLER


Geçenlerde can sıkıntısından gazete okurken Güzin abla'nın köşesine denk geldim.
Eğer astrolojiyle uğraşıyorsanız edindiğiniz her bilgiyi astrolojik sembolizmayla okursunuz.
Güzin abla'dan yardım isteyen 22 yaşında genç bir kızdı. Kendinden yaşça çok daha büyük olan bir adama aşık olduğunu ve yaşadığı sıkıntılarını anlatıyordu.
İlişkileri boyunca defalarca kez ayrılmalarına rağmen adam her seferinde kızı tekrardan kandırarak barışmaya ikna ediyormuştu.

Tipik bir uranüsyen ilişkidir bu. İnişleri ve çıkışları bol olur ve asla adam olmaz bu ilişki. Çok zordur uranüsyen bir ilişkiyi yürütmek. Kişiler de uranüsyen kişiliklerse ve birbirlerinin özgürlüklerine saygı duyabileceklerse, ki bu yüksek bir olgunluk mertebesi gerektirir ve bu insanların çoğunda yoktur, o zaman bu ilişki yürüyebilir. Aksi taktirde neredeyse imkansızdır.
Bir müddet sonra bu adam kıza çıplak resimlerini atmaya başlamış, seks içerikli iğrenç şeylerden bahsetmiş ve kızdan da çıplak resimlerini göndermesini talep etmiş.
Burda ilişki hem Mars hem Plüton gezegenlerinin karanlık yanları olan sapıklığa doğru sapıyor. Mars sağlıklı bir cinselliktir Plüton ise bu bağı öyle bir derinleştirebilir ki seks en muazzam ruhsal dönüşüm kaynağı haline gelir. Ama eğer bu iki gezegen enerjisi bir insanın haritasında düzgün çalışmıyorsa tabiki sonuç sapkın bir cinsel yaşama ve iğrenç sapık fantazilere sebebiyet verecektir.
Buraya kadar kıza evren o kadar güzel yardımlarda bulunmuşki, adeta haykırmış bu adamdan uzak durması ve bu ilişkiyi bitirmesi gerektiğine dair. Ama o aptallığının kurbanı olmayı tercih etmiş. Adam yalanlarla dolanlarla kızı evliliğe kadar sürüklemiş sonra da pat diye başka birisiyle evleni vermiş.

Hepimizin aşina olduğu bir aşk dramı daha.
Bu tür ilişkiler için aşk ve sevgi kelimelerini kullanarak gerçek anlamlarını kirletmek istemiyorum. Çünkü aşk ve sevgi kutsaldır. Masumdur. Saftır.
Bu tür ilişkilerde bir gram sevgi ve aşk yoktur ama kişi kendisini yinede aşık sanır.

Yukarıda anlatmış olduğum hikayede 3 dış gezegenin en kötü tezahürlerini görebiliyoruz.
Uranüs'ün inişli çıkıslı sağlıksız bağını, Plüton'un sapkın cinsel varlığını ve Neptün'ün yalan dolanlarıyla, ilişkiye son noktasını koyan ihanetini.

Bu kız her noktada ters giden olaylarla uyarılmış ama bu uyarıları görmezden gelmiş.
Ben bir daha nasıl seveceğim, nasıl birisine güveneceğim diye Güzin abla'dan yardım istiyor. Güzin abla'da 'saçmalama kızım tabiki sevecek ve güveneceksin diye çıkışsa da, kıza kendi yaptığı hataları hatırlatmamış. Maalesef bu kız bu hataların farkına varmadığı sürece bir sonraki ilişkisinde yine benzer sıkıntılar yaşamaya devam edecek. Çünkü insanoğlu sadece ektiğini biçer.
Maalesef kızın adına üzülmüş olsam da karşı taraftan çok hatayı onun yaptığını düşündüm okurken. Çünkü psikopatlar var. Bu kabullenmemiz gereken bir gerçek. Kendimizi bu insanlara karşı korumayı öğrenmek zorundayız. Bunun için de farkındalığı yüksek olan otokontrole sahip olan varlıklara dönüşmek zorundayız. Allah bize hem bir kalp hem bir beyin vermiş. Kalbinle sev ama beyninle düşün demiş. Bu kızcağız ailesinin bu adam sana uygun değil uyarılarına rağmen beynini devredışı bırakmayı tercih etmiş. Karşı taraf zaten hasta ruhlu kurtuluşu olmayan biri. Ama kız kendisini kurtarabilirdi. Hem de en başından itibaren, pisliğin içine batmadan, yarayı bu kadar derinden açmadan.

Evren, kader, düzen ne derseniz deyin, çok acımasızdır. Tarot kartlarında dünya kartını Satürn sembolize eder. Gerçekleri temsil eder ve gerçekler hayal dünyalarında yaşayıp, dünyayı toz pembe görenler için acımasızdır.

