26 Kasım 2019 | Yay burcunda yeniay

  • Share

12 Kasım 2019 | Boğa burcunda dolunay

  • Share

Özgür irade, Kader & Astroloji

  • Share

28 Ekim 2019 | Akrep burcunda yeniay

  • Share

Venüs & Jüpiter | para hakkında düşünceler

  • Share

14 Ekim 2019 | Koç burcunda dolunay

  • Share

28 Eylül 2019 | Terazi burcunda Yeniay & Venüs'ün doğuşu

  • Share

Öze varış'ın 3 yolu & 3 kollektif gezegen

  • Share

14 Eylül 2019 | Balık burcunda neptünyen dolunay

  • Share

30 Ağustos 2019 | Başak burcunda Yeniay

  • Share

15 Ağustos 2019 | Kova burcunda dolunay

  • Share

1 Ağustos 2019 | Aslan burcunda Yeniay

  • Share

Neptün & yarattığı korkunç illüzyonlar

  • Share

17 Temmuz 2019 | Oğlak burcunda ay tutulması

  • Share

Dominant Mars | Erkeğin tek istediği cinsellik ise?

  • Share

2 Temmuz 2019 | Yengeç burcunda Güneş tutulması

  • Share

26 Kasım 2019 | Yay burcunda yeniay


Kapımızda 4 derece Yay burcunda bir yeniay gerçekleşmekte. 
Bu derece Sabîî sembollerinde, ulu bir ağacın tepesinde tek başına duran bilge bir baykuş tarafından temsil edilir. 

Akrep burcunun, derine ve karanlığa çağıran enerjisinden kurtulmuş olacağız bu yeniayla birlikte ve çok daha iyimser, olumlu bir atmosfere bürüneceğiz. 
Ama bu iyimserliği abartmamak görevimiz.
Çünkü bu Akrep enerjisini bir ay boyunca boşuna deneyimlemedik. 
Neptün'ün yeniaydan aldığı sert etkinin bilincinde olarak, iyimser olmalı ama asla hayalperestliğe kaymamalıyız.
___________________________

Yere girmeden, göğe çıkılmaz demiş kadimler.
İşte Yay'dan önce gelen Akrep arketipi her yıl sonbahar zamanı bu inisiyasyona tabi tutar bizleri. 
İster bilinçli, ister bilinçsiz olalım, hepimiz bir yılan misali deri dökeriz sonbaharları. 
Ölen yaprakların dansını hisseder, büyüleniriz bundan.
İçimizdeki ruhumuz ise bilgeliğin yoluna çıkar, acıyla olgunlaşmayı deneyimler bu aylarda. 
Sonra o ulu ağacın tepesindeki baykuş oluruz..
Bir bakmışız ki, artık bir avcıyız. 
O kadar çok karanlık deneyimlemiş ki ruhlarımız, artık geceleri çok iyi görür, karanlığı düşman değil, dost edinmiş oluruz.

İşte bu yeniay bize bu hisleri yaşatacak önümüzdeki 6 aylık süreç boyunca. Ve önümüzdeki 2 haftalık süreç içerisinde ektiğimiz tohumları Baharda Yay burcundaki dolunayla birlikte biçeceğiz gönlümüzün bahçesinden..
_____________________________

İnsanız sonuçta. 
O ulu ağacın tepesindeki baykuş misali, gecenin karanlığında bilemediklerimiz de olacaktır tabiiki.
Kaybolmuş hissedeceğiz kendimizi.
Yolumuzu bileceğiz belki, ama cesaretimizi toparlayamayabiliriz. 
Belki de fazlasıyla cesur olabilir yüreklerimiz. 
Aptal cesaretimize aldanabiliriz. 
Sonuçta gökyüzünde Mars ile Uranüs karşıt açıda. 
Dev bir isyan var ruhlarımızda. 
Huzuru aratıyor bize Uranüs ama birçoğumuz huzuru kalıcı olanda arıyor, değişimde değil. 
Mars ise Akrep burcunda cesaret veriyor ama yolumuz bu kadar kayganken, gelecek bu kadar belirsiz..
Yapabileceğimiz tek birşey var o da sadece, şu an  için doğru olan seçeneği seçmek. 

İsyanınızı da umudunuzu da geleceğe değil, an'a bağlayın ve değişimi yarınınıza değil, bugününüze bırakın. 
O zaman ne Neptün büyüleyebilir sizi, ne de isyanınız kışkırtır çevrenizi. 
Huzurla atarsınız gelecekteki adımlarınızın temellerini..

☆☆☆

Biliyorum.
Kendinizi güçlü hissediyorsunuz ve önünüze çıkacak olan tüm engelleri aşma niyetindesiniz.
 Sabırla bekleme arzusunda da değilsiniz. 
Gözünüz kararmış, bazı gerçekler tak etmiş bir kere ama bu yeniay bu duygularımız birer tuzak bizlere. 
Sakin olun. 
Ve akıllı olarak dengeli davranın. 

Bu yeniayın ateş enerjisi sizi eyleme davet edebilir ama siz bu ateşin sıcaklığını içinize alın. 
Bırakın ateş kalbinizi ısıtsın. 
İyimserlik enerjisi kalbinizden ruhunuza yayılsın. 
Sonrası bir şekilde gelir.
Teslimiyet her zamanki gibi kapalı kapıların anahtarıdır, bize elbet armağan edilir.  

12 Kasım 2019 | Boğa burcunda dolunay


Güneş 19 derece Akrep'de, Ay ise tam karşıt olan Boğa burcunda.
Özümüz Akrep diyarının derinliğini deneyimlerken, derin duygusal iç dünyamız ise Boğa burcunun hanesinde.
İşte bu zıtlık gökyüzündeki dolunay ile birlikte yeryüzüne ve kendi iç dünyamıza yansıyor olacak dolunay gecesinde. 

☆☆☆

Bu dolunay zamanını diğer dolunaylardan ayırt eden birşey var. 
O da Merkür'ün Güneş'in önünden geçmesi. 
2032 yılına kadar bir daha bu olayı gözlemleyemeyeceğiz.
Bu haftayı özel kılan diğer şey ise, Jüpiter'in Galaktik Merkezle buluşması.

Bir kapı açılıyor bu dolunayla birlikte. 
Bize ise her zamanki gibi temizlik ve ardından iç sesimizi dinlemek ve onun emirlerine uymak düşüyor.
Bunun için ise Merkür'den destek almamız gerekiyor. 
Çünkü kendisi gökkubede geriliyor ve bizi iç dünyamıza davet ediyor. 
Akrep burcunda bulunduğu için, gizli kalmış, halı altına süpürülmüş ve görmezden gelinmiş herşeyi su yüzeyine çıkartıyor. 

Bu dolunay konforumuzu bozabilir. 
Sinirlerimizi de bozabilir. 
Ama merak etmeyin. 
Satürn, Plüton ve Neptün gezegenleri iyicil açılarla bu dolunaya destek çıkıyor. 
Temelinizi sarsacak, karanlık ve karmaşık duygulara sebep olacak bir enerjiyle boğuşsak da, bunların her biri hayırlara vesile olacak. 
Hazırlıklı olmak huzuru hanemize davet eder. 
Yapmamız gereken şey tam da bu zaten. 
Dingin ve emin olmak.

Gökyüzünde Güneşin Zuben el- Schemali yıldızı ile kavuşumu içimize çekilerek yakın gelecekte elde etmek istediğimiz başarılarla ilgili düşünmemiz gerektiğini gösteriyor. 
Dış dünyamız karma karışık. 
Çevremizden duyduğumuz o kadar çok ses var ki, huzur bulamıyor içimiz. 
İşte bu dolunay sessizleşerek doğru yolu bulma şansını sunuyor bizlere. 
Yapmamız gereken tek şey, iç sesimize yani sezgilerimize kulak vermek. 

Bu dolunayla birlikte aklınıza gelen fikirlerinizi not edin ama hemen heveslenip adım atmaya kalkışmayın. 
Sessiz ve sakin, dingin ve merkezde kalmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. 
Merkür retrosunu bitirmeden adım atmak aptalca hatalara sebep olabilir. 
Bu yüzden hayatınıza ve en çok da zihninize düzen ve ahenk getirin. 
Köklerinizin sağlam olmasını engelleyen herkes ve her şeyi hayatınızdan çıkarabilmeniz için mükemmel bir zaman bu. 
Bunu iyi değerlendirin.
Çünkü normalde erişemeyeceğimiz kadar derin bir noktaya, yani kalbin merkezine ulaşma şansına erişiyoruz bu dolunay haftası. 
Bazı olayların gerçek iç yüzünü görebilmek bize farklı bakış açıları kazandıracak ve bu yolumuzu aydınlatacak. 

Akrep burcu haritanızda hangi hanenizde bulunuyorsa, bu evle ilgili konularda bir aydınlanma yaşayabilirsiniz. 
Bu yüzden en çok bu konular üzerine yoğunlaşmalısınız. 
__________________________

Bu dolunay enerjisini kullanabilenlere hem maddi hem de manevi anlamda bolluk bereket kapıları açılacak. 
Ekonominin ve dünyanın hali ne olursa olsun, bereket enerjisi sıkıntı nedir bilmez. 
O sadece akmayı bilir. 
Ve akmayı en çok sevdiği yer, minnet duyan kişilerin kalbidir. 
Bu dolunay bize şükretmeyi hatırlatıyor. 
Minnet duygusuyla dolsun içiniz.

Özgür irade, Kader & Astroloji


Bu yazımda özgür irade, kader ve astroloji kavramlarını ele almak istiyorum çünkü bu konuda birçoğumuzun aklının karışık olduğunu biliyorum. 
Dini metinler kaderden söz ederken, modern insanlar özgür iradeden bahsediyorlar. Peki ya astroloji bu konuda ne diyor diye merak edenler için, bu konuyu biraz açmaya çalışacağım bu yazım aracılığıyla. 

☆☆☆

Çevremi gözlemledikçe 3 fatklı insan tipi görüyorum. Uyuyanlar, yaşayanlar ve bilgeler. 
Dünyadaki çoğunluk uyuyanlar kategorisine giren insanlardan oluşuyor. Bunlar sürekli dünya dertleriyle uğraşıp duranlardır. 
Nedense kaderin ağır imtihanları hep onların başına gelir. Korkunç hayatları vardır. Bir türlü güzel birşey gelmez başlarına. Hep bir dram, hep bir hüzün, hep bir dert vardır hayatlarında. 

