Dış gezegenler - Üranüs, Neptün ve Plüton

Eylül 20, 2016


Astrolojide dış gezegen olarak bilinen, Üranüs, Neptün ve Plüton, çıplak gözle yeryüzünden görünmeyen gezegenlerdir.
Batı astrolojisi, onları kişisel olaylarda da kullanmasına rağmen, hint astrolojisi onları kişisel olarak saymaz.
Bu nedenle her iki yaklaşımda da ufak eksiklikler vardır. Bunun farkına varan batı ve hint astrologlar, ikisinin arasını bulmaya çalışırlar.

Şöyle ki, aynı dönem içinde doğan tüm çocukların gezegenleri aynı burca denk düşer. Bu nedenle dış gezegenlerin bizi daha az bireysel, daha çok kitlesel olarak etkilediği söylenir.
Mesela 2012'den itibaren dünyaya gelmeyi seçen çocukların hepsinin Neptün'ü balık burcunda bulunuyor. Neptün ise balık burcunun Jüpiter ile birlikte ikinci yöneticisidir. Bu nedenle neptünyen özellikleri ağır basan bir nesil yetişmekte. Bu çocuklar 30'lu yaşlarına gelip, kadrolara yerleştikten sonra, toplum ve tüm dünyada neptünyen özellikler kendini göstermeye başlayacak ve bunu hepimiz deneyimleyeceğiz.
Aynı şu anda 30'lu yaşlarda bulunan Plüton'u akrepte olan neslin hakimiyetini hissettiğimiz gibi. Bir yıkımın eşiğindeyiz. Toplum kurallarının artık hiçbir işe yaramadığını deneyimliyoruz. Yasak olan herşey su yüzeyine çıktı ve tüm pislikleri gözümüzün önünde görüyor, deneyimliyoruz. Eğitim sisteminden, ekonomiye kadar, yaşamın her alanının değişmeye mecbur olduğunun farkındayız ve bu yıkımı Plüton'u akrepte olan nesil gerçekleştirecek.

Kısacası, dış gezegenlerin kitlesel olarak etkilerini göz ardı edemeyiz.
Herkesin dış gezegenleri belirli bir nesil içinde aynı burçlarda bulunsa da, doğum saatine göre, bu gezegenler herkesin farklı evlerine yerleşebilir ve böylelikle kişisel gezegenlerle kavuşabilir veya açıları olabilir. İşte böyle bir durumda etkiler sadece kitlesel olmaktan çıkıp, kişiyi bireysel olarakta etkilemeye başlar.

Bildiğimiz geleneksel 7 gezegen, hayatımızdaki belirli kişileri simgeler. Güneş baba ve otorite figürleridir, ay anne figürü, mars kardeş, satürn yaşlılar, jüpiter öğretmenler vs.
Oysa dış gezegenler hayatımızda kişisel olarak kimseyi temsil etmezler. Üranüs orjinalliği, Neptün ilahi olanı, Plüton ise egoyu temsil eder. Bunların hepsi içimizi ilgilendiren ve somut olmayan şeylerdir.
Haritamızda Üranüs'ün yerleştiği ev, orjinalliğimizi nasıl ve nerede göstereceğimizi gösterir. Neptün ise, kendimizi yaratıcıya en yakın nasıl hissedeceğimizi, onu ne şekilde deneyimleyeceğimizi gösterir. Ve son olarak Plüton, nefsimizin bizi nerelerde tuzaklar kurduğunu, nerelerde içsel olarak değişeceğimizi gösterir.
Kısacası bu üç gezegen, etrafımızda bulunan ve enerjilerimizi düşük boyutlarda deneyimlemeye sebep olan tüm alanlardaki duvarları yıkar. Eğer buna direnirsek, canımız çok yanar. Bu yüzden bu üç gezegenin kötücül olduğu söylenir. Oysa ben buna katılmıyorum. Neredeyse en çok ihtiyaç duyduğumuz gezegenlerdir. Çünkü bizi içten değiştirir ve bizi biz yaparlar.

Peki ya dış gezegenleri nasıl kullanmalıyız?

