5 Mayıs 2019 | Boğa burcunda Yeniay

  • Share

19 Nisan 2019 | Terazi burcunda dolunay

  • Share

5 Nisan 2019 | Koç burcunda Yeniay

  • Share

Eril & dişil enerjileri doğru kullanmak hakkında yol gösterici olarak harita

  • Share

21 Mart 2019 | Terazi burcunda ekinoks dolunayı

  • Share

Hayatımızda neden zorluklar yaşarız?

  • Share

6 Mart 2019 | Balık burcunda yeniay

  • Share

Hastalık da bir şifadır

  • Share

19 Şubat 2019 | Başak burcunda dolunay

  • Share

Neptün - Aşka giden yolculuk

  • Share

5 Şubat 2019 | Kova burcunda Yeniay

  • Share

İç yolculuk rehberim

  • Share

21 Ocak 2019 | Aslan burcunda kanlı ay tutulması

  • Share

Evlilik öncesi & evlilik sonrası astroloji haritamız

  • Share

6 Ocak 2019 | Oğlak burcunda Güneş tutulması

  • Share

5 Mayıs 2019 | Boğa burcunda Yeniay


Kapımızda 14 derece Boğa burcunda Menkar ve Almach sabit yıldızlarıyla kavuşan bir yeniay var.
Menkar insanın bilinçaltının güçleriyle alakalıdır. Kolektif bilinçaltını etkileyen olumsuz olayları anlatır ve Satürn karakterindedir.
Almach ise Andromeda takım yıldızındandır.
Bu isim size tanıdık gelmiş olmalı çünkü bundan önceki Koç burcundaki yeniay bu takım yıldızıyla ve mitolojik hikayesiyle yakından alakalıydı.
Mitolojik hikayesini bilmeyenler o yazıya burdan ulaşabilirler.

Koç burcundaki yeniay Andromeda'nın başıyla ilgiliydi. Yani zihnimizdeki zincirlerden kurtulmayı temsil ediyordu.
Ondan sonra gelen Terazi burcundaki dolunay Andromeda'nın midesinin karşısında konumlanarak duygularımızın esaretinden kurtulmayı temsil etti.
Şimdiki Boğa burcundaki yeniay ise Andromeda'nın ayaklarına vurgu yaparak, önümüzdeki engelleri aşmamız gerektiğini hatırlatıyor.


Bilmem farkında mısınız ama geçen aydan beri aile karmamızla uğraşıyoruz.
Geçmişimizin bağlarıyla yüzleşiyor, bağımlılıklarımızdan kurtulmak için fırsat ve şans kapılarıyla karşılaşıyoruz.

Kendi mikro kozmosumuzda aile karmamızla uğraşırken, makro kozmosda kolektif bilinçaltımıza etki eden tüm olaylardan etki alıyoruz.
Tıpkı kutsal geometride yaşam çiçeğinin gösterdiği gibi bağlıyız birbirimize.
İnsan sadece kendi yaptıklarından sorumludur ama kendi attığı adımlar daima çevresine etki eder.
Mevlana'nın dediği gibi alem içinde alem vardır.
Hepimiz kendi alemimize tesirler aracılığıyla zincirlenmiş gibiyiz. Bir çoğumuz cehennemimizi de cennetimizi de kendimiz yarattığımızın farkında olmadan yaşıyoruz.
Bu yeniay yeni bir farkındalık arzuluyor yeryüzündekilere.

Boğa burcu maddi dünyanın güzellikleriyle bağdaştırılır.
5 duyuyla haz almayı ve minnet duymayı öğretir.
Ezoterik astrolojide ise bir üst boyutu, 5 duyu ötesi hazları ve manevi şeyler için duyulan şükrü gösterir.
Koç ilk yaratılan kıvılcımsa Boğa bunun dışa vurulan güzelliğidir.

O halde bu yeniay yeni bir başlangıca başlamadan bilinçaltımızın kapılarını açıp, ruhumuzun derinliklerini incelememiz gerekir.
Kimler kalmış karanlıklarda?
Kimler vurulmuş zincirlere?
Ne tür hikayeler geziniyor hayaletler gibi karanlık derinimizde?

İşte tüm bunlar son engeller.
Andromeda saf ve masum bir bakireyken ailesinin bedelini ödedi boş yere.
Ama Andromeda kurtardı kendisini aklına ket vuran zincirlerden.
Sonra Terazi dolunayıyla birlikte duygusal zincirlerinden de kurtuldu. Şimdi ise bu yeniayla ayağındaki prangalardan özgürleşme zamanı.

Bu bireysel olarak hepimizin geleceğimizi ve kaderimizi irademizle belirleyebilmemiz için aşmamız gereken son bir engelin var olduğunu ve sonra arzuladığımız Boğa burcunun diyarına kavuşacağımızı gösteriyor.
Kim istemez ki ailesinde huzuru, yuvasında mutluluğu, bedeninde sıhhati, maddi manevi zenginliği, refahı ve bolluğu?
Tüm bunlar Boğa burcunun vaat ettikleri ama zannetmeyinki bunlara ulaşanlar sadece şansla ulaşıyorlar.
Zincileri ve prangaları kırmadan bu diyara giriş yok.
Yoksa para içinde boğulmuşken mutsuz, huzursuz ve hasta zenginlerden olursunuz ki bunlar gerçek fakirlerdir.
Bunu bir idrak edebilsek para çok da umrumuzda olmayacak. O zaman içinde bulunduğumuz ekonomik depremler de bizi bu kadar derinden sarsmayacak.
Satürn, Plüton ve Güney Ay Düğümü kavuşumu geleceğe hizmet etmeyen tüm eskinin yıkılması gerektiğini temsil ediyor.
Bunun belki de en güzel yansımasını Notre Dame katredalinin yıkılışıyla izledik.
Geçmişten beri (Güney Ay Düğümü) sabitlenmiş tüm herşey (Satürn) yıkılarak küllerinden yeniden doğmak zorunda (Plüton).
Hepimiz bu süreçten Oğlak burcunun bulunduğu alan üzerinden etkileniyoruz.
Kaçıs yok!
Ama yardım var çünkü bu üçlü kavuşum enerjisi bu yeniaya üçgen açı gönderiyor.
Boğa'nın yöneticisi Venüs alpheratz yıldızıyla kavuşarak, aklını kullan diye sesleniyor.
Küllerinden yeniden doğmak isteyen bakireye yardım eli uzanıyor.
Bakire sadece bir arketip.
İster kadın ister erkek olun o hepinizin içinde yaşıyor.
Ve bu yeniay ruhunuzun bu parçasına sesleniyor.

Menkar sabit yıldızı retro Satürn, retro Jüpiter ve retro Plüton hepsi ekonomik olarak zorlayıcı bir sürece girdiğimizi ve iflasların çoğalacağına işaret ediyorlar.
O halde dönüp geçmişimize ve ruhumuza bir soralım.
Bireysel olarak nerde yanlış bir tohum ektik de bugünün karanlığıyla karşılaşıyoruz?
Kökene inmeden şifa yok.
Bazı gerçekleri idrak etmeden bize aydın yol yok.
Geriye dönüp ayaktaki son prangayı çözmek tek çare.
Bunu bu yeniay hepimizin yapabilmesi dileğimle.
Tıpkı resimdeki geleceğine umutla sallanan kız gibi.

19 Nisan 2019 | Terazi burcunda dolunay


İlginç ve nadir görülen bir gökyüzüyle, tekrardan Terazi burcunda gerçekleşecek olan bir dolunay var kapımızın önünde. 
Ekinoks dolunayı da Terazi burcundaydı geçen ay. Ve arka arkaya aynı burçta dolunayın gerçekleşmesi nadiren olur. 
Sanki evren geriye sar, tekrarla, daha iyisini yap der gibi. 
Bize ikinci bir şans verildi Terazi burcunun haritamızda bulunduğu alanda.
Daha büyük bir arınma yaşayabilmemiz uğruna..

Geçen ayki dolunay 0 derece Terazi burcundayken bu seferki 29. derecede gerçekleşecek.
Uranüs'e karşıt açıda gerçekleşeceği için ani idraklara sebep olacak. 
Sabîî sembollerinde 29 derece Terazi burcu, aklında 3 şeyi olan bir filozof tarafından sembolize edilir. 
Yani 3 ani idrak yaşayabiliriz geçen aydan bu yana yaşadıklarımızla ilgili. 
Aslında 6 ay öncesinde yaşadığımız Terazi burcundaki yeniaydan beri. 

Dolunaylar duygu patlamalarıdır aynı zamanda. 
Bu yüzden bu 3 idrak 3 duygu patlamasıyla gerçekleşebilir. 
Duygusal durumumuzdaki ani değişiklikler bize bu idrakları yaşatabilir ve bu idraklar Terazi'nin temsil ettiği ilişkilerimiz aracılığıyla olacaktır. 

Kime verdim de neyi geri alamadım? 
Nerde hakkımı çiğnedim, başkası uğruna kendimi feda ettim? diye bir sormamız gerekiyor ruhumuza. 

Bir şeylerin dengeden şaştığı belli. 
Bunun ne olduğunu bulmamız gerek bu dolunay. 
Çünkü bu 2. şans ve aynı zamanda bu yıl için son şans.

Uranüs'ün karşıtlığı özgürlük istiyor aslında.
Kendimizi özgürleştirmemiz gerekiyor diğerlerinden. 
Sadece kendine iyi gelen bir başkasına da iyi gelir. 
Sadece kendisini seven diğerini derinden benimseyebilir. 
Hep sen demeyi öğretti çevremiz bize. 
Oysa Koç'un hanesinden ayrılmak üzere olan Güneş ilk önce Ben demeyi öğren diye fısıldıyor her birimize. 

Bu bencillik değil!
Bunu bir idrak edelim şu dolunay.
Sonra da niyet edelim bu seferki şansı daha güzel kullanabilme uğruna.

5 Nisan 2019 | Koç burcunda Yeniay


Ekinoksu yaşadık.
Şimdi ise 15 derece Koç burcundaki yeniay bizi beklemekte.

Bu yeniay Alpheratz sabit yıldızıyla kavuşumda.
Alpheratz Andromeda takım yıldızının başında yer alır ve mitolojik hikayesi bize ailesinin hataları yüzünden bir deniz canavarına kurban edilmek üzere kayaya zincirlenen bakirenin hayatını anlatır.
Gökyüzünde ayrıca nadir gerçekleşen Satürn Plüton ve Güney Ay Düğümü kavuşumu var ve bunlar Yeniay'a dik açıdalar.
Yani atalarımız bizlere doğru sesleniyorlar ve onların sesini duymazsak bizi kötü bir sonun beklediğine dair uyarıyorlar.
Kurban edilmek üzereyiz çünkü deniz canavarına.
Yani su elementinin temsil ettiği duygularımız yüzünden bizi mahvedecek olan bağımlılıklarımıza.

Yukarısı nasılsa aşağısı da öyle olduğu için bu yeniay bize Andromeda'nın yaşadıklarını hatırlatarak, zincirlerimizden kurtulma imkanını veriyor olacak.
Çünkü Andromeda'yı kurtaran, Medusa'nın ölümüyle yani kurtuluşuyla doğan Pegasus mitolojik hikayede.
Şu beyaz kanatlı güzel yaratık.
Masumiyetin ve özgürlüğün sembolü olan..
Onun üstünde ise Andromeda'yı kurtardıktan sonra onunla evlenen Perseus var.
Bize bu hikayeyi hatırlatan yeniay bu mutlu sonuyla güzel bir yeni başlangıç olacağını anlatıyor.