Toksik ilişkiler diye adlandırılır bunlar. Çoğu zaman karmik ilişki de deriz.
Manevi bir boyuttan baktığımızda birbirlerine düşmanlık yapan bu iki insan aslında en büyük yardımcılarıdır. Sonuçta ruhumuz pişmek üzere geliyor bu gezegene. Pişebilmek için kendini kollayamıyorsa hata yaparak öğreniyor gerçekleri.
Eğer büyük darbeler almak istemiyorsanız bu gibi karmik olayların içine gömülmeden çıkış yollarının peşine düşmelisiniz.
Bu yüzden ilişkinizde bu 3 dış gezegenin etkilerinin farkında olun.

Eğer ilişkinizde aşağıda sıraladıklarımdan birkaçı varsa bilin ki, zor bir süreç sizi beklemekte..

• Eğer sadece diğerini mutlu etmek için susulmaması gerekilen yerde susuyorsanız, kendinizi ortaya koymanız gereken yerde korktuğunuz için geride duruyor, yani kişiliğinizi karşı tarafın bastırmasına izin veriyorsanız..

• Eğer sürekli veriyor ama karşılığını hiçbir şekilde alamıyorsanız, yada ne yaparsanız yapın karşılığında sadece hakaret, lanet, küfür ve aşağılanma ile karşılaşıyorsanız..

• Eğer ilişkinizde cinsellik sapkınlığa doğru kayıyor ve karşı taraf size dayatmalarda bulunuyorsa, yani sınırlarınıza ve istemediklerinize hiçbir şekilde saygı duymuyor ve sizi zorluyorsa..

• Eğer karşı taraf size ailenizi kötülüyor, sizi arkadaş ve sosyal çevrenizden uzaklaştırarak yalnızlaştırıyorsa..

• Eğer karşı tarafla birlikteyken ruhunuz sürekli bir huzursuzluk hissediyorsa, depresifse ve hata yapmaktan korkuyorsa..

• Eğer karşı taraf sizi bir mal veya obje gibi her anlamda kullanıyorsa.. (Bu fiziksel, yani cinsel anlamda olabileceği gibi para hususlarında da olabilir veya duygusal sömürü olarak da)

• Eğer ilişkinizde sürekli kavga ve tartışma varsa, huzursuzluk hiç bitmiyorsa, bir ayrılıyor bir barışıyorsanız..

• Eğer karşı taraf yaptığınız hiçbir şeyden memnun kalmıyorsa ve hayattaki başarılarınızla gurur duymuyor veya sizi desteklemiyorsa..

• Eğer ilişkiniz size ilerleme yerine gerileme hissi veriyorsa. Yani ilişkiniz size hayat çoşkusu, sevinç ve güzel duygular vermek yerine sizi sürekli karanlık bir çukura çekiyorsa..

• Eğer ilişkinizde güven veya sadakat, anlayış, empati ve hoşgörü gibi sevginin temeli olan duygular yoksa..

• Eğer ilişkide bir taraf diğerini eziyor ve dominant rolünü oynuyorsa, her fırsatta manipüle ediyorsa..

• Ve eğer bir taraf sorumsuz davranıyor ve yaptığı hataların faturasını karşı tarafa kesiyorsa..

İşte o zaman toksik bir ilişkinin içerisinde sessiz ve acı dolu bir ölümle boğuşuyorsunuz demektir. Ruha en büyük acıya böyle geçen bir ömür verir.
Lütfen eğer böyle bir döngü içerisindeyseniz kendinizi kurtarın. Ailenizden, arkadaşlarınızdan, sosyal çevrenizden yardım isteyin. Eğer daha ekstrem bir durum söz konusuysa güvenilir bir devlet çatısı altında yaşıyorsunuz. Sığınabilir, profesyonel yardım alabilirsiniz.

Karanlıklar ebedi değildir ama aydınlık için kişinin kendisi çabalaması gerekir. Bunu yapmayan kadınlar olduğu için televizyonlarda bu cinayetleri izliyoruz. Gazete köşelerinde bu asap bozucu şeyleri okuyoruz.
O katilleri ve psikopatları yeriştirenler biz kadınlarız. Bunu sakın unutmayın!
Değişim, adalet ve sevgi istiyorsak bu kavramlar kendi içimizde başlamalı. Çünkü erkeklere öğretenler bizleriz. Bir kadın sınırını çizdikten sonra hiçbir erkek o sınırı aşamaz. Keşke hepimiz bunun bilincinde olsak..

17 haziran 2019 | Yay burcunda Dolunay


17 Haziran sabahı 25 derece Yay burcunda Galaktik mekezle kavuşumda olan bir dolunay gerçekleşecek. 
Güneş ile Ay karşıtlığıyla birlikte eril ve dişil özümüz karşı karşıya gelerek bir aydınlanma deneyimini sunacaklar bizlere.  