İkinci grup kategorideki insanlar ilk kategoridekiler kadar kalabalık olmasa da, az değildir sayıları. 
Onların hayatları daha sıradandır. Çok büyük maddi sıkıntılar içerisinde büyümemişlerdir. Fena sayılmayan bir eğitim almışlardır. Daha sonra düzgün bir evlilik yapar, güzel çocuklar dünyaya getirirler. Yazları ailecek tatile çıkarlar vs. Ufak tefek sorunlar, sıkıntılar, acılar da yaşarlar tabiki ama genelde güzel sayılabilecek bir hayatları vardır. 

3. kategorideki insanların ise hayatları bir tık daha farklıdır. Onların sıradan acıları veya sıradan aile yaşantıları olmaz. Çünkü onların bu dünyaya geliş sebepleri diğer iki gruptakilerden daha farklıdır. 

İlk grup iradesini en az kullanabilen gruptur. Onlar tekamül yolculuklarının daha henüz başlangıç seviyesinde bulunurlar. Bu yüzden tabi oldukları yasa, ne ekersen onu biçersin yasasıdır. 
Bu ruhların onca acıları çekmeleri boşuna değildir. Sadece yaptıklarının bedellerini ödeyerek, arınıyorlardır. 
Dünyadaki tüm acılara bu gözle bakmaya çalışmak zorundayız. Çünkü bazılarımız dünyada var olup biten olumsuz en ufak bir olaydan sanki kendi başlarına gelmişcesine acı hissedebiliyorlar. Empati yeteneği kuvvetli olanlarımız bu yüzden derin acılar çekiyor ve bu dünyanın yükünü kaldıramıyorlar. 
Bu, bu dünyadaki acılara gözümüzü yummamız gerektiği anlamına gelmez asla. Sadece bir insan ne yaparsa yapsın doğruyu bulamıyorsa hem de yol göstermelere ve yardımlara rağmen bulamıyorsa, bizim geri adım atmamız ve onu kendi kaderiyle başbaşa bırakmamız gerekir. Ama maalesef bu konuda birçoğumuz zorlanıyor ve sevdiklerinin dertlerini üzerine alarak onlara yardım ettiğini zannediyor. Oysa sadece kader planlarına burnunu sokmuş oluyorlar. 

Herkesin bir karması vardır. Bazılarımızın da ortak karması vardır. İki insan yolunu birleştirmez boşuna. Ruhların birbirine verdikleri sözler, yapılmış olan kadersel anlaşmalar vardır. Bu anlaşmaların haricinde özgür irademizle birinin sorunlarına burnumuzu gereğinden fazla soktuğumuzda onun karmasından biz de etkilenmeye başlarız ve bunun çoğu zaman ağır bedelleri olur. 

İkinci kategorideki insanlar bu dünyaya kendilerini geliştirmek için geldiklerinden, özgür iradelerini ilk gruptakilere göre biraz daha fazla kullanabilirler. Çünkü karmik yasaların az da olsa ilk gruptakilere nazaran daha fazla bilincindedirler. Yani karma borçlarını yarıya kadar azaltmış, tekamül yolculuklarında yarı yolu katetmişlerdir. Bu insanların hayatlarında daha az acı olur. Maddi durumları genelde biraz daha iyidir. Çok fazla dünya derdiyle meşgul edilmezler ki ruhsal konulara zaman ayırabilsinler ve kendilerini bu alanda geliştirerek tekamül süreçlerini hızlandırabilsinler. 

3. gruptakiler lider öğretmenler, yani bilgelerdir. Onlar tekamül süreçlerinde geçmiş, sonsuz ve mutlak olana çoktan ulaşmışlardır ama bilerek yardım edebilmek uğruna bu boyuta tekrardan inmeye gönüllü olan nadir ruhlardır. 
Saf sevgi enerjisiyle ve yüce bir bilgelikle gelirler. 
Peygamberlerin hepsi bu kategoriye girerler. Ama bu kategoriye peygamberlik göreviyle gelmeyen insanlar da dahil edilebilinir. Sonuçta Hz. Muhammed ile peygamberler devri kapandı. Mehdi'yi bekleyenler hologram teknolojisiyle gökten indirilecek teknolojik bir ilahi varlığı beklediklerinden henüz habersiz olabilirler ama bundan sonra herhangi bir kurtarıcı gelmeyecek.
Ama bu bilge ruhların doğmadığı anlamına gelmiyor. 3. kategoriden olan varlıklar yinede dünyamıza gelmeye devam ediyorlar sadece görevleri peygamberlere göre biraz daha küçük kalabiliyor. Yine gelip öğretiyorlar ama arkalarından bıraktıkları belki sadece birkaç kitap veya öğreti oluyor. 
Özgür iradelerini tam potansiyel kullanabilen tek grup bu 3. gruptur. 

Bu 3 grubun özet bilgisini aklımızda bulundurarak, yukarıdaki soruyu kendimize tekrardan sorduğumuzda, özgür irade mi yoksa kader mi sorusunu cevaplandırabiliriz. 
İlk kategoridekiler için özgür irade diye birşey neredeyse söz konusu değildir. Onlar kaderlerini yaşar ve bu plan içerisinde neredeyse hiç denilebilecek kadar az değişiklik yapabilirler. İkinci gruptakiler ise kader planlarının içinde daha özgürdürler. Belirlenmiş yolları olsa da, hareket özgürlükleri vardır. 3. gruptakiler ise karmik yasaların dışında kaldıkları için özgür iradeleriyle hareket ederler.

Astroloji işte tam bu noktada bizlere yardımcı olur.
Kaderimizde var olan ve yaşamak zorunda olduğumuz olaylar hakkında bilgi verir. Bazen bu bilgi üstü kapalı şekildedir, bazen ise ayrıntısına kadar incedir.
Kader nedir sorusunun çok basit bir cevabı vardır. Kader hava raporu gibidir. Yarın havanın yağışlı olması kaderdir. Bu insanoğlunun değiştiremeyeceği bir gerçekliktir. Ama herkes bu havayı farklı şekilde değerlendirebilir. Kimisi botuyla, şemsiyesiyle ve su geçirmez kıyafetiyle dışarıya çıkıp, yağmurun tadını çıkarırken, kimisi de hiçbir önlem almadan dışarıya çıkıp hastalanacaktır. Hastalanmış olması onun kaderi değildir, karakteridir. Aklını kullanamamış olmasının bedelidir hastalığı.
Siz de yazılı olan kaderinizi bu şekilde düşünün. Astroloji haritanız sizin hava raporunuz. Bu haritada bazen gökgürültülü sağanak yağış gözükür, bazen ise güneş ve gökkuşağı.
Anların içinde seçenek yapma hakkına sahipsiniz. Bu yüzden aslında 1. gruptaki insanlar dahi karmik yasaların farkına vararak hayatlarını değiştirebilirler.

Biz günümüz koşullarında bambaşka bir dünyada yaşıyoruz. Tek bir ömre birçok ömrü sığdırabiliyoruz. Farklı ülkeleri ziyaret edebiliyor, farklı bir ırka mensup olmanın tadına varıyoruz. Bir meslekten diğerine atlıyor, bambaşka alanlarda kariyer yapabiliyoruz.
Biz ortaçağda yaşayan atamıza göre çok daha özgürüz. Sadece bu özgürlüğü bilgece kullanmıyoruz.

Bundan sonra hayattaki seçimlerinize dikkat edin. Olumsuz bir olayla karşılaştığınızda karşı tarafı suçlamak yerine hatanın çözümünü kendinizde bulun ve kaderinizi değiştirin. Çünkü özgür iradesini kullanmasını bilen insan için kaderin sunduğu seçenekler sonsuzdur.

28 Ekim 2019 | Akrep burcunda yeniay


4 derece Akrep burcunda bir yeniay gerçekleşmekte. 
Akrep burcunun etkilerini yoğun bir şekilde hissedeceğimiz bir döngüye girmiş bulunuyoruz.
Çünkü burda aynı zamanda Venüs ve Merkür de bulunuyorlar. 
Hem duygularımız, hem de zihnimiz yoğun bu olacak bu bir ay boyunca.

Gökyüzünden yere düşerek son ölüm danslarını yapan yapraklar ve gittikçe soğup, evimizin sıcaklığını bize hissettiren havalar misali gökyüzünde Akrep burcundaki stelyum da davet ediyor bizleri ölüm dansımıza ve karanlık iç dünyamıza.
Çünkü yapraklar gibi ölmesi gereken duygular var içimizde.
Tıpkı sıcak bir evin kucaklaması gibi, ısıtılması gerekilen duygular da var içimizde.
Ve tıpkı sonbaharın müjdesini verdiği uzayan karanlık geceler misali, alışmamız gereken zorluklar var önümüzde.
Bu yüzden bu yeniay her birimize çok iş düşmekte.

Eğer inatçı ve sabit fikirli bir insansanız ve benim dediğim olur, kontrolümdedir herşey her zaman diyenlerdenseniz, bu yeniay Uranüs aracılığıyla tokat gibi gerçekleri vurabilir yüzünüze.
Uranüs bu yeniay Sheratan sabit yıldızıyla işbirliği içerisinde.
Mars ile Satürn karakterindeki bu yıldız hırs, kibir ve öfkenin kontrol altında tutulamayacağını gösterir.
Yani Akrep burcunun içimizde sebep olduğu tutkularımız kontrol dahi edemeyeceğimiz olaylara sebep olabilir.

Uranüs ile karşıt açıda konumlanan Güneş ve Ay birlikteliği, zannettiğimiz şeylerin zannettiğimiz gibi olmadığını gösterecekler bize bu iki haftalık süreç içerisinde.
Ve asıl gizemler 6 ay sonrasında gerçekleşen Akrep burcundaki dolunay ile kendilerini ifşa edecekler.

Bu kadar zorlayıcı ve öngörülemez bir yeniay varken kapımızda, yapabileceğimiz en güzel şey yaprakları izlemek ve ders çıkarmak olacaktır.
Huşu içerisinde öleceklerini bilmelerine rağmen son asil danslarını yapar ve konarlar yere.
Karşı koymazlar ne rüzgara ne de başka bir sebebe.
İşte bizim de bu yeniay böyle bir başlangıç yapmamız gerek.
Huzuru ve sakinliği hanemize ve ruhumuza davet etmemiz, içimizdeki karanlığa sahip çıkarak, aydınlık getirmemiz gerek.

Bu yüzden sorun kendinize.
Beni korkutan, tedirgin eden şey ne?
Güvenimi kıran, ruhumu hasta eden ne?
Hangi karanlıklardan korkuyorum ben bu gece?
Hangi büyüyen gölgelerimden kaçıyorum, seneler geçtikçe?

__________________________

Gölgelerinizle buluşacağınız ve korkmadan onları kabullenip, hayatınızdaki karanlıkların var olma sebeblerini başkalarına fatura çıkartmaktan vazgeçeceğiniz, aydınlatıcı ve özgürleştirici bir yeniayınızın olması dileğimle..