Alpheratz yıldızı ve bu üçlü kavuşum bizlere geçmişinin hataları ve atalarının mirası yüzünden geleceğini karartıyorsun ve cehennemini hazırlıyorsun diye sesleniyorlar.
Bu sesi duymak zorundayız ve kendimizi geçmişin karanlıklarına bağlayan zehirli inançlardan kurtarmalıyız.
Ailemizden devraldığımız yanlış zihinsel kalıpları yıkmalı ve ruhumuzu özgürleştirmek uğruna yeni bir başlangıç yapmalıyız.
İşte bu yeni başlangıcı temsil eden Yeniay bizim Pegasus'umuz.

Andromeda saf ve bakir.
Tıpkı Allah'ın ruhumuzu yarattığında bizim de olduğumuz gibi.
Cennet halimiz..
Sonra doğuyor, dünyanın imtihanlarına tabii tutuluyor ve veremediğimiz her imtihanla kirleniyoruz.

Bizi kirletenler neler?
Ruhumuza zincirleri vuranlar kimler?

Sor bu soruları kendine ve cevaplarını bul bu yeniay.
Ailenden devraldıkların yüzünden deneyimliyorsun karanlıkları.
Ailen yüzünden değil, sakın onları suçlama!
Onların cehaletlerini isteyerek sürdürdüğün için acı çekiyorsun.

Özgür bir bireysin sen!
Kararlarını tek başına verebilen.
Niye toplumun veya ailenin sana dayattıklarını sorgulamadan kabul ediyorsun?
Niye sürünün sıradan bir parçası olmayı kabul ediyorsun?
Görmüyor musun Allah herkesi biricik yaratmış.
Sende var olan başkasında yok.
Niye ilham olmuyorsun çevrene, niye farklı bir yol deneyerek yol göstermiyorsun diğerlerine?

Satürn ve Plüton bu.
Oğlak burcunun haritanda bulunduğu alanda bir yıkım bekle.
Geçmişini yık bu hanende.
Sonra izin ver ruhun dönüşsün.
Simyayı gerçekleştir kalbinde.
Sonra da bırak Satürn inşa etsin sadece sana ait olan geleceğini.
Bir başkası istiyor diye sen kendi yolunu terk etme.
Çünkü senin yolun başka.
Kendini gerçekleştirerek ihanet edemezsin ailene diye fısıldıyor Güney Ay Düğümü kulağına.
O halde bu sesi iyi dinle!
___________________

Gökyüzündeki 4 gezegen ya kendi hanelerindeler ya da yüceldikleri konumdalar.
Jüpiter Yay'da, Satürn Oğlak'ta, Venüs Balık'ta ve Güneş Koç'ta.
Yeniay ertesi bu krallar toplantısına Boğa burcuna geçen Ay'da katılacak.
Ne kadar güzel bir gökyüzü.
Bu zamanda doğan bebeklerin nasıl güzel bir potansiyelle doğacaklarına bakın.
Bir gezegen kendi hanesinde veya yüceldiği konuma yerleştiğinde tam kapasite hareket eder.
Burası onun en sevdiği ve en rahat ettiği yerdir.
Doğan bebekler bu potansiyeli hayatları boyunca hissedecekler ama biz de bu enerjiden faydalanabiliriz.
Bir proje veya yeni bir iş girişimi de bir bebektir.
Bu bebeğin doğmasına izin verin bu yeniay ertesindeki 2 hafta içerisinde.
Merkür retrosu bitti.
Şimdi Balık burcundaki yeniayda kurulan hayalleri gerçekleştirmek uğruna adım atmak için en güzel zaman.

Bu mistik gökyüzünü en hayırlı şekilde değerlendirebilmeniz dileğimle..

Eril & dişil enerjileri doğru kullanmak hakkında yol gösterici olarak harita


"The secret" adlı bir kitap çıkmıştı, ardından belgeseli dahi çekildi. Eminim bir çoğunuz okumuştur, okumayanlar da duymuştur.
Bu kitaptaki sırla sonrasından çok dalga geçildi. Çünkü herkes gaza gelip, istediği evin veya arabanın posterini yapmış, dileklerini dilemişti ama zaman gelip geçti ve bu isteklerin hiçbiri gerçekleşmedi.
Aslında bu kitap gerçekten kadim bir sırrı paylaşıyordu ama bunu yanlış yöntemlerle yaptı veya bu yöntemler yanlış anlaşıldı.

Çekim yasası evrenin gizli yasalarındandır ama Allah'ın yaratmış olduğu tüm yasalar maddi güç elde etmek için kullanıldığında kişiye zarar verir. Bu yasaları sadece manevi güç için kullanmalıyız. Bu da ruhsal seviye ve olgunlukla çok yakından alakalı. Çünkü belirli bir olgunluğa ulaştıktan sonra o villa veya araba hiçbir şekilde umrunuzda olmuyor. Bu dünyanın maddiyattan ibaret olmadığının idrakı çok önemli çekim yasasını kullanabilmek için.
Yani çekim yasasını harekete geçirebilmek için yaşamak istediğiniz evin değil, o evde yaşarkenki hissedeceğiniz duygunuzu hayatınıza çekmelisiniz. Maddi şeyleri de ancak bu şekilde elde edebiliriz. Dolaylı yoldan. Çünkü aslında hepimizin istediği maddi güç değil, manevi zenginlik. İşte bu yüzden villasında oturmasına rağmen çok mutsuz insanlar ile gecekondusunda oturmasına rağmen çok mutlu ve huzurlu insanlar var bu hayatta.

Peki neden bazı insanlar istedikleri şeylere daha kolay kavuşurken diğerleri çok zorlanıyor? Kimileri maddi güce sahip değilken mutlu olabiliyor da, zengin olanlar neden huzursuz yaşamlar yaşıyor? Kimilerimiz neden şanslıyken, bazılarımız bir türlü istedikleri yerlere gelemiyor?
İşte bunun cevabı da yine kendi astroloji haritamızda.

Astroloji haritalarımızda doğu yarım küre ile batı yarım küre vardır. Doğu yarım küre kişinin kendi inisiyatifiyle yaptığı şeyleri temsil eder. Bu haritanın sol tarafıdır. Doğu yarım kürede daha fazla gezegenleri olanlar kaderlerini kendileri yazarlar. Çünkü iradelerini daha fazla kullanırlar.
Batı yarım kürede gezegenleri olanlar ise, çevrelerine bağlıdırlar. Onların kaderleri diğer insanlarla olan ilişkileri aracılığıyla oluşur.
Yani doğu yarım küre insanları bu hayatta sahnede olmak için vardırlar, batı yarım küre insanları da bu sahneyi izleyenlerdir diyebiliriz.

Haritanıza bakarak ve gezegenlerinizi sayarak hangi kategoriye girdiğinizi görebilirsiniz. Ay düğümlerini ve dış gezegenleri saymadan, sadece 7 gezegeni göz önünde bulundurun.
Eğer haritanın sol tarafında daha fazla gezegeniniz varsa, hayat sizden ilk adımları atmanızı bekliyor demektir. Eğer sağ tarafta daha fazla gezegeniniz varsa siz istediğiniz kadar ilk adımları atın, daima diğer insanlar yüzünden engel veya gecikmelerle karşılaşabileceğinizi gösterir. Yani sağ tarafta gezegenleri olanlar ilk adımlarını daima başkaları aracılığıyla atarlar. Sanki onların kaderleri başkalarına bağlıymış gibi.

İşte çekim yasasını daha kolay hayata geçirebilenler sol yarım kürede daha fazla gezegenleri olanlardır. Diğerleri ise bu konuda daha fazla zorlanır. Çünkü hayat onlara tam olarak tek başına hareket etmelerine izin vermez. Kocaman bir "DUR" işaretiyle karşılaşırlar bunu yapmak istediklerinde.

Aynı şekilde haritalarında daha fazla eril burçta gezegenleri olanlar doğu yarım küre insanlarına benzerler. Eril enerji ortaya atılan, yapan, aktif olan enerjiyi temsil ettiği için, bu kişilerin hayatları da daha aktif olur.
Eğer haritanızda daha fazla gezegen dişil burçlara yerleştiyse ve siz aktif olup, ilk adımları atan bir şeyleri başaran kişi olmak istiyorsanız, hayatınızda birçok şeyin yolunda gitmediğini veya gitse de sizin istediğiniz gibi olmadığını göreceksiniz.

Kişinin haritasını tanıması kendini tanımasına vesiledir. Hangi gruba girdiğinizi bilirseniz, hayatınızdaki seçimleri ona göre yapabilirsiniz.
Eril burçlarda veya doğu yarım kürede daha fazla gezegeni olanlar bu hayatta hiçbir şeyin ayaklarına kadar geleceğini beklemesinler. Çünkü kaderlerinde böyle bir rahatlık yok. Bir şeylere sahip olmak ve bir yerlere gelmek istiyorlarsa, ilk adımı daima kendileri atacak ve hedeflerinin peşinde koşmaları gerekecek. Yani bu hayatta iradelerini kullanmayı öğrenebilmeleri için aktif olmaları gerekecek.

Tam tersine haritanın batı yarım küresinde veya dişil burçlarda gezegenleri olanların, hırstan arınmış teslimiyet içerisinde bir hayat yaşamaları gerekiyor.
Yukarıdakilerin fırsatları kendileri yaratmaları gerekirken, dişil enerjiye sahip olanlar bu fırsatların karşılarına çıkmalarını beklemeleri gerekir. Bu insanlar hayatı daha ağırdan, yani pasif kalarak yaşarlar. Çünkü kader yazgıları buna göredir. Bu insanlar istedikleri kadar hırslı olup fırsatların peşinde koşsunlar sadece bir yere kadar ilerleyebilirler. Oysa vermek yerine almayı öğrendiklerinde bir mucize gerçekleşir ve herşey istedikleri gibi olmaya başlar. Bu yüzden bu insanlar iradelerini kuvvetlendirmek yerine, teslimiyetlerini kuvvetlendirmekle görevlilerdir.

Tüm bu söylediklerimi çok basit olarak algılamayın. Eril enerjiye sahip olanlar kendilerini bir yerlere gelmek için paralasınlar, dişil enerjiye sahip olanlar da ayaklarını uzatıp, hiçbir şey yapmasınlar anlamına gelmiyor bu söylediklerim.
Allah hiçbir kulunu bu kadar düz bir mantıkla yaratmamış. Hepimiz karmaşık varlıklarız. Bu yüzden çoğumuzun mesela eril burçlarda daha fazla gezegeni varken, bu gezegenler daha çok haritanın batı tarafına yerleşmiş olabilirler. Bu durumda anlarız ki, bu kişi her iki enerjiye de sahip. Yani gün gelecek iradesiyle kendi seçimlerini kendi yapacak ve gün gelecek bu iradesiyle yaptığı seçimleri başkalarına uyarlaması gerekecek.
Hayatı okuyabilmek fırsatları değerlendirebilmek için çok önemli işte. Bu gibi fırsat döngülerini transitler arada bir nasip ediyorlar, kimilerimiz kullanıyor kimilerimiz ise uyuyorlar.
Mesela en son balık burcundaki yeniay çekim yasasını harekete geçirebilmek için muazzam bir enerjiydi ve bunu o yazımda dile getirmiştim. Çekim yasasını harekete geçiren dişil enerjidir tıpkı balık burcu gibi. Çekim yasası demek evrenin sana istediklerini sunması için ona izin vermen demektir. Aslında teslimiyetle gelir bazı şeyler ama bunun için eril enerjinizi akabinde kullanmanız gerekir ki bu kapıyıda ekinoks dolunayı açmıştı bizlere. Bu enerji hala aktif. Bu yüzden bu yazıyı yazarak yol gösternek istedim.
Bu evren düalite üzerine kurulu. Siyah ve beyaz, eril ve dişil, ying ve yang daima bir arada. Bizler de birer dansçıyız bu diyarlarda. Bu dansı ne kadar güzel öğrenirseniz o kadar güzel ve huzur dolu bir yaşamınız olur şu dünyada.