25 derece Yay burcu Sabîî sembollerinde, muharebenin içerisinde bayrak taşıyan biri tarafından sembolize edilir. 
Sanki birilerinin bir zaferi var, kutlanması gereken ama gökyüzü o kadar sert ki savaşın ortasında zaferin zafer olduğu belli değil. 

Gökyüzü sert karşılaşmalar ve bitmek bilmeyen karanlıklarla yüzleştiriyor bizleri. 
Dev bir öfke, derin bir huzursuzluk ve karanlık bir isyan var çoğumuzun içinde. 
Tıkanıklık hissiyle boğuşuyoruz. 
Hangi yolu tercih edersek edelim, çıkmaz yola varıyoruz ve işte bu bizi çıldırtıyor.
Çünkü elimizin tersiyle ittirerek veya görmezlikten gelerek sorunlarımızı çözebileceğimizi zannediyoruz. Ama zafer bu şekilde gerçekleşmiyor. 
Derine inmek gerek.
Hem de en derine ama derine varabilmek için ilk önce göğe çıkmak gerekecek. 

İşte bu yüzden Jüpiter'in yönetiminde olan Yay'ın hanesinde Jüpiteryen bir dolunay bize aydınlığı armağan etme isteğinde.
Daldın yine diplere, karanlıkta göremeyecek kadar körleştin, oysa kanatların var senin. Kaldır bak gözlerinle göğe. Yukarıdan bakamadığın için eksik görüyorsun. Eksik parçayı bulamadığın için hata yapıyorsun diye fısıldıyor her birimize. 
Adalet işliyor gözükmese de!
O zaman niye kibirleniyoruz bu kadar birbirimize karşı?
Hangimiz diğerinden üstün?
Hangimiz diğerinden daha özel?

Jüpiter tepeden bakar, Kartal gibidir. 
Bütün ayrıntıların bilincindedir ama bilir ki herkes Bir'dir. 
Bunu bir hatırlatalım kendimize ve bu dolunayın karanlık yüzü olan kibirden vazgeçelim irademizle..
Çünkü zafer ancak bu şekilde gerçekleşebilir.

Bırakın insanlar birbirlerine girsinler. 
Siz farkında olun sadece, zorlayıcı bir süreçten geçiyoruz sonuçta. 
Bir yandan Mars, Merkür ve Kuzey Ay Düğümü kavuşumda, diğer yandan Satürn ve Plüton ile Güney Ay Düğümü bunların tam karşısında. 
Diğer taraftan da Jüpiter ile Neptün ikinci defa kare açılarını kesinleştiriyorlar.

Siz siz olun bu karmaşanın içinde yomulmadan ve asilliğinizi bozmadan, meydan ne kadar karışık olursa olsun aldırmadan ve önünüzü göremeseniz de inançla ve umutla zafere doğru devam edin. 
O zaman bu gökyüzü sizi zayıflatmak yerine güçlendirecek. 

Mars Yengeç burcunda hiç rahat etmediği bir konumda olduğu için çevremizin ve en çok da ailemizin etkisi altında fazlasıyla kalıyoruz. 
Özgüvenimiz öyle bir yerlerdeki başkalarından takdir bekliyoruz. 
Oysa karşısında Güney Ay Düğümüyle kavuşan Satürn eskinin yıkılmaya mahkûm olduğunu temsil ediyor. 
Tam tersine takdir görme değil, kendini takdir görmemeye rağmen ispat etme zamanı. 
Ama bunu yaparken sakın ha Neptün'ün karesine ayağınız takılmasın. 
Başarabileceğini zannederken tepetaklak olma tehlikemiz de yok değil. 
Bu yüzden gözler gökte, ayaklar kökte olsun. 
Çünkü Neptün ile Satürn arasındaki sekstil açı, eğer doğru yolda kalırsak şayet, zaferin çok da uzak olmadığını gösteriyor. 
Yani ne umudumuzu yitirelim ne de hayalperest olalım bu dolunay. 

Hepimizin içi Satürnyen bir umut ve Jüpiteryen bir huzurla dolsun.

Astrolojide korku göstergeleri


Hepimizin baş belası olan bir duygu var. Korku! Kendisi en zehirli olan duyguların başında geliyor ve birçoğumuzun hayatını cehenneme çevirebiliyor.
Hayatımızın bir aşamasında illaki hepimizin, ister erkek olalım ister kadın başetmek zorunda olduğumuz bir duygu bu. Karanlık, ürkütücü ve çoğu zaman başedilmez derecede güçlü ve tehlikeli.
Peki astrolojide bunun göstergeleri neler? Haritamızdan korku göstergelerini nasıl okuyabiliriz veya korku, anksiyete ya da panik ataklara sebep olabilecek transitleri nasıl öngörebiliriz?
İşte bu yazımda bu konu başlıkları hakkında bilgi vermek istiyorum.