__________________________

Unutmayın
Karanlık sadece mum ışığı yanana kadar bizi korkutur. 
Yüzleşmek korkunun sonudur. 
Özgürlüğün ise yolu..

Venüs & Jüpiter | para hakkında düşünceler


Ekonomi almış başını gidiyor, dolar her gün artıyor, altın fiyatları fırlıyor, Türk Lirası her gün değer kaybediyor.
Bu tablo hepimizin içini sıkıyor. Kimilerimiz çözüm arıyor, kimilerimiz ise bana ne diyerek omuz silkiyor.

Kimilerimiz de onca zor koşullara rağmen büyümeye devam ediyor. Para akışlarında bırakın azalmayı, çoğalma bile oluyor.
Bereket'dir bunun adı ve bereket ne ekonomik kriz dinler, ne de doların yükselişini umursar.
Çünkü bereket paranın çokluğu değil, eldekinin minnettiyle ölçülür.
İşte bunu bize astrolojide Venüs ve Jüpiter gezegenleri öğretir çünkü bunlar başlıca para gezegenleri olarak bilinir.
Bu yazımda biraz bu iki gezegenden ve kendi çocukluk anılarımdan bahsetmek istiyorum.

Babam bana bir keresinde, parasız kalmaktan korkmazsan asla parasız kalmazsın, bu bir sırdır ve çoğu insan bunu bilmez ama sen bil, demişti.
Babam haklıydı çünkü bu çekim yasasının bir kuralıydı.

Yıllar geçti. Büyüdüm. Okudum. Mezun oldum. Para kazanmak zorunda olduğum yaşa geldim ve iş bulamadım. 21 yaş krizini en derinden deneyimledim ve sen kimsin diye kendime sordum. Cevaplayabilmek için kendimi karanlık yolculuklarda buldum. Astroloji girdi dünyama. Mum ışığı gibiydi adeta. Kendime ufak bir kazanç kapısı açabildim. Ama yinede kazandığım para o kadar azdı ki, kendimi arkadaşlarımın kazandıklarıyla kıyasladığımda şaşırdım. Benim elime geçen miktar çok daha az iken, onların eline geçen onca miktarla geçinemiyorlardı. İşte o gün anladım ki, ne kadar kazandığının hiçbir önemi yok. Olay bereket de bitiyor. Onunla başlıyor ve onunla bitiyor.

Sonra para konularında sıkıntı yaşayan insanların bilinçaltlarındaki inançlarını kavramaya başladım. Her seferinde kendimle kıyasladım ve çocukluk anılarım geldi aklıma.
Babamın bir kumbarası vardı. (Almanya'da herkesin bir kumbarası vardır. En çok da çocukların. Yılın belirli bir zamanı onunla bankaya gittiğinizde banka size karşılığında bir oyuncak verir. Yani en azından benim çocukluğumda bu böyleydi.)
Babam her akşam gelir oraya 1 euroluk bozuk paralarını atardı. Ben o sesi her akşam duyardım.
Üzerinden aylar geçerdi ve babam o kumbarayı hepimizin yanında açardı. Ailecek sayma işine koyulurduk. O birer euro olurdu sayım sonunda 800-1000 euro. Şaşırırdım bu paranın o küçük kumbaradan nasıl çıktığına.
Bu aile anısı daha o yıllarda küçük beynime azın çok olduğu inancını yerleştirmişti ve bu inanç ben büyüdükçe asla değişmedi.
Babamın bunu bilerek yapmadığını biliyorum. Yani amacı bana böyle bir inanç kazandırmak degildi, kendiliğinden oluşmuştu.

Babamın yaptığı diğer birşey daha vardı, o da hiçbir zaman için isteklerimi geri çevirmemesiydi. Bu bana herşeyi aldığı anlamına gelmiyordu. İstediğimi alamayacak gibi olduğunda, alabilecek durumdakini alırdı bana. Yani parası yettiği kadarını. Oyuncaklarım genelde bit pazarından ikinci eldi. Her birine o kadar iyi baktım ki şimdi çocuklar sevinsin diye sattığımda, siz deli misiniz bunlar antika, koleksiyon, Barbie bu fiyata verilir mi hiç diyorlar.
Miktarının gerçek değerini belirtmediğini hala kavramamış olan insanlar var. Plastik bir oyuncağa bu kadar büyük değerler biçilmemeli. Çünkü bazı şeylerin maddi değerinden çok manevi değeri önemlidir ve manevi değerin karşılığını çoğu zaman maddiyat belirleyemez. O manevi değerin karşılığını ancak sevinen bir çocuğun yüz ifadesi verebilir.

Parayla ilgili kendimi sorguladığında bu anılarım geldi aklıma.
Peki ya sizin anılarınız neler?
İsteyenler yorumlarda benimle paylaşabilir.
Herkes benim kadar şanslı değil, biliyorum. Çoğumuza parayla ilgili çok yanlış inançlar kazandırıldı. Ama bunları yıkabilir, yerlerine kendi inançlarımızı yerleştirebiliriz.
İşte Jüpiter ve Venüs gezegenleri para inancımızı tam da bunun için sorgularlar.
Neye değer verdiğimizi ölçer ve buna göre bereketimizi ve maddi gücümüzü belirlerler.

Parayla ilgili herhangi bir sıkıntınız varsa, işsiz iseniz veya işiniz olmasına rağmen, hatta iyi sayılabilecek bir gelirinizin olmasına rağmen yinede geçinemiyorsanız, aynada gözlerinizin içine bakarak ben bu hayatta neye değer veriyorum? sorusunu sormalısınız.
Verdiğiniz cevabı hayatınıza yansıtın.
Paranızı ne şekilde kazanıp, nerelere harcadığınıza dikkat edin.
Para ve değerlerle ilgili inanç kalıplarınızın farkına varın.
Bunlardan vazgeçmek için niyet edin ve cüzdanınızı elinize alıp tekrardan düzenleyin.
Enerji akışınızı değiştirdiğiniz anda, para akışınızın da değiştiğini göreceksiniz.
İşte o zaman bilin ki, artık Jüpiter ve Venüs gezegenlerinizin enerjileri kendilerini çok daha yüksek bir şekilde tezahür ediyor olacaklar.
Yapmanız gereken tek şey bakış açınızı değiştirmek ve azla yetinmeyi bilerek bereket inancını bilinçaltınıza yerleştirmek. Çünkü bereketi belirleyen şey miktar değildir asla, daima minnet duygusu ve şükür inancıdır.

Sonsuzluk sembolü aynı zamanda en güzel bolluk bereket sembolüdür.
Yatay 8'in içindeki yolculuk daima başlangıç noktasına geri döner. Para enerjisi de böyle işler. Eğer para elinize geçtiği gibi yok olup gidiyorsa siz bu yolculuğun bir yerlerini tıkadınız demektir. Bu blokajı çözdüğünüz anda bu bereket enerjisi yaşamınıza geri döner.
Bunu başarabilmeniz için, yaptığı işlerle bana ilham olan Meltem Güner'in bir videosunu paylaşmak istiyorum. Nerden başlamalıyım bu blokajı kırmaya diyenler için bu ilk adımları olsun.


14 Ekim 2019 | Koç burcunda dolunay


Kapımızda 20 derece Koç burcunda bir dolunay bulunmakta. 
Biraz hareketli ve değişime açık olmamız gerektiğini anlatan 2 haftalık bir sürece girdiğimizi gösteriyor bu dolunay. 

Gökyüzünde Merkür ve Venüs, Uranüs ile karşı karşıya gelmekteler. 
Sözlerimize dikkat etmemiz gereken bir zaman dilimindeyiz çünkü bu karşıtlık ikili ilişkilerde anlaşmazlık yaşama riskimizin var olduğunu anlatıyor bizlere. 

Venüs Akrep'de.
O güzel, tatlı sevgimiz çok daha derin, çok daha karanlık olacak bu önümüzdeki günlerde. 
Çok daha fazla sabit ve inatçı davranma isteğinde olacağız. 
Kıskanç ve aşırı sahiplenici, obsesif ve bağımlı olma tehlikesiyle karşı karşıyayız. 
İşte bu yüzden tam karşıt burçta olan Uranüs bize özgürlüğümüzü ve bağımsızlığımızı hatırlatmakta. 

Bu dolunay yaşayacağımız ikilem tam da bu konular üzerinden cereyan edecek.
Merkür ve Venüs yanımız, akrebin derin dünyasına dalma arzusundayken Uranüs buna izin vermek istemeyecek. 
Bu yüzden inişli çıkışlı bir zamandan geçeceğiz. 
Birçoğumuzun ikili ilişkileri bağımlılık ile bağımsızlık kutupları arasında gelgitler deneyimleyecek. 
Mars ile Kiron karşıtlığı ise birbirimizi yaralama riskine işaret ediyor. 
Yani bu dolunay Koç burcunun gölge özelliği olan bencilliğimizle en sevdiklerimizin kalbini kırma tehlikesiyle savaşıyor olacağız. 
Kimimiz kendisine hakim olacak, kimimiz ise bu enerjinin olumsuz etkisinde kalarak ani kopuşlar yaşayacak. 
Ama unutmayın ki sadece bitmesi gerekenler biter bu gibi gökyüzü olaylarında.
Bu yüzden içinizde korku olmasın.
Herşey olacağına varır..
Plüton karesi içsel bir kriz yaşayacağımızı vaad etse de, her kriz bir yüzleşme ve her yüzleşme bir aydınlanmadır aslında.

Bu dolunayın güzel bir yanı da var çünkü Jüpiter'den destek alıyor.
Yani bu dolunay bir aydınlanmaya vesile olacak.
Güçlü ve olumlu bir sonuca varacak bir olayı tamamlıyor olacağız bu dolunayla birlikte.

Her sıkıntı ve zorluk bizi olgunlaştırır.
Bu dolunay zorluklar çalarsa şayet kapınızı, seve seve kucak açın onlara ve bulun kendi hatalarınızı.
Çünkü bu dolunay herzamanki gibi bir şifaya vesile olacak.

Şansın yüzünüze gülmesi ve değişimin hayatınıza güzel armağanlar getirmesi dileğimle..

28 Eylül 2019 | Terazi burcunda Yeniay & Venüs'ün doğuşu


Kapımızda 5 derece Terazi burcunda bir yeniay bulunmakta. 
Bu haftayı bu yeniayla birlikte daha da özel kılan birşey var ki, o da Venüs'ün yeraltı yolculuğunu bitirmiş olmasıyla gece yıldızına dönüşerek, hepimizi güzelliğiyle gökkubbede büyülemeye başlaması. 
Bundan önceki 9 ay boyunca lüsiferyen özellikleriyle sabah yıldızı olarak gösteriyordu kendisini sonra Güneş ile kavuşunca kaboldu gökkubbeden ve şimdi Terazi burcundaki yeniayla birlikte yeniden dirilişini kutluyor olacak. 