21 Mart 2019 | Terazi burcunda ekinoks dolunayı


Kış bitti.
Uyanma vakti geldi.
Güneş'in 0 derece Koç burcuna geçişiyle birlikte astrolojik yeni yılımızı kutluyor olacağız. 
Bu yılki ekinoksun bir özelliği daha var, o da Terazi dolunayıyla gerçekleşecek olması.

Hem bir yeni başlangıç hem de dolunay enerjisinin getirdiği bir tamamlanış yaşayacağız hep birlikte. 
Balık burcundaki yeniayla hayaller kurmuştuk tezahür etmesini istediklerimizle ilgili. 
 Ekinoks günü ise bu hayallerle ilgili ön hazırlık yapmak zorundayız. 
Merkür retrosunun ay sonunda bitmesiyle birlikte bu planlar gerçekliğe dönüşebilir. 
Ama bu yine bizim emeklerimize bağlı. 
Bunu sakın unutmayalım!
_______________________

0 derece Terazi burcunu Sabîî sembollerinde, okyanustan çıkan bir kız ve ona sarılan bir fok temsil eder. 
Ekinoks için ne kadar güzel bir sembol.
Bu kız nasıl okyanustan çıkıyorsa, biz de ekinoksla birlikte kendi karanlığımızı geride bırakma fırsatına kavuşuyoruz. 
Çünkü Güneş Koç burcunda Kiron ile kavuşuyor olacak dolunay zamanı.
Benliğimizi, kimliğimizi, var oluşumuzu tehdit eden tüm yaraları geride bırakma fırsatı bu.
Ruhu özgürleştirmek uğruna bir dolunay topraklaması yapıp, karanlık duygulardan vedalaşmak için ne kadar güzel bir imkan.

Sabîî sembolü bize Fok'la birlikte daha derin bir anlayış sunuyor bu ekinoks dolunayıyla ilgili.
Çünkü Fok duru görüyü, içsel farkındalığı, uyumu, kendi alanını korumayı ve eril enerjinin hakimiyetini temsil eder. 
Ekinoks ve dolunay günü gökyüzüne hakim olan Mars ve Venüs karesi mevcut. 
Jüpiter Venüs'e sekstil açıyla yardım etmeye çalışsa da bir sürtüşme enerjisini deneyimliyor olacağız.

İçimizdeki anima ile animus,
dış dünyamızdaki ben ve sen ilişkimiz, yani tüm ikili ilişkilerimiz..
Tüm bu alanlar üzerinde duru görümüzün artacağa ve farkındalığa kavuşacağımız özel bir enerji etkisine girmeye hazırlanıyoruz. 
Bu etki kendisini 2 hafta boyunca bir sonraki yeniaya kadar yoğun bir şekilde hissettirecek ama bu aynı zamanda ekinoks günü etkin olacağı için, etkisini komple 1 yıla yayacak.
Çünkü ekinoks dünyamızın doğum günüdür ve doğum günü yaşanılan herşey önümüzdeki 1 yılın tamamıdır. 
Doğum gününüzün sembol okumasını doğru yaparsanız, 1 yıl boyunca yaşayacaklarınız hakkında kehanetlere kavuşursunuz. 
Ekinoks zamanı bu dünyamız için geçerlidir. 

Peki ya neler bekliyor bizi bu yıl?
Her zamanki gibi ektiklerimizi biçmek bekliyor her birimizi bu yıl.
Bu yüzden bu dolunayı iyi değerlendirin.
İlişkileriniz üzerinden sınanacağınızı bilin.
Tutkularınız üzerinden de sınanacaksınız ve arzularınız üzerinden de.
Çünkü Mars da Venüs de kendi isteklerini yerine getirmek istiyorlar ve bu kare açı devam ettiği sürece bir savaş ortamı hakim olacak diyara. 
Çünkü her iki taraf da geriye adım atıp, anlayış göstermek istemiyor.
İşte bu sürtüşmeyi hem kendi iç dünyamızda hem de ekonomi, politika vs. aracılığıyla dış dünyamızda deneyimleyeceğiz 1 yıl boyunca.

Jüpiter'in ise burda bir yardımı söz konusu, yardımı görmek isteyenlere. 
Venüs'e, yani arzu ve isteklerimize büyük açıdan bak, diye fısıldıyor. 
Umudunu kaybetme ama umudun için savaş, bu yüzden Mars'la, yani hayatındaki eril tüm enerjilerle savaşmayı kes, diyor. 

Eril de dişil de bir bütündür ve ayrıldığında güç kaybeder.
Bunu bir idrak edelim bu dolunay. 
Sezen Aksu'nun da dediği gibi savaşmak değil, sevişmek daha çabuk çözüm arar.
Bu yüzden savaşmayalım, sevişelim çevremizle ama sadık kalalım sevdiklerimize. 
Uyum gösterelim birbirimize. 
Kızmayalım, anlamaya çalışalım, çözüm arayalım bu ay.
İhanetle karşılaşıyorsak, soralım kendimize bize ihanet edene kızmadan önce, ben nerelerde ne zaman ihanet ettim kendime?

Çevrendeki herşey ve herkes senin aynan. 
Bunu da idrak et bu dolunay ve ekinlerini ona göre ek bu bahar!

Hayatımızda neden zorluklar yaşarız?


Bazılarımız, belki bilgisizlikten belki de düşüncesizlikten kaynaklı olarak Astrolojiyi sadece kehanet aracı olarak görüyorlar. 
Maalesef benim elimde tüm dertlere şifa olacak altın bir hap yok. Şu saatte mutlu olacaksın, şu yılda bunu yaşayacaksın gibi net cümleler kullanamam. Bu tanrıcılık oynamaya girer.

Kendi hayat hikayem ve korkularım hakkında da yazılar yazıyorum ki, bilin ben de bir insanım, benim de bilgim eksik ve ben de aynı yolculukta yol alırken zorlanıyorum. Yani Astrolojiyi bilmek tüm herşeyi öngörebileceğiniz ve hayatınızdaki tüm sorunlara çözüm bulacağınız anlamına gelmiyor. Tam aksine bu sorunlara çözümler ancak zamam içerisinde bulunuyor.

Hepimizin bir doğum haritası var. Doğduğumuz andaki yıldızların konumu kaderimiz. Ama gökyüzü durmuyor sürekli değişmeye devam ediyor. İşte bu değişimler aracılığıyla, ki Astrolojide bunlara transitler deniliyor, hayatımızdaki kader planımız kendini açığa vuruyor. Yani gerçekler sadece zaman içerisinde kendini gösteriyor. Bizler hata yaparak, yanlış yollara saparak öğreniyoruz. Olgunlaştıkça hayata daha farklı yaklaşıyoruz.

Bu olgunlaşmanın 7 süreci oluyor. Buna aynı zamanda ruhsal uyanış da deniliyor. Bu yazımda bu 7 süreçten bahsetmek istiyorum ki, aramızda Astrolojiyi kullanarak hazıra konabileceklerini zannedenler bu işin bu kadar kolay olmadığını idrak edebilsinler. Çünkü tanrı zar atmaz ve kullarına da attırmaz, zarı atıp hazıra konan şeytandır.

1.| Karanlıkla tanışma:

Mutsuzluk, moral bozukluğu, bunalım ve kaybolmuşluk hissiyle başlar bu süreç. Hepimiz yaşar ve geçeriz bu süreçten hayatımızın belirli bir döneminde. Genelde Satürn transitleri tetikler bunu veya Plüton, bazen de Uranüs.
En karanlık yıllarımız olur bunlar. Hiç kolay geçmeyen bir süreçtir çünkü kişi güzel günlerin var olabileceğine dair inancını tamamıyla yitirir. Ruhsal olarak zayıf ve çevre olarak da yalnız olanlarımız bu aşamada kolay yolu seçerek intihara başvurur, ki bu maalesef bir çözüm değil, çok daha büyük bir uçurumdur. İntihar eden ruhların ölüm sonrası neler yaşadıklarını belki bir gün başka bir yazımda ele alırım. Şimdi ele alırsam konu çok uzayacak.
Bu süreçten geçerken bir arayış başlar ama ruh tam olarak ne aradığını bilemez. Aradığının ne olduğunu bilmediği için daha da bocalar. Çünkü içindeki boşluğu bir türlü dolduramıyordur.

2.| Karanlıkla yüzleşme:

Bu ikinci aşamaya birçok insan dünyanın düzeni hakkında bilgi edinerek erişiyor. Dünyanın karanlık efendileri ve planları hakkında bilgi ediniliyor, komplo teorileri öğreniliyor, illuminati vs.
Bu ister istemez bir korku yaratıyor ama bu korku bu aşamada çok önemli çünkü daha derinde yatanı tetikliyor. O da çözüm arayışı.
İnsan, onu hasta edenin bu düzen olduğunu idrak ettiği anda kendini kurtarmanın yollarını arıyor. Yani ilk aşamada ne aradığını bilmeyen artık ne aradığını idrak etmiş oluyor. Özgürlük!
Bu özgürlük arayışı manevi bir arayış çünkü kurtarmaya çalışılan şey aslında kendi ruhumuz.

3.| Özgürlük arayışı:

Sorularımızın cevaplarını aradığımız serüven bu 3. aşamada başlıyor. Şimdi artık sıra ruhun zincirlerini kırmada.
Nelere bağımlıyım ben?
Niçin hayatımda bu sorunlar var?
Kim olmalıyım, buraya hangi amaçla geldim ve buna nasıl ulaşabilirim? gibi sorular bizi gerçek benliğimize ve Allah'a yaklaştırıyor. Bulunan her bir cevap ile ruha vurulmuş zincirler kopuyor.
Özgürlüğü bir sırt çantasıyla dünyayı gezmek olarak algılamayın. Bunu yapan özgür olan değil, arayışta olan. Gerçek özgürlük bu zincirleri kırmasını bilenindir ve bu bir süreçtir.