Daha önce ruhsal uyanışla ilgili bir yazı paylaşmış ve kendi yolculuğumdan bahsetmiştim.
Yaşadığım bazı sıkıntılardan dolayı lise hayatımın son iki yılı ve üniversite yıllarımda anksiyeteyle ilgili büyük ve ufak denilebilecek sıkıntılarla uğraştım.
Korku nedir, onu nasıl tarif edersin diye sorsalar, midede yanmayla başlayan, boğazda düğüm ve yutkunamama hissiyle birlikte gelen baştaki sıcaklık ve bayılma hissi derim. Bu duygunun fiziksel hissi herkeste farklılık gösterebilir. Ben Merküryen bir insanım. Bu yüzden herşeyi genelde aklımda yaşıyorum. Vücut, yani Ruh bende korku hissine karşı kontrolü bırakma sinyalini veriyor ve bayılma hissini tetikliyor. Çünkü bayıldığın anda bütün kontrolü kaybediyorsun. Yani zihin korku duygusunu bayıltarak yenebiliyor. Bu şekilde düşünüldüğünde aslında ne kadar muazzam bir mekanizma olduğunu görüyorsunuz. Zihninizin yani egonuzun oyununu ruhunuz kendiliğinden bozabilmek için yardım ediyor ama zihin direnmeye devam ettiği için bayılacakmış hissi daha da büyük bir paniğe yol açabiliyor. Oysa korkunun en temel sebebi teslimiyete olan dirençtir.

Benim anksiyete ve panik ataklarım daha çok üst bölgemi etkiliyordu. Bayılmadan önce beynimde bedenimdeki kanın akışını, nabzımın yükselişini duyabiliyordum. Sanki beynimin içine hapsolmuş gibi olurdum.
Eğer Merküryen bir kişi değilseniz bu etkiyi vücudunuzun farklı bir bölgesinde hissedebilirsiniz. Mesela Güneş insanları bunu daha çok kalp merkezli deneyimlerler. Panik atak geçirirken kalp krizi geçirdiklerini zannederler. Kalp etkilenir, sıkışır, duracakmış, ölüm yakınmış hissi oluşur.
Kimilerimiz de nefes alamaz gibi olurlar. Hepimizde bu duygu farklı şekillerde hissedilebilinir. Bu yüzden korkunun tam bir tanımını yapmak herkese göre farklılık gösterecektir.
Peki bu duygu durup dururken mi hissedilir?

Ben yukarıda anlattıklarımı deneyimlediğimde Satürn Akrep burcundan geçmekteydi. Güneş ve yükselen yöneticime karşıt, Plüton ile kavuşum ve Satürn ile karedeydi. Bunun yanında bir de Uranüs 8. evimden geçiyordu. Zor bir dönemdi.
Yaşınız ne kadar gençse bu sert transitlerde kendinizi o kadar çaresiz ve yalnız hissedersiniz. Ama Satürn ve Plüton'un görevi güçlendirmektir ve güç sadece kendini aşarak elde edilir. Uranüs'ün ise görevi uyandırmak ve aydınlatmaktır. Bu yüzden transitler sizi korkutmasın. Korkunun sadece kendisi korkutur. Bu duyguyu sevmeyiz, deneyimlemek istemeyiz. Korkumuz korkunun kendisidir. Bunun üzerine yürüdüğünüz anda aslında korkunuzun ne kadar saçma olduğunu idrak edersiniz çünkü başınıza gelen herşeyi aşabilecek potansiyele sahip olduğunuz için bunlarla yüzleşirsiniz. Yani gezegenler ister iyicil ister kötücül açılar yapsınlar, hepsi tekamülümüz içindir.
Bu yüzden aşağıda bahsedeceğim göstergeleri bir lanet olarak değil, kendimizi aşabilmemiz için birer fırsat olarak görün.

Korku dendi mi akla ilk Satürn gelir. Satürnyen insanlar daha fazla anksiyete ve panik atak yaşamaya meyillidirler. Haritasında Oğlak burcunda stelyumu olanlar mesela bu kategoriye girer. Temel sebep herşeyi mükemmel yapma istekleridir.
Biz kusurlu varlıklarız. Boşuna cennetten kavulmamışız. Bu yüzden kusursuzmuşuz gibi davranmak bizi tehlikeli bir tuzağa iter. Kendi yarattığımız korkularımızla yüzleşmek zorunda kalırız. Çünkü insanoğlu kusursuz olanı asla inşa edemez. Bu Allah'ın görevidir, insanoğlu sadece bu yaratımı taklit edebilir.
Tıpkı Oğlak burcu gibi Başak burcu da bu tehlikeden nasibini alır. Zaten genel olarak toprak elementi ağırlığındaki insanlar korku hallerine daha yatkındır. Boğa burcunun sabitlik isteği ve değişime olan direnci de korku yaşamasına sebep olur.