Bu Venüsyen tüm konularda, ister aşk ister para olsun yeni bir döngüye girdiğimizi gösteriyor. 
Hırslardan arınacağımız, daha mantıklı ve uygun adımlar atacağımız 9 aylık bir sürece başlıyoruz. 
Bu süreç içerisinde yepyeni güzel aşklar doğabilir. 
Zaten iyi bir temel üzerine oturtulmuş ilişkiler bir sonraki aşamaya taşınılabilinir. 
Para, refah, bolluk ve bereket konularında şansımız artabilir, güzel fırsatlarımız çoğalabilir. 
Güzellik, uyum, huzur uğruna atılacak olan tüm yeni adımlar bizi güzel yerlere getirebilir. 

Aslında güzel ve önemli bir yeniay bu. 
 Ama zorlukları da yanında gelmekte. 
Terazi burcunda sadece Güneş ve Ay yoklar, Merkür ve Venüs de burda bulunmaktalar ama Satürn ve Plüton'dan zorlayıcı bir etki almaktalar. 
Yeni bir başlangıç var hepimize ama aynı zamanda da uyarılıyoruz.
Geçmişini temizlemeden arınma ve yenilik yok öyle kolay kolay diye azarlanıyoruz biraz Oğlak burcundaki sert etkiden.
Bu yüzden sıkıntılar var önümüzde aşmamız gereken. 

Korkularımız var. 
Güven sorunlarımız..
Artan sorumluluklarımız..
Başedebilecek miyiz bunlarla?
Aşabilecek miyiz dışımıza yansıttığımız kendi karanlıklarımızı?

Gökkubbedeki her hareket yeryüzü insanlarına etki eder. 
Yeniaylar yeni başlangıçlara gebedir. 
Ve her doğum zorluluğuyla beraber gelir.
Sancısını çekerim, içimdeki güce inanıyorum, başarırım diyenlere müjde.
Çok güzel bir döneme girmiş bulunmaktasınız bu yeniayla birlikte. 
Yok ben korkarım, inanmam kendime, güvenmem evrene diyenlere ise kötü bir haberim var. 
Muazzam bir fırsatı kaçırmaktasınız!

Önünüze çıkan zorluklardan korkmayın. 
Çoktan aşmanız gereken sıkıntı kırıntıları bunlar. 
Satürn, Plüton ve Güney Ay Düğümu her birimizin hayatında dev bir karmik temizlik yapmakta. 
Ne mutlu bunu gören, hisseden ve anlayana.
Çünkü onlar bu 9 aylık süreç içerisinde mantıklarına uyan ve kalplerinin fısıldadığı yollardan yürüyerek güzel diyarlara varacaklar. 

Bu yeniayın ve Venüs'ün dirilişinin bize anlatmaya çalıştığı tek bir gerçeklik var aslında. 
O da kararlı, mantıklı ve sevgidolu olmak. 
Uyum ve huzur uğruna atılan sevgidolu adımlar güzel doğumlara vesile olacaklar. 
Korku, bastırılmışlık, kararsızlık gibi korkularla atılalacak olan adımlarınızdan ise korkun, çünkü onlar karanlığı yaratacaklar. 

Venüs'ün gece yıldızı olarak gökkubedeki muazzam güzelliğinden etkilenmeniz ve tıpkı onun gibi karanlığınızı aydınlatan güzel bir ışık olmanız dileğimle..
Güzel bir yeniay olsun bu hepimize.

Öze varış'ın 3 yolu & 3 kollektif gezegen


Şu kahpe kapitalist sistemin içerisinde köle gibi yaşarken, kimilerimiz köle olmaktan hiç rahatsız değil, kimilerimiz ise kurtuluşun yolunu aramakta. Çünkü kimilerimiz farkında.. Bu düzen bizi Özü'müzden uzaklaştırıyor ve ondan uzaklaştıkça herşeyi yitiriyor, kendimizi dev bir uçurumdan aşağa, karanlığa atıyoruz.

Bu yazımda bu dünyada geçtiğimiz ve bizi özümüze götüren 3 yoldan bahsedeceğim.
Şaman öğretilerinde bu 3 aşamayı tanımlamak için "Orta dünya" "Alt dünya" & "Üst dünya" kavramları kullanılmış.

Orta dünya kavramıyla günlük, rutin hayatımızı anlatmışlar aslında. Bu hayatta kalabilmek için hepimizin bir barınağa, yiyeceğe ve paraya ihtiyacı var. Bunlara sahip olabilmek için de yapmamız gereken belirli işler var.

Alt dünya kavramıyla bütün sırları ve karanlıklarıyla bilinçaltımız kastedilmiş. Duygusal alemimiz. Bilincinde dahi olmadığımız yara ve üzüntülerimiz.. ama aynı zamanda en büyük tutku ve arzularımız.

Ve son olarak Üst dünya kavramı ile fiziksel bedenimizin ötesinde olan ruhumuzu ve sırlarını anlatmak istemişler. Gerçek kökenimizi. Yani dünya ötesi olan Üst Benliğimizi.

Bu dünyadayken her 3 aşamadan aynı anlarda geçeriz ama çoğu zaman öğrendiklerimizin bilincinde olmayız.
Orta dünyada ego, yani nefsimizin imtihanlarını veririz. Yaşamımızı sürdürebilmek için temel ihtiyaçlarımızı elde ederken hırs, açgözlülük ve vicdansızlık gibi karanlık yönlerimizle imtihan ediliriz.
Alt dünyada duygularımız ve hislerimiz üzerinden imtihan ediliriz. Yani kırılır, üzülür, yıpranır ve bunları aşabilmek için kalbimizi ne pahasına olursa olsun açmayı öğreniriz.
Üst dünyada ise ruhsal imtihanlarımızı veririz. Erme mertebesine ulaşabilmek için bu imtihanlardan geçeriz. 

Kimi öğretiler bu aşamaların her birini önemserken kimileri de sadece belirli bir yolu tercih eder. Mesela Budizm gibi doğu inançları egoyu bir düşman gibi görerek onu aşmanın peşindedirler. Batı ise tam tersine bu yolu seçerek ilerler.
Birini yanlış diğerinin doğru olduğunu söyleyemeyiz. Asıl önemli olan bir yolu seçmek değil, 3 yol üzerinde de ustalaşabilmektir.

Aslında ne ego düşmandır, ne de duygularımız köstektir başarılarımıza. Ruhsal sıkıntılarımız da sıkıntı değildir aslında.
Her birinin bir görevi vardır ve bu görev karanlıkları aştırmaktır.

Egomuz bireyselliğimizi oluşturur. Astrolojide Güneş ve Uranüs'ün bir parçasıdır.
Güneş burcumuz gerçek özümüzü gösterirken, Uranüs kollektif özümüzü ve asıl görevimizi tanımlar. Güneş sadece kişisel misyonumuzu gösterirken, haritamizdaki Uranüs toplum içerisindeki bireysel misyonumuzu, bu gezegende var oluşumuzun gerçek özünü ve sebebini temsil eder.
Bu yüzden güneş burcumuzu gerçekleştirebilmek bizi Uranüs'ün gerçek özgürlüğüne vardırır. Bunu başaramayanlar hayatları boyunca özlerinden uzak kalarak, köle gibi sistemin içerisinde yaşarlar. Güneş'lerini tam manasıyla tezahür edenler ise Uranüs'lerinin onlara bahşettiği ve sadece onlarda bulunan yeteneklerle ön plana çıkarak çevrelerine hizmet etmeye başlarlar. Burdaki hizmet artık bir kölelik değildir. Çünkü kişi ne şekilde hizmet etmek istediğini kendi belirler. Düzenin içerisinde var olsa da aslında kendi kurmuş olduğu düzenin bir parçasıdır ve diğerlerini yönetir, yani onlara yol gösterir.

Duygularımız ve bilinçaltımız Ay tarafından temsil edilir. Ama tüm bunlar gizemlidir çünkü içimizde gerçekleşir. Bu yüzden Neptün'ün etkilerini hissederiz en derinlere indiğimizde. Neptün gezegeni ruhlar alemine giden 12. evin kapısını aralar bizlere. Sırlara vakıf oluruz burada. Ama oraya varana dek duygu ve hislerimizle boğuşuruz dünyada. Sevgiyi tadarız ilk defa. Ne kadar kuvvetli bir duygu olduğunu ve bizi en derinimizden etkileme gücüne sahip olduğunu idrak ederiz. Veya hayal kırıklıklarımız, belirli korkularımız.. tüm bunlar çok kuvvetli ve mantığımızla çözemediğimiz, bizi yönlendiren içsel güçlerdir. Hissettiğimiz bu coşkuların bazıları bize bu hayattaki en güzel anları yaşatırken, bazıları da en korkunçlarını yaşatır. Çünkü duygularımızı, yani Ay burcumuzu aşmadan Neptün'ün aşkınlığına ve koşulsuz aşk boyutuna varamayız.

Ve son olarak ruhumuz atalarımızın bir meyvesi gibidir. Satürn ve Plüton gezegenleri ruhumuzun son varış mertebelerini temsil ederler. Satürn ataların karmasını aklar. Plüton ise, ruhumuzun gerçek kökenini.. Satürn bu dünyanın son kapısıdır. Ona varan ermiş sayılır. Plüton ise ruhsal alemin ilk kapısıdır. Ona varanın ne olduğunu sadece varan bilir.
Bu iki mistik gezegen, etkilerinden en çok korktuğumuz gezegenlerin başında gelir. Oysa yazının başında bahsettiğim 3 yolda ilerlemiş olanın son raddesidirler.

Hayatınızdaki hiçbir şeyi öylesine deneyimlediğinize dair kendinizi kandırmayın. Çünkü herbirimizin belirli rolleri var. Her birimiz aynı aşamalardan geçiyoruz ama tekamül mertebelerimiz, yani katettiğimiz yollar farklı.

Gökkubbedeki gezegenler yörüngelerinde masum bir şekilde dans ederken, yeryüzündekileri kendi etkileri altına alıverirler. Onların etkilerinde kalan bizler, iradelerini kullanarak bilinçlenmek için belirli yolları seçerler. Bu seçimlerdir hayatımızın özünü belirleyenler..

Unutmayın herzaman için tek sorumlusu var başınıza gelenlerin..
O da her daim siz kendinizsiniz!
Bu 3 yoldan istediğinizi seçebilirsiniz. Ama bilin ki bu dünyaya üçünde de ustalaşmak üzere gelmektesiniz. Bu yüzden kaptırmayın kendinizi bu kapitalist düzene. Tüketmek için değil, ermek için geldik bu yeryüzüne.

14 Eylül 2019 | Balık burcunda neptünyen dolunay


Değişken bir haftanın enerjisi ve 21 derece Balık burcundaki dolunay ile buluşmak üzereyiz. 
Gökkubedeki birçok gezegen değişken burçlarda bulunuyorlar. 
Başak burcundaki stelyum hala devam etmekte, Jüpiter Yay'da, şimdi ise bir de Balık burcundaki dolunay bizi bir hayli değişken bir atmosfere sokmaktalar. 
Bu saydığım burçlar arasında oluşan karşıtlık ve Jüpiter'e olan kare açı bizi duygusal ve fiziksel anlamda biraz yoracak.
Kendi iç dünyamızdaki karmaşıklığa netlik kazandırmakta zorlandığımız iki haftalık bir sürece giriyoruz. 
Ama korkmayın. 
Bu dolunayın bize bırakmak istediği tek şey var. 
- O da başa gelenin her halükarda çekildiği. -
Kaybolmaktan korkmayın bu dönem. 
Çünkü doğru zannettiğiniz yol yanlış, yanlış zannettiğiniz yol doğru çıkabilir. 
Var olmadığını zannettiğiniz yol ise ansızın önünüzde belirebilir.

Duygularımız, hislerimiz, düşüncelerimiz ve arzularımız kaygan zemin üzerinde olacaklar bu süreç içerisinde. 
Belirsizlik hissi hakim gökyüzünde. 
Bir o yöne bir bu yöne savrulacağız, belki de birçok yola girip, birçok yoldan da sapacağız. 

Sararmaya başlayan ve ölüme huşu içerisinde dans eden yaprakları anımsatıyor bu dolunay enerjisi. 
Her zamanki gibi bize 'güven evrene ve çevrene' mesajını veriyor. 
Serbest bırakıp bu sessiz, sakin dansa bir katılabilsek, huzur içerisinde varacağız varmamız gereken yere ama Başak burcundaki gezegen toplaşması kontrolü elimizden bırakmakta zorlanmamıza sebep oluyorlar. 

Başak diyarındaki stelyum enerjisi herşeyi planlayıp programlamamızı istese de, Balık'taki bu dolunay teslimiyeti hatırlatıyor bize.
Bir de bu ikisinin arasına sıkışmış bir Jüpiter var ki, umudu ve inancı asla elinden bırakma diye fısıldıyor.
Ama yarınlarımız o kadar karmaşık ve belirsiz ki, neye inanalım, umudumuzu kime bağlayalım bir türlü bulamıyor ve bilemiyoruz.
Bu yüzden Başak enerjisini kullanarak aklınıza ve mantığınıza danışın ama bir yandan da bırakın kendinizi akıntıya ve güzel günlerin ufukta olacağına inanın. 
Su akacak yolunu bulacak nasıl olsa.
Umudumuzu yitirmek üzere gibi olup, gelecekteki karanlık günlerin yasını şimdiden tutmanın hiçbir manası yok.

Bu dolunay, Balık burcunun haritamızda bulunduğu alanda bir tamamlanışı sembolize ederken aynı zamanda alternatif yolların önümüzde belireceğinin sinyalini veriyor. 
Neptün etrafımızı sisli puslu görmemizi sebep olurken, bu alternatif yolların bilincinde olmamamız gayet doğal ama bu sis elbet berraklaşacak ve önümüz aydınlanacak. 
Ama bu yolların önümüzde belirmesi için ilk önce yolunda gitmeyen tıkanıklıklarımızı boşaltmamız gerek. 
Bu dolunay aslında bir arındırma enerjisini beraberinde getiriyor. 
Başak burcunun saf, duru, akıllı ve mantıklı enerjisini kullanarak kendimizi bize artık hizmet etmeyen karanlıklardan arındırmamız gerekiyor. 
Bu yüzden gelecekte değiştirmek istediğiniz şeye değil, bu gününüze ve şu anınıza odaklanın ve arının.

 Neptün ile buluşan bu dolunay enerjisi dualarımıza, rüyalarımıza ve manevi iç dünyamıza şifa gibi yansıyabilir.
Yeterki izin verelim kalbimizi buna. 
Hepimiz için hayırlı bir dolunay olması arzumla..

30 Ağustos 2019 | Başak burcunda Yeniay


Kapımızda 6 derece Başak burcunda bir yeniay bulunmakta. 
Mars, Merkür ve Venüs ise bu yeniaya eşlik etmekteler. 
Bakirliğin ve saflığın sembolü olan Başak bu yeniayla tertemiz, yeni bir sayfa açmayı nasip eyliyor her birimize. 

Ne var ki biraz kafamız karışık. 
Hem de birçok konuda. 
Çünkü Neptün ile Jüpiter arasındaki kare açı kendisini son kez tekrarlıyor. 
Tüm yıla etkisini yaymıştı bu kare. 
Bir yandan güzel ve umut verici şeyler olurken bir yandan da toz pembe görme eğilimindeydik herşeyi. 
Bu sis bulutunun içerisine bir kere daha giriyoruz birlikte. 
Ama bu sefer gökyüzünde bir yeniay var. 
Yeni bir başlangıç uğruna bir iç yenilenmeden geçmemiz isteniyor. 
Ve bunun için Başak burcunun gölge yanlarından olan eleştirel ve yargılayıcı, detaycı ve kuşkucu tavırlarımızdan vazgeçmemiz gerekiyor. 

Bu aralar hepmizde bir mükemmel olma takıntısı var.
İstediğimiz belirli bir takım şeyler var. 
Bu konuda o kadar net olduğumuzu düşünüyoruz ki hiç esneme payımız yok.
Kafamıza koymuşuz. 
Ya böyle olacak ya da hiç! 
Oysa evren bu kurallar doğrultusunda işlemez. 

Varış okyanustur. 
Hepimizin yolculuğu orda son bulur. 
Oysa o okyanusa kavuşan binlerce nehir ve akıntı vardır. 
Bunlar bizim biricikin yolculuklarımızdır. 
Bazen güzel olan uyum sağlamaktır. 
Akışa kendini bırakmaktır. 
Teslimiyettir.
Ve sonsuz güvendir. 

Ne zaman Başak burcunda stelyum olsa, fazlasıyla abartabiliyoruz etrafımızda olanları. 
Fazlasıyla yargılayabiliyor ve eleştirel davranabiliyoruz. 
Bu yüzden yukarıda saymış olduğum karşıt burç olan Balığın özelliklerini hatırlatmalıyız kendimize. 
İçimizde dengeyi en güzel bu şekilde sağlayabiliriz. 

Bu yeniay toprak elementinin sağlam ve bereketli enerjisiyle yansıyacak herbirimizin hayatına. 
Bu yüzden kendimize, bizi okyanusa vardıracak yeni yolumuzu seçmemiz için, yani yüreğimize 6 ay sonra Başak burcundaki dolunay ile çiçeklenecek tohumu atabilmemiz için, bir yol belirlememiz gerek. 
Bu yol için de ilk önce kendimize bir hedef koymamız gerek. 
Ve bu hedefi bir Başak gibi tüm detaylarıyla belirlememiz ama sonra da akışa ve zamana bırakmamız gerekecek. 

Bu yeniay arındırın kendinizi kurallardan. 
Doğru bildiğiniz yanlışlardan. 
Kendinize koyduğunuz kuralllardan.
Ve arındırın kendinizi başkalarını ve hatta kendinizi yargılamaktan. 

Fazla kural belirlemişiz kendimize. 
Bu şu şekilde olmazsa hiç olmasın dediğimiz şeyler var hepimizin hayatında. 
Oysa bu yeniay bunun tam tersini arzulamakta. 
Hatalarımızdan ders çıkaralım ve saf, temiz bir niyetle dualarımızı sıralayalım Yaradana. 
Çünkü bu yeniaya Satürn ve Uranüs destek çıkıyorlar. 
Eskiyi yenileme, yeniyi tahmin ettiğimizden de daha güzel inşa edebilme imkanımızın olduğuna işaret ediyorlar. 
Bu yüzden kısıtlamayın kendinizi. 
Kendinize koyduğunuz hedeflerde sezgileriniz yönlendirsin sizi, nefsiniz veya korkularınız değil. 

15 Ağustos 2019 | Kova burcunda dolunay


Kapımızda 22 derece Kova burcunda dolunay bulunmakta. 
Gökkubbede ise Lusifer Venüs gece yıldızı olmaya hazırlanmakta. 
Bu dolunay soğuk bir diyardan esinti getirse de inanılmaz sıcak ve tutku dolu bir ortam yaratmakta..

Güneş ile Venüs kavuşarak Venüsyen tüm konularda 9 aylık yeni bir devreyi başlatmakta.
Şimdiye kadarki 9 ay boyunca dışa dönüktü bu enerji. 
Daha şeytani yönüyle deneyimledik bu Venüsyen enerjileri. 
Şimdi ise saflığına geri dönerek yeni bir 9 aylık döngüyü başlatacak. 
Bizi biraz daha içimize davet ediyor olacak.
Sevgiyi dışa yansıtmaktansa daha çok içimizde beslememiz gerektiğini hatırlatacak.

Venüs'ün Güneş ile kavuşumu Kralın verdiği yeni kararların olduğunu gösteriyor. 
Bu yüzden bu dolunay yaşayacağınız idrak ve farkındalıklara dikkat edin. 
Böylelikle bu kavuşumun temsil ettiği kararları daha net sezebilirsiniz.
Şimdiye kadarki 9 aylık süreç içerisinde fazlasıyla bencil davrandıysak, çevremizdeki insanların kalplerini kırdıysak yahut parayı har vurup harman savurduysak, şimdi bedel ödeme zamanına giriyoruz. 
Çok daha merhametli, çok daha vicdanlı, çok daha sabırlı ve çok daha sevgidolu olacak adımlarımız. 
Çok daha kalp merkezli olacak hayatlarımız ama mantığımızı da kullanacağız. 
Tüm Venüsyen konularda çok daha bilgece davranma isteğinde olacak ruhumuz. 
Çünkü Venüs'ün Güneş ile olan kavuşumu özümüz ve ruhumuzla gerçekleştireceğimiz toplantıyı sembolize ediyor. 
Bu yüzden bu dolunay diğerlerine nazaran biraz daha özel. 
Çünkü bir dolunay olarak tamamlanışı ve bitişi sembolize etse de, aslında 9 aylık yeni bir döngünün ve başlangıcın sembolü aynı zamanda. 
Döngü sıfırdan başlamak üzere ve neler yaşayacağımızı belirleyecek olan şey ise geçmişteki atmış olduğumuz adımlarımız ve ettiğimiz niyetlerimiz. 

Bu süreç içerisinde Venüs gökkkubeden bir müddetliğime yok olacak ve gözükmeyecek. 
İşte bu yok oluşu boyunca biz de kendi karanlık içimize yönelmeli ve onun ilhamlarını sezmeliyiz. 

Bu 9 ayda bir gerçekleşen bir döngü ve farkına varana güzel armağanlar getirecek. 
Yalnız bunlara kavuşabilmemiz için ilk önce bir şeyi kurban etmemiz gerekecek ve o da aradığımızı zannettiğimiz şeyden, daha iyisini elde etmek uğruna bir vazgeçiş olabilir. 
Yani kurban etmemiz gereken şey bencilliğimiz ve bencilce arzuladıgımız isteklerimiz.
Çünkü Venüs sabah yıldızıyken arzu ve tutkularımız uç noktalardaydı. 
Şimdi ise sakinleşme ve durgunlaşma, ayaklarımızı tüm Venüsyen konularda toprağa sağlam basma zamanı. 

Ay Kova burcunda Aslan'daki Venüs ve Güneş kavuşumuyla hizalanırken Mars da Regulus yıldızıyla kavuşuyor. 
Güçlü bir arınma enerjisi bu. 
Kova burcu her ne kadar soğuk bir mantık burcu da olsa bu dolunay enerjisi sıcak ve tutku dolu. 
Aslan burcundaki gezegen stelyumu karmayı yakma ve yeniden başlama fırsatını sunuyor. 
Saflaşma enerjisini yeryüzündekilere armağan ediyor. 

Bu dolunay kullanın bu enerjiyi ve sevginizi gösterin çevrenizdeki herkese. 
Hem de en saf haliyle.
Ve güzel niyetlerde bulunun. 
Bırakın geçmiş gitsin ve izin verin gelecek tüm güzelliğiyle sizi büyülesin. 

1 Ağustos 2019 | Aslan burcunda Yeniay


8 derece Aslan burcunda bizleri bekleyen bir yeniay var yakınımızda.
Aslan burcunun hanesi kalabalık bu ara. 
Burda hem Mars, hem Venüs, hem Güneş hem de Ay bulunmakta. 
Bütün enerjiler birleşmiş bir vaziyetteler ve bize Aslan burcunun temsil ettiği özellikleri hatırlatıyorlar adeta. 

Sıcaklık
Samimiyet
Sevgi
&
Çoşku

ama karanlık yönleriyle birlikte

Ego
Kibir
&
Tutku

•••

Bu yeniay iyicil Jüpiter'e üçgen, Uranüs'e ise zorlayıcı açıda gerçekleşecek. 
Kısa bir zaman önce gerçekleşmiş olan bir şans veya olayın ardından gelecek olan ani bir değişimi sembolize ediyor bu yeniay. 

Yeni bir duygusal başlangıç yapacağız hep birlikte. 
Bu yeni adımımızı atmaya sebep olan şey içimizdeki küçük çocuğu doyurma isteği olacak. 
Bu yüzden bu yeniayla birlikte bu çocuğun sesine kulak verin. 
Onu dinleyin!
O sizsiniz aslında.
Sizin geçmişiniz ve geleceğiniz.
O içinizdeki küçük çocuk sizi yönlendiriyor ve siz ne zaman onu dinlemekten vazgeçseniz,  yolunuzdan sapıyorsunuz.

Bu yüzden bu yeniay bu yolculuğumuzu sorgulama sorumluluğumuz var. 
Kendimize ihanet ettiğimiz alanları bulmamız şart.
Gerekirse dönüp tekrardan sıfırdan sarmamız da şart. 

Kibrinizin, egonuzun veya tutkularınızın kölesi olmayın. 
Bu hayatta herşey gelip geçici.
Bu gerçeği unutacak ve kendinizi Aslan burcunun bu karanlık taraflarına kaptıracak olursanız Uranüs'ün ani şimşeğiyle çarpılmışcasına kendinize getirilirsiniz.
Bu yüzden bu olmadan siz aydınlatın çevrenizi. 
Farkına varın olup bitenlerin. 

Bu yeniay içinizdeki çocuğa kulak verme zamanı. 
İçinizdeki o masum parçanızı tekrardan keşfedin.
Sarıp, sarmalayın onu ve sevin.
Sorun ona neleri arzuladığını ve hayallerini gerçekleştirin. 

Bu yeniayın bu güzel enerjisi bize Uranüs'ün özgürlüğünü getirecek. 
Korkmayın ani değişimlerden çünkü bu hayatta sadece değişmesi gereken şeyler değişir. 
Bu yüzden direnmek saçma. 
Akışta kalmak ise en güzeli.
Bu yüzden mantığınızı devredışı bırakın ve kalbinizin sesini dinleyin.
Sizi yeni bir Size götürecek. 

Neptün & yarattığı korkunç illüzyonlar


Bu resmi instagram üzerinden bir arkadaşım paylaştı geçenlerde. İlk önce gözlerim görmek istemedi ama sonra yinede geri dönüp baktım, resmin benimle konuşmasına izin verdim ve sadece üzüntü ve korku hissettim, dehşete kapıldım. Çünkü bu resmi hepimiz yaşıyoruz, hem de her an. İster televizyon izleyelim, ister sosyal medya hesaplarında gezinelim. Sürekli bize gerçek dışı bir hayat gösteriliyor. Ful makyajlı, tapılacak derecede güzel kadınlar. İnanılmaz derecede yakışıklı, paralı, kaslı erkekleri görüyor gözlerimiz. Ve her defasında dönüp kendimize bakıyor ve iğreniyoruz kişiliğimizden, sevmediğimizi farkediyoruz bedenimizi, memnun olmadığımızı hissediyoruz yaptığımız işten, kazandığımız paradan. Niye yaşıyoruz ki biz zaten? Adam bir film artisti oluyor paraya para demiyor, kız sosyal medyada fenomen oluyor dünyayı geziyor. Biz sadece yerimizde sayıyoruz. Ne doğru düzgün bir özelliğimiz var, ne bir çekiciliğimiz, ne de bir yeteneğimiz.

Siz kendinizi hiç böyle hissettiniz mi?
Hissettiğinizi biliyorum çünkü bir şeye sürekli maruz kalıp da ondan etkilenmemek maalesef imkansızı başarmak gibidir.
Peki ya bu toz pembe görünen, içine düştüğünüzde kendinizi çok zor kurtarabileceğiniz bu illüzyon hangi gezegene ait biliyor musunuz?

Burası Neptün'ün diyarı.
Kendisi 12. haneyi, yani Balık burcunun temsil ettiği, kapıların ardında yaşanılan, görünmeyen alemi temsil eder. Rüyalar diyarıdır burası. Gerçek dışıdır. Var olmayandır.
Neptün sinema ve fotoğrafçılık mesleklerini temsil eder. Yani sahte olanı.
Sinema'daki filmler bazen gerçek hayattan uyarlanma dahi olsa yinede herşey yalandır, kurgudur. Sadece bir oyundur.
Fotoğrafçılığın neresi yalan diye sorabilirsiniz. Aslında çok basit. Bir fotoğraf karesi zamanı durdurur. O kareyi yakalar ve o anı ölümsüzleştirir. Oysa bu hayatta ölümsüz olan hiçbir şey yoktur. Hapsedilebilen bir an'da yoktur. Herşey akış içerisindedir. Herşey değişir ve asla aynı kalmaz. Bu yüzden gözlerimizin gördüğü o muazzam güzellikteki resimler Neptün'ün yarattığı gerçekdışı illüzyon dünyasına aittir.

Yaşınız kaç olursa olsun günümüzün teknolojisi bizi bu uçurumdan aşağa sürüklüyor. Belki yaşça daha olgun olanlarımız özlerine uygun davranıp bu tehlikelerden kendilerini koruyor olabilirler ama ya küçüklerimiz? Çocuklarımız? Gençlerimiz?
Onlar maalesef çok büyük bir tehlikenin altındalar.
Genç bir kızın 'ben makyaj yapmadığımda kendimi hasta gibi hissediyor, toplumda onaylanmayacakmışım gibi korkuyorum' demesi içimi parçalıyor.
Biz bu çocuklara gerçek hayatı göstermek  ve onları tekraradan gerçekliğe döndürmek zorundayız. Yoksa bu resimdeki karelerin benzerleri bizleri de mahvedecek.

Çocuklarımızı özlerine uygun yetiştirelim.
En büyük idolü de rakibi de kendi olsun. En büyük düşmanının kendi zihninde ona eksik olduğunu fısıldayan nefsi olduğunu bilsin.
En büyük idolü de kendi hayalleri olsun. Gözleri Jeniffer Lopez'in poposunda değil, gelecekteki huzurlu günlerinde, başarılarında olsun.
Justin Bieber'ın şöhretini bir şey zannedip ona tapacağına, çevresindeki herkese nasıl güzel bir örnek olabilirim diye düşünerek, çabalayarak, didinerek geçirsin vaktini.

Bunlar çok güzel şeyler. Ben de çocuğumu böyle yetiştirmek istiyorum ama nerde.. diyenleriniz var, biliyorum. Böyle bir zamanda insanın özüne ruhuna aykırı davranmadan, kendine sadık kalabilmesi çok zor. Ama bunu başarmak için geliyoruz yeryüzüne. Kukla olmak, şirke girmek, kirlenmek için değil. Arınmak ve saflaşabilmek için.
Hiç kimsenin bizden bir üstünlüğü yok. Biz de hiç kimseden üstün veya daha özel değiliz. Hepimiz Bir'iz. Bunu yetiştirdiğimiz nesle aktarma sorumluluğumuz var.
Bu yüzden çocuklarınız ergenlik çağına girdiğinde onlara arkadaşça yaklaşmayı deneyin. Mesela eğer kızınız makyaj yapmaya aşırı düştüyse, gel bak sana ne göstereceğim diyip victoria secret meleklerinin veya taptığı ünlünün makyajsız hallerini gösterebilirsiniz. O pek birşey zannettiğimiz ünlülerin ne hallerini yakalatmış Neptün. :)


Kendisini hayal dünyasına kaptıran eninde sonunda Uranüs'ün uyanışıyla kendisine gelir. 
Hepimiz özel yaratılmış varlıklarız. Her birimizin kendine has özellikleri var. Bu yeteneklerimizi bir keşfedebilsek, diğerlerinin ne güzellikleri, ne başarıları, ne de maddi imkanları umrumuzda olacak. 
Merkezinize daima kendinizi alın ve çevrenizde size aşılanan şeylerin etkisinde kalmadan kendi yolunuzu çizin. Çevrenizdeki gençlere ve çocuklara ve en önemlisi mirasınızı devrettiğiniz yeni gelen nesle ancak bu şekilde güzel bir örnek olabilirsiniz. 

17 Temmuz 2019 | Oğlak burcunda ay tutulması


Kapımımızda bizi en derin korkularımızla yüzleştirmek üzere gelen, 24 derece Oğlak burcunda bir Ay tutulması var.
Gökyüzünde Satürn, Plüton ve Güney Ay Düğümü el ele vermişler ve eskiyi tamamıyla yıkma niyetindeler.

Güney Ay Düğümü, ejderha'nın kuyruğu ile sembolize edilir. Kuyruk bıraktığımız, teslim olduğumuz, gitmesine izin verdiğimiz yerdir.
Vücut kendisini çeşitli yollarla arındırır. İçinde tutmaz, bırakır.
Çünkü bırakmazsa bilir, zehirlenebilir.
İşte bunun mesajını getiriyor olacak bu tutulma herbirimize, Oğlak burcunun bulunduğu hanede.

Oğlak güvenilirdir. 
Duvarları vardır. 
Sabittir. 
Ve inattır.
İşte bu inadı ve inadın arkasında yatan güven korkularını yenme görevini veriyor bu tutulma bizlere. 
Eskinin yıkılma vaktinin tam da şimdi şu an olduğunu fısıldıyor.
Bu yüzden olgunlaşmamıza, büyümemize ve güç kazanmamıza engel olan her ne varsa, hepsiyle vedalaşın bu tutulma aracılığıyla.
O kadar muazzam bir geçiş kapısı ki bu, karmayı yakmak için, kullanın bu enerjiyi ve fırsatı.

Duygularınızın, düşüncelerinizin veya inançlarınızın daha fazla kölesi kalmamamız gerektiğini sembolize ediyor bu tutulma. 
Cesaretten sonra değişimi, değişimden sonra ise gücü vaat ediyor bunu başaranlara.

Bu tutulma ve yaz ayları boyunca bir ölüm var birçoğumuzu bekleyen. 
Ama korkmayın bu ölüm özgürlüğü beraberinde barındırıyor. Yani yılan misali derimizi dökeceğiz, bunu yaparken tabiki de canımız yanacak, içimiz parçalanacak, korkacak ve engellemeye çalışacağız ama bu transformasyona izin vermeyen herkesi ölümden çok daha korkunç olan bir hayat dersi bekliyor olacak. 
O da esaret!

Plüton ve Satürn bize kabuğumuzu kırdıracak. Bunun için en kuvvetli gölge benliğimiz ölmek zorunda. Bırakın gitsin bu parçanız. Çünkü size asla ait olmaması gerekiyordu. Bu yüzden tutunmak, onun hayatta kalması için çırpınmak saçma.
Ölen ölmeli, giden gitmeli, gelen de gelmeli bu tutulmayla.
Korktuğunuz şey her ne ise, onun üzerine cesaretle yürüyün. Çünkü bunu yapmayı kendiniz seçmezseniz, yapmak zorunda bırakılacaksıniz ki çok daha tehlikeli olabilir. Sonuçta Satürn ve Plüton en büyük kötücüllerdir astrolojide. 
Bu yüzden cesaretinizi onlardan alın. 
Kötüyü yaratmak için değil, yıkmak ve yok etmek için kullanın.

Bu tutulmada Güneş Yengeç burcunda bu burcun temsil ettiklerinin yanında yer almamızı istiyor. 
Gerçek sevgi, gerçek güven, gerçek sadakat, gerçek saflık, gerçek sıcaklık ve gerçek bir yuvaya ait olmamızı, bunun için adımlar atmamızı istiyor. 
Duygularımızdan kaçmadan, onları yok saymadan yeni bir doğum gerçekleştireceğiz bir çoğumuz. 
Bu tutulma da sadece bu doğumun sancısı işte. Gelecek parlak umuduyla hareket edene. 
Yeterki izin versin ölmek zorunda olanın özgürlüğüne.

Neptün bu tutulmaya gönderdiği destek açıyla korkma güzellikten diye fısıldıyor adeta.
Hayaller gerçek olabilir, safça inanıyorsan onlara..

Sorgulayın kendinizi.
Ne kadar umut taşıyorsunuz yüreğinizde?
Hayallerinizin ne kadarına izin veriyorsunuz, gerçekleşebilmeleri için?
Bu soruları sorun ve bulun. 
Bulana Neptün'den armağan var bu tutulmayla. Bulamayan ise yüzmeye devam edecek karanlık sularda.

Kötü alışkanlıklarınızdan kurtulmak için 1 numaralı süper bir dolunay enerjisinin tutulması bu. Bu yüzden hayatınızdan çıkartmak istediğiniz herşeyi bir kağıda not edin. Sonra da niyet edin ve 100 gün boyunca yapmayın, bırakın, yok sayın ve silin. 100 günün sonrasında zaten hayatınızın değişmiş olduğunu göreceksiniz. 
Bu tutulma enerjisi bağımlılıklarımızdan kurtulabilmemiz için çok güzel bir enerjiyi barındırıyor içinde.

Bu tutulmanın mantrası
Bıraktıkça özgürleşiyorum, özgürleştikçe güçleniyorum olsun. 
Bu cümleyi bu yaz kendinize sürekli hatırlatın. Tüm bu korkularımızla daha çok güçlü olabilmek için yüzleşiyoruz. 
Ve güç için, bunu cesaret etmeye kesinlikle değer.

Dominant Mars | Erkeğin tek istediği cinsellik ise?


Her insan biricikindir. Özeldir. Ve kimse de birbirine benzemez. Ama yinede belirli kategorilere hapsoluruz.
Daha önce erkek arketipleri adlı bir yazı yazmış ve Tarot'taki uşak, şövalye ve kral arketiplerinden bahsetmiştim. Bugünkü yazımda da biraz farklı bir açıdan ele alacağım bu konuyu. Sadece cinsellik peşinde olsa da bunu aşk diye pazarlayan ve ağlarına düşüren bukalemun arketipinden bahsedeceğim.

Yaptığım işten dolayı insan psikolojisini anlama ve çözme tutkum var. Sonuçta ne kadar fazla bilgim olursa o kadar çabuk yardım etme imkanım oluyor. En çok da danışmanlığı kadınlara verdiğim için en büyük sıkıntıları ilişkiler oluyor.
Türlü türlü insan var bu hayatta. Her birini çözmek dev bir gizem. Cennetten atıldıklarından beri zor varlıklar Havva kızları ile Adem oğulları.
Bu yüzden onları ister istemez belirli kategorilere sokmak zorunda kalıyorum tanımlarken.
Böyle bir yazıyı yazmak istedim çünkü ilişkiler alanında o kadar ağır darbeler alabiliyoruz ki, acıları bir ömür boyu sürebiliyor. Oysa insanlar kendilerini ele verirler. Giyim kuşamlarıyla, kendilerini ifade ediş tarzlarıyla, enerjilerini ve zamanlarını en çok neye harcadıkları şeyle..
Satır aralarını okuyabilirseniz bu darbeleri almadan, yani ilişkiye başlamadan, değerli zamanınızı kaybetmeden kendinizi size daha layık olanlara saklayabilirsiniz.
Bu yüzden alaycı bir dille kaleme almış olsam da amacım aşağılamak değil, farkındalık kazandırmak.

Bu yazıyı yazma isteğim aslında Azra Kohen'in cinsellik üzerine yaptığı bir sohbeti sebep oldu. Geçenlerde Oylum Talu'nun programına katılmıştı. Azra Kohen Fi, Çi, Pi serisinde sadece birkaç sevişme sahnesi olmasına rağmen bunun fazla büyütüldüğünü söyledi ve üçlü seriyi okuyan her kadının Can Manay tipindeki adamı bu sayede çok iyi çözüp, fark edebilecek bilince ulaştıklarından bahsetti.
Aslında bu yazıyı yazma isteğim onun bu cümlesi üzerine oldu. Çünkü gerçekten belirli tipteki erkekleri önceden deşifre edebilmek çok önemli. Ben çoğu zaman hatayı erkekte değil, kadında buluyorum. Çünkü ilişkinin sınırını çizen daima kadın. Erkeği hayatına davet eden de kadın. Erkeği yetiştiren ve adam ya da psikopata çeviren de kadın. Kadimler boşuna kadın inisiye doğar, erkek ise sonradan kadın tarafından inisiye edilir dememişler. Güç bu anlamda bize verilmişken, zaaflarımıza yenik düşüyor oluşumuz komik.

Peki ya nedir bu bukalemun tipli erkek ve saldırılarına karşı nasıl önlem alınır?

Bukalemun erkeğinin zeka seviyesi 0'dan 100'e kadar çıkabilir. Yani aptal da olur aşırı zeki de. Aptal olanı kendisini hemen belli ederken, zeki olanı biraz uğraştırabilir. Yani tehlikeli olur ve dikkatli olmak gerekir.
Bu erkeğin tehlikeli olmasının en büyük sebebi sizin arzularınızı bir kıyafet gibi üzerine giyebilme yeteneğidir. Siz, 'ben şundan hoşlandım' dediğiniz anda onun kılığına girer. Sevmediği ve yapmadığı şeyleri dahi seviyor veya yapıyormuş gibi göstererek sizi ağına çeker.  Cepleri paralıysa o çok hoşlandığınız şeyi size armağan eder. Cepleri parasızsa kaslarıyla ön plana çıkacaktır. Bu yüzden bukalemun tipli erkekleri en çok sporda kas yaparken görürüz.
Mars'ın en sevdiği yerdir burası. Çünkü bütün hünerlerini o ağır aletleri kullanırken sergiler. Bu erkekler bu yüzden spordayken kaslı resimlerini çekip paylaşmayı da pek bir severler.
Bukalemun istediğiniz her renge bürünerek sizi büyüler. Ne kadar da çok ortak özelliğiniz vardır, aynı şeylerden hoşlanıyorsunuzdur, aynı hayallere sahipsinizdir, bir çift olarak uyumunuz ne kadar da muazzam olacaktır. Ve siz çoktan aşık olmuş ve bağlanmışsınızdır ama o oyununa ve avına daha yeni başlıyordur. Şimdi yavaştan bana resim atsana talepleri gelir. Sonra iş iyice çirkinleşir. Hele bir mekanına adım attınız mı artık seks kölesisinizdir.

Haritada dominant bir Mars sağlıklı kullanılan bir Mars anlamına gelmeyebilir. Tam tersine karanlık yönleri ortaya çıkarabilir ve aşırı cinsel isteklere sebep olabilir.
Bu tip bir erkek ilişkiye sadece cinsellik için girecektir. Yani genelde tek isteği bir kullanımlık bir şeydir. Eğer hatunu beğenirse birkaç kereye çıkarabilir ama yinede çok fazla ve uzun sürece elinde tutmayacaktır.

Bunun önlemini alabilmek için bir kadının ilişkiye girmeden önce yapması gereken 1 numaralı şey ne istediğini bilmektir.
Amacı sadece eğlenmek ve güzel vakit geçirmekse Bukalemunlar onun çok işine yarayabilir. Sonuçta bu erkeklerle çok güzel eğlenilir, güzelce sevişilir ama bu kadar. Herşey çok güzel gidiyordu, nolduki birden demeden, pat diye terk ediliverirsiniz. Yeteri kadar kullanmış ve elinin tersiyle ittirerek bir kenarıya atmıştır.
Bir kadın için çok incitici, gururunu ve onurunu yerle bir eden bir deneyimdir. Eğer kendini aşka kaptırdıysa ve ilişkinin gerçek bir ilişki olduğunu zannediyorsa, hele bir de evlilik hayalleri kuruyorsa ağır bir travmaya dahi dönüşebilir.
Eğer tam tersi söz konusuyusa yani siz de bir bukalemun gibiyseniz, yani aşık olmadan ve bağlanmadan bu tür ilişkiyi yaşayabiliyorsanız o zaman tekmeyi karşı taraftan önce siz de koyabilirsiniz. Ama bu tuzağın içine düşen kadınlar çok kısa süre içerisinde sadece kalplerini değil, ruhlarını da şeytana satarak tüm aşk oyunlarını kaybederler. Çünkü aşkın kendisini kaybederler. Saflığı, güveni, sadakati ve iffeti. Aşk diyarı öyle bir terk eder ki, ıssız, karanlık ve derin bir yalnızlık yerine yerleşir. Artık karşınıza gerçekten hayallerinizin prensi de çıksa, onun olamazsınız çünkü ona verilecek masum, canlı ve saf bir kalbiniz kalmamıştır.

İşte bu gibi heycan ve tutkuyla başlayan aşk oyunları bilinçaltımıza belirli bir takım inanç kalıplarını yerleştirirler.

- Erkeklerin tek istediği şey seks.
- Kadınların tek ilgilendiği şey para.
- Erkekler sadece güzel seksi kadınların peşinde koşarlar.
- Kadınlar sadece yakışıklı, kaslı erkeklerin peşinde koşarlar
- Bu hayatta güvenilecek erkek/kadın kalmadı ki..

Tüm bu inançlar bizi bilinçaltımızdan yönetmeye başlarlar. Yukarıdaki yargılara dikkat edin. Her bir cümle bir genelleme yani bütün erkekleri ve bütün kadınları aynı zannediyoruz. Bilinçaltı komutayı verendir. İnancın neyse ayağına onu getirir. Bu önyargılara sahipken karşına sadece seni bir seks objesi gibi kullanıp, kenarıya atacak duygusuz ve empati yoksunu bir sapık çıkabilir. Bir kadın hayatına erkekleri bu şekilde çeker. Bu yüzden düşüncelerinize dikkat edin. Belirleyen sizsiniz.

Erkekler dürüst varlıklardır. Zeki de olsalar ve amaçlarını da gizleseler, sorduğunuz sorularla amacının ne olduğunu çok güzel kestirebilirsiniz. Hem de basit, kısa sorularla.
Mesela tanıştığınız ortam veya tanışma sebebi çok güzel bir ipucudur. Gece kulübünde evlenilecek adam değil, eğlenilecek adam vardır.
Sohbet içerisinde kendisini 10 yıl içerisinde nasıl hayal ettiğini veya nerde gördüğünü sorabilirsiniz. Cevap aşırı kariyer odaklıysa iyi bir baba olmayacaktır, bu da eş olarak onca yükün altında yalnız bırakılacağınız anlamına gelir. Karşı tarafın cevap veriş şekline göre aile kurma isteğinin olup olmadığını ve ilişkinin evliliğe gitme ihtimalinin yüzde kaç olduğunu kestirebilirsiniz.
Bu hayatta en çok değer verdiği 3 şeyin ne olduğunu sorabilirsiniz. Ve eğer gerçekten karakterini çözmek istiyorsanız, dünyada para kazanma zorunluluğun olmasaydı hayatını nasıl yaşardın diye sorabilirsiniz. Sonuçta erkekler varlıkta kadınlar yoklukta belli olur.
Bu 3-4 soru size ihtiyaç duyduğunuz tüm bilgileri verir. Eğer bütün cevaplar hoşunuza gidiyorsa kaçırmayın sakın bu erkeği derim. Sonuçta iyileri çoğunluk olmuyor.
Eğer cevaplar karninızda bir yumru, boğazınızda bir düğüm, zihninizde bir korku oluşumuna sebep oluyorsa hiç karma yaratmadan, nazik bir şekilde o ortamı terk etmelisiniz. Hem de arkanıza bakmadan ve kesinlikle bu kişinin size herhangi bir yoldan ulaşabilme imkanını yok etmelisiniz.

Uzun lafın kısası, eğer Mars'ını çok dominant bir şekilde kullanma isteğinde olan bir Bukalemun tipindeki erkeğe denk gelirseniz, dominant bir Satürn kılığına girerek cevap verin.
Kendinizi güvene alarak, sınırınızı tam belirleyerek, zamanınızın değerini bilerek, bedeninizin kıymetini belli ederek, cinselliğin ilk önce karşı taraftan hak edilmesi gerekilen değerli bir armağan olduğunu idrak ederek ve etrafınızda sizin sınırınızı aşamayacak kadar sağlam bir duvar çizerek.
Bu sınavı bir kere tam verirseniz, kendinizle gurur duyacaksınız. Çünkü sağlıklı bir ilişki için ruhunuzun özüne aykırı davranmadan, ilk önce kendinize sadık kalabilmelisiniz.

2 Temmuz 2019 | Yengeç burcunda Güneş tutulması


Tutulma mevsimi açılışını yapmak üzere. 
Bu yaz iki tutulma deneyimleyeceğiz Yengeç ve Oğlak ekseninde.
Bunların ilki 10 derece Yengeç burcundaki Güneş tutulması olacak.

Bu tutulmanın aldığı tek açı Uranüs ve Satürn'den. 
Gökyüzünde aktif olan diğer açılar Satürn ile Neptün arasındaki sekstil ve Jüpiter Neptün arasındaki kare.
2019'a damga vuran açılardan olacak bunlar.
Sadece bir sekstil olduğu için, etkisi yeteri kadar kuvvetli olmasa da her birimize hayallerin disiplin ve azimle gerçek olabileceğini hatırlatıyor Satürn Neptün ikilisi.
Ama Jüpiter ile olan kare bu hayallerimize kendimizi çok da fazla kaptırmamız gerektiğini gösteriyor.
Yani gerçekçi hedefler koymalı ve azimle bunların peşinden koşmalıyız yoksa sadece maskara oluveririz herkese.

☆☆☆

Merkür aslan burcunda ona doğru gelen Mars'la kavuşmak üzere retrosuna hazırlanıyor.
Mars 0 derece Aslan'da konumlanarak kışın Ocak ayında yaşadığımız Ay tutulmasını tetikliyor.
O zamandan bu yana alınmış ama hayata geçirilmemiş kararlarımız varsa şayet, şimdi Uranüs'le olan karesi bizi bazı şeyleri yapmaya zorluyor.
Ayrılıklar ve çatışmalar kapıda olabilir.
Hafiften depressif bir hale de kayıyor, kendinizi çaresiz ve kötü hissediyor olabilirsiniz.
Satürn ile olan karşıt, korkularınızı da tetikleyecek.
Tüm bunların bilincinde olun.
Bunlar tutulmalar arası çok doğaldır.
Zorluklara göğüs gerin, haksızlıklara karşı dimdik durun ve hayatın ani değişimlerine karşı teslimiyet içerisinde olun.
Uranüs tutulmaya olumlu açıda konumlanarak yardım ediyor olacak.
Aslında şu anki yaşanılan tüm karanlık duygular bizi özgürlüğümüze kavuşturacaklar.
Güney Ay Düğümü ve Satürn hala kavuşumdalar ve geçmişin karanlıklarını yıkıyorlar.
Bu ikiliye yardım etmeli ve reset butonuna basmalıyız hepimiz. Jüpiter kendi bulunduğu Yay'ın hanesinde inanç ve ön yargılarımızı sınıyor. Bu yüzden geçmişe ait ne tür inançlarınız veya önyargılarınız varsa, hepsini yıkın.

☆☆☆

Bu tutulma sizi haritanızda Yengeç burcunun bulunduğu alan üzerinden etkiliyor olacak.
Yengeç aile, yuva ve aidiyet konularını temsil eder.
İşte bu konular ön planda önümüzdeki birkaç aylık süreç boyunca.
Kimimiz ev taşımak üzere, kimimiz yuva kurmak üzere, kimimiz ise ailevi sıkıntılarla uğraşmakta.

☆☆☆

Jüpiter ve Satürn kendi bulundukları burçlarda olmakla birlikte dominantlar.
Bu yüzden onların hayat derslerini öğrenebilmemiz çok önemli bu yıl.
Bu tutulma yeni bir başlangıç sembolü.
Eskilerin yıkıldığını ve artık önümüzün açık olduğunu gösteriyor.
Ama bunun için Jüpiter, kendine nasıl bir zemin hazırlıyorsun, gelecekte kim olmak, nasıl yaşamak istiyorsun diye soruyor ve Neptün'e olan karesi bu sorunun cevabını hayalperest davranmadan cevaplamamız gerektiğini gösteriyor.
Sorun bu soruyu kendinize.
Gelecekte nerde görüyorsunuz kendinizi?
Nasıl bir yuvada?
Nasıl bir sıcak, sevgi ortamında?

☆☆☆

Bu tutulmanın belki de en güzel hali Betelgeuse yıldızı ile kavuşan Venüs'de saklı.
Bize sevgiyi hatırlatıyor kendisi.
Gerçek ve saf olanı.
Pusulamızın bu olduğunu ve bu duyguyu takip etmemiz gerektiğini fısıldıyor.
Sevgiyi merkezinize alın ve bırakın sizi yönlendirsin.
Her zamanki gibi yolculuk ruhunuza.
Umarım bu tutulma güzel başlangıçlara vesile olur hayatınızda..