4.| Cevaplara kavuştukça:

Bu aşamaya geldiysek karşımıza belirli kişiler çıkıyor. Bunlar sadece kitaplar, videolar veya gerçek kişiler de olabilirler. Öğrenci hazır olduğunda üstat yetişir ama bu üstadın nerelerden yetişeceğini siz bilemezsiniz. Bu yüzden bu aşamada sembolleri okuyabilmek çok önemli. Yoksa gelen yardımları göremeyebiliriz. 4. aşamadan sonra evren bizimle konuşmaya başlıyor ve biz ilk defa onun dilini okuyabilecek kıvama geliyoruz. İşte burda çok tehlikeli bir şey başlıyor. İngilizce'de buna "spiritual bypassing" deniliyor. Kişi kendini öyle bir mertebeye getiriyor ki, herşeyi aştığını zannediyor. Hani var ya bu tür insanlar çıkıp televizyonlara herşeyin güzelliğinden bahsediyorlar. Herşey sevgi, herşey ışık, bu hayat cennet falan filan. Buraya çok dikkat edin hepimiz bu aşamada şeytanın varlığının inkarına düşüyoruz. Pozitif düşünerek, olumlu olarak her şeyin yoluna gireceğine dair kendimizi kandırmaya başlıyoruz. Karanlık duyguları inkar ederek bastırdığımızda kendi şeytanlarımızı yaratırız. Bu 4. aşama aslında bu şeytanları yaratmanın değil bu şeytanları yenme aşamasıdır. Bu arada şeytan kelimesini burda mecazi olarak kullanıyorum. Anlatmaya çalıştığım şey negatif düşünce, duygu ve alışkanlıklarımız. İçimizdeki şeytanlar bunlar. Dış dünyamızı cehenneme çeviren de bunlar.

5.| Arayışın derinleşmesi:

4. aşamada arayışın sığ hali mevcuttu. Bu yüzden her türlü kişisel gelişim veya dini, spiritüel kitap ve bilgi hap gibi yutuluyordu ama 5. aşamada bu tür bilgilerin artık bize hiçbir şey kazandırmadığını idrak ettiğimiz farklı bir aydınlanma yaşıyoruz. Artık bu arayış derinleşmek zorunda. Burdan sonrasında üstat zannettiklerimizin de aslında sadece bizim gibi arayışta olan insanlar olduğunun bilincine ulaşmak bizi artık tamamıyla iç yolculuğumuza davet ediyor. Burdan sonrasında en güzel dost yalnızlık. Çünkü tüm cevaplar baştan beri dışta değil, içteydi. Bu yüzden inzivaya çekilmek ve sessizleşmek gerekliydi.

6.| Kendini keşfetme:

Tüm peygamberlerin kendilerini geri çektikleri bir mağaraları var. Tek başına kaldıkları bir zaman var. Biz birer peygamber değiliz. O devir Hz. Muhammed ile kapandı ama o ve diğerleri bizlere takip edebileceğimiz altın bir yol bıraktılar. Bize erdemli yaşamanın kurallarını miras olarak bıraktılar. İnsan-ı kamil mertebesine ulaşmış olmayı kendi hayatlarıyla örneklediler. İşte 6. aşama bunu yaşayabilmek demektir. Gerçek hak adaleti yerine getirebilmek için savaşmak, doğru zamanda konuşmak doğru zamanda susmak ve haddini bilmek demektir. Nefsine söz geçirip, iradeni Allah'ın emrine bırakabilmek demektir. Erdemli bir insan olarak, çevrene güzel bir örnek olabilmek demektir. Bu aşamada artık devreye dış gezegenler girer. Artık Uranüs, Neptün ve Plüton kendilerini bu kişi aracılığıyla tezahür ediyorlardır. Kişi kendi özüyle (uranüs) ve ona verilen ilhamlar (Neptün) aracılığıyla diğer insanlarda köklü değişimlere (Plüton) sebep olur. Yani tek kişinin uyanışı birçok kişinin uyanışına sebebiyet oluşturur.

7.| Kendini aşma:

Ben diye bir kavramın artık tamamıyla ortadan kalktığı aşamadır. Kişi bu aşamada tüm arayışlarını yitirir çünkü artık sadece teslimiyet ve huzur vardır.
Bunun nasıl bir mertebe olduğunu yine ermişlerin hayatlarından öğrenebiliriz. Hepsi günlük işlerine devam etmişler. Hiçbiri evlenmekten, çocuk sahibi olmaktan, çalışmaktan ve hizmet etmekten geri çekilmemiş. Yani aslında bu aşamada kişi baştaki hayatına geri dönüyor ve zaten yaptığı şeyleri sürdürmeye devam ediyor. Hayat kaldığı yerden devam ediyor. Tüm bu süreçler boyunca değişen tek şey kişinin kendisi. Bilgelik de bu demek işte. Aslında değişen hayata olan bakış açımız. Bu serüvene başlarken var olan tek şey korku ve endişeydi. Bu serüven biterken var olan tek şey ise sevgi, teslimiyet ve huzur oluyor.

Hayat bundan ibaret işte. Bu 7 mertebeden ve bu 7 yolculuk serüveninden.
Bizi bu yolculuklara doğru zaman geldiğinde çıkaran ise yine Allah'ın emrinde olan gezegenler ve diğer gök olayları. Bu bakış açısıyla bakıldığında ne kadar muazzam bir kurgunun içinde yaşadığımızı idrak ediyor insan. Bu yüzden abartmayın hayatınızdaki zorlukları ve sıkıntıları. Boşuna kızmayın size kazık atanlara. Hepimiz birer oyuncuyuz. Amacımız ise ruhlarımızı ait oldukları cennete ulaştırmak. Geri kalan herşey yalan..

6 Mart 2019 | Balık burcunda yeniay


Kapımızda bizi bekleyen balıklar diyarında bir yeniay bulunmakta.
Bu yeniay Balık burcunun 15. derecesinde gerçekleşecek. 
Bu derece Sabîî sembollerinde, sessiz bir anda yaratıcı birine gelen ilham olarak simgelenir. 
Yani eğer sessizleşmesini bilirsek, sezgilerimiz aracılığıyla ilhamlar alıp yeni bir başlangıç yapma imkanına kavuşmuş olacağız bu yeniay. 

Hem Mars'a, hem Satürn'e olan sekstil açılarıyla birlikte huzurlu bir enerjiye sahip bu yeniay. 
Lakin kendisi aynı zamanda Neptün ile kavuşumda. 
Bu gezegen işin içerisinde olduğunda biliyoruz ki, görünmeyen alemin perdeleri açılmakta. 

Bu yeniayın görünmeyen karanlık bir yüzü var. 
O da kendini umutlara fazla kaptırmak. 
Mars ve Satürn'e olan sekstil açılar bize bunu fısıldıyorlar. 
Hayatı güllük gülistanlık zannetme, acılarıyla birlikte var olur anılar, diye fısıldıyorlar. 

Neptün'ün bu hatasını zaman zaman yapıyoruz hepimiz. 
Bu da geçer, deyip karanlıklardan kaçıyoruz. 
İzin veriyoruz hayatın bizi aldatmasına.
Sonra da kendimizi kurbanmış gibi hissediyoruz. 
Oysa biz çevirdik kafamızı.
Görmezlikten geldik görmemiz gerekenleri.
Bu yeniay bu anlayışı artık sürdürmemek için yeni bir başlangıç yapmamızı bekliyor bizden. 

Bir kere de olsun ayaklarımız sağlam bassın yere. 
Satürn gibi katı olabilelim.
Bir kere bile olsun, nasılsa her şey yoluna girer diyerekten ayağımıza beklemeyelim. 
Mars gibi olup, doğrular için savaşabilelim. 
Adaletle bize düşenleri yerine getirebilelim. 

Her Balık burcundaki gökyüzü olayı mistiktir ve mistik diyarın kapılarını açar yeryüzündekilere. 
Kimimiz sezgileri aracılığıyla algılar bunu, kimimiz ise rüyalar ve ilhamlarla alır ruhunun gıdalarını. 
Siz de dinleyin ruhunuzun sesini ve rüyalarınızın sembollerini okuyun.
Okuyun ki, Sabîî sembollerinin tanımladığı bu ilhamı alabilin. 

Merkür geriliyor olacak bu hafta.
Yani içe yönelmek ve yeni bir başlangıç için farkındalık yaratmak için çok güzel bir fırsat bu.
Aynı zamanda yeniayla birlikte Uranüs 7 yıllık Boğa burcundaki yolculuğuna başlıyor olacak. 

Yani bu yeniay sıradan bir yeniay değil.
Değişimi ve fırsatları beraberinde getiren bir enerji bu. 
Bu mistik portaldan yararlanabilmek için gerçekçi hayaller kurun hilali gökyüzünde görebildiğinizde. 
Önünüzdeki yıllar için hedefler belirleyin. 
Bunların her birini dua eşliğinde Ya Hadî esmasını zikrederek yapın. 
Mars ve Satürn'ün etkisiyle birlikte Neptün sayesinde çok daha çabuk tezahür olacak bu istekler.
Bu yüzden hedef belirlerken, istekte bulunurken ve dua ederken çok dikkatli olun. 

Bu yeniayın hepimize hayırlara vesile olacak kapılar açması dileğimle..

Hastalık da bir şifadır


Umre yolculuğumu tamamladım, kutsal topraklardan geri döndüm ve çok feci bir şekilde hastalandım. İlk önce boğazda bir kaşıntıyla başladı her şey, sonra bir ateş, ardından korkunç bir tıkanma ki, gözlerimden bile iltihap geldi ve sonrasında da gözlerimde kayma gerçekleşti. 

Denir ki, ordan dönen tüm günahlarından arınır ve bebeklikteki masumluğuna geri döner. İşte bu arınma bende hastalık kanalıyla gerçekleşti. 
Bu yüzden bu yazımda hem hastalıklardan hem de manevi sepeblerinden bahsetmek istiyorum. Çünkü çoğumuzun sandığı gibi hastalıklarımız bazen birer lanet değil, lütuftur.

Bazen merak edip soranlarınız oluyor neden danışmanlığımı yüzyüze değil de mail aracılığıyla yaptığıma dair. Manevi sebebini başka bir blog yazısında paylaşmıştım. Bir diğer sebebi ise önemli bir rahatsızlığımın olması. Çok nadir görülen bir kas rahatsızlığım var. O kadar nadir ki, doktorlar için çok ilgi çekici olabiliyorum. İlginç bir uzaylıymışım gibi birçok şeyi denemek, heycanla öğrencilerini yanlarına çağırıp onlara da göstermek istiyorlar. Zamanında bu tavırları beni çok derinden etkileyip sarsıyor ve kırıyordu. Sonuçta zaten hasta psikolojisine sahipsiniz yani gereğinden fazla hassas ve kırılgınsınız, sağlıklı bir insan gibi düşünemiyorsunuz. Bazen sadece öğrenciler de öğrenebilsin ve şahit olabilsinler diye işkencelere iki doz maruz bırakıldım. Ve tüm bu yaşadıklarım bana yetersizlik korkusunu armağan etti. Tipik bir Satürn-Güneş karesi. Hayatım boyunca beni en çok zorlayan açım. 

Doktorum bana en son, kalbin atmaması gerekir, yürüyememen gerekir, nefes alamaman gerekir ama sen hepsini yinede yapabiliyorsun demişti. O zaman anladım ki, bu hastalığım sadece bir perde. Sadece bir korunma. Saf kalabilmem için belki de insan suresinin 18. ayetinde geçen ismime layık olabilmem için. 

____________________________________

Küçükken manevi enerjisi temiz olmayan bir evde yaşadık. 3 yaşındaydım ve ateşliydim ve birden çığlık atmışım. Babam yanıma geldiğinde ellerimle yerleri gösterdiğimi ve görmemek için yorganın altına saklandığımı söylüyor. Bu anıya dair bende her şey silinik, hatırlayamayacağım kadar küçük bir yaş zaten.. Ama babama göre (ateşli olmamdan kaynaklı), diğer alemin varlıklarını gördüm ve korkuyla kaslarımda bir boşalma oldu. Sadece anlık bir his ve korkunun tetiklemesiyle.
Tıp bu tür şeyleri tabiki kabul etmiyor bu yüzden Almanya'da büyük sıkıntılar yaşadık.
Burdaki doktorlar daha anlayışlı olduklarından, kendi doktorum hastalığımın ilerlememesinin sebebinin bunun olabileceğini söyledi. Anlık korku kaslarda bir güçsüzlüğe sebep olmuştu. Bu etki ömür boyu kalacaktı ama en azından bir ilerleme olmayacaktı. 

Hastalıkların manevi sebeplerini araştırdığınızda kas hastalıkların temel sebebinin korku ve kontrol kaynaklığı olduğunu buluruz. 
Haritasında 29. derece Kova'da Satürn'ü bulunan birisi için ne kadar manidar korku ve kontrolün en büyük imtihan alanları olacağı. Kova burcu da hastalığın hangi alanda etkili olacağını gösteriyor. Sonuçta bu nörolojik bir rahatsızlık aynı zamanda. 

İşte bu benim geçmişim. Çocukken hala tam olarak ne yaşadığımı bilmediğim bir travma geçirmişim. Sonrasında da hayatın yüklediği ufak tefek yükler var. 
Umre'ye davet çıkınca, benim henüz yaşım genç,  büyük günahlarımda yok, pişmanlıklarım da.. nasıl bir arınma yaşarım acaba diye çok merak etmiştim. 

Gittim, gördüm, sevdim. 
Aşk meğer buymuş diyebildim. 
Hayatınızda bu dünyaya ait olmayan günler geçirmek istiyorsanız siz de niyet edin ve mistik bir davetiye bekleyin. O davetiye gelecek, benimki ilkinde geri çevrilmişti, ikincisinde çıktı. Çünkü gerçekten kelimelerin sığ kalıp asla anlatamayacağı derinlikte güzel şeyler yaşıyor insan orda. 
Kocaman adamların hüngür hüngür ağlayışını gördüm mesela ve onların gözyaşları bana sevginin en masum en duru en saf halini öğretti. Kim diyor erkekler ağlamaz diye. Erkekler o kadar güzel ağlar ki, ve bu asla bir güçsüzlük göstergesi değildir. 
Onları ağlarken gördüğümde, duygularını bu kadar derinden paylaşabildikleri için ve beni de bu kadar derinden etkileyebildikleri için ne kadar güçlü olduklarını hissettim. Bu çok güzel bir hismiş. Ruhların bu kadar derin bir sevgi boyutunda el ele tutuşabilmesi. Gönüllerin birleşmesi. Allah yolunda. Birlik ve teklik.. Bunlar çok özel hatıralar insanın şu garip dünya yolculuğuna. 

Geriye döndüğünüzde bir hüzün kaplıyor içinizi. Ordaki deneyimlediğiniz manevi zengin deryadan kopuyorsunuz diye. Ve bu yüzden yitirmemek için bir çaba oluyor ister istemez ama çabaya rağmen başarılı da olamıyorunuz bir türlü. Çünkü döndükten sonra şeytanın imtihanları da şiddetlenmiş ve artmış oluyor. Yani ordaki günler döner dönmez içinizi ısıtan hatıralara dönüşüyor ve arınmanın devamı için ruh daha büyük imtihanlardan geçiriliyor. 

Döndükten sonra bir müddet geçirdiğim hatalığın etkisiyle her gece Mekke ve Medine'yle uğraştım. Oranın insanlarıyla, oranın şahinleriyle, oranın enerjisiyle. Vizyon şeklinde görüntüler iniyordu gözümün önüne. İhramına sarınan bir adam beni kefenliyordu. Yeşil halıda namaz kılan annem bir anda izdihama yakalanıyordu vs. Her bir kare sıkıntı içeriyordu ve sanki onca sene bastırmış olduğum korkularımı su yüzeyine çıkarıyordu. 
Kefenleyen adamla ölüm korkum, ölüm korkumun arkasında yatan yaşama korkum. 
Özgürce uçan şahinlerle teslimiyet konusundaki korkularım. Herşeyi kontrol etmek isteyişimin altında yatan sebepler. 
Peygamberimizin yanında yeşil halıda namaz kılan annemin görüntüsüyle birlikte birden küçüklüğümü hatırladım. 
Küçükken yemek yemezdim annem de yemezsen bırakır giderim derdi. Bir keresinde gerçekten bahçeye çıkıp saklanmıştı. Onun babamla birlikte aradığımı hatırlıyorum. 
Yemek yememen nazımdam değildi. Almanya'da doğduğumda iki aşının aynı anda yapılması alerjik bir reaksiyona sebep olmuştu. Yutamıyordum. Yutamadığım için de yemek yiyemiyordum. Ama annemde anne yüreği işte, yiyemiyorum diye türlü türlü çareler arıyordu. Nerde bilebilirdi ki kızının bilinçaltına terk edilme korkusunu nakış gibi işlediğini..

İşte yeşil halıda yaşadığımız izdiham ve hepimizin birden birbirinden kopuşu bende anksiyeteyi tetikledi. O korku daha derininde gizli olanı açığa çıkarttı ve ben hiçbir şekilde bilincinde olmadığım bir terk edilme korkumun varlığından haberdar oldum. Bu korkuyu o kadar güzel bastırmışım ve kamufle etmişim ki senelerce, yalnızlığı deli gibi arayışımda ve kimseyi yanıma yaklaştırmak istemeyişimin ardındaki en büyük sebebin bu korkum olduğunu idrak edebildim. Çünkü yalnız ve tekbaşına kendime yetebilirdim ve herkesten uzak durursam, yani sevginin en derinime yerleşmesine izin vermezsem, kimse beni terk edemezdi. Zihnim sorununa mantıklı bir çözüm bulduğunu zannetmişti senelerce. Beni sevmekten ve güvenmekten uzak tutarak. 

İdrak şifa yolunun yarısıdır denir. Bilinçaltı sadece yaşattığı acıyla kapılarını bilince açar. Bir kere bilinçlendikten sonra artık irade devreye girer. Bundan sonrası kişinin kendi elindedir. Şifalanmanın anahtarını artık Allah kişinin eline teslim etmiştir. Kulunun zaman, azim, akıl ve sabır kavramlarını birleştirmesi gerektiğini izleyebilmek için geri çekilir. 

Hastalık kötü. Çünkü hastalık zorluk ve eziyet çekmek demek. 
Gözlerimin kaymasıyla birlikte büyük bir panik yaşadım ve tüm korkularımın belki de en büyüğünle yüzleştim. Yaşam korkusu! 
Çoğumuz ölümden korktuğumuzu zannederiz oysa asıl korktuğumuz yaşamaktır. Ve hayat bizi hastalık aracılığıyla bu korkumuzla çok güzel bir şekilde yüzleştirir. Kıymet bilmeyi öğretir. Hem de her anın kıymetini. 
Biz insanoğlu fazlasıyla nankör davranıyoruz çoğu zaman. Şükürsüzüz ve minnet duymuyoruz. Oysa Allah o kadar cömert ki her konuda. O kadar fazla seviyor ki kullarını, her açıdan destek oluyor, yardımlarımıza koşuyor, sevgisiyle bizi ruhen doyuruyor. Aslında her birimiz ne kadar şanslıyız ama bunu unutuyoruz çoğu zaman. Hastalık hatırlatıyor. İşte bu yüzden hastalıklarımız aslında birer lütuf. Bizi özümüze döndüren bir vesile. Kötülük olarak görmemeliyiz çünkü her şerde bir hayır var. 
Ben umre ziyareti sonrası zorlayıcı şeyler yaşadım ve bu zorluklar derin idraklara ve arınmalara vesile oldu. Bu yüzden iyiki yaşamışım diyebiliyorum. 

Bu yazıyı yazarak hem işlediğimiz küçük şükürsüzlük günahlarımızı hatırlatmak istedim hem de Umre'nin ne kadar etkili olduğunu anlatmak istedim. 
Hocamız bize yolculuktayken 'bu sıradan bir gezi değil, biz geziye falan gitmiyoruz, ibadete gidiyoruz' demişti. Bu yüzden zannetmeyinki boş ellerle gidip boş ellerle dönebileceğinizi. Orda gerçekten Kabe'nin yakınında dururken ve tir tir titrerken DNA'nız da bir değişiklik olduğunu hissediyorsunuz. Bu ilk görüş bana o kadar ağır geldi ki, kalbimde kopan gümbürtüyü ve saniyeler boyunca süren teklemesini hayatım boyunca unutmayacağım. 
Döndüğünüzde de sıradan hayatınıza istediğiniz kadar devam ettiğinizi zannedin. Şeytan imtihanlarıyla her köşede bekliyor ve hayat sizi bu imtihanlar aracılığıyla arınmaya davet ediyor.
Bunun her daim farkında olmanız ve hayırlara kullanabilmeniz dileğimle.

Ve unutmayın ki, her derdin var bir dermanı. Hastalıklarımızı da büyütmemeliyiz. Çünkü her hastalık şifasıyla birlikte gelir. 
Hasta olup da içi daralanlar bu güzel kardeşimin sesini içlerine işletsinler.

19 Şubat 2019 | Başak burcunda dolunay


Arınmayı ve şifalanmayı temsil eden, 0 derece Başak burcunda dolunay var kapımızda. 
Bu yine özel bir dolunay çünkü kraliyet yıldızı Regulus ile kavuşumda. 
Ayrıca Mars ve Uranüs'e üçgen açıda. 
Bu ikili kavuşmuştu geçen hafta.
Kimilerimize ani olaylar yaşattı. 
Kimilerimiz ise yepyeni bir enerjiyle depolandı.
Şimdi ise Mars Boğa burcundaki transitiyle birlikte yavaş ve emin adımlarla ve sağlam kararlarla yol almamızı bekliyor bizden. 
Başak dolunayı ise arınmamızı arzuluyor.

Başak burcunun haritamızda bulunduğu alanda arınma uğruna çok güzel bir fırsat duruyor karşımızda.
Çünkü bu dolunay kalıpları yıkma, kanayan yaraların kabuklarını kaldırma ve şifalandırma imkanımız var. 
Bu her zaman için karşımıza çıkan bir fırsat değil. 
Kirleniyoruz biz bu dünyada.
Unutuyoruz asıl var olma sebebimizi ve kaptırıyoruz kendimizi etrafımızı saran karanlıklara. 
İşte şimdi geri çekilip farkındalık yaratma ve arınma zamanı.

Bu dolunay haritamızdaki Başağın bulunduğu alanda etkili olacak.
İlk önce Başak burcunun haritanızın hangi alanına denk düştüğünü bulun ve bu evin anlamlarını öğrenin. 
Sonra da sorun kendinize..

Arınmak, artık vazgeçmek ve bırakmak istediğim neler var? 

Tüm kötü alışkanlıklarınızın farkına varın. 
Kendinize en çok hangi alanlarda zarar verdiğinizi bulun. 
Sigara mı, Alkol mü, uyuşturucu maddeler mi?
Bunlar hepimizin bildikleri.
Peki ya ruhunuzu uyuşturan neler var?
Kalbinizi mahveden kimler var?

Balık Başak aksı bu. 
Kurban ile kurtarıcının yolu. 
Hayatınızın hangi alanında kendinizi çaresiz hissediyorsunuz, kurban olduğunuzu düşünüyorsunuz?
Bunu bulun ve sonra teslim olun.
Bu dolunay kurban olmamızı değil kurtarıcı olmamızı bekliyor bizden. 
Fedakarlığı dozunda yaşamamızı istiyor. 
Cömertliği de.
Sevgiyi de.
Nerde veriyorsun da karşılığını alamadığın için hırpalanmış hissediyorsun kendini?
İşte bu kısır döngüyü çözmeni ve çevrendeki sevdiklerinden önce kendi ruhunu kurtarmanı istiyor. 

Tüm bu yukarıda sorduklarımın cevapları bu dolunayın enerjisinde saklı. 
Bu cevapları bulabilmeniz için bu haftayı iyi değerlendirin. 
Kendinize bir gün ayırın.
Tefekküre dalın.
Kalkın sabah abdestinizi alın, oruç tutmaya niyetlenin, namazınızı kılın ve sonra gününüzü sessizlik içerisinde geçirin. 
Çünkü hepimizin ruhunun ihtiyacı var buna. 
Unutmayın gökyüzü olaylarının her birini Allah ayarlar. 
Gezegenler her hareketleriyle sadece yüce olanı zikreder.
Yukarıda olan herşey yeryüzüne de yansır.
Şifa enerjisi yansıyorsa, arınmaya ihtiyacımız var demektir.
 Bu yüzden bu enerjiyi iyi kullanmamız gerekir.

Ben yapamam bunların hepsini demeyin. 
Herkes kendi içinden geçtiği kadarıyla bu arınmayı gerçekleştirebilir. 
Sadece su orucu da tutabilirsiniz veya sadece hafif gıdalar da tüketebilirsiniz. 
Orucu sadece dilinize ve kalbinize de tutturabilirsiniz. 
Seçim sizin. 
Sadece bilin ki bu dolunay özel ve güzel. 
Arınmak için niyet ederseniz eğer, karanlıkları çok daha kolay aştığınızı göreceksiniz. 
Bence denemeye değer. 

Bu dolunay enerjisini kendileriyle başbaşa geçirmek isteyenler Ya Şafi'yi bolca zikredebilirler.
Hepimizin arındığı, saflaştığı, duruluğu arzuladığı ve cennete bir adım daha yakınlaştığı bir hasat zamanı olması dileğimle..

Neptün - Aşka giden yolculuk


Uranüs, Neptün ve Plüton gibi dış gezegenler gözle görülemeyeni temsil ederler. Onların enerjisini her ruh kendi tekamülüne göre deneyimler. Olgunluk mertebemize göre ya gazaplarını çekeriz, ya da cennetin anahtarlarını elde ederiz.

Satürn dünyanın son kapısıdır. Onun halkalarını, yani nefsinizin sınırlarını aştığınız anda, bu dünyaya ait olmayan mertebelere yol açılır.
Uranüs bunların ilkidir ve kişiye Allah'ın ruhundan üflediği parçayı idrak ettirir.
Sonra Neptün gelir, o öyle bir kapıdır ki, gönül Hz İbrahim'in atıldığı ateşin yangınını deneyimler. Yanar, kül olur sonra da gül olur. Ebedi gül bahçesinde cennetine kavuşur.

Neptün'ü en güzel anlatan aşk hikayesi, Kuran'da geçen tek aşk hikayesidir. Züleyha'nın Yusuf'a vuruluşudur.
Hayvani aşk mertebesinde bu yolculuk başlar, insani aşk mertebesine varır ve son yolculuk ilahi aşktır. O öyle bir kapıdır ki, Yusuf Züleyha'nın karşısına çıktığında Züleyha onu artık görmez olur.

Ne Mecnun aşıktı aslında Leyla'sına, ne de Züleyha Yusuf'una..
Hepsinin ve hepimizin ararken acı çektiği tek aşk vardı, o da Allah aşkı.
Neptün'ün diyarı.
Bu diyara bu dünyada sadece nefsinin zincirlerini kıran, şehvetini aşan ruhlar varır.

Bu garip dünya yolculuğunda hepimizin arayıp bulamadığı parça Neptün'ün kalbinde saklı. Danışmanlık verdikçe idrak ettim bunu.
Yalnız olanımız, benim karşıma ne zaman sevebileceğim biri çıkacak diye soruyor. Sevdiğini çoktan bulmuş, evlenmiş, çoluk çocuğa kavuşmuş ve tüm bu sevgileri deneyimlemiş olan, eksik bir şey var aradığım, ne olabilir bu diye soruyor. Yani kul hayvani ve insani aşk mertebesinde takılı kaldığında kendisini her daim eksik hissediyor. Mecnun bu eksik parçayı Leyla aracılığıyla çölde buldu. Züleyha ise Yusuf'u zindana attırdığında, vicdanındaki pişmanlığında buldu.
Şanslı olanlarımız bu neptünyen kapıyı daha bu hayattayken buluyor, uyuyanlarımız ise ancak cehennemin ateşinde yanarken bulacak.
____________________________

Bu dünyaya Allah öyle bir cennet kapısı açmış ki, Neptün'ü en güzel o diyarda hissedebiliyor insan. Bu yüzden o diyarda almak istedim kaleme bu yazımı.
Hz. Adem'in yeryüzüne gönderildiği ilk yerde, Hz. İbrahim'in oğlu İsmail ile inşa ettiği ilk mabette. Dünya'daki en büyük ley hatlarının merkezi olan Kabe'de.

Dünyada büyük iki enerji merkezi var. Bunlardan biri rahmani diğeri ise şeytani. Bermuda şeytan üçgeninin bulunduğu alan cehennem gibi içine çeken ve yok eden enerjiye ev sahipliği yapar. Dünyanın diğer ucunda, onun karşısında duran ise Kabe'nin dışarıya yansıtan, arındıran ve şifalandıran rahmani enerjisidir.
Bu iki enerji merkezi insanın en mistik deneyimleri elde edebileceği yeryüzü yerleşkeleri. Diğer diyarlara açılan iki kapı. Birini açan yok olup gidiyor. Diğerini açan da yok olup gidiyor ama bu yok oluş yeniden doğuşa vesile oluyor.

Gece gündüz, 7/24, her gün Kabe'nin etrafında dünyanın dönüşüyle birlikte bu rahmani enerji tavaf ediyor. İnsanlar yeryüzünde, melekler gökyüzünde.
Bu enerji merkezine bir girdiniz mi bir vorteksin içine girmiş gibi oluyorsunuz. Burası bu dünyaya ait değil. Gözlerinzden yaşlar akmaya başlıyor. Sebebini kelimelerin açıklayamayacağı bir şekilde insan kendisini kaybediyor. Kalbiniz sanki bu enerjiyi kaldıramayacak gibi oluyor. Dünyaya ait olan tüm her şeyi unutuyor. Allah'ı en derininde, gönlünün merkezinde, ruhunun mabedi olan bedeninin her bir zerresinde hissediyor. Gerçek aşk bu olsa gerek. Şimdiye kadar deneyimlediğim en yüksek neptünyen enerji bu. Ve bu kesinlikle bu dünyaya ait değil. Kabe bir cennet kapısı ve ona yakınlaştığınız anda dünyalık her şey bitiyor. Yok oluyor..

☆☆☆

Bazı danışanlarım o kadar güzel hülyalara sahipler ki, ben çok büyük bir aşk yaşamak istiyorum diyorlar. O zaman çok büyük bir bedel ödemeye de hazırlan diyorum, ne demek istediğinizi anlamadım diyorlar.

Neptünyen aşkın en güzel anlaşılır mirasını Mevlana bıraktı bizlere. Onu bile yanlış anladı zamanında çevresindekiler.
Neptün öyle bir mertebe ki burda şehvete yer yok. Oysa insani aşkta şehvetin kırıntıları daima bulunur.
Ben büyük bir aşk yaşamak istiyorum diyen kendisini büyük bir ateşte yanarken bulur. Bu yola bir girdiniz mi sizi sevgililer tatmin edemez olur.
Gerçek aşk, özlemi beraberinde getirir daima. İnsanın canını acıtan da budur. Mecnun Leyla'ya kavuşsaydı veya Züleyha Hz. Yusuf'a, hiçbiri varamayacaktı neptünyen diyara.

İşte bu yüzden haritamızda Neptün'ün bulunduğu alan ve gökkubbedeki transiti, arzulayıp da kavuşamadıklarımızı, kavuştuğumuzu zannetsek de yarım kalışımızı hatırlatır durur bize. Hayal kırıklığı üzerine hayal kırıklığı hapseder bizi kendi cehennemimize.

Siz siz olun ya yanmaya gönüllü olun ya da sadece Venüs ile yetinin yeryüzünde. Yoksa en büyük arzunuz ölüm olacak. Tıpkı Mevlana'nın da dediği gibi ölüm gününüz düğün gününüz gibi olacak.
Çünkü bu dünya cennetin sadece bir kopyası. Neptün bu perdeyi aralayan Allah'ın emrindeki tek gezegen.
Kim ister ki kopyayı, gerçeğine kavuşabilme hakkını Allah hepimize vermişken?

Bu dünya sadece ışıkları size yönlendirilmiş, başrolü size verilmiş bir sahne. Kaptırmayın kendinizi bu kimliğinize.
Bu vücudu şehrimizde hepimiz misafiriz. Bu perde bir gün kapanacak ve Neptün'ü asıl o zaman idrak edebileceğiz.
Bu oyunu öyle bir farkındalıkla oynayın ki, hak edin bu mertebeyi. İşte o zaman ölümünüz en büyük huzurunuz olur.


Mekke'deyken kaleme almak istedim Neptün'ü çünkü bu gezegenden ben de bir haberim. En yakın deneyimini burda elde ettim ve yeşil halıya ayak basar basmaz, Medine'de.
Umarım kelimelerimle biraz olsun hissettirebilmişimdir burdaki ilahi enerjiyi ve umarım bunu hissetmek hepinize bir gün nasip olur çünkü tıpkı Kabe gibi biz de ait değiliz aslında buraya. Kökenimiz aşk ve biz de onun peşinde perişan olan arayanlarız. Bir gün tekrardan bulmak dileğiyle.

Bir gün hepimizin kavuşması dileğimle..

5 Şubat 2019 | Kova burcunda Yeniay


Tutulmalarla geçen yoğun bir Ocak ayından sonra özgürleştirici bir yeniay var kapımızda.
Bu yeniay Kova burcunun 15. derecesinde gerçekleşecek ve hepimize yeni bir sayfa açma imkanını tanıyor olacak. 

Hepimiz yoğun bir Ocak atlattık. 
Kafamız karışıktı.
Tutulmaların etkisi üzerimize bir ağırlığın ve belirsizliğin çökmesine sebep olmuştu. 
İşte şimdi bu yeniayla birlikte silkelenme ve kendine gelme zamanı.
Uranüs ile Mars kavuşumu bize bu konuda yardımcı olacak. 
Ama bu yardımdan önce huzursuzluk ve patlamalar yaşayabiliriz. 
Bu konuda dengeli davranmaya özen göstermeliyiz.

Yeniay yöneticisi Uranüs bize bir Şahin'in bakış açısını kazandırma niyetinde. 
2019'u net göremedik geçen ay, bu yüzden yolumuzu da belirleyemedik bir türlü oysa şimdi Uranüs geleceğin önündeki bilinmemezliği kaldırıyor. 
Mars bize değişim için güç veriyor.
Bu yeniayla birlikte önümüze bir mum ışığı yakıyor.
Bizi karanlıklardan çıkartmak için yardım elini uzatıyor. 
Bu ikili enerjiyi tahrip edici olarak değil inşa edici olarak kullanmalıyız. 

Şubat ayı 2019 yılının belki de en güzel ve en şanslı ayı. 
Çünkü hiçbir gezegen retroda değil. 
Satürn ise gökyüzünde görünür hale geliyor.
 Güneş ile kavuşarak bir yıllık ilahi toplantısını yaptı ve Allah'ın tüm görevlerini yerine getirmek üzere kendi yeniayını yaşayacak bu hafta. 
Onun bu yeni doğuşunu hepimizin ruhu hissedecek bu dünyada. 
Satürn'ün haritanızda yönettiği evlere dikkat edin. 
Aylardır sönüktü bu evlerin enerjisi. 
Şimdi ise bu hanelere ışık vuracak.
Enerji akışı geri dönüyor yani tezahürler tekrardan başlıyor.  

Bu yeniay Güneş, Ay ve Merkür kafa kafaya vermişler Jüpiter'e sekstil açıda konumlanarak selamlarını iletiyorlar. 
Jüpiter dokunduğu her şeye olumlu, şanslı ve bereketli enerjisini iletir. 
Bu yüzden hem zihnimize, hem kalbimize hem ruhumuza çok iyi gelecek bu yeniay. 
Çoktandır mutluluk ve huzur çalmadıysa kapınızı, işte şimdi açık bırakın ki kapıyı misafir edebilin hanenizde huzuru ve aydınlığı.
Her gökyüzü olayı bir fırsat ve bu fırsatı değerlendirmek her kulun görevi. 
Bu enerjiyi davet etmezseniz işkence çekmeye devam edersiniz. 

Nadir gerçekleşen bir gökyüzü etkisi daha var ki bu ay, o da Satürn ile Neptün'ün arasındaki 60 derecelik açı.
Sınırları, korkuları ve engelleri temsil eden Satürn; sınırsızlığı, ilahiliği ve hayalleri temsil eden Neptün ile sıkça el ele vermez. Anlaşamazlar çünkü genelde. 
Birleştirmezler güçlerini. 
Sadece özel anları beklerler gökkubbede. 
İşte bu özel anların her biri Şubat ayının içinde gizli. 
2019 için hayal ve hedeflerini belirlemiş olanlar, sakın bu enerjiyi kaçırarak dilek ve niyetlerinizi bu senenin sonuna atmayın. 
Çünkü niyet ve kısmet kapıları Şubat'da açılacak ve tüm 2019'a yayılacak.

Bu yıl korkuları aşma ve hayalleri gerçekleştirme yılı. 
Şubat'da karşınıza çıkan fırsatlara dikkat edin çünkü bunlar Allah'ın hikmet ve nimetleri olacaklar. 
Her zamanki gibi farkına varan bu güzel kapıdan içeriye girebilecek.
Farkına varamayan ise cehennem yolculuğuna devam edecek. 

☆☆☆

Mitolojide Şahin ve Atmaca'nın önemli bir yeri vardır.
İki alemi aynı anda görebildiğine ve bu yüzden gaybî bilgilere sahip olduğuna inanılır.
Vicdanı ve ruhu ve hayallerin gerçekleşmesini sembolize eder.

İşte bu yıl bize birer Şahin olma görevini veriyor Satürn ve Neptün. 
Diğer alemden bilgi getiren sezgilerimizi dinleyerek, dünya hayatımızda bir şeyler inşa etme, yani hayallerimizi gerçekleştirme imkanını sunuyor. 
Bu yeniayı değerlendirin çünkü o bir kapı.
Ve o kapıyı açmanın anahtarı da "El Hadi" esmasında saklı.
Bu yüzden Ya Hadi, önümü aydınlat, istikametimi sana eyle diye dua edin.
Umudu hanenize davet edin.
İhtiyacımız var bu güzel özgürleştirici enerjiye.

Hepimize hayırlı bir yeniay olması dileğimle..

İç yolculuk rehberim


Yaşam koçluğu danışmanlığımdan faydalananlar dolunaylarda topraklama yaptırdığımı bilirler. 
Topraklamayı düzenli olarak ritüel halinde yapanlar ise, insana iç yolculuğunda çok büyük fayda sağladığını bilirler. 
Bu açıdan yaşam koçluğumdan faydalanamayanlar ama yinede tek başına topraklama yapmayı öğrenmek isteyenler için küçük bir iç yolculuk rehberi hazırladım. 

Bu rehberde duygularınızın frekansı ve sizi nasıl etkiledikleri hakkında bilgi edinebilecek ve çıktısını alabileceğiniz çalışma kağıtları bulacaksınız. Son sayfasına da tam sayfa mandala ekledim. Kendinizi kötü hissettiğinizde onun da çıktısını alarak, negatif enerjinizi atabilirsiniz. 
Bir yıl boyunca her dolunay için farklı bir kök duyguyu ele aldım. Yani bu iç yolculuk rehberinizle 1 yıl boyunca çalışabileceksiniz. 
Çalışma kağıtlarında bu duygunuzun üzerine çalışabileceğiniz yönlendirici sorular sizi bekliyor olacak. Her ay için ayrıca kendinizin belirlediği görevleriniz olacak. Bu görevleriniz korkularınızı aşabilmeniz için size yardımcı olacak. 

Moon journal - içsel yolculuk rehberim sadece bilgi içerikli bir e-kitap değil. Önsöz olarak sizin için yönlendirici bilgileri ekledim ama geri kalan sayfalarda sadece rehberlik yapabilmek için yönlendirici sorularım olacak ve bütün görev size düşecek. Çünkü bir başkası sizin karanlık iç dünyanızı tanıyamaz. Kendinizi en iyi tanıyan sizsiniz. Bu yüzden iç yolculuğunuzda tek başınasınız. Ama merak etmeyin eğer tıkanır rehberliğime ihtiyaç duyarsanız, tek soru tek cevap danışmanlığımdan faydalanabilirsiniz. Yardımcı olabilmek için elimden geleni yaparım. Sonuçta dünyada ne kadar çok insan kendi karanlık tarafını yenebilirse, dış dünyada karanlığa o kadar az yer kalır. Ve hepimizin hedefi bu. Bu yüzden birbirimize kendi karanlıklarımızı aşabilmek için yardımcı olmak zorundayız. 

Eğer kendi karanlığınızla yüzleşmek istiyor ve korkularınızın üzerine gidebilecek kadar cesaretli olduğunuzu düşünüyorsanız, moon journal - iç yolculuk rehberimi iletişim formundan bana ulaşarak isteyebilirsiniz. 

Ücreti 5tl. 
PDF formatında. 
Bir yıl içindeki her dolunay için 1 sayfa çalışma kağıdından ve ek bilgilerden oluşuyor. 

Eğer her dolunay 1 yıl boyunca topraklama ritüeli yaparsanız, iradeniz üzerinde hakimiyet kazandığınızı göreceksiniz. Artık ne insanlar ne de olaylar sizi dengeden kolay kolay çıkaramayacak. Duygularınızın kölesi olmaktan kurtulacaksınız. Merkezinizde kendiniz olacak ve iradenizle seçimlerinizi yaparak Allah'ın yazmış olduğu kader planına uygun davranabileceksiniz. 
Unutmayın, Allah kimsenin kaderini kötü yazmamıştır. Bu yüzden hayatınızda sürekli bir şeyler ters gidiyorsa, bu sizin bilinçsiz eylemlerinizdendir. İçinize yönelerek, şeytanlarınızla tanışırsanız, dış dünyanızda onlarla karşılaşmazsınız. 
Bu bir ömür devam eden bir savaş. Bunu başarabilmek ve arınabilmek için buradayız. Ne kadar yol alırsak o kadar çok huzura varırız. Aradığınız bütün cevaplar dışarıda değil, içinizde..

Görünüşünüz, yalnızca kalpten bakabildiğinizde berraklaşır, dışarıya bakanlar düş kurar, içe bakanlar uyanış yaşar.
• Carl Gustav Jung •

Not: Topraklama çalışmalarını akıl ve ruh sağlığı düzgün olmayanların tek başına yapmamaları gerekir. Lütfen bu konuda hassasiyet gösterin.

21 Ocak 2019 | Aslan burcunda kanlı ay tutulması


Oğlak burcundaki Güneş tutulmasını atlattıktan sonra şimdi de 0 derece Aslan burcunda kanlı bir Ay tutulması var kapımızda.

Sabîî sembollerinde 0 derece Aslan burcu, kanı beynine sıçrayan bir adam tarafından temsil edilir.
Sonuçta Uranüs bu tutulmaya kare açıda konumlanmakta.
Biraz öfke ve isyan ve stres var kimilerimizin ruhunda ve bu tutulma bunun arınışını arzulamakta.

Aslında çok doğal bu hislerimiz.
Sonuçta tutulma dönemindeyiz.
Ne geçmişe dönebiliyor, ne geleceği tam olarak öngörebiliyoruz.
Bu yüzden bir iç huzursuzluğumuz var kollektif olarak hissettiğimiz.
Bir şeyler rayına otursun, bir önümüzü görelim, adımlarımızı belirleyelim istiyoruz.
Ama şimdilik bunu yapabilmek için biraz erken.
Tutulmalar, ki bu aynı zamanda bir dolunay, yeni başlangıçlar için uygun zamanlar değildir.
Kişinin önünü görebilmesi için karanlık içine çekilmesi gerekir.

Bu tutulmanın yöneticisi olan Güneşi dışarılarda değil, kendi içinizde arayın, bulun ve aydınlatın.
İlk önce kendi karanlığınıza aydınlık olun, sonra dış dünyanız kendiliğinden aydınlanacak zaten.

Bu tutulmayla birlikte 9 yıllık bir döngü kapanıyor.
Bu yüzden bu kanlı dolunayı iyi değerlendirin.
Şu son 1-2 senedir yaşadıklarınızı gözden geçirin.
Nererdeydiniz, nerelere geldiniz?
Neler kaybedip, neler kazandınız?
Bir döngüyü tamamladı aslında ruhunuz.
Aslan burcunun haritanızda bulunduğu alanda bir şey kazandınız, Kova'nın bulunduğu alanda ise bir şeyi teslim ettiniz Allah'a.
O şey ney?
İdrak edin ki, kapatabilin bu döngüyü.

Aslan burcunun merkezi olan kalbinizde temizlik yapma zamanı olarak değerlendirin bu kanlı tutulmayı.
Bırakın size ait olmayanlar gitsin.
Bir ateş yangını başlatın yüreğinizde.
Ateş elementinin o güzel enerjisini tahribat için değil arınma ve yenilenmek için kullanın.
Her şeyin başlangıcıdır ateş.
O öyle bir elementtir ki, içinde hem kıvılcımı, hem alevi, hem sıcaklığı barındırır.

Sevgidir aslan.
Çünkü kalbi sevgi yönetir.
Ve sevgi öyle bir duygudur ki, yaratıcı ateş onun aracılığıyla kendisini tezahür eder.
Bilinç ve idrak onun aracılığıyla oluşur.
Küçük bir kıvılcımdan alev, alevden ise etrafa yayılan bir sıcaklık oluşur.
İhtiyaç duyduğumuz şey tam da bu sıcaklığın verdiği his.
Ve bu hissi Jüpiter Venüs kavuşumu gökyüzünden yeryüzüne yansıtıyor olacak.
Sabîî sembollerindeki adama benzememek için gayret gösterin.
Ateş beyninize değil kalbinize yayılsın bu kanlı dolunay.

Madem 9 yıllık bir döngünün kapanışı var kapımızda ve gökyüzünde Jüpiter ile Venüs kavuşumda, o halde bunu Ya Vedud esmasının zikriyle taçlandıralım ve dualarımızda korkularımızı ve isyanlarımızı Yaratıcımıza teslim ederek aşalım.
Gerçek, saf sevginin bu tutulma yolunuzu aydınlatması ve size sevginin en saf halini derinden hissettirmesi dileğimle..

Evlilik öncesi & evlilik sonrası astroloji haritamız


"Sen evlenmeden önce böyle değildin, evlendikten sonra çok değiştin" cümlesi pek bir meşhurdur bu diyarlarda gezinen ruhlara.
Öyle ya, gerçekten kimi insanlarda bu çok bariz belli olur. Bu farkı en çok da gören ve hisseden evlendiğimiz kişi olur. Ve eğer bu fark bir uçurumsa kişi evlilik yolunu tuttuğu gibi boşanma yoluna da hemen koyulur.

Astrolojik olarak bunun mantıklı bir açıklaması da vardır aslında. Aşk hanesi 5. evdir, evliliği ise 7. ev gösterir ve bu iki evde daima birbirinden farklı burçlar bulunur. Farklı burç demek, kişi bu hayat alanlarında farklı senaryoları deneyimleyecek demektir.
Yani aslında evlendiğiniz kişi değişmez evlendikten sonra, sadece siz 5. ev yerine 7. evin etkisini hissetmeye başlarsınız. Bu nedenle yukardaki cümlenin kargaşasını deneyimlememek için evlenmeden önce sevdiğiniz kişinin 5. ve 7. evdeki burçlarından haberdar olun.

Mesela Boğa burçlarının 5. evinde Başak vardır. Bu yüzden Boğa, söz konusu aşk olduğunda daha çekimser davranır. Pimpiriklidir ve sevdiğine kolay güvenmez, eleştirel yaklaşır ve bu yüzden aşk hayatında biraz sıkıntı yaşar. En iyi kaliteyi istediği için bir türlü kendine uygun mükemmel bir sevgili bulamaz. Eğer olur da bulur ve evlenirse, bu sefer 7. evdeki Akrep etkisini göstermeye başlar. Aşırı tutku dolu, sevdiğini paylaşamayan, kıskanç biri olur. Aşıkken o sakin tavırlarından artık eser yoktur. Bir sevgiliyken pratik olana verdiği değer ve mesafeli haller gitmiş artık her şeyin derinini yaşamayı arzulayan biri gelmiştir. Aşk hayatında ne kadar sakin ve pratikse, evlilik hayatında bir o kadar karmaşık ve inişli çıkışlı, yakıp yıkan ve dönüştüren biri olmuştur.

Tam ters senaryoyu Yengeç yaşar. Onun 5. evi Akrep, 7. evi Oğlak'tır.
Aşık olduğunda kendisini aşırı bağlar. Ben onsuz yaşayamam diye yakarışlar başlar. Tutku dolu sever, duyguları çok derindir ve karanlık dahi olabilir ama bir evlendi mi bu karanlıktan eser kalmaz. Oğlak enerjisi ona evlilikte sorumluluk aldırmasını bilir. Artık karşımızda duygularını daha çok kontrol edebilen ve soğuk olabilen biri vardır. Olgundur ve akıllı davranır ama aşıkken indiği derinlere bir daha inmez. Sen beni çok kıskanırdın yoksa artık sevmiyor musun gibi gereksiz bir soruyu sormayın bir Yengeç'e, çünkü Oğlak pek kıskanmaz, kıskançlığın özgüven eksikliğinden kaynaklandığını bilir. O çoktan dağın tepesine tırmanmış ve ameline ulaşmış, yani evlenmiştir. Kaybetme korkusu olmadığı için, kıskanmayı saçma ve gereksiz bulur çünkü o kendisini çoktan başka bir olaya adamıştır. Sizi sevmediğini sanmayın sakın. Hala seviyordur sadece daha sabit bir şekilde.

Eğer Oğlak yükseleniyseniz, 5. evinizde Boğa bulunur. Siz zannedersiniz ki bu kişi çok soğuk ve karamsar biri oysa 5. evindeki Boğa burcu size çok güzel bir aşk hayatı yaşatabilir. Bir Oğlak yükseleni sizi lüks restoranlara götürür, olmadı evinde ağırlar nefis yemekler yapar, hediyeler alır. Sizin 5 duyunuzu öyle bir tatmin eder ki, anında aşık olur ve ben seni ne kadar yanlış tanımışım, sen meğer ne kadar romantik biriymişsin dersiniz. Eğer bu aşkı ilerletir ve evlenme teklifini kabul ederseniz bu romantik dozu iki katına çıkmış haliyle deneyimlemeye başlarşınız çünkü artık Yengeç enerjisi vardır. Sizi öyle bir sever ki, yeter artık bu kadar duygusallık diyebilirsiniz. Evliliğini ve sizinle kurduğu yuvayı adeta yüceltir ve bir hayli anaç veya babacan davranmaya başlayabilir. Yakışıklı ve romantik bir adamla veya çekici ve güzel bir kadınla evlendiğinizi zannederken birden aslında anne veya babanızla evlenmiş olduğunuzu hissedebilirsiniz.

Uzun lafın kısası kişi neyse odur ve çook zor değişir. Siz siz olun, evlenmeden önce bir astroloğa başvurun ki, evlendiğiniz kişiden emin olun. Çünkü astroloji haritası aslında kim olduğumuzu veya olacağımızı gösterir.
Evlilik masasında "Evet" demek, senin kahrını çekmeye niyetliyim demektir. Bu yüzden sen evlenmeden önce hiç böyle değildin diyecek kadar saf olmayın. Evlilik zor iştir ve eğer bu kahrı çekmeye hazır değilsek uzak durmamız gerekir.

6 Ocak 2019 | Oğlak burcunda Güneş tutulması


Yeni yıla karmik bir başlangıçla adım atıyoruz hep beraber 15 derece Oğlak burcundaki bu Güneş tutulması aracılığıyla. 
Gökyüzünde Oğlak enerjisi bir stelyumu ağırlamakta. 
Kimler yok ki bu toplantıya katılan..
Güney Ay Düğümü tüm geçmişimizi çağırmakta, Satürn bizi yüzleştirmeyi planlamakta, Güneş eril yanımızı, Ay dişil özümüzü masaya yatırarak yeni bir başlangıca zemin hazırlamakta, Merkür mantığımızı kullanmak zorunda olduğumuza hatırlatmakta, Plüton ise dönüşümümüzü arzulamakta. 
Hazır mısınız bu yoğunlukla 2019 hedeflerinizi sıralamaya? 

Bu bir Güneş tutulması olduğu için yeni bir başlangıcın kapımızda olduğunu gösteriyor. Ama bu tutulma aynı zamanda Güney Ay Düğümü eşliğinde olduğu için bu yeni başlangıcın karmik mirasımızdan yük bırakarak gerçekleşeceğini gösteriyor. 
Bunun için hepimize yapacak çok iş düşüyor. 

Çıkarın bakalım tüm sırtlandığınız yüklerinizi 2019'un ilk haftasında.
Neler var geçmişten gününüze sürüklediğiniz?
İntikamlarınız, hiçbir zaman için ihtiyaç duymayacağınız arzularınız, hakkınızı helal etmediğiniz için hamal gibi taşıdığınız kanlı bıçaklı dostlarınız..
Yatırın tüm geçmişinizi masaya. 
Çağırın cesetlerinde parmak izi olmayan kurbanlarınızı ve yüzleşin bu karanlık tarafınızla. 
Yoksa aydınlanmayacak diyarınız bu tutulmayla ve yitireceksiniz yeni bir başlangıç yapma fırsatını. 

Oğlak burcunun haritamızda bulunduğu alan karanlıklarla en çok başetmek zorunda kaldığımız yerdir. 
Burası yüzleşmemizi bekler. 
Korkularımızla, kendi içimizde yarattığımız şeytanlarımızla. 
Oğlak burcunun bulunduğu alan bize en büyük başarıları getirecek olan diyardır aynı zamanda. 
Çünkü kişi aşarsa korkularını, yüzleşirse karanlıklarıyla, güç kazanır. 
Ve bu güç ona tüm zorlukları aştırır. 

Ne var ki kaçarız biz bu diyardan. 
Çünkü zaaflarımızla yüzleşmenin bizi daha da güçsüz bırakacağını sanarız. 
Sandıkça daha da batarız. 
Dipsiz bir kuyu gibi karanlıklara varırız.
İşte bunun sınavını verecek ruhlarımız.
_____________________

Tutulma bu kadar yoğun bir satürnyen enerjiyle gelince, kalem de karanlıklaşabiliyor birden. 
Alışkın değilim böyle karamsar cümleler kurmaya ama Satürn bu. 
Kendisini daha farklı nasıl anlatabilir ki insan..

Tüm bu karanlık diyara rağmen güzel bir ilahi yardım da var bizlere verilen.
Karanlık bir ormanda yolunu kaybetmişcesine korku dolu olan ruhlarımız, çok uzaklarda parlayan güzeller güzeli Vega yıldızının ışığıyla pusulasını bulacak.

Kadimler bu yıldızı ilahi atfetmişler.
Vega'nın meleklerin malikhanesi olduğunu zannetmişler.
Gönül gözleri açık olanlar Vega'dan duyulan lirin ilahi sesini işitmişler.
Mistik, manevi bir enerjisi olduğu için bu yıldızı kutsal bilmişler.

İşte tüm bu karanlık ormandaki kayboluşumuzu temsil eden bu tutulma aslında büyük yerden gelen ilahi emirleri yeryüzüne yansıtmakta.
Bu yüzden ne korkun ne de geri çekilin.
Bırakın bu gizemli kutsal esrar içinize işlesin.
Sizi büyülesin.
Sonuçta Plüton var işin ucunda.
Bu tutulma bize kökenimizi hatırlatacak.
Tüm gücünü geçmişimizden alacak, ruhumuzda ufak bir simyaya vesile olacak ve dönüşümü başlatacak.

Her gökyüzü olayı biricikindir.
Ama bazen öyle mistik kapılar açılır ki sadece bilen ruhlar değerlendirir.
Siz de bu bilenlerden olun.

Sizi tutulma günü kendi karanlık içinize davet ediyorum.
Madem Vega kaynaklı ilahi bir enerji akacak yeryüzüne o halde siz de açın aşağıdaki parçayı ve dalın bir yarım saatliğine tefekküre.
El Adl esmasını zikredin ve tövbe edin tutulma anı.
Söz veriyorum aradığınız aydınlığı hissedecek ruhunuz.