Toprak sabittir ve bu insanlar yere daha sağlam basar zannederiz ki bu böyledir ama bu gruptakiler bazen köklerini o kadar derine salarlar ki, fazla derindir ve rüzgar çarptığı anda direnç gösterilir.
Toprak elementi gibi olmasa da korkuyu deneyimleyen diğer grup su elementi yoğunluğunda olanlardır. Çünkü burda duyguların içinde kaybolma tehlikesi vardır.
Mesela burda olayın tersi görülür. Sorun güçsüz bir Satürn olabilir. Mesela Satürn'ün yengeç burcundaki yerleşimi sevdikleriyle ilgili korkular yaşamalarına sebep olur. Eyvah, ya çocuğuma birşey olursa, ya eşim kansere yakalanırsa gibi gelecekle ilgili korkulardır ve genelde saçmadırlar. Su elementi var olmayandan korkabilir. Bu tür bilinmeyen korkusuna sebep olan bir diğer gezegen Neptün'dür. Mesela karanlık korkusu tipik  bir neptünyen korkudur. Karanlık korkusu olan bir insana neden karanlıktan korkuyorsun diye sorulduğunda sana net cevap veremeyecektir. Çünkü nedenini bilmez. Bu gibi neptünyen korkular 12. ev kaynaklı da olabilirler. Yani bu korku bilinçaltının derinliklerinde gizlidir ve hipnoz gibi çalışmalarla gerçek sebebi ortaya çıkarılabilinir.
Söz konusu evler olduğunda astroloji haritamızın 8. hanesi de çok büyük öneme sahiptir. 8. evde stelyumu bulunanların derin korkuları olabilir. 8. ve 12. ev korkularını yenmek gerçekten çok zordur çünkü bu korkularla ilgili bilinçli değilizdir. Herhangi bir transit bunları tetikleyebilir. Mesela Venüs'ü 8. evde olan birinin çok derin bir güven korkusu olabilir. Yakın ilişki korkusu olabilir vs.

Yani su ve toprak elementleri ağırlığında olan insanların anksiyete ve panik ataklar yaşamaları daha büyük bir olasılıktır.
8. ve 12. evde daha fazla gezegenleri bulunanlar da buna daha yatkındır.
Güçsüz veya güçlü ama sert açılar alan bir Satürn de bu tehlikeyi gösterebilir, tıpkı zor bir yerleşimde olan Plüton gibi. Çünkü Plüton kontrol etme isteğidir ve bu hayatta biz hiçbir şeyi kontrol edemeyiz. Bizler sadece kader planımızın birer oyuncusu yani kuklasıyız. Bunu unuttuğumuz anda çok sert bir şekilde hatırlamamıza sebep olan olaylarla karşılaşmak zorunda bırakılırız.
Uranüs değişime direnildiği taktirde korku yaratabilir. Neptün ise sebebi bilinmeyen tuhaf korkulara sebebiyet verebilir.

Bu gezegenlere, kombinasyonlarına ve transitlerine dikkat edin. Çünkü önlem alabilirsiniz, profesyonel yardım alabilirsiniz.
Belirli çiçek özleri ve tıbbi bitkiler anksiyete sorununa doğal çözümler sunabiliyorlar. Şifa her zaman için doğada. Kendinizi sizi uyuşturan depresyon haplarına mecbur hissetmeyin. Ben bu süreci tek başıma farkındalıkla atlattım. Korkunun en büyük sebebi ruhumuzdan uzaklaşmamızdır. Tekrar ait olduğunuz yere geri dönün. Özünüze ve yaratılış gayenize!

EFT gibi yöntemler, hipnoz veya regresyonlar da yardımcı olabilir. Veya yazın. Tıkanmaya sebep olan şeylerdir korkular. Kendinizi ifade edin. Bir kağıt alın elinize ve zihninizi boşaltın. En etkili, en kolay ve en ucuz yöntemlerin başında gelir yazmak. Yazmayı sevmeyenler de aynanın karşısına geçip kendilerine anlatabilirler. Bu dahi çok etkilidir. Çünkü boşalmak gerekir. İçinize ne kadar çok şey atıyorsanız o kadar büyük ve karanlık olacaktır çöplüğünüz. Oysa bedeniniz, zihniniz ve kalbiniz bir çöplük değil, ruhunuzun mabedidir. Bu mabedi korkuyla değil sevgiyle besleyin.
Kökleriniz sağlam olsun ama ruhunuz direnmeyen, akışla birlikte dans eden bir Özgür.
Ve karanlığı her zaman için aydınlığa götüren bir köprü olarak düşünün..

3 Haziran 2019 | İkizler burcunda yeniay


Kapımızda 12 derece ikizler burcunda bir yeniay bulunmakta. 
Her ay olduğu gibi Güneş ve Ay, yani eril ve dişil özümüz birleşerek, yeni bir döngüyü başlatmakta.
İşte bu yüzden hazır olmalıyız yeni bir adım atmaya.

Bu atacağımız yeni adım bizi ikizler burcunun haritamızda bulunduğu alan üzerinden etkileyecek.
İyi ve kötünün, doğru ve yanlışın seçimi arasında kalacağız.
Kimilerimizin seçimi zaferle sonuçlanacak, kimilerimiz ise bu fırsatı kaçıracak.

☆☆☆

Bu yeniay kraliyet yıldızı Aldebaran ile kavuşarak önemini vurguluyor olacak hepimizin hayatında. 
Aldebaran ile olan kavuşum bu yeniay'a muazzam bir enerji yüklüyor olacak. 
Kadimler Doğu'nun gözcüsü olarak bildikleri Aldebaran yıldızının Mikail meleğinin kontrolü ve etkisi altında olduğuna inanırlar. 
Çünkü tam karşısında kötücül enerjileriyle bilinen Antares yıldızı bulunur. 
Bu iki sabit yıldız iyi ve kötünün çarpışmasını sembolize eder.
İşte bu çarpışma ve iç savaşı bu ay hepimiz kendi küçük dünyamızda yaşıyor olacağız. 

Uzun zamandır kaçtığımız ve bastırdığımız yüzleşmeler bizi bekliyor. 
Ama korkmayın, Aldebaran yıldızının etkisi bizi doğru yola kılavuzluyor. 
Bu ay nasıl bir başlangıç yapacaksanız yapın, attığınız yanlış adımların üzerinde bile bir koruyucu rehber melek enerjisini hissedecek ve doğru yola yönlendirileceksiniz. 
Korunma kalkanını andıran bir yeniay enerjisi bu.
Hepimizin bu süreç içerisinde ihtiyaç duyduğu ilahi gücün yeryüzüne uzanan muazzam güzellikteki etkisi. 

Çoğu zaman korkak hissederiz kendimizi. 
Aslında zaten içimizde var olan gücü dışarıya çıkartmakta zorlanırız. 
Destek de bulamayız çevremizden. 
Kendimizi yapayalnız hissederiz. 
İşte bu yeniay bu hisleri değiştirmek için çok güzel bir yeni başlangıçla etki ediyor olacak herbirimizin hayatına.
Çünkü bu yeniayın ödülleri var.
Cesaret, Azim ve Zafer!
Bu üç kavramı ruhunda içselleştirebilenin hayalleri gerçek hayatta tezahür edecek. 
Bundan daha güzel bir yeniay enerjisi mi olur. :)

Gözcünüz olun kendi yolunuzun. 
Doğu cennettir. 
Doğu sağ ele verilen amel defteridir.
Siz de kendi doğunuzun gözcüsü olun.
Hissedin bu kutsal ilahi enerjiyi ve doğru seçimler yapabilmeye niyet edin. 
Bu gece bir dua yükselsin gönlünüzden göğe.
Yardım isteyin. 
Sonra da teslim olun ve güvenin.
Çünkü ilahi bir el sizi yönlendirecek. 
Ve belki de uzun zamandır umduğunuz şey bir anda gerçekleşerek sizin olacak.

 Bu güzel yeniay enerjisinden faydalanarak, seçiminizi herkesin hayrına olacak şekilde yapmanız dileğimle, güzel bir başlangıcınız olsun..

19 Mayıs 2019 | Akrep burcunda Dolunay


Kapımızda 27 derece Akrep burcunda bir dolunay bulunmakta. 
Ay ve Güneş birbirinin karşısına geçmiş, aydınlığı arzulamakta. 
Güneş'e yaklaşarak, Ay'ın karşısına geçen Merkür ise zihnimizle duygularımızın bağını koparmakta. 
Bu dolunay bizi bir kere daha sezgilerimizin diyarına çağırmakta.

Güneş hala Algol yıldızının etkisi altında. 
Hepimizi kendi karanlığımızla boğuşturuyor. 
Merkür ise bu yolculuğuna daha yeni yaklaşmakta. 
Ama yinede etkilerini şimdiden hissettiriyor. 
______________________

Söz konusu Akrep burcu olduğunda biliriz ki karanlık orman hepimizi çağırmakta. 
Bu ormanı dış dünyada aramayın. 
Çünkü o sadece bir sembol. 
Orman bilinçaltımız ve onun barındırdığı gizemler. 
Yani orman görmezden geldiğimiz karanlık parçalarımız. 
Acılarımız, paramparça olmuşluklarımız..

Siz de hissediyor musunuz?
Bilinçaltınızda beslediğiniz karanlıklarınız ayağınıza dolanıyor. 
Akrep bu dolunayıyla bizi kendi benliğimizin karanlıklarını aydınlatabilme fırsatını sunuyor. 
Bize gelen bir yardım eli var her zamanki gibi. 
Bu el Plüton'un eli. 
Kendisi Güneşe üçgen, Ay'a sekstil açı göndererek, kendi karanlığından korkma çünkü sen ondan daha güçlüsün diye fısıldıyor.

Bu dolunay ihanet ve yalnızlık korkularımızla yüzleştirecek bizi.
Bunları yenebilmek için yardım ediyor olacak Plüton bizlere.
Merkür'e olan üçgeniyle susma, konuş, içini dök diye haykırıyor olacak yeryüzündekilere.
Ama korkumuz bizi engelleyecek.
Sonuçta Ay Akrepte.
Duygularımızı saklama, kendimizi güvene alma ihtiyacındayız.
İşte tam da bunun olmasına izin vermemeliyiz.
Hazrat Inayat Khan'ın dediği gibi, Allah kalbimizi kapamaktan vazgeçeceğimiz güne dek onu kırarak açar.
Gerçekten kırılgan olmak ve kendini saklamamak güç gerektirir.
Bu dolunay bize bu gücü sunuyor.
Kullanın bu armağanı.
Yenin yakınlık korkunuzu, açın tekrardan kırılacağını bilseniz de kalbinizi.
Çünkü huzur ancak bu şekilde yerleşebilir ruhunuza.
Çünkü şeytanlarınızı yenebilmenizin tek yolu sevginizi güçlendirmektir. 

Ay Akrep burcunda rahat etmez. 
Bu yüzden Akrep burcundaki dolunaylar etkilerini kuvvetli hissettirirler. 
Hassas bir insansanız eğer, uykusuz geceler sizi öncesinden rahatsız etmeye başlar. 
Duygular derinleşir, obsesif bir hal alır ve karanlıklaşır. 
Her Akrep dolunayında Bahar'ın en güzel zamanında geçeriz bu karanlık süreçten ve geçitten. 

Kendi karanlık içlerine yönelip, şeytanlarıyla yüzleşebilecek kadar cesaret gösterenler için kutsal bir gecedir bu. 
Çünkü ardından gerçek aydınlanma ve güç gelir. 

Bu hayatta her ne kadar amaçlarımız maddi de olsa, asıl var oluşumuzun sebebi bu imtihanları verebilmektir. 
Bu yüzden Güneş bizi Boğa burcunun diyarına götürüp 5 duyumuzun hazlarını tattırırken bu dolunay bize topraklama imkanını verir. 
5 duyu ötesinin de var olduğunu hissettirir. 
Maddiyata kendini kaptırma yoksa dev bir manevi boşluğun içinde boğulursun diye uyarı verir. 

İşte bu fısıltılar, hazlar ve uyarılar arasında geçecek olan 2 haftalık bir sürece giriyoruz. 
Kendinize bu iki hafta boyunca bir izin verin. 
Kabuğunuza çekilin. 
Odağınızı kendi karanlık içinize yönlendirin. 

Hangi şeytanlar sizinle çarpışma isteğinde?
Hangi duygularınız köstek gerçek kimliğinize?

Bulun bu soruların cevaplarını kendi benliğinizde. 
Çünkü bulamayanlar içlerindeki simyayı bu dolunay keşfedemeyecekler. 
Plüton'un desteğini hissedemeyecek ve hayatlarını olumlu yönde değiştiremeyecekler. 
Bu yüzden korkmayın! 
Sadece sorgulayın ve sezgilerinizin sizi cevaplarınıza götürmesine izin verin.

En son 1938 yılında Boğa burcunda kavuşumdaydı Venüs Uranüs ile.
Bu dolunay bu kavuşum kalp kırgınlıklarımızın, derin üzüntü ve kederimizin özgürlüğünü temsil ediyor.
Bu dolunay enerjisini kullanabilene bir kurtuluş vaad ediliyor. 

Bu küçük simyayı bu dolunay hepimizin cesaretle deneyimleyebilmesi dileğimle..

Karşı tarafın astroloji haritası hakkında küçük sırlar


Bu yaşamda herşey enerjidir ve bize Allah iradeyi armağan etmiştir. Seçim yap ve kendin belirle demiştir. 
Bu hediyeyi bir çoğumuz yanlış amaçlar uğruna kullanırız. Bu yüzden aşağıdaki bilgiyi paylaşıyor olacağım ama önceden bu bilgiyi yanlış amaç ve niyetle kullanmak isteyenleri uyarmak istiyorum. 
İradeyi doğru yolda kullandığımızda ödüllerin olduğu gibi, yanlış kullandığımızda çok büyük bedelleri olur. 
Enerji bir çeşit büyüdür ve bunun olumsuz kullanışı karabüyüye girer. Bu yüzden aşağıdaki tekniği kullanırken ne amaçla kullandığınıza çok dikkat edin çünkü her daim ektiğinizi biçeceksiniz. 

Astroloji haritamız kaderimiz ve yazgımızdır. Bunu değiştiremeyiz!
Ama bir başkasının haritasının enerjilerinden faydalanarak kendimize iyi gelebiliriz. 
Mesela 10. ev konularıyla ilgili sorun yaşayan, MC noktasıyla kavuşum yapan Jüpiter'e sahip olan birinden kariyer konusunda büyük destek alabilir. Bu jüpiteryen kişiyle yaşamak veya zaman geçirmek dahi aklınızda birçok kariyer planın oluşmasına sebep olacaktır. Hele bir de bu kişi patronunuz veya eşiniz gibi biriyse, 10. ev konularındaki şansınız bir anda açılabilir. 
İş bulmakta zorlanıyorsanız Jüpiter'i 6. veya 10. evinize denk gelen birini bulmalısınız. 

Aynı şekilde ilişkilerinde sıkıntı yaşayan birisiyseniz, 7. evinize denk gelen Venüs'e sahip olan birinden ilişkiler üzerine çok şey öğrenebilirsiniz. 
Veya para konusunda sıkıntı yaşıyorsanız 2. evinize denk gelen jüpiteryen veya venüsyen enerjiden faydalanabilirsiniz. 
Bu her türlü konu için geçerli. İster aşk, kariyer veya sağlık olsun. 

Yalnız bu teknik göründüğü kadar kolay uygulanmıyor. 
Sadece karşı tarafın Jüpiter'inin 2. evinize denk düşmesi yeterli değil. Eğer bu kişinin Jüpiteri zorlayıcı açılara sahipse siz de bu zorlayıcı açılardan etkileneceksinizdir. Bu yüzden iyicil açılara sahip olan bir Jüpiter bulmalısınız. 

Nikola Stojanovic, çevrenizde bu kişiyi bulamıyorsanız onun haritasını üzerinizde taşıyarak da başarılı olabileceğinizi söylüyor. Kader bu kadar çok kandırılabilinir mi bilmiyorum ama bu teknik kendisi üzerinde işe yaramış anlattıklarına göre. 
Kimseyi bulamayanlar uygun gezegenlere sahip olan birilerini bu şekilde bulabilirler. Bunun için astrotheme.com'un filtresini kullanabilirsiniz. Yapmanız gereken astrodata kısmından aradığınız gezegen konumunu girmek. Eğer açılar uygunsa bu kişiyi kullanabilirsiniz. 

Bu ünlü bulma ve haritasını üzerinde taşıma tekniği ne kadar tekin bilemiyorum. Sonuçta o kişinin haritasını üzerinizde taşıyarak bütün yaşamının enerjisini üzerinize çekiyorsunuz. Bu yüzden en azından sevdiğiniz biri olsa iyi olur. 
Ben şans eseri Emma Watson'un haritasının benimkine çok uyumlu olduğunu buldum. Kendisi de sevdiğim bir oyuncu ve çok küçük yaşta üne kavuşmasına rağmen sapasağlam ayakta durmayı başaracak kadar akıllı biri. Bu yüzden onu tercih ettim. Ama henüz çok büyük bir etki görmedim. Tam tersine haritasının farklı bir alanından etkileniyorum sanki, çünkü Koç ve Mars enerjisini üzerimde daha fazla hissetmeye başladım. Mars'ı 6. evime denk geldiği için sağlık sorunları gözüme batmaya başladı. Ama bir yandan da sağlık sorunlarını aşabilmek için daha fazla çabalamaya başladım. Hem olumlu hem olumsuz bir etkiye maruz kalıyorum. 
Yani anlayacağınız bunun yan etkileri var ve iş biraz büyüye doğru kayıyor. 
Çünkü bir kişinin Jüpiter'i tam MC noktanızla kavuşarak size çok güzel kariyer fırsatları sunabilir ama belki de Satürn'ü 7. evinize denk geliyordur ve bir yandan kariyerinizde ilerlerken ilişkileriniz mahvolabilir. 

Her şeyin bir bedeli var.  Bunun bilinciyle bu bilgiyi kullanın ve hata yapmayın. 
Aramızdaki sivri zekalılar bu tekniği olumsuz anlamda başkaları üzerinde nasıl kullanacaklarını anlamışlardır ama umarım yinede bunu yapmazlar. Bu yüzden olumsuz olan hiçbir örneği vermedim. Ama unutmayın ki tüm gezegenler Jüpiter ve Venüs kadar masum değil. Plüton, Satürn ve Mars gezegenlerin enerjilerini kullanayım derken çok çabuk karanlıkları üzerinize çekebilirsiniz. 

Bu yazıyı paylaşmak istedim çünkü hepimizin ailesi veya arkadaş grubundaki kişiler bize iyi gelebilecek konumlara sahipler. 
Bu kişilerin farkına varın ve hayatınızda sorun yaşadığınız alanları onlarla paylaşın. Size yardımlarının dokunacağını göreceksiniz.