- Dış gezegenlerin, kişisel gezegenlerimizle olan bağlarına bakmalıyız.
Mesela Üranüs 5.evimizdeyse ve Ay'ımızla kavuşmaktaysa, anne ve çocuk temalarında alışılmışın dışında şeyler deneyimleyeceğimizi gösterir. Kişi anne olmayı reddedebilir, kendi çocuk sahibi olma imkanı varken, evlatlık edinebilir. Veya aralarındaki anne çocuk ilişkisi özgür ve alışılmışın dışında, eşit ve arkadaşça olabilir.
Bir başka örnekte Neptün kişinin 9.evinde Jüpiter ile kavuşuyor veya açı yapıyor olabilir. Bu durumda kişi spiritüel şeyler aracılığıyla, yaratıcının ilahiliğini bambaşka yollarla deneyimleyebilir. Mesela farklı kültürde deneyimlediği bir olay, onun katı ve yanlış olan dine bakış açısını değiştirebilir.
Veya aşkın gezegeni olan Venüs, yıkımı işaret eden Plüton ile aynı evde bulunabilir. Eğer kişi ruhsal olarak olgunluğa erişmemiş biriyse, ilişkiye girdiği insanlarla sarsıcı ego çatışmalarına girebilir ve bundan dolayı çok fazla yara alabilir. Oysa ruhsal olarak gelişmiş bir kişi bu açıyla, ilişkilerinde teslim olmayı öğrenip, nefsini tamamıyla yok edebilir.

- Dış gezegenlere dikkat etmemiz gereken bir diğer yer ise, transitleridir.
Üranüs'ün bir burçtan diğerine geçmesi yaklaşık 7 yıl sürer. Neptün 14 yıl, Plüton ise yaklaşık 14-24 yıl arasında burç değiştirir. Bunlar aslında hiç kısa süreler değildir ve bu nedenle transitleri göz ardı edilmemelidir.
Mesela Üranüs yükselen derecesinden geçip, 1.ci eve yerleştiğinde, kişi 7 yıl boyunca içsel olarak öyle bir değişim geçirecektir ki, çevresi onu gördüğünde hayrete düşebilir. Bu dıştan belli olan kılık kıyafet değişimi veya tüm yaşam tarzı dahi olabilir. Kişi sadece içten dahi değişse, bu bir şekilde hayatı yaşayış şekline yansıyacaktır. Bu 7 yıldan sonra kişi artık bir zamanlar olduğu kişi olmayacaktır.
Neptün 7.evden geçerken yolumuzu öyle birisiyle karşılaştırabilir ki, ya tamamen hayal dünyasında yaşar, sonunda feci hayal kırıklığına uğrarız ve bunun sonucunda gerçek sevginin sadece ilahi sevgi olduğunu anlar ve kendimizi bundan sonra Allah'a adarız veya eğer ruhsal olarak biraz daha olgun bir boyuttaysak, ruh eşi/ikizi dediğimiz kişiyle karşılaşır ve ilahi aşkın ne olduğunu tek değil birlikte keşfederiz.
Eğer Plüton 8.evden transit etmekteyse, cehennemin en dibini yaşıyormuş gibi hissedebiliriz. Çünkü bu ev ruhsal değişimin evidir ve bu ruhsal değişim ölüm, kaza ve belayla gelebilir. Eğer kişi hayata direnir, isyana kayarsa, acının en derinliklerini hissedebilir. Eğer teslim olursa, ruhu öyle bir değişim geçirir ki, büyük alimlerin de bahsettiği, ölmeden önce ölmeyi deneyimleyebilir. Bu aşamada nefs ruhu terk eder ve kişi var olmanın bambaşka boyut kapılarını aralamanın kudretini elde eder.

Özetlemek gerekirse, dış gezegenler bizi içten değiştirir.
Eğer transit halindeyken kişisel gezegenlerimizin üstünden geçiyorlarsa, içsel değişim ve dönüşümümüze sebep olan olayları, dıştan da deneyimleyebiliriz.
Ama dış gezegenlerin asıl amacı bizi özümüze döndürmektir. Direnirsek canımız yanar, teslim olursak büyür, olgunlaşır ve kendimizi aşarız.


You Might Also Like

0 yorum

Dış gezegenler - Üranüs, Neptün ve Plüton


Astrolojide dış gezegen olarak bilinen, Üranüs, Neptün ve Plüton, çıplak gözle yeryüzünden görünmeyen gezegenlerdir.
Batı astrolojisi, onları kişisel olaylarda da kullanmasına rağmen, hint astrolojisi onları kişisel olarak saymaz.
Bu nedenle her iki yaklaşımda da ufak eksiklikler vardır. Bunun farkına varan batı ve hint astrologlar, ikisinin arasını bulmaya çalışırlar.

Şöyle ki, aynı dönem içinde doğan tüm çocukların gezegenleri aynı burca denk düşer. Bu nedenle dış gezegenlerin bizi daha az bireysel, daha çok kitlesel olarak etkilediği söylenir.
Mesela 2012'den itibaren dünyaya gelmeyi seçen çocukların hepsinin Neptün'ü balık burcunda bulunuyor. Neptün ise balık burcunun Jüpiter ile birlikte ikinci yöneticisidir. Bu nedenle neptünyen özellikleri ağır basan bir nesil yetişmekte. Bu çocuklar 30'lu yaşlarına gelip, kadrolara yerleştikten sonra, toplum ve tüm dünyada neptünyen özellikler kendini göstermeye başlayacak ve bunu hepimiz deneyimleyeceğiz.
Aynı şu anda 30'lu yaşlarda bulunan Plüton'u akrepte olan neslin hakimiyetini hissettiğimiz gibi. Bir yıkımın eşiğindeyiz. Toplum kurallarının artık hiçbir işe yaramadığını deneyimliyoruz. Yasak olan herşey su yüzeyine çıktı ve tüm pislikleri gözümüzün önünde görüyor, deneyimliyoruz. Eğitim sisteminden, ekonomiye kadar, yaşamın her alanının değişmeye mecbur olduğunun farkındayız ve bu yıkımı Plüton'u akrepte olan nesil gerçekleştirecek.

Kısacası, dış gezegenlerin kitlesel olarak etkilerini göz ardı edemeyiz.
Herkesin dış gezegenleri belirli bir nesil içinde aynı burçlarda bulunsa da, doğum saatine göre, bu gezegenler herkesin farklı evlerine yerleşebilir ve böylelikle kişisel gezegenlerle kavuşabilir veya açıları olabilir. İşte böyle bir durumda etkiler sadece kitlesel olmaktan çıkıp, kişiyi bireysel olarakta etkilemeye başlar.

Bildiğimiz geleneksel 7 gezegen, hayatımızdaki belirli kişileri simgeler. Güneş baba ve otorite figürleridir, ay anne figürü, mars kardeş, satürn yaşlılar, jüpiter öğretmenler vs.
Oysa dış gezegenler hayatımızda kişisel olarak kimseyi temsil etmezler. Üranüs orjinalliği, Neptün ilahi olanı, Plüton ise egoyu temsil eder. Bunların hepsi içimizi ilgilendiren ve somut olmayan şeylerdir.
Haritamızda Üranüs'ün yerleştiği ev, orjinalliğimizi nasıl ve nerede göstereceğimizi gösterir. Neptün ise, kendimizi yaratıcıya en yakın nasıl hissedeceğimizi, onu ne şekilde deneyimleyeceğimizi gösterir. Ve son olarak Plüton, nefsimizin bizi nerelerde tuzaklar kurduğunu, nerelerde içsel olarak değişeceğimizi gösterir.
Kısacası bu üç gezegen, etrafımızda bulunan ve enerjilerimizi düşük boyutlarda deneyimlemeye sebep olan tüm alanlardaki duvarları yıkar. Eğer buna direnirsek, canımız çok yanar. Bu yüzden bu üç gezegenin kötücül olduğu söylenir. Oysa ben buna katılmıyorum. Neredeyse en çok ihtiyaç duyduğumuz gezegenlerdir. Çünkü bizi içten değiştirir ve bizi biz yaparlar.

Peki ya dış gezegenleri nasıl kullanmalıyız?

- Dış gezegenlerin, kişisel gezegenlerimizle olan bağlarına bakmalıyız.
Mesela Üranüs 5.evimizdeyse ve Ay'ımızla kavuşmaktaysa, anne ve çocuk temalarında alışılmışın dışında şeyler deneyimleyeceğimizi gösterir. Kişi anne olmayı reddedebilir, kendi çocuk sahibi olma imkanı varken, evlatlık edinebilir. Veya aralarındaki anne çocuk ilişkisi özgür ve alışılmışın dışında, eşit ve arkadaşça olabilir.
Bir başka örnekte Neptün kişinin 9.evinde Jüpiter ile kavuşuyor veya açı yapıyor olabilir. Bu durumda kişi spiritüel şeyler aracılığıyla, yaratıcının ilahiliğini bambaşka yollarla deneyimleyebilir. Mesela farklı kültürde deneyimlediği bir olay, onun katı ve yanlış olan dine bakış açısını değiştirebilir.
Veya aşkın gezegeni olan Venüs, yıkımı işaret eden Plüton ile aynı evde bulunabilir. Eğer kişi ruhsal olarak olgunluğa erişmemiş biriyse, ilişkiye girdiği insanlarla sarsıcı ego çatışmalarına girebilir ve bundan dolayı çok fazla yara alabilir. Oysa ruhsal olarak gelişmiş bir kişi bu açıyla, ilişkilerinde teslim olmayı öğrenip, nefsini tamamıyla yok edebilir.

- Dış gezegenlere dikkat etmemiz gereken bir diğer yer ise, transitleridir.
Üranüs'ün bir burçtan diğerine geçmesi yaklaşık 7 yıl sürer. Neptün 14 yıl, Plüton ise yaklaşık 14-24 yıl arasında burç değiştirir. Bunlar aslında hiç kısa süreler değildir ve bu nedenle transitleri göz ardı edilmemelidir.
Mesela Üranüs yükselen derecesinden geçip, 1.ci eve yerleştiğinde, kişi 7 yıl boyunca içsel olarak öyle bir değişim geçirecektir ki, çevresi onu gördüğünde hayrete düşebilir. Bu dıştan belli olan kılık kıyafet değişimi veya tüm yaşam tarzı dahi olabilir. Kişi sadece içten dahi değişse, bu bir şekilde hayatı yaşayış şekline yansıyacaktır. Bu 7 yıldan sonra kişi artık bir zamanlar olduğu kişi olmayacaktır.
Neptün 7.evden geçerken yolumuzu öyle birisiyle karşılaştırabilir ki, ya tamamen hayal dünyasında yaşar, sonunda feci hayal kırıklığına uğrarız ve bunun sonucunda gerçek sevginin sadece ilahi sevgi olduğunu anlar ve kendimizi bundan sonra Allah'a adarız veya eğer ruhsal olarak biraz daha olgun bir boyuttaysak, ruh eşi/ikizi dediğimiz kişiyle karşılaşır ve ilahi aşkın ne olduğunu tek değil birlikte keşfederiz.
Eğer Plüton 8.evden transit etmekteyse, cehennemin en dibini yaşıyormuş gibi hissedebiliriz. Çünkü bu ev ruhsal değişimin evidir ve bu ruhsal değişim ölüm, kaza ve belayla gelebilir. Eğer kişi hayata direnir, isyana kayarsa, acının en derinliklerini hissedebilir. Eğer teslim olursa, ruhu öyle bir değişim geçirir ki, büyük alimlerin de bahsettiği, ölmeden önce ölmeyi deneyimleyebilir. Bu aşamada nefs ruhu terk eder ve kişi var olmanın bambaşka boyut kapılarını aralamanın kudretini elde eder.

Özetlemek gerekirse, dış gezegenler bizi içten değiştirir.
Eğer transit halindeyken kişisel gezegenlerimizin üstünden geçiyorlarsa, içsel değişim ve dönüşümümüze sebep olan olayları, dıştan da deneyimleyebiliriz.
Ama dış gezegenlerin asıl amacı bizi özümüze döndürmektir. Direnirsek canımız yanar, teslim olursak büyür, olgunlaşır ve kendimizi aşarız.