Ruhun en karanlık gecesi

Eylül 14, 2016



Ruhun karanlık gecesi terimi (dark night of the soul) ilk defa 16.y.y'da yaşayan, şair ve mistik aziz John of the Cross tarafından, bir şiirinde ("La noche oscura del alma") kullanılmış.

Şöyle geçiyor şiirde:
'Eğer kişi, yürüdüğü yoldan emin olmak istiyorsa,
ilk önce kapalı gözlerle, karanlığı deneyimlemek zorundadır'. 

Kısacası, hayatımızda yaşadığımız, hiçbir şeyden zevk almadığımız, yaşamanın bir anlamı olmadığını düşündüğümüz karanlık bir süreçtir. Şimdiye kadar elde ettiklerimiz, yaşadıklarımız, hayallerimiz ve hedeflerimiz herşey anlamsız ve boş gelir. Dönüp kendimize ben kimim? diye sorduğumuz ve cevabını bulamadığımız bir dönemdir. Depresyonla benzerlik gösterir. Ama bu daha çok spiritüel, yani ruhsal bir durumdur. Çünkü kişi bu süreçte, koptuğu ve ait olduğu yeri arar ve o da yaratıcısıdır. Bir çeşit cennet özlemi de denebilir. Kişi cenneti özler.
Bu karanlık dönemden geçerken, iç sesimiz bize bunu çok güzel özetler. Bu yüzden özümüzde aradığımız şeyi biliriz. Ve bu süreçte kimsenin bize yardımcı olamayacağını da biliriz. Ne ailemiz, ne arkadaşlarımız, ne de psikologlar. Bu tamamıyla kişi ve yaratıcı arasında olan bir şeydir. Bu nedenle aydınlığı kişi sadece tek başına bulabilir.

Ruhumuzun karanlık yolculuğuna başladığını nerden anlarız?

- İnancımızı kaybetmiş gibi hissediyorsak, yani     artık neye inanmamız gerektiğini bilmiyorsak,
- Özbenliğimizi kaybetmiş gibi hissediyorsak,        Ben kimim? Niye burdayım? sorusunu                   kendimize soruyorsak,
- Eğer kendimizi herkese ve herşeye yabancı gibi  hissediyor ve yalnızlığı arıyorsak,
- Bir zamanlar değer verdiğimiz şeylerin artık       anlamsız olduğunu düşünüyorsak,
- Gerçek ve asıl olanı arıyorsak, bu hayatın             anlamını öğrenmek istiyorsak,
- Nefes aldığımız her anla memnuniyetsizliğimiz  artıyorsa, ...

işte o zaman son durağı aydınlık olan, karanlık gecemiz başladı demektir.
Bu yolculukta egonun ölümünü/transformasyonunu deneyimleyeceğiz ve sonunda kendi küllerimizden doğan ankaya dönüşeceğiz. Büyük islam alimlerinin de dediği gibi, ölmeden önce ölümü deneyimleyeceğiz.
Önemli olan, bu sürecin uzun veya kısa sürmesinin tamamıyla bizim elimizde olduğunu bilmemizdir. Bu hayatta herşey gelip geçicidir, tıpkı bu süreç gibi.
Kendi içinize yönelmeye çalışın. Kendinizle vakit geçirin. Bu süreçte yalnızlık ve toplumdan uzaklaşmak iyi gelir. Dua etmek, namaz ve meditasyon, zikir, mantralar, bizi içimize yönelticek her şey bize iyi gelecektir.

Tüm bu karanlık yolculuğuna başlamış biri olarak, benimle birlikte aynı ama yinede farklı yolda yürüyen tüm kardeşlerimin karanlığına bir mum ışığı diliyorum. ♡


Yalnız değilsin
Tüm özgür ruhlara, hassas gönüllere
Dünyamızı umursayanlara
Gerçek şu ki
Uyanmak çok büyük güç gerektiriyor
Çevrenin gördüğü şeyleri, farklı görmek
Dışarıya yönelmektense, içine dönmek
Kendi kalbinin fısıltılarını dinlemek
Sana hiç kimse bu yolculuğunda en derin korkularınla yüzleşeceğini söylemiyor
Gerçek dönüşümün kan, ter ve gözyaşıyla gerçekleşeceğini 
Kendini tüm acılara ve zorluklara açman gerektiğini
Yargıdan uzaklaşıp, geriye ne kalacağını görmeyi
Bu hayatın nasıl yaşanması gerektiğine dair hiç bir rehber kitap yok
Hiç bir yanlış
Hiç bir doğru
Sadece şu an var
Bu yüzden şu anı dinle
Ve yıldızlı gecelere dal

Yalnız değilsin
Hepimiz bunun içindeyiz
Sevgini yay
Ve yaşamaya devam et

You Might Also Like

0 yorum

Ruhun en karanlık gecesi



Ruhun karanlık gecesi terimi (dark night of the soul) ilk defa 16.y.y'da yaşayan, şair ve mistik aziz John of the Cross tarafından, bir şiirinde ("La noche oscura del alma") kullanılmış.

Şöyle geçiyor şiirde:
'Eğer kişi, yürüdüğü yoldan emin olmak istiyorsa,
ilk önce kapalı gözlerle, karanlığı deneyimlemek zorundadır'. 

Kısacası, hayatımızda yaşadığımız, hiçbir şeyden zevk almadığımız, yaşamanın bir anlamı olmadığını düşündüğümüz karanlık bir süreçtir. Şimdiye kadar elde ettiklerimiz, yaşadıklarımız, hayallerimiz ve hedeflerimiz herşey anlamsız ve boş gelir. Dönüp kendimize ben kimim? diye sorduğumuz ve cevabını bulamadığımız bir dönemdir. Depresyonla benzerlik gösterir. Ama bu daha çok spiritüel, yani ruhsal bir durumdur. Çünkü kişi bu süreçte, koptuğu ve ait olduğu yeri arar ve o da yaratıcısıdır. Bir çeşit cennet özlemi de denebilir. Kişi cenneti özler.
Bu karanlık dönemden geçerken, iç sesimiz bize bunu çok güzel özetler. Bu yüzden özümüzde aradığımız şeyi biliriz. Ve bu süreçte kimsenin bize yardımcı olamayacağını da biliriz. Ne ailemiz, ne arkadaşlarımız, ne de psikologlar. Bu tamamıyla kişi ve yaratıcı arasında olan bir şeydir. Bu nedenle aydınlığı kişi sadece tek başına bulabilir.

Ruhumuzun karanlık yolculuğuna başladığını nerden anlarız?

- İnancımızı kaybetmiş gibi hissediyorsak, yani     artık neye inanmamız gerektiğini bilmiyorsak,
- Özbenliğimizi kaybetmiş gibi hissediyorsak,        Ben kimim? Niye burdayım? sorusunu                   kendimize soruyorsak,
- Eğer kendimizi herkese ve herşeye yabancı gibi  hissediyor ve yalnızlığı arıyorsak,
- Bir zamanlar değer verdiğimiz şeylerin artık       anlamsız olduğunu düşünüyorsak,
- Gerçek ve asıl olanı arıyorsak, bu hayatın             anlamını öğrenmek istiyorsak,
- Nefes aldığımız her anla memnuniyetsizliğimiz  artıyorsa, ...

işte o zaman son durağı aydınlık olan, karanlık gecemiz başladı demektir.
Bu yolculukta egonun ölümünü/transformasyonunu deneyimleyeceğiz ve sonunda kendi küllerimizden doğan ankaya dönüşeceğiz. Büyük islam alimlerinin de dediği gibi, ölmeden önce ölümü deneyimleyeceğiz.
Önemli olan, bu sürecin uzun veya kısa sürmesinin tamamıyla bizim elimizde olduğunu bilmemizdir. Bu hayatta herşey gelip geçicidir, tıpkı bu süreç gibi.
Kendi içinize yönelmeye çalışın. Kendinizle vakit geçirin. Bu süreçte yalnızlık ve toplumdan uzaklaşmak iyi gelir. Dua etmek, namaz ve meditasyon, zikir, mantralar, bizi içimize yönelticek her şey bize iyi gelecektir.

Tüm bu karanlık yolculuğuna başlamış biri olarak, benimle birlikte aynı ama yinede farklı yolda yürüyen tüm kardeşlerimin karanlığına bir mum ışığı diliyorum. ♡


Yalnız değilsin
Tüm özgür ruhlara, hassas gönüllere
Dünyamızı umursayanlara
Gerçek şu ki
Uyanmak çok büyük güç gerektiriyor
Çevrenin gördüğü şeyleri, farklı görmek
Dışarıya yönelmektense, içine dönmek
Kendi kalbinin fısıltılarını dinlemek
Sana hiç kimse bu yolculuğunda en derin korkularınla yüzleşeceğini söylemiyor
Gerçek dönüşümün kan, ter ve gözyaşıyla gerçekleşeceğini 
Kendini tüm acılara ve zorluklara açman gerektiğini
Yargıdan uzaklaşıp, geriye ne kalacağını görmeyi
Bu hayatın nasıl yaşanması gerektiğine dair hiç bir rehber kitap yok
Hiç bir yanlış
Hiç bir doğru
Sadece şu an var
Bu yüzden şu anı dinle
Ve yıldızlı gecelere dal

Yalnız değilsin
Hepimiz bunun içindeyiz
Sevgini yay
Ve yaşamaya